Anda di halaman 1dari 14

islm Arotrmolor Dergisi. Say 4. 2000.

17-30

Dini oulculuk Problemine Yeni Bir Yaklam


Adnan Aslan*

A New Approach to the Problem of Religious Pluralism


This article offers a solution to the problem of religious pluralism within the context
ofislamic inclusivism. It begins by defning the problem of plurality of religions as
a conflict between the notion of the all-merciful and just God, and salvation limited
to a "chosen" minority. Aft:er mentioning al-Ghazzali's notion of salvation, the author
offers his own solution by daiming that all adherents of traditional religions wi1l be
saved as long as they believe and practice their own religion and do not confront with
the message ofislam.

Giri

Felsefi platformda din! oulculuk, teolojik balamda dinler aras diyalog meselelerinin Bat'da dim dnceyi ynlendirir hale gelmesi ve kreselleme sreci Hristi
yanlk haricindeki dinlerin bu meseleye dair cevaplarn zaruri hale getirmitir. Daha
nceki bir almamzda 1. tasviri olarak ifade etmeye altmz bu problem, burada
farkl bir yaklamla tekrar ele alnmtr. Makalemizde dim oulculuun felsefi ve
teolojik bir problem oluu dile getirildikten sonra islam dnce tarihinden bir rnek
olarak Gazzall'nin konuyla ilgili olduunu dndmz grleri ifade edilecek ve
ksmen yeni bir yaklam teklif edilecektir.
insan dnyaya geldii zaman, fizik! varln devam ettirecek maddi artlada birlikte rkn, milletini, dinini tayin eden sosyal ve manevi artlan da hazr bulur. insan
hayatn mmkn klan fzikl artlar eit datlnasna karn insann kimliini olu
turan sosyal artlar farkldr. Din ve milletierin farkll bu sosyal artlarn tabii neticesidir. Dinlerin, gayp aleminin varl ve zellikleri hakknda, doruluu empirik olarak test edilmesi mmkn olmayan, hakikat iddialarnda bulunmalar, bu iddialarn
da ou zaman birbiriyle elimesi, dinlerin okluunu bir problem haline getirmektedir. Bir tarafta dinlerin metafizik farkllk ve elikileri, dier tarafta mensuplannn
Dr. Adnan Aslan, TDV Islam Aratrmalan Merkezi.
b k. Adnan Aslan, "Bat Perspektifinde Dini oulculuk Meselesi",
2 (1998), s. 143-163.
iSAM. Istanbul 2000

lslfm Aratrmalar Dergisi, say

islm Aratrmalar Dergisi


kurtuluu

meselesi, bugn ada din felsefesinde dini oulculuk kavram altnda ele

alnmaktadr. John Hick, 2 Wilfred Cantwell Smith3 ve Ninian Smart 4 gibi bir ksm filozoflar dini oulculuk meselesini felsefi platformda, Gavin D'Costa, 5 Paul Knitter 6

ve John Cobb 7 gibi bir ksm dnrler de teolojik zeminde ele almlardr.
Toplumlarn u andaki sosyal gereklii ele alndnda, bir ferdin hangi dine
mensup olaca byk lde hangi ailede doduuna baldr. Bir kimse Trkiye
veya Pakistan da mslman bir ailenin ocuu olarak dnyaya gelirse byk bir ihtimalle mslman, Sri Lanka veya Burma'da Budist bir ailede dnyaya gelirse Budist,
Hindistan'da Hindu bir ailede dnyaya gelirse Hindu, Avrupa veya Amerika'da hris
tiyan bir ailede dnyaya gelirse de hristiyan olmaktadr. 8 Bu gereklikten hareketle,
dinlerin mutlak hakikat iddialar inananlarn bu naifkonumlanna dayand iin ikna
edici bulunmamaktadr. Dindar bir hristiyann Hristiyanl hakikate gtren tek din
olduunu iddia etmesinin en nemli sebeplerinden biri hristiyan bir ailede domas
ise, bu ahsn durumu esas alndnda, hakikate ulama irade ve iyi niyetli aratr
maya deil sadece tesadfe balanm olmaktadr.

Dinlerin okluu daha ziyade tek Tanr'ya inananlar arasnda bir problem olarak
gzkmektedir. Dinleri, insanlarn uydurduu fenomenal gereklik olarak deerlendi
rip adil ve merhametli bir Tanr'nn varln kabul etmeyenler iin, dinlerin hakikat
iddialar ve bu iddialarnda elimeleri bir problem tekil etmem ektedir. Bu durumda
dinler sanat ve felsefe gibi insann zihni rn olarak alglanr. Eer tek bir Tanr varsa ve dinler de bu Tanr'ya farkl farkl sfat ve zellikler veriyorlarsa bunlardan hangisi doru kabul edilmelidir? Fakat asl problem adaletli Thnr fikriyle tesadfen kaybedilen veya kazanlan dini kurtulu fikri arasndaki eliki gibi grnen durumdur.
Burada nerme ifade edilebilir:
1. Yeryznde yaayan btn fertlere kar adil davranan merhametli bir Tanr
vardr.

Son otuz ylda yazd eserlerini bu konuya hasreden Hick'in en nemli almalar unlardr: God
and the Universe o{Faiths, Macmillan, London 973; Problems o{Religious Pluralism, Macmillan,
London 1988; An Jnterpretation of Religion: Human Respanses to the Transcendent, Macmi!Ian,
London 1989.
W. Cantwell Smith dini oulculuk tezini Towards a World Theology'de (Macmillan, London 1981)
ele almtr. Bu husustaki ulat nihai sonular iin bk. ''Idolatry: In Comparative Perspective" iinde TheMyth of Christian Uniqueness (ed. John Hickand Paul Knitter), SCM Press, London 1987, s.
53-68.

N.

Smart'n

Lectures'

6
7
8

18

dini oulculuk meselesindeki en nemli eseri 1979-1980 yllarnda takdim ettii Gifford
muhtevi olan Beyand Jdeology: Religion and Future o{Western Civillzation'dir (Collins,

London 1981).
G. D'Costa, Theology and Religious Pluralism: Signpost in Theology, Basil Blackwell, Oxford 1986.
F. P. Knitter, Ho Other Name? A Critica/ Survey o{ Christian Attidutes Toward the World Religions,
SCM Press, London 1985.
J. Cobb, Beyand Dialogue: Towards aMutual Transformatian of Christianity and Buddism, Fortress Press, Philadelphia 1982.
John Hick'in dini oulculuk hipotezinin en nemli dayanaklarndan biri, ferdin dini kimliini tesadfen doduu aileye borlu olmasdr. Hick'in bu olguyu hemen hemen her eserinde tekrar etmesi
dini oulculuk hipotezini ortaya atmada bu fkrin etkisini gstermektedir.

Dini

oulculuk

Problemine Yeni Bir

Yaklam

2. Adalet ve merhametingerei olarak Tann, insanlar arasnda aynnclk yapmadan kurtulabilme imkfmm herkese eit datmtr.
3. Tann dnyay sadece bir grup aznln, yani birdinin mensuplannn, kurtulua erecekleri ekilde yaratm, dolaysyla dierlerinin kendi hatalanndan kaynaklanmayan bir sebeple (doum) kurtulua ermelerine engel olmutur.
Burada ikinci ile nc nerme arasnda ak bir eliki vardr. Eer ikinci nerme doru ise, yani Tann adaleti gerei aynnclk yapmadan herkese kurtulma imkan vermise nc nerme yanltr, yani dnyay sadece bir grup insann kurtulua
ulaabilecei tarzda yaratm olmas dnlemez. kinci ve nc nermenin ayn
anda doru olmas ise makul grnmemektedir.

