Anda di halaman 1dari 131

Ali eriati - Sanat

Sanat, var olanla doymayan, varl "az", souk, irkin, hatta Sartre'n ifadesiyle "aptal" bulan,
varln anlam ve ruhtan yoksun olduunu dnen bir ruhun tecelli etmesinden ibarettir... te
varlktan ve hayattan rahatszlk duyan bir bak asnn rn olan sanat, varl temizleyerek
"olmas gereken"e yaknlatrmak ve bu alemin sahip olmad eyi ona vermek iin aba
sarfetmektedir...
Eserin Orijinal ad Hner
Dizgi, Dzen, Kapak Birim
Tashih Ejder Okumu
Bask, Cilt Eko Ofset
1997
URA YAYINLARI
Beyazsaray Zemin Kat No: 10 Beyazt/stanbul Tel: 518 26 85
AL ERATI
evirenler Ejder Okumu amil cal Said Okumu
NDEKLER
SANATA DAR 9
I.

BLM: SANAT VADEDLEN BEKLYOR

II.

BLM: DN: KAPI; SANAT; PENCERE

Dinsel Duygu gdsel Bir Duygudur


Dinin zah

13

41

46

50

Dini Korku Temeline Dayal Olarak Aklayan Teoriler....51 Dini Mlk Edinme Temeline Dayal
Olarak
Aklayan Teoriler

53

Dini Snf Olgusuna Dayal Olarak Aklayan Teoriler

55

Dini Nedenlerin Bilinmemesi Temeline Dayal


Olarak Aklayan Teoriler

56

III.

BLM: SANAT VAROLANDAN KAITIR

IV.

BLM: EDEBYAT VE ELETRYE DAR 95

EVRENN NSZ

97

81

ON YIL NCE
GR

100

103

DN, RFAN VE SANAT 107


EDEBYAT ELETRS VE TARH 114
Edebiyat Tarihinin Trleri

119

Edeb Eletiri ve Trleri 120


Dogmatik Eletiri

123

Bilimsel Eletiri 125


Tarihsel Eletiri

129

Linguistik Eletiri

130

Ahlak, Edebiyat ve Eletiri

145

Edebiyat ve Sosyal Hayat

154

Eletiri ve Psikoloji

156

Eletirinin Tarihine Genel Bir Bak

159

Yunan da Eletiri Sanat 159


Aristoya Gre Eletiri 161
MODERN ALARDA ELETR 170
ki Saf Arasnda Lessing (17291781)

71

Sanat ve Edebiyatta Serbestlik ve Kayt


C.A. Sainte Beuve (18041869)

171

173

Sainte Beuveden Sonra Eletiri

Francisque Sarcey (18271899)

192

Tiyatro Eletirisi

192

Ferdinand Brunetiere (18491906)


Objektif Eletiri

192

Julies Lematre (18531914)


Empresyonist Eletiri

192

196

Lematrenin Yntemi 197

196

187

Emile Faguet (18471916)


Faguetden Sonra

200

203

Modern/ada Eletiri
Basn Kaynakl Eletiri

205
206

niversite Kaynakl Eletiri

206

Yazar ve airlerin Eletirisi


TYATRO ELETRS
Tiyatronun Trleri
Eski Komedi

206
...207

>

208

Orta/Ara veya Sosyal Komedi


Yeni Komedi

207

209

209

Yunan Tiyatrosu

210

Latin Tiyatrosu 211


Ortaalarda Tiyatro

212

Rnesans a

213

Romantik Tiyatro

217

Darb Mesel ve Romantik Komedi


Gereki Tiyatro

219

Sembolik Tiyatro

219

Yeni/Modern Tiyatro

218

220

Tiyatronun Yaamdaki Yeri

221

Tiyatroda Eletiri Yntemi

224

1.

Klliyat Brakp Cziyatla Megul Olmak

2.

Piyesin Metnini Okumak

3.

Eletiri Aamalar

Edebi Gzellik Bilimi

225
225

236

1.

Edebi Eserin Yazarn Ruhunda Douu 237

2.

Edebi Eserin Halk Kitlesi Etkisi

239

224

V.

BLM: PYES: ADALET PAYESNDE ZULM

VI.

BLM: RLERDEN SEMELER

241

249

Zindan Mumu 252


Laleye Syledi 253
Ben Neyim

254

Buradan Bir Yere Yol Yok


Zerrin Kba At

255
257

Buda! Sen Demisin


Yanyorum
Memlekette
EKLER

258

259
261

265

EK 1: R NEDR?

267

EK 2: BR BRET, BR HKAYE

269

SANATA DAR
Sanat diyor Ali eriat: Varolandan katr... Bizi sanat yapmaya zorlayan ey, varolandan
ka duygusudur... Varolandan ka, varolandan nefret, sanat meydana getirir... Sanat,
varolmas gereken ve fakat olmayandr...
Sanatn insan iin byk anlamlar ifade ettiini, toplumun can damarlarndan birini
oluturduunu sylemeye bile gerek yok aslnda...
insan sanatsz yapamaz bu dnyada. Sanatsz bir toplum, sanatsz bir medeniyet dnlemez
yeryznde!...
Sanatn birey ve toplumlar zerinde byk etkilerde bulunduuna tarih tanklk ettii gibi, bugn
bu etki aka gzlemlenebilmekte, hatta hissedilebilmektedir; sanatn tabiatndaki bakalama
ramen.
Esasen bu etki karlkldr: insandan sanata, sanattan insana. nsan sanatn yapyor, retiyor;
ama ortaya kan sanat, dnyor, kendini reten insan etkisi altna alyor...
Elinizdeki kitap, Ali eriatnin sanat ile ilgili baz orijinal almalarndan oluturulmu bir
derlemedir. Derleme, Ali eriatnin Btn Eserlerini Derleme ve Dzenleme Kurumu (Defteri
Tedvn u Tanzmi Mecmuai sri Muallim ehd Dr. Ali eriat) tarafndan yaplarak 1994
ylnda Farsa Hner adyla yaymlanmtr. Trke eviriye bu kitap esas alnmtr.

Sanat' m ierdii blmler, Trkede ilk kez yaymlanmaktadr. Kitap, eriatnin sanatla ilgili
dncelerini, bir evirisini, bir piyesini, en nemlisi de baz iirlerini ihtiva etmektedir. Evet:
Sanat, eriatnin air ynn ortaya koyan bir eser...
Sanat, Allahn insana verdii bir emanettir diyen eriat, S an af ta, dinler tarihi, din felsefesi,
din sosyolojisi, din psikolojisi, sanat felsefesi, sanat sosyolojisi vb. disiplinlerin
verilerinden de yararlanarak sanat yorumlamaya almakta, sanatn ilevleri zerinde durmakta,
insansanat ilikisini tartmakta, sanatn din ve irfanla olan benzerlik veya farkllklarn ele
almaktadr...
Hner, Trke adyla Sanat, alt blm ve ekten olumaktadr:
Birinci blm, Sanat Vadedileni Bekliyor baln tamaktadr. Sanat Vadedileni Bekliyor,
Ali eriatnin Mehed niversitesinde verdii bir konferanstr. Konferansnda Ali eriat, bugn
sanatn gerilediini, saptn, kt bir konumda olduunu, ksaca yeniden asl zelliine
kavumas gerektiini ve bunun iin de bir kurtarcya ihtiyac olduunu ifade etmekte,
insansanat ilikisinin boyutlar zerinde durmaktadr...
Din: Kap; Sanat: Pencere baln tayan ikinci blm, eriatnin 196768 retim ylnda
Mehed niversitesi Edebiyat Fakltesinde verdii derslerin bir ksmndan olumaktadr. Burada
yazar, ncelikle dinsel duyguyu izahla ie balamakta, dini izah eden teoriler hakknda zet
bilgiler verdikten sonra, beer bilimlerin verilerinden de yararlanarak dinsanat ilikisi zerinde
durmakta, sanatn insan iin neyi ifade ettiini ortaya koymaya almaktadr.
nc blmn ad: Sanat, Varolandan Katr. Aslnda bu blm, ikinci blmn tam bir
devam niteliindedir. eriatnin bir dnem verdii derslerin arasndan seilen Sanat
Varolandan Katr, sanatn varolan, grlen ve snrl eylerden ka olduu, sanatn olanla
deil, olmas gerekenle ilikili bulunduu gibi hususlar ihtiva etmektedir. Yazar, bu blmde
kap ve pencere felsefesi yaparak dinin kap, yani olmas gereken baka bir dnyaya aralanan
bir kap; sanatn ise pencere, yani insann bulunmad, varolmad, ancak bulunmas gerekli
yerde bulunmuluk duygusu veren, ktnn olduu yerde iyinin gayb olduu duygusunu veren,
insana varolduu yerden kama hissi uyandran pencere olduunu anlatmaktadr...
Sanatm drdnc blmne gelince; bu blmn farkl bir zellii bulunmaktadr. Edebiyat ve
Eletiriye Dair st balm tayan bu blm, eriatnin bir evirisinden mteekkildir. eriat,
Mehed niversitesi Edebiyat Fakltesinde lisans dnemi son snf rencisiyken lisans tezi
olarak Msrl edebiyat Dr. Muhammed Mendurun FilEdeb venNakd isimli Arapa eserini
Farsaya evirmitir. te kitabmzn drdnc blm, bu eviriden ibarettir. eriat,
Mendurun notlarnn dnda kendisi de yer yer notlar derek aklamalar yapm, itirazlarda
bulunmu ve evirisine zenginlik katmtr.
Gl bir Arap edebiyats olan Dr. Mendur, szkonusu kitabnda, zetle edebiyat ve eletiri
ilikisini ele almakta, edebiyat eletirisi zerinde enineboyuna durmaktadr.
Ksaca ifade etmek gerekirse, drdnc blm byk balktan olumaktadr: Birincisi,
Edebiyat Eletirisi ve Tarihi, kincisi Modern alarda Eletiri, ncs ise Tiyatro
Eletirisi ismini tamaktadr.
Kitabmzn beinci blm, perdelik bir piyesten ibarettir: Adalet Payesinde Zulm
Altnc blm eriatnin bata szn ettiimiz iirlerinden olumaktadr. iirlerden Semeler
adn tayan bu blm, eriatnin on iirini ihtiva etmektedir...

Gerekte eriat, Memlekette, Zindan Mumu Buradan Bir Yere Yol Yok (Garip YolcuYola
Batan) ve Beyaz Kuu isimlerini tayan drt iirinin dnda kalanlarn yaklmasn vasiyet
etmi; ancak onun bu vasiyetine ramen yaynlanm ve dolaysyla A. eriatnin Btn
Eserlerini Derleme ve Dzenleme Kurumu tarafndan zorunlu olarak bu kitaba dahil edilmitir.
Kitapta, yukarda ksaca muhtevalarn belirtmeye altmz alt blmn dnda te ek
bulunmaktadr:
Ek I, iir Nedir? balm tayan bir makaledir.
Ek II, Bir ibret, Bir Hikye balkl bir makaleden oluurken,
Ek III, eriatnin bir ka elyazmas rneinden teekkl etmektedir.
Kitabn muhtevas konusunda bu ksa bilgileri verdikten sonra imdi de evirisiyle ilgili birka
hususun altn izmek istiyorum.
eviri iinin ne kadar zorluklar ierdiini her mtercim bilir. eviri yapmay stlenen, bu
zorluklar da stlenmek zorundadr. Biz de mtercim olarak ayn zorluklar yaadk... Fakat
zellikle belirtmek gerekir ki yaadmz zorluklarn banda zel isimlerin latinize edilmesi,
Trkeye aktarlmas gelmektedir: Dr. Ali eriat, Mendurun kitabn evirirken en ok ektii
skntlardan birinin zel isimleri anlamak olduunu sylemektedir. Maalesef ayn sknty biz
de ektik. nk bir ok zel ismin, latincesi verilmemitir kitapta. Bunlar anlamak ve doru bir
ekilde yazmak ayr bir ura oldu bizim iin. Onca abamza ramen, yanl eviride
bulunmusak ayet, yazardan ve okuyuculardan bizi balamalarn dileriz.
Bunlarn dnda ok mkemmel bir eviri yaptmz iddia edemeyiz. Ancak kesinlikle ifade
edebiliriz ki eviri iin elimizden gelen btn gayreti gsterdik; elbette uzman olmadmz bir
konuda eviri yaptmzn bilincinde olarak...
Bu vesileyle kitabn evirisinde karlalabilecek yanllklar peinen kabul ettiimizi ifade
etmemiz gerek.
Son olarak kitapla ilgili teknik bir hususa da deinmek istiyorum: Farsa yaync, yani Ali
eriatnin Btn Eserlerini Derleme ve Dzenleme Kurumu, boluk ve dklk olarak grd
yerlerde baz kk ilavelerde bulunmu ve bu ilaveleri keli parantez ierisine alarak [ ]
eklinde gstermitir. Ayrca tesbit ve tehis edilmeyen yerleri eklinde belirtmitir. Biz de
eviride bunlar aynen muhafaza etmeye altk...
aba bizden, baar Allahtandr.
Ejder OKUMU Nisan 1997

I. BLM
SANAT
VADEDLEN
BEKLYOR

SANAT VADEDLEN BEKLYOR


Sanat ne olursa olsun her ynyle karmak ve zel bir alandr, ister istemez ondan szeden de
sanat olmaldr diyeceksiniz kukusuz. Benim de sizlerin de kabul ettii gibi ben sanat
deilim. Ancak burada sanat hakknda serdetti im bu ifadenin, gnmzde bir konu veya bir
takm konular zerinde sz syleyenlerin uzman olmalar gerekir prensibi altnda geer ake
olan ifadelerle bir ilgisi yoktur.
Toplumumuzda mazlum zelliini tayan nice bilim dal vardr. Mazlum, sahipsiz anlamna
gelir. Sahipsiz olmasnn nedeni, erevesinin belirli olmayndandr. Bu vesileyle sanat
hakknda benim syleyeceklerim, kesinlikle bu minvalde deildir. Ben, sanat alannda bir uzman
olarak konumuyorum burada. Aksine bilgili biri veya bu memleketin kitap okuyan, uzmanlk
oluturan her alanda sz syleyebilen bireylerinden biri olarak konuuyorum; ama kendi
apmda, kendi seviyemde. Zira belirli uzmanlk alanyla snrl baz bilim dallarnn tersine,
sanatn zel uzmanlk alan olduu gibi tamamen genel ve insana ilikin bir boyutu da vardr.
Bakalarnn, uzmanlk isteyen alanlar zerinde konuma haklar yoktur. Nitekim fizik byledir.
Kimya byledir, matematik byledir. Sanatn muhatab btn insanlardr. Sanat ayn zamanda bir
tekniktir. Ama sadece teknik deildir. Her halkarda onu bilmek, kavramak retimi kapsar, zel
bir bilgiyi kapsar. Oysa ben, sanatn kendi zamanmdaki muhataplarndan biri olarak
konuuyorum. Bu adan da eletiri yapyorum. Ya da sanatn byle olmas gerektii
konusunda kendi isteklerimi veya sanatn niin byle olduuna ilikin grlerimi sylemek
istiyorum.
Sanat meselesi, bizim iin iki boyutuyla gndeme gelir:
Birincisi udur: Biz doulu, zellikle de grkemli ve muhteem bir ka nsan medeniyete bal
insanlarz. zellikle bugn herkes, kendi ayaklarmz zerinde durmamz, kendi kltrel
kaynaklarmzdan beslenmemiz, iradesiz bir aknlk ve boulmuluktan kltrel deerler ve
kalplardan kendimize dnmemiz gerektii lksnde birleiyor. Btn Asya ve Afrika uluslar
buna inanmaktadr. Bazlar bizim kendimize dnmemiz gerektiini, kendi kimliimize
dnmemiz gerektiini kabul ettiimiz taktirde bunun yeterli olduunu zanneder. Hayr, bu, iin
ba ve balangcdr. Ama u soru hala zelliini koruyor ve hereyden nce buna cevap
vermeliyiz: Kendi kltrmze dnelim derken, bu kendi neyin nesidir?
Snrl, duraan ve donuk bir seviyede karar klan bir toplumda, ne yazk ki anlamlarn yazgs da
acnacak durumdadr. Bir sorun veya bir dnce ortaya atld zaman, genellikle anlamadan,
dinlemeden, bilmeden, kavramadan bir anda onun karsna geilir, yalnzca isbat ve akl
yrtme ile, bilgi ve sz ile deil ayn zamanda ahlak d btn yollarla da bastrlr ve onunla
mcadele edilir. Taraf derine dalar, ince dnrse boulur, ama vurdumduymaz olur, her fiyat
kabul ederse, moda olur. Moda olunca rezil olur, o kadar rezil olur ki o beyefendinin bizzat
kendisi tevbe eder!
Bu kendine dn yle bir ekilde ortaya kmtr ki bu sorunu o lkelerde gndeme
getirenler, bugn mmkn olan her deere kendilerini bu ithamdan temize karmaya hazrdrlar!
Kendine dn, hurafeleri, donuk gelenekleri ihya etmek, gericilie (khneperest), yerel vahi
ve bedevi geleneklere dn eklinde patlak vermitir. Halbuki kendine dn, kendi kimliine
dn; gemite kltr yaratan, toplumu ina eden, medeniyet kuran yapc ve etkin nc ruhun
dirilmesini, yeermesini ifade etmektedir.

Yoksa zaman ve zorunluluk deil, l, snk ve ilevi bitmi sorunlara dn anlamn tamaz.
Asla! Ama bir takm anlamlar, duygular, dnceleri ve felsefeleri zamann derinliklerinden
gn na karmamz, bugn mzelerde sergilememiz deil, bilakis gerein ve gerekliin
gerektirdii ekilde kendimize dnmemizdir. Diyeceim, rk, kan ve toprak anlamnda deil,
ulusal ve insani anlamda o yerel ve ulusal kimlie dnmeliyiz. Yani d deerlerin saldrsna
kar nsan bamszl kazanmalyz.
Ayn ekilde bunlarn acil ve temel ilevlerinden birisi, hurafe ve khne unsurlarla; bir milleti, bir
gr kr, zayf ve zelil klan, yaratclk, yenilikilik, ilericilik, srekli deiim ve yaamdan
alkoyan btn etkenlerle mcadeledir. nk kltrel kimlie dn, rm eski gr ve
dncelere dnmek anlamn tamaz.
Ancak bu noktada yle bir soru gndeme gelmektedir:
Dnmemiz gereken kltr, tanmamz, diriltmemiz, yaratc ve yapc bir ruh olarak kendimizde
yeertmemiz gereken kltr nedir? Kendine dn dorudur. Fakat bu kendi kimdir? Bu
soruyu cevaplamak olduka acil bir konudur. Bunu artk yeniden bir soru olarak ortaya
atmayalm. Kendine dn, kendi kltrmze dntr. Yani biz, imdi kendimizi tanmal ve
bugnn bak asyla nsan, bilimsel ve kltrel zlerimiz ve sermayelerimiz zerinde ince
bilimsel bir aratrma ve incelemeye balamalyz. Bu almalardan biri sanattr. Uyuyan
neslimizin zihninde yansyan bugnk yargnn tersine, biz ne sadece sanat asndan btn
boyutlarda zayfz, ne de sadece bedeviler olarak gelien dnya sanatnn bugnk yansmalar
karsnda durmalyz. Tam tersine sanat tarihi zerine yaplan evirilerde veya sanat, Yu
nandan alp Fransada noktalayan batl sanatlarn yazdklar yaptlarda deil de sanat, bir
okuyucu, zgr bir tarihi olarak gerekten btn boyutlar (btn dnyas, btn tarih boyutlar
ve farkl izgileri) ile aratrp incelersek grrz ki biz sadece sanatta yksek bir sse sahip
deiliz; ayn zamanda ben, bugn hangi sanatn modern sanat, yani 21. yzylda yarnn sanat
dalgas ve sanat ncs olacak sanat olduunu, kendini Dou sanatnn temel ruhu olan sanat
ruhuna yaklatrmak iin yeni batan aba harcayacak sanat olduunu da syleyeceim.
Sanatn ikinci boyutuna gelince; sanat meselesi, gemiin aksine, rahat, varlkl ve aristokrat
snflardan bir kesimin mreffeh yaantsnn alt ve eitli ubelerinden birisi deildir. nceki
zamanlarn tersine, bugn modern dnyada gndeme gelen en ciddi ve en zaruri nsan sorundur.
Bu bir yana, sekinlerin saraylarnn snrl erevesinden ve varlklla rn yaantlarnn
kapsamndan km, halk ve btn geniliiyle kitlelere yaylm ve genellemitir. Gemiin
tersine, yeni sanatn dizginleri, sekinlerin tekelinde deildir. Bilakis dertli, bilgili ve aydn
dnrlerin elindedir. Sanat gemiin aksine, kapal ve mreffeh yaantlarmz iin eitlilik
arayan ve lezzet datan bir mesken deil, tam tersine bugnn felsefesinin en nnde hareket
ediyor ve bugnn dncesinden daha nde kouyor. Sanat kavramak, hem bugnn sanatnn
geldii beeri genilik, hem de bugn sanatn kazand ciddi ve ok akn misyon asndan, her
tarih, kltr ve zemine baml olan, her halkarda bu ada yaayan bizler iin zorunluluk
arzetmektedir.
Kendine dn ve kendini tanma, kendi kalplarna skmak ve hapsolmak anlamna gelmez.
Bilakis bakasn tanyabilen, kendini tanyabilir. Dil hakknda var olan, isabetli de olan
onun dilini, kesinlikle bir yabanc dil bilen anlayabilir atasz bu mesele iin de geerlidir.
tekinin tarihini, dinini ve dilini tanyan, bilen kesinlikle kendi kltrn, dinini, rkn ve
tarihsel zevkini tanyabilir. u var ki btn aba ve idealimiz, kaybolan ve bozulan kimliimizi
bulmak olduu gibi, ayn zamanda Baty tanmak da, gnmz dnyasnn ve bugnk
medeniyetin yeni dalgalarn tanmaktr. nk herkes kendi zaafn, fesadn, sapknln,
ahlakszln zavall Batnn boynuna atyor ve bizi ondan muaf tutuyor! Halbuki bu sorun, kt
bir ekilde gndeme getirilmitir. Hangi batl byledir: Biz Bat hayran olmuuz!? u anda
tank olduumuz olgu, Baty taklit iin deil, bilakis Baty taklit etmemek, Baty tanmamak

iin byledir. Zira Batnn bilinli taklitisi olsaydk, Doulu da olmasaydk, en azndan bir tr
Batl olurduk, en azndan bir ey olurduk, u an ise hibir ey deiliz!
Ben, burada syleyeceim noktalar 1962 ylnda Pariste bir kilisede verdiim be konferans
esnasnda gndeme getirmitim. Verdiim konferanslardan biri, ran ulusunun ruhuna ilikin idi.
Biri, Peygamberin zel hayatn tiyatro eklinde aktaran katolik bir [yazarn] konferansna cevap
olarak Mu hammedin Gznde ve Kalbinde Kadn bal altnda slm Peygamberinin
hayat. O konferanslarn bir dieri, Sanat Bir Vadedileni Bekliyor konusuyla ilgili [idi]. Bu
konferans, daha sonra Tahranda bir boy tarafndan evrildi. Fakat bir sebeble onun bir ksm
karld, dier bir ksm atld. nk sonradan sanat hakkmdaki grlerim temelde deiiklie
urad ve son yllardaki grlerim, o konferansta sunduklarmdan ayrld. Geri orada
sunduum bir ksm konular veya dank grleri burada syleyeceim; tabi yukardaki
meclise uygun olarak olmas gereken rneklerde bir takm deiikli ler yaparak.
Kesin olan, bu balktan yle bir eyin ortaya kmasdr:
Ben, sanat bir dini kategoridir; insanla kurtulu baheden akn (mtel) ve kutsal bir
gerektir, ayn ekilde metafizik sel akn ve yzde yz nsan bir misyon tar demek istiyorum.
Ama din ve sanat sapmtr. O da dmanlar vesilesiyle deil. nk hi bir ey dman
tarafndan sapmaz. Dman, dman diriltir, canlandrr.
Aksine bir dnceyi, bir dini bozan ey, dosttur. Ya da dost toplumda ba gsteren dmanlktr.
Btn dinler, ieriden bozulmu ve ieriden rmtr. Kurey ile kar karya geldii
zamanlarda slmn gelime, ykselme, ycelme, glenme ve vnme durumunda olduuna
tank oluyoruz. Ancak ite onlar (Kureyliler) mslman olup dost elbisesini giydikleri vakit, bir
baka ey oldu; slm tamamen ters bir srece girdi. u var ki Hristiyanlk, slam, Yahudilik, hi
bir zaman muhalifler tarafndan savalarda, atma ve ekimelerde zayflam ya da sapm
deildir. Bilakis sa Mesihin dedii gibi, Yahudilii gerileten yahudi alimleridir. Hristiyanl
saptrann, papaclk (papism) olduunu gryoruz. slam dinini saptranlarn, bizler olduuna
tank oluyoruz.
Sanat da, ne iir kart veya sanat kart Eflatun, ne de usulen sanata muhalif olanlar, onu abes
bulanlar zaafa urattlar. Tam tersine sanat, tarihin byk sanatlar ve amzn byk
sanatkarlar saptrm ve bugnk baya duruma getirmilerdir.
Her din, knden ve izgisini ilk izgisine zt bir ekilde belirledikten sonra; kendini bilen,
aydnl olan, o dinin hakikatini bilen, bu sapmay tehis etmi olan ve o iki gruptan da (ne
d, alalma ve kt deiime inanan kesimden ve ne de bu alalma ve kt deiime kail
olan, din budur [diyen] ve sonra kar kan yar aydn gruptan) olmayan o iki grubun
dncesinin tersine baka bir eyin var idiini ve baka bir eyin olmu olduunu bilen tam
bilinli kimseler tarafndan [ihya edilir].
Bu bilin, bir baka dnce [eklinde] tm dinlerde grlr. O da bozulma, zulm ve sapmann
bu dinde kesin, devrimci ve kkl bir surette esenlie dneceine olan kurtulu inancdr.
Mevud adndaki, Mesiyanizm adndaki bu kurtulu inanc, aslnda aniden ayaa kalkacak, bir
anda btn adetleri, anlaylar, aldatmalar ifa edecek, bu dinin doru ve gerek yolunu
gsterecek ve din ya da sanat, asl yolu olan bu yola sevkedecek devrimci bir dncedir.
Sanat, imdi byle bir durumdadr. yle bir durumda ki bugnn dnyasnda en kt grevler,
en irkin, en dmanca fonksiyonlar sanatn zerine yklmtr. Halbuki sanatn grevi, bugn
yaptnn tam tersi yndedir. Her zaman da byle olmutur: Srekli suistimal edilen ve
arptlan bir akn hakikat, bir akn gzellik olmutur. Mevla nann ifadesiyle: sahte (kalb)

parann arpazarda reva bulduunu grrseniz; bilmelisiniz ki altndan para da vardr; nceleri
revatayd bu para. [Zira] hi kimse (altndan) sahte para yap(a)maz, bilakis sahte altn para
yapar. ite bu sahtelik, din tarafndan, sanat tarafndan, felsefe tarafndan insann aldatld
hususu, insann uyan yolunun, bilin yolunun, yaratc yolunun bu olduu dncesini bizde
oluturmaldr. Bir gerek (bu konu, ok nemlidir) bugn ben, dostlarm ve dnsel
ayrlklarmz olan kimseler arasnda szkonusu olan ey, dmanlarn bahanesi haline geldiyse,
bir hakikat, suistimal edildiyse; o gerek, o hakikat zerine bir bardak su imemiz gerekir. Veya
bu suistimalle mcadele edip, eline geirdii bu silah dmandan almamz gerekir. Gerei
koruyupkollamal, onu savunmalyz. Hakikati koruyupkollamay ve savunmay brakr onu
dmann eline koz olarak verirsek dman galip, bizler ma lub oluruz.
Tarihte genellikle din ad altnda yaplan suistimal yollarndan bir dieri bugn dnyada sanat
emsiyesi altnda yaplmaktadr. u var ki sanatn gerek yzn, izgisini tanmamz
[gerekmektedir]. Bu ok acil bir meseledir. nk sanat, bizim btn zamanmz kuatmtr,
bizim dnyamzn yirminci yzyln yani.
Sanat tarihinde bir problem vardr: Sanatn alt yaps/temeli olarak sz edilen gzellik problemi.
Gzelliin, sanatn temeli olarak [tanmlanmasnn] doru olmadn, bilakis sanatn gemesi
gereken menzillerden biri olarak bilinmesi ve sanatn daha akn bir aamaya ulamas
gerektiini sylemek istiyorum. Ama bugn sanattan szetmek iin gzellii bir kenara
brakmak icab eder. Zira [bugn] sanat, bilim ve felsefe konular arasnda hibir konu, gzellik
gereinden daha nemli ve daha kukulu deildir. Metafziksel ve dinsel sorunlarn tersine
gzellik inkar edilemez, nitekim o sorunlar ierisinde kaldmzda basite red ve inkar ederiz.
nk gzellik vardr. nk btn insanlk onun etkisi altndadr. nk herkes onu tehis
etmektedir. Bir ihtilaf var ise o da gzelliin trlerindedir. Ancak insan yaamnda varolan
gzelliin varl konusunda, benim bakmda olsun, baktm eyde olsun, kimse inkara
gidemez. Bir yandan onu tahlil etmek zorundayz, dier yandan da hi bir tahlile gelmiyor o.
Aristo zamanndan beri, tarihin syledii gibi, bilimsel ve felsefi bir konu olarak gzellik, tahlil
edilip snrlar belirlenmeye allmtr. Ama btn bu abalar, faydasz olup imdiye kadar
sonusuz kalmtr. Tabii herkes ve bu grlerin her biri, bir kanad takip etmektedir. Fakat ite
bu, hala konunun bir yere varmadn gsterir.
Ben, sanat okullarnn ksmlar ve tarih boyunca eitli ekollerde gzellik zerinde olagelen
farkl grlerin ksmlar hakknda burada bir ey syleyemeyeceim. nk buna frsatm yok.
Zorunlu olarak konunun genel hatlarnda rnek vermeye her zaman frsat buldum.
Kesinlikle sanat ve gzellii bilmek, tanmak, insan tanmaya baldr. zellikle sanat konusu,
her eyden ok ve her zamandan fazla, insan resmetmeye, insan tanmaya baldr. Ben kltr
ve medeniyet meselesinde de kltr ve evrimi (tekaml) geniletip salamlatrmak iin yaplan
tm almalarn eksik kalacan syledim. Zira bu medeniyette ve bu kltrel kalplarda
yaamas gereken kii, tannm deil, onun ihtiyalar belli deil ve o, stelik insan. zellikle
sanat, insan tanmaya herkesten daha muhtatr. nk genellikle sanat, isel yani yzde yz
insani bir ey olarak kabul edilir. ok objektif ve ok dardan (tarafsz) dnenler, estetiin,
ben, d nesne ve d etkiye uygun olarak ortaya kan hakikatten ibaret olduu kanaatini
tarlar. Bu nedenle, objektif kiinin de yar tamamen dsal, yar yzdeyz insani olduuna tank
oluyoruz.
Bu yzden sanat ve gzellik hakknda, nceden insan zerine syleyeceimiz dnda tam
anlamyla sz sylemek mmkn deildir.
Benim, tandm insan [hakknda] tadm gr, bir ekilde farkl, grnrde de eliik olarak
kabul edilir. O da u: nsan denildiinde beer ile fark vardr. Beer, maymundan ayrldndan

beri olumutur, o kadar ki ona kan dm, ayaklar zerine durmu, beer olmutur, insan,
olmak halinde bir gerektir. Oysa beer, hakknda konuulabi len ve be yz bin yllk gemii
olan belirli ve somut bir varlktr. Beer, olmak durumunda, beer trnde varolma halinde bir
gerek deildir. Bu gerek, asl derinlerden bugnk modern felsefeye kadar, herkesin
kendisinden eitli irfani, felsefi, hatta maddi ekiller ve tabirler ile szettii dier
zelliklerdendir. u var ki bir varlk, doadan, toplum ve kabilesinden ve btn kainata egemen
olan fizyolojik ve maddi yasalardan koptuu, ayrt lde yalnzlk duygusu; bu duyguya
bal olarak zdrap, korku, aba ile ayrld eyle ikinci kez birleme gayreti, alk, susuzluk,
sreen, gittike artan, ykselen ihtiya, seme istei, varlk aleminde duyumsad eksiklii
giderme abas ortaya kar. Benim kavradm, algladm2 cennet, sbjektif bir eyden ibaret
olagelmitir ve insann kendisine baldr. Ademin yaratl hikayesinde anladm ekliyle tarih
kesintiye uramyor. Tarih doal deildir. insann, u an insan ad altnda tandmz bu
muamma trn, u anki yolunu zmlemek isteyen, felsefi sembolik bir yapdr. Adem, yani
beeriyet, yani insanlk. Cennet ne anlama gelmektedir? imdi cennette olan, henz cennetten
kovulmayan ve hala cennette olan ademler gryoruz. Ne zaman cennettedir? Dnyann nimetle
dolu olduunu, lezzetle dolu olduunu duyumsayan biri, hayatta tokluk, doymuluk, tam ve
mkemmel bir tatmin duygusuna ular. Gelecek bir ka yl iinde maana 25 tmenlik zam
yaplacana ilikin yasann mecliste onaylanabilecei dncesiyle imdiden mutlu olan biri,
cennettedir. O kii, cennetten henz kmamtr. Allahn yeme! dedii yasak meyveyi
yemeyen kimse, rahattr, huzurludur, mesuttur.
Acaba u yasak meyve nedir? Tevrat ve Kuran, her ikisi de Feraset ve Bilin diyor. Ben
cennetin en st odalarnda kalan insanlar (ademler) tanyorum. Biz, cennetlik insanlar tanyoruz.
Bu dnyadan lezzet alan insanlar (taze koyun yourdunun geldiini gren, lezzet duyan, bu
yzden u anda bahar hisseden insanlar!). Ama cennet, tamamen idealist ve sbjektiftir. Bu, u
an bir ey olmad anlamna gelir. 18 yl nce bir davete gitmitim. O davette hanmefendi
horeti fesencan (etlicevizli yemek) hazrlamt, insan nerdeyse parmaklarn yemek istiyordu.
Bu hatra tazelendiinde ve bu
^ Yani benim zannettiim gibi; ancak insann ortaya koyduu btn kuramlar doru olmayabilir.
Ama bilim, yani abalama, dnme, gr bildirme ve bir yere varncaya dek srekli slah
olma. Bizim muhakkak ilmelyakn ve hakkalyakne ulatmzda bir ey sylememiz
gerekmez. nk bir anda ancak vahyelyakne ulaabiliriz. Varacamz kadar sylememiz ve o
kadar dnmemiz gerekir. Bizim bir retmenimiz vard, her zaman Kuran yanl okurduk.
Bize tokat atard. Bu yzden de hi kimse o zamana dek Kuran doru okuyamad.
hikaye anlatldnda insan u an bile parmaklarn yemek ister, az salg datr hatra
tazelemenin verdii tatla! O durumda iken insan kendini mi, nnde duran eyleri mi yiyordu?
Belli deil kukusuz.
Henri Lefebvre, insanlar diyor, iki tiptir: [Bazlar] nesnel, yzde yz gereki (realist) sistemli
ve bilimsel insanlardr. Bunlarn hi benliksizlik sorunlar yoktur, serp akldrlar. Ama hangi
akl? Maddi dnyaya egemen olan akl. Ben bu tip insanlardan birine, birka yl nce restoranda
Le Monde gazetesini okuyorken tank oldum. Gazetenin bayazs, Bolivya zerine olduka
derin bir yorum yazsyd. Orada bir ihtilal olmutu. Ben bayazy okurken arkada yemeini
yiyor ve iki bklm bir vaziyette, grld kadaryla, gazetenin altndan nc sayfay
okumaya abalyordu. Ben oral olmadm. Sonra hangi sayfay okuyorsun? dedim. nc
sayfay dedi. nc sayfa, ekonomi sayfasyd. Yani otomobil ve bir takm eylerin fiyat
listelerini, fiyat dalgalanmalarn gn gnne yazan sayfa. Bu sayfa, byk i adam ve
sermayedarlara aittir. Bana siz ne ile urayorsunuz ki bu sayfay (ba yaznn olduu sayfa)
okuyorsunuz? dedi, BolivyalI msnz? Dedim ki hayr, ben politikac deilim. Iranl bir
renciyim. Mehedliyim. Siz ne i yapyorsunuz? diye sordum. Bendeniz srailli bir
renciyim, aylk 600 Frank alyor, bu ekilde yaamm srdryorum. diye cevap verdi.

Fiyatlarla ne iiniz var? Fiyat, nasl istiyorsa yle olsun. Frankm deer kazanp deer
kaybetmesinin bizimle bir ilgisi yok. dedim. Dedi ki siz dnyann bir baka kesindensi niz,
siyaseti de deilsiniz, Bolivyadan ne haber olduuna bakmaya ihtiya duyuyorsunuz. Fakat
ben her halkarda 600 Frankla burada yaayan bir insanm. Frank, Lira ve Dolarn dalgalanmas,
bu yaamda benim 600 Frankm etkiler. Sigara iiyorum. Frankn deeri derse; iki Frank, iki
buuk Frank olur. Yemek yiyorum. Frankn pozisyonu ifade ettiim gibi olursa, geen bir ylda,
yani gelecek ylda, be cent zam gelir yemek filerine. Btn bunlarn bizim hayatmzda gzle
grlr etkisi vardr. Ama senin okuduun eyin hi bir zaman bir etkisi yoktur. Ben,
kalakaldm. Bir sre baktk. Gzlerimizden, birbirimizin ne kadar ahmak olduunu okuyorduk!
Henri Lefebvrein ifadesiyle insanda kaynak vardr: Biri akl, biri idrak, biri dnme. Bu
stlahlar szkonusu. Birey vardr ve o ey, benim anlaym, benim kabullenme ve kavrama
tarafmdr. Akl, byle diyor, duygu byle diyor, yle deil mi? Akllar farkllk arzederler.
Herkes sahip olduu akl tarafyla dnyay grr; maddi eyler ve renkleri de onunla grr.
Baka akl ile hemcins olmayan akim baknda bir renk de bir baka grd renk ile uyumaz.
Dnyay gerekte olduu ekilde grmyoruz biz; dnyay, gerekte olduumuz ekilde
gryoruz.
nsan znn paras olan ihtiya, insann yaratl felsefesinde olduka derin ve ince bir ekilde
izah edilmitir: Her eye sahip olan insan, doyurulmutur. Hi bir gereksinim ve hi bir dert
hissetmez, btn lezzetler, btn nimetler onun imkan dahilindedir. O yasak meyveden yeme!
denildi, bu haldeyken. Ama eytann aldatmasyla tahrik oldu, gitti ve o meyveyi yedi. nsanda
kendini gsteren ilk yansma, her eyiyle biliniyor. O aa nedir? Bilinsizce, sraili slm mfes
sirleri, asma m, buday m, yoksa baka bir ey mi diye o aacn cinsini belirlemeye
alyorlar! Bu belli bir ey. Zira Kuranda deniyor ki Meyveyi yedikten sonra, Allah onlara
bakt, ortadan kaybolduklarn grd; onlara seslendi; gelmediklerini grd; dediler ki: Biz
plaklmzdan utanyoruz Allah, o aatan yediklerini anlad. Yani daha nce plaklklarn,
irkinliklerini hayaszlklarn, kendi durumlarn ne halde olduklarn farketmiyorlard. Bu
yzden mutluydular. Bunun iin cennette idiler. Bu meyve, Tevratta, doru ak bir ekilde
basiret meyvesi, bilin meyvesi olarak bildirilmitir. Ayn aklkla da Kuranda vardr.
Metinden de tamamen anlalmaktadr: Bu yasak meyve, Ademin boazndan midesine indii
vakit, gznde ve duygularndaki cennet, ac dolu, kk, eksik, insandan daha eksik, insann
ihtiyacndan daha noksan topraktan bir dnya oluverdi. Bu, d ve kn ifadesidir. Adn
cenneti yeryznde vcuda gelmitir. Bu, yerdir, topraktr. nsanlar, o meyveden ne kadar ok
yemilerse, o kadar kendilerini toprakta, darda, yaamn noksanlk ve eziyetinde hissettiklerini;
ne kadar az yemilerse o denli huzura kavutuklarn, mutmain olduklarn ve ihtiyalarnn
ivedilikle bayndrlk bankasnn ekiliiyle giderildiini u anda ve her zaman gryoruz. Btn
olmak ve btn varlk, bunun alk ve susuzluu ierisinde yer alrsa, yeniden alk duymas
ihtiya olmutur.
Akrabalarmzdan biri, hastalanmt. Bana gz dediler diyordu. Niin? dedim. Anladm ki alt
ay [nce] ie girmiti, haklar, aylk maa 278 tmenden bir yere kadar gelmiti. Komular ve
akrabalar ona gz dedirmiti! Bu duyguyu tayan biri, dnyay ne kadar grebilir, nereye kadar
ihtiyalarn giderebilir. Zaten cennette, bir salavat ile, ne istersen ayana gelir derler. Bundan
daha basit bir ey olabilir mi? Bundan daha doru sz olabilir mi?
Ademin yedii bu meyve (bir defada yenmi deildir bu meyve; insan o meyveyi yeme
halindedir srekli.), niin yasaktr? nk Adem, o rahatlk, doymuluk, kolaylk, refah ve
honutluktan iniyor; dnyada eksiklik hissediyor ve ruhu zerinde varlk duvarlarnn darlk
oluturduunu duyumsu yor ve ac ekiyor. Bu dnya ve madde, her zaman onu raz edecek
donanma sahip deildir. Daima gitmek durumunda, aramak, abalamak durumunda; alp
beklemek durumundadr. Doymamaktadr. Herkes o meyveden yemekte ve bilince daha fazla
ulamaktadr. Daha fazla ihtiya hissetmektedir; isyan da bu demektir ya! Ne tr bir kii isyan
eder? Bilinli (entellektel) isyan eder. Allahn iradesine kar isyan. Allahn iradesi nedir?