Gazzali'nin

Yaklam

Gazzali bu meseleyi mslman olmayaniann kurtuluu sorunu olarak ele almakislam 'n hem kltrel hem de siyasi stnln tesis ettii bir devirde yaayan
Gazzali'den dier dinleri islam'a entegre edecek plralist bir teori beklenemezdi. zellikle Hristiyanlk'la ters den teslis, sa'nn Allah'n olu olduu inanc gibi konularda Gazzali'nin elbette Kur' ani tavn benimsernesi ve Hristiyanl sapk bulmasn da
doal karlamak gerekir. Dolaysyla Gazzali'de dinlerin okluu kelami bir mesele
olmaktan ziyade, fetret kavram balamnda dier din mensuplannn durumu tarzn
da ele alnmaktadr.
9

tadr.

Allah 'n rahmetinin ok geni olduuna iaret ederek, islam mmetinden byk
bir ksmnn hatta oru tutmayan ve namaz klmayan bedevilerin de kurtulacan ifade eden hadls-i erif zikrettikten sonra Gazzali yle demektedir:
Yce Allah'n rahmetinin geniliini gsteren bu ve benzeri haberler oktur.
Bu haber zel olarak Hz. Muhammed'in mmeti hakknda gelmitir. Ben derim ki:
Her ne kadar ounluu ya bir anlk veya bir saatlik hafif ekilde, yahut haklannda cehenneme atlma ifadesinin kullanlabilecei bir sre cehenneme
konulacaklarsa da rahmet gemi mmetierin birounu kapsamna alr. Hatta diyorum ki inallah zamanmzdaki hristiyan Rumlar'n ve Trkler'in ounluunu yani Bizans ve Trk lkesinin u blgelerinde yaayan kendilerine davetin ulamad kimseleri de rahmet kuatacaktr. Davetin ulamad
insanlar snftr:
1. Hz. Muhammed'in ismini hi duymayanlar. Bunlar mazurdurlar.
2. Hz. Muhammed'in isim ve sfatndan, gsterdii mucizelerden haberdar,
slam lkesinin komulan olan ve onlarla bir arada yaayanlar. Bunlar
inkarclardr.

3.

ki

derece arasnda olanlar ki bunlar Hz. Muhammed'in isminden haberdar, ancak sfat ve zelliklerinden haberdar deildirler, aksine tpk bizim

ibn'l-Arabi, Mev!fma Celaleddin-i Rumi gibi dini oulculuk fikrine daha yakn ahsiyetler varken
burada Gazzali'yi tercihimiz uygun grlmeyebilir. Onu tercih sebeplerimizden biri elbette Gazzall'nin islam dncesinin nde gelen ve mslman kitlelerin tasvibini kazanm bir dnr olmasdr.
Bununla birlikte ibn'l-Arabi ve Mevlana gibi mutasavvf ahsiyetler meseleyi teorik erevede ele
alrken, Gazzall meseleye daha ok pratik adan yaklam ve bu konudaki hkmn bir sorumlu
kii olarak vermitir.
19

islm Aratrmalan Dergisi


ocuklanmzn

Mukaffa' adnda bir yalancnn peygamberlik iddia ettii


ni duymalan gibi onlar da ocukluktan beri ad Muhammed olan haa bir
yalancnn peygamberlik iddia ettiini duymulardr. Bunlar da bana gre
Hz. Peygamber'in vasflan konusunda birinci snftakHer ile ayn konumdadr. nk ismini duymakla birlikte vasflann olduundan baka duymulardr. Bu ise konuyu aratrmaya sevketmez. 10

hangi artlarda isHl.m mesajnn


Ona gre bir milletin sorumlu olabilmesi iin, Allah Resl'nn peygamberliinin ispat olan, ayn yanlmas ve parmaklannn arasndan su akmas, akl talannn tesbih getirmesi gibi mucizeleriyle birlikte
Kur'an adnda bir kitap getirmi olmas mucizelerini tevatr yoluyla iitmi olmas
gerekir. Bunu iitip sonra inkar edenler Gazzall'ye gre inkarc ve dolaylSyla sorumludurlar. Memleketleri mslman memleketlerine uzak olan Rum ve Trkler, Gazzall'ye gre sorumlu deildirler. Hz. Peygamber ve Kur'an hakknda haberleri iiten dindar kimselerin ilerinde bir aratrma arzusunun domas beklenir. Onlann dnyaya
meyli sebebiyle bu arzu domuyor ve gerei aratrmyorlarsa Gazziilf'ye gre yine
sorumludurlar. inde aratrma arzusu domasna ramen aratrmada kusur eden
kimse de kfrdedir. Dier din mensuplanndan Allah'a ve ahiret gnne inanc olanlar,
bir peygamberin geldiini iittiklerinde aratrmalan gerekir. Aratrmaya baladklan
halde sonuca ulamadan lrlerse, sorumlu deildirler ve Allah'n rahmet ve affna
nail olmalan beklenir. ll
Gazzali bu ifadelerden sonra,

dier mmetiere

ulam kabul edilecei meselesine aklk getirir.

Gazzali'nin ifadelerinde iki nokta olduka nemlidir. Gazzall islam dan haberdar
olup, Hz. Peygamber'in ismini duyan herkesi sorumlu tutmamakta, aksine kklnden beri Hz. Peygamber hakknda yalan haberlerin tesiriyle inanmayanlann da
sorumlu olmayacan sylemektedir. 12 Bu dnce olduka yaygn "mslman olmayan herkes kfrdedir ve cehenneme gidecektir" fikrini tashih etmektedir. Gazzall'ye gre bu genelierne doru deildir. Bir kimsenin sorumluluunu tayin eden faktr
kendi zel konumudur. Kendi iradesine bal olmadan hristiyan bir ailede doduu
iin zihni Hristiyanln kategorileri ve inan sistemine gre "programlanan" kimse,
doal olarak Hz. Peygamber' i gerek kimlii ile tanyamayaca iin mazurdur. Dier
taraftan Gazzali sorumluluu ferdinaratrma isteine balamaktadr. Eer arat
m ve doru yola ularsa kurtulur, doru yola ulaamazsa sorumludur. Eer ara
trmaya balar ve bir neticeye ulaamarlan lrse yine mazurdur. 13
10
ll
12

13

20

Ebu Hfunid Muhammed el-Gazzali, Faysal 't-Te{rika beyne'I-lslam ve'z-Zendeka, Menurat Dari'lHikme, Beyrut 1986, s. 105-106.
a.e., s. 107.
Trkiye'de konuyla ilgili bir ksm tartmalar olmaktadr. Mesea Sleyman Ate bir makalesinde, Allah'a irksiz ve ahirete eksiz inanan ve ahlaken iyi konumda olan dier din mensuplannn da kurtulua ereceini iddia etmektedir. Bu gre Talat Koyiit, "islam'n gelmesiyle dier dinlerin geerlilii kalmamtr" diyerek cevap vermitir. Tartmann brn iin b k. Sleyman Ate, "Cennet Kimsenin Tekelinde Deildir" Islami Aratrmalar, III/1 (1989), s. 7-24; Talat Koyiit, "Cennet M'minlerin Tekelindedir" Islami Aratrmalar, III/3 (1989), s. 85-94.
Tannm mslman alimlerden Musa Carullah Bigiyev, mslman olmayan toplumda yaamann
pratik sonucu olarak, bu problemi ruhunun derinliklerinde hissetmi ve 1911 ylnda dier din mensuplarnn kurtuluuna dair Rahmeti llahiyye Burhanlar isminde bir risale yazmtr. Musa Carullah

Dini oulculuk Problemine Yeni Bir Yaklam

ikinci nokta ise, Gazzali aratrma arzusunun dindar kimselerde daha youn olaBu konuda genellemeler yapmak gtr. Tam aksi de sylenebilir. Dindar olan kimseler kendi inan esaslanyla mutmain olduklan iin, dier dinleri
aratrma arzusu dierlerine nazaran daha az olmaktadr. Mesela ihtida konusunda
yaplm bir alma 14 kendi dinleriyle tatmin olmayan kimselerin daha ziyade aray
iinde olduunu sylemektedir. Ftraten dindar olan kimseler kendi dinlerine gre
daha iyi "programlanmalan" sebebiyle dier dinleri aratrma ihtiyac duymazlar. Bu
tesbit ayn zamanda dindar mslmanlar iin de geerlidir. Bir mslman hibir zaman Hz. isa'y bir hristiyamn alglad gibi alglayamaz.
cam dnmektedir.

Yeni Bir

Yaklam

Dini oulculuk meselesine yeni yaklammz vahyin evrenselliinin yan sra


merhamet ve adaletini de vurgularnaktadr. Buna gre, Allah her millete peygamberler gndererek insanl doru yola armtr. 15 Allah peygamber gndermedii toplumu ahirette cezalandrmayacan aklam; 16 insan, peygamberler vasta
syla sorumlu klnmtr. 17 Ayrca gnderilen her peygamberin ismini Kur'an'da
Allah'n

14

16
17

bu risalesinde "umumu alemi insaniyetin necatna itikad ettiini" ifade etmi, nsalenin byk birksmn
radikal telakki edilecek bu fikri kabul etmenin nemine ve buna yneltilen tenkitlerin tutarszlna ayrm
tr. Miisa carullah Allah 'n rahmetinin gemi, halihazrda yaayan ve gelecek btn insanl~ amil oldugunu Kur'an'dan deliller getirerek ispat etmeye almaktadr. Ona gre, Allah Teata "Dilediimi azaba
uratuun ve rahmetim ise her eyi kuatmtr" (A'raf 7/1S6) buyrug.Inda azab kendi iradesine baiama
s ve fakat merhameti ise mutlakifade etmesi rahmetinin umum olduguna iaret etmektedir. Yine Kur' anda 'De ki: "Ey nefislerine kar an giden kullann! Allah'n rahmetinden mit kesmeyin. Allah btn
gnahlan bagtlar; nk O ok bagiayan ve ok esirgeyendir' (Zmer 39/S6), buyurulmutur. Miisa
Carullah bu ayetteki "kullann" ifadesinin insaniann hepsini ierdiini ve dolaysyla Allah'n rahmetinden
btn insanlgn istifade edeceini iddia etmektedir. Daha sonra Miisa carullah ra s. Maide 118, M'minn 11 7-118, Kaf 28-2 9 gibi ayetleri muhataplann ikna edecek tarzda tefsir ve tahlil etmi ve bu
ayetlerden Allah'n rahmetinin btn insanl~ amil olduguna dair "burhanlar" karmtr (daha geni
bilgi iin b k. Rahmeti llahiyye Burhanlar, Vakit Matbaas, Orenburg 1911 ).
Msa camilah'n bu tezinin Kur'an'n btnl gz nne alndgtnda ciddi temelleri oldugu aikardr.
Tezinde, "rahmeti illlhiyyenin umumu" prensiplerini ortaya koymamas bu neri ile karlatnlmasn gletirmektedir. Fakat genel bir karlatrma yapldnda Miisa carullah'n tezinin daha radikal oldugu
grlr.
Ali Kse'nin bu konuda yapt alma ihtida edenlerin daha nceki dinlerle alakalan bakmndan
net fikirler vermektedir. Aratrmaya konu olan yetmi kiiden sadece sekizi (% 11) daha nce mensup olduklar dinin gereini uyguluyorlard. Otuz iki kii(% 46) ise nceki dinlerine olan inanlar
zayf ve hatta inan konusunda aldatlm hissediyorlar. On alt(% 23) kii ise hibir dine inanmamakta ve dinle de ilgilenmemektedir. On drt kii (% 20) ise farkl dini hareketlerle ilgilenmilerdir
(daha geni bilgi iin b k. Neden Islam ' Selyorlar: Mslman Olan Ingilizler Ozerine Psiko-Sosyolojik Bir Inceleme, SAM Yaynlan, istanbul1997, s. S8). Dier dinleri aratrma arzusu bu aratr
mada grlecei zere daha ziyade dindar olmayanlarda yogun olmaktadr.
"Her mmetin bir elisi vardr" (Ynus 10/47); "And olsun ki her mmete: 'Allah'a kulluk edin ve
azdnclardan kann' diyen peygamberler gndermiizdir. Allah ilerinden kimini dogtu yola eritirdi,
kimi de sapklg hak etti" (Nahl16/36); "Gemi hermmetiinde mutlaka bir uyarc bulunagelmitir" (Fatr 3S/24).
"Biz peygamber gndermedike kimseye azap etmeyiz" (sra 1 7/lS).
"Mjdeliyici ve uyarc eliler gnderdik ki eliler geldikten sonra insanlarn Allah'a kar bahaneleri
kalmasn" (Nisa 4/16S).
21

islm Aratrmalar Dergisi

zikretmemitir. 18 Bu Kur' ani prensiplerden iki nemli sonuca ulamaktayz: Birincisi

Allah sadece mslmanlara deil btn toplurnlara peygamberler vastasyla vahiy


Kur'an'da zikretmedii, kk vahye dayanan ve hala
inananlarn aydnlatan baka dinler de mevcut olmaldr.
gndermitir. kincisi Allah'n

Dnyadaki mevcut diniere fenomenolojik adan bakldnda bir tarafta Hinduizm, Taoizm, Konffiyanizm, Budizm, Yahudilik, Hristiyanlk, slamiyet gibi ahlaki
prensipleri, kendilerine has ibadetleri, derin ve kompleks inan sistemleri olan geleneksel dinleri grmekteyiz. Bu dinler dnyadaki birok sosyal, din kart ve yeni dini
hareketlere ragmen varlklarn devam ettirmekle zaman testinden baar ile km
lardr. Dier tarafta Sihizm, Bahailik, Kadiyanllik ve bunlarn daha modem versiyonlan olan Hare Krina, Moonculuk, amanizm, Satanizm ve Rajnisizm 19 gibi kkl
ahlaki prensipleri olmayan, kendilerine has orijinal ibadet tarzlanndan daha ziyade
dier geleneksel dinlerden dn alnan ve zamanla deien ibadetleri ve insani beklentileri esas alm basit doktrinleri olan modem "dinler" vardr. Bu geleneksel ve modem dinler yakndan incelendiinde, geleneksel dinlerin ahlaki prensiplerini uygulayacak bii: toplum yaratmalan, derin ve ayn zamanda kompleks doktrinleri ve orijinal
ibadetlerinin olmas onlarn uydurolmu olmadn gsterir. Dier taraftan modem
diniere bakldnda baz dini unsurlarn Budizm, Hristiyanlk ve Hinduizm'den aln
m olmasna ramen, "doktrin", "ritel" ve "ahlaki" 20 zellikleri bakmndan, basit
ve olduka "makul" olmas, 21 onlarn insanlar tarafndan ounlukla dnyevi gayeler
iin uydunlduunu gstermektedir.
Karlatrmal dinler tarihi ile megul ve manevi adan duyarl her ilim adam
geleneksel dinlerin insan zihninin rn olmayp, varlklannn vahye dayandn
farkedecektir. Eer bunlar vahiy eseri ise, Musa'ya, sa'ya ve Muhammed'e vahyeden Tanr, Tao, Buda ve Konfys'e de vahyetmi olmaldr. Buradan hareketle
Budizm, Taoizm, Konffiyanizm gibi geleneksel dinlerin, Yahudilik ve Hristiyanlk
gibi kk vahye dayanan dinler olduunu ve belki de Tho, Konfys ve Buda'nn da
Kur' an' da isimleri zikredilmeyen peygamberler olduunun ileri srlmesi mmkndr.