Allahn iradesi, tarihte varolan kanunlardr; Allahn iradesi, tabiatta varolan yasalardr; Allahn
iradesi, kabile, toplum ve insan topluluunda varolan kurallardr.
Benim fizyolojim ve endammda, bir beer olarak, bu dnyada yaayan bir varlk olarak, varolan
kanunlardr. Sonra bize o meyveden yeme! diyen bir irade olan Allahn iradesi, yani bu drt
evre, drt zorunluluk (cebr, determinizm) ve drt zincir, bize cebirde kalnz diyorlar. Basiret ve
bilince erien insan, tabiatn zorunluluundan, tarihin zorunluluundan, toplumun
zorunluluundan ve benliin zorunluluundan kurtulur. te bu, Hegelin dedii Mutlak irade,
ilk badan kurtulu (syrl)tr. Hegelin bu sz gibi, bizim dinimiz de der ki: nsan kendi
suretimde yarattm. ve der ki: Onu yeryznde kendime halife yaptm. Yani bu insan, kendi
abasyla tabiat bandan, tabiatn onun yaps iin, onun yapsna mdahale ettii yasalardan, bu
durumda insan, artk bir hayvan ve bir bitkidir ve ayn ekilde tarih zindanndan Tarihselciliin
(historizm) dedii gibi: Herkes, kendi tarihinin yaratlp donatlmdr syrlp serbestlie
ular. Sonra zindan tezi, bir takm yasalar ve gelenekler gsterir: Btn insanlar, sosyal
evresinin, sosyal yasalar ve ilikilerin yaratklardr. Ancak mutlak bilince ulaan, bu dnyevi ve
maddi benliin zindanndan kendini kurtaran insan, bilgi ve bilince ulat lde kurtulur.
Bugn onun ulatna tank oluyoruz.
evrenin zorunluluundan teknik yolla kurtulduumuzu, toplumbilimsel bilgi ile sosyal
yasalardan kendimizi syrdmz ve topluma musallat olduumuzu gzlemliyoruz. Bugnn
insan, toplumunu deitiriyor ve ina ediyor onu. Halbuki gemiin insan, kabile ve
toplumunun dayatt ekilde yaplanyordu. Kabilede bir kimse kendi sosyal geleneini
deitirecek, dininde deiiklik yapacak, sosyal ilikilerinde ve yaamnda deiim meydana
getirecek bilgi dzeyine asla ulamamtr. nk ben yoktur. zgr ve serbest insan yoktur.
Ben, benlie mahkum bir insan. Hayatn devam iin tabiatn, bende ortaya kard ve benin
iradesini bu mizacn zorunluluklarnn tuzana esir ettii btn igdler, btn abalar ve
ynelimleri kendimden uzaklatryorum. Sonra o insan, yani o mutlak bilin, yani o seme
iradesi, Tanrya yaklayor; tanrlamaya yaklayor. Bilince ulat ve kurtulu hissettii
lde ayrlk hisseden yalnzla erien insan, bu insandr. Bu, yalnz dnyay yetersiz gren.
Bu yalnzdr, kendinde zdrap meydana gelen. Bu yalnzdr, yer sofralarnn, tabiat
sofrasnn, ihtiyalarn gideremedii, doyura mad.
nsan, asla renksizlie ynelmez; renksizlie ermeyi arzulamas da gerekmez. Renksizlik, lm
demek, otlamak demek. nsan, kendinde srekli daha deersiz gereksinimlerin yerini, daha
akn gereksinimlerin almasn arzulamal; daha yksek ve daha yce aclar ekmeyi istemelidir.
Hangi tip insan, daha zdrapl ve susuzdur? Daha ok nasiplenen veya daha az nasiplenen deil.
Bu deil szkonusu olan. Bilakis daha ok ve daha yce ihtiyalar tayan, ayn zamanda daha
ok muzdarip ve dertlidir.
Belikada gerekleen antropoloji konferansnda btn toplumbilimcilerin gr birliine
vardklar, XX. yzyln ztrap (bunalm) a diye isimlendirilmesiydi. Niin? Benim burada
eitli konularda deiik mnasebetlerle ortaya koyduum eitli ekillerdeki etkenlerin hepsi
vardr. Fakat u inkar edilemez bir gerektir: Bugnn insan, daha ok bilgiye sahiptir ve
gemiin insanndan daha bilinlidir.
Durkheimin deyiiyle, bugnn insannda ben ortaya kmtr. Demek oluyor ki onda birey
meydana gelmitir. Gemiin insan, toplum bnyesinden bir hcreydi. Yaam ve doann z
onda cereyan ediyordu. O z ile rde eriyor, besleniyor ve onunla huzur ve dzen buluyordu.
Oysa bugnn insan, yalnzdr. Bu ne demektir? Herkesin, insanlarn arasnda olduu halde
yalnzdr, yani. Bu insann ihtiyac vardr. Neye ihtiyac vardr? ihtiyacn karlayana; yani
olmas gerektiini, ama olmadn tesbit ettii eye. Bu ihtiya, onda daimi bir halde artar.
Bilgiye, bilince ve evren bilgisine ulat, bamszlat ve tabiatn, bitki ve hayvanlarla bira

rada yaad bir ev olduunu hissettii lde, eksiklik hisseder. Dnyann hissettii eye
ihtiya, insan yalnz olduu lde, kendinde yabanclk hisseder. Camusun yabanc dedii de
budur. Bugnn insan hereye yabanclayor. Bu yabanc, ba ve ilgiyi her zamankinden daha
fazla hissediyor, o lde de yaknlk ve akrabala ihtiyac var. Dnya, ona her zamankinden
daha yabancdr. O, kendi iinde ve derin dnlerinde hisseder bunu. Onu duyumsamas, bu
dnyada kald srece, artk olmak snrnn tamamland varln son bulduu bir yere varr.
Ama onun duyuu, ayn ekilde devam eder. Varolan eyi manevi ve varlk tesi ihtiyalaryla
kyaslar; bakar ki ihtiyalarn tam anlamyla karlamyor, o zaman gariplik hisseder.
Bu gariplik konusu, hem Sartre, hem Camusnun hem de Jaspersn, szettiklerin bu gariplik,
metafziksel bir sorun deildir. Burada sanat devreye giriyor.
Bilgi, insann varolan hakknda bilgilenme abasdr. Teknik ve zenaat/sanayii, varolandan
mmkn mertebe daha fazla faydalanmak iin, insann dnsel abasnn aralarndan ibarettir.
Oysa sanat, olmas gereken, fakat olmayandan yararlanmak iin insann abalamasndan ibarettir.
Bu balamda kendini yalnz bulan insan, sanat vesilesiyle bu yeryzn, gkyzn ya da
uyuamad, yabanc olduu nesneleri; idrak etmek iin, yaknlama ve barma boyasyla
boyanmak ister. Bununla birlikte sanatn bir ilevi de, daha fazla insani bilgiyle, tabiattan
katktan, tabiat kendine yabanc grdkten ve kendini tabiatta garip bulduktan sonra, insandaki
gariplik duygusunu hafifletmek iin insann yardmna komasdr. Nasl olur bu? insan, bu
zindannn duvarn keke olsayd, ama yok eklinde arzulad bir ev formunda ssler. Bu eyler
(eya, nesneler), bu gkyz, bu yldzlar, dalar, onu anlamyorlar. O da btn bu duraan ve
kr nesneler arasnda yalnz kalmtr. Sanat btn bu eyay duyumsar.
iirimiz mkemmel bir nmunedir. ou iirlerimizin ilevi, yalnz aire sosyallik ve kaynama
salamaktr. Yalnz olan bu ahs, bir mumla anlama ve uyum sergiler. Sanat, mumu, mehule
gittiini hissettii yaknla (scakla) dntrr. Sanat, douu, yer ve gkn arketmesi
olarak, gnein ortaya kmas, belirmesi olarak ki bu, onun ihtiyacn gidermiyor deil, dou
sahilinden gelen tandktan bir mesaj olarak [niteler]. Bu sanatkarane aldatmacada, onun tabiat
nesnelerine yabanclk ve uzaklk duygusu, letafet ve skunet bulur. Sanatn yapt bir dier i,
bu yaamda, bu tabiatta olmayan, ama benim olmasna gereksinim duyduum eyi yapmak ve
yaratmaktr.
Eski (klasik) sanat, tabiat taklit etme aamasnda braklmt. Eflatunun dedii gibi, sanat,
tabiatn taklididir. Sanat, tabiatn taklidi ise, Eflatunun sz dorudur: Demek ki sanat, bir
oyundur, aldatmaca ve yalandr. nk gereklikleri elinde bulunduran insan, o gerekliklerden
sahtelerini yaparsa, o insan bozulmutur. Yalandan su ime numaras yapan gibi! Su varken,
sahtesi niye? Eflatun doru sylyor: Sanat bir oyundur ve bir oyalamaca, beyhude ura. Ama
ben, tersine sanatn, duyu tesinin, tabiat tesinin tam taklidi olduunu dnyorum, tabiat
kendi suretinde sslemek veya tabiatta olmasn istedii ve bulamad eyi yaratmak iin,
insann gereksinim duygusu, onun ztrabm, onun yalnzln, hepsinden daha by onun
tekamle (evrime, olgunlamaya) ihtiyacn yani duyumsanabilir maddi balardan uzaklamay
gerekletirmek iin.
u var ki sanat, Allahn insana verdii bir emanettir. Allah, yeryzne, gkyzne, btn
dalara ve denizlere sundu bu emaneti, hibiri yklenmedi. Bu ifadeyle anlatlmak istenen
Allahn durup Ey da ve gkyz! Siz ister misiniz bu emaneti? demesi ve onlarn da
Hayr! demeleri, sonra insann yklenmesi deildir. [Tersine] dalar ve denizler, yaratclk,
duyarllk ve varolandan fazla bir ihtiyaca sahip deildirler. Onlar ne muhta olduklarn, ne
zdrap sahibi olduklarn, ne dertli olduklarn ve ne de yaratabileceklerini hissederler. nsandr,
yklenen. Ne sebeple? Hissedebilen, seebilen ve yaratabilen bir yeti sebebiyle. Sanatn, varln
telafi edilmesinde, sslenmesinde ve sreklilik kazanmasnda insann yaratc gcnn yansmas
olduunu ifade ettik. Varlk, her eydir. Hem tabiatn varl, hem sosyal yaamn varl, hem

bedenin varl, hem beeri snrlarmzn varldr. Sanat, tabiat ve varl, Allahn istedii ama
olmayan ekliyle sslemek veya Allahn istedii ama olmayan eyi yapmak, yaratmak iin
Allahn yaratclnn yansmas olan bu varln idamesinde insann yaratclnn
yansmasdr. Sanat, Hegelin dedii gibi, tarihi boyunca, nesnellik ve maddilikten zihinsellie,
akla uygun/makul olmaya, aklcla/akl olmaya ve zihinsellie doru evrim geirmektedir.
Zihinsellikten maksadn, zihnimizde varolan ve herkesin kendisine mahkum olduunu kabul
ettiimiz burjuvazi idealizmi deildir. Onun (Hegelin) felsefesiyle de bir iim yok. Hegel diyor
ki ilk varlk alemi, bilinsiz mutlak ruh idi, sonra tabiat grntsne brnd. Sonra insana
varncaya kadar, o ruh evrimleti (tekaml). Sonra insan, bilince ulayor, bilince ulat lde
soyutu duyabiliyor, kendini duyabiliyor. Zira kendisi soyuttur(...). Sanat, bu soyutlanmay,
soyutlamay duyumsamaktr, o bilinsiz mutlak ruhu insanda bilince ulatrmaktr. Tanry
tanmaktr. Byle olduuna tank oluyoruz. rneklerimizde Menuehr, Rudek ve Ferruhye
baknz: Arzular, yaamlar, idealleri, ihtiyalar, hep objektiftir. Maddidir. Varolandr. Bunun
derdi nedir? Bunun derdi, varolana sahip olmamaktr. Oysa Mevlananm derdi, varolmayana
sahip olmamaktr.
Dediler ki bulunmaz, bulmuuz biz Dedi ki bulunmaz olan da arzudur.
Sanat, onun takipisidir; sanat, bunun takipisidir; sanat, tabiatta varolan, ama insan elinin
erimedii eye insan ulatrmaya abalar. Tam aksine sanatta sylediimiz gibi insan,
varolmayann arayndadr. Izdrap, buradan meydana gelir. Sartrem Edebiyat Nedir? adl
yaptnda iirin bir ilevi varsa, kaybetmitir. eklinde ifade ettii yenilgi, ite budur. Zira ne
denli aba harcarsa, ne denli yaratrsa, ne denli ok evrim geirirse, benlikten o kadar
uzaklatn hisseder. Sanatn ve insann evrim motoru, aslnda budur.
Menuehrnin ak, en kk insani duygunun yansmad bir objektiflik snrndadr, dk
(adi) tr, tamamen cennetliktir;
Sevgili! gnlm hi durulmuyor sensiz Bugn olsa yarn olmuyor phesiz Sonra geliyoruz
Sadiye, sonra ruhun duygu ve yansma yksnn byk bir soyutlamada getii, alemin
tutsak olduu, vehmin varolmad, hatta nesnelliin, objektivitenin ve maddiliin bile olmad
Hfz ve Mevlnya... Bazan insan, bu sujeyi grmek, ve (...) duymak istedii vakit tamamen
bir akl formunda, tamamyla ak sureti ve duygu z eklinde meydana geldiini grmektedir.
Bazan anlalmaz ve anlayamayz onu aslnda:
Artk nasl vardr derim ondan haberim yok ki!
Bu ilaj sevgili (mauk) hakknda deil, soyutlama ve a knlk suretinde ortaya kp artk
birbirine kartrlsa da. nk snr, objektivitededir. Srekli bu birlik (vahdet) arabdr ya da
zm arabdr eklinde sylenenler bo szler. Soyutlamaya gitme meselesidir. Soyutlamada
artk bu snflandrmalar yoktur. Duyguda bu snflandrmalar ve snrlar olmaz.
Menuehrdir o. Sohbete geldii zaman amac, me.mdu hundan (vd, zerine medh iiri
yazd etkili ahs) ald araptr, ak bu. Pr olduktan, bir ekol olduktan sonra artk bellidir:
Onun arab, baka bir arap, maku baka bir mauktur. Bu duyguda, soyutlamaya giden bir
tekaml bulmutur. Bu szler, Menuehr, Ferruh ve Unsurnin eserine, eserlerine ve hallerine
uygun den szlerdir.
Soyut duygu, bu aamaya gelince yle der:
Artk nasl vardr derim, ondan haberim yok ki!
Ne diye yoktur derim, gzm zerinde nk.

Bir sbjektivitede, bir znellikte, tabiatlardan ve nesnel maddiliklerden tamamyla syrlmtr,


bu iire varncaya dek, yeni iire, modern iire...
Bizim grdmz, duyumsadmz ve tandmz somut ve belirli kalplarda asla deildir.
Aatan, gkten ve yerden sz ediyorsa, ne o gk bu gktr, ne o yer bu yeryzdr, ne de o
renk bu renktir.
Sevgili dostum Dr. Muhtr Bey, bir kitap tercme etmilerdi. O kitabn tercmesini bana
vermilerdi ve ben de okumutum. Bu yeni romanda, hatta eyann nitelemesiyle dolu3
dediimiz yeni romanda, tersine diyor, bu eyann hibiri, darda olan eyadan deildir. Benim
sylediim aa diyor, bahede boy veren aa deildir, yreimde ekillenen, benim
nitelediim aatr. Hakknda konutuum falanca insan, biyografi yazarnn veya doktorun
bahsettii insandan baka bir insan, benim algmda varolan bir insandr. Bu yzden ben onlar
baka bir surette gryorum; baka bir surette anlamlandryorum onlar; benim iin baka bir
formdur o.
Sanat, her zaman iin, Aristonun sylediinin tersine, nesnel ve duyumsanr olan; bilim konusu
olan eyin bam> Bir roman atnzda gryorsunuz ki otobsten, bilet almaktan, arabann
gelmesinden, korna almaktan ve... bahsediyor. Bunlarn hepsi, hayatn tasviridir, insan, sanat ve
edebiyatn insann iinden (derun) da, nesnelere giderek eyletiini ve nesnelletiini
dndan syrlma ve insan kurtarma abasnda olmutur. Eski Yunan hmanist sanat, vcut
gzelliine, gereklik gzelliine, ller ve dalarn gzelliine ve daha ok da insan bedeninin
gzelliine dayanr. Ama tarih boyunca sanat, zgr hareket ettii ve fizyolojik tepki olmad
srece kendini balardan koparmaya gayret etmitir. Metafziksel balar tayan sanatlar
tarafndan ortaya karlan btn sanat akmlarnn abas, sanattan, gerekliin tasvir ve
nitelemesi ya da insann kendi erevesinde tehis edilmesi iin bir takm aralar yaratmak deil,
onu, bir ar, bir yaratclk, bir ilahi yaratclk olarak varolmakta; insann duygularnn,
znn, varlnn ve hakikatinin olgunlap mkemmellemesinde (tekaml) ilevsel hale
getirmektir. [rnein] Picassonun yaptlarna bakyorsunuz, byledir. Bugn insann zihnini
sulandracak bir karpuz izen kimse yok. Byle bir akm, yeni bir sanat akm deildir. Bir
ressam, zmden bir tablo yapmt. Bir darb mesel vardr. Denir ki gsterildii zaman kular
geliyor, ondan yiyorlard. Bu, o ressamn sanatsal baarsnn doruunu gsteriyor. Ama
gnmzde bu, resimde baar deildir(...) Matlac diyor ki ben sanat olsaydm, sanat da bu
gte olsayd, bu tabloyu kularn o zm giyemeyecekleri yere gtrecek bir ocuun eline
verirdim! Yine diyor ki btn sanat eserlerini, nesnellik ve maddlikten soyutlanma, znellie
gitme temeli zerine snflandryorum: Hepsinden daha maddi olan, heykeldir. Hem donuktur,
hem mkemmel maddi boyutu vardr. Ondan da mkemmeli resimdir. Niin daha
mkemmeldir? nk bir boyut daha eksiktir ve iki boyutludur. Tabiattan bir boyut daha eksik
olduu lde, sbjektiviteye daha yakn olma ans vardr. Bunun iindir ki bugn resim dalnda
Picasso gibi byk insanlarmz var. Oysa heykelcilikte henz byle dahiler kmamtr. nk
onlar maddi boyuta taklmlardr.
Dans (raks), klasik bir sanat, hareketli bir sanat olduu
gibi, bu hareketler ayn zamanda ruh, duygu ve idrak ile tamamen uyum ierisindedir. Bununla
birlikte insan ruhunun yansmas ve soyutlanma olabilmektedir. Musikide sadece ve sadece tek
boyut vardr. O da zamandr. iir, mutlak ve salt soyutlanmadr. u var ki gl iirde dier
yaptlarda olmayan mefhumlar kendi akn zirvesinde ifade edebildiimize tank oluyoruz.
Bugn eski ve yeni sanatn en maddi (somut) cilvesi olan heykelcilik, artk eskisi gibi bir
kahramann heykelini yapmak iin abalamyor veya ressam, bir bay veya bayann resmini, bir
dan, resmini tasvir etmeye uramyor. Bugn heykelt ra, ta ile vcut yaratmyor, ressam
boya ile resim yapmyor. Boya ve ta ile konuuyorlar. Gnmzde baz resim ve heykel

yaptlarnn, ki biz kendimiz onlardan daha iyisini yapa rz szgelimi beyinin gerek beyin gibi
yanstlmasn istemediklerini gryoruz! Gerek beyinin kendisi ka para eder ki bu, onun
sahtesini yapmak istesin! Bu Picassonun yaratt gibi, orta cephede gz olan bir insan
yaratyor. Ne demek istiyor? Konumak istiyor. Bir sanat, kendisini varolann tasvirinde ifade
etmek istemiyor. Bugn, insan tek boyutlu hale gelmitir demek istiyor. Bunu sylemek
istiyor. Bugn heykel, insanlarn heykeli deildir. nsanln heykeli yaplyor. Bugnn ressam,
Picasso sava ve barn resmini, Unesconun duvarndan almam, sava ve bar felsefesinin
resmini bir anlam olarak gstermitir. yle ki ben sava ve bar kelimeleriyle, ondan bir
insanlk sorunu diye szedi yorum. O fra ile ondan bahsediyor, fotoraf gibi onun resmini
bize ekmekle deil.
zlenimciliin (impressionizm) ba olan bir byk izlenimci (impresionist) Georges Seurat ben
diyor, bir at ldrebilirim. Ama bu, krdaki bir at deildir. Bu, atm ifade edilen anlam ve
mefhumudur, atm somutlam heykeli deil.
Ayn zlenimci, benim Ada tablosunda diyor, gstermi olduum bireyler, bedenlerinin erileri
saysz ince noktalardan oluan, bir eyin zihinsel ekillerinin paras olmayan ahslardr. Tablo
ve renklerimiz izlenimci Monet ve Pisarro tablolarnn renklerinden daha akt. Tablonun
sergiledii yaam, hibir milletin yaam deildi. O tablodan hayret verici bir parlaklk
yansmtr. Ancak ruh, cevher ve z, ona yabancyd. Hareket genel olarak ondan srlmt.
zlenimcilikten gne zerinde birbirine girmi bir manzara, gnein altms ipek parlaklnn
yava yava zerine yayld bir mekandan ibaret deildir. Bilakis onun gnei nasl grd ya
da nasl bir gnee muhta olduu ile ilgilidir. yle bir gne olmad iin yaratyor, Hakannin
yaratt gibi, airlerin gnei yarattklar gibi. Bilinmeyen/tannmayan aalar, bu tabloda boy
vermilerdir. nl zoolog Fouriernin bile varlk portrelerini hayaline getiremedii hayvanlar.
Bu, yarat mann, yokluktan varla getirme (yoktan varetme)nin anlamdr. Allah ve sanat
iin bir misyon, yani sanatn lah tecellisi. Gauguinin snrlar, Gauguinin yaratm olduu
snrlardr.
Adeta ate fkran azdan dar dklen bir deniz gr lyordu; kimsenin gznn grmedii
gkyz; vahi, yani yabanc, yani varolmayan ve ilgin ekiller sergileyen adamlar; bu insana
sylemek istiyor ve Gauguin, bu insann izini sryor, olmadn gryor, yaratyor;
Mevlnnm peinde kotuu insan, her insann peinde dolat insan. Mevln, irfan yoluyla
emse ulayor; bu, resim yoluyla onu yaratyor. Bu insan, ilgin bir ekilde sonsuz bir snr,
kendi sade ve masum gzlerinde gizliyordu. Hayali perdeler, formel, koyu meneke ve ulemsi
renklerle tablo haline gelmiti. Herbiri hibir perdede olmayan bir surette, bir anlama
srklyordu.
gibi, bu hareketler ayn zamanda ruh, duygu ve idrak ile tamamen uyum ierisindedir. Bununla
birlikte insan ruhunun yansmas ve soyutlanma olabilmektedir. Musikide sadece ve sadece tek
boyut vardr. O da zamandr. iir, mutlak ve salt soyutlanmadr. u var ki gl iirde dier
yaptlarda olmayan mefhumlar kendi akn zirvesinde ifade edebildiimize tank oluyoruz.
Bugn eski ve yeni sanatn en maddi (somut) cilvesi olan heykelcilik, artk eskisi gibi bir
kahramann heykelini yapmak iin abalamyor veya ressam, bir bay veya bayann resmini, bir
dan, resmini tasvir etmeye uramyor. Bugn heykelt ra, ta ile vcut yaratmyor, ressam
boya ile resim yapmyor. Boya ve ta ile konuuyorlar. Gnmzde baz resim ve heykel
yaptlarnn, ki biz kendimiz onlardan daha iyisini yapa rz szgelimi beyinin gerek beyin gibi
yanstlmasn istemediklerini gryoruz! Gerek beyinin kendisi ka para eder ki bu, onun
sahtesini yapmak istesin! Bu Picassonun yaratt gibi, orta cephede gz olan bir insan
yaratyor. Ne demek istiyor? Konumak istiyor. Bir sanat, kendisini varolann tasvirinde ifade
etmek istemiyor. Bugn, insan tek boyutlu hale gelmitir demek istiyor. Bunu sylemek
istiyor. Bugn heykel, insanlarn heykeli deildir. nsanln heykeli yaplyor. Bugnn ressam,

Picasso sava ve barn resmini, Unesconun duvarndan almam, sava ve bar felsefesinin
resmini bir anlam olarak gstermitir. yle ki ben sava ve bar kelimeleriyle, ondan bir
insanlk sorunu diye szedi yorum. O fra ile ondan bahsediyor, fotoraf gibi onun resmini
bize ekmekle deil.
zlenimciliin (impressionizm) ba olan bir byk izlenimci (impresionist) Georges Seurat ben
diyor, bir at ldrebilirim. Ama bu, krdaki bir at deildir. Bu, atm ifade edilen anlam ve
mefhumudur, atm somutlam heykeli deil.
Ayn zlenimci, benim Ada tablosunda diyor, gstermi olduum bireyler, bedenlerinin erileri
saysz ince noktalardan oluan, bir eyin zihinsel ekillerinin paras olmayan ahslardr. Tablo
ve renklerimiz izlenimci Monet ve Pisarro tablolarnn renklerinden daha akt. Tablonun
sergiledii yaam, hibir milletin yaam deildi. O tablodan hayret verici bir parlaklk
yansmtr. Ancak ruh, cevher ve z, ona yabancyd. Hareket genel olarak ondan srlmt.
zlenimcilikten gne zerinde birbirine girmi bir manzara, gnein altms ipek parlaklnn
yava yava zerine yayld bir mekandan ibaret deildir. Bilakis onun gnei nasl grd ya
da nasl bir gnee muhta olduu ile ilgilidir. yle bir gne olmad iin yaratyor, Hakannin
yaratt gibi, airlerin gnei yarattklar gibi. Bilinmeyen/tannmayan aalar, bu tabloda boy
vermilerdir. nl zoolog Fouriernin bile varlk portrelerini hayaline getiremedii hayvanlar.
Bu, yarat mann, yokluktan varla getirme (yoktan varetme)nin anlamdr. Allah ve sanat
iin bir misyon, yani sanatn lah tecellisi. Gauguinin snrlar, Gauguinin yaratm olduu
snrlardr.
Adeta ate fkran azdan dar dklen bir deniz gr lyordu; kimsenin gznn grmedii
gkyz; vahi, yani yabanc, yani varolmayan ve ilgin ekiller sergileyen adamlar; bu insana
sylemek istiyor ve Gauguin, bu insann izini sryor, olmadn gryor, yaratyor;
Mevlnnm peinde kotuu insan, her insann peinde dolat insan. Mevln, irfan yoluyla
emse ulayor; bu, resim yoluyla onu yaratyor. Bu insan, ilgin bir ekilde sonsuz bir snr,
kendi sade ve masum gzlerinde gizliyordu. Hayali perdeler, formel, koyu meneke ve ulemsi
renklerle tablo haline gelmiti. Herbiri hibir perdede olmayan bir surette, bir anlama
srklyordu.
Hayvanlarn, vahi ieklerin, ate gibi gnein parlak altnda yetiip at ilgin tablolar.
Hangi iek atete aar? Bu tablo konumasdr. Bugn Hegel, maddi olduunu ve daima tabiat
banda kalmas gerektiini sylyor. Halbuki al ve ta bile sanat emriyle, sanatn penesi
atnda, anlamaya, duyguya, akletmeye ve soyutlamaya dnyor.
Bugn felsefeye girdiimiz zaman Heideggerin insana, bilimin daima gzard edip doaya
bakt ve merakla inceleyip durduu insann u gerek zne baktn grrz. Kari Jaspers,
nsan benlii sadece bilimin ilgilendii, sadece sanatn ilgilendii ve insann yalnz kald bu
tabiat alanndan syrmak iin bilimi; insan kendine yabanclatran bilimi dlar.
Sartre da ayn yalnzl duyumsar, dnyay her eyden yoksun grr ve der ki dnce ve irade
ile kendini yaratmas gereken, insandr. Camus da bu veba ile, bu yabanclk ile der: nsan bu
dnyadadr; Lucresin dedii mihrab, bu dnyadr.
Kim iin? Kendisine bilin ve yalnzln ulat, veba ve yabanclamann varolduu, maddi
yaamda boluk ve anlamszla varan iin o kim? insan. Hangi insan? imdiye kadar XVII.,
XVIII. ve XIX. asrlarda burjuvazinin cennet yaratma felsefesini kendine realizm felsefesi haline
getirip din ve felsefenin yerine koyduu insan. Burjuvazi, insann milyonlarca asr nce Allahn
yaratt, srekli tketimin, faydalanmann ve tat almann olduu cennette isyan ettiini
anmsamyordu. Burjuvazinin yaamda, zamanede, yeryznde yaratmak istedii cennette;

bilinli insan, yalnz insan, tebi lince ermi insan nasl rahat edebilir; kendini mutmain
hissedebilir? isyan eder. Bugn mreffeh (mutlu) insann yaptna tank olduumuz isyan,
mreffeh Ademin cennetteki isyan ile ayn isyandr. Bugnn Adn cennetinde bile olsa, bilince
ulat an, olmas gerekene ermek hasreti, ak ve evkiyle varolana kar isyan eder. Bu, beeri
bir yasadr.
Syleyeceim ok ey var daha, ne are bunlar kesmem gerekiyor, ifade etmek istediim bir
dier konu u: Bugn tank olduumuz gibi, Yunan hmanizminin ve zevk ynne, tabiatn
gzelliklerini ve insan bedeninin erevelerini gsterme, insani gzelliklerini iaret etme ynne
gitmek; nesnellik ve gereklik erevesinde kalmaktan ibaret Rnesans dnemi hmanizminin
aksine, bugnn felsefe ve mreffeh insannn payandas olan sanat, isyan etmitir, varlk, imek
(bden) ve nesnellik balarna isyan, hurafelere gmlmek deil, tersine insann tabiat ve
gereklik izgisinde devam etmesi, sreklilik gstermesi, gereklik ve nesnelliin temelleri
zerinden tekaml etmesi, nesnellik ve gereklie kar ayaa kalkmas, ama hurafecilik olan
nesnellik ve gereklikten soumamas...
Realizm, varolann erevesinde kalmaktr. Bu da insann srekli bir yerde kalmas demektir. Bu,
asi insana, srekli susuzluk eken insana uymaz. dealizm hurafesi, gerek ve gereklik olan
insana hiyanettir.
Felsefe ve insann yolda, bugn tabiata ve nesnellie kar kan bu isyann bayraktar; insann
benliinin kefinin ve insann topyekn tesel, akl ve mantk tesi yetenekleriyle gelimesinin,
yeermesinin bayraktar sanattr. Bugnn sanat, dnknn tersine, elencede kalmak deil,
insandan, beerden daha yce bir tr yaratmaktr. Bu, bir misyon ve bir emanettir. Maeterlinckin
deyimiyle: Tanr, hereyi yaratp sra insana geldiinde, yaratmay brakt, insana verdi.
Yaratc, yani sanatkar insan, her eyi yklenen insan, bu sanat ediminin en byk grkemidir.
Hereyi yklendiinde, yaratyor oluuna, sanatsal yaratna ramen, kendini ifade eder. Yeni bir
yapt yazan, ahnmeyi yaratan Firdevs, kendini yaratmtr. Yani Firdevsyi yaratmtr.
Sanat, kendi bilimsel ve sanatlk anlamnda deil de kendi nsan anlamnda ilerleme
[kaydettii] lde insan, kendisinin yaratcs, kendisinin hlk [olur].
Bugn, an yaamnn asln temsil eden burjuvazi felsefenin megalesi olan sanat nerede?
Burjuvazinin yeryznde yaratmak istedii cennette; o da sadece faydalanmak, nasiplenmek,
tad/zevk almak ve ebedi olarak o cennette kalmak iin. Bu takdirde sanat, bir megale olarak,
bo zamanlar doldurma eylemi eklinde, zevk duyma, kuru hayat ileme adna bir sanattr. Bu
en aa megaleyi, sanat olan en kutsal varla sevketmektir. Byle bir ey ise bir algcnn
iini bir yaratcya, peygamberliin son bulmasnn ardndan bir peygambere, yani sanata
brakmak demektir.
II.

BLM

DN: KAPI;
SANAT: PENCERE

DN: KAPI; SANAT: PENCERE

X^y [onumuza balamadan nce, derslerimde deineceim konular, bir dereceye kadar geen
yln konularyla ilikili olacandan, arkadalardan geen yl ilediimiz, slarni Bilimler ve
Dinler Tarihi derslerinde ele aldmz konular tekrar okumalarn rica ediyorum.
Bunun iki nedeni vardr:
Birincisi, kelimenin anlam verme derecesi5 Kelime ile ilgili olarak drt durum szkonusudur:
Kelimenin anlam, kelimenin nans, kelimenin tad ruh ya da duygu, drdncs ise
kelimeye anlam verme derecesi.
Kelimenin anlamyla ne kastedildii aktr. Nansa gelince; eitli dillerde birbirleriyle ayn
anlama gelen (mteradif) bir ok kelime vardr ki aslnda bu kelimelerin mteradif olmadklarn
sylemek gerek. Elbette bu kelimelerin genel olarak ortak anlamlar tadklar dorudur, fakat
aralarnda nans vardr. Renkler arasndaki farka dikkat ederseniz, nansla ne demek istediimizi
daha iyi anlarsnz. Duvarn beyazl ile yumurtann beyazl arasndaki ince farkllk nans
kelimesiyle iaret etmeye altmz eydir. Bazen renkteki bu farkllk o kadar fazlalar ki
onun adn deitirmek zorunda kalrz: Krmz, kzl, vine rengi, diken zm rengi v.s. Bu
bakmdan anlam ve renkler arasndaki ince farka
Kelimeye anlam verme derecesi.. (Degre de Signification) terimi Berke aitir.
nans denilmektedir. Mesela Farsada, gaeng kelimesi ile zba kelimesi mteradiftir; yani
ikisi de gzel anlamna gelmektedir. (Kelimeler, cmlelerde anlaml ve canl birer varlk iken,
szlklerde adeta birer le gibidirler.) Bu iki kelimenin cmle iinde kullanln grdmzde,
aralarnda ne tr bir nansn bulunduunu daha iyi anlarz. Szgelimi Allah mutlak zbdr
(Hd zbayi mutlak est) deriz, ancak hi bir zaman, Allah mutlak gaengdr (Hd gaeng yi
mutlak est) diyemeyiz.
Kelimenin ruhu ya da duygusu, onun anlam ve nansndan farkl bir eydir. rnein ii
kelimesi Sosyalist Dev rime kadar aalayc ve olumsuz bir anlamda kullanlrd. i snfna
ait olmak utan verici bir ey olarak kabul edilirdi. Ancak gnmzde bu kelimenin vnlecek
bir ruh kazandna ahid oluyoruz.
Kelime ile ilgili durumlardan sonuncusu ise, bir kelimeye, bir fikre ve dnceye anlam verme,
onu ifade etme derecesidir. nsani anlamlarn belli bir snr ve belli bir derinlii yoktur.
Anlamsal derinlik, bizim derinlemedeki gcmze bal olan bir eydir. Mesela olgun insan,
saa sola sapmak szm dosdoru giden ve adaletli davranan kimsedir dediimizde, bu kelimenin
ifade ettii anlam ak olmakla birlikte, bu sz dinleyenlerin onu anlama dereceleri birbirinden
farkl olacaktr. Keza ...dou da, bat da Allahndr. ve sizi vasat bir mmet kldk. ayetlerinin
anlamn her mfessir anlamasna ramen hepsi de kendine zg bir anlam derinlii ile buna
anlam vermektedir.
Szkonusu iki nedenden kincisi, ran niversitelerinde ders verme sistemidir. ran
niversitelerindeki (eski medreselerde bulunmayan) eksiklerden biri de, derslerin birbirinden
kopuk olmasdr. Eer bir hocann rencilere syleyecek bir sz varsa, bunu tamamen onlara
anlatma frsat bulamamaktadr. Hoca, her derste sadece bir dnem ya da yarm dnem
rencilerle beraber olduundan, her eyi anlatma im kanma sahip olamamaktadr.
Modern kltrle birlikte eski kltrmze ait bir ok meziyetleri de kaybetmi bulunuyoruz.
Bunun nedeni, halihazrdaki sistemin aynen Avrupadan alnm olmasdr. rnein bir Afrika
lkesinde, hi bir kltrel gemi ve yeterli tecrbeye sahip olmakszn, ilk kez Avrupa formunda
niversiteler kurdular. Ayn ekilde randa da, yzyllarn tecrbesini bir kenara brakarak
niversiteler kurdular. Bu sistemi kopya edenler, gemi kltrmzn tecrbelerinden, manevi

birikiminden hi bir nasibi olmayan tahsilliler veya yar tahsilli, Fransz taklidisidirler. Sanki
kltre henz kavumu bir lkede yayoriarm gibi, niversitelerimizin programlarn aynen
Avrupa lkelerinden kopya etmilerdir.
Mevcut kltrmzn aksine eski kltrmzn zelliklerinden birisi de iki aamal bir eitim
anlayna dayanm olmasdr.
Birinci aamada yzeysel, balang bilgileri verilirdi: Arapa, beyan ve mean, edebiyat (lm
meeleri anlamak iin)... Sonra biraz fkh ve felsefe bilgisi verilirdi. Bu bilgiler zamanmzda
genel kltr dediimiz eye karlk gelen genel bilgilerdi. Sonra uzmanlama balard;
Szgelimi ben gider fkh alannda uzmanlardm, arkadam da felsefe alannda uzmanlard.
Fkh alannda uzmanlatmda, fkh sahasnda yazlm kitaplar okur, mtehid olurdum, yani
doktora yapardm. Bu alanla ilgili bilinmesi gereken her eyi fkhla ilgili zamann tm kitap ve
kaynaklarn, zel grleri renirdim; Birinci merhale, yani yzeysel bilgi aamas, burada
sona ererdi.
Asl aamay oluturan ikinci aamada (dardan ders aamas) artk kitap falan yoktu. Uzmanlk
alanyla ilgili tm bilgilere sahip olan mderris asl yapmas gereken eye bu aamada
balyordu. Artk mevcut bilgileri ezberleyen, onlar hafzasna kaydeden bir kimseden ziyade,
kendi tarzyla konuan, mevcut ilmi birikime eklemelerde bulunan bir ilim adam durumunda idi.
Mderrisin gndeme getirdii eyler, uzmanlk alanndaki kendi zel bulularndan ibarettir. Bu
ekilde bir renci kendi zamanndaki ilmi snrlarn tesine gemi oluyordu. lgin olan
Avrupallarm da ayn eyi yapm olmalar, hatta bizim onlar taklid ederken bunu tam olarak
yapamam olmamzdr. Bunun rnei, Collage de Francedir.
Yeni alan byk niversitelerde gerekletirilen en byk i, birinci aama, yani yzeysel
aamadr. Derslerin blk prk olmas sonucu bir hoca kendi uzmanlk alanyla ilgili zel
grlerini verme imkan bulamamaktadr. nk hoca rencileri kendi grlerini anlamaya
hazr hale getirdiinde ders yl sona eriyor, tabiatyla bir sonraki yl da baka renciler geliyor,
bu ekilde devam edip gidiyor.
Geen ylki ders notlarma yle bir gz atm diyorum; nk, birincisi, benim dilime kar bir
ainalk kazanm olacaksnz ve neticede, szlerimi anlamada daha ileri bir dzeye geleceksiniz;
kincisi ise geen sene sylediim eyleri bu yl iinde tekrarlayacama dair bir garanti
veremeyiimdir.
Dinsel Duygu, gdsel Bir Duygudur
Dinsel duygu ve eilim insan iradesi ve dncesinin yaratmas/rn olmayp igdsel bir
eilimdir.
Dinin igdsel ya da akl bir olgu olduunu nasl anlayabiliriz? gdsel olanda iki zellik
vardr: Tekrarlama ve sreklilik. Dinsel duygu ve eilimde her iki zellik de bulunmaktadr.
Bana gre, dini duygu ve eilim dinlerin getirdii bir ey olmayp, igdseldir. Kuranm
ifadesiyle, insann ftrat, yazgs ve yaptanda bulunan bir eydir.
Dini duygunun igdsel oluu konusunu ispat etmede tarih bize ok yardmc olmaktadr. Dini
duygunun tekrarl ve srekli oluunu tarihten renmek mmkndr. Tarih ncesi dnemlere
dnecek olursak, arkeoloji ve prehistoire (tarih ncesi) bize gstermektedir ki, insanla ilgili olan
her trl eserde tapnmann izleri bulunmaktadr. Ispanya maaralarnda bulunan ve m..
otuzbin yl ncesine ait olduu sanlan ve insanla ilgili en eski kalt olan buluntular, insan
hayatnda bir mabuda tapnmann her zaman varolduuna iaret etmektedir. Ayrca bu kalntlar,
insan yaamyla ilgili olarak ortaya kan en eski olgunun tapnma olgusu olduunu da

gstermektedir, insan hayatnn en eski dnemlerinde varolduu grlen bu duygu halen de


devam etmektedir. Tarihin gsterdiine baklacak olursa, gelecekte de bu duyguda bir gerileme
ya da krlma olmayacaktr. Burada hemen belirtmeliyim ki tarih kelimesini, dorusal izgide bir
balang kabul ettikleri zamansal sre anlamnda deil, insann yazgs anlamnda
kullanyorum. u halde din duygu, hem insann toplumsal duygular arasnda en eski olan, hem
de zamanmza kadar bir krlmaya uramadan devam eden, insann yaad her tr ortam ve
yerde tekrarlanan bir olgu olmas sebebiyle igdseldir. nk igdsel bilginin, tek rarllk ve
sreklilikten baka ayrc bir nitelii bulunmamaktadr.
Din duygu niin bilimselrasyonel bir olgu olarak grlemez? Rasyonel bir olgu ile igdsel bir
olgu arasndaki fark, rasyonel olgunun bazen varolup, bazen yokolmas; bazen ekil deitirmesi,
bazen bir baka olgunun yerine geebilmesi, bazen de bir baka olgunun onun yerine geebilmi
olmasdr. Mesela tarih gstermektedir ki, sosyallemeye, toplumsal yaama igdsel olarak
sahip olmayan hayvanlar, bir tehlike ya da toplu g neticesinde, bazen toplu halde yaamak
zorunda kalmalarna ramen, bunu srekli deil geici olarak yapmlardr. Bu yzden bu tr
toplu yaamlara, society (toplum) deil, sosyalite (topluluk, kalabalk) diyoruz. rnein
bazen, caddelerde, arabalarn, insanlar ve hayvanlarn birlikte bir kalabalk oluturduklarna tank
oluruz. ite bu sosyalite, kalabalktr. Dier yandan, bir iyerinde
alan yz kii veya yzden daha az ya da ok insan bir toplumu oluturur. nk kincisi
mantksal adan, belli bir amaca ulamak iin bir araya gelmi bulunmaktadr. Birincileri iin
byle ortak bir hedef yoktur.
Doa mantksal bir tmeldir; doann, olgularn, eylerin ve varlklarn yapsna mantk ve
anlaml eyler koymaktadr. Bir baka deyile doada igdsel olarak bulunan ey mantk ve
anlamldr. nk doa anlamsz, mantkd, abes olan bir eyi yapmaz. u halde doann
insann yapsna koyduu din duygu; vecd, makul, doal, lm ve dorudur. Eer akletme
neticesinde ortaya kan bir ey olmu olsayd, din duygunun yanl olacan da sylememiz
pekala mmkndr. nk akletme, ierisinde yanl da barndran bir eydir. Ancak doada
yanllk, bounalk yoktur.
Buna gre dinsel duyguyu ciddye almamz gerektiren, onu doal bir ey olarak kabul etmemizi
salayan delillerden birisi de onun igdsel oluudur. Bunun ikinci bir delili ise udur: Hem
bireysel psikoloji, hem de sosyal psikoloji, (hem gnmzn labarotuar deneylerinde hem de
gemi tarihte) bu duygunun, sadece igdsel olduunu deil, ayn zamanda igdnn sonucu
olan insan ruhunun gereksinim duyduu bir ey olduunu gstermektedir. (Her ne kadar insanda
bu duygu igdsel bir halde bulunmakta ise de, insann kendisi de ona aresiz bir ekilde
muhtatr; nk insan bu ekilde yaratlmtr).
Byle bir duyguya insann ruhsal bakmdan gereksinim duyduunu nereden bilebiliriz? Bunu
gerekletirmek iin, tekrarllk ve sreklilik dnda, bilimsel bir metod daha vardr. Byle
bir duygunun olmadn varsayalm; sonra da insan ruhunun hi bir zaman tapnmadan uzak
kalmad sonucunu karalm. Eer lah mabudu insann ruhundan ekip alrsak, tapnmann
insann psikolojik yaamnda douraca boluk iddetli ruhsal bunalmlara, ahlak sapmalara,
sinir bozukluklarna, hatta fizyolojik rahatszlklara yol aacaktr. nce tarihe bir gz atalm:
Tapnmaya kendi retileri iinde yer vermeyen dinlerin varl bir gerektir. rnein Budizm,
tapnmay ortadan kaldrm olan tanrsz bir dindir. Dier yandan Konfyanizm, tapnmay ilga
etmemi, ancak yine de ona yeteri derecede itina gstermemitir. Bud ha kastl olarak tapnmay
bir kenara brakarak, insan kendi bireysel, psikolojik yaamyla babaa brakmtr. Peki
ballarnn ruhundan tapnmay kaldran bu dinlerde sonu itibariyle meydana gelen ey nedir?
Dinler tarihi, tarih boyunca, Sami dinleri dahil, tm dinler arasnda tapnmann en ok bu iki
dinde grldn ortaya koymutur. Hi bir din Konfyanizm kadar fazla mabede ve tapmaa
sahip deildir; ayn ekilde hi bir dindar, budizmin dindar lsnde dindarln da

vurmamaktadr. Bu da gstermektedir ki, insann ruhundan ve dinden mabudu kaldrdmzda,


tapnma gereksinimi daha fazla mabudun ortaya kmasna neden olmaktadr.
Gnmz Avrupasnn yaamnda, eski ekliyle, bir mabuda tapnma duygusu zayflamtr;
insan, modern hayatta, eskisi gibi, tapnma frsat bulamamaktadr. Ancak tapnma duygusu daha
nceki kuaklarda olduu gibi, hatta onlardan daha gl bir ekilde devam etmektedir. Ne var ki
bu duygu fantastik sapmalar eklinde kendini gstermektedir. Eski tapnma ekillerinin yerine
geen yeni biimler ne kadar basit, ne kadar aptalca!!! Bu ada tapnmalardan birisi de,
topraa, kana ve ulusa tapnmadr. te bu yzdendir ki, R nesanstan gnmze dek uzanan, din
duygusunun kendi asaletini yitirdii dnemlerin karakteristik zelliklerinden birisi de
milliyetilik, ulusa ve topraa tapnma ruhunun canlanm olmasdr. Irka, kana, topraa tapnma
esas zerine kurulmu olan faizm ve nazizm bu dnemde, daha nceki dinlerin tmnden daha
gl izler brakan, dnyann iki nemli akm haline geldi. kincisi ise, ahslara ve
kahramanlara tapnmadr. Hitler, Mussolini vd. iin, politik mar ad altnda yaplan, dinsel bir
ilahnin ruhunu ve ritmini hatrlatan dualarn olduuna tank oluyoruz. Hepsinden daha
nemlisi, Marksizm ve komnizmde ahslara tapnmann canlanm olmasdr. Stalin dneminde
Stalin iin yazlan marlarda tapnma havasn aka sezmek mmkndr:
Ey Grc,
sen ki yamur yadryorsun
ocuklarmz besliyorsun.
Bize ekmek veren sensin.
Bugn inde bir tr Maoperestliin ortaya ktn grmekteyiz. Duygularn aa vurulma
ekli, politik bir ahsiyetin teviki ve yceltilmesinden ziyade, beerst, sradan olmayan bir
ahsiyetin taziminin varln gstermektedir. Bir baka tapnma ekli de sanat ve sporcu olan
kiilere tapnma eklinde tezahr etmektedir. Olimpiyat ampiyonlarna ve Holywood
yldzlarna kar duyulan hayranlk, tam anlamyla doal olann tesinde bir tapnma kokusunu
ve rengini tamaktadr. nsanlar her zaman tapnma duygusunu ilerinde tarlar; tapnma
duygusunu doyuracak eylere ihtiya duyduklarn bilirler. Gene rasyonel olarak, bu tr bir
tapnmann mantksal olmadn, bu mabudlarm tapnmaya layk varlklar olmadklarn da
bilmeleri gerekir.
Dinin zah
Ondokuzuncu yzyl bilimciliinin (scientizm) bir sonucu olarak dinlerin kayna konusunda
eitli grler ileri srlmtr. Bunlardan en nemli drt tanesi unlardr:
1

Dini,

korku temeline dayal olarak aklayan teoriler.