18
19

20

21

22

"Ey Muhammed! Andolsun ki senden nce birok peygamber gnderdik; sana onlann kimini anlattk,
kimini de anlatmadk" (M'min 40/78).
Yeni dini hareketler kategorisi altnda deerlendirilen ve Avrupa ile Amerika'da her yl yzlercesi
ortaya kan bu gibi modern ''dinler, yalnzln sosyal basksndan bunalan ve kiliseyle manevi
aln gidererneyen kimseler iin, bir kurtulu yolu olarak grlmektedir. Bu hareketleri sosyolojik
bakmdan inceleyen Bat'da birok alma vardr. ingiltere'deki yeni dini hareketlerin sosyolojik tahlilini
yapan nitelikli bir eser iin bk. Eileen Barker, New Religious Movements: A Practica/Jntroduction, Her
Majesty's Stationary Office, London 1989.
Modern dinlerin sradan insani teebbsler olduunun en nemli delillerinden biri de ahlaki zaaflar
dr. Bu dinlerden bazlar yelerini itibarl ve zengin etmeyi amalayan bir menfaat birlii halinde
tezahr temekte, bazan da yelerinin manevi zaaflar liderlerinin istismar ettii bir 'dini' teekkl
olarak karmza kmaktadr (daha geni bilgi iin bk. a.g. e., zellikle yeni dini hareketleri misaller
verdii "Appendix IV").
Bahailer'in dnya vatandal ve kadn erkek eitlii gibi modern dnyann beklentilerini dini ve
ahlaki prensipleri haline getirmeleri, bu dinin a ekillendirecek olan bir din olmadnn ve aksine
an ekillendirdii modem zihnin eseri olduunun en gzel delili dir.

Dini

oulculuk

Problemine Yeni Bir

Yaklam

Dolaysyla Kur'an'n yahudi ve hristiyanlar iin ngrd baz hkmlerin, btn


geleneksel dinleri ihtiva edecek ekilde geniletilmesi mmkn grnmektedir. 22

Budizm, Taoizm, Hinduizm ve Konfyanizm dahil btn geleneksel dinler vahye dayanmaktaysa, metafzik, ahlak, ahiret ve dnya ile alakah temel doktrinlerinde
ayn hakikati dile getirmeleri gerekir. Fakat bunlar yakndan incelendiinde, ahlaki
prensipleri bakmndan birbirlerine benzeseler de, u andaki doktrin yaplannda bir
ayniyet ve hatta benzerlik grlmemektedir. Mesela belli sfatara sahip bir Tanr; cennet ve cehennemi olan ahiret inanc islam'n en temel doktrini iken, bugnk Budizm
ve Taoizm'de bu tarz Tanr ve ahiret inanc net deildir. Bu doktrin farkllklarn,
Seyyid Hseyin Nasr'n ileri srd gibi zahir batn ayrm veya her peygamberin
kendi kavminin "lisan" ile gnderildii esprisi ile izah etmek mmkn deildir. Geleneksel dinler arasnda grdmz, Tanr nn varl ve sfatlarna, cennet ve ce hennemin varlna ilikin elikileri, sadece formdaki elikiler olarak grmek ve formun
tesinde bunlarn birletiini iddia etmek de tutarl deildir. Tanr birdir veya deildir,
cennet cehennem vardr veya yoktur.
Kur'an'n Allah'n varl ve sfatlar, ahiret hayatnn zellikleri ve ahlaki prensipler hususunda nihai ve mutlak hakikatleri insanla sunduuna, dier dinlerle
mukayese edildiinde islam'n doktriner, ritel ve ahaki adan en kamil din olduu
na, dolaysyla Allah katnda en doru dinin islam olduuna inanmaktayz. 23 Kk
vahye dayanan dier geleneksel dinlerin metafizik ve ahlaki konularda ayn Kur' ani
hakikati ifade etmeleri gerekirken, aksine bu konuda farkl ve hatta elikili doktrinleri vardr. Bu elikiler nasl izah edilecektir? Bu konuda genel isarn anlay benimsiyoruz. Buna gre Hinduizm, Budizm, Taoizm ve Konfyanizm, Kur'an'n bildirdii
gibi Yahudilik ve Hristiyanln yaad tecrbeyi yaayp tarihi sre iinde insani
unsurlar katlarak zamanla deitirilmitir. Bu geleneksel dinlerin deititilmi olduunu kabul etmekle birlikte, Kur'an' esas alarak baktmzda, bunlarda ahlaki prensipler dahil bir ksm vahiy unsurlannn bulunduunu grmekteyiz.

Bu balamda zellikle u iki noktaya dikkat ekilmesi gerekir. a) islam'dan baka


geleneksel dinlerin deititilmi ve zamanla bozulmu olduu gereini, sadece orijinal vahyi (Kur' an) ellerinde bulunduranlar idrak edebilir. b) Kur'an'dan haberdar olmayanlarn elinde, dinlerinin muharref olduunu bildirecek baka delilleri yoktur. Bu
sebeple mslmanlara gre (Allah katnda da) muharref olan bir din, kendi mensuplar iin ve pratikte muharref olmamaktadr. Dolaysyla mslmanlarn da kendileri
iin geerli olan bir hkm dier din mensuplan iin de geerli saymamalar gerekir.
Dier bir ifadeyle mslmanlarn hristiyanlarn kendi dini anlay ve tecrbelerine
dayanarak tevhidin esas ve teslisin bir yanlg olduunu tesbit etmeleri gerektiini
savunmalan pek tutarl gzkmemektedir. 24
22
23
24

Ehl-i zimme kavramnn ran fethedildii zaman Zerdtler'e, Hindistan fethedildii zaman da Hindulara uygulanmas pratikte onlarn da Ehl-i kitap sayld anlamna gelir.
"'Allah katnda din phesiz islam'dr" (Al-i imran 3/19).
insanolu varlklan olduu gibi alglamak durumundadr. Tecrbi alann yorumunda ferde hrriyet
tannmamtr. Bu alanda akl ve duyular bizi tek tr yorum yapmaya mecbur etmektedir. insanlarn

23

islm Aratrmalar Dergisi

islam'n dndaki geleneksel dinler Kur'an'la dorudan muhatap olmadklar


mddete, kendilerindeki bozulan unsurlar tesbit etmeleri mmkn grnmyor. Dolaysyla ontolojik olarak yanl olan bir inanc, mesela testisi benimseyenlerin, bunun yanlln bildiren Kur'an'la, mslmanlarn muhatap olduu tarzdamuhatap
olmad mddete, bu inanlarn yanl da olsa devam ettinneleri doaldr ve bu

durum nihai planda kurtulularn engelleyecek bir {aktr de olmamaldr.