Mlk

edinme temeline dayal olarak aklayan teoriler.

Snflar temeline dayal olarak aklayan teoriler.

Nedenlerin

bilinmemesi temeline bal olarak aklayan teoriler.

Dine muhalif olan, (dinlerini gizleyen) kimselerin dinin kaynayla ilgili olarak ileri srdkleri*
grler bunlardan ibarettir.

phesiz ondokuzuncu asrda olduu gibi amzda da dinsel duygu6 problemi, bilimsel bir
temel zerinde yeniden ele alnmaldr; her ne kadar dinsel duygunun igdsel olduu
hususunda din(...) onun igdsel olmas meselesidir.
Dini Korku Temeline Dayal Olarak Aklayan Teoriler
Bir ok psikolog din duygusunun kaynanda korkunun bulunduunu ileri srmektedirler.
Balangtan beri insann, lmden, tufanlardan, depremlerden, hastalklardan korkmu
olduunu biliyoruz. Bu korku insann bir eylere snma gereksinimi duymasna sebep olmutur.
te din bu noktada insana bir snak vazifesi grm bulunmaktadr. nsan, doadaki zararl
olgularn defedilip, faydal olgularn muhafaza edilmesi iin baz arac snaklara (tevessl)
gerek duyduu iin dine sarlmtr. 7
Bu yorumun gl neredededir? Psikolojik olarak din duygunun korkunun bir neticesi olarak
ortaya kt, insann korkudan dolay dine sndn ileri sren kimseye, dinin soyluluunu
gstermek iin neler syleyebiliriz?
nsandaki din duygusunun kayna korku olmu olsayd, medeniyetin glenmesi ve bilimsel
teknolojik ilerlemelere paralel olarak korkunun zayflad bir gerek olduundan, korkunun
zayflamasyla birlikte din duygunun da zayflamas, hatta ortadan kalkmas gerekecekti. Yani
insan bedevilikten kp medeniletike dininde ve dinsel duygusunda bir gerilemenin olduu
varsaylm olacakt. Ya da snfl toplumlarda, dinsel duygunun avam tabakasnda daha gl,
st snf arasnda ise daha zayf olmas gerekecekti. Halbuki mevcut durum hi de byle deildir;
aksine tarih bilgimiz, orta snfa mensup insanlar arasnda din duygularn daha gl olduunu
gstermektedir. Mesela gnmz rannda ehirlilerin din duygular kyllerinkinden daha
gldr.. Bu da bize doru din duygusunun kaynanda korkunun olmadm gstermektedir.
Bunun ortaya karlmas iin iki metoddan yararlanabiliriz. Yataylamasma yaplan (diyakronik)
aratrma metodu ve dikeylemesine yaplan (akronik) aratrma metodu. Mlk edinmenin tarih
boyunca nasl tezahr ettiini aratrmak yatay metod (diacronic), bunun ada toplumlarda
tezahrn aratrmak ise dikey metod (acronic)tur. Analiz ve sentez iin takibedilmesi gereken
en iyi ve en doru yntem her ikisini de birlikte kullanmaktr. ki metodun birarada kullanlmas
bize yzde yz doru sonular verecektir.
kinci mesele ise, tp biliminin hastalk korkusundan ortaya kt iddiasdr. Ya da sanatn ,
insana gzele olan gereksiniminin bir rn olduunu syleyebiliriz. Nitekim dorudur da. Bu
tanmn olaan sonularndan birisi de udur: Tp ve sanat alanndaki tepkilerin ve olgularn
tm, onlarn domasna yolaan ilk nedenin gstergesi durumundadr. Sanatta ve tpta ortaya
konulan eylemlerin hepsinin de hastalk korkusundan kaynaklandn kabul etmek
durumundayz. Tpta, hastaln engellenmesine ynelik olmayan, hi bir eylem yoktur.
Eer din, korkunun bir sonucu olarak ortaya km olsayd, insann sna olan kutsal gler
karsnda besledii ve eilim duyduu din duygularn, insan korkusundan kaynaklanm olmas
gerekirdi. Oysa durum byle deildir. Dinin korkudan trediini iddia etmek, tm kutsal
eylerin, putlarn, insann eilim duyduu tm mabetlerin insan korkusundan tremi olduunu
iddia etmek anlamna gelir. nsann tufan korkusu dolaysyla setii bir tanrnn tufan nleyecek
bir gce sahip olmas gerekir.
nsan korkusunun rn olan glerin ve tanrlarn varln kabul ediyorum. Ancak insann
meylettii, kendisine yneldii tm mabudlar, onun korkusunun bir rn olarak kabullenmek
mmkn deildir. Kabilev toplumlarda bulunan ilahlar toplasak, bunlardan ancak yzde biri

g temsil ederken, geriye kalanlar, g dnda her eyi artran sembolik ifadelerle
anlmaktadrlar.
Fetiizm dininin kk talar gibi hacim ve cisim bakmndan kk ve ufak olan mabutlara
insann bir g atfettiinden szetmek mmkndr. Ancak onlara atfedilen sembolik g,
insandaki tapnma duygusunun bir sonucudur. Yani insan, bir eyi mabud olarak kabul etmezden
nce, ona ta pmmazdan nce onun gl olduu duygusunu tamaz. Ancak o eyi mabud olarak
tapnmaya baladktan sonra ona belli bir g atfeder.
Dier bir husus da, eer korku, dinin ortaya kmasnn nedeni olmu olsayd, dinle ilgili olan
her kurumun ve ekoln, din edebiyatn korku unsurlaryla dolu olmas gerekirdi. Halbuki
dinlerde ve edebiyatta korkudan ok ak ve iman unsurlar hakimdir.
Dini, Mlk Edinme Temeline Dayal Olarak Aklayan Teoriler
Onsekizinci ve ondokuzuncu yzyl sosyalistlerinin, dini mlk edinme temeline dayal olarak
aklama eiliminde olduklarn gryoruz. Bu kimseler yle diyorlar: nsan yerleik hayata
geip ziraatla uramaya balad anda, mlk edinme ortaya kt. Mlk edinme snfsal
kavgalarn kmasna sebep oldu. Yani insan gebe olarak ormanlarda ve sahralarda avclk
yaparken, iblm ve mlk edinme diye bir ey szkonusu deildi. (Ya da iblm sadece
kadn ve erkek arasndayd.) nk retim arac ormand ve orman herkesin ortak malyd.
iftilik ortaya knca, mlk edinme kanlmaz hale geldi. nk iftilik yaplacak alanlar
snrlyd. Gebe olanlarn banda bulunan kimse ziraat yaplacak yeri paylar, en iyi ve en
geni yerleri kendisi alrken dierlerini kendisine tabii klyordu. Bu ekilde iki tr snf olutu:
Mlk sahibi ve reaya. Mlkiyetin meydana gelmesiyle birlikte zulmler, cinayetler, isyanlar,
honutsuzluk ve yoksunluk duygular da birbiri ardsra ortaya kmaya balad. Mahrumlar ve
mazlumlar tabakasnn teskin edilmesi ve onlarn yatt rlmas iin bir dnce tarzna ve bir
felsefeye gereksinim duyuluyordu. te mlk sahipleri snfyla mahrumlar snfnn ortaya
kmasn merulatrmak, bu durumun doal kabul edilmesini salamak iin din icad edildi.
Dinde varolan temel tezlerden birisi de her eyin Allahn elinde olmu olmasdr. Buna gre
mlkiyetin dalmn ve mlk edinme sistemini meydana getirmek de Allahn kudreti
dahilindedir; Allah dilediine verir dilediine vermez. Her olgu ve varlk Allahn istemesiyle
varlk alanna kmtr. Bunlar mahrum braklmlar snfnn bakaldrsn nlemeye ynelik
ve onlarn honutsuzluklarna kar verilmi cevaplardr. u halde din, mlkiyetin ortaya
kmasyla birlikte insan toplumlarm da beliren ekonomik, ahlaki ve toplumsal rahatszlklarn
ve ihtiyalarn rettii bir eydir.
Bu teori u ekilde reddedilebilir: Biz tarihte mlkiyetin ne zaman ortaya ktn ok iyi
biliyoruz. Ayrca gene dinin mlkiyetin ortaya kndan ok daha nceleri varolduunu da
biliyoruz. Mlkiyetin varolduu dnemlerde ortaya kan baz dinlerin mevcut mlkiyet
durumunu kendi toplumla rnda meruiyet kazandrma cihetine gittiklerini varsayalm. Ancak bu
gr hi bir zaman dinin mlkiyetin bir rn olduunu gstermez. Niin bunun farkna
varamyorlar? nk srekli olarak iki eyi birbirine kartryoruz: Biz din dediimizde
bununla kastettiimiz insann doasna yerletirilmi olan, din inan, igd ve itikaddr. Dier
yandan eitli ilke ve kanunlar bulunan tarihsel dinlerden biri iin de din kelimesini
kullanyoruz. Ne var ki bu ikisi, yani din duygu ki igdseldir ile din olarak adlandrlan
ilkeler ve yasalar toplam, birbirinden ok farkldr. Yani yalan ve uydurma bir dinin olmas da
pekala mmkndr. rnek olarak General Gueoumun uydurma dinini gsterebiliriz.
Dini, Snf Olgusuna Dayal Olarak Aklayan Teoriler
Dinin snf olgusuna bal olarak aklanmas, daha ok Marksist ve Leninistlerin itibar ettii bir
teoridir. Marx ve Le nine ait eserlerin tmn incelediimizde dinin tek bir tanmna

rastlamamz mmkn deildir. Bu iki dnrn eserlerinde birbiriyle elien tanmlara bile
rastlamak mmkndr. Marx, Kapitalin bir yerinde, din toplumun afyonudur derken, en son
eseri olan, Siyasi Ekonomiye Giritte dini, yoksun braklm insanlarn, zalimler ve zenginler
aleyhine gsterdii aba olarak tanmlyor. Bu sonuncusunun, ilk tanmla elitii aktr. Lenin
bir yerde dini yerden yere vurarak, bilimin kart, toplumun kart, ii snfnn kart ;
ii snfna kar kullanlan bir silah olarak grrken, bir baka yerde de, devrimde aydn din
gler, sosyal demokrat8 toplum aamasnda ilerici bir nc rol oynayabilirler. der. Bu
aama, sosyalizme ve ii snfna doru bir eilimin bulunduu aamadr. Halbuki din, Leninin
daha nce zikrettiimiz grne gre, varlkl ve hakim snfn yararna olan bir kurum
durumunda idi. Buna gre dinin,
O <c

Sosyal demokrat aama, sosyalist bir dzene gemek isteyen feodal, burjuva ya da kapitalist
bir toplumun, bulunduu aamalardan birisidir.
muharrik bir role sahip olmas gerekmektedir. Halbuki ayn Lenin, din bu aamada ilerici bir rol
oynar diyebilmektedir. Bu sz, btnyle Lenin in felsefesine mugayir bir haldedir. Bu yzden,
onlarn eserlerinde, dine kart ya da dini onaylayan mantksal bir tanmn karlamayaca
sylenmitir.
Dini, Nedenlerin Bilinmemesi Temeline Dayal Olarak Aklayan Teoriler.
insan, eski alarda, doada nedenini bilemedii eitli olgularla karlayor ve kanlmaz
olarak bunlar doal olmayan etkenlerle aklama cihetine gidiyordu. Rzgarn esintisini, doa
d bir olay olarak gryor, havada meydana gelen s derecelerinin farklln bilmemesinden
tr, gayb tan gelen bir gcn bunu saladna inanyordu.
Bu aklama hem doru hem de yanltr. Dorudur nk gnmzde tm doal olaylarn
bilimsel ve rasyonel bir aklamas vardr. Bunlar gemite doal olmayan nedenlere bal olarak
aklanyordu. Buna gre, rzgar, rzgar tanrs, frtnay da frtna tanrs gnderiyordu.
Hastalklara yolaan, mikroplar deildi, s derecelerindeki farkllk, rzgarlarn nedeni olarak
grlmyordu. Bunlar gnderen ayr tanrlar vard. Bu aklamay yanl olarak kabul
etmemizin nedeni ise udur: Gemite dinin ispatnda kullanlan, dinin varolmasn gerektiren
etkenler, (yani insann doal nedenleri bilmemesi) gnmzde artk yoktur; bunlarn bilimsel
aklamas vardr. u halde, bilim ilerledike, dinin de zihinlerden uzaklam olmas gerekir.
Halbuki mevcut durumun hi de byle olmadna ahid oluyoruz.
Teorinin zayfl, teorinin kendi tanmnda aa kmaktadr: insan bilmedii doal olaylar
dinle aklama cihetine gitmitir. Yani imdi buradan insann, doal olaylar kendisiyle
aklad ve bu ekilde yanld din duygu suna daha nceden sahip olduu ortaya
kmaktadr. Yani insan bilinmeyen nedenlere bilimsel aklamalar getirmek yerine, bir yanlg
eseri bunlar din araclyla, yani daha nce varolduu zmnen kabul edilen din duyguyla
aklamaya alt. Mevlanann deyiiyle, Pazarda, sahte para geer ake oluyorsa, bu pazarda
(altn) parann da bulunduuna delalet eder. Eer pazarda altn para olmam olsayd, sahte para
da olmazd.
Dinin kaynana ilikin baka bir aklama ise geen yl ki derslerimde ayrntl bir ekilde
ilediim zere Durkheime aittir. Durkheim yle demektedir:
Her ey dinden kaynaklanmaktadr; din ise, bir milletin, bir toplumun, maer vicdannn dsal
tezahrnden ibarettir. Szgelimi biz ranllar dediimizde, kendimizi renkli bir bayrak
eklinde ortaya koyduumuzda , buradaki renk bizim ranl oluumuzun toplumsal bazda

duygusal bir ifadesidir. Burada gemite ve gelecekte yaayan iranllar da dahil olmak zere, tm
Iran rknn birlii yanstlm olmaktadr. Bizim bayraa nispet ettiimiz kutsallk ve tanrsallk
bu toplumsal ruhun kutsal bir yansmasndan ibarettir. te toplumsal vicdann dsal bir tecellisi,
bayrak dnda, put, tanr vb. eyler de olabilir. Bu durumda Tanrya tapnma, bizim ruhumuzun
(toplumsal ruhun) ben (bireysel ruh) araclyla tanrsallatrlmasdr.
Durkheimin kendi ifadesiyle, biz ruhu, kyde, ehirde kinden daha gldr. Buna gre
toplumsal bir ruh olan dinin kyde, ehirdekinden daha gl olaca aikardr. ehirlerde
bireysellik daha ok olduu iin bu noktada dinin ehirlerde kylerdekinden daha gl
olduuna ahid olmaktayz. rnein ilkel kabile toplumlarnda bizlik duygusu bir ortaa
Romasndan daha gldr. Ancak Ortaa Ro masnda din, biz duygusunun gl olduu ilk
dnem Roma sndaki dinden daha gldr.
Geen yl ki derslerimde dinin kaynayla ilgili olarak, onun insann eksiklerinden dolay ortaya
kmas konusu zerinde durmutum. Tabii ben burada her tr eksikliin dinin ortaya kn
saladn ileri sryor deilim. nsann varlnda eitli eksiklerin olduu muhakkaktr.
nsann varlnda hissettii bir eksiklik vardr ki, insan her zaman iin bu eksikliin acsn
duyarak yaar. te bu eksiklik insanda daim surette bir hareket, bir eilim, bir silkinme
meydana getirir. Benim dinin, sanatn, irfann dourucusu olarak kabul ettiim bu tr eksiklik
hissetme durumuna, bir ok rnek bulmak mmkndr.
Aslnda bir tezin sarsntlara kar direnli olabilmesi ve reddedilmemesi iin salam meselelerle
temellendirilmi, deiik rnekler zerinden elde edilmi verilere dayanm olmas gerekir.
nsann gereksinmelerinin kapsaml bir fihristini yapmak mmkndr. nsann varoluunda
gereksinim duyduu iki kavram olan iman ve yakn kavram, bu dnyada bulunmaz, bulunmas
da mmkn deildir; ve insan bunlara muhtatr.
lmsz ve ebed olan biri.. Dnce olarak iimizde her zaman varolan, ycelerin ycesi...
daha iyi olan vardr; ancak dnyamzda, En yisini bulmak mmkn deildir; fakat biz ona
muhtacz. phesiz bizler daha iyisine de muhtacz; ancak daha iyisini dnyada bulmak
mmkndr. Ne var ki bizler En yisine, yani, Mutlak yiye muhtacz; ve bu, dnyada
yoktur. Bizler, kendi ebediliimize ve iman ettiimiz, deer verdiimiz eylere gereksinim
duyarz. Bu gereksinim bizim doamza kaznm durumdadr. Ancak ebedilik yoktur .
Neandertal insandan gnmze dek bu dnyada bile bu duygu insann derununda comaktadr.
llerini topraa gmp onlar iin mezarlara yiyecek koymak hangi anlayn rndr? nsana
en yakn ilk hayvanlk an(insanm insanla adm att ilk an)mdan itibaren varolmu olan
ebedileme anlaynn bir rndr.
Mutlak gzellik, mutlak doruluk, mutlak kemal (olgunluk), ycelerin ycesi, temizlerin en
temizi, byklerin en by, iyilerin en iyisi, Bunlar insann ruhunda ihtiya duyduu srekli
mabedlerinden ve putlarndandr. Bir insan her zaman bunlara muhtatr, bunlar elde etme
hasretiyle yanp tutuur; onlar dnr, aratrr ve hi bir zaman da onlara ulaamayacan
bilir. nk grdmz her ey, greceli, lml ve yokolucudur; dolaysyla mutlak varlk
yoktur (bu dnyada).
Bu balamda akla gelen iki soru vardr: Birincisi, dnyada olmayan bu kavramlar insann
zihnine nereden gelmektedir? Eksiksizlik, eksikliin grlmesiyle birlikte zihnimizde beliren bir
kavramdr. Eksikliin grlmesinden dolay aklmza gelen bu eksiksizlik mkemmel olan
(kamil) dr. Peki bunun byle olmas neye nispetledir? Grdmz eksiklie nispetle. u halde
zihnimizde beliren bu mkemmel olan mutlak anlamda bir kemala sahip deildir. Her ikisi
arasnda fark vardr. Bir hasta grdm zaman, aklma salk gelir; lm birini grdm
zaman da aklma gelen ey yaamdr. Ancak buradaki salk ve yaam, hastalk ve lye nispetle
akla gelen bir dncedir. Her ne kadar benim varlmda mutlak olgunluun ne olduuna ve

nasl olduuna ilikin belirgin bir formu bulunmasa da, varlmda onunla birleme duygusunu
ve ona muhta oluumu iddetli bir ekilde duyumsamaktaym. Tarih boyunca insan, nisb
mutlaklarn deil, bu tr mutlaklarn peine dmtr. nk bir nispet iinde ele alman
mutlakm kendisi de bir nisbdir.
Mutlak kavramlar, insann varlna dahil olmayan, onun doasndan kaynaklanmayan, dier bir
yerden insann doasna katlm olan eylerdir. Tarih boyunca ortaya kan, ahlaka, dinlere ve
akn edebiyata baktmzda insann mutlak (felsef anlam itibariyle mutlak kastediyorum),
akn , byk deerler ve kavramlarn peinde olduklarn gryoruz. Her ne kadar onlar bu
amalarna ulamaya muvaffak olamamlarsa da, bu eilim ve duygu kesintiye uramakszn
onlarn iinde varln srdrmeye devam etmektedir. Ayrca insanlar bu kavramlarn bu
dnyada gereklemeyeceine ve phesiz bu alemin kt, greceli ve deersiz olduuna
inanmaktadrlar. te insandaki srekli eksiklik duygusu bu kaynaktan beslenmektedir. nsan,
doasnda bulunan ve susuzluunu ektii akn, mutlak ve srekli olarak onu koruyan bu akn
kavramlarn bu dnyada varolmadnn bilincindedir. te buradan hareketle insan, bu dnyada
olmayana, yerini bilmedii bir yere ynelmektedir. Bu kavramlarn yeri, insanda, kendilerine
kar oluturduklar eilimin iindedir. te insan, bylece varolann eksik olduunu dnerek
ktmser bir duyguya kaplyor ve eksik olan eylerin bu dnyada olmadna inanmaya
balyor. Varolan her eye kar beslenen ktmserlik, istediim eye kavuamadm bir yerde
bulunmu olmam sebebiyle yaammdan ac duymam beni, burada olmayana, baka bir
dnyaya, cen nete ve en gzel ifadesiyle gayba yneltmektedir. Gayb, burada olmayan,
yani hakknda bir ey dnemeyecii miz yer anlamna gelmeketedir. Varolandan
holanmama, olmas gerekene ve olmayana duyulan gereksinim, burada olmayan, ancak
nerede olduunu bilmeme duygusu, tarih boyunca insann ruhunda ortaya kan ilk alevler olsa
gerektir. Ayrca tarih de bu sylediklerimizi teyid etmektedir. Yaptmz bu tanmlama, animizm
ve fetiizmden gnmzn metabilim dinlerine kadar, tarih boyunca ortaya kan dinsel geliim
evrelerinin tmne tatbik edilebilir niteliktedir.
phesiz bu acnn tonu bireyden bireye deimektedir. nk istenilen eylerin olgunluu,
insan ruhunun hareketi, letafeti ve evrimindeki gzellemeye ve bymeye baldr. Ktmser
bir kimsenin bak asna gre en byk ideal ve burada olmayan ey, gktr. Mesela bulutlar,
burada olmayan dnyann bir paras durumundadrlar. Topran gadrine urayp, tm ruhuyla,
bugn hakknda ok ey bildiimiz ve hergn zerinde utuumuz gklere ynelmi bulunan bu
ilkel insann dn tarzyla, madde ve enerjinin tesinde varln hissettii ve ona ulamak
iin ac duyduu
Einstein in burada olmayan ayn duygu durumunu yanstr. nk ilkel insan, bu durumda,
sembolik bir ekilde burada olmayann eiinde olduuna inanmaktadr. Her ikisi arasndaki
farkllk cins bakmndan deil, derece bakmndandr. fade bakmndan fziktesinin
ifadelendirme derecelerinde, bilgi bakmndan bu eksikleri belirleme derecelerinde, dnce
bakmndan ise mutlak gzellii ve mutlak olann grlemeyeceini dn derecelerinde
birbirinden farkldrlar. Bir kimse en yce bykln gnete bulunduuna inanarak gnein ya
da ayn mutlak gzellie sahip olduunu dnr, dolaysyla gnee veya aya tapnm olur.
Neden gne gibi kk bir byklk mutlak byklk olarak grlebiliyor? Bak as daha
dar da onun iin. Byk bir sufmin varolan, yaratlm olan evrenin tm iken, bedevi bir
kimsenin varolan, duyumsad ve kendisini snrlayan yaam evresidir. Bu iki kiinin dnya
gr ayn deildir.
Tarih boyunca edeb ve din eserlerin tmnde varolan! ktmseme ve ondan dolay duyulan
aclara, ondan kama arzularna; nerede olduunu bilmediimize kar yaplan dualara
Taslamaktayz. Yaplan dualarn tm bundan ibarettir. spanya maaralarnn duvarlarna
kaznm olan ilk eserlerden kilise ve dier mabetlerde okunan en yce ilahilere gelinceye dek
tm eserler dine iaret eden belgelerdir.

Benim inancma gre, mutlak olan bu eylere kar duyulan ihtiya insann zihninde, bu
mutlaklara sahip olan varlklar olarak tanrlara inanmay ortaya kard. Mutlak olan eylere
sahip olan bu varlklarn dnlmesinden sonra insan, tek bir Tanrya doru ynelmeye
balad. Kendiliinden ve cebren okluk halinde bulunan tanrlar tek bir tanrya dnt. Peki
niin?
nk tanrlardan her biri mutlaklardan her birinin temsilcisi olmas halinde dierleri onun sahip
olduu bu mutlaka sahip olmam olacakt. Bu durumda hangi ey, tam anlamyla, insann
ihtiyacn giderecek ve onun aclarn dindirecekti? Tm mutlaklar kendisinde barndran bir
eyin tavsiyeleri.
Niin znt ve rahat yz grmemek insann zsel bir niteliidir? nsan hayatnda eitli
durumlar vardr; bunlardan bazlar insann en deerli sayd durumlar arasnda yer alr.
Bisiklete binip pedal evirdiim zaman ya da futbol oynadm vakit kendimi, hayatmn en iyi
hallerinden birini yayor olarak kabul etmiyorum. Hayatmn en iyi hallerini kendimle babaa
olduum ve varlk dnyas zerine dndm zaman yayorum. Bu durumlarda, kendimi asil
hallerimin en ycesine ulam olarak gryorum. Varolan eyler zerine teemml ettiim
zaman, (fikir kelimesini zellikle kullanmyorum) aclar ve zntler kanlmaz bir ekilde
peimi brakmyor; bylesi durumlarda kular gibi sevince ve neeye sahip olmam mmkn
deildir.
Gemiten gnmze kadar, edebi eserler arasnda acy ve hzn konu edinen trajik yaptlarn
insanln en kutsal ve en yce yaptlar olarak grlmesinin sebebi nedir? nk insann soylu
metafziksel gereksinimlerine en yakn olan ve insann srekli iliki iinde olduu varlk yine
insann kendisidir. nk insana zevk ve lezzet veren onu neelendiren, genelde (her zaman
deil) gndelik olarak zevk veren sradan eyler midir acaba? Gnmzde, mlkiyetten,
snflardan korkmayan ve bu gibi eylerin etkisi altnda kalmayan baz byk kimselerin trajik
olan sanatsal ve yaznsal rnlerle ruhlarn doyurmalarnn ve bunlardan ocuka tad
almalarnn sebebi ne olabilir? nk insan ancak bu tr hznl eserlerde kendi eksikliklerini
grme imkan bulmaktadr. nsan bylece en yce durumunda kendi eksiklerini grme imkanna
kavumaktadr; aksi takdirde sradan, gnlk ilerin verdii zevk ve nee ierisinde insann
sradan eksikliklerini grmesi ve bu eksikliklerin ona haz vermesi mmkn deildir.
Gam baka, sknt (gussa) bakadr. Eer ben kendi rtbemden memnun deilsem bu gam deil
sknt (gussa)dr. Gam, sevin ve skntdan daha yce bir yerdedir. Ayn ekilde trajedi flimleri
de gam flimlerinden ok farkldr. Gam insann derin ve ciddi durumlarndan biri olup, insann
tm benliiyle varlk alemi zerinde dnme eylemini ruhunda varetmesidir. nsann hissettii,
sradan gnlk eksikleri sknty (gussa) meydana getirirken, insann farkna vard daha yce
eksikliklikler gam meydana getirir. Her ikisi de insanda onu isteme ve ona ulamak iin gayret
gsterme duygusu uyandrr. Sknt, insanda gndelik eksiklikleri ortadan kaldrma istei
yaratrken gam, din, irfan ve sanat gibi eyler iin alma azmi uyandrr.
Tek bir cmle ile, dua tarih boyunca ne anlama gelmitir? ki eit dua vardr. Maalesef
Farsada duann her iki anlam da tek bir kelime ile ifade edilir: Hsten. Bu kelime, sahip
olmadmz bir eyi, onu bize verebilecek birinden istemek anlamna gelir. Bu tr dua gndelik
ilikiler iinde grlr. Dier tr dua ise daha yce anlam ieriine sahip olup, kesinlikle istemek
anlamna gelmez; belki ilahi okumak, kutsal iirler mrldanmak, gurbet ve uzaklktan dert
yanmak, geri dn niyaz etmek anlamna gelir. Garib insan vatanna dnmek iin ne ok
abalyor! Ya da insan, geri dnme niyetinin bulunmad ya da geri dnme imkannn olmad
bu gurbet hayatnda ancak tek bana anlarn, geri dnmeye kar olan susuzluunu ve arzusunu
mrldanmaktadr... Bu mrldan isteme deildir; yaban ellerinde kalm bir garibin yce
ahvalidir. kinci anlam itibariyle dua, uzakta olmann verdii acy dindirmek, bu garibin
kendisini teskin etmek iin mrldand arklardr.

Eer dini, insann isel aclarna ve onun doayla uyuum iinde olmamasna verilen bir cevap
olarak kabul edersek insann gittike daha ok dindar olduunu grrz. Bunun delili
gnmzn sanatdr. Gnmz romantik sanatlarnda acya verilen yer gemiin klasik
sanatndan daha fazladr. Klasik sanat eserlerine oranla gnmzde, mzik, resim, mimarlk,
dekorasyon vb. romantik sanat dallarnda , varolan a kar ktmser olmak, onun eksiklik
tadn dnerek bundan zdrap duymak daha ok grlen bir eydir. Klasik sanatta doann
taklit edilmesi, doann insana srr veren bir grntsn alarak onun tezyin edilmesi
szkonusu iken romantik sanatta doadan, gndelik, sradan olan eylerden kan izlerine
rastlyoruz. Klasik resimde bu tr resimlere bolca rastladmz halde, artk gnmz ressamlar
niin bir kap iine konulmu karpuz ve salatalk dilimlerini izmiyor? Niin bugnn mzisyeni,
ressam, fotorafs artk doay model olarak almyor? Neden artk iirde bile doadan
uzaklalyor? Romantik dnemde yazlm naturalist iirlerde bile baharn cennete
benzetilmediini, artk baharn varolmayan bir ey olarak tantldn gryoruz.'
Edebiyat'Eletirisinin nsznde u soruyu sormutum: Yce ve ince ruhlu kimselerin, gz ve
hzn tasvirlerinden holanmalarnn sebebi nedir? nk insan, sonun snrna burada
yaklayor. Mesela gurub vakti niin insan teemmle sevkediyor ve ona derin bir haz veriyor.?
Gnein douu insan sevin ve nee iinde yatandan kaldrarak kahvalt sofrasna ekerken,
gurub vaktinin, insan gndelik kayglarndan ayrp onu kendisiyle ilgili dncelere
sevketmesinin sebebi nedir? Birbirine benzeyen iki grnm niin insanda birbirine zt olan iki
farkl duygunun olumasna yolayor? nk bunlardan birisinde insan sona yaklayor; son,
olmas gerekenin ve olmayann yakn snrndan ibarettir.
nsan kuatm olan doada hissedilen eksikliin, insan szkonusu olunca belli bir derecesi ve
snr yoktur. nsan olgunlatka, yalnzln ve doayla hemcins olmadn daha fazla ve daha
derinden hissetmeye balar; neticede kendisine bile yabanclar. nk kendisini szkonusu
doann bir rn olarak grmektedir; hatta Kuranm ifadesiyle doann
en aalk tr olan amurdan yaratlmtr.
Bu ifadede insan, Neanderthal insandan gelen bilgilerimize gre, kuyruksuz, elinde ayanda kl
olmayan bir yaratktr.
Bu ifadede insan u metafiziksernbolik bir duygudan ibarettir: Herkesin iinde hissettii hakikat
duygusu, kendi tekamlnn keyfiyetine baldr. Burada tekaml ifadesi, her ferdin ya da
ruhun doal evresiyle kendisi arasnda bulunan aralktan ibaretir. Elbette burada dzmece deil,
gerek aral kastediyoruz. Bununla birlikte bana gre insan bir ahsn zel ad olmayp, bir
durum ve bir niteliktir. Bu sebeple artp eksilmesi mmkndr. rnein yle denilebilir. Daha
insan olan kimse
Evet, daha fazla insan olan kimse, yani insann, yars itibariyle
ortaklnn bulunduu doayla, arasnda daha fazla aralk ve uyumsuzluk olan kimse demektir.
Daha fazla insan olan kimse. doann ve maddi medeniyetin temel boyutlarn oluturan zaman
ve mekann, kendi varl ve omuzu zerinde basksn daha ok hissedecek derecede olgunlua
erimi kimse anlamna gelmektedir. Daha fazla insan olan kimse, zaman ve mekann
kendisine dar geldiini gren kimsedir.9 Sradan bir kimse iin olduka byk ve geni olan bu
zaman ve mekan, daha ok olgunlam, daha fazla insan olan bir kimse iin sknt veren bir
kafes gibidir.
Bu olgunluk ve onun boyutlar insan iin ylesine mucizevi ve bereketlidir ki, insan neticede
iinde bulunduu zaman ve mekann darln hissetmekte ve zerinde zamann ve mekann
sknt verici basksn duyumsar bir hale gelmektedir. Bir ruhun kemal derecesi, yaamaktan
duyduu sknt^ Farsada caygh mekan anlamna gelmekle birlikte burada kelimeyi, zaman
ve mekan ieren hayyz (tempsplace) anlamnda kullanyorum. nk zaman ve mekan
nispeti ierisinde her ikisi de birbirlerine dnebilir niteliktedir. Zaman, mekandan ibarettir.

nn derecesiyle doru orantldr. phesiz insan hayatnda sradan, lezzet ve mutlulua ters
den skntlar da vardr.
Ancak yle bir olgun sknt eidi vardr ki insann sradan olmayan olgunluunun gstergesidir.
Bu, yaamn insana zor gelmeye balamas ve insan skmasdr. Yeryz ona, aalk bir
mekan, gkyz ise, arl insann gsnde asl duran dar bir tavan gibi gelmeye balar.
Bundan sonra insan artk yle bir aamaya gelir ki, kendini kt grmeye balar. Kendini kt
grme aamas, insann ac ekerek varlnn yarsnn doadan alnm olduunu kefetme
aamasdr. nsan doadan alnm olan bu yarsndan rahatszdr; ona kar yabanclk
duygusuna kaplr. nsan, kendi rzas olmakszn, kendi varlna yabanc, kendi varlnn
bilincinde olmayan bir varln, bir baka insann, kendi varl zerine giydirilmi olduunun
farkna varr. te tam da bu noktada, insann, doadan rahatszl ve doaya yabancl
kendisine geer ve kendinden de rahatsz olmaya balar. Burada artk isyan, ac ve inklab iinde
kvranan insann en byk istei katr. Kendini bulan insan, dar ve karanlk bir kafesin iine
tklm yaral ku gibi, dar kabilecei bir delik aabilmek iin, delicesine kafesin
parmaklklarn trmalar. Bu aamada eitli dinler ve ekoller, felsefe, sanat, insann mistik bir hal
iinde kendinden gemesi, delilie benzeyen normal d Patolojik durumlar meydana gelir. Onu
bilen dier insanlar gibi bu kimsenin yznde birbirini tutmayan harikuladelikler, gnlk
hayatnda birbiriyle uyumayan durumlar, baarszlklar grlmeye balanr; dierleri ile
arasndaki mesafenin kapatlmas mmkn deildir.
Bu zeminde, insanda iki tr duygusal durum meydana gelir. Birincisi, varolan eylerden
honutsuzluk ve ka, dieri de bu olmayan ya da burada olmayan ve nerede olduunu
bilmediim eye kar duyulan arzu ve tapnma duygusu. u halde din duygunun iki boyutlu
olduu sylenebilir: Birincisi, varolandan nefret etmek; kincisi ise, olmayana, olmas
gerekene kar duyulan arzu ve itiyak. nsan bu tr mkemmellerin bu dnyada olmayacana
kesin olarak inand gibi, bunlarn varolduuna da kesin olarak inanmaktadr. nk bunlar
insann doasnda gizli olarak vardrlar ve insan, iradesi dnda kendilerine ekmektedirler.
Grm ispat etmede dayandm en byk delil udur: Yeryznde yaayan insanlarn
rettii dncede ele ald ilk felsef problem, bu dnya ve bundan baka bir dnyann varl
problemidir.10 Toprak ve cennet, aa dnyayu kar dnya; bu dnya br dnya... Ksacas
dalist bir dnya anlay, (dalizm ile iki dnyann varlna iaret ediyorum) iki dnyann
varlna inanmak, insann dinine, felsefesine, akaidine damgasn vuran en eski inanlardan
birisidir. Yeryznde kili bir dnya grne sahip olmayan hi bir din yoktur. br dnyann
durumu ve ekli insanlarn ruhsal niteliklerine ve dnsel gelimilik derecesine baldr. Ancak
aa dnyayukar dnya inanc hepsinde de vardr. Yani iki dnyaya verilen tm adlarda bu
iki sfatn varolduunu gryoruz: aa dnyayukar dnya. Bu szckler Smerlerde
varolan en eski szckler arasnda yeralmakta dr.
Antik dinlerde yeralan tm tanrlarn hepsi de, aa dnya ile yukar dnya arasnda hareket ve
seyir halindedirler. Btn tanrlarn ve kutsallarn mekan yukar dnyadr. Tanrlar, insanlarn
mekan olan aa dnya ile sadece temas halindedirler. insan, hatta en ilkel kltrn insan
bile, her zaman aa dnyann, aalk bir yer olduunu, kesinlikle kendisine layk bir mekan
olmadn dnr. IsteBen burada, insann oturup dnmeye balad ilk anda iki dnya
meselesinin zihine nakolduu hususunun, bu kuramn shhatine, iki dnyann varlna delil
tekil ettiini sylemiyorum. Tersine unu sylemek istiyorum: Szkonusu husus, insann, bu
dnyadan bkknlk ve nefret duyduuna, yapsna konulan br aleme ise evk ve sevgi
duyduuna delildir.

dii her eye kavuabilecei ve mutlaklarn bulunduu yer, yukar dnyadr. nsan srekli olarak
yukar dnyadan uzak ve ayr kalmann hasretini duyar; aa dnyadan kurtulmann bir yolunu
arar.
Dinsel destanlarn en eskisi ve tarihsel bakmdan en gvenilir sened zincirine sahip olan
Glgam destan, bu acy ok gzel bir ekilde dile getirmektedir. nl bir kahraman olan
Glgam, kendisine layk olmayan bir mekanda kendisini tutsak olarak grmesinden dolay
ackl szler sylemektedir. Zihninde uyanan binlerce soru onun, iin iin szlanmasna neden
olmaktadr. Destan, gk tanrnn yer tanryla grmek iin yeryzne inmesini ele alr. Bu olgu
Smerlerin zihninde ikili bir dnya dncesinin varlna iaret etmektedir.
nsann dinfelsef dncesinde ilk defa ortaya kan dncelerden birisi olan ikili dnya
inanc, daha sonra insan toplumlarnda eitli renk ve ekillerde ortaya kacak olan tm dinlerin
en temel kaynaklarndan birisidir. nsann ikili bir dnyaya inanmas onda dahili ve harici
birtakm ikili durumlarn ortaya kmasna neden olmutur. nsan kendi iinde de iki tr bir
cevherin varolduuna, isel olarak da ikili bir dnyaya sahip olduuna inanmaktadr. Yani insan,
kendi iinde (zihninde) bulunan bir takm olgularn, bu dnyaya, aa dnyaya ait
olduuna, dier baz rahman, pk ve mnezzeh olan olgularn da, bu dnyann dnda bir
yere ait olduuna inanmaktadr. nsann kendisinde varlm duyumsad dalizm, varlkta da
bir dalizm hissini ortaya karmaktadr: Kirli dnyatemiz dnya; aa dnyayukar dnya...
te artk bundan sonra insan kendi vatannn ve asaletinin bilgisine ulamaktadr; tm derdi
kendi vatanna dnmektir ve insann en nemli ak vatan akdr.
nsann temiz ve pis, aa ve yukar eklinde ifade edilen ikili bir dnyaya inanmas, insan
yaamndan ve doadan yansyan bir dncedir. Dnyada varolan eyler, aalar, yldzlar,
ksacas doann tm varlklar, sembolik, kutsal, temiz ve yukar dnyann olgular (le sacre) ile
aa, pis, sradan dnyann olgular (le prophane) olmak zere ikiye ayrlrlar. Byle bir ayrm
yapmayan bir dine rastlamak mmkn deildir. lkel kabile dinlerinde bile, kutsal olan ve kutsal
olmayan talarn bulunduuna ahit oluyoruz. Ayn ekilde, ilkel kabile dinlerinde , Hristiyanlk
ve slam gibi gelimi dinlerde tm doal varlklarn bu tr (ikili) bir snflamaya tabii
tutulduunu gryoruz.
Varlklar arasnda daha kutsal ve daha sembolik olarak alglanlan ilk varlk hangisidir? eylerin,
sradanad/kutsal sembolik olarak ayrlmasnn sebebinin ne olduunu sezmemizi salayacak
karineler vardr. nsana ilgin gelen bir eyin sfat, insann, onun baka bir dnyaya ait kutsal ve
sembolik bir ey olduunu dnmesine sebep olmaktadr. Buna gre kutsal olarak telakki edilen
ilk eyin hi phesiz k (hr) olmas gerekir.11 Ayn ekilde, hayvan, bitki, insan gibi yara
tklarlardan her birisinde sradan olmayan ve kutsal kabul edilen kimi zellikler vardr. En ilkel
dinlerden birisi olan fetiizm byle bir ortamda varoldu. Daha sonra ise tabu dini meydana
geldi.
Bu dnyada olmayan kutsal ve sembolik bir gcn varlna olan inan, dalizmin erken
dnemlerde insann zihninde bulunduunu gstermektedir. Bunun en nemli gstergesi puttur.
Putperest, putu kendisinin yonttuunu bilmektedir. Ancak yontulan putun iine sembolik bir
ruhun szdn, tapnlan eye asl gc bu ruhun verdiini dnmektedir. Fetiizm dinine
mensup kimselerin tapnd bonBazlarna gre a tapnma dini, ge dnem toplumlarnn
dinidir. Crimanium insanna ait resimlerin Ispanyadaki maaralarda bulunmasyla birlikte,
ressamlardan bazlarnn resimlerinin gnein klarn tasvir ettikleri ortaya kt. Buradan yola
karak atee ve a tapmann ge dnem deil, erken dnemin din anlayna ait olduunu
syleyebiliriz.
cuk, bazen bu dinin mensubu tarafndan darda dklmekteydi. nk bunlar, sembolik ruhun
dardaki boncuklardan geldiini ya da dier kabilenin byclerinin boncuktaki ruhu

kardklarn dnyorlard. Oysa bunlarn herhangi bir ilevi yoktu. Gnmzde nazar
boncuunun kutsal saylmas, bu dnemden kalma bir anlaytr.
Dinle ilgili grlerimi, ilk kez Eletiri ve Edebiyat adl almamn giriinde akladktan
sonra, bu konuda dndm her ey, tarih, sanat ve edebiyat alannda yaptm tm
aratrmalar, konuyla ilgili inancmn glenmesine ve konunun zihnimde daha fazla
berraklamasna yolamakta dr. Burada akladm eyler sadece dinin deil, irfan ve sanatn
da tanmdr. Dahas sadece bunlarn deil, insann tanmdr. Bu tanmlamada geen en nemli
ifadelerden birisi insann hakikatini gzler nne sermektedir: nsan bilinirse din, irfan ve sanat
da bilinmi olur. nsanda, dinin, sanatn ve irfann kkenlerini aratran bir kimsenin mkemmel
bir mantksal tanma ulamas imkanszdr. (phesiz bu konuda hakikate yaklam olan bir ok
tanm vardr. Fakat bunlardan hi birisi olmas gereken bir tanmlama deildir.) te bu yzden
din, sanat ve irfan konusunda tek bir mantksal tanma ulama imkanmz yoktur. Bundan nce
insann ne olduu ortaya konulmaldr. Anlalyor ki, insann yaamdaki en byk
tecellilerinden olan, din, sanat ve irfan tanmlamak iin gsterilecek her tr aba insann
gerekliinin bilinmesine ynelik olmaldr. nsann gereklii ok fazla bilinmeyen bir
problemdir. Her dinin farkl bir insan tanm yapmas, insanln henz bu konuda gereklie
ulamadn gstermektedir. Herhangi bir konuda eitli ekollerin farkl grler belirtmeleri, bu
konunun henz bilimsel bir tarzda zme kavuturulamam ve hala eletiriye ak speklatif
bir konu olduuna delalet eder.
nsann doadan neet etmi, doann rn olarak grld bu meselenin bilinmesi, insann
doada yetimesine ramen gznn yukarlarda, fziktesinde olduunu, hedefinin bu evrenin
dnda olduunu bilmeksizin mmkn deildir. te ancak kendisinin farkna varmas, kendisini
bilmesi12 durumunda insan, kendi tanm konusunda bize yardmc olabilir.
nsann zelliklerinden birisi de doayla hemcins ve uyumlu olmamasndan ve mehul
kalmasndan dolay zd rap duymasdr. Garip olmak ne demektir? nsan niin gariplikten
rahatsz olur? nk insan gurbette nlehuldr; kendisini hi kimse tanmamaktadr; tm
insanlardan, tm
Bana gre insan, bir canl trnn ad deil, insanda bulunan bir niteliktir. Bu sebeple ben,
doal bilimler bakmndan insan olarak kabul edilen ve iki ayak zerinde yryen varla insan
demiyorum. Ben, kendi gerekliinin bilgisine ulaan, kendisinin ne olduunu bilen kimseye
insan diyorum. Aslnda benim insan anlaym Dar vvininkisiyle ayndr; ancak onun ifadelerini
kullanmyorum. Dar win unlar sylemektedir: Evrim, suda yaayan tek hcrelilerde balam,
sonra srngenlerle srm, neticede insana ulalmtr. Artk insandan sonra evrim
bakalaarak devam etmitir. Evrim geirmi bir varlkta, yani insanda meydana gelen ilk olgu
irfan duygusudur. rfan duygusu dediimiz ey, Darwinin kulland ifadeden farkldr. Onun
terminolojisinde irfan duygusu iin, benim kendisinin farkna varmak olarak tercme ettiim
bir ifadenin kullanldn gryoruz. Yani srngenlerin kanat edinmeleri, yeni bir tr olan
kularn meydana gelmesine neden oldu. Ayn ekilde insann evrim srecinde, Darvvinin,
kendisinin farkna varmak (yani insann doann kucanda byyen ancak yz bu evrenin
dna, fizi ktesine dnk olan bir varlk olduunun farkna varmas) dedii ve benim de
katldm irfan duygusu meydana gelir. Bu durum yeni bir insan trnn ortaya kna neden
olur. Yani insana varncaya kadar evrim sreci fizyolojik ve bedende (cisimde) meydana
gelirken, insandan sonras, yani insann evrimiyle artk bu srecin ruh zerinde izlenmesi
gerekmektedir. Baka trl syleyecek olursak, nasl ki tek hcreliler yeryzndeki fizyolojik
yaamn evrim zincirinin ilk halkas olarak kabul ediliyorsa, insan da manevi ve ruhsal
yaamdaki evrim srecinin ilk halkasdr. Neticede insanda, kendini bilme ne kadar gl, ne
kadar derin olursa, tekaml derecesi de o derece ileri olmu olur.

renklerden ve tm grnmlerden, ksacas her eyden farkldr. Gurbetlik korkusu ve yabanclk


duygusu, bir baka ruhsal olgunun, mehul kalmak ve bilinmi olmaya kar beslenen ak
olgusunun bir sonucudur. te insann en iten arzusudur budur. Mslmanlar arasnda yaygn bir
sz vardr: Allah insan kendisinde bulunan hzineyi ortaya karsn diye yaratmtr. Buna
gre alglanmak ve alglamak, bilinmek, insann en byk dileidir.
nsanda bu arzu ne kadar gl ise, mehul kalma korkusu ve bilinme arzusu da o kadar
gldr. nsan ocuklarn niin sever? (Kabul etmek gerekir ki bu doal bir igddr, ancak
her doal igdnn psikolojikmantksal bir analizi vardr.) nk insan, herkesin kendisine
yabanc olduunu dnmekte, ancak ocuunun hareketinde, tavrlarnda, grnmnde,
kendisini grmektedir; ocuunun kendisinin bilinmesine yardm ettiini dnmektedir.
Bilinme arzusu iki boyutlu bir arzudur. nsan sadece doann, evrenin ve dier insanlarn
kendisini bilmesini arzu etmekle kalmayp, ayn zamanda kendi kendisini de tanmay, bilmeyi
arzulamaktadr. nsann kendisine mehul kalmas da ona byk ac vermektedir. te insan
kendisinin karsna oturtan her tr eylem, onun arzusunu ifa etmektedir. Bir sanatnn kendi
yaptn sevmesinin nedeni, bu yaptn kendisinin bir paras olmas ve onu baka trl grme
imkannn bulunmamasdr. Bu sanatsal yapt, hem sanatnn kendi kendisini tanmasna
yardmc olamkta, hem de onun dierlerinin nezdinde bilinmesine vesile olmaktadr. ayet bu
eser benim iimde soyut bir halde gizli kalacak olursa d dnyada tecessm etmezse, dierleri
beni gremezler, bende gizlenmi olan potansiyel glerin farkna varamam olurlar. Bunlarn
d dnyada tecessm etmesiyle birlikte, hem kendi kendimi tanm, hem de dierlerine kendimi
bildirmi/tantm olurum. te bu arzu, tm sanatsal eserlerin yaratlmasnn nedenidir.
nsan doada bir mehul olarak kalacam grmektedir. nk doada varolan her varlk ona
yabancdr, onu alglama bilincine sahip deildirler; duyu alglarna sahip deildirler. Bu acsn
ve bu gurbet duygusunu dindirmek iin ne yapmas gerekir? Ya bu zindandan, bu gurbetten
kaacak, ya da kendisini bu dnyaya muhta olmaktan kurtaracak yollar bulacaktr. Veyahut da
zorunlu olarak kendisine daha iyi ve daha gzel bir gurbet yaratacaktr; bir baka deyile dnyay
gzelletirecek, onu baka bir dnya haline getirecektir.
Dnyay iki ekilde gzelletirmek/sslemek mmkndr: Birincisi, dnyada olmayan olgular,
renkler ve ekiller yaratabiliriz. te sanat byle bir arzuyu dourmutur. kincisi ise dilsiz ve
bilinsiz olan tm doaya ve onun olgularna duygu ve anlam verebiliriz. Yani istiare, mecaz ve
semboller, araclyla doal olgulara bizim onlarda bulunmasn istediimiz yeni bir anlam
verebiliriz. Bu ekilde doay, olmad, ancak olmasn istediimiz ekle yakn bir ekilde
alglarz. Bylece saba rzgarn, anlay ve iradesi olan, bizim iin esen, estiinde bizimle
konuan bir varlk haline getiririz. Neden byle yapyoruz? nk eer, doal varlklar duyu
alglarna sahip olup, bizimle ruhsal ve manevi bir ba kurarlarsa, biz bu dnyada daha az
gurbetlik ekmi oluruz.
Tarihsel aratrmalar, doayla hemcins olmaynn verdii aclar dindirmek iin insann ne tr
areler aradn ortaya koymaktadr. Tm dinler, sanatsal eserler, mistik akmlar insann bu
arzusunu gidermeye ynelik gayretlerin rndr.
nsann bu gayretlerinden birisi de, onun mutlak ve ideali gerekletirme abasdr. Kendisine
yabanc olan bir yerde mehul kalmaktan zdrap duyan garib insan, istedii, ancak (burada)
olmayan yere yaklamak iin alp abalamaktadr. Bu abalardan birisi de mutlaklktr.
Mutlak, sadece insann istei olan mutlak idealler, iyilik ve gzelliklerdir. nsan her zaman,
mutlak idealleri ver ve ister. nk doada
mutlak yoktur; doa grecelilik esas zerine yaratlmtr. Buna gre insan mutlak reten
hayvan olarak tanmlayabiliriz. nsann yaps doann realizminden de beslenmitir. Ne var ki
onun zat, doas ve en byk arzusu idealizmdir. nsan doada idealist olan yegane varlktr. te

tm zorunluluklar meydana getiren bu elikidir. nsanla ilgili olan idealizmle, mutlak doayla
ilgili olan realizm arasndaki bu elikiyi ve uurumu gidermek iin (en byk insanlar en ok
mutlak reten insanlardr), Fransal marksist filozof George Politzer, Felsefenin Balang
lkeleri adl kitabnda materyalist felsefeyi idealist felsefe gibi dier felsefi ekollerle
karlatrarak materyalizmin en byk felsefi ekol, diyalektik materyalizmin de materyalist
felsefeler arasnda en byk akm olduuna karar vermitir. Bu kitapta eitli konular
ilenmektedir. Bunlardan birisi de materyalist felsefe asndan insann konumudur. Politzere
gre insan materyalist felsefede maddi ve reel bir varlktr; yani doa ile hemcinstir; onda
doaya eklenmi baka bir ey yoktur. Bundan dolaydr ki varolann haricinde doast bir
eye muhta deildir. Bu tanmn doruluuna inanan Politzer, ayi zamanda bu tanmn insann
gereklii ile eliki iinde olduunu ve insann daima idealler peinde kotuunu grd. Hatta
materyalistler bile bu felsefeyi rendiklerinde, bu, onlara dier insanlara da bu felsefeyi
retme sorumluluunu yklemiyor muydu? Bu i iin fedakarlk yapmay nermiyor mu?
Fedakarlk, bir idealdir, materyalist felsefenin mantyla asla uyumayan maddi ve doal
olmayan bir olgudur. Ben kalkp birisine, sen maddi bir varlksn, arzularn da bu dnyaya ait
olan arzulardr. Ancak tm bu ruhsal ve bedensel arzu ve eilimlerini, etkinlik ve edilgenliklerini
bakalarnn hatr iin hemen yoketmelisin. Oysa sen, bu fedakarln karsnda bakala rinn
hi bir faydasn grmeyeceksin. Hatta onlarn mutluluunu bile gremeyeceksin. Dierlerinin
yaamas iin kendini lmn kucana atacaksn dediimde bu duygu, doal
arzularmzdan m, yoksa bir idealden kaynaklanan bir duygu mudur? Kesinlikle bu, en ideal ve
en manevi insann duygusudur.
Fedakarlk yapan kimdir? dealin, mutlak gzelliklerin f ziktesi bir anlamnn bulunduuna
inanan ve ideal bir ruha sahip olan kimsedir. Gerek bir varlk olan bir bitkiyi, glgesinde
bymek isteyen ieklerin bymesini engellememesi iin kendisini kurutmas gerektiine
inandrmam imkanszdr. Maddi, reel, doal bir varlkta byle bir duyguyu meydana getirmemiz
mmkn deildir. te bunlara inanan G. Politzer u komik szleri syleyebiliyor: Diyalektik
materyalizm, insan, dnce ve teoride materyalist, ahlakta ise idealist olmaya zorlar. Nasl
olur da, bir insana, Sen bir materyalistsin. dealizm, hayali, arpk, sapk ve zihnimizden
kovmamz gereken bir dnya grdr. Ancak sen, pratik hayatnda, ahlaki yaamnda idealist
olacaksn! Gerekirse dierlerinin kar uruna kendini feda edeceksin! diyebiliriz? nsann
teorik hayatnda baka, pratik hayatnda baka birisi olmas mmkn mdr? Bu gereklie
aykr bir durum deil midir? Ahlak, insann gerekliine ve hakikatine dayanmak zorunda deil
midir?
nsann devam eden bu aclarn dindirmek iin setii dier yollar ki buna Edebiyat ve Eletiri
adl kitabn giriinde deinmemitim mitoloji, roman, hikaye ve dier sanatsal eserlerdir.
Mitoloji ne demektir? ki byk mitoloji vardr. Birincisi, Yunan mitolojisi ve onun kopyas olan
Roma mitolojisidir. kincisi ise, ekil bakmndan Yunan mitolojisinden olduka farkl olan Sami
mitolojisidir. Bu kincisinin kaynanda Yahudilik vardr. Cennet, Cehennem, Adem, eytan vs.
bu mitolojinin temel unsurlarndandr.
Yunan ve Roma mitolojisini, bu dnyann tesinde varolan ve tanrlarn yaad bir dnyaya
inanmak eklinde tanmlayabiliriz. Tanrlarn yaad ve bizim dnyamzn tesinde bulunan
bir dnyada, zaman, mekan, ktlkler ve eksiklikler yoktur. Tanrlar kimlerdir? Her birisi
insana ait nemli bir niteliin, trn tanrs (rabbnnev)... Cesaret, gzellik vs. nitelikler
insanda da vardr. Ancak insanda varolan tm bu istidatlar ve sfatlar nisb olup, onu tatmin
etmekten uzaktr. Ayrca bu sfatlardan hi biri doada bulunmazlar. Doada, insann arzusunu
tamamen gideren bir gzellikten szedilemez. nsann, dnyada kendisiyle menfaat karl
arkadalk etmeyen bir kimseye rastlamas ok zordur. te bu yzden, trn tanrs sz edilen
bu eksikliklerden mnezzehtir. Peki kimdir bu tanrlar? En bykleri Zeus (Jpiter) [dir]. Bu

tanrnn zellii nedir? Mutlak bir bykle sahiptir. phesiz doada, daha byk olan
vardr; fakat, tm evreni gznnde bulundursak bile, mutlak anlamda bir bykln
bulunmas mmkn deildir. Dolaysyla dnyadaki byklk nisbdir. nsan, menfaatlerin,
bencilliklerin ie kart nisb bir fedakarlk deil, mutlak bir fedakarlk arzulamaktadr. te
byle bir arzu Zeusu dourmutur. Dahas insan, mutlak ktl bile arzulayarak, Hind
mitolojisinde Ramay Yunan mitolojisinde de Miravusu icad etmitir.
Gzellik, temizlik g ve ktlk tanrlar olmayan hi bir millet yoktur. Acaba bunlar, doada
bulunan ve insann kefettii eyler midir? Hayr. Doada bulunmad iin insan bunlar
yaratmaya kalkmtr.
Psikolojide bir gr vardr: nsan bir eyi iddetle arzulad zaman, bu arzusu olaanst bir
hal alarak devam ederse bunu ne yapp yapp darda vareder. Bu gre dayanarak, insanda
daha iyi bir dnya arzusu iddetlendike ve bu arzu srdke, onun, ruhen bu arzusunun
nesnesini darda tecessm ettirdiini, mutlak dnyalar yarattn syleyebiliriz.
Bu mutlaklk anlay halen devam etmektedir. Gnmzde bile mitolojilerin retimi devam
etmektedir. Mitoloji
dnda, felsefede bile bunun varlnn izlerini srmek mmkndr. Eflatunnun felsefesindeki
idealar nedir?'Eflatun gerekten bu idealar doadan m almtr? nsan, her eyin ebedi ve nisb
olmayan ideasma muhtatr.
te bu yzden Eflatun, halkn inanlarndan farkl olan felsefede idealar dnyasnn
bulunduuna inanyordu.
nsann yeryzndeki uralarndan birisi de gerek insanlardan mitolojik tipler retmektir.
skender kimdir? Kazand zaferlerin ve iledii cinayetlerin sarholuunu yaayan marur bir
fatih. ranllarn lanetlemesi gereken skender onlarn sevgilisi, hatta tanrs ve rabbi konumuna
gelmitir. skendername adyla kaleme alman kitaplara baktmzda, skenderin ranllarn
mevud bir kahraman, zamann etkileyemedii yenilmez bir kahraman olarak tantldna tank
oluyoruz. Drt yanda byk savalara katlan, yanda kl kullanmay renen bir kimse.
(Rstemin durumu da bundan farkszdr.) Onalt yanda ran topraklarnda grlr. Hangi
misyonla buralara gelmitir? Ne yapacaktr? Cehalete garkolmu dnyada hikmeti yaymak,
dnyann ve rann dar olduu irk hastalndan onlar kurtarmak ve tevhidi hakim klmak
iin!! skendernamelerde geen uydurma bir hikayeye gre, skender, bir gn katolik
Sleymanm meclisine gelir. (Hz. Sleyman iin, bu kitaplarda, Caslk Sleyman ifadesi
kullanlr. Bazlarnn zannettii gibi Caslk bir ahs ismi olmayp, Bat Arap dnyasnda,
katolik kelimesinin yazl eklidir.) Burada Hz. Sleymanla bir olarak Hz. Muhammedle
tartrlar. Orada bulunan snni bir msl man, Caslikin sylediklerine kar karak Hz. Muham
medin nbvvetini delillerle ispat eder. Bunun zerine Hz. Sleyman bu snni mslmana
yaknlk gsterir ve snniye sorar: Hz. Muhammedin vsisi kimdir? Snni, Ebube kirdir
eklinde cevap verir. Snni, nk der, Hz. Muhammedin en yakn dostu oydu. Burada
skender sze kararak Alinin haklarn savunur. skenderin bu savunmasnn ardndan Hz.
Sleyman adamlar, cinler ve kularla birlikte ii olmaya karar verir. Sonra hep birlikte
Hseyinin bana gelen felakete alarlar!..
skender, Hindistanda da, Buda olarak zuhur eder. (Buda, akya Prensi olan Siddherta
Gautama adl ahstan ibaret bir kimse deildir.) Buda, ayn zamanda gnahkarlara hidayet
etmek iin, hayvan, ku, bitki eklinde zuhur eden byk bir hidayet hakikatinin addr. te bu
balamda skender, Buda olarak karmza kmaktadr.

Tevratta ve Kuranda sz edilen Zlkarneyn aslnda Iran padiah Kuretir. Kuranda,


Kureten bahsedilmesi ranllar iin bir iftihar vesilesi olarak kabul edilmelidir. Oysa ranl bir
kimse kalkp ad geen Zlkarneynin skenderi Zlkarneyn olduunu syleyebilmektedir.
Kuranda, skenderin ad gemediine gre bu kimsenin Kure olmas kuvvetle muhtemeldir.
(Kure, heykellerinde, gcn sembol olarak , iki boynuzlu ve iki kanatl olarak tasvir edilmitir,
ite bu durum meseleye aka k tutmaktadr)
u halde (mitolojik) skender, insanla hizmet etmek, manevi nderlikte bulunmak ve metafizik
arlarda bulunmak iin yeryznde zuhur eden mutlak bir tanr olarak grlmektedir. Zaman,
mekan ya da baka bir eyin onu durdurmaya gc yetmemektedir. skender, hayal kalesinin ve
ark arzularnn zirvesine trmanmtr.
Tarihsel bir ahsiyeti mitolojik bir ahsiyete dntren nsan duygular nelerdir? Bu duygunun,
yurtseverlik, milliyetilik ya da rklk duygusuyla aklanmas mmkn deildir. Bunun
nedeni, insann dnyadaki ahslar ve kahramanlar gibi olmayan, yenilmez, mutlak ve byk bir
kahramana duyduu arzudur. Tarihsel kahramanlarn tm gereklik snryla snrlanm
durumdadrlar. Hastalk, malubiyet ve korkunun, hepsine de musallat olmas kanlmazdr, ite
bu tr eksiklikler onlar zaafa uratr; en azndan onlarn belini bken yallk vardr. Yzlerinde
tm arzu ve isteklerinin gerekletiini grd kahramanlara ihtiyac vardr insann. Halbuki
tarihsel kahramanlarn ehresinde bu arzularmmn tmn grmesi imkanszdr. Kahramannn,
lmsz, bunu beceremezse bile kaybolup, gizlenen birisi olmasn ister. Bu sebeple byk
milletlerin kahramanlarnn hepsi de lmszdr. rnein Rstem lmsz bir kahramandr. Bir
inanca gre rann dalk blgelerinin birisinde, tekrar zuhur edecei zaman bekleyerek, ziraatla
uramaktadr. Ayn ekilde MeksikalI iftilerin kahraman Zapata (Yaasn Zapata filminde
grld zere), ldrlp cesedi bir kalenin avlusuna braklr. Kyller bu cesedin
kahramanlar olan Zapataya ait olduunu bir trl kabullenmek istemezler. Onlara gre Zapata
dalara kmtr, yaamakta ve iftilerin kyamn beklemektedir. Birbirlerine, Zapata bizi
bekliyor, gidip silahlanalm. derler. Kahramann yenilmez ve lmsz olarak grmesi insann
ruhsal bir kabuldr. Her ne kadar tarihte byle bir kahraman gerek bir ahsiyet olarak zuhur
etmemise de, mitoloji, her tr imkan bulunan kusursuz kahramanlar retmektedir. te bu
yzden, mutlak gc elinde bulunduran mitolojik kahramanlarmz vardr. Herkesin bildii
tarihsel bir ahsiyeti, yava yava mitolojik bir kahramana dntrrz. Bu kahramann Iranl
olup olmamas nemli olmad gibi, Dariusu ldren, Cemidin tahtn atee atan skender
gibi bir ahs olup olmamas da fazla nemli deildir.
Mitoloji, irfan ve dinden baka, hikaye, roman ve sanat da insann bu arzusunu gerekletirmeye
ynelik abasnn bir rn olarak grlebilir. Devleri, cin ve perileri konu edinen fantazya
romanlar, hala klasik olarak kabul grmektedir. rnein Emile Zolanm romanlarndaki
kahramanlar gerek hayatta bulunabilecek kimseler deildir. nsan, tm hayatn kimsesiz,
fakirlere adayan, asla kendi nefsini dnmeyen kahramanlarn varolmasn arzu etmektedir.
Victor Hugo byle bir arzunun bir sonucu olarak varolmayan bir kimse yaratmtr. Bunun tersi
de olmutur; yani nisb olmayan mutlak bir dmanla ve ktle de gereksinim duymu, bu
tr hikayelerde byle tipleri de retebilmitir. Hikaye, roman ve tiyatrolarda grdmz ve fiili
bir gereklie sahip olmadklarn bildiimiz bu kahramanlarn bizi etkilemelerinin ve cezbetme
lerinin sebebi nedir? Bunun sebebi bizim onlarda, gerekte varolmayan eylerin bulunmasn
arzu etmi olmamzdr. Sanatsal yaptlarn hepsinde, zellikle de modern sanatta bu durumu
gzlemlemek mmkndr. Bir heykel, grnmyle kyamet duygusunu canlandrabilmektedir.
Doada, modern uygarln mekanik atom dnyasnn yokolmaya mahkum olduunu
duruundan ve grnmnden karabileceimiz bir insana rastlamak mmkn deildir. te
heykeltra byle bir insan, yaptnda canlandrabiliyor. Hatta bu dnyadan daha iyisinin
bulunduuna, idealarm ve fziktesi byk kahramanlarn varlna, dahas fiziktesinin
varlna bile inanmayan kimselerin, mutlak bir erdem arzusunu mzik, edebiyat gibi sanatsal
yaptlarnda tecelli ettirdiklerine ahid oluyoruz.

Mitoloji kahramanlaryla destan kahramanlarnn arasndaki fark nedir? Mitoloji kahramanlar


hi bir zaman varolmamlardr; insan zihninin rn olan dncelerdirler. Ancak destan
(esatir) kahramanlar, destan kahramanlarna d nm/evrilmi birer tarihsel kiiliktirler.
Destan kahramanlar yeryznde, insanlarn arasnda yaarken, mitolojik kahramanlar baka
dnyada yaamaktadr te gnmzde destan kahramanlar retiliyor. Bugn idealistliini
kaybeden ve mutlak anlamda realist olan, arzulanan erdemlerin varlna deil, gereklie
(vkiyyet) inanan, mutlak anlamda mantkla dnen bir kuak, destan kahramanlar
retmektedir. Komnist dnyadaki kahraman kltrn kahraman perestliin, liderlerin ve
sanatlarn, grenleri mecalsiz brakan destan kahramanlar haline getirilmesi, bu kahramanlarn
zihinler zerinde nasl destans bir iz braktn gstermektedir.

III. BLM
SANAT
VAROLANDAN
KATR

w
SANAT VAROLANDAN KATR
V^/^em Sartre, hem de slam Peygamberi cennete inanr, her ikisi arasndaki fark, Sartren
cennetin yokluuna, peygamberin de varlna inanm olmasdr. htilaf varl ve yokluu
zerindedir. Cennetin varlnn gereklilii zerinde, yani her eyin mutlak olduu, her eyin
akn olduu, her eyin gzel ve iyi olduu bir yaamn gereklilii zerinde herhangi bir ihtilaf
yoktur. Byle bir dnyann varlna inananlar olduu gibi, inanmayanlar da vardr; ( inananlara
dindar, inanmayanlara da dinsiz diyoruz) Mevcud durumdan memnun olan aalk kimseler,
tabii ki bizim konumuz dndadr. Bazlar ise daha st dzeyde dnerek, imdiki dnyay
(tabiat) kt ve kusurlu grmelerine ramen herhangi bir ideale de sahip deillerdir.
Hayyamm u sz, Sartrem sylediklerinin aynsdr:
%
Ger desti bed ber felekem n Yezdan
Berdtem men n felek ra zmeyn
Ez nov felek dier nn shtem Ki zde be kami dil resd sn
(Tanr gibi dnyaya ktlk elimi atabilseydim, dnya namna ortada bir ey brakmazdm. Yeni
batan, gnlmn arzularna zgrce ve kolaylkla ulaabilecei bir dnya yaratrdm.)
Yani byk bir ruha sahip olan insan, Tanrnm yaratt

bu dnyada gnlnn arzuladklarna kavuamyor. nk buradaki her ey, nisb, kt,


mlevves, en azndan eksiktir; ideal yoktur. Tanrmn yerinde olsaydm diyor Hayyam,
aalk ruhlar gibi byk ruhlarn da doyuma ulaaca bir dnya yaratrdm.
Nitekim herkes, varolanm ktle ve eksiklie mahkum olduuna inanmaktadr. Karanlk ve
iren bulduu, kendi evi olarak hissetmedii skc bir mekanda yaayan herkes, bu mekandan
nefret eder; kendisini orada gurbette grr; srekli olarak buradan kamay iinden geirir. Dine
inanan baz kimseler bu skc ortamdan, olmas gereken baka bir dnyaya geri dnmek,
buradan dar kmak gerektiine inanmaktadr. Bizim bu dnyada tutsak olduumuzu,
dolaysyla baka bir yere gidemeyeceimizi, nk baka bir yerin olmadn syleyen baz
kimseler, bu yeri, kendi ideallerindeki dnya haline (olmas gereken cennet ekline) getirmek
istemektedirler. te sanat, bu ilevi yerine getirmektedir.
Dinin olmas gereken baka bir dnyaya aralanan bir kap olduu anlalm bulunmaktadr.
(Bu dnyann varl ya da yokluu, u an bizim meselemiz deildir.) Sanat ise penceredir.
Sanat, biz bu dnyaya ait varlklarz; baka bir yere gitme imkanmz yoktur; herhalde burada
bulunmaya mahkumuz. diyerek, bakma ve grme yoluyla ideal dnyay ideal olmayan kt
dnyann ierisine getiren bir pencere ayor. Bir baka ifade ile, irfan, olmas gereken bir
dnyaya aralanan kap, sanat ta bu dnyaya alan pencere durumundadr.
Pencere felsefesi, yani bulunmay arzuladmz ancak bulunmadmz bir yer duygusu, bizde
meydana gelen yalanc bir duygudur. yle ki bizler, bulunduumuz yerde bulunmay arzu
etmiyoruz.
Pencere esprisinin anlatmak istedii udur: Bulunmamz gereken bir durumda bulunmaya
mahkum olmuuz. Pencere, bize bulunmadmz, varolmadmz, ancak bulunmamz gereken
bir yerde bulunmuluk duygusu veriyor. Buna gre pencere insanda ktnn olduu yerde, iyinin
gayb olduu duygusunu uyandryor. Bir baka deyile pencerenin ilevi, varolduumuz
yerden kama isteidir. (Yani, bizde, varolduu yerde bulunmama yanlsamasn yaratyor.)
ite bu sebeple insan devaml olarak bulunduu zindanndan kurtulmann yollarn aramakta; bir
ka yolu bulmak iin dnyann duvarlarn trmalamaktadr. Bu yzden insanda ka arzusu,
bir pencere ama arzusu an be an iddetlenmektedir; durmakszn darya bakan bir delik
amann yollarn aramaktadr. ayet bunu baaramazsa, yanlsama da olsa, hayali bir pencere
aarak bu arzusunu gidermenin yollarn aryor, ite tarih boyunca duyulan din acs budur.
Tarih boyunca insan eer dinin peisra gitmise, bakma ve grme yoluyla ya da ondan kama
arzusu iinde bir kap ya da pencere ama abas iinde olmusa, darda bir evrenin
varolduuna inanmasa bile bu durum, insanda doann yerine getiremedii arzularn
bulunduunu gsterir. Bu arzular reten ya sanatdr; ya da insann kendisini gurbette hisettii
ve bulunmaya demeyen bir yerden kamann yollarn gsteren dindir.
Bu, tarih boyunca hem edebiyatn ve sanatn, hem de materyalist ya da din felsefelerin, dou ve
bat dinlerinin temelinde yer alan bir anlaytr. nsan, srekli olarak fziktesi bir dnyay,
(genel anlamda bu doal dnyadan daha iyi olmas gereken ve insanla uyum iinde olan bir
dnyay kastediyorum; yoksa bu dnyann varln ya da yokluunu burada ele almak niyetinde
deilim.) dnmektedir. Bir kimse sanatsal bir faliyette bulunuyorsa, bunun nedeni o kimsenin
gereklikler dnyasndaki eksikliklerden ve yokluklardan sknt duymu olmasdr. Ssleme,
dekorasyon, mimarlk vb. eylerdeki eksiklikleri hisseden insan, bu eksiklikleri gidermek istiyor;
varolanla yetinmedii iin sanat yoluyla bunu te, laf etme yoluna gidiyor.
imdilerde hereye, insann bu dnyada eksiklik hissetmesi asndan bakyorum, insann
dnyada eksiklik hissetmesi onda birka eit duygu meydana getirdiini gryoruz. Bunlardan
birisi gurbet duygusudur. Ben bu dnya ile hemcins deilim. Gurbet duygusu da ac ve zdrabm

uyanmasna sebep oluyor. Gryoruz ki ruhlar ne kadar ok ltfa mazhar oluyor ve ne kadar
fazla yceliyorlarsa, rahatszlklar ve aclar da o lde artyor.
insan, ktl arttka elde ettii en kk baarya bile sevinebilmektedir. Ac, zdrap ve
sknty ileyen tm edeb eserlerinin el stnde tutulduunu gryoruz. Bunun tersi, yani
neeyi, sevinci konu edinen eserlere ise fazla itibar edilmemektedir.
Mzik iin de ayn eyleri syleyebiliriz. Sanat ruhu bakmndan alalan bir kimsenin mzik ve
dansla elenme heyecannn arttn grrz. Konuyu ilk defa ele alan, sanat eserlerinin tmn
komedi ve trajediye hasreden Aristodur.
ki tr dram vardr. Bilindii gibi dram, aklama ve temsil anlamna gelir. Baz dnrlerin
zannettii gibi, dram gsteri ya da tiyatro anlamna gelmez. ster duygularn aklayan bir air,
ister heykeltra, ister yazar ya da tiyatrocu olsun, bu bakmdan aralarnda hi bir fark yoktur.
Tm sanat eserleri bir tr temsil ve sergileme duygusunu aa vuran eserler deil midir? Buna
gre temsil ve aklama yani dram, eer oyun araclyla yaplyorsa tiyatro; sesle yaplyorsa
mzik; renklerle yaplyorsa resim dram adn alr.
te Aristonun kitabnda dram bu anlamda kullanlmtr. Szkonusu kitapta dramlar iki ksmda
ele alnr: Komedi ve trajedi. Komedi, in'san elendiren, neelendiren dramlarn tmdr. nsan
hznlendiren, insana gam veren eserlerin tmne ise trajedi ad verilir. Trajik bir eseri seyreden
bir kimse hznlenerek derin dncelere dalar. nsanda meydana gelen bu duygu haline
gam/hzn, bu tr eserlere de trajedi ad verilir. Buna gre trajik eserler insann hznlenip derin
dncelere dalmasna sebep olurken, komedi tam tersini yapar. Komedi bu yzden popler,
aa dereceden kimselere hitabeden bir sanat daldr.
Aydnlar ve byk ruhlu kimseler, daha ok trajediyi severler. En orijinal sanat eserleri
trajedilerdir. Bazen hayatmzda, mahrumiyetlerimiz ya da bedenimize, eref ve haysiyetimize
yaplan saldrlar bizi ok zer. Ancak bu tr zntler bizim konumuz dndadr. Gerekte
bunlar bizim bahsettiimiz tr zntlerden olduka farkldr. Bunlara hzn deil, znt
(gussa) demek daha doru olur kanaatindeyim. Bu anlamda insann bir eyden zarar grmesi,
grevinden alnmas ona znt verir.
Bizim szn ettiimiz hzn (gam) ise, insann yaama ve maddeye olan bamllndan
meydana gelir; kendisini, bu yaamdan ve onu evreleyen maddeden kurtarmak, ilgisini eken ve
olmas gereken bir dnyaya gitmek ister. kinci tr zntler ise insann bu tr maddi eyleri,
aalk eyleri kaybetmesinden doar. Yani bu gibi eyler bizim zlmemize yolaar. znt
(gussa) retimle alakal iken, hzn (gam) sanatla alakaldr.
Bizi zntye boan ey, varolann tarafna gitme duygusundan baka bir ey deildir. Bizi sanat
yapmaya zorlayan ey ise varolandan ka duygusudur. Varolana ynelmek, retimi meydana
getirirken, varolandan ka, varolandan nefret etmek sanat meydana getirir. Varolana kar
duyulan ak retim/sanayi, varolandan nefret etmek ise sanattr.
retim, varolan ve varolmamas gereken, sanat da, varolmas gereken, ancak yok olandr.
Hzn sanatla, znt de retimle ilgilidir. Hzn, yok olann eksikliinden, znt ise
varolann eksikliinden kaynaklanr. Nasl ki varolana ak olan bir kimse ona sahip olmadnda
zl yorsa, yokolana ak olan kimse de ona sahip olmadnda hznlenir.
Sosyoloji, bize hznn, ekonomik olarak daha ok burjuva snfna ait olduunu gstermektedir.
Peki varolana sahip olan burjuvazinin daha ok hznl olmasnn sebebi nedir? Bunun sebebi,
burjuvazinin olmas gereken e sahip olmaydr. Alt tabakaya mensup bir kimse, her eye
sahip olan burjuvann tersine, sahip olmad varolan elde ettii zaman ok sevinir. Netice

itibariyle hzn, her eyin sona erdii bir zamanda, znt ise varolann balamad (insann
varolana sahip olmad) bir zamanda balar. Mesela evinin geimiyle uraan birinin zengin bir
kimse gibi hznlenmesini bekleyemeyiz. Konuyu sosyolojik adan deerlendirecek olursak
ayn neticeye ulaabiliriz. Bu yargmz tarihsel olarak da dorulamak mmkndr. Sosyolojik
adan baktmzda, hippiliin ve olmayana kar duyulan ilginin daha ok burjuva snfna ait
bir merak olduuna ahit oluruz. Tarihsel olarak, yce/yksek sanatlar her zaman, burjuva ve
zenginler snfnda rabet grmtr. (Burada unu belirtmeden geemeyeceim: Amacmz,
sanatn ya da retimin doruluunu ispat etmek, onlardan birini savunmak deildir; amacmz
gereklerin aklanmasdr).
Dinler tarihi bize iki tr dinin varolduunu gsterir. Aa tabakaya mensup, mahrum kimselerin
dinleri, zengin/m reffeh snflarn benimsedii dinler. Zengin snflarn dinleri, byk
medeniyetlerin meydana geldii in, Hind ve randa ortaya km olan dinlerdir. Bilindii gibi
bu blgeler ayn
zamanda byk peygamberlerin zuhur ettii blgelerdir. Ademden Hateme (Hz. Muhammede)
kadar gelen Hz. Isa, Hz. Musa gibi bir ok peygamberin vatan olan dier bir medeniyet de Sami
medeniyetidir. Sami medeniyetine mensup peygamberlerin hepsi de mahrumlar snfmdandr.
slam peygamberi Hz. Muhammed, koyun obanl yapmayan peygamber yoktur.
buyurmaktadr. Bunun anlam tm peygamberlerin alt snfa mensup olmu olmalardr. phesiz
bu peygamberlerin daha sonra iktidar ele geirerek hakim konuma gelmeleri ayr bir konudur.
Sonuta bunlar alt tabakadan gelen kimselerdir.
Bilindii gibi Hz. brahim bir heykeltran oluydu; Hz. Nuh, marangozluk yapyordu; Hz.
Davut hasr dokurdu. Dier peygamberlerin ou obanlk yapm kimselerdir.
Burada ifade etmeliyiz ki dnyann en mahrum braklan kimsesi obanlardr. nk onlar,
evden, aileden, yaamdan hatta imar edilmi bir yer grme zevkinden mahrum kalm
kimselerdir. eitli mesleklere mensup olan peygamberler, kendi toplumlarmn en alt snfna
mensup kimseler olarak kabul ediliyorlard.
Hepsi de alt snfa ait olan Sami peygamberlerin aksine, Hind, in ve Iran blgelerinde zuhur
eden peygamberlerin ehzade ya da st tabakaya mensup kimselerin ocuklar olduklarn
gryoruz. Bilindii gibi Buda bir kraldr ve saltanat sahibidir. Keza Nanak, hem anne hem de
baba tarafndan ehzade idi. Budizmin nde gelen din adamlar, istisnasz prenstirler. randa
zuhur eden Zerdt, Mani ve Mazdek adl peygamberlerden de aristokrat aileye mensup
kimselerdir.
Dou dinleri, metafizik hznlerin, hznlenmeye ve ac ekmeye deen bir dnyaya ulama
abas iindedir. Yani doulu bir kimse, evresinde olup biten eylerle fazla ilgilenmez. Yaam
onun iin deersizdir; kimin baarl kimin baarsz; kimin yoksul kimin zengin, kimin iyi
giyimli kimin paspal olduu konusu, ya da iktidar elinde bulundurann kimler olduu meselesi
onu o kadar ilgilendirmez. te bu sebeple yle der: Hi bir eyi olmayan daha kolay uar,
dolaysyla yoksun olan en ansl, zengin olan da en mahrum olandr. (Zenginler, en fazla muhta
olan kimselerdir.) Bu yzden bunlar peygamber olduklarnda kendilerini himaye etmeleri iin
krallardan yardm talebinde bulunmulardr. Bunlarn herhangi bir zenginin yanma giderek,
paran halk iin har camalsm dedikleri grlmemitir. nk onlar metafizik bir akn peinde
olduklar iin insanlarla ilgilenmemilerdir.
Bir kyam balatan Sami peygamberler, kllaryla zamann iktidarlarna ve para babalarna kar
savamlardr. Servetin ve iktidarn kimlerin elinde topland konusu her zaman onlar
ilgilendirmitir. Bu peygamberler Mani gibi, zamanlarnda bulunan iktidarlarn tevesslne
tevecch gstermeksizin, hakim glere kar mcadele etmilerdir.