Teklif etmeye altmz yeni yaklam ksaca formle etmek gerekirse: a) Vahiy
evrenseldir; Allah her topluma bir eli gndermitir. b) o halde islam, Hristiyanlk ve
Yahudilik'in dnda da ilahi kaynakl dinler vardr. c) Bugn varlklarn srdren
geleneksel dinlerin, inan esaslar ve ahlaki urodeleri asndan modem "dinler"in
aksine bidayetlerinde ilahi kaynakl olduklar varsaylr. d) Geleneksel dinler arasn
da grlen metafizik ve ahlaki alandaki farkllk ve elikilerin sebebi islam dndaki
geleneksel dinlerde vuku bulan tahrif ve bozulmadr. e) Bu deiim ve bozulmay sadece Kur'an'a muhatap olanlar bilebilirler. Muhatap olmayanlarn kendi dinlerindeki
yanllan bilebilecei bir mekanizma olmad iin yanla inanmalan kurtlularna
engel olmamaldr.
Grld gibi bu

neri Hick ve Nasr'n iddia ettii ekilde Yahudilik, Hristiyan

lk, slamiyet, 25 Hinduizm ve Budizm 'i felsefi veya dini bir sistem ierisinde hepsini
"doru" kabul eden oulcu bir yaklam ileri srmektedir. Burada sadece hristiyan
veya Budistbir ailede dnyaya geldii iin Hristiyanla ve Budizm'e inanan kimsenin cehenneme gideceini iddia eden fikirle, herkesin kurtluunu dileyen adil ve
merhametli Thnn anlay arasnda bir eliki olduunu ve bu elikinin ortadan kald
rumas gerektiini ifade ediyoruz.

iman, kalbi bir olgudur ve onun kalpteki tahakkukunu kimin mmin, kimin inkimin mnafk olduunu nihai planda ancak Allah bilir. Bir kimse ibadet edip
mslman olduunu syledii halde, kalben mslman olmayabilir. Bunun tersi de
mmkndr; bir kimse iinde bulunduu artlarn gerei mslman olduunu ifade
edemedii halde kalben mrnin olabilir. Bu adan bakldnda nihai planda kimin
kurtulua ereceini ancak Allah bilir. Fakat mslmanlarn dier din mensuplan hakkndaki iranlan, onlara kar oluan tavr ve dncelerini tayin etmektedir. Mslmanlarn dierlerine kar daha olumlu ve daha doru bir tavr gelitirebilmeleri,
karc,

25

24

farkl kltr ve sosyal artlarda dnyaya gelmesi yorumlann etkilemez. Her insan iin akli, dolaysyla
evrensel olan tek alan tecrbe alannn olduu iddia edilmektedir. Bunun dnda zellikle metafizik ve
ahlak konulanndaki dorularm kayna hususu olduka tartmaldr. Bazlan bu noktada akl, dierleri
ise vahyi esas almlardr. Tann ve ahiretin varlna aklla ulalr diyebilmek, dnyadaki din! olgular gz
nne alnrsa olduka gtr. Bu konuda kesin hkme ulamak iin her din ve kltrden akll insaniann
bu inanca ulatklann mahede etmek gerekir. Halbuki, insanolu bu hususta bizim beklediimiz sonuca
deil de kendi dininin ikelerine inanmaktadr.
smail Raci el-Farfki Kur' an! prensiplerden hareketle 'hanlf' kavramn yahudi, hristiyan ve mslmanlan birletiren st kimlik olarak takdim etmek istemektedir. Bu kimliin ieriini Faruki'ye gre.
Kur'an'da ifade edilen (Al-i imran 3/64) ortak doktrinleri tevhid oluturacaktr. Bu din arasndaki
farkllk ve elikiler asil olmayp anzldir ve iyi niyet ve hikmetle zlecek eylerdir (daha geni bilgi iin b k. "Toward a Critica! World Theology" in Toward Jslamization of Disciplines, Virginia 1989,
s. 409-453.

Di nT

oulculuk

Problemine Yeni Bir

Yaklam

haklanndaki dncelerin deimesine baldr. Dier taraftan dinlerin okluu meselesi inan asndan da bir eliki veya tutarszlk arzediyorsa, mslmaniann bu
tutarszl izahtan bigfne kalmalan dnlemez.
Klasik islam dncesindeki yaygn kanaate gre, 26 bir ferdin kurtuluu mevcut
hak dine inanmasna baldr. Biz burada, birdinin inan doktrininin btnnn do
ru olmasyla o dinin kurtulua ulatrmas meselesini birbirinden ayrmaktayz; bize
gre kurtulua ulamann olmazsa olmaz art mevcut hak dine inanmak deildir.
inde bulunduu artlar gerei, hak dine inanma imkan bulamayan bir kimsenin
kurtuluu iin, hak dine balanmann art olmas makul grnmemektedir. Bu sebeple: Kayna vahiy olan geleneksel diniere inanan ve o dinin ahiakl dsturlann
yerine getiren dindar kimseler, Kur'an 'n mesajna Hz. Peygamber'in etrafnda
kilerin muhatap olduu younlukta muhatap olmadklar ve i dnyalarnda
Hz. Peygamber'in doruluuna dair bir phe belirmedii mddete kendi dinlerinin meta(zik ve ahiakl esaslarn yerine getirmekle sorumludurlar. Daha ak

bir ifadeyle Hindistan'da yaayan dindar ve ahlakl Hindu, Tibet'te yaayan dindar ve
ahlakl Budist, Roma da yaayan dindar ve ahlakl hristiyan, in' de yaayan dindar
ve ahlakl Taoist, islam'n mesajna gerek anlamdamuhatap olmadklan ve i dnyalannda Hz. Peygamber'in gerek peygamber olabileceine dair bir dnce belirmedii mddete, yanl dahi olsa kendi dinlerine inanp gereini yaptklan zaman
ahirette Allah'n rahmetiyle muamele grecekleri umulur. Kendi dinine inanmayp,
gayri ahlaki bir hayat sren; veya dindar, ahlakl ve fakat islam 'n mesaj ile doru
dan m uhatap olduu halde onu inkar eden; veya dindar, ahlakl ve islam 'n mesaj ile
dorudan muhatap olmad halde kendi i dnyasnda Hz. Peygamber'in doruluuna
dair beliren dnceyi aratrnayp rten kimseleri kafr kabul etmekte ve bunlann
Allah'n Kur'an'da bildirdii azabamuhatap olacakianna inanmaktayz.
Bugn yeryznde islam toplumu dnda yaayanann ou Hz. Peygamber' i,
gerek vasflannda tanmamlar. aksine ok kk yalanndan beri, Hz. Peygamber
ve islam hakknda doru olmayan bilgilerle beslenmiler ve doal olarak da islam'a
inanmamlardr. Bunlan, kendilerine tebli ulam sayp, onlardan mslmanlar gibi
inanmalann beklemek ve sonunda da sorumlu tutmak geree uygun deildir. Bu
kimseier, yani kendi dinlerinin metafizik esasanna inanan ve ahlaki prensiplerini uygulayanlar ftraten dindar ahslardr. Eer bu ahslar islam toplumlannda ve mslman aile de dnyaya gelselerdi ahlakl ve dindar bir mslman olurlard varsaymn
da dikkate almak gerekir. Bununla birlikte ilerinden islam' aratranlar, mslmaniann
26

Klasik slam dncesinden hareketle dini oulculuk meselesine zm arama teebbsleri devaml
olmutur. Hanefi zcan, ierigi ve problemi var klan zemin bakmndan modem dnyann varlgin
esas alan dini oulculuk meselesine klasik kelam baglamnda zm aram ve bu adan Matndl'nin kelam dncesini incelemitir. zcan bir bakma Matrldl'nin cevap aramadg bu modern
soruyu Matrldl'ye yneltmi ve onun baka meseleler iin rettigi cevaplardan agmzn bu nemli
sorusuna cevap aramtr. Aynca emek mahsul olan bu alma Matrldl'nin din anlayn ortaya
koymas bakmndan da nemlidir (daha geni bir bilgi iin b k. Miitrfdf'de Din[ oulculuk, M
llahiyat Fakltesi Yaynlan, stanbul 1995).