Her iki medeniyetin peygamberlerinin gsterdii mucizeler bile birbirinden ok farkldr. Sami
peygamberlerin gsterdii mucizelerin zellii gl ve yokedici olmalar, yery zndeki
mevcut formu deitirici bir nitelie sahip olmalardr. Burada Hz. Musann gsterdii mucize
rnek olarak verilebilir. Hz. Musa deneini yere atnca byclerin ylanlarn yutmutur. Zira
her iki dinden birisi dnyac dieri de (Mazdekilikte olduu zere) ahiretidir. Hz. Musa
Tevratta yle der: Her yedi ylda bir topraklar yeniden paylatrmak gerekir. Ne ki Dou
dinlerinden hibirinde insan ya da toprak bir problem olarak ele alnm deildir. Bu dinlerde ne
kan tema, yaamdan kopmak ve kamaktr.
u halde dou dinlerindeki varolandan mahrumiyyetin bir tr pay alma olduunu
syleyebiliriz. Oysa Sami dinlerindeki mahrumiyyet, g kullanmaya dnen bir mahrumiyettir.
Dou dinlerinin hi birisinde mal kazanmann, servet paylamnn, pay alma meselesinin ele
alnm olmamasnn nedeni budur. Dou dinlerindeki mistik bak asnn tersine Kuranm
madd (genel olarak para) konular ele al slubu onun, madd servete ne kadar nem verdiini
gstermektedir. Dahas Kuranm maddi meselelere gnmz insanndan daha ok nem
verdiini bile sylemek mmkndr. nk gnmzde madd servete para adn veriyoruz.
Kurana baktmzda para ve servet anlamna gelen bir ok kelimenin varolduunu grrz.
Mesela Fazlullah(:byk zenginlik) ya da Fazlun minellah (:Allahm verdii saysz nimet
ve pay) ibareleri bunun rnekleri arasnda saylabilir. Keza hayr (:servet) kelimesi de bir ok
yerde kullanlmtr. Peygamberimiz, nn ehbabt hubblhayr (bana para sevgisi sevdirildi.)
buyurmaktadr. Tamamen sufyane bak tarznn kart olan bu bak tarz, yaam kokumu bir
cesed olarak gren zengin bir kimsenin bak tarzndan da ok farkldr. slam Peygamberi kendi
yaam pratiinde, suflii ve sufst bir ruhu reddettiini gstermi bulunmaktadr. Ne yazk ki
daha sonralar corafi nedenlerle byle bir durumun peygamberin mmeti iinde tekrar ortaya
ktn gryoruz.
Bu hususlar dinbilimcileri ilgilendiren baka bir rnektir, insann evresindekilere kar
yabanclk duygusuna kaplmas, bunlarn eksikliklerini hissetmesi, insann doada yalnz
olduuna inanmas felsefede dnya grmn temellerini oluturur. Sosyoloji ve dinler
tarihinde de bu ve benzeri grlere rastlamak mmkndr. Tasavvufun ortaya k, drt, be
ve altnc asrlara rastlar. Bu asrlar, mslman toplumun burjuvalamaya balad asrlardr, ite
buna kar tutumlar tasavvuf ve irfann ortaya kmasna sebep olmutur. Uygarln zirvesini
yaad gnmz toplumlarmda yaayan genlerin sknt ve teslimiyeti birarada yaadklar
grlyor. rnein mrnn sonuna kadar yapabilecei her eyi yapmak isteyen, her eye sahip
olmak isteyen, her eyi sylemek isteyen ve grd her eye kavuma imkanna sahip olan bir
Ingiliz genci, her eye ramen bir tatminsizlik yaamakta, varolan eylere kar isyan etmektedir.
Gelimi lkelerin iinde bulunduu sknt ve isyan, ge rikalm lkelerin skntsndan ok
farkldr. nk gerikal m lkelerin bakaldrlar varolandan yeteri kadar pay alamamalarndan
dolaydr. Halbuki gelimi lkelerdeki isyan bunun tam tersine varolana kar yaplan bir
isyandr. Varolandan mahrum olan bir kimsenin yok olandan dolay hznlenmesi ne kadar
gln olur!
Bu noktada birka nemli cmle sylemek istiyorum:
Yalnzlk, insann, kendi zn alemden ayr ve alemle uyumsuz grmesi, (gerek dinsel, gerekse
din dsal) baka bir cevher olarak hissetmesi demektir. Bu anlamda insan, baka bir eyin var
olduunu dnr ve kendisinde bir yetersizlik ve eksikliin olduu duygusuna kaplr. Varolana
kar duyulan yabanclk, varolann eksik olduunu dnmek, doann kendisine yabanc
olduunu hissetmek, doann gereksinimlerini karlamada yetersiz kaldn farketmek insanda
ac, sknt ve zdrap meydana getirmektedir, ite byle bir duygu, bu ruhsal zemin insanda
birbirinden ayrlmas mmkn olmayan duygularn meydana gelmesine neden olmaktadr. Ka,

nefret, sevgi, ak...Varolan bu dnyadan varolmas gereken bir dnyaya ka...(Burada


varolmas gereken dnya ile fziktesi dnyay kastetmiyoruz. nk bu ifade fziktesine
inanmayanlar da iine almaktadr.)
Aristo gsteri ve sanatn ilevinin dram tarafndan yerine getirildiine inanmaktadr. Peki sanatn
ilevini yerine getiren dram nedir? Neyin taklididir?
Aristo, sanatn dramdan ibaret olduu grndedir. Bana gre sanat doada olmayann taklidi
iken, Aristoya gre doada olan eylerin taklididir. Bu yzdendir ki Eflatun, elimizde
olanlardan dolay szlanmann aptalca bir ey olduunu; nk orijinaline sahip olduumuz bir
eyin bin bir zorlukla taklidini yapmann doru bir davran olmadn sylemektedir.
nsanm tm bu zorluk ve zahmetlere katlanarak gerekletirdii ey nedir? nsan bu ekilde yok
olan, olmas ge rekeni, yani yok olan ve varettiimiz arzular, bir baka deyile sanat
gerekletiriyor. Mesela hi kimsenin yapay su, yapay hava ya da yapay toprak yapmaya
kalkmamas ilgintir. Gereksinim duyduumuz, ancak varolmayan eyi meydana getirmek
anlamnda sanat, yeryznde insann en byk mesajlarndan birisi olarak karmza kar. Buna
gre sanatn ilah bir ilevi vardr. Bir baka deyile insann sanatsal edimlerindeki misyonu,
Allahn yaratma fiilinin srdrlmesi ve tamamlanmasndan ibarettir. Bu anlamda sanat insann
znn ve ftratnn bir paras olacak kadar deerli ve byktr.
Bu yargmz iki adan eletiriye tabii tutulabilir: Bir insan kendisini daha ncekinden daha kt
gsteren elbiseler giyebilir. phesiz bu durumda bulunan kimse, zevksiz bir elbise giydiinin
farkndadr. Buna gre byle bir kimsenin eksiklik hissetmesinden ya da eksikliini hisettii eyi
ikmal etmesinden nasl szedilebilir? Eksiklii hissetmek ya da bir eksiklii gidermek bir yana,
varolan bir gzellii de ortadan kaldrm olmaz m? Bu tutum gerekten sanat olarak
addedilebilir mi? Evet, bu da bir sanattr. Nasl ki daha gzel giyinen bir kimsenin yapt ey
sanat olarak kabul ediliyorsa, daha kt giyinen kimsenin yapt ey de sanatttr. Her iki
eylemin de sanat olarak adlandrlmasnda bir yanllk yoktur. Ancak biri baarl dieri de
baarsz bir sanattr. nk eksiklik duygusuna kaplmayan bir kimsenin sslenmeye ya da
baka bir i yapmaya kalkmas mmkn deildir.
Sanatsal eletiri, sanatnn gzellikle ilgili olarak duyumsad eksiklii gidermedeki baar ya
da baarszln ortaya koyar. nk ister gzellii yaratsn isterse onu mahvetsin, tm
sanatlar tahrik eden ey ayndr.
kinci eletiri ise udur: Leonardo da Vinci acaba gerekten yeni bir ey varetmi midir?
Bilindii gibi bayan Monalisa uzun zamandr Vincinin atlyesine gidip geliyordu, ite Vincinin
yapt ey, Monalisanm dudandaki glmsemenin tasvirini yapmaktan ibarettir. Doada
varolan bir eye herhangi bir ilavede bulunmad o. u halde Leonardo da Vinciyi doada
varolan bir eyi yeniden yaratmak istemesine yolaan eksiklik duygusu ne olabilir? Bu noktada,
Aristonun syledikleri gerekten doru deil midir? (Bilindii gibi Aristo, sanat, doada
varolan bir eyi taklid etme uras olarak gryordu.)
Hayr. nk Vinci, doada bulunmas mmkn olmayan bir eyi varetmitir. O ey de,
glmsemeyi, bir avu boya ve kumaa kazandrmaktr, ite yaratclk ve sanatn temeli
burasdr.
5}

IV. BLM

EDEBYAT VE ELETRYE DAR

&
r
EDEBYAT VE ELETRYE DAR
EVRENN NSZ
(^debiyat fakltesine geldiimde, Andre Gidenin deyiiyle, iimde baka bir kiiliin
doduunu hissetmeye balamtm. eitli haber ve malumatlardan mahrum kalma pahasna,
gcm ve fakltenin imkanlar lsnde edebiyatn ruhunu ve bilimin yeni tadn tatmak
istiyordum. Burada ktphane ve aratrma imkanlar yetersiz saylmazd. Her niversitenin
sahip olmak istedii bu zenginliklerin, alt ve yedinci asrdan gnmze dek slam medeniyetinin
geri kalmln ve perianln sinesinde barndran ve suf bir kltr dokusuna sahip olan
Mehed kentinde bulunmas daha ok nemliydi.
Dorudan ya da dolayl olarak niversitenin bana kazandrd yeni ufuklar, edebiyat ve
kltrmzdeki, hatta edebiyatn oca olan bu fakltelerdeki eksiklikleri grmeme yardmc
oldu. Bu eksikliklerden bir ksm niversitemizin yeni oluundan kaynaklanan ve telafi edilebilir
trden eksikliklerdi. Dier bir takm eksiklikler vard ki bunlar, niversitenin, Tahran
niversitesinin metodunu benimsemi olmasndan kaynaklanyordu.
Edebiyat Fakltesinde, Fars edebiyat kaynaklarnn fazla kullanlmadn; Aristo mant ve
felsefesine, edebiyatmzn beslendii bir kaynak olan tasavvuf metinlerinden daha ok nem
verildiini grr grmez bu eksikliin farkna varm tim. Mesnevi, ehnme, Hadika, Hafz
Divan gibi bizim klasiklerimiz arasnda yer alan kitaplarn snflara girdiini grmedim.
Felsefenin binini bir kurua almayan Sadinin, Hafzm ve Mevlanann torunlar son snfa dek
yabancs olduklar felsefi kavramlarla uramak zorunda kalyorlard. Dier yandan herhangi bir
Arap lehesinden yararlanarak, dilin kalplar ierisinde dorulama kurallar gelitirmekten te
baka bir aba sarfetmeyen, Taftazan ve Sakkaknin hayalci yaklamlar aratrma konusu
yaplabiliyordu. Ne var ki ada Fars edebiyatn bile etkilemi olan yaygn edebiyat akmlar
hi bir zaman gereken ilgiyi grmyordu. Tarih felsefesi, sanat, estetik, eletiri sanat gibi
edebiyat aratrcsna yardmc olacak temel disiplinler, fakltede ders olarak okutulmuyordu.
hesiz bu eksiklikler rnek alman Tahran niversitesinin eksikliklerinden neet ediyordu.
Ayrca bu alanlarda uzman bilim adamlarnn olmay, bunun bir baka nedeniydi, ite bizim u
an ki almalarmz fakltedeki bu tr eksiklik likleri gidermeye yneliktir. Bulunduum
evrelerde bu tr faaliyetlere katldm iin kendimi bahtiyar addediyorum, randa bu alanda
uzman olan kimselerin seimi, deerli hocalarn edebiyat topluluklar oluturmas, bu alandaki
eksikliklerin ortadan kalkmasna katkda bulunacaktr.
Yukarda deindiim rencilerin nemli edebiyat akmlaryla ilgili yeterli bir tankl yoktu.
Zira bugne kadar konuyla ilgili herhangi bir kitap yaynlanm deildi. Klasik Dou slubuyla
yazlm olan, bedi, men, ve beyan kitaplar, edeb eserlerin eletirisinde bavurulan yegane
kaynaklard. Bu lkenin, edebiyata gnl veren kimseler arasnda bu
gibi meselelerin konuulmas, bu tr eylerle uraanlarn saysnn artmas gerektiini
dnyordum. Hocalarmn rehberliinde bu kitaptan baz blmleri tercme edebileceimi;

ilgili blmlerde Fars edebiyatndan rnekler vermek suretiyle kitab dipnotlarla


zenginletirebileceimi syledim. Ne var ki bir takm skntlarn peimi brakt yoktu: Metne
fazla aina olmaym, Mehedte yaadm birtakm zorluklarla birleince balangta karar
verdiim bu ii sona erdireme dim. Ancak kitabn ok az bir blmn tercme edebildim.
Metinlerin tercmesi kolay deildi, ifade edilmesi zor olan ince anlamlarn dnda, ok basit
konularda bile anlalmay zorlatran kapal ve zor cmleler vard. Bu baz yazarlarn, zellikle
de aratrmacyazarlarm dar olduu bir hastalkt.
Tercme esnasnda bana zor gelen, hatta bazen beni mitsizlie dren hususlardan birisi de,
yazarn yabanc isim ve kavramlar Arap harfleriyle yazmas ya da Arapa yakn anlamlar
vermesidir. zellikle mtercimde baar midi dahi brakmayan bu ifadelerin tercmesinde ok
zorlanyordum. Mesela orijinal metinde geen bir kelime zerinde bir mddet dndkten sonra
ki b normal olmayan bir ey deildir bu kelimeyi Atl! olarak okuyordum. Ama daha sonra bu
ahsn adnn Othello olduunu rendim!
Kendi alannda uzman olan ve bu alana hakim olan yazarn, edebiyat ve sanata gnl verenler
iin yararl bir eser kaleme aldn burada sylemek zorundaym. Dilimizde bu tr almalarn
yeni olmas, parablk yazlar dnda, metodolojik ve bilimsel bir edebiyat eletirisi kitabnn
yazmam olmas, bu kitabn nemini ortaya koymaktadr. Bu ifadelerden de anlalaca zere
kitap, eletiri sanatyla ilgili kapsaml bilgiler vermeyi amalamaktadr. Kitabn, edebiyat blm
rencilerine faydal olaca dncesindeyim.
Mehed Edebiyat Fakltesi rencisi Hordadmah (1958).
ON YIL NCE
rencisi olmakla gurur duyduum Saygdeer hocam Dr. Feyyaz bana, FinNakd velEdeb
(Edebiyat ve Eletiriye Dair) adl bir kitab verme ltfunda bulunmulard. Kitabn yazar Dr.
Muhammed Mendurun edebiyat eletirisi alanndaki almalarndan vgyle szederek,
benden kitab tercme etmemi istediler. te nnzde duran bu kitap on yl nce tercme
edilmi bir kitaptr. Birka y Iran dnda bulunmu olmam, daha sonra asl metnin kaybolmas
ve dier zorluklar, kitabn yaynn bugne kadar geciktiren sebeplerdendir.
nl yazarlardan ve gl Arap edebiyatlarndan olan Dr. Mendurun eletiri alannda da
nemli eserleri vardr. Edeb derinlii, Arap ve Avrupa, zellikle de Fransz edebiyatn ok iyi
bilmesi, yazarn eletiri ve edebiyat alanndaki aratrmalarna byk bir zenginlik ve
kapsamllk kazandrmtr.
Dnyada edeb zenginlie sahip olan ender milletlerden birisi, zellikle de iirle ilgili harikulade
eserler veren Farsa konuan bizlerin, uygar dnyada ciddi ve belirgin bir sanat tr olarak kabul
edilen; hatta Sainte Beuue gibi dnrlerin dier insan bilimlerinden ayr bir bilimdal olarak
grd ve Avrupallarm nemli baarlar kazand sanat ve edebiyat eletirisi alannda yaya
kalm olduumuzu itiraf etmeliyiz.
Son ylarda sanatlar ve edebiyatlar arasnda bu eksiklikleri telafi etmeye ynelik almalarn
yapldngrmemiz bizi sevindiriyor. Bunlar eitli faaliyetler araclyla kendi arzu ve
isteklerini aka ortaya koymu bulunuyorlar. Ancak toplumsal, beer ve nsan alanda grlen
eksikliin bu alanda da varolduunu hissediyoruz. Bu eksiklik ve yanlln kayna, randa
dnrlerin ikiye ayrlm olmasdr. Birinci grup, klasik Farsa metinleri ok iyi bilen kude
0i muasrndir. Bunlar Avrupadaki yeni dnce akmlarndan habersizdirler; sanat, edebiyat,
estetik, edebiyat, edebiyat psikolojisi vb. alanlarda ortaya kan yeni akmlar bilmezler. ite bu
durum onlarn kendi dar alanlar iine hap solmalarna neden olmutur. Bunlarn yeni bir yol

bulmalar ya da, orijinal bireyler sylemeleri mmkn deildir. kinci gruptakiler ise Hoeng
Henvd16 tipi Iranl aydnlardr. Bunlar Fars edebiyat kaynaklarna tamamen yabancdrlar;
birikimlerinin hepsini de Avrupaya borludurlar; tercme dnr, tercme konuur, tercme
yazarlar ve deerlendirmelerini de tercme yaparlar. Grlerini, analiz ve sentezlerini hep
tercme bir slupla yaparlar. Hatta tercme dindar ya da tercme dinsizdirler. Ksacas
kendiliklerinden syledikleri hi bir ey yoktur, ister yanl ister doru olsun, syledikleri her
ey, ilgisiz, mphem, elikilerle dolu, etkisiz eylerdir. Bu balamda her alanda, zellikle de
edebiyat ve eletiri alannda, iki kltrl yazarlarn, dnrlerin ve bilimadamlarnm deeri
aa kmaktadr. Dr. Men dur, bir taraftan yerel bir ze dier yandan da evrensel bak asna
sahip ve gnmz fikir akmlarn ok iyi bilen bir yazardr. Bu gibilerine ok ihtiyacmz vardr.
Kitab nemli klan dier bir unsur ise slubudur. Bu alanda yazlan kapal, sz oyunlaryla ve
lafazanlklarla dolu, sembolik, soyut ifadelerin ve kinayelerin gereksiz bir ekilde bolca
kullanld dier kitaplarla karlatrldnda Mendurun eserinin, eitici ve derslerde takip
edilebilecek bir sluba sahip olduu grlmektedir. Kitab dikkatli bir ekilde okuyan bir kimse,
edebiyat ve eletiriyle ilgili temel konulara, akmlara, ekol ve ahsiyetlere ilkin nemli bilgiler
edinebilecektir. Sanrz buna gnmz toplumunda yaayan edebiyatlarn byk gereksinimi
vardr. Elinizdeki kitab, bu alanda
^ Hoeng Henvd: Merhum Dr. admann Bat Uygarlnn Hakimiyeti adl kitabnda,
(ar bat hayran olarak canlandrlan) tiplerden birisidir.
kk de olsa bir katkda bulunursa, bouna yaynlanm saylmayacaktr.
T
Farsada, bu alanda yaplm iki alma vardr: Birisi Dr. Sretgerin, Suhansenc (Sz
Tenkidi) adl kitab, kincisi de, sayn Dr. Zerrinkubun yazd Nakdi Edeb (Edeb Tenkid)
adl almasdr. Bu alanda yazlan en kapsaml kitap olmasna ramen Dr. Sretgerin kitabnda,
aceleyle yazlm bir grnm vermesinden baka sadece ngiliz bak asn yanstmas
bakmndan da nemli eksikler bulunmaktadr. Kitapta, slam dnyas, hatta Fransz dnyas
tmyle unutulmu gibidir.
Zengin kaynaklar kullanarak eletiri alannda nemli bilgiler veren Dr. Zerrinkubun kitabnda,
gnmz ekol ve akmlarna fazla yer verilmediini gryoruz. Okuyucu eletiriyle ilgili bir
eyler rense bile ada eletiri akmlarndan bihaber kalmaktadr. Ayrca kitabn slubu, ders
kitab olmaya elverili deildir; daha ok eletiriyle uraan bir evreye hitabeden bir kitap
grnmndedir.
Elinizde bulunan Edebiyat ve Eletiriye Dair adl bu kitap, okuyucularn zikredilen iki kitaba
bavurma gereksinimlerini btnyle ortadan kaldrmyorsa da, onlarn eksikliklerini bir lde
giderebilecektir. nk her iki yazarn da tesadf eseri olarak deinmedii ya da yeterli bir
ekilde tahlil edemedii konularda Dr. Mendur, aklayc ve ayrntl bilgiler veriyor. Akcl,
reticilii, fakltelerde ders kitab olarak kulanmaya elverili olmas kitab nemli klan dier
zelikler arasnda yeralr. zetle; ayn konuda yazlm olmalarna ramen her kitap da
birbirini tekrar etmeyip, tamamlamakta; onlardan hi biri okuyucunun dierini okuma arzusunu
ortadan kaldrmamaktadr.
A. eriat, Mehed, Abanmah 1346(1967)
GR
Allah, insan balktan17 yaratt: Sonra ona kendi Ruhun dan fledi. Onu kendi suretinde var
etti.18 ve ona isimleri retti. Allah, emaneti yere ve gklere sunduunda, onlar bunu

yklenmekten kandlar, insan ise bu emaneti zerine ald; sonra da Allah meleklere, Ademin
nnde saygyla yere kapanmalarn (secde) emretti.19 Byle yaratlan bir insann yznde,
srekli olarak kaderin izlerini grmek mmkndr. Daha tarihin ilk gnlerinden beri
kalabalklardan uzak durmu, yalnz kesine ekilerek hep kendisini dnmtr. Gzlerini
ktmserliin izleri kaplam, yzn strap dalgalar brmtr. nk hep kendisini hep bu
dnyann sahip olduklarndan daha fazlasna sahip bir varlk olarak grm, varolan m
kendisine yetmediini anlamtr. Sezgisel gcyle varlk snrnn tesine uzanmakta, varo
lanm sona erdii yerde, yoluna devam ederek sonsuzluu kucaklamaktadr.
nsan, bozuk yapl evrenin ehresinden, itenlikli doas ve berrak benliiyle ona (evrene) ne
kadar yabanc olduunu hissetmektedir. Ona yaklama ve gvenme midini kaybetmitir.
Vicdannn derinliklerinde iin iin gurbeti yaamaktadr. nsan kt, beyinsiz ve kendisine
yabanc; kendi rtsn zerine eken; kendine zg varln ortadan kaldrarak insan kendi
iinde eritmek isteyen bir doann kucanda yaadnn zlerek farkna vardnda, hem onun
hem de kendi varlndan rahatsz olmaktadr. nsann bu dnyada gurbeti yaamas, dnyann
dostu ve arkada olan kendisine kar yabanc olmas, vatan ve akrabay hatrlamasna
neden olmaktadr. Bu noktada insan felsefesinin en kkHamein mesnun: (15/26, 28, 33)
18
Allahn insan kendi suretinde yarattna ilkin hadisler vardr. Ayrca Tevratta bu
anlam ieren ayetlerin bulunduuna ahit oluyoruz.
19

Kuranda insann yaratl ile ilgili ayetler.

l problemlerinden biri olan dalizm (seneviyyet) problemi, ta balangtan bu yana insann


dncesinde kendisine bir yer edinmektedir. lkel insann kafasnda henz olgunlamam bir
halde varolan ilkel inanlarda bile aa dnyayuka r dnya inancnn bulunmas, bu adan
ilgin olmaldr. Farkl adlar altnda ve farkl formlarda ortaya km olsa da, dalizmin her
zaman ve her yerde varolduunu grmemiz mmkndr, insan, burada bulunan hakknda
kararszdr. Tarihin balangcndan bugne dek orada olana kar beslenilen tutku, ona
kavumak ve dokunmak iin duyulan arzular ve gsterilen abalar... Tm bunlar, insann manevi
hayatnn btn olan en gl heyecanlar ve duygular meydana getiriyor.
Tarih kalesinin tepesine ktmzda O yne giden bir yol bulabilmek iin rpnp duran
insann, elini gklere doru kaldrdn ya da gzlerini gnein gzlerine diktiini ve yahutta
atein sembolik ve kararszca yanan alevlerinin karsna geerek aknlkla onu seyrettiini,
kurtulu arzusunu ve dua neesini tm itenliiyle terennm ettiini gryoruz. nk o, her
nn grnmnde de, o diyarn phelere brnm esrarnn iaretlerini okumaktadr.
Onlarn varlnda, bu hanenin kr ve sknt veren doasna yabanc bir aydnl grmektedir.
Bu souk ve karanlk olan binaya baka bir alemin glgesinin dtn hissetmektedir.
Nerede olduu bilinmeyen lkenin kaybolmu yarat, gklerin altnda kendisini garib ve
yabanc olarak gren insan, serserice varolduunu bildii kaybolmu cenneti aramaktadr. Gittii
her yerde ondan iaretler olduunu sezinlemekte ve onu bulmak iin dua etmektedir. Araynn
beyhude olduunu farkettiinde, nerede olduunu bilmiyorum demekten vazgemeksizin
baka iaretlerin peine dmektedir. Yorulmakszn her tarafa kouturmas srasnda kard
gurbet lklar, darya bakan bir delik amak iin gsterdii abalar henz bu alemin
duvarlarnda yanklanmaya devam etmektedir. 20
Verilen elikili cevaplar, farkl tezahrlerin oluu, her iki istek arasnda varolan birlii ortadan
kaldrc nitelikte deildir. Glgamm Smer Gkkubbesinin altndaki aclarndan kaynaklanan
delice haykrlar, Budhanm, Karmadan kurtularak Nirvanaya ulamak iin kendine ikence
veren abalar, Hz. Alinin Medine hurmalklarnda sessiz gecelerde dkt gzyalar; Sartre ve
Camusnun dnyann anlamszlndan ve aptallndan dolay isyan edip karamsarla

dmesi... Bu topraklarn zerinde kendisini yalnz ve bigane olarak gren, bu zindann tavan
altnda bulunan evin kendi evi olmadn bilen insann ac eken ruhunun eitli teceli lerinden
ibarettir.
nsan niin, gndelik grltlerden uzaklatnda, dnyann deersizlii zerinde dnmekte,
derin tememllere dalmakta, kalb atlar hzlanmakta ve byk hayallere gar kolmaktadr.?
Sevin ve needen uzak, kendi kesine ekilmesinin sebebi nedir? Ban ellerinin arasna
alarak gzya dkmesi, kendi kendine konumalar nedendir? Bu dnyann deersizliine
yaklatka, niin ocuklar gibi sevincinden oynamaya balamaktadr? Derinlik, ruh ycelii,
dnce, hznle birlikte anlrken, aptalln, alakln ve deersizliin sevin ve neeyle
birlikte anlmasnn sebebi nedir? Aristodan bu yana, derinlikli, ciddi, hznl eyler sanat
olarak kabul edilirken21, yzeysel ve deersiz olan eylerin komedi
20
Feti (Fetiche), tabu, totem, mana (manna), put, yldz, ay, gne, ate ve tr rablerine
(RabbunNev) iman, ruhlara tapma (animis me), cennet, cehennem, ahiret, fiziktesi alem...
Bunlarn hepsi de insann yaam tarihinin ilk aamalarndan bu yana grnmeyen srra, te
dnyaya, ne olduunu ve nerede olduunu bilmedii bir eye, bu olmayana , tek kelimeyle
gayba ulamak iin gsterdii cokulu abalarn bir ifadesidir.
Burada hzn verici olan her eyin derinlikli ve ciddi bir anlam ieriine sahip olduunu
sylemek istemiyorum. Ancak ciddi ve derin anlama sahip olan her eyin hzn verici olduu da
ortadadr.

ve nee saylmas neden kaynaklanmaktadr? Niin insanlktan daha fazla nasibi olan kimseler,
zellikle hzn veren sanat eserlerine ilgi gsteriyorlar? Bunun sebebi, daha stn ve daha
uyank bir ruhun tecellisi olan hznn, evrenin darln ve daraltclm daha ok hissedebilmi
olmas deil midir? nsan mestolmay, sarholuu ve kendinden gemeyi niin ok sevmektedir?
Bunun nedeni onlarn, yaamn gerektirdii eylerle olan ou balarnn kopmas ve varln
ar yknn, ruhun omuzlarndan inmesi durumunda oluun delirten ve usandran
basklarndan kurtulabilmeleri, ve sadece bu arlksz anlarda gurbetin ac hatrasnn
unutuluyor ve varln irkin yznn gzden kayboluyor olmas deil midir? Byk ruhlarn,
derinlikli gnllerin, hznden, hazandan, sessizlikten ve gurub vaktinden holanmalar nasl
aklanabilir? Onun nedeni bu durum ve zamanlarda insann kendisini alemin biti snrna daha
yakn olarak hissediyor olmas deil midir?Insan, varlnn derinliklerinde hep, mutlak olan,
sonsuzu, ebediyet ve ezeliyeti, aydnl, za ' manszl, mekanszl, snrszl ve renksizlii,
mutlak soyutlamay, kutsal, mutlak zgrl, ilk balang ve son bitii, mutlak ereki ,
mutlak kemali, en doru mutluluu, mutlak hakikati, yakn olan, , ak, gzellii, mutlak iyiyi,
en gzel olan, en temiz olan arzulamaktadr. Bu ben, kendi sahip olduu doruluu ve iyilii,
te ve akn olanla akraba olarak grmekte ve Ona muhta olduunu dnmektedir. Greceli,
snrl, arz, vasat, artl, kt ve skntl, gnllere souk ve karanlk gelen, zamann ve
mekann zavall bir klesi durumunda olan, eksiklie ve lme mahkum olan bu dnya, insann
ycelerden uan ruhunun heyecanl lklerinin yabancs olduu bir yerdir. yleyse bu anlamlar
insann gnlne nereden atlmaktadr? nsan ruhunun derinliklerinden durmakszn fkran
hayret verici bu gayb emeler nereden kaynaklanmaktadrlar? Alevli atelerden btab dm
olan ruh, aldatc serabtan baka bir eyin bulunmad lde yolunu kaybetmitir.
Ktmserlik, merak, isyan ve kama tutkusu...Balangtan beri bu toprak zindann doasna
yerlemitir. Aclar vicdanlarn derinliklerinde yer edinmitir, ite bylesine gizemli bir yapdan,
maddi olmayan ve her zaman insana muttasl olan hayret verici bir fenomenin meydana geldiini
gryoruz.

DN, RFAN VE SANAT


Din, insann, kendi varlk karm/bulam yapsn temizlemek, topraktan Tanrya gitmek,
dnya23 olarak grd doaya ve hayata kutsallk24 boyutu eklemek ve onu uh rev
yapmak iin gsterdii abalarn tmdr. nk kutsal Durkheimin deyiiyle dinin en ayrc
vasflarmdandr.
rfan, burada kendisini yabanc hisseden ve kendisine yabanc olarak grd evrenin btn
unsurlaryla ayn evi paylaan; huzursuz ve yorgun vaziyette kendini kap ve duvara vuran,
tutsak olduu kafesinden uup darya kabilmek iin sabrszlanan, kendi alk olduu
vatannda, kendi tutsaklna neden olan ve kendi kendisine rt olan kendi varln ortadan
kaldrma ura veren bir insann ftratndaki yara/sancmm davurumudur.
Dnya ve uhr, birbirine komu olan belli bir corafi iklimin ad olarak deil, iki kart sfat
anlamnda kullanlmaktadr. Kt, eksik, irkin; ycelik, ruh ve anlamdan yoksun ve deersiz
olan her ey dnya iken; iyi, gzel, ebedi; ycelik, hakikat ve anlamla dolu olan her ey
uhrdr. Yakn olan, elden artakalan, nzil olan, ve faydal olan ne varsa hepsi dnyadr.
stn olan, uzak olan, te olan, yce ve deerli olan ne varsa o da uhrdr.
nsann tarihsel yaamnn ilk gnlerinden beri ruhunda ve dncesinde kutsal (sacre)
kavramnn grlm olmasnn ve srekli olarak insan kendi peinden srklemesinin sebebi
nedir?
Sanat, varolanla doymayan, varl az, souk, irkin, hatta Sartrenin deyiiyle, aptal (!)
bulan, varln anlamdan ve ruhtan yoksun olduunu dnen bir ruhun tecelli etmesinden
ibarettir. Bu ruh ac ve strap duymaktadr, ykseklerde uan bir gnle sahiptir, byk
dnceleri vardr; anlaml, duygulu ve bilgilidir. Bu haliyle, tasasz, ruhsuz, adi ve kuru halk
ktlesinin iinde bulunmak durumundadr. Herkesi kendisine yabanc olarak grmektedir: Yer,
gk ve ikisi arasnda bulunan her ey ona yabancdr.
te varlktan ve hayattan rahatszlk duyan bir bak asnn rn olan sanat, varl
temizleyerek olmas gereken^ yaknlatrmak ve bu alemin sahip olmad eyi ona vermek
iin aba sarfetmektedir.
Gurbetten slaya giden yolu insana gsteren ve onu gereklikten (realite) uzaklatrarak
hakikata yaklatran din ve irfann yolu buradan itibaren, sanattan farkl bir yne doru
uzanmaktadr. Din ve irfan, buradaki sabrszl ve burada olmayan bir yere ka arzusunu
dile getirme felsefesi iken, sanat burada kalma felsefesidir. Ancak sanat bunun mmkn
olamayacan anladnda, kendi vatan ve oradaki yaamndan artakalan hatralarla ve
dncelerle, burasn, oras gibi sslemeye almaktadr. Sanatsal eylemlerle, gzel,
bildik ve gayb olan o diyarn renk ve ekillerini, sesini, dilini, yabancs olduumuz bu
irkin dnyada taklid etme ura vermektedir, ite Aristonun sanat, temsil (drama, taklid)
olarak grmesi bu anlamdadr. Ancak Onun sylediklerinin tersine, sanat doada bulunanlarn
taklid edilmesi olmayp, doay, doatesi rneklere gre sslemek, ksacas doatesini taklid
etmektir.
Din adam ve arif gibi sanat da, dnyann yzn kendisine yabanc bulmaktadr. Ancak
sanat onlarn tersine, bilinen bir imgeye sahip olmadndan, ak ve gzelliin kendisinden
kt gizli gzelin yol gstericiliinde kendi yaratc gcyle, birlikte yaamaya mahkum
olduu bu yabancnn yzn bilinen bir renge boyayarak zindann evi haline getiriyor! te
insann yaratc igdsnn dsal bir tezahr olan sanat, Tanrnn yaratcln yanstan bu
varln devamnda ve dnyada varl hissedilen eksikliklerin giderilmesinde nemli bir ilev
stlenmektedir. Bu ekilde, kendisi iin yaplmayan bu binada yaad sknt ve aclarn bir

nebze de olsa hafifletmi olmakta, gurbette bir yabanc olarak yaamann kendisine verdii
aclara tahamml edebilmektedir.
Sanat gibi retim (zenaat) de insanda varolan yaratma eiliminin bir tecellisidir. Ancak retim,
sanatn aksine, varolandan duyulan rahatszlktan ve acdan deil, varolana daha yakn olma
arzusundan kaynaklanr. retimin amac kurtulu deil daha ok tutsaklktr. Sanat insan
doada olmayan^ ortak etmek isterken, retim doada olana ortak etmek ister.
Fakat taklid ve branlamay ieren derecesi de dahil olmak zere her sanat, zellikle de mzik,
iir gibi en st derecesi de dahil olmak zere her sanat gittike artan bir oranda evrenin eksik
oluundan dolay inleyen insann da daa snm davurmasmdan; ya da doadaki
eksiklikleri tamamlamak iin ortaya koyduu yaratc eylemlerin bir yansmasndan ibarettir.
Genellikle, sanatn z ve ltnn gzellik olduu, sanatn amacnn gzellikleri sergilemek
olduu sylenir. Bu szn tamamen yanl olduunu varsaymasak

bile,ki yledir kapal ve yzeysel olduunu syleyebiliriz. nk gzellik zaten sanatnn eseri
deil midir? Sanat gzeli, gzelden yoksun olan bir evren iinde yaratmaktadr. Mesela urada
duran gl aslnda gzel deildir ben sanatmla ondaki gzellii ortaya karyorum. Ressam onun
resmini iziyor, air onun vefasn ya da vefaszln iliyor. Mzisyen ise onun kulana
gnderdii fsltlarndan mzik yapyor.
Tan yerinin gnahszlnda, sularn byl rltsnda, seher vaktinin mjde getiren nesiminde,
gurub vaktinin safkan gzlerinde, gecenin semav trklerinde, geceyarsnm ak gkyzn
sessiz bahelerinde, aktan yorgun dm gzlerin mahmurluunda, ay ve gln geceleyin
kucaklamasnda, glmsemelerde, baklarda, aynda, akamn alacakaranlnda, rzgarla
aalarn uultulu saklanba oyununda, ufukta afakta, bizi kendisine ram eden her eyde
gizlenen ve insan byleyen gzellii, gizemi ve anlam, derinlii grmemek nasl mmkn
olur?
te byle olmasn istedii ancak istedii gibi olmayan bir dnyann karsndaki insann aresiz
hali! Kendisini adeta bir kulbede yoksun brakan alakln, darln ve irkinliin ama den
insan burasn, sanatn aldatclyla kendisi gibi yartanr varlklara yaraan bir saray gibi
sslemektedir.27 Tm eitleri ve aamalar iinde sanat, yar topBurada sanatn, niin daima
dinin ya da aristokrasinin tekelinde gelitiine ilkin sorular da cevaplanm olmaktadr.
Dinsanat dostluu, her ikisinin de ortak bir dile ve endieye sahip oluu ve birbirlerine akraba
olmalarndan kaynaklanr. Sanatn aristokrat snfnn kucanda bymesi meselesine gelince,
bunun sebebi bu dnyada varolanca sahip olan zenginlerin, ondan aldklar pay orannda
varolann eksikliini, yanl bir ekilde olsa da, daha fazla hissetmi olmalardr. te sanat byle
bir duygunun rndr. Ancak dnyada varolan eylere sahip olmayan ve geimliklerinin
temini iin durmadan almak zorunda kalan kimseler dnyann fakir (muhta) deil, zengin
olduuna inanrlar. Aslnda bunlara gre fakir olan dnya deil, kendileridir. Snflar
psikolojisi; Avrupa ve Amerikada ki skntlarla Afrika ve Asyadaki skntlarn karlatrlmas;
ii ve
rak ve yar tanr olan bu yaratkta, her ikisinin sonsuz birlemesinden kaynaklanan hznn bir
yansmasndan ibarettir. Ac, kararszlk, hzn, ak; bir ba bu murdar, kokumu maddenin,
kabal ve deersizlii iine gizlenmi, dier ba ise yaratl snrndan geen ve insan boan
zaman ve mekan altst eden ve ebediyet gknden, melekut aleminin zirvesinden glge salan
bir yapnn zorunlu unsurlarndandr. Kelimelerin ie yaramad, hayallerimizin yar yoldan geri
dnd bir durumda cennetten yeryzne srgn edilmi olan insanolunun yaratma kalemi
olan sanat, alak ve kokumu bir mekan olan yeryzn kendisine yarar bir mekan olan