25

islm Aratrmalar Dergisi


yaadklan memleketlere seyahat edenler veya msJman toplumlarda yaayanlar,
islam 'n hak din olduunu bildikleri halde inkar edenler de vardr, bunlar da bile bile
inkar ettikleri iin sorumlu olmaldrlar.

Bu neriye en ciddi tenkit Gavin D'Costa'dan geldi. D'Costa tenkidinde "eer bir
din gayri ahlaki ve gayri insani bir uygulamay tevik ediyorsa, bu dinin veya mensuplannn durumu ne olacaktr?" sorusuyla balamaktadr. Mesela Hinduizm, dindar Brahmanlar'a satiyi, yani dul kalan kadnn diri diri yaklmasn emretmektedir.
Bunu dini bir emir olarak grp uygulayanlar kurtulua m erecek ve bunu emreden
Hinduizm doru bir din mi kabul edilecektir? 27
D'Costa'nn eletirisine

cevap vermek gerekirse, bir ahsn mevcut hak dine ba


onun kurtulmas hususunu birbirinden ayrmak gerekir. Bizim Hinduizm'i
doru bir din olarak kabul etmemiz sz konusu deildir. Fakat bu din gayri ahlaki bir
uygulamay onaylyorsa mensuplan yine kurtulua erecekler midir?
lanmasyla,

islam ' hak din kabul ettiimiz iin Hindular'n dul kadn yakmalann doru kabul
etmemiz mmkn deildir. Bu yaklam, ayn zamanda kurtulu tezini kendi dininin
ahlaki kabul ettii davranlan yapmas artna balamtr. Dul kadn yakma (sat)
uygulamas bize gayri ahlaki ve gayri insani gelebilir. Fakat burada nemli olan bir
Brahman n bu fiili nasl grddr. Eer bir Brahman bu ii, yaplmas dini adan
vacip bir fiil olarak gryor ve bunu uyguluyorsa, o ahs ahlaksz ve vicdansz olduu iin deil, aksine dindar olduu iin yapyordur. 28 Bu durumda, o ferdin artlann
da doan ve yetien her dindar ahsn ayn ekilde dneceini ve ayn eyi yapacan hesaba katmak gerekir. Burada bir Brahman 'n bu fiili yapmasyla, bizzat bu fiili
yapmann bizim amzdan doru olup olmad hususunu birbirinden ayrmak durumundayz. 29 Kendi geleneinde bu uygulamay dini bir veeibe olarak alglayan bir
Brahrnan, bu uygulamann dini bir veeibe olmayp aksine ahlaki sapma olduunu ifade
eden bir dine gerek anlamdamuhatap olmad mddete, bu fiili bir sapklk olarak
alglamas beklenemez. Fakat bu durum uygulamann doru kabul edildii anlamna
gelmez.

Z1

28

29

26

Gavin D'Costa, Review of Religious Pluralism in Christian and lslamic Philosophy: the Thought of
John Hick and Seyyid Hossein Nasr, by Adnan Aslan, Islam and Christian-Muslim Relations, XII
2 (July 2000), s. 256.
Hz. Peygamber arnelierin niyetiere gre olduunu sylerken bu evrensel ilkeye iaret etmi olmaldr. Bir fert
samimi olarak ahlaki olduuna inand ve bu sebeple yapn bir I, nihayetinde kt bir davran da olsa,
bu fert niyetine gre muamele grmelidir.
Bizim bu nerimize gre teslisi reddeden Katolik dini bir esas reddettii iin sorumlu olmaktadr.
Teslisin yanl olduunu iddia eden birinin kendisiyle ayn fkirde olan bir Katolii sorumlu tutmas
aslnda bir eliki gibi grnmektedir. Fakat meselenin baka boyutlan vardr. Eer bu Katolik kimse,
slam ile muhatap olduu iin tesltsi reddediyer ise, o zaman tebli ulam demektir ve tesltsi reddetmekle sorumludur. Eer bu kimse sekler bak asna sahip olmaktan dolay tes!isi reddediyorsa, o
sadece teslts deil Hz. Isa'nn bir mucize olarak babasz dnyaya gelmesi gibi dier din! doktrinleri de
reddediyer demektir. Bu yaklam bu ahs tesltse ve dier dini umdelere inannakla sorumlu tutmutur,
zira bu ahs eer mslman toplumda yaasayd Hz. Peygamber'in mucizelerini belki de Kur'an'
inkar edecekti.

Dini

oulculuk

Problemine Yeni Bir

Yaklam

Eer geleneksel din mensuplanndan bir kimse, dinin metafizik ilkelerine inanyor
ve fakat ahlaki emirleri yerine getirmiyorsaveya ahlakl ve fakat o dinin metafiziine
inanmyorsadurumu ne olacaktr? Burada inanla ahlak arasnda dorudan bir ali'ka
kumlduu dorudur. islam'da olduu gibi dier geleneksel dinlerde de din ile ahlak,
dindarlkla ahlakl olma birbiriyle zdelemitir. Nasl ki dindar bir mslman ayn
zamanda ahlakl demektir, ayn ekilde dindar bir Budist de ayn zamanda ahlakl olmaldr. Yaklammz bu varsaymdan hareket etmektedir. O geleneksel din mensuplannda dindar ve fakat ahlaksz veya olduka ahlakl ve fakat dindar olmayan ahs
lara rastlayncaya kadar bu varsaym doru kabul edecektir.