cennet gibi ssleme abas ierisindedir, ilk yaamnda olduu gibi, mahkumu olduu srgn
hayatnda da iir okuyor, yazyor, mzik dinliyor, dansediyor, resimleri seyrediyor. Bylece
doada gsz ve mecalsiz bir ekilde varolanlara kendi tebih gc ile ruh flyor, istiare
araclyla da ona sahip olmad eyler bahediyor. Sihirli parmaklaryla l ve aptal yabanc
komular olan varlklara, dil, bilin ve tanklk ruhu alyor. Unsurlardan oluan bu ynn en
aptal olan yer ve gklere, tankln, anlamn, duygu ve akrabaln rengini veriyor.28
nk doal varlklarn hi birine kar yaknlk duymuyor, onlar kendi dert orta olarak
grmyor. Kendisine dert orta bulmak, akrabalar oluturmak insann en derin
gereksinimlerinden birisidir. Yldzl, ak ve sakin olan bir gecede gkyz rahat ve gamszdr,
ite bu yzden Tintoretnin muzdarip ve tutsak ruhu, bembeyaz deil, gaml ve sar bir
kyllerin realist ve madd arzularyla, kapitalist ve burjuva snfnn idealist arzularnn
karlatrlmas, meselenin daha fazla aydnla kavumasna sebep olacaktr.
28
te bu noktada sanat, belli yasa, ilke ve kalplarla aklama abalarnn anlamsz
olduu ortaya km olmaktadr. Sanat iin kurallar koymak o kadar gln olurdu ki,
gamlanmak ve kzmak iin konulan kurallar onlardan daha anlaml olurdu.
gkyz istiyor. Madem ki bu dnyada insana hzn veren sar bir gkyz yoktur, o halde
Tinteret bunu Celcetta adl tablosunda yaratacaktr. Picassonun, sanat, doay taklit
kskacndan kurtarmak iin gsterdii abalar, her sanatn doasnda yer alan isyan duygusunun
ak bir gstergesi olup, arzularna doann cevap vermemesi dolaysyla duyduu ruhsal aclarn
davurumudur. Sartrein deyiiyle Picasso, kibrit kutusunun durumunu bozmadan ondan bir
yarasa yapmaya alyordu Niin? nk doa iki kart birara ya getirmekten acizdir. te
insan doann bu aczine tahamml etmek istemiyor. zbilinci olmayan, duygusuz bir sabahn
seyri, tm evrenin kendisiyle birlikte dnmesi gerektiine ve varln duygulanmas
gerektiine inanan airin ruhunu tatmin etmeye yetmemektedir. air, ufuklarn gerisinden, cesur
bir kahraman gibi anszn karak, hanerini syrp gecenin karanlnn boynunu uuran ve
yarnn altn rengini ln gecesine aan bir sabah dlemektedir. Doann byle bir sabah
olmadna gre air bunu kendisi yaratacaktr:
Sabah felein knndan syrd hanerini! (Hakan)
imdi, Leonardo da Vincinin durumunu soracaksnz. Doada, dudaklarnda tebessm olan
Monalisa gerekten vard! Ressam doada varolan bir eyi taklid etti. artc olan u ki, doada
eksik olan bir eyin varl burada daha ak bir ekilde grlmektedir. Doa bir kadnn
dudaklarndaki anlaml ve sembolik, sevecen ve yumuak bir hznle kark glmsemeyi
gsterirken Vinci, bu glmsemeyi bir para tuvalin zerine izebilmitir. Doann yoksun
olduu ey de zaten budur.
Bir kadnn i gdklayn grnmn, anlaml bir suskunluu, bir mabedin kutsalln ve
ululuunu bir avu boya ve bir para kuma ile ifade edebilen bir ressam orijanal bir ey
yaratm deil midir?
amur ile Allahn fledii ruh arasndaki eitli derecelerde bulunan insanlar gibi sanat da
yeryznden uzaklat lde hasretini ve ztrabm gereki bir ekilde yanstmaktadr. Kim
daha fazla insan ise, daha fazla dertli olur. Sanat dnyasnda varln kendisinden daha kt
sanat eserlerinin bulunduunu syleyerek bu grme kar kan kimseler bulunabilir. Sanatn,
akn olana doru bir seyir olduunu ifade ettiimize gre, bu gibi eyleri sanat olarak kabul
etmeyecek miyiz?! Tabii ki sanat eseridirler. ayet bu eserler gerekten adi ve varolandan daha
stn deilseler ki eksiklikleri ortadadr! uslclerin ifadesiyle, buradaki anlamazlk kavramda
deil, dorulama yntemi ve lttedir. nk normal durumdan daha kt sslenen bir kadnla,

sanat hilesine bavurarak gz, ka ve dudaklarnda, gerekte varolmayan ilgin gzellikler


yaratan bir kadn ayn amata birlemektedirler. Bu noktada baka bir konunun, yani sanatsal
yaratmalardaki baar ya da baarszlk konusunun snrlarna gelmi bulunuyoruz. Bir sanat
eserinin baarl ya da baarsz olduunu ancak sanat eletirmeni deerlendirebilir.
Sanat, din ve irfan arasndaki yakn ilikiye tarih de tanklk etmektedir. Sanat trleri, dnyann
en mistik ve dinle en ok ilgisi olan; dinin ve irfann kucanda doan ve bu iki memeden st
emen olgularmdandr. Her sanat bir mira ya da mira arzusudur. SidretlMntehaya olan
yolculuunda sanat, srtndaki varlk yk hafifledike yeryznden daha ok uzaklatn ve
maverann aydnlna, gzelliine, kutsallna ve scaklna daha fazla yaklatn hisseden;
gerekliin souk ve iren yzn sanatsal becerileriyle ve hakikaten gzellikleriyle ssleyen
kimsedir30. Sanat, maveSanatn gereklikten ve rayi akldan uzaklatka gzellemesinin
ve deerlenmesinin nedeni budur. nk gereklik fakirdir; akl ve radan szetmek, varolmas
gereken, ancak gayb olan aklamaktr. te mslmanlarn tm olumsuz tavrlarna ramen,
mziin slam tasavvufunun korumas altnda varln srdrmesinin sebebi budur. Ayn ey
Fars kltr ve edebiyatnn karmak yaps iin de geerlidir. Kltr tarihimizde tasavvufun,
doar domaz kendisini iirin kucana atmasnn, bir baka ifadeyle azn aar amaz iir
sylemeye balamasnn baka bir sebebi var mdr? Dert orta olan ve ayn dili konuan bu iki
akrabann bulumas, dounun anlam ykl manevi tarihinin en gzel ve en ilgin olaylarndan
birisidir. Gurbet acsnn kararszlatrd irfan, bu alemin diyalog dili olmayan ve yce alemin
yk az ve hzl uan melekleri olan iirin szckleriyle; air mm Sezerin deyiiyle,
dnce dalgalarnn varlk sahiline arpmasyla oluan seslerden ibaret kendine zg mziin
yol gstericiliinde, b tab dm olan ruhun bu srgn yerinin insan boan ve dilsiz brakan
kalesinden uuunu kolaylatrmaktadr.
Dr. Ali eriat
EDEBYAT ELETRS VE TARH
Tarihsel olarak, edebiyat eletirisinin edebiyat nceledii grlmektedir. phesiz eletirmen,
ayn zamanda edebiyatn da yaratcsdr. Cahiliyye dneminde Arap airlerin ayn zamanda iir
eletirileri de yaptklarn biliyoruz. Tarih kaynaklar, bu dnemde deha olarak kabul edilen bir
kimsenin, kendisine tahsis edilmi zel adrnda iir eletirileri yaptn haber vermektedir.
Eski Yunanda ilk eletirmen ayn zadnce bu dnyann fakir vatandadr. Sanat, insann
yeryznde her zaman kendisini gurbette hissetmesidir. Sanat, bu diyarn hakimi olan akln
otoritesine isyan etmektedir. Bu yzden akln yargsna, kendisi iin belirledii kurallara teslim
olmamakta, boynuna mantn yularn geirmek isteyenlere isyan ederek esaret zincirlerini
krmaktadr.
manda bir tiyatro yazar olan Aristophanestir31 Kendisi, Kurbaalar (Les Grenouilles) adl
tiyatro eserinde, Aechy le32, Sophokles33 ve Eurupides34 gibi trajedi airlerinin iirlerini tenkid
etmektedir.
Bu durumda eletirinin edebiyatn tarihini ncelediini ve edebiyat eserleriyle birlikte ortaya
ktn syleyebiliriz. airler, tarihin en eski eletirmenleridirler.35
Ancak edebiyat tarihi, her milletin edebiyat zenginliklerinin toplanarak, tarihsel bir ifadeye
brndrlmesiyle birlikte ortaya kmtr. Her ne kadar edebiyat tarihinin temel unsurlarndan
birisi eletiri olsa da, her ikisini birbirinden ayrmak gerektiine inanyoruz. Tm yazl
edebiyatlarn dili, Ingiliz edebiyat, Fransz edebiyat ve Arap edebiyat gibi eitli
edebiyatlardan olumutur. Arap edebiyat tarihiyle, dier edebiyatlarn tarihinin birbirinden
farkllk arzetmesi hususu, zerinde durulmas gereken bir husustur. zlerek sylemek gerekir

ki Arap edebiyatn incelediimizde, eletiri ad3^ Aristophanes (m.. 450386): Yunanl mehur
komedi airi. Kendisine onbir komedi eseri nispet edilmektedir. Bunlar, siyasi ve felsefi ierikli,
aristokrat bir bak asyla yazlmlardr. Bulutlar (Les Nueses) adl komedisinde Sokratesi
eletirmektedir.
32
Aechyle (m.. 525454): Yunan trajedisinin babalardandr. Ayn zamanda, dnyann en
byk airlerindendir. Kendisi felsefeyle de ilgilenmitir. Baz iirlerinin bestelendii
bilinmektedir, hanllara kar yaplan Maraton ve Selamin savalarna katlmtr. ranllar,
Zincire bal Promethe ve Akhamenon adl eserleri vardr.
33
Sophokles: M. 5. yzylda yaam air. Trajedi sanatnn en gzel rnekleri arasnda
yer alan yedi eser yazmtr. Bu eserlerinde koronun nemine ilk kez dikkat ekmitir. nsan
iradesine nem vermi, trajedi dilini daha doal ve daha yumuak bir hale getirmitir.
34
Eurupides (m.480404): Yunan trajedi airlerinin sonuncusudur. Byk Fransz air
Racinein rnek ald kimsedir.
'ir .
DD Iran edebiyat tarihinde de bunun rneklerine rastlamak mmkndr. Mucem ve Drt
Makale, Azerin Ategedesi gibi kitaplarla baz airlerin eletiri sanatn kullandklarm
gryoruz. (A. eriat)
na iir ve nesir sanatndan baka bir eye rastlamamz mmkn deildir. Hatta son dnemlerde
yazlan Arap edebiyatna dair kitaplarda bile, filozof ve tarihilere fazla yer verilmediini,
yalnzca iir ve nesrin tarihsel geliim srecinin ele alndn gryoruz. Bunlar da genellikle
dnce ve duygudan yoksun, kelime oyunlarnn ar bast resaF ve maka mat tr
eserlere hasredilmi birer alma olmaktan te gitmemektedir. Halbuki Avrupallar edebiyat
tarihlerim bu ekilde yazmamlardr. Batda yazlan edebiyat tarihi kitaplar, zengin ierikli,
genelde sosyoloji ve tarihle ilgilenen, sosyolog ve tarihi biyografilerine nem veren kimseler
tarafndan kaleme alnmlardr.36
ster Arap edebiyatyla ilgili kaleme alman kitaplarn dar kalplar iinde, ister AvrupalIlarn daha
geni bak asyla
36 randaki edebiyat tarihi kitaplar da ayn ekilde kuru ve dar kapsamldr Ancak Tezkire tr
kitaplar ki bunlara edebiyat tarihi demek zaten mmkn deildir bu deerlendirmenin dndadr,
Tm gleri ile Avrupay taklit eden ada edebiyat tarihi kitaplar, yazarn ad ve knyesi,
doum yeriyle ilgili nispeten ayrntl bilgiler vermektedirler. Buna ramen airlerin
duygularndan ve zelliklerinden, hangi ekole bal olduklarndan bahsetme gerei
duymamlardr Tezkire slubuyla, airlerin iirlerinden birka rnek ver | mekle
yetinmilerdir. Tarihsel olarak bu eserlerde, genel tarihle edebiyat tarihinin farkn grmek
mmkn deildir. Filozof ve bilginlerin farkl bir blm olarak ele alnd yerlerde bile, bu
kimselerin edebiyatla ilikilerinden ve an edebiyat ruhundan szedlmem tir. Siyasal durum
ve toplumsal meselelerle ilgili olarak herhangi bir tarihsel dnemden bahsederken, bunun
edebiyat tarihiyle ilikisi nadiren kurulmutur. Bir dnemin ruhunu oluturan eitli dnceler
birbirinden kopuk olarak verilmitir. Dahas her nesri edebiyat eseri olarak grdklerinden
kaynaklanmal ki, hikayelerin zerinde ok durmulardr. elEbniye an HakikatlEdviye tr
kitaplarn dilbilim kitaplar arasnda saymak gerekir. Ancak bunlar, hi bir zaman Tarihi
Beyhaki ve Makamati Hamdgibileriyle edeer saylmaz. Ayrca edebiyat eserlerinin
gncelletirilmesinde tarihsel ve edeb eletiriye fazla dikkat edilmedii dikkat eken hususlar
arasnda yer almaktadr. (A. eriat)

deerlendirelim, edebiyat tarihiyle edebiyat eletirisini birbirinden ayrmamz kanlmazdr. Bu


noktann aydnla kavuturulmas iin edebiyat tarihinin ve eletirisinin ne anlama geldiini,
metodlarmm neler olduunu aklamamz gerekir. Genel anlamda edebiyat tarihi, tarihin bir
parasdr. Edebiyatn doasyla ilgili hususlar bir kenara brakacak olursak, edebiyat tarihinin
de tarihsel metodlarla altn ifade edebiliriz. Zaman tarafndan krlan genel tarihinin
zerinde imdiki zamann herhangi bir etkisi yoktur. Bu anlamda o, imdiki zamana
balanmayan olaylarla ilgilenir. Halbuki edebiyat zamanmzda da devam eden bir gemile
ilgilenir.
Genel tarih, yazl belgelerce bize emanet edilen ve haber asndan ele alman meselelelerle
ilgilidir.37 iir ve nesirlerden oluan edebiyat eserleri gllk duygusu ve dncelerin tahrik
edilmesi bakmndan kalcdrlar. Bu eserler uygar halklarn yaamlarnn vazgeilmez
paralarndan birisini tekil ederler.38 nk nasl ki mantksal dnmenin besBence, yazarn
bu tanm kapsayc bir tanm olmaktan uzaktr. Yazar, edebiyat tarihine yer bulabilmek iin
byle bir tanm yapmak zorunda kalmtr. Aksi takdirde tarihin tm anlamlarn ierecek bir
tanm yerine sadece haber asndan kaydnn konulduu bir tanm yapmak mmkn deildir.
Ancak yazarn kulland bahs kelimesinin anlamn tarihin tm anlamlarm kapsayacak
ekilde geniletirsek bunun mmkn olabileceini syleyebiliriz. Fakat szko nusu kelime bu
kadar geni bir anlama sahip deildir. Tanmda, tarihin ruhu tamamen unutulmu durumdadr.
nk tarih, (yani bu ruhtan ve onunla ilgili olan meselelerden bahsetmek), sadece bu ruhun
kefedilmesi iin varolan bir disiplindir( A. eriat)
Yazar bu konuda da nemli bir yanlgnn ierisindedir. Edebiyat eserlerinin, uygar halklarn
yaamlarnn vazgeilmez paralarndan biri olduunu sylemek yerine bunlarn, kadim
tarihleri ve kkl medeniyetleri olan milletlere zg olduunu sylemenin daha isabetli olacam
dnyorum. Her ne kadar bunlarn gnmzde uygar olarak adlandrlmas mmkn olmasa
da. Amerika, in, ran, Yunan ve Arap halklar gibi uygar saylan halklar arasnda
lendii kaynak matematikse, edebiyat eserleri de insann zevk ve duygularna parlaklk, dikkat
ve zgnlk baheder.39
Bu temel ilke dorultusunda edebiyat tarihinin genel tarihten farkn ortaya koymu
bulunuyoruz. Edebiyat tarihisini kkrtan ve onu tutucu yapan insani unsurlar, genel tarih
bakmndan tarihiyi tehdit eden byk bir tehlike olarak karmza kar.40
Genel tarih ortaklaa sahip olduumuz tmel eylerden bahsederken, edebiyat tarihi, bamsz
olarak bulunan tekil olgulardan bahseder; hereyden nce, ele alman bir kitabn ya da yazarn
zelliklerini ve dierlerinden ayrld noktalar gnna karmaya alr. Genel tarih,
rejimlerden, toplumsal olgulardan, halk devrimlerinden, ekonomik ve sosyal deiimlerden
szeder.
Edebiyat tarihi, inceleme konusu yapt yazarn ayrc vasflarnn neler olduunu inceler.
Yazarlar ya gemi olayyaplacak bir mukayese bu gerei daha ak bir ekilde ortaya
koyacaktr. Burada uygarlktan ziyade, bir milletin tarih boyunca maruz kald soukluun ve
scakln sonucu olan pikinliin ve olgunluun lt olarak kullanlmas gerektii
dncesindeyiz. (A. eriat)
39
Edebiyat eserlerinin mantk ve dnceye bir katksnn olmadn, sadece zevk ve
duygular beslediini sylemek bence doru bir tespit deildir. nk insanda bunlar insanda
birbirinden bamsz olarak varolan gler deildir. Bunlardan birinin beslenmesini, dierinin de
beslenmesi anlamna gelir. (A. eriat)

40
Bu nokta da dnmeye deerdir: Gerekten edebiyat tarihisinin mutaassb ve tarafgir
olmas kanlmaz m? Edebiyat tarihisi ve genel tarihi taaassub ve tarafgirlikten uzak
duramazsa objektif bir tarihi perspektifi nasl yakalayabilir? Tarafgirlik edebiyat tarihini
gvensiz yapmaz m? Bana gre edebiyat tarihinin, estetik zevklere ve gzellik duygusuna, bir
baka deyile, anlalr, ancak anlatlamaz kuralna dayand kabul edildii mddete bunun
yanl bir yarg olmad sylenebilir. Ne var ki, edebiyat tarihi, analiz ve sentezlere dayanmak
durumundaysa, taassup ve tarafgirlik kanlmas gereken bir eydir. (A. eriat)
lardan ya da halihazrda meydana gelen vakalardan beslenirler. Gnmze dek devam eden,
gemile gelecee uzanan imdiden oluan bu iki temel, genellikle herkesin iinde gizlendii
insan ahsiyetini oluturur. Edebiyat tarihisi bu cevherleri arayp bulur, sonra da farkl
cevherleri birbirinden ayrarak, her ferdin temel karakteristikliklerini ortaya koyar. O bu sre
ierisinde ok dikkatli omak zorundadr. te yandan genel tarihi, tek tek olaylardan hareket
ederek, zerinde alt an genel ruhunu yakalamaya alr. Dnsel ve duygusal gdlerin
toplam olmas dolaysyla edebiyattan szetmek gpta ile baklmas gereken insani abalar
arasnda yer alr. phesiz bununla genel tarihin bu tr gdlere ve deerlere gereksinim
duymadn sylemek istemiyoruz. Ancak edebiyat tarihinin bunu gznnde bulundurmasnn
daha fazla nemli olduunu vurgulamak istiyoruz. nk her ne kadar edebiyat tarihisinin de,
tarihi olmas dolaysyla taassuptan uzak durmak zoruna olduunu sylyorsak da, gerekte
onun bundan uzak duramadna tank oluyoruz. nk edebiyat tarihisinin tm yarglar
kanlmaz olarak kendi ahsi tecrbelerine dayanr. Edebiyat tarihisi, bir edebiyat ya da edebi
bir metinle ilgili bir yargda bulunduu zaman, eserin zerindeki etkilerini tesbit etmek zere
kendisine bavurmas zorunludur. Ancak bundan sonra edebiyatnn ya da edebi metinden
edindii izlenimlerin, eserin kendisinden mi yoksa zel inan ve taasuplarmdan m
kaynaklandn tespit etmek iin rasyonel bir deerlendirme yntemini kullanacaktr.
Edebiyat Tarihinin Trkeri
Edebiyat tarihi alannda yazlan eserlerde genellikle za mansal bir snflamann esas alnd
grlmektedir. Edebiyat tarihi, bu tr kitaplarda dnem ve alara ayrlarak incelenir. Bu metod
edebiyat tarihinin yegane metodu deildir. Hatta tarih yazmann en iyi metodunun bu olmad
bile sylenebilir.
Bu adan Avrupallar tarih yazmyla ilgili yeni metodlar gelitirmilerdir. Bu ynyle edebiyat
tarihini, eitli edebiyat dallar, edebi yntemler veya edebiyatta dnce okullar
bakmndan yazmak mmkndr.
Mesela Arap edebiyat tarihinin, alfabetik bir metodla tedvin edilmesi ve her bir maddenin ilgili
meselenin tarihsel geliimini ele almas mmkndr. Ya da Avrupa edebiyat tarihinde, lirik,
sembolik, romantik akmlarn tarihsel geliim sreleri ele alnabilir. Keza bedi sanatnn
Mslim b. Ve lidten Eb Temmama kadar geen sredeki geliiminin ele alnd bir Arap
edebiyat tarihi yazlabilir. Bu metod, her dnemin farkl sanat zevkinin oluu gereinden
hareket eder.
Edebiyatta dnce ekollerinin tarihinde, EbulAl ve EbulAthiyenin eserlerinde dnce ve
inanca ait iirler ya da Bear ve Eb Nvsn iirlerinde Tasavvuf ve Ibh Edebiyat balkl
aratrmalar yaplabilir. Bu almalarda her dnemde edebiyatn etkisi altnda bulunan dnce
ve inanlardan szedilebilir.
Edebi Eletiri ve Trleri
Edebi eletiri, edebiyat ekollerinin ve tarzlarnn incelenip her birinin dierinden farkn ortaya
koymak eklinde tanmlanabilir.

Tanm anlalr klmak iin buradaki tarz kelimesinin akla kavuturulmas gerekir. Tarz
kelimesi, szlk asndan sadece bir metnin anlamnn aklanmas anlamnda deildir. Yazarn
telif eklinin btncl bir metodla incelenmesini de ierir. Yazarn kulland ifadeler, dnce
ve duygular da eletirmenin konusu kapsamndadr. Herhangi bir yazarn tarzn ele aldmzda,
eserin oluumunu salayan drt unsurun gznnde tutulmas gerekir. Hikayecinin tarzyla
tiyatro yazarnn tarz nasl birbirinden farklysa, her yazarn dierinden farkl, kendine zg bir
tarz vardr. Farkl konularda yazlan eserler idealist ya da realist bir bak asyla yazlm
olabilir; veya yazar eserini alakalem bir slupla ya da sorumluluk tayan bir slupla yazm
olabilir. Deiik grleri inceleme konusu yaptmzda, verilen hkmlerin, yaplan
eletirilerin ahsi tecrbelere dayanmasnn kanlmaz olduunu kabul etmek zorunda kalrz.
Her eletiri bir etkilenimle balar. nk hi kimse sahih idrake dorudan mdahele eden ahsi
tecrbe ve zevklerinden kendisini uzak tutamaz.
Bir kimyacnn size, bir svnn birincil bileenlerini verdiini dnn. Hatta bunlarn
bilekedeki oranlarn da size sylemi olsun. Svnn kendisini tatmadan, onun bileenlerini
tatmanz bizathi svy tatm olmanz anlamna gelmez. nk eitli unsurlar terkib iine
girdiinde daha nce sahip olmadklar yeni zellikler kazanr. Bir manzaray tasvir eden en iyi
yazar bile sizdeki o manzaray grme isteini yo kedemez. Edebiyat iin de ayn eyleri
sylemek mmkndr. Edebiyat eserinin bizde uyandrd etki ayn zamanda eletirinin
dayand temele tekabl eder.
Zevkler, bilgilerin deil duygularn aracdr. nk zevk de bireysellik, bilgide ise genellik
vardr. Zevkleri bilgiye dntren meleke tefekkrdr. Tefekkr araclyla zevklerimiz g ve
sebat kazanr, bireysellikten kurtulup umumilik kazanma imkan elde eder. Edebi branlarn her
birinin kendine zg yazm kurallarnn bulunmas, edebi dncenin belli bal zelliklerinden
biridir. Bunun ls, zamann mehur yazarlarnn eserlerine gre belirlenir. Yazarlkta cari olan
telif kurallar, sekin edebi metinlerden karlr. Aristodan bu yana bu gelenek devam etmitir.
Aristo, edebiyat ve tiyatro eletirisi alannda koyduu kurallarda Yunanca edebi metinleri esas
almtr.
Aristo, bunun iin bazen bir yazar, bazen de bir eseri l alr. Bunu trajedi ile ilgili koyduu
kurallarda daha ak bir ekilde grmek mmkndr. Trajediyle ilgili olarak Sop hoklesin
eserlerini, zellikle de Kral Oidipus45 adl eserini esas almtr.
Eletiriyle uraan kimselerin, eletiriyi kolaycla kaarak, bir bo zaman ura olarak
grmemeleri, eletiri konusu yaptklar eserleri etraflca tahlil etmeleri gerekir.
Eletiri her ne kadar insann bireysel deneyimlerine dayansa da, iki byk eletiri akmndan
szedebiliriz: Birincisi, znel ve teessr (zsel i) eletiri; (critique subjective imp ressioniste),
dieri ise objektif (zsel d) eletiri (critique ob jective) olarak bilinir. Eletirinin sbjektif
olmasnn kanlmaz olduunu savunanlar, bamsz bireylerin ve bireysel duygularn varln
delil gstererek edebiyatta genellemelerde bulunmann doru olmayacan sylerler. Bizler bir
ok zevkin nedenlerini bilmiyoruz. Ayrca bunlarn epistemolojik adan ele alnmalar da
mmkn deildir. nk yaptmz aklama bu konuda yaplabilecek nihai bir aklama
deildir; baka aklamalarn da ayn derecede doru olduklar syleOedipe Roi, eski piyeslerin
en mkemmellerinden biridir. Bu piyeste Odip, kendi aslna iz srmektedir.
nebilir. Objektif eletiri taraftarlar bunun tam tersini sylemenin daha doru olduuna inanrlar.
nk bir satran oyuncusunun iyi satran oynamas, talarn hareketini iyi bilmesine
balanamaz. Objektif eletiride benimsenen gr b kuraln uygulanma tarzdr. te yazarn
gc, bu uygulamann niteliine bal olarak ortaya kar. Sbjektif eletiriye rasyonel unsurlar
kart gibi, objektif eletiriye de duygusal unsurlarn karmadn syleyemeyiz. Bu yzden

objektif eletirinin rasyonel ilkelere, sbjektif eletirinin de zel zevklere dayandn sylemek
yzeysel bir genellemeden teye gitmez. Edebiyatn, doal olarak eitlerinin bulunmasn
engellemediini ve gzel sanat oluturan bamsz birimlerden meydana geldiini
unutmamalyz.
Gzellik, hi bir zaman, deimeyen ilkelere ve n kabullere bal deildir. lkeli dnme tarz,
edebiyatta yarglarn ortaya kmasn kolaylatrmaya yneliktir. Ondokuzuncu yzyl
romantikleri, deimez kurallarn hakim olduu klasik edebiyata kar saldrya getikleri zaman,
artk edebiyat alannda kesin kurallar koyma fikri kimsenin akimn ucundan bile gemiyordu.
nk edebi eletiri iin geerli olan her ey edebiyatn kendisi iin de geerli deildir. Edebiyat
eletirisiyle ilgili deimez kurallar koymak iin yaplan saysz teebbsler, her zaman edebiyat
belli snrlar iine hapsetmekten uzak durmaya zen gstermilerdir.
Dier yandan baz dnrler de sanatn ancak belli kaytlamalarla yaamn devam
ettirebileceine inanr. rnein edebiyatn en ok kurall tr olan iirde bulunan kafiye, airin
zihninde, onsuz ulamasnn mmkn olmad, bir ok anlamn domasna yolamaktadr. Bir
Fransz zdeyiinde belirtildii gibi, sanat ancak kaytlarla yaar.
Dogmatik Eletiri (Critique Dogmatiue)
Dogmatik eletiri olarak adlandrlan eletiri, dinsel, blgesel ve rksal gr ve inanlarn tam
bir tasallutu altnda bulunan kimsenin eletirisidir. Oysa eletiride kiinin bu tr taassuplarn bir
kenara brakmas arttr. Ne var ki bunu yapmak sanld kadar kolay deildir. Genellikle eletiri
konusu yaplan eylerin kurucu unsurlar arasnda inanlarn da yer almas meseleye baka bir
zorluk boyutu daha eklemektedir.
Tiyatro ya da hikaye tahlillerinde bu eilimlerden biri ie kartnda, her tahlil zel bir bak
asnn rn olarak belirmektedir. Bu durumda eletirmenin zihninde buna kar kan ya da
bunu onaylayan fikirler oluacaktr.
Edebiyat eserlerinin en belirgin zelliklerinden biri de kkrtclktr. ster belli bir ayrnty
ilesin isterse genel aklamalara ynelsin bir edebiyat eseri kkrtclktan uzak kalamaz. nk
her yazar, olaylarn aktarm srasnda kendi zel grlerini de zmnen cmlelerin arasna
serpitirir. te biz onun zel grn, benimsedii tarz irdeleyerek gnna karabiliriz.
Edeb bir eserle ilgili yaptmz karsamalarda, eserin kurucu unsurlarnn onun sanatsal
tekniinden bamsz olarak dnlemeyecei hususuna dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu
yzden bir eserin sanatsal yntemi ve slubunun bamsz bir ekilde ele alnmas mmkn
deildir.
Eletirmen, kendi zel duygularnn ar bast konularn nelerden ibaret olduunu belirlemek
iin, szlerini akim altnda belirlemelidir. Bu da, akln kapsaycl, bak asnn genilii,
derinlii ve pimilii, ahsi amalardan uzak durma ve uzun bir deneyimin varl ile dorudan
ilikilidir.
Her ne kadar akl azaltp ruhun gcn zayflatsa da, ahsi amalar insandaki deerlendirme
gcnn artmasna yolaar. Kiinin kendisini bu amalardan uzak tutabileceini iddia etmek
zordur. nk bu, doas gerei insanda her zaman varolan bir zaaftr. Ancak kendi yarglarmz
rasyonel esaslara dayandrarak, herhangi bir inanc benimseyen kimsenin ilgisini ekebilecek bir
forma kavuturabiliiz.
Edebiyatta birbirlerinden ayrdedilmesi g karmak meseleler vardr. rnein Hayyam
eletirmenleri kendisiyle ilgili henz tatmin edici bir sonuca ulaabilmi deildirler. Acaba
Hayyam zevk ve lezzet dkn bir kimse midir, yoksa Tanrya inanan saf bir mistik midir?

Rbailerinde yer verdii arap zmden yaplan ve sarho eden gerek bir arap mdr yoksa
mecazi olarak kullanlan vahdet arab mdr? Her konuda arya varan coku, heyecan ve
duygular ounlukla tasavvufla birarada dnld bir gerektir. Bu nedenle, zevklerine,
lezzetine dkn olan bir kimse nasl Hayyam kendi deer yarglarna ve zevklerine uygun
olarak deerlin diriyorsa, temiz yrekli bir suf de ona kendi dorularnn penceresinden
bakacaktr. Ayn ekilde filozof bir eletirmen, inanlarn bir kenara brakarak, Hayyamm
rbailerini psikolojik adan deerlendirecektir. Nasl bir bak asyla hareket ederse etsin, bir
eletirmenin kendi zel inanlarn eletirisine yanstmaktan kanmas gerekir. Zikredilen
rnekte grld gibi birbiriyle iie gemi nemli problemler vardr. Bu yzden eletirmen
ancak psikolojik bir analiz yapmas halinde zel duygu ve inanlarndan kanabilir.
Bilimsel Eletiri (Critique Scientifque)
Bilimsel eletiri ondokuzuncu yzyln sonlarnda bilimsel ve doal, zellikle de biyolojik
aratrmalarda kendini gsteren byk hareketlerin sonucu olarak ortaya kmtr.
Bu aratrmalarla birlikte kaydedilen gelimeler, bilim felsefesinin ortaya kyla paralellik
arzeder. Darwin in trlerin kkeni ve evrimiyle ilgili teorisi bunlar arasnda en popler olandr.
Balangta sadece biyolojinin snrlar iinde kalan bu teori, daha sonra gittike genileyerek,
Herbert Spencer (1820 1903) gibi ngiliz bilimadamlarn abasyla sosyoloji, ahlak ve psikolojiyi
iine alacak bir kapsaycla ulamtr.
Edebiyat eletirmenleri bu teorinin edebiyat iin de ugu lanabileceine karar vermilerdir. te
Edebiyat Trlerinin Tekml ad altnda bir dizi kitap kaleme alan Ferdinand Brunetiere
(18491906), evrim teorisini edebiyat alanna uygulamaya alan ilk Fransz eletirmen olarak
bilinir. Mezkur kitaplarnda, hikaye, retorik gibi edebi trlerin, kendi dnemine dek geirdii
evrim srecinin niteliklerini ilemitir. Bu ar bir klfet gerektiren bir iddiayd. Eer Brunetiere
gibi gl bir yazar tarafndan savunulmam olsayd, kimse bununla ilgilenmeyecekti. Gvenilir
yarglar ve kapsaml birikimiyle tannan Brunetierenin, bu teorisiyle dikkatleri kendi zerine
ekmeyi baard grlmektedir. Bylesine gl bir yazarn gcyle takviye edilen teori
edebiyat dnyasnda kendisine nemli bir yer at. Brunetierein ona kazandrd zenginlikle
birlikte, teoriye kar kan bir ok okuyucu bile ondan istifade edebilmitir.
Burada Brunetierein bu alanda neler yaptn grmek iin baz rnekler vermemiz gerekir. O,
klasik ada (onye dinci yzyl) kiliselerdeki dinsel retoriin, insann ycelii ve dml,
sonsuz bir yaamn olmay ve kesin bir ekilde sona ermesi, hayata duyulan gvensizlik ve
doaya duyulan gven, insann ilahi bir kudret tarafndan yaratlm olmas dolaysyla ancak
doann kucanda huzura ermesi gibi meseleleri ele aldn, buna mukabil onokuzuncu yzyl
romantizm akmnda ayn meselelerin iir yaps iinde ilendiini, romantik bir airin insan ve
kendi doas zerine dndn, hayattan ve hayatn sonluluundan dert yandn ve
gzellikler karsnda aknlk iine dtn savunuyordu.
Her iki niteliin bu ekilde bir deerlendirmesini yapan ve her bir trn dier edebi trn evrimi
sonucu meydana geldiini savunan Brunetierein, edebiyat trlerinin orijinali ve evrimi adl
teorisiyle bu grn iddia etmeye alt. O, buradan hareketle, dinsel retoriin ierik olarak
evrimi neticesinde romantik iirin ortaya kt sonucuna ulam bulunuyordu.
Bu akm baka bir konuyu daha gndeme getiriyordu: Eletirmen, eski edebi metinleri yeni
bilimsel ve toplumsal gelimelerin altnda ele almalyd. Mesela bir airin aadaki iirini
okuduunda veya zenginleri yerden yere vurup fakirlere arka kan bir iir okuduunda, airin
sosyalizmi savunan bir kimse olduunu ileri srmekten ekinmiyordu.

nsan basiretsizlii insan kle etti.


varolan cevherini balklara adak etti
ocuka davranlaryla, kpeklerden daha kt bir duruma geldi.
Baka bir kpein nnde ba een hi bir kpek grmedim.
Bu tr eletirilerin bilimsel bir deeri ve nemi yoktur. Ancak dar dnceli ve bilgisiz kimseler
bilgilik taslar. nk derinlikli dnen aydn bir eletirmen, sosyalizm ve demokrasi gibi
kavramlarn sadece zel salam temellere dayanmas gerektiini; airin iir kalbnda aa
vurduu dnce ve ilhamlardan millerce uzak olduunu iyi bilir. te bu tarz eletirilere kar
kan byk eletirmenlerden birisi yle diyor:
Yeni edebiyat kadar eski edebiyat etkileyen baka bir faktr bulmak mmkn deildir!
Burada eletirmenin, modern dncenin rn olan anlaylar eski eserlere dayatan, bunlar
zerine modern grlerden kaynaklanan zoraki yorumlar yapan kimseleri kastettii
anlalmaktadr. Eletiri alannda byle bir tutum benimsemek ho olmayan bir yntemdir ve
ondan dikkatle saknmak gerek.
ayet modern bilimin verileri edebi metinlerin analizinde ie yaryorsa, bu modern bilimin
kendisinden kaynaklanan bir zorunluluk deildir. Bu, bilimin bizatihi ruhunda varolan bir
ynelimdir. Bilimsel ruh dediimiz ey, abartl ve gereksiz ifadelerden kanmak anlamnda
eletirmenin sahip olmas gereken ahlaki ruhtur. Eletirmen yarglarnda dikkatli davranmal,
tmel yarglardan ziyade, tikel yarglara ynelmelidir. karsamalarnda her zaman doru
bilgilere dayanmaldr. Sonra da akln doru bulduu tmel delilleri kullanmaldr.
Eletirmen, sosyoloji ve psikoloji bilimlerinin, insan ruhu ve toplum hayatyla ilgili teorilerine
gvenmek zorundadr. Ancak bu teorilerin bir edebiyat ya da baka bir kimse zerinde
uygulanmas doru deildir. nk insan topluluklar ve insan bireyleri, dierinden farkl olan
bamsz ahsiyetlerden oluur.47 Eletirmen bu ahsiyetlerden her birisinin dierinden ayrld
noktalar bilmek zorundadr. Beeri bilimler de dahil olmak zere tm bilimsel teoriler genel ve
ortak olan olan olgulara dayanr. Freudun psikolojiyle ilgili teorileri, Auguste Comteun
sosyolojiyle ilgili teorileri ve Kari Marxm tarih felsefesi alanndaki teorilerine bakacak olursak,
bunlardan her birinin hakikatin bir ynn ele aldklarn, hakikati tm boyutlaryla
kuatamadklarm grrz. Dolaysyla denilebilir ki genelleme insan dncesinde en tehlikeli
bir sapmann ortaya kmasna yolamaktadr.
d aktr. Bilimsel konularla insani konular birbirinden ayrdet mek gerekir. Yoksa
demokrasinin, zgrln, sosyalizmin, faizmin, Sezarcln orijinal tezlerini eski eserlerde
bulamayacamza dair bir delil ileri srmek mmkn deildir. Mesela ondokuzuncu yzylda
ortaya kan, komnizm ve marksizmin nve olarak Maz dekilikte varolduunu sylediimizde
mantksz bir karsamada bulunmu oluruz. (A. eriat)
47
Gurwitch bu konuda yle demektedir: Toplum yoktur toplumlar vardr (sociologie
differentialle)
Tarihsel Eletiri (Critique Historique)
Tarihsel eletiri, her eyden nce edebiyat olgularnn, yazar ve eserlerinin zerine yaplan
yorumlardr. Bu tr eletirilerde, karlatrmadan ziyade tanma ve tantma nemlidir.48
almalarnda bu tarz tercih eden eletirmenler, yaptklar yorumun okuyucunun kendince
ulaaca her tr yargya ak olduu grndedirler. Bir ok eletirmen, gc orannda bu tr
eletirileri yapma gereksinimi duyar. Eletirmenin edebi istidad lsnde ikinci dereceden

nemi haiz olan eserleri tarihsel adan eletiriye tabii tutmas son derece nemlidir. nk bu
metinler insann kendi metnine ve ruhuna daha yatkndrlar; kendi evrelerinin grnmn
yanstan birer ayna durumundadrlar. nk byk ve dahi sanat ve yazarlar, ya gemiin etkisi
altnda ya da zamanlarn am kimselerdir. Bunlar daha ok evresinden soyutlanm bir halde
yaayan insanlara yakndrlar. nsann metni, iinde toplumsal, gndelik gelimelerin yaand
bir ocak gibidir. nsanlar kendi evresindeki renkleri daha ok benimseme eilimindedir. te
bu renkler ikinci dereceden yazarlarn eserlerinde daha fazla gze arpar.
u halde yazarlarn ahsiyetlerinin ve edeb eserlerin tahlili, ancak onlar ortaya karan an,
onlarn gemilerinin, o dnemde yaayan insanlarn ideal ve arzularnn iyi bilinmesi halinde
hakkyla gerekletirilmi olacaktr. Bir yazar, sadece onu etkiliyen eylerin bilinmesi halinde
tannm olmaz; ayn zamanda onun gelecek kuaklar zerindeki etkisi de inceleme konusu
yaplmaldr. nk bir yazarla ilgili malumat, ou kere yazarn kendi eserlerinden ok, daha
sonra gelen kuaklar zerindeki etkilerinden ediniyoruz. Gnmz eletirmenleri, Hamlet gibi
bir ahsiyetin, Shakespeareden ok Ondan sonra gelen yazar ve eletirmenlerinin abas sonucu
daha fazla tannr hale geldiine inanmaktadr. Eletirmen bu ekilde Shakespeare hakknda daha
ok bilgi edinmi
olmaktadr. Shakespeare gibi bir eletirmen, sadece Hamlet destann okuyarak Danimarka tarihi
hakknda bilgi edinip, sonra da tiyatroda sergiledii Hamletle kyaslanabilecek bir karara varm
olsayd birok eksikliklikleri bulunan bir sonuca ulam olacakt.
Tarihsel eletiri metodu, yazarn sadece bir eserinin deil, tm eserlerinin inceleme konusu
yaplmas halinde faydal olacaktr. Eletirmen, ancak bu ekilde doru yarglara ulaabilir. Hem
objektif hem de sbjektif eletirinin temel ilkesi budur. Eletirmeni en ok yanlgya dren ey,
yazarn tek bir eserini gznne alarak eletiri yapmasdr.
Linguistik Eletirisi (Critique Linguistique)
Ressamlkta renk, talkta ta neyse, edebiyatta da dil odur. Hatta edebiyatn daha ok dile bal
bir ura olduu
randa daha ok airler ve yazarlar (elbette genellikle airler) hakknda yaplan aratrmalar, bu
balamda ele alnabilir. ounluk, bunun, bir airi veya yazar eletirme, inceleme ve tanmada
tek bilimsel yntem olduunu zannederler. Burada hatrda tutulmas gereken nokta udur: Bu tr
aratrmalar, bizatihi edebiyatn ve sanatn kendisinden daha ok psikolojik ve sosyolojik
almalar iin yararldr. Yazara gre, ikinci snf yazar ve airler halka daha yakn olmalar,
halkn iinde bulunmalar; duygu, sanat ve inanlar kendi evrelerinin gereklerinden
kaynaklanmas dolaysyla, deha olan air ve yazarlara tercih edilmelidir. Ancak bugn
dnrlerimizin bunun pek farkna varmadklar anlalmaktadr. Herkes deha air ve yazarlarla
ilgilenirken, kendi konumlarn, edebiyat ve sanat alannda fazla tamnmayan(!) bir airi
tantmakla glendirmektedir. Halbuki erhi Taarruf gibi kitaplar ya da Mevlana gibi
ahsiyetler ruh ve mana gklerinde ylesine ykselmilerdir ki bunlarn artk yeryz insanlarn
grmeleri mmkn deildir. te yandan, Semeki Ayyar, Eb Mslimnme, Drbnme,
emse ve Kahkaha, Asr Ahmed,MeclisulMminin', CennetlHuld gibi kitablarla,
Ubeyd Zkn ve Kabusnmenin yazar kendi zamanlarnda ve mekanlarnda dorudan toplumu
etkileyen kitablar ve yazarlardr. te ben tarihsel eletiride bu gibi kimselere nem verilmesi
gerektiini dnyorum. (A. eriat)
bile sylenebilir. nk insann duygu ve dncelerin varlk alanna kmas, onlarn dile
gelmelerine baldr. phesiz duygu ve dncelerin szcklerin emrine verilmesinde bir ok
zorluklar bulunmaktadr. Ancak onlar szcn emrine ram etmede baar salamadan , duygu
ve dncenin varlndan szetmek mmkn deildir.