Bir Mukayese
Bu neri John Hick ve Seyyid Hseyin Nasr'n dini oulculuk anlaylan ile karlatnldnda nce Hick'in bir teist olduu Mutlak gerekliin varlna inand
grlr. Fakat ona gre bu insaniann hibir zaman bilemeyecei ve hibir sfatla vasflayamayaca, numenal gerekliktir (the real an sich). Musa, sa, Muhammed ve
Buda gibi hassas mhlu yce ahsiyetler Mutlak'n tesir alannda gerekleen youn
bir dini tecrbe annda hissettikleri manevi etkiyi kendi toplumlanndaki kavramlarla
ifade etmilerdir. Bu youn dini tecrbelerin neticesinde dinler olumutur. Kendinde
vasflanamaz bu mutlaka Musa Adonay, sa Semavi Baba, Muhammed Allah, Buda
Nirvana, Hindu avatarlar, iva ve Vinu demiler, bu "ilahirealite"yi kendi kltrlerindeki kavramlarla isimlendirmilerdir. Bu sebeple dinlerin tanrlar numenal mutlakn fenomenal tezahrleridir. 30 Mutlak Yahudilik, Hristiyanlk ve slamiyet gibi
semitik dinlerde mahhas bir zat olarak, Hinduizm ve Budizm gibi Dou geleneklerinde ise daha ziyade, mahhas olmayan "varlk" tarznda alglanmtr. Buradan
hareketle Hick Yahudilik, Hristiyanlk, slamiyet, Hinduizm ve Budizm'den mteek
kil be byk dini, inananlan "ben merkezli" bir hayat tarzndan, "Hak merkezli" bir
yaaya (from self-centredness to reality-centredness) tevik ettii ve tarih boyu insanlara manevi bakmdan nder olabilecek milyonlarca aziz, veli yetitirdii iin doru
kabul etmektedir. Dolaysyla bu dinlerin mensuplan da, Hick'e gre kurtulua ereceklerdir. 31
Biz John Hick'in dini oulculuk hipoteziyle ok temel bir mevzuda aynlmakHick'e gre mutlak hakikatintesiri olsa da dinler nihai planda insani kurgulardr. Dolaysyla deimez hakikatierin Tanr tarafndan bildirildii fikrini olgusal bir
gereklik olarak deil de "mitolojik" bir ifade olarak grmek gerekir. Dolaysyla Hick'in
dini oulculuk hipotezi, Tanr'nn insanlara vahiy yoluyla hakikatleri bildirmesini
tayz.

30

31

Hick burada iaret edildigi gibi, Kant'n tecrbe edilif alan tayin iin icat ettigi numen fenomen ay
nmn dini alana uygulamaktadr. Kant'a gre biz eylerin sadece fenomen dnyasndaki varlklar
n, yani grnlerini tecrbe ederiz, kendinde eyi yani numeni ise asla bilemeyiz. Hick'in mutlak
bilinemez, dinlerin bize Tanr olarak bildirdikleri ise bu mutlakn tezahrdr fikri Kant'n bu grnden mlhemdir.
Doktora almamzn nemli bir ksmn oluturan bu konunun tenkit ve degerlendirmeleriiin bk.
Adnan Aslan, Religio,s Pluralism in Christian and lslamic Philosophy: The Thought of John Hick
and Seyyid Hossein Nasr, Curzon, London 1988. Ayrca bk. SAM Dergisi, 2 (1998), s. 156-163.

27

islm Aratrmalar Dergisi

ontolojik manada doru kabul eden bizim nerimizden temelde ayrlmaktadr. Biz
Hick'in Yahudilik, Hristiyanlk, Budizm, Hinduizm gibi dinlerin "doru" ve geerli din
olduu iddiasn reddetmekle birlikte, nerimiz slam'la gerek anlamdamuhatap olmam dindar ve ahlakl yahudi, hristiyan, Budist ve Hindular'n kurtulacan ifade
etmekte ve bu noktada Hick'in oulculuk hipoteziyle ksmen uygunluk arzetmektedir.
Hick, bir taraftan dinlerin Tanr hakkndaki tanmlamalarn doru kabul etmezken, dier taraftan inananlarn bu vasflar doru kabul edip ona gre davranmalan
gerektiini syleyerek kendi iinde bir elikiye dmektedir. Bizim nerimiz ise, en
doru din olarak islam ' kabul etmekte; dier geleneksel din mensuplannn rabbin bu
son mesajndan haberleri olmad mddete kendi dinlerini hak bilmelerini de doal
karlamaktadr.

Hick'ten ayrldmz dier nemli bir nokta da tezlerin ifade edildii zemindir.
Hick dini oulculuk hipotezine, daha geerli grd iin felsefi bir model vastasy
la zm retmek istemitir. Biz ise dinlerin okluu meselesini dini ve teolojik bir
problem olarak grmekte ve ona gre bir zm nermekteyiz.
Nasr'a gelince; o dinlerin varln izah ederken zihni ve dolaysyla felsefi kurgulan deil, olann tasvirini esas aldn ifade etmektedir. Ona gre dinler mutlak ile
insan ilikisi neticesinde, Tanr, kainat ve insanln kaderi hakkndaki hakikatleri ifade
iin var olmulardr. Dolaysyla din mudakn dnyadaki ifadesi olup, mutlak deie
medii iin, onun ifadesi olan hakikat de zde deimez. O halde farkl dinler ayn
mutlak hakikati ifade ettiklerini nasl iddia edebiliyorlar? Nasr bu soruya yle cevap
verir: Mutlak hakikat deimez ve fakat o kendini farkl zaman ve kltrel havzalarda farkl ekilde ifade eder. Dolaysyla farkllk zorunluluktur. Zira mutlak, insanlara ulaabilmek iin sze, kelimelerle ifadeye, dolaysyla da forma girmek zorundadr. Formda asl olan birlik deil, okluktur. Dinler zahiri boyutlarnda, yani doktrin, kutsal kanun ve ibadet ekillerinde farkl olsalar da, batn boyutlarnda, yani
zde ayndrlar. Fakat bu birlii sadece manevi bakmdan yetkin olanlar fark edebilir.
Nasr, dinlerin eliik hakikat iddialannn aklanabilir olduuna inanr ve Hz. lsa
ile ilgili hem Hristiyanln hem de slamiyet'in nerdii doktrinlerin ikisini de doru
kabul eder. Nasr birbirine zt grnen durumlarn ayn anda doru olmasnn imkansz telakki edilmesini modem epistemolojiye balar. Nasr bu fikrini bir misalle u e
kilde aklar: Yerkre dnmekte mi, yoksa duraan mdr? Nasr'a gre bu iki zt halin
ikisi de ayn anda dorudur. Yerkre, hayatn onun stnde devam ettiren ve onu
her an tecrbe eden milyarlarca kii iin gerekten dnmemektedir. Fakat ayn zamanda, yerkre hakknda sradan insanlarn bilgisinin tesinde bilgi edinen gerek
uzmanlan iin yerkre gerekten dnmektedir. Bu iki durumun ikisi ayn anda do
rudur. Buradan hareketle Nasrhem Hristiyanln hem de slam'n doktrinlerinin
birbirleriyle eliseler dahi ayn anda doru olduklarn sylemek istemektedir. 32
32

28

Hristiyanlk ve islam asndan Ysa'nn konumu hakknda daha geni tartmalar iin bk. Adnan
Aslan, "'Dinler ve Mutlak Hakikat Kavram: John Hick ve Seyyid Hseyin Nasr'la bir Mlakat"', /s lam
Aratrmalar Dergisi, sy. (1997), s. 175-188.

Dini

oulculuk

Problemine Yeni Bir

Yaklam

Dolaysyla Nasr Yahudilik ve Hristiyanln kendi din adamlan tarafndan deitirildii


tezini, mslmaniann dini kimliklerinin bir gerei olarak ifade ettikleri fikirler tarznda
kabul etmekte, tezin evrensel ve olgusal bir doru olduunu kabul etmemektedir. 33
Nasr'n geleneksel ekoln bak asyla

ortaya koyduu bu dini oulculuk anBiz de Nasr gibi, Allah 'n insanl doru yola
ulanrmak iin peygamberleri vastasyla hakikati gnderdiine ve bu hakikatin ezeli
ve deimez olduu tezini kabul etmekteyiz.

layyla birok noktada uyumaktayz.