Birok edeb ibarenin kendisinde, estetik ve sanatsal bir olgunun varln gryoruz. Ayn
dnceyi ya da duyguyu baka farkl ifadelerle anlatmak, farkl sanatsal olgularn ortaya
kmas anlamna gelir. rnein air Hakan:
Felein knndan kard hanerini sabah dediinde gnein douundan bahsetme niyeti
tamyordu; sanatsal bir grnm ortaya karmak istiyordu. Dolaysyla dil, anlamlar ifade
eden bir ara deil, bamsz bir varl olan bizatihi sanatsal bir varlktr. Bu konuda bir yazar,
anlam m nemli yoksa szck m? sorusuna, baka bir soruyla cevap veriyor: Makasn iki
azndan hangisi ok nemlidir?
Teori, dile bahettii deer bakmndan ok nemlidir. ster dile gelen szck formlar eklinde,
isterse kada yazlan yazlar eklinde olsun, bana gre anlamlarn nsel bir varln dnmek
zorunlu deildir. Dnceye daldmzda kafamzda anlamlar belirsiz bir ekilde olumaya
balar. Aksi takdirde nce anlamlarn daha sonra da dile gelen szcklerin varolduunu kabul
etmemiz gerekecektir.
Fakat duygularla ilgili olarak bu teorinin geerliliini ileri srmek mmkn grnmemektedir.
nk duygularmz dile gelmeden nce de vardrlar. Burada teori, dilin nemini vurgularken
arya gitmitir. Yoksa konuma yetenei bulunmayan kimselerin ve hayvanlarn,
dnemediklerini ve hissiz olduklarn ileri srmek mmkn deildir. Dil, hem duygularla hem
de bilgi ile ilgilidir. (Elbette burada szkonusu olan sadece akl bilgi deildir) Yaz dediimiz
sembolik iaretler, sahip olunan tarzla iie gemi bir halde bulunurlar. Kelimelerin tadklar
ruhun anlalmas ok nemlidir. Her ne kadar cmle ve kelimelerin yapsyla ilgili olarak sarf ve
nahiv (gramer) bilgilerinin renilmesi gerekli ise de, bunlarn bize dille ilgili dorudan bilgiler
verdiini syleyemeyiz. Ancak dilin ruhunu ve tad duygular iimizde duyumsadmzda
dille ilgili yeterli bilgilere ulam oluruz. Her ne kadar bu konuda herkes ayn istidada sahip
olmasa da, herhangi bir dilde yazlm nemli eserlerin dikkatli bir ekilde tetkik edilmesi bu
konuda bize ok yardmc olacaktr. Dilin ruhunu anlama bakmndan bir yazarn yeterli olup
olmad, onun dili kullanma keyfiyetinde ve kullanlan dilin zelliklerinde kendini gsterir. Bu
ekilde bir yazarla ilgili olarak nemli konular ilerken orta yolu izlediini ya da fazla
ayrntlara girdiini syleyebiliriz. te yandan analiz ve nitelemelerin bir edebi eser asndan ne
kadar nemli olduu aa km oluyor. Bir ok yazarn yaz slubu, duygusal olaylar
araclyla okuyucularda bir hassasiyet oluturmaktan ibarettir. Tahrik gc asndan bu olaylar
gittike ykselen bir tempoda ylesine arka arkaya gelmektedir ki, sonunda yazarn amalad
hedefe birdenbire ulalm olmaktadr^
Bunun en iyi rneini ehnmenm yedi blmden oluan Rstem hikayesinde bulmak
mmkndr. Hikayede, her birisi dierinden daha gerilimli olan olaylar rntsnn varl
hemen sezilmektedir. (A. eriat)
Adophe Thiersin51 dedii gibi, Napolyonun kahraman askerlerinin Alp dalarndan geiini
ayrntl olarak yazmak ve okuyucunun ilgisini en iyi ekilde devam ettirmek istiyorsanz,
oradaki grntlerin hepsini vermek zorundasnz. Askerlerin arasndaki mesafelerden tutun da,
orada girdikleri atmalarn saysna ve tadklar yklerin arlna kadar bir ok ayrntya
girmek zorundasnz.
te Thiersin dedii gibi, bu esnada yazarn azndan kan yabanc kelimeler okuyucunun
kalbinin derinliklerine yerlemektedir. nk bu kelimeler yazarn azndan kendiliinden
tecelli ederler. Bu durumda yazar bir heyecan izhar etmek zorunda olduunu hissetmektedir. Dil
eletirisi, sahih bir tarih bilgisiyle, kelimelerin, zellikle de soyut kelimelerin uradklar
deiikliklerin bilgisini gerektirmektedir. zellikle de soyut isim ve sfatlara vurgu yapmamzn
sebebi, zat isimleri sabit ve deimez iken, soyut isimlerin duygularn deiimine paralel olarak
deimesidir.

te yandan bir ok yazar, meramlarn ifade ederken, szlkteki soyut isim ve sfatlarn
yardmyla deiimleri ifade eden yeni kelimeler tretmektedir. Bir eletirmen kelimenin szlk
anlamyla terim anlam arasndaki fark ok iyi bilmelidir. nk yazarn amacn ancak bu
ekilde anlama imkanna kavuur. Mesela zekat kelimesi szlkte temizlenme analmma
geldii halde, Islami terminolojide bundan baka bir anlama gelir. te bu yzden dil eletirisi,
yazarn mraacat edebilecei en bamsz llerden birisi olarak grlebilir.
Kuran Kerimde normal dil kurallaryla aklanamayan bir ok ifade vardr. Beleat alimleri bu
gibi ifadelerin belaat
Adolphe Thiers (17971877): Fransz tarihi ve siyaset adam. Meclis bakanl ve babakanlk
yapmtr. Kendisi ayn zamanda Ordre Partisi genel bakanyd. Kralla kar kan etkili
yazlaryla bilinir. Fransz Devrimi Tarihi, Fransz mparatorluu ve Konslleri Tarihi adl
kitaplar vardr.
asndan deerini ortaya karmaya almaktadrlar.
Eletirmenin dayanmas gereken ikinci dereceden nemli noktalardan biri de gramer kurallardr.
Bir yazar gramer kurallarna uymak zorundadr. Cehaletini belagat ad altnda giz leyemez.
Ancak bunlara vakf olmakla beraber sanatsal bir incelik yaratmak isteyen gl yazarlarn dil
kurallarna bakaldrmas normal karlanabilir. nk bunlarn kitaplar dil iin delil tekil eder.
Bunun tersi de dorudur. Yani onlarn eserleri de dil asndan kritik edilmelidir. nk dil,
konuanlarn zerinde dnmesine paralel olarak deiiklik gsteren canl bir olgudur. Batl
eletirmenler, bir yazarn herkese bilinen genel kurallara uyarak, yaygn slubu tercih
etmesinin, usan verici bir tarzn meydana gelmesine yolatma inanmaktadrlar. Buradan
mutlak olgunluun gerekte usandrc olduu sonucu ortaya kmaktadr. Bu yzden bazen,
yazarlarn edebi eytanlklara bavurarak herkesin bildii tarzn dna kmas gerekir. Ayn
eyler dnce eserleri iin de geerlidir. Dnrler, herkesin nceden tahmin edebilecei bir
sonuca ulamak yerine, okuyucunun zihin dnyasna beklemedii bir anda gl darbeler
indirerek onun sinirlerini uyarmaktadr.
Kuran Kerimde de buna delil tekil edebilecek ayetler vardr. rnein tekillik (mfred) ifade
eden bir kelime ikilik (tesniye) ifade eden bir anlamda kullanlmaktadr. Fel
yuhricennekum minelcenneti fel tek (Sakn o eytan) sizi cennetten srp karmasn,
sonra mutsuz olursun. (Taha 20/117) Bir baka yerde, mfred bir ifade oul anlamda kullanlr:
Ve cealn llmttekne imman Rabbi miz bizi takva sahiplerine nder kl. (Furkan, 25/74)
Bazen de zamir merciinden nce gelir: ve evcesef nefsihi hfen M s Musa bu yzden kendi
iinde bir tr korku duymaya balad. (Taha, 20/67)52. Bugn bir ok yazar arasnda yayMesela
u ayet te buna rnek olarak verilebilir: Yznz douya ya da batya evirmeniz iyilik
deildir. Ancak iyilik Allaha ve ahiret gnne inanmanzdr. (2/177) Firdevsi de iirlerinde bu
sanat kullanmtr:
gn olan bir anlaya gre, mesleine gerekten ilgi duyan her eletirmenin kar kmas gereken
ey, taklit ve hafza dan gelen (orijinal olmayan) ilhamdr.
Daha nce ayaa dm tabirleri ok kullanan bir yazar, aklla ilgili bir hastala dar olmu
demektir. nk piyasada elden ele dolaarak tm zelliklerini kaybeden madeni paralar gibi, bu
kelimeler tm gzelliklerini ve deerlerini yitirmilerdir. te eletirmen byle bir yazar,
dncelerini ve slubunu yenilemeye zorlad gibi, kulland szckler zerinde yeniden
dnmeye, estetik zevklere nem vermeye, eski metinlerden kelimeleri dn almaktan
vazgemeye de mecbur brakacaktr. Yazarlarn ezberledikleri szckleri ska kullanmalar,
eskilerin ifadelerine bolca yer vermeleri, dncenin bir metinde normal akna devam etmesini,

orijinal bir eser meydana getirmesini engeller. Hatta yazarn kendi duygularn dahi, iinden
geldii gibi dile getirememesine yolaar.
Hy derdi dn beguym pen/vezn pen adet nebed berene. Nohost an ki herkes ki dred
hred/nedred gam ve nki z beguze red
Ne ad koned zi an ki o yfte/ne ger be guzerd zu eved tafte Bena buved nihan dared
umd/negyed ki nr verd h boved.
u ez rene ve ez bed ten sn eved/ez nbudenih hresan eved. Burada yazar gibi; dilbilgisi
kurallarn sadece deha air ve yazarlarn ihmal edebileceklerini sylemek yerine, tedavlde
olmayan kelimelerin kullanm hakknn ya da dilin normal kurallarnn dna klmas hakknn
tm yazar ve airlere tannmas gerektiine inanyorum. Aksi takdirde gelenee ve yerleik
kurallara kar kmann bir sanat, letafet, estetik veya yenilik olarak grlmesi ve bunu
gerekletirme hakknn sadece deha yazarlara ve airlere tannmas doru deildir. Ayrca dilin
kurallarnn ihlali her zaman sanat ve letafet eseri olarak grlemez. rnein sz ustas olan
Sadinin u mehur beyti, izafet harfini hazfetmedii iin aypl saylacaktr:
Bergi drehtn sebz der nazar huyr.
Her varaka defter est marifet kerdigar!
Burada marifeti kerdigar ibaresi, iirin btnsel yaps iinde herhangi bir ilevi olmayan
izafet (isim tamlamas) durumundaTek sermayeleri hafzalar olan birok yazarn eserlerinde,
eitli bahanelerle hafzalarnda depoladklar eyleri tezahr ettirdikleri grlmektedir.
Duygu ve dncelerini orijinal bir slupla anlatmay sorumluluk olarak gren bir yazar, bu
tavryla dili zenginletirmi ve dilin geliimine katkda bulunmu olur. Dolaysyla
eletirmenlerin yazarlar buna tevik etmeleri zorunludur. nk bir dilin zenginliinin, o dildeki
kelimelerin okluuna bal olduunu dnmek yanltr.
Bir dilin zenginlii, o dilin ifade edebildii duygu ve dncelerin zenginliine baldr. Bu
yzden nemli olan szn nicelii deil, ifadelerin nitelii ve eitliliidir. Nitekim Araplarn
bana gelen felaket, Arapa yazan yazarlarn bu gerein yeterince farkna varmam
olmalardr.53 ou yadr. Ayrca varak kelimesinin muzaafun ileyhi olan n zamirinin
berg kelimesine irca edilmesinin mmkn olmasdr. Yani varak bergi drehtan . Varak
berg (yapran yapra) ne dernektir? Geri burada Sadininin, zamiri kesin bir ekilde
drehtan kelimesine atfettii grlmekte ise de, gramatik adan zamir muzaafun ileyhe deil
muzaafa irca edilmektedir. Byle bir kuraln olduunu kabul ettiimizde bile, bergi drehtan
ifadesi burada ilevsiz ve zaid kalmaktadr. Netice olarak byle bir kuraln ihlalinin iirde
herhangi bir letafetin ve sanatn ortaya kmasna yolamad grlyor. te yandan yazar
bilinmeyen u ibarede yaplan bir dil yanl, cmleye ilave bir aklama gc, sanat ve letafet
katyor: Agay ir ki bedni harc iyb u zehab yek p kudem ode est. u msra da buna
rnek olarak verilebilir: Men nem ki Rustem bd pehlivan. Veya u cmle: Nice diierkekler
(erkek gibi yiit kadnlar) vardr ki, erkekkadnlar (kadn gibi korkak olan erkekler) zerinde
yneticilik yapmlar ve yapmaya devam etmektedirler. zellikle de estetik zevki olan bir ok
kimse, hiciv ve vg nitelii tayan ifadelerinde, eitli betimlemelerinde, dil kurallarn ihlal
ederek mbalaal lafzlar oka kullanrlar. (A. eriat)
Genellikle Arap edebiyatlar veya Arap edebiyatna aina olanlar, Arap dilinin zenginliini ve
glln gstermek zere, ayn kelimesinin yetmi anlamnn olduunu ya da deve
anlamna gelen yzden fazla kelime bulunduunu sylerler. Halbuki belagat ve fesazar, iyi bir
edeb eserde kullanlan bir kelimenin yerinin baka bir kelime tarafndan doldurulamayacann

farknda deildir. nk hi bir dilde eanlaml kelime yoktur. Bu, her yazarn zerinde
durmas gereken nemli bir konudur. Hatta herhangi bir ismin yerine kullanlan sfatlarn, ismin
eanlamls olan baka bir isim olmad iin, bu ismin eanlamls olarak kullanlmas, bu
grmz dorular niteliktedir. rnein her ikisi de sfat olan sarim ve mhend
kelimeleri, Arapada kl kelimesinin eanlamls olarak kullanlr. Bu yanlg, sfatlarn
dikkatsiz bir ekilde kullanlmasndan ileri geliyor. Ancak burada vurgulanmas gereken husus
udur: Eletirmen sfatlarn kullanm konusunda yazardan daha dikkatli ve daha tavizsiz
olmaldr. nk bir yazar, kuland sfatlarn niteliine gre yeterli ya da yetersiz olarak
deerlendirmek mmkndr.
Ancak derinlii olmayan s bir yazar, srekli mbalaal ifadeler kullanmay tercih eder. Bunun
yannda yetenekli bir
hat asndan, hatta bunlardan daha nemlisi, en derin dnceleri, en ince ve en gzel nitelikleri,
en zarif duygular ifade etmede mucizev gce sahip olmak bakmndan sanat ve marifetin
zirvesinde olan ki onlar genellikle bundan habersizdir Kuran ve NehculBe la mn, sahip
olduklar kelimelerin says bakmndan, yzlerce yeni kelime, kavram ve terimi amil olan
gnmz dk ve orta seviyeli Arapa metinlerinin dzeyine eriemediini dnrler. Maka
mat Harr gibi metinleri, daha aa derecelerde bile alsalar edebi adan Kuran seviyesi de
sayan kimseler, mimari slup, ince mhendislik hesaplar, estetik grnm, eitlilik, ok uzak
gelecein ihtiyalarn gznnde bulundurmak bakmndan planc, programc, mhendis ve
dekorasyoncularn, yapmnda yzlerce ilmi, teknik ve zevki sanat kullandklar hayretamiz bir
bina karsnda durup onu sadece fiziki gzellik asndan deerlendirerek, onun tan,
imentosunu ve harcn inceleme konusu yapyorlar. Onlarn l ald szkonusu gzellikler,
meni, beyan lafz ve manevibedi sanatlar, iir tenkidi, aruz, kafiye gibi adlarla anlan
gzelliklerdir. Halbuki bir binann gzellii, onun fiziki yapsyla nadiren ilgilidir. (Daha fazla
bilgi iin benim Selmn Pk adl kitabma baklabilir.) (A. eriat)
yazar, sz uzatmaktan baka bir ie yaramayan zayf tabirleri kullanmad gibi, mahareti ve
gcyle kendi sekinliini ortaya koyabilir. Eletiri her zaman yazarn lehinedir. nk bir
yazarn sahip olduu yegane sermaye ve g, okuyucularn kendisine olan gveni ve inancdr.
te gereksiz yere sz uzatma ve mbalaa kadar bu imkan ortadan kaldran baka bir ey
yoktur.
Yazarn slubunda, dnce ve duygular iiedir. Ne yazarn ne de eletirmenin, bunlarn iki
farkl kayna olduunu ileri srmeye hakk yoktur. Her yazarn meslek srr olan u gerei iyi
bilmesi gerekir: yi bir eserde, dnce ve duygular birbirleriyle yle kucaklatrlmaldrlar ki,
okuyucu yazarn, gnlyle dnp aklyla yazdn hissedebilsin.
Dnceye duygusal bir motif katmak iin, illa da zel bir terim kullanmak gerekmez. Burada
yapacamz ey, Ab dulkahir Crcannin, EsrarulBelaa ve DelilulVcz adl kitablarmda
belirttii gibi, atf harflerini ve soru edatlarn kullanarak, tahsis, takrir, soru ve taaccb
cmleleri kurmaktan ibarettir!
phesiz dnceleri, duygusal cmlelerle ifade etmek daha zor olsa da, mant kullanarak
bunun stesinden gelmek mmkndr. Zorluk, duygusal mantkla dnsel mantn birbirinden
farkl olmasndan kaynaklanmaktadr. Ancak bir yazarn airane bak bu zorluu yenebilir. Zira
byle bir bak, yazarn kendi duygularn grmesini ve onu dier duygulardan ayrdederek
kendisi iin tantmasn salayabilir. Bylece yazarn kendi duygular nemli eyleri aa
kararak, amalanan dncenin anlatlmasn salayabilir.
Kendi duygu ve dncelerini aklamak, gl bir yazarn houna gidecektir. Yazarln ayn
zamanda bir sanat olduu unutulmamaldr. Yazar ve airlerin doal igdyle akyan bir ku

olarak grlmesi doru deildir. nk her ne kadar bu sanat, doal bir yetenei gerektiriyorsa
da, bu yetenein yazarln belli ilkelerine dayanmas kanlmazdr. Her
yazarn iinde, yazdklarn eletiriye tabii tutan bir eletirmen gizlidir. George Duhamel54 in bu
konuda gzel bir sz vardr. Duhamel, Balzacla ilgili olarak, Balzac, Balzac bulmak iin
yzlerce sayfa karalad demektedir. Balzac, kendisini, belli bir kimlii ve slubu olan bir yazar
olarak tantmak iin bir ok ey yazmak zorunda kald. Keza ayn ahs, (mehur Fransz
Heykeltra) Auguste Rodin (18401917) hakmda unlar sylemektedir: Rodin kendi derununa
ulamak iin uzun yllar heykeltralk atlyesinde beklemek zorunda kald.
Yazarln estetik bir ls olarak, eserlerde salam, ama gizli bir ekilde icra edilen sanatn ilk
bakta gze arpmamasna, eserin doal haliyle grnmesine dikkat edilmesi zorunludur. Zaten
Sehli Mmtennin anlam da budur.55
Mzik iin de benzer eyleri sylemek mmkndr. Kompleks olmayan, basit bir mzik
eserinin, herkes tarafndan kolayca taklid edilebilir nitelikte olduu iin, fazla bir deeri yoktur.
Ancak belli bir derinlii olan, mziksel parada, mziin szlere deil, ruha ait olduu hemen
anlalacaktr. Sradan bir arkc bunun pek farknda olmasa da, bu tr mzik paralarnn,
taklidinin zor olduu ve hi bir zaman
54
Fransz yazar. ehidlerin Yaam ve Medemyet gibi psikolojik adan dikkat eken
almalar vardr.
55
Hafzn sanatnn bykl burada ortaya kmaktadr: lk bakta iirlerinin men,
beyn, bed, aruz ve kfiye kitaplarndaki gibi eitli lafz ve manev sanatlarla dolu olduu
anlalmaz. Fakat bu sanatlar, uyduruk ve zoraki airlerimizin yapt trden deildir. Tersine
Paul Valerynin dedii gibi bu sanatlar, meyvelerde gizlenmi halde bulunan vitamin gibi
szlerin iine gizlenmitir. Okuyucu sadece bu meyvann tad, kokusu ve grnmnden deil,
vitamininden de istifade eder. Mesela Hafzn aadaki beyti bu adan nemlidir:
Der emen bad seher bn ki ez py gl ve serv Be hevadar an rz ve kamet berhast
( imenlikte, gln ve servinin ayandan esen seher rzgarnn tozuyla sevgilinin yz ve boyu
havaya savruldu.)
deerini yitirmedii grlmektedir. Bunlar insan ruhunda, ok az sayda arkcnn hissettii
devinimler meydana getirirler.
Nesir tr yazlar da, kendisine zg bir vezin ve ritme (rythme) sahiptirler. Avrupada, iirde
olduu gibi dzyaz da vezne gre deerlendirilmektedir.
l (vezin) dediimizde, iki ey akla gelir:
1

Nicelik ve ritim. (Quantite et rythme)

Harflerin

armonisi (Harmonie Vocalique)

Nicelik; bir cmlenin okunmas iin gerekli olan zamandr; nicelik asndan cmleler birbiriyle
ayn ya da farkl olabilir. Ritim ise, bir lnn tekrarlanan birbirine bitiik birimleridir.
te yandan dzyaznn da bir ritmi vardr. Ancak irin ritmi ile dzyaznn ritmi arasnda nemli
bir fark vardr. Dzyazda ritim birimiyle kelime birimi arasnda belli bir uyum varken, iirde bu
uyum bir ok yerde ortadan kalkmakta, cmle bitmeden ritmin kelimenin ortasnda kanlmaz
olarak bittii grlmektedir.

Her sz doal olarak birimlere ayrldndan, her dzyaznn ritimli olmas zorunluluk arzeder.
Bir dzyaznn gzellii ya da irkinlii onun tad ritime baldr. Gzellik her zaman
ritimlerin armonik bir yapda olmas anlamna gelmez. nk bu durum ou kez yazda
zorakilik ve skc bir havann olumasna yolaabilir. Bu durum zellikle yapmack bir slup ve
bol secilerle sslenmi yazlarda daha ak bir ekilde grlebilir.
Eletirmenlere gre dzyazlarda genel olarak iki tr stil vardr.
1

Periyodik

(srekli) stil. (Style Periodique)

Kesikli stil.(Style Hache)

Birincisinde uzun, kincisinde de ksa cmleler esastr. Kuran Kerimin Mekk ayetleri ikinci
slupta iken Meden ayetlerinin de birinci slupta olduunu gryoruz57
57
Bunun sebebi, peygamberin Mekke ve Medinedeki siyasi konumu ya da Mekk ve
Meden ayetlerin anlamlar olmu olabilir. Mekk ayetler daha ok inanca ve dnceye taalluk
eden ayetlerdi; uyarmay, sakndrmay n plana alyordu. Meden ayetler ise eitli hkmler ve
kanunlar vazediyor; birtakm ahlak ve toplumsal meseleleri, gemi toplum kssalarn
anlatyordu. Bundan baka slam Peygamberinin Mekkede ektii skntlar ve bisetin ilk on
ylnda Mekkenin boucu atmosferine kar son on ylda Medinede salanan huzur ortamyla
birlikte artk bir takm toplumsal/hukuksal ve ahlaki esaslarn belirlenebilecei zeminin
olumas, ayetlerin bu farkl slubu zerinde etkili olmu olabilir. Peygambere gelen ilk vahy
mesajlar, peygamberin anlay ve iinde bulunduu psikolojik ve toplumsal duruma uygun
olarak mzik asndan hareketli, aceleci ve emredici bir tempodadr. lk mesajlarn ierdii
anlamlarn bize hissettirdii ey udur: Acele ve hzl konuan bir kimse, srarl ve emredici bir
eda ile en ksa bir zaman dilimi ierisinde muhatabna syleyecei eylerin hepsini sylemek
istemektedir. Ayetlerin szlerindeki mziksellik de bu duruma elik eder:
qra, bismi Rabbikellez halaq. (Yaratan Rabbinin adyla oku
Halaqalinsne min alak... O, insan bir alaktan yaratt.
lqra; ve Rabbukelekram; Oku, Rabbin en byk kerem sahibidir;
Ellez aileme bilkalem; Ki O, kalemle yazmay retendir.
Allemelinsne m lem yalem. nsana bilmediini retti.) (Alak,
96/15)
Ayrca tm bunlardan baka, cmlerin mzik zere okunmasyla birlikte, kafiyelerin ve
mukattalarn harmonisinin gzellii ve melodisi ak bir ekilde hissedilecektir. qra, ellez
aileme gibi kelimelerin tekrar, ksa hecelerin birbiri ardna tekrar byle bir musiki havasnn
yaratlmasna katkda bulunmaktadr. Srenin sonuna kadar, eitli soru edatlar, tekrarlar,
harmoniyle birlite mziksel yap eitlenerek varln srdrmektedir.
te yandan Naziat suresinde de Allah, drtnala koan sava atlar
Grld gibi airin kulland sanatlar, ancak zel bir dikkatle anlalabilmededir. iirde tebih
sanatnn kullanlmasndan doan bir gzelik vardr. stelik burada kullanlan tebihi mrecceh
sanat olup, mebbehun bih, (kendisine benzetilen) mebbehe (benzeyene) tercih edilmektedir.
Bu da bir tr mbalaa sanat olarak kabul edilebilir. Yz (arz), gle, boy da serviye
benzetilmektedir. Bu ikisi (gl ve servi), dier ikisine (yz ve boya) tercih edilmektedir. Bu

tercihi aklayan, bir tebih ya da tafdil edat deil, iirde geen bad seher tamlamasdr.
Ayrca iirinde Hafz, Leff neir sanatn da zel bir ekilde kullanmtr. Tm sanatlar burada,
letafet ynnden ak ve yapmacksz bir slupla ustaca kullanlmtr. Mesela zlfler halkaya
ve geceye benzetildii oranda iirlerde kt bir grnmn ortaya kmasna sebep olmaktadr.
Okuyucu da HafzTa birlikte tebih sanatnn olumasna katkda bulunmaktadr. te bana gre
bir airin ya da yazarn en byk sanat okuyucuyu edilgen (passif) bir konumda tutmayarak,
rettii eye ortak edebilme gcyle doru orantldr:
r
ile stratejik sava yapan sava ve aknclarn zerine yemin etmektedir. Surede geen szler
savan en kzm bir anndaki atlarn trnak seslerini yanklandrmaktadr. Adiyat suresi iin
de ayn durum geerlidir.
Vennziti garqan; (Ta en derinden acyla skerek karanlara andolsun.
vennitti netan; Yumuack ekip alanlara vessbiht sebhan Yzdke yzerek gidenlere,
fessbikt sebkan; nc olarak yarp geenlere, felmdebbirt emran... Derken ii bir
dzen iinde evirip evirenlere) (Nziat, 79/15)
Buraya kadar keskin, ezgili, ksa ve uyarc bir mzik vardr. Surenin bundan sonraki blm ise,
sonuna kadar, aklayc, dolaysyla daha uzun ve daha yumuak bir tonda devam eder:
Yekulune inn le merddne flhfra... hel etke hadsu Ms. z ndhu Rabbuh
bilvadilmukaddesi tuv... (Kendileri derler ki: Biz ukurda iken, gerekten biz mi yeniden
(diriltilip dndrleceiz? Musann haberi sana geldi mi? Hani Rabbi Ona, kutsal vadi Tuvada
seslenmiti.) (79/Nazit, 79/1016)
D der halkay m sohbeti gsyu t bd
T dili ebi suhen ez silsilei muyi t bd
iirde geen, halka, gs, dili eb, silsilei mu gibi kelime rglerinin arasnda kuramsal bir
badan baka, ilk bakta anlalmas zor olan tebih sanat ba vardr. Zaten bu tebih sanat
aka iirde gelmek yerine okuyucunun zihninde de bu ynde bir arm uyandrmaktadr. te
Hafzm iirdeki bykl burada ortaya kmaktadr. Genellikle dil alimlerimiz, sehli
mmteni sanatna Sadinin u iirini rnek verirler.
Bd med ve by anber verd
Bdm ukufe ber ser averd
(Rzgar geldi ve anberin kokusunu ald gitti. Badem ieklerini dkt gitti.)
iirde sehl vardr ancak mmteni yoktur. Sehli mmteni sanatnn sanat ve gzellik bakmndan
ok yksek bir noktada olmas, okuyucuyu acze drecek bir form iinde verilmesi gerekir.
Babama gre Sehli mmteni sanatnn en iyi rnei Sadinin u beytidir:
Meyn mh men ve mh gerdun
Tefavt ez zemin ta asman est
(Benim aym ile felein ay arasnda yerden ge dek uzanan bir mesafe vardr) Ycelik, hem
bir sadelik iinde, hem de mbalaal bir ekilde ilenmeye allmtr. Ancak bu doru bir
tasvirdir. (A. eriat)

Her iki slup da, yazarn ruhunda varolan mziin bir rndr. zerinde durulmas gereken bir
baka husus da metnin ieriinin, cmlelerin uzunluu ya da ksal zerinde etkili olduudur.
rnein hitap cmleleri ile aklama ve anlatm hedef alan cmlelerin bu adan farkl olaca
ortadadr.
Harflerin uyumuna gelince; bilindii gibi Araplar eskiden beri harflerin fonetik bakmdan k
yerlerini ve ilevlerini
ele almak zere tecvid ve kraat ilmini icad etmilerdir, fiillerin varl, seslerin isimleri ve
bunlarn anlamlarla ilikilerinden haberdardlar. Anlam ve duyumsama arasnda harflerin
mziinin de nemli bir yeri olduunu anlam bulunuyorlard. Harflerin mzii ile anlam
arasnda mantksal bir ban olduunu fesahat ilmini icad ederek anlam bulunuyorlard. Onlara
gre fesahatin olmay harflerin uyumsuzluuna ve cmlede dmlenmeye yol aar. Baz
harflerin musikisi ile anlamlar arasnda pozitif bir ilikinin bulunduunun farkna vardklarndan
dolay Zemaher Keafmda yle demektedir; Nun ve fa harfi ile balayan fiiller geip
gitmek ve sona ermek anlamlarna gelir: Nefeze, nefede, nefeqa gibi. Bununla birlikle harflerin
musikisiyle anlamlar arasnda olumlu bir iliki olduunu ayrntl bir ekilde ele almamlar,
harflerin mziinde duyumsanan hali ve anlam tam olarak gsterememilerdir. rnein
aadaki iir bu durumu gzel bir ekilde ortaya serer niteliktedir:
avd len ya egan emsn avd ve cded zikrin mahrumun ve mevudun
lk msrada heceler bir hayli uzundur; okunmas gereinden fazla zaman alyor. air byle
yapmadan daha kolay bir vezin yapabilirdi. Uzatma (med) harfleri yerine sakin harfleri
kullanlabilirdi. yle anlalyor ki airin duygular buna elvermemektedir. nk bu uzatma
harfleri zaten airin duygusunu gstermek iin kullanlmtr ve bu konuda ona yardmc
olmaktadrlar.58
Farsa iirleri incelersek orada da bu hususun byk nme arzettii ni grebiliriz. Yaptm
aratrma sonucunda Firdevs ve Menueh rnin bu konuya dierlerinden daha ok nem
verdiini grdm. Firdevs Rstemin atnn ldrc sellere kapln anlatrken korku ykl
kelimeler kullanmakta, sfendiyardan szederken irkin ve kaba kelimeleri yelemektedir.
Be bnm t esbi sfendiyar/ Sy hur yed hem bsvar Ve ya bari Rstem cendcy/be eyn
nihed bhudavend ry
Dier yandan Avrupallar, harflerin mzik ynnden pozitif zelliklerini de incelemi; her birinin
anlam ve duygularla ilikisini irdelemilerdir.
Ahlak, Edebiyat ve Eletiri
Edebiyatahlak ilikisi konusunda byk bir kargaann yaanmakta olduunu gryoruz.
Edebiyat ahlakn hizmetinde mi olmal, yoksa gzel sanatlardan sayld iin her trl ahlak
kayttan uzak kalarak mutlak anlamda bamsz m olmaldr?
Edebiyatn ahlakn hizmetinde olduunu varsaydmzda, baka bir sorun gndeme gelmektedir:
Edebiyat insanlar dorudan ve ak bir biimde mi, yoksa dolayl yoldan m ahlaka aracak?
Edebiyat insann ruhuna ynelerek onu kirlilikten temizleyebilir mi? Dier sanat dallarnda
olduu gibi edebiyat varolan irkinlikleri gzelletirdii iin byle bir karmaa ortamna
ekilmektedir.
(Bu rnei Dr. Yusuf beyden iitmitim.) Bazen ar, ho olmayan sesleri yanstan kelimeler
yaparak kendi nefretini kinini aa vurmak istemitir.

b taht minber beraber eved/heme nm Bbekr ve mer eved.!


Rstemin Araplara gnderdii mektuptan sz aldnda unlar syler:
Befermd t ez hariri sepid...
te yandan Araplarn ranl komutana gnderdii mektupla ilgili olarak yle der:
Be krtas mhr mer ber zedend..
Hafz aada okuyacanz gazelinde, airin ruhu ve iirin anlamyla uygunluk gsteren gam
dolu hasret melodilerini msralarna yanstmtr.
Nemz m garbn ki gerye gzem Be myehyi garibne kssa perdzem Men ez diyr
habbem ne ez bild garb Muheyminen berefikn hd resn bzem.
te yandan ksa heceli kelimelerle uyumlu bir hareketli musiki u gazelin anlamyla uyum
iindedir:
Yoldan geen czzaml bir kiinin yzn grdmzde, hemen ondan uzaklamak isteriz.
Ancak ayn czzaml portresini yanstan sanatsal bir tablo grdmzde bunu saatlerce
seyrederiz. Bugnk yeni sanat akmlarnda, sanatn ana temasnn gzellik olduunu savunan ve
Kadm Yunana dayanan gr terkedilmi durumdadr. nk artk yazarn kalemi, ressamn
fras ve heykeltran ba irkin olan eyleri sanatsal bir tema olarak kullanabilmektedir.
Edebiyatn, roman, tiyatro ve iir yoluyla ahlaksal esaslara davette bulunmas yararl olmayabilir.
nk genellikle insanlar dierlerinin tecrbelerine pek aldr etmezler; herkes kendi tecrbeleri
erevesinde hayatna yn verme eilimindedir. Ne kadar deerli olursa olsun, bakalarnn
tecrbesi bir insan iin vaaz ve nasihat olmaktan teye gitmez.
Ruha ynelerek onun onore edilmesi ve sanatsal yaptlarla gzelletirilmesinin vaaz ve
nasihatlktan daha yararl olDer dri Mugn med yrem kadehi der dest Mest ez mey ve
meyhorn ez nergis meste mest.
Der nali semendi ekli mehi nev peyd Ve ez gadi bulendi o bly sanber post.
Aher be e gyem hest ez vey haberem n nist Vez behri e gyem nst b u nezarem un
hest...
ada air usta Avestann, aadaki iirinde, yeni bir sz sylememesine ramen musikinin
yardmyla ne kadar gzel ve deerli msralar yarattn gryoruz:
Vefa nekerd ve kerdem, hata nedd ve ddem ikest ve neikestem, bord nebordem
Menuehri de iirinde dikkate deer edeb bir sanat kullanmamasna ramen musikinin
yardmyla iki alemi yapanlarn sarholuk durumlarn ok gzel bir biimde dile getirebilmitir:
Subhest beharest, ne germ est ve ne serd est.
Ne ebr est ve ne hurd, ne bad est ve ne gird est.
Biya ey but kemr! erab koheni pr Bedeh pur ve tohi gir ki mani vakt neberd est Ez n bde
ki zerd est ve nezar est ve lkin Ne ez ak nezar est ne ez mihneti zerd est.
(A. eriat)

duu gr, her geen gn yeni taraftarlar kazanmaya devam etmektedir.


Hikaye elbisesine brndrlen olaylarla okuyucular heyecanlandran gl bir yazar, dolayl
yoldan onlarn ruhunda silinmeyecek izler brakacaktr. Fakat etik deerlere yaplan ak bir
arnn insan davranlar zerinde hi bir olumlu etkisinin olmad grlmektedir.
Burada bir yazarn nasihat bir tavr taknmaktan kanmas gerektiini sylerken, bununla
yazarn insan ruhunda iz brakan olaylar anlatrken hi bir zel amacnn olmamas gerektiini
savunmuyoruz. nk bu imkanszdr. Yazarn tpk nakleden bir alet gibi olaylar biraraya
getirerek okuyucuya aktarmas, yazlarnda hi bir zel ama gtmemesi muhaldir. Asl
vurgulamak istediimiz ey, yazarn, okuyucularn olaylarn ak iinde varln sezinledii,
gizli hedeflerini ak bir ekilde ortaya koymasnn yanlldr.
Ondokuzuncu yzyln ikinci yarsnda Fransada ortaya kan sanat sanat iindir akm ksa
bir srede her tarafa yaylmasna karlk, giderek orijinal anlamn yitirerek, bunun tam tersi
armlar uyandrmaya balad.
Bazlar sanat sanat iindir sloganyla ortaya kan bu akm, etik deerlere saldry mbah
gren bir akm olarak yorumladlar. Bu yzden ahlaki kayglardan uzak, edebsizliin alenen
ilendii eserler kaleme alnmaya balad. phesiz bu byk bir yanlg idi. imdi bu akm
hakknda daha geni bilgi elde etmek; bu sloganla neyin kastedildiini renmek iin, onun
tarihsel olarak nasl anlaldn ortaya koymamz gerekiyor. Ondokuzuncu asrn sonlarnda
zellikle de Theophile Gautiernin59 nclnde varedilen bu akm, gerekte romantizme kar
bir tepki hareketi olarak domutur. Romantiklere gre edebiyat hereyden nce ahsi duygular
dile ge59 Theophile Gautier (18111872): Fransz eletirmen, air. Balangta heyecanl bir
romantizm takipisi iken sonralar Parnas grubuna baland ve formculuk taraftar oldu.
tirmenin bir arac olmaktan te gitmiyordu. Bu grlerinde o kadar ileri gidiyorlard ki edebiyat,
adeta duygularn iniltisi ve feryad haline gelmiti. Edebiyat ahsi duygularn tercman gibi
gren bu anlay onu bir ara konumuna indiriyordu. ite edebiyatn kendine zg bir amac
olmas gerektiini; sanatn sanat iin olduunu, onun bireysel duygular dile getirmenin bir arac
olarak grlemeyeceini savunun baz edebiyatlar romantizmin bu anlayna iddetle kar
ktlar.
Bunlar, edebiyatn biim, ierik ve mzik bakmndan bamsz bir deerinin bulunduunu
sylyorlard. Dolaysyla edebiyat bireysel duygularn tekelinden kurtarmak iin zel bir
tanmlama yapma yoluna gittiler. Buna gre ak bir ekilde ortaya konmas mmkn olmayan
bireysel duygularn, isyan etme gc olamazd. Her tanmlama ahsi duygularn rengini ortaya
koyacandan, bu rengin sadece tanmla kark bir halde bulunan sanatsal duygu yoluyla ele
alnmas gerekirdi. Sanatsal duygu dediimiz ey insann estetik zevkinden bakas deildir.
Sanat sanat iindir anlaynn, edebiyatsanat ilikisinden farkl bir sorunu gndeme getirdii
grlmektedir.. Sanatn bir ara deil, ama olduunu ileri sren grn ahlakla herhangi bir
ilkisi yoktur. Dolaysyla sanat sanat iindir anlaynn ahlaka tepki olarak ortaya kt ya
da ahlak onaylad sylenemez. Edebiyattan baka alanlarda da ahlakla ilgisi olmayan eyler
vardr. Mesela 5+5=10 gibi matematiksel bir ifadenin ahlak dladndan ya da kabul
etiinden nasl szedilebilir?
Sanat, sanat iindir akm ahlak alannn dnda beliren bir akmdr. Hayr ya da erle
ilgili bir nerme olmad iin bu akm ahlak taraftan ya da ahlak kart olarak kabul edilemez.
Ne yazk ki bu dnce Msrda yanl anlalm, bununla ahlaki ilkelere dayanan bir
edebiyatn terkedilmesinin kasdedildii zannedilmitir. te bu kar konulmas gereken bir
sapmadr.