Nasr'dan aynldmz en nemli nokta, biz dinler arasnda grlen farkllk ve


zamanla bozulup tahrif edildii fikriyle aklar
ken, Nasr dinler aras farkllk ve elikinin, dinlerin "formellik" ve "resmiyet" i ifade
eden zahiri boyutundan kaynaklandn belirtmektedir. Ona gre, dinlerin akn birlii ancak dinlerin biinni boyutunda tecrbe edilir ve ancak manevi yetkinlie ulam
ahsiyetler tarafndan alglanabilecektir. Nasr'la bu neri arasnda ihtilafa sebep olan
bu noktann biraz daha almas gerekir. Bata ifade edildii gibi, Nasr teslisi de ilahi
hakikat kabul ederek, tevhidle uzlatrmak istemektedir. Biz ise, teslisi bir hakikat olarak grmeyip insani bir sapma olduunu iddia etmekteyiz ve uzlatrma iin zoraki
tevillere bavurmann yersiz olduunu dnmekteyiz. Eer Kur'an ilahi hakikatleri
ifade eden ve Allah tarafndan gnderilmi bir kitapsa onun teslisin yanl olduunu sylemesi, ilahi bir tashih olarak kabul edilmeli ve teslisin yanl olduu sylenmelidir.
Nasr'n bak as dier dinlerdeki ilahi unsurlan grmek iin gerekli bir vizyon olabilir. Fakat dinler arasndaki farkllklan izah iin bavurduu biitni yntem yanltr;
hem Hinduizm'in samsara inanc hem de islam'n ahiret inancn veya sa'nn
armhta hem ldroldn ve hem de ldrlmediini syleyen doktrinlerin ayn
anda doru kabul edilmesi mmkn deildir.
elikiyi, islam'n haricindeki dinlerin

Dirllerin zamanla tahrif edildii fikrini Nasr'n yle deerlendireceini dnmek


teyiz. Eer dinlerin bozulmas zamana veya dinin muhtevasnda Tann'nn koyduu
bir unsura bal ise islam' bunun dnda tutmak mmkn deildir. Eer dinler belli
bir zamanda bozuluyorsa, ayn sre geince islam da bozulacaktr. Eer bir din, diyelim Hristiyanln zel artlanndan (sa'nn babasz dnyaya gelmesinden) dolay
teslls veTann'nn olu olduu gibi doktrinler douyor, dolaysyla Hristiyanlk bozuluyorsa, bu bozulmadaasl sorumlu insanlar m yoksa Hristiyanl bozulacak ekil
de gnderen Tann mdr? Nasr'n dinlerin bozulmas ve tahriffikrine bu nevi itirazlar
yneltnesi mmkndr. Fakat, islam'n dier dinler gibi bozulaca teorik olarak iddia edilse bile, mslmanann Kur'an'n hi bozulmayp btnln koruduuna
olan inanlan Kur'an'n tahrifini engellemektedir. Aynca insanln ulat kltrel
seviye, yazl bir metni bir sonraki nesle devretmek iin gelitirilen teknikler, Kur' an 'n
muhafazasnn terninat da saylabilir.
Burada ifade etmeye altmz yeni yaklam Nasr'dan daha ziyade Gazzali'nin nerisine yakndr. Ancak Gazzali'nin teklifinden de nemli bir noktada aynlr.
Gazziili Hz. Peygamber'i kklnden beri yanl tanm ve yle irianm insanlan,
33

Nasr'n grleri iin aynca bk.

Aslan,

"Bat Pespektifinde Dinf ogtlculuk Meselesi",

s. 158-159.

29

islm Aratrmalar Dergisi


tebli ulamam kabul etmekte ve dolaysyla da mazur saymaktadr. Bugn dier
din mensuplannn byk bir ounluu iinde yaadklan sosyal artlar gerei Hz.
Peygamber' i yanl tanmlardr. Dorusu sosyal artlar insaniann tavnn belirlemektedir. Hakim Bat toplumunda yaayan insanlar slamiyet' i geri kalm toplunann dini
olarak grmekte ve yeterince ciddiye almamaktadr. Dier taraftan, in ve Japon milletlerinin geleneksel zihin yaplan, yaratan ve her eye hakim bir Tann fikrini kavramaktan olduka uzaktr. Gazzali, Hz. Peygamber'i iinde bulunduu artann bir
sonucu olarak yanl tanyan btn dier din mensuplann, ister kendi dinine inansn
ister inanmasn, ister dindar ve ahlakl, isterse IMini ve gayri ahlaki bir hayat yaa
snlar, tebli ulamam saymakta ve dolaysyla btn mazur kabul etmektedir. Biz
ise, btn geleneksel dinlerin mensuplann islam' tanmadklan mddete dinlerini
muharrefbilmelerinin mmkn olmad gereinden hareketle, hristiyan, yahudi,
Hindu, Budist, intoist ve Taoistler'i ahlaki ve dini esaslann yerine getirmekle sorumlu tutup kurtululann bu arta baladk. Dolaysyla bu neri dindarl ve ahlakilii esas alarak nemli ve yerinde bir tashihte bulunmaktadr.

Sonu
Sosyalleme,

henz kendi evresinin farknda olamayan bir ocuun nce kendi


zamanla iinde yaad toplumun deer ve normlanna gre
hareket edebilecek bir kabiliyete ulama srecidir. Fert iinde doduu aile ve toplum
tarafndan adeta bir bilgisayar gibi programlanmaktadr. Bu programn en nemli unsurlanndan biri de dindir. ocukluundan itibaren belli birdinin esaslanyla programlanm bir fert, farkl tarzda programland iin baka dinleri takdir edemeyecektir.
ihtida gibi dururrlar hari, fert hayat boyunca bu program erevesinde hareket edecek ve ocukluunda ald dini terbiye ve esaslan rasyonelletirerek onlara bal bir
hayat srecektir. Dolaysyla, fertler yaayaca aile ve toplumu kendi iradeleriyle
semedikleri iin iinde bul.nduklan ortamn sonulanndan tamamen kendileri sorumlu olmamalan gerekir. Dier bir ifadeyle, Tann'nn adaleti bir ferdin hristiyan bir
ailede doduu iin hristiyan, yahudi bir ailede doduu iin yahudi, Budist bir ailede
doduu iinBudist olmasn, o fert iin doutan bir su olarak ngrmez.
varlnn uuruna eriip,

Fakat insanoluyaratlnn gerei olarak hakikati aramakla ykmldr. Dier


din mensuplan hakikati arama noktasnda kendi dinleriyle tatmin oluyor ve baka din
arama ihtiyac hissetmiyorlarsa, o zaman onlann yapmas gereken ey kendi dinlerine uymaktr. Bu artlar iindeki birinin, islam' kabul etmekle sorumlu olabilmesi iin,
a) Kendi dininin sunduu hakikatle tatmin olmamas ve bu durumun onu yeni bir din
aramaya sevketmesi ve islam'da o ferdin aray annda ulaabilecei bir konumda
olmas, b) Mensup olduu kltrel artlarda islam'n hakikat olduuna iaret eden
birtakm unsurlann bulunmas, c) Tebli vastasyla islam'la kar karya gelmesi, d)
islam'n doru bir din olduuna dair iine bir his domas gerekir. Dolaysyla dier
diniere mensup fertlerde, bu artlardan biri veya birka gereklemedii mddete,
kendi dinlerindeki ahlaki ve metafzik ilkelere inanmak ve onlann gereini yapmakla
sorumludurlar. Bunu gerekletirirlerse kurtulua ulamalan beklenir.
30

Anda mungkin juga menyukai