Sanat sanat iindir, ahlaki sorunlarla alakal bir anlay olmad gibi, herhangi zel bir
dnce tavryla, toplumsal ya da siyasal edebiyatla da alakal deildir. Dolaysyla bu akma
kar kmak anlamszdr. Fakat baz sosyalist yazarlar bu akmn, kapitalist ve aristokratlarn
karlarna hizmet ettiini, bu kimselerin edebiyatn toplumsal ilevini gzard ederek onu kendi
tekeline almaya altklarn ileri srerek ona kar karlar, insann, halklarn hukukunu
savunan, dnen beyinlere ve gl kalemlere ihtiya duyduu phesizdir. Ancak insan nasl
kendini zulmden ve cehaletten kurtaran kimselere muhtasa, kendi derin ruhsal aclarn
dindiren, zevklerini kurumuluktan ve donmuluktan kurtarp, incelik ve letafete kavuturan
kimselere de muhtatr. Bunlarn da insanla hizmet eden kimseler olduunu kabul etmek
gerekir. Bu ekilde insan ahsiyeti zerinde daha derin izler braktklar gibi, topluma da daha
deerli saylabilecek katklarda bulunurlar. Ruhsal bunalmlar insann maddi yaantsn bile
kesintiye uratabilmektedir. Zevklerdeki kuruluk ve donmuluk, insann toplumsal hayatn felce
uratrken bireysel yaamn da fakirletirir.
Sanatn sanat iin olmas, edebiyatn anlaml bir ierikten yoksun olduu anlamna gelmez.
nk edebiyat sadece duygu ve dnceden oluan ikili bir ierie sahip deildir. Bu ikisinin
tesinde duyular, zellikle de grme duyusu araclyla d dnyadan edindiimiz ekiller, bizi
kuatan doal olgularla ilgili gr ve dncelerimiz, edebiyatn temel malzemesi olarak
grlebilir. Hayal gcne sahip ve bu olgulardan edindii izlenimleri kendi nsan ahsiyeti ve
zel duygularyla kartrarak terkibe ulaan bir yazar; tm bunlar kendi sanat yaptnn
malzemesi olarak kullanr. nl Fransz modernist yazar, air, evirmen ve eletirmen Charles
Ba udelaire (18211867) bu konuda yle demektedir: Ben eyay dnrm, eya da beni (Bu
temel hakikat dilimizde (Farsada) mecaz adn alr; u iirde olduu gibi;

Vefy em ra nzem ki ba d ez suhten her dem


Be seri hakester der tei pervne mrzed.
(Nazlanmam mumun vefasmdandr; yandktan sonra her dem.
Pervanenin ateinden bir kl salr baa)
Burada bir eyin ateinden salan kl insani bir eylem olarak alglanr. nsan toplumu bu ekilde
muma benzetiliyor; biz eyaya, eya da bizim iimize giriyor. Kendi beeri snrlarmz
paralayarak saysz imkanlarn olduu bir alana doru kanatlanyoruz. Dier yandan modern
edebiyat insann ruhuna nfuz ederek onun derinliklerinde kazlar yaparak onun karmak
yapsn ortaya karr. Dolaysyla ispat edici bir edebiyattan ziyade tahlil edici bir edebiyatn
varl szkonusudur. Tahlilin genelde edebiyatn yararna olan bir ilev grdn
syleyebiliriz. nk edebiyatn ahlaka hizmet etmesi ancak, insan ruhunu tanmas halinde
mmkndr. Zalim ve hain bir karaktere sahip olsanz da, insan doasn ehvete ve afaki
heveslere srkleten ruhsal drtlerinizden, bilimsel anlamda haberdarsanz, bu soyluluktan
nasipsiz kalamazsnz. Her birimizin sevdii dostlar ve nefret ettii dmanlar vardr. Sevgi ve
nefretimiz bizi, hayrn ve errin gerekliini ve nedenlerini bilmekten alkoymaz. Bizler iyilie
dost ktle dman olabiliriz. Bu bilme, kesinlikle bizim ahlaki deerlerimizde bir eksilmeye
yolamaz; tersine bunlarn daha sevimli grnmesine bile yolat sylenebilir. Korkun
dalgalara kar yaam mcadelesi verdiini grdnz bir arkadanz dnnz. Onun bu
tehlikeli dalgalara kar iinde bulunduu feci durumu grmenize ramen yine de onu vmekten
ve yceltmekten geri durmazsnz. Bu vg ve yceltmenin nedeni, o kahramann korkun
olaylar karsndaki mcadelesini insanln alkladn bilmi olmanzdr. Yoksa bilinsiz ve
kr bir cesaret, asla vgye layk deildir; aksi takdirde bilinsiz ve igdsel bir tavr

olan kpein sahibine kar olan sadakati ve aslann vaheti de bu kategoride deerlendirilebilir.
Ayrca edebiyatn, ahlaki esaslar grmezlikten geldii sylenemez. Ancak edebiyat, kendi
llerinin sradan insanlarn llerinin yerine gemesini ister. Modern edebiyat anlaynda,
toplumun, ahlaki olduuna karar verdii bir eylem deil, bizatihi gzel olan bir eylem ahlaki bir
eylem olarak kabul edilir. Edebiyatlarn, ou kez kendi toplumlaryla kavgal olmalarnn
sebebi bu dur. Onlarn bu tavrlarn her zaman ahlakszlklarnn bir delili olarak grmek
mmkn deildir. Bu kavgann temel sebebi, edebiyatlarn ahlakta esas ald llerle, halkn
llerinin birbirinden farkl olmasdr.
Edebiyat insan gerekliinin tm plaklyla sergilenmesi iin, tm perdeleri yrtar ve rtleri
ortadan kaldrr. nk edebiyatn nazarnda, toplumsal mnafklk ve ikiyzllkten daha
tehlikeli bir ey yoktur. Edebiyat, toplumu etkileyebilecek bir ynelime sahip olmayan bir
kimse deildir. Toplumda bu etkinin olumas iin aba sarfeden kimsedir. nk onun yegane
teselli kayna budur. Ancak bunun, gizli ve dolayl yoldan yaplmas halinde daha etkili
olacann farkndadr. phesiz bu doru bir grtr. Hatta tanmlayc edebiyat asndan bile
bu grn doru olduunu syleyebiliriz. Ancak edebiyatn konusu nedir sorusuna ne edebiyat
ne de edebiyat cevap verebilir. nk her yazar, ister kar ksn isterse onaylasn, duygularn
eserine konu olarak seebilir. Ne var ki burada gznnde bulundurulmas gereken nokta udur:
Bu duygularn ak bir ekilde esere yanstlmas, eserde estetik bir bozulmaya yolaacaktr.
Yazarln birinci art, yazarn eserinde ahsi duygularn gizleyerek vermesidir. Aka verilen
duygular eserin deerini drd gibi, eserde aypl ifadelere yer vermek, hatta gnahlarn
tehir edilmesi gibi eyler de bilincin yozlap alalmasna yolaar. Neticede bir yazarn en ok
muhta olduu ey, yazarn kendine zg duygularn, anlam ykl sembolik ifadelerin arasna
byk bir ustalkla gizleyebilmesidir. Bu tavr, yazarn ahlaki bir ilkeye uyma gereinden
kaynaklanan bir ey deildir; byle bir yaz tarznn okuyucuyu ilham verme bakmndan daha
gl klacandan dolaydr. nk bir eserin gzellii, okuyucunun etkin olabildii ve onun
kendisini bu sanat yaptna katkda bulunan bir kimse olarak hissettii bir ortaklaal
gerekletirip gerekletirmem esiyle llr. Gzel bir yaz, yazarn ve okuyucunun elleri
altnda form kazanan bir filizin yapraklar gibidir. Eserle yzyze gelen bir okuyucunun
kendisini ilevsiz hissetmesi iin, yazarn eserinde snk kalmas gerekir.
Okuyucu asndan meseleyi ele alacak olursak, onun da byle ibirlii yapmaya layk bir kimse
olduunu kabul etmek gerekir. nk bir yazarn anlamlar anlatmadaki gc ya da gszl,
tamamen okuyucunun anlama ve sezinleme gcne baldr. Ancak keskin bir sezgiye, derin bir
anlaya sahip olan bir okuyucu, szck perdelerinin gerisine gizlenmi olan anlam ve duygulara
nfuz edebilir. Kabul etmek gerekir ki, edebiyatn ayrcal, duygular kkrtabilmesinde dir.
Matematikteki kalplam dnme tarznn byle bir zellii yoktur. Kuru bir akl yrtme her
ne kadar tartma esnasnda kar tarafn yenilmesinde bir ie yarasa da, olgularn inceliine ve
gzelliine ulamada bir ie yaramaz. Gerekte cedel (tartma) hi bir zaman taraflardan
birisinin ikna edilmesiyle sona ermez, dnsel bir gereklik ya da yeni sezgisel bir anlayn
ortaya kmasna neden olmaz. nk taraflar tartma esnasnda kartlarn safd
brakabilmek iin herkesin bildii temel ilkelere dayanmak zorundadrlar. Ne zaman ki
okuduumuz esere kalbimizden balanrz, ite ikna olmamz ancak o zaman mmkn olur. Bu
imann temelleri her birimizin yaamdan edindii zel tecrbelere dayanr.
iirde kullanlan deskriptif yntem kendisini ahlaki normlarla kaytlamaz. Dolaysyla iirin
ahlaka uygunluu ya da ahlakdlndan szetmek mmkn deildir. Bir ok konuda insanlarn
sahip olduu dnce ve kavramlar iin de ayn eyler geerlidir. Szgelimi matematiksel bir
problemle ilgili olarak onun doruluu ya da yanll dnda, herhangi etik bir yargda
bulunmamz mmkn deildir. Bu konuda sylenecek ey, iirsel tavsiflerin ne ahlaki ne de
ahlak d olduunun sylenemeyeceidir. nk bu dorudan ahlakn snrlar ierisinde yeralan
bir ey deildir.

B noktada dilin fakirliinin yolat zorlukla kar kar yayz; nk meseleyi anlatmak iin
ahlaka uygun olan ve ahlakd gibi terimlerden baka bir terim bulamyoruz. Avrupa
dillerinde bunu ifade etmek iin kelime vardr: Ahlak olan (morale), ahlakd olan
(immorale) ve ahlakn konusu iine girmeyen (amorale). Neticede iirde tavsifin ahlakn konusu
iine girmediini sylememiz gerekir. Burada sanat sanat iindir okulunun, ahlaka muvafk
olmamakla birlikte, kart da olmadn nasl anlayacamz veya nasl syleyeceimiz aydnla
kavumaktadr. Bu okulun yegane abas mutlak gzelliin yaratlmasna ve sanatn, onu sadece
ahsi duygularn ifade edilmesinin bir arac olarak gren kimselerin tekelinden kurtarlmasna
yneliktir.
Okulun tavsif yntemine duyduu byk ilgi, bu iddiay ispata yarayan en byk delillerden
biridir. Realizm iin de ayn durum geerlidir. Bu okul da ahlaka kar deildir. Bence; insan
ruhunun karanlk ve aalk noktalarna iaret eden bu ekoln yazarlarnn eserleri, insan
cesaretlendirmede ssl kahramanlk hikayelerinden daha etkilidir. Zira edeb bir eserde yazarn
belirledii ama ve eserin iinden karlan duygular, ahlaki yarg bakmndan, eserin
oluturulmasnda kullanlan konu ve unsurlardan daha nemlidir. Sonu olarak ahlakedebiyat
ilikisini iki maddede zetlemek mmkndr:
1

nsan

ruhunun gerek ynleriyle bilinmesi ve ince bir tahlilinin yaplmas.

Gzelliin

yaratlmas ve ruhun taltif ve tehzib edilmesi.

Edebiyat ve Sosyal Hayat


Tarih boyunca edebiyatn ulusal devrimler ve toplumsal hareketler zerinde etkin bir rol oynad
phe gtrmez bir gerektir. Bunun sebebi, her ne kadar ak bir ekilde kendini gstermese de
ve halk ynlar bunu anlayamam olsa da, hayatn maddi ve manevi ynleri arasnda yakn bir
ilikinin bulunmu olmasdr. nk byk dnen kimseler zgrle ve bamszla kar
byk bir ak beslemektedirler. Ancak halk ynlarnn bunu elde etmeye tevik edilmesi
gerekir. Bunun iin de bu yce kavramlarn birbirleriyle olan ilikisinin halkn gndelik maddi
gereksenimleriyle akla kavuturulmas kanlmazdr. Ayn durum toplumsal hareketlerde de
geerlidir. Maddi fakirlik ve aalk bir yaam srmek bir halk bakaldrmak iin tahrike
yetmiyor; bir hareketin ortaya kmasn tahrik eden ey daha ok halkn yeterli bir bilince ve
uyankla sahip olmasdr. Mesela lkemiz halk fakirliin ve perianln iinde boulurken bu
durumdan kendisini kurtarmak iin hi bir aba sarfetmiyor. Bu yzden yaamn maddi ve
manevi ynleri arasndaki fark vurgulamak, insanlar iinde bulunduklar talihsizlikleri
konusunda bilinlendirmek, edebiyatn bir milleti tahrik etmek iin stlendii iki nemli
sorumluluu ortaya koymaktadr.
Fransz Devrimi, talyan Birlii ve Rusayadaki Ekim Devrimi gibi byk devrimler ve halk
hareketleri, kendi halklarnn ruhunda bu devrimlerin zeminini hazrlayan byk yazarlarn
verimli almalarnn bir sonucudur. Eer bu keskin kalemler olmasayd o kutsal ateler
tututurulamayacakt. rnek olarak Fransz yazar Pierre Aug. c. de Baumarchaisin (17321799)
Figaronun Evlilii60 adl tiyatro eserini zikreMariage de Figaro. (1784) be perdelik nesir
komedi. Eser Comte Almavivann, Figaronun nianls Susanne ile yapaca evlilii nlemek
iin gsterdii abalar ele alr. Ancak Almavivann tm etkin abalarna ramen Figaro galip
gelir. Her ey alman saz ve sz elidebiliriz. O, bu eserinde Fransz Devrimi ncesinin aristokrat
rejimine saldrmaktadr. Onun tiyatro eserleri Devrim sreci zerinde o kadar etkili olmutur ki
sonunda Bastille Hapishanesine atlm ve Figaronun Evlilii adl tiyatro eserinde yer alan
Figaro Monolou61 istibdat rejimlerine kar okunan bir mar olarak gnmze dek gelmitir.
Yazarlar, toplumsal bir hareketin hazrlanmasnda kendilerine den sorumluluun ne olduu
konusunda birbirinden farkl dnceler ileri srmlerdir. Bazlar bu hedefe ulamak iin
sergileme ve tavsif yolunun yeterli olduunu, yazarn kendi toplumsal dncelerini aka

sylemesinin ve halk aka bunlara armasnn gerekli olmadn savunur. rnein bir yazar
yoksun braklm bir kimsenin ac hikayesini ya da bir kimsenin maruz kald zulmleri,
bunlar ak bir ekilde takbih etmeden ya da o kimseye ak zm yollar nermeksizin,
romannda sergileyebilir. Bu slup belki daha etkilidir, ancak ayn oranda da zordur. nk
burada yazarn srekli olarak uymas gereken iki temel ilke vardr: Birincisi olaylar canl bir
ekilde res medilmelidir. kincisi ise udur: Yazar hayal dnyasndan ya da d dnyadan alman
olaylar, okuyucu zerinde derin bir etki brakacak ve yazarn hedefledii etkiyi okuyucu zerinde
oluturacak ekilde dzenlenmeli ve aklanmaldr.
Ancak ayrntlar seme ve aklama gcne sahip, kendi hikayelerini ve anlatmlarn
renklendirebilen yazar, bu yolda baarl eserler verebilir. Bu renklerin yumuak, grnmez ve
fakat kkrtc olmas gerekir.
Dier bazlar ise yazarn roman, hikaye ya da tiyatro eserlerinde okuyucusunu aka kendi
savunduu ilkelere armak zorunda olduuna inanrlar. Bunlar Moliere ya da
inde sona erer. Burada nc tabakaya mensup olan olan bir kimsenin (Figaro) nfuzlu ve
gl bir Kontun haysiyet ve erefini nasl ayaa drd, onu nasl yenilgiye uratt
konusu ilenmektedir.
Monologue: Sanatnn kendisiyle yapt konuma.
Shakespeare gibi byk yazarlarn tarzn bu grlerine delil olarak alrlar.
Yine de bunu genel bir ilke olarak kabul etmek mmkn deildir. zellikle de trajedilerde bu
tarzn ho karland sylenemez. Fakat komedi, doal olarak, toplumsal inanlar ve
eletirileri sarih bir dille aklamak eilimindedir. Mesela Molierein komedilerinde genelikle
yazarn ahsi dncelerini da vuran bir ikinci ahsiyetin (personnage) bulunduunu grrz.
Bu tarz komedilerinde Moliere kendisine eski Yunan ve Latin komedi eserlerini rnek almtr.
Bu komedilerinde yazar, eserin ortalarnda bir yerde istidrad, yani konu d adnda bir blm
aarak dorudan halka dner ve asl konuyu unutmuasma ve fakat bireylerin bulunduu bir
ortamda diyalogun mmkn olduunu bilmiyormuasma piyes hakknda ya da asl komedi
konuyla uzaktan veya yakndan ilgili toplumsal ve siyasal meseleler kendisine mahsus duygu ve
dncelerin savunusu yapar. Bu tr yazlarnda yazar, ya kendisini savunur veyahutta
holanmad siyasetilere ve airlere kar saldrya geer.62
Eletiri ve Psikoloji
Bilindii gibi edebiyat insan ve evrenin insan zerindeki etkilerini konu edinir. Bu bakmdan
psikoloji yakn bir ilgisi vardr. te yandan psikolojiden farkl olduu nokta ise udur: Psikoloji
insanlar arasnda genelletirilebilen ve ortaklaa herkese temil edilebilen olgular ele alrken,
edebiyatn birincil amac her bireyi dierinden ayrdetmemizi salayan ince farklarn ortaya
karlmasdr.63 Bir psikolog herkesin ortaklaa
Hikayeleri iirletiren Mesnevi tarz eserlerde de benzeri bir tarzn kullanldn gryoruz.
Mesela Firdevs ve Mevlana hikayenin tam ortasnda olaylardan karlmas gereken dersleri
(kssadan hisse) okuyucuya dorudan vermeyi tercih eder. (A. eriat)
63
Bu noktada u konunun gndeme gelmesi mmkndr: Bir psikolog, belli bir bireyin
ruhsal yapsn ayrntl bir biimde inceledii,
sahip olduunu syleyebileceimiz hayaller, duygular, igdlerden bahseder. Ne var ki
edebiyat eer bir airse, kendine mahsus duygulardan bahseder; romanc ya da hikayeci ise
soylu ve sekin karekteri eserinde resmeder. Edebiyat, bu yzden psikolojik adan ortak

niteliklere sahip olan bireylerin birbirinden farkl olduklarn ortaya koymaktadr. Mesela
Moliere in aCimri siyle64 Balzacm Eugenie Grandetyi65 yi bu adan birbirinden ok
farkldr. Her yazarn cimrilie bak dierinden farkldr. Psikolojinin edebiyat alannda
kullanlmasna ihtiyatla yaklamak gerekir. nk psikolojinin eer eletiri iine acemice
karmsa edebiyat rn olan bir eserdeki orijinaliteyi tmyle ortadan kaldrmas ve onu kendi
savunduu ortak ilkelere gre deerlendirmesi mmkndr. Halbuki psikolojinin tmel esaslar
genel incelemeler dnda bir ie yaramaz; bireyin kendine zg niteliklerini ay dmlatamaz.
nk her insan bireyinin ayr bir karakteri vardr; insanlarn aa yapraklarna benzetilerek ele
alnmas
ruhsal karakteristiklerini ortaya koyduu sylenebilir. Peki bu durumda edebiyatn alma alan
ile psikolojinin alma alan arasnda ne gibi fark vardr? Edebiyat psikolojisiyle bilimsel
psikolojinin birbirinden ayrdedilmesi gerektii kansndaym. Aksi takdirde yazar, burada bir
psikologun alma alannn genel anlamda psikoloji, edebiyatn alma alannn ise bireysel
psikoloji olduunu sylemek istemiyor. te yandan ruhun edebiyat asndan incelenmesi tm
insanlara temil edilebilir ve bir yazar da pekala insan ruhunun ortak yanlarna yazlarnda yer
verebilir. Bu durumda dahi edebiyatn alma alan psikolounkinden farkl olacaktr. Bu mesele
olduka yeni ve ayrntl olduundan burada geni bir ekilde ele almamz mmkn deildir. (A.
eriat)
64
Avare (Cimri): Molierein be perdelik ve nesir olarak yazlm en mehur
yaptlarndandr. Yazar bu eserinde, para delisi olan bir kimsenin ruh halini sergilemektedir.
Tiyatronun ba aktr durumunda olan Harpaquon hep paray dnen bir akla sahiptir. Alaca
eyizden vazgemesi artyla kzn ilk talihlisine vermeye hazrdr. (A. eriat)
65
Eugenie Grandet: Balzacm mehur eserlerindendir. Bu eserde Grandet paraya olan
ar dknl sebebiyle dost ve akrabalarn feda edebilmektedir. Bu kurbanlardan birisi de
kz Eugeniedir. (A. eriat)
mmkn deildir. Hatta yapraklarn bile her ynyle birbirlerine benzedii sylenemez. Sonu
itibariyle bir romann ka rekterine, psikolojinin insann geneli iin diktii elbiseyi giydirenleyiz.
rnein bir insan bireyinin hayalleri psikolojide ilenen hayalden olduka farkldr. Her bireyin
hayali, kendisine miras kalan eylerin, doal ve toplumsal evresinin zel renklerini tar. te
yandan bu bireyin tad ruhsal zellikler hayallerine etki ettiinden, bu durum meseleyi
psikolojinin haberdar olmad bir karmaa iine itelemektedir. Geri psikoloji yazarn ruhsal
yapsnn analizinde, romandaki karakterlerin ele alnmasnda bize ok yardmc olmaktadr;
ancak bunu yaparken bazen bizi yanlgya itmektedir. Bu yzden bir ok kitabmda ve
makalemde sylediim eyi burada da tekrarlamak istiyorum: Edebiyat incelemelerinde
psikolojiden faydalanmann gerekliliine inanyoruz; fakat psikolojinin bilimsel terminolojisinin
zorlamasyla edebiyat eserlerini incelemekten ve bu bilimdalmn genel kurallarna dayanarak
edebiyat eserlerinden hkmler karmaktan vazgememiz gerekir.
Aktr ki psikolojinin kapal kavramlaryla tumturakl yasalarnn yardmna gereksinim
duymadan da bireylerin ruhsal zelliklerini bilebilir ve onlar tahlil edebiliriz. nk insan
ruhunu bilmekle, psikoloji bilginlerinin teorilerini ar darda sralayp bunu edebiyata uygulamak
birbirinden farkl eylerdir. Psikolojinin edebiyattan ald eyler, edebiyata katkda bulunmas
beklenen psikolojinin bilimsel bilgisinden daha derin ve daha ciddidir. Zira psikolojinin, rklk
konusunu canl bir ekilde, cokulu ve devrimci bir tarzda ele alan Otello adl tiyatro
eserinden alaca ok ey vardr. Oysa aratrmalarda, manevi yaantlarn nadiren ie kart
znel (i gzlem) ve ya nesnel (deneysel) metodla bylesine cokulu akan bir kaynaa ulama
imkan yoktur.

Psikoloji, Otellodan yararlanarak, tutuculua yolaan nedenlerin farklln ortaya karabilir;


Otellonun Kuzey Afrikal olmasndan kaynaklanan rksal tutuculukla, siyah derili olmak gibi
kanlmas mmkn olamayan fiziksel bir zorunluluun ruha yansmasndan kaynaklanan veya
beyazlarn tahkir edici davranlar sonucu oluan tutuculuu birbirinden ayrdedebilir. te
psikoloji, birbirine karm ve kompleks bir halde bulunan bu nedenlerin birbiriyle farkn
ortaya koyduktan sonra rksal tutuculuun doasn ve onun etkilerini genel izgileriyle
belirleyebilir ve onu akla kavutura bilir. Bununla birlikte bylesi soyut bir tutuculuun d
dnyada yaayan bir bireyde bulunduunu varsayamayz. Netice olarak burada psikolojinin
yardmyla eletirilerde bulunan bir kimsenin bu noktada yanlgya dt; nice air ve yazarn
bir ok konuda sahih bir idrak gcne sahip olduklar, insan ruhunu daha dikkatli bir analize
tabii tuttuklar ak bir biimde grlmektedir. nk psikologlar insan ruhunu, yalnzca gerek
bireylerin varlnda karl olmayan, genel ve tmel kavramlarla ele almaktadrlar.
Buradan hareketle psikolojinin edebiyatn sahasna, edebiyatn da psikolojinin sahasna
mdahele etmesi hususunda belirgin snrlarn konulmas gerektiine inanyoruz.
Eletirinin Tarihine Genel Bir Bak
Yunanda Eletiri Sanat
Aristodan nce eletirinin, edebiyatn bir paras olarak varolduunu gryoruz. Araplarda
olduu gibi Yunanda da airler bizatihi eletiri iiyle megul olmulardr. Bunun en iyi
rneinin, mehur komedi airi Aristophenesin trajedi airi Acyhillus, Euripides ve
Sophokles hakknda yapt eletiri olduunu syleyebiliriz.
Sophoklesin eletirisinde, dikkatle yaplm bir eletiri olmasna ramen, eletirmenin ahsi
dncelerini yanstt gze arpmaktadr. nk Sophokles, kadim yazarlar taklitte arya
kam, felsefi dnce tarzna kar kmtr; tiyatro eserleri dinsel bir rengi yanstmaktadr;
mzik formunda ortaya koyduu duygularyla aklcla kar tavr almtr. Halbuki Euripides,
onun tam tersine eserlerinde yeni dncelere eserlerinde yer vermi, tiyatrolarn felsefi bir
bak asyla kaleme almtr. Bunun doal bir sonucu olarak da dnceleri dinsel
kaytlamalardan uzaktr.
Eletiri, edebiyat ve sanatsal yaamda grlen yenilenmelere (rnesans) paralel olarak, onaltmc
ve onyedinci yzylda ortaya km, eitli ekollerle de birbirinden farkl eserlerin meydana
getirilmesine yolamtr. Yeni edebiyat anlayyla birlikte Rnesanstan gnmze kadar,
klasizm, sanat iin sanat, sembolizm ve neoklasizm gibi eski edebiyatta eine rastlanmayan yeni
akmlar ortaya kmtr. Eletirinin, edebi yaratmaya elik ederek bu ekollerin varolmasn
salad grlmektedir. Modern alarda eletiri sanat, eitli zevk ve ekollerin ortaya
kmasna yolaan kapal nedenlerin aydnlanmasnda nemli bir rol stlenmi bulunuyor.
Gnmz eletirmenleri, hangi yazarn hangi okula bal olduunu; soyut olarak edebiyat
dnyasnda ortaya kan bir akmn o okulun esasn tekil ettiini; bir edebiyatn renme ve
retme snrlarnn tesine gemediinde genel olarak gerek deerini kaybettiini; bununla
birlikte bazlarnn hala bu ekolleri renme gayreti iinde olduklarn ok iyi bilmektedirler.
Bununla birlikte eletiri, bir yandan bu akmlar yaratrken, dier yandan da onlar terih etme
yoluna gitmektedir.69
Aristoya Gre Eletiri
Aristo, mantk, metafizik, biyoloji, botanik bilimlerinde olduu gibi, eletiri sanat iin de genel
kurallar koymutur. Bu kurallar koyarken felsefedeki kural koyma tarznn aynsn burada da
uygulamtr.

Aristonun eletiri iin koyduu genel kurallar Poetika ve Retorik kitaplarnda buluyoruz.
Bugn tamam elimizde bulunan Retorik, blmden olumaktadr. Ancak Poeti kann yaklak
olarak yars ortada yoktur. Her iki kitap da Abbasiler dneminde tercme edilmitir. Matta
b.Yunus tarafndan tercme edilen bu kitaplarn Organonun70 un bir ksmyla birlikte bulunan
bir nshas Paris Milli Ktphanesinde mevcuttur. Ayn nshann mikrofilmi Birinci Fuad
Kmyla daha iyi anlalmasn engellemez. ou okumularmz, sembolizm, romantizm,
naturalizm vb. akmlar erevesinde eserler veren Avrupal yazarlarn tm grlerinin bu
akmlara uygun olduunu zannederler. Oysa durum byle deildir ve olmas da zaten mmkn
deildir. Burada isimlendirmenin, belli bir msamaha erevesinde, genele bakarak ismlendirme
esasna gre yapld unutulmamaldr. (A. eriat)
69

Yani bazen bu akm yaratyor, bazen de kefediyor.

^ Aristonun manta dair risalesi.


tphanesinde sekiz cilt olarak bulunmaktadr.
Bir Alman dnr tarafndan Poetikamn Arapa tercmesi neredilmise de bu nshann,
anlamay ciddi anlamda zorlatracak hatalar bulunduundan, dikkatle tashih edilmesi
gerekmektedir. Poetikamn bize kadar ulaan ilk blmnde Aristo, ilkel iirle ilgili ciddi grler
serdediyor ve o mehur yargsna ulayor: iir, eyann ve insann doasnn bir taklidi ve
temsili (drama) dir. Sonra da iiri, hikaye, ark ve tiyatro iirleri gibi ksmlara ayrarak her
birinin dierinden farkn belirtiyor. Mesela gemi olaylar, yani tarihle ilgili olan hikaye
iirlerinden szederken, bir hikayenin amacnn bir insann zelliklerini aklamak olmadn
syler. Hikaye, bireyleri insan tekleri gibi cisimletirerek ele almaz; onlar genel anlamda
insanln rnekleri olarak grr. Bir destanda yer alan her bir kahraman varolan insan
tiplerinden birisini temsil eder.
Bundan sonra Aristo, iirin blmleriyle ilgili ayrntl aklamalar yapar; zellikle de trajedi
konusu zerinde ok durur. Komedi ile ilgili olarak da ayrntlara girdiini buradan karmamz
mmkndr. Ancak kitabn bu blm kaybolmutur. Trajedi ile ilgili konularda eski Yunan
airlerin? dayanmaktadr; zellikle de Sophoklese kar byk bir hayranl vardr. Bu alanda
koyduu ilkelerin ounu onun Kral Oidipus12 adl trajedisinden karmtr. Tiyatro tarihinde
etkisi en byk olan ilkelerden birisi belki de Aristoya nispet edilen birlik ilkesidir. Bu da
zaman, mekan ve konu birliginden ibarettir. Halbuki bu gr Aristonun deildir; O, sadece bu
ilkeden birisini tiyatro artlarna uyarlyor. Bu konuda Aristonun yapt ciddi analizler,
Onun bu ilkeden birini, yani konu birliini gerekli bulduunu gstermektedir. Buna gre
tiyatro tek bir konu temeline dayanmaldr. Tiyatroda geen olaylarda konu, belirsiz bir ekilde
hissedilir, ite tiyatronun tm amac bu belirsizlii ortadan kaldrmaktr; bu belirsizliin
giderilmesiyle birlikte tiyatro da sona erer. Ancak Aristo, zaman ve mekan birliine sadece
ksaca deinmekle yetinmi, bunlarn yararndan ayrca szetmemitir. zellikle de zaman birlii
tiyatronun temel unsurlar arasnda saylmaz. Tiyatro eseri yaamn bir parasnn tasviri olduu
iin, burada geen olaylarn da d dnyada gerekli olan zaman sreci ierisinde olmas
kanlmazdr. Tiyatronun sresi iki ya da saatle snrl olmaldr. nk tiyatro eserinin yir
midrt saat srmesi akl ve manta uymaz. Tiyatro sanatnda zaman ve mekan birliini savunan,
Aristo deil, onaltmc yzylda (zellikle de Fransada grlen) Rnesans edebiyatnda eserler
veren Scaligerodur.73 O, Yunanca ve Latince konuan onaltmc asr Italyan bilginlerindendir.
Aristonun dncelerini anlamad iin, onun dncelerini incelerken kendi ahsi
dncelerini de buraya katmay ihmal etmemitir. Bu yzden grleri Aristoya nispet edilir
olmutur. Bu gr ondokuzuncu yzyl Fransz klasik edebiyatnda kar klmas su olarak
addedilen bir inan haline gelmitir. Bu inan yle bir hale gelmitir ki, byk Fransz air
Corneille Le Cide adl eserini kaleme aldnda eletirmenler Aristonun temel ilkelerine
uymad gerekesiyle onu iddetle eletirmilerdir. Aristo ortaa boyunca etkisini srdrd;

Aristodan kant getirmeden biten bir tartma yoktu. Corneille bu itham karsnda ne yapacan
bilemiyordu; neticede
G.C. Scaligero (14841558): talyal mehur tabip ve dilbilgini. Rnesansn en parlak
simalarndan biridir. iir sanatyla ilgili bir kitab vardr.
Fransz Akademisi onu mahkemeye vererek, eserlerinde Aristonun ilkesinden uzaklat
noktalar saptamak zere bir uzman heyet kurulmasn kararlatrd. Mehur yazar Chape lain,
soruturmann sonucunu aklamakla grevlendirilmi bulunuyordu. O, Le Cide Hakknda
Akademinin Grleri adl kitabnda bu soruturmann sonularn aklamaktadr. Bugn bu
eser, edebiyat tarihinin en nemli belgeleri arasnda yeralmaktadr. Chapelain, kitabnda unlar
sylemektedir: Corneille kitabnda Aristonun temel kurallarndan uzaklam ve bu yzden
knamay haketmitir. Corneille de bu ithamlar, yedi makaleden oluan Tiyatro Konumalar
(Discours sur le Theatre) adl kitabnda reddetmitir. Ayrca bu kitabnda, Aristoya nispet edilen
temel birlik kuraln, mantksal ve sanatsal ynden akla kavuturarak bu kuraldan hangi
ekilde istifade ettiini sylemektedir.
Aristonun bu gr ve onun ilkesi trajediyle ilgilidir. Ancak o, sadece trajedi ile ilgili genel
kurallar koymakla yetinmeyip, tiyatro ile ilgili olarak psikolojik bir problemi de gndeme
getirmitir. Bu problem onun u mehur szne dayanmaktadr; Tiyatro, insan ruhunda efkat
ve korku uyandrd iin nefsin temizlenmesini salar. te bu teorisinin katharaxis (tezkiye)
olarak bilinmesinin sebebi budur. nsan ruhunda toplumun bastrd ve ykc bir hale getirdii
igdler vardr. Tiyatro, korku ve acma duygularn aa kard iin insanda bastrlm
halde bulunan bu eilimleri (igdleri) tedavi eder. te katharaxisin anlam burada ortaya
kar. nk seyirci de tiyatro sanatsyla birlikte olaylarn iine girme imkan elde eder. Ustaca
bir oyun sergileyen tiyatro sanats seyircinin duygu ve hayallerini aa kmay baarabilirse,
tpk onun gibi seyirci de olaylarn iinde yaayabilir. Aclar ve korkular, ancak sradan olmayan
cokulu sahneler araclyla tahrik edilebilir. nsanda bulunan doal igdler ister istemez bu
coku ve tahrikin iine ekilir.
Bu teori, bir sanatnn, genel olarak edebiyat zel olar
rak da tiyatro, insan enerjisinin birikiminden (Ecenomie de lenergie) ibarettir. ifadesinde
akla kavuan estetikle ilgili ada bir yaklamla byk bir benzerlik arzeder. Bu gr, hem
yazar hem de okuyucu ya da seyirci iin geerlidir. nk bir yazar toplum iinde
davuramad bastrlm igdleriyle hayalinde dostluk kurar. Ayn ekilde okuyucu ya da
seyirci yazarn duygu ve deneyimlerine katlabilir; bir baka deyile sanatnn eserinde onunla
birlikte yaar. Dier edebiyat (hatta tm sanat) trlerinde olduu gibi, Aristo tiyatronun da drama
(temsil) temeline dayand grndedir. Mzik insan doasnn, ftratnn dramasdr; mzik
name ve ritimlerle; resim ekil, renk ve klarla; edebiyat ise sz ve ritimlerle bu taklidi
gerekletirir.
Dier eski Yunan dnrleri de Aristo gibi, sanatn temel unsurunun gzellik olduuna,
irkinliin sanatn unsuru olarak kabul edilemeyeceine inanrlar. Bu yzden gereklikten
uzaklam saylmasalar da resim, edebiyat, heykeltralk gibi sanatsal yaptlarnda daha ok
gzellii esas almlardr. Oysa yeni ada bu anlay terkedilmitir. nk sanat irkin bir
grnty alarak onu gzelletirebilir. Onyedinci asrda grlmeye balanan bu yaklam gittike
yaygnlk kazanarak, sonuta ondokuzuncu asrda realizm ad altnda bir ekole dnmtr.
Burada ilgin olan udur: Yolda giderken grdnz kt klkl, fakir bir kimseden
ireniyorsunuz. Ancak spanyol ressam Murillonun74 lmsz tablosunda izdii fakir tipini
seyretmekten haz duyuyorsunuz. Bunun sebebi, Murillonun zihninde canlandrd insanln
yce anlamndan oluan bir elbiseyi, yolda grdnz bu fakire giydiremeyi inizdir. Bu fakir,

bir sanatnn duygularnn iine girdiinde kendine zg sanatsal bir anlam kazanmaktadr.
Sizin tablo^ Bartolome Estaben Murillo (1618 Sevilla1682): spanyol ressam.
Eserlerinde mistik bak asyla realizm iie gemitir. (A. eriat)
da seyrettiiniz fakiri gzel grp ondan haz almanzn sebebi, Murillonun onun ahsnda, ekil,
renk ve klarla insanln yce anlamn yanstm olmasdr.
Gzellie kar stn bir sayg ve tapnma duygusu besleyen Yunanllar bu gerei kabul etmeye
yanamadlar. Yunanllarn nazarnda gzellik, geometrik llerin ve ekillerin gzelliinden
ibarettir. Hatta soyut eyleri bile ekilsel kalplar ierisinde ifade etme eilimindedirler. rnein
byk Yunan dnr Eflatun hakikatla ilgili olarak, Eer hakikati bir kadn gibi
heykelletirmek mmkn olsayd, herkes onu ok sevecekti. demektedir. Aristo drama (taklid,
temsil)i ksmda ele alr: 1Ara, 2 konu, 3metod.
1
Ara: Her sanatn kulland kendine zg aralar vardr. Szgelimi mzikteki ara ve
gereler, resimdeki ara ve gerelerden farkldr.
2
Konu: Aristoya gre sanat insann ve onun doasnn bir grnmnden ibarettir. Bu
grnm ya gsterdii eyin ayns; ya ondan daha iyi; veyahutta ondan daha kt olur.
3
Metod: Sanat trleri metod bakmndan da birbirinden farkllk arzederler: rnein
sanat trlerinden biri bir hikayeyi tiyatro dilinden baka bir dille anlatrken, dier bir sanat tr
de baka bir metod kullanarak anlatr.
Aristo, sanat snflamasyla ilgili bunlar sylemekle yetiniyor. Bu snflamann ne kadar
yzeysel bir snflama olduu ortadadr. nk edebiyat ve sanatta taklitilikten ziyade
yaratclk ar basar. Allah vergisi bir yaratcla sahip onca yazarn yaratt eserlere insanlar,
kendi gizlenmi hakikatlerini grebilecekleri bir ayna gzyle bakyorlar. Bylesine sanatkar bir
el tarafndan yaratlan gzelliklerin hayatn kendisinden daha ak ve derinlikli olaca
phesizdir. Zira bir sanat toplumun iinde varolan yararl eyleri devirip, gizli kalm kaplar
aralar ve kendi sanatsal becerisiyle ruhun karanlk noktalarna k salar. Ahlak ve ruhsal
incelikler bu yce yaptlarda resmedilir. Sanat ele ald ahsiyetlerini ylesine irdeler ki, siz bu
irdelemenin iinde kaybolduunu dndnz kendinizi yeniden bulursunuz; ya da
ruhunuzun karanlkta kalm kelerinden birinin aydnlandn hissedersiniz.
Aristodan sonra gittike olgunlaan eletiri sanatyla birlikte eletirmenler de bir ok ince
ayrcalkl ve belirgin alanlar kefettiler. Byk Alman eletirmen Lessingin Laoco on adl
eserinde geen bir olay burada rnek olarak verebiliriz.
Laocoon, Truva ehrindeki Yunan tanras Apollonun kahinlerinden birinin addr. Yunanllar
on yllk bir kuatmaya ramen bir trl ele geiremedikleri bu ehri kurnazca bir plan yaparak
igal etmeye muvaffak olmulardr. Yunanllar tahtadan yaptklar byk bir at, iine
yerletirdikleri askerlerle birlikte sava meydannda brakarak kendileri geri ekilir. Truvallar
savata deerli bir ganimet elde ettiklerini dnm olmallar ki bu tahta at ehir merkezine
gtrmeye karar verirler. Henz ehir merkezine varmadan, tahta atm iindeki askerler dar
karak orada bulunanlar ldrrler ve ehre kar saldrya geerler ve ehrin kaplarn
Yunanllara aarlar.
Laocoon, ehir halkn Yunanllardan koruyan Truval bir kahindir. Bu yzden zellikle de
Pales Athena ve Yunanllar byk yardmcs Zeus olmak zere Yunan tanrlarnn fkelerine
maruz kalmtr. Aralarnda toplanarak ona ikence etmeye karar veren tanrlarn Laocoond.
gnderdikleri ylanlar onu ocuuyla birlikte yakalayp Yunanllara getirir. Laocoonun
grd ikence ve boynuna ylan dolanm haldeki grnm sanatlarn ilgisinden uzak

kalamazd. kence gren Laocoon heykeli, ayaklar olmamakla birlikte, bize kadar ulamtr.
Elimizde bulunan kendisiyle ilgili levhalarda, Laocoonun hayat hikayesine rastlamaktayz.
Dier yandan Latin kkenli byk air Virgile79, Eneide80 adl eserinde Laocoona yaplan
ikenceleri iir diliyle anlatmtr.
Laocoon adl kitabnda Lessing, heykeltralk ve airlik sanatn karlatrmaktadr. Burada
yazar, Laocoon a yaplan ikencenin, hangi sanat dalnda bizim duygularmz kkrtacak
biimde daha iyi ilenebilecei konusunu tartmaktadr.
Aslnda Lessingin niyeti bu sanat dallarndan birisini dierine tercih etmek deildir. O; her iki
sanatn da kendilerine ait olan alanlarn belirginliklerini ortaya karmay istemektedir: air,
eserinde, hareketleri analatabilme ve ardarda gelen ekilleri gsterebilme gcne sahiptir.
Halbuki heykeltra sadece bir mekanda bulunan tek bir ekli, hareketsiz olarak tecessm
ettirebilmektedir. Bir baka deyile air hem zaman hem de mekan kullanrken, heykeltram
alma alan sadece mekanla snrldr. Birbirlerinin alanna tecavz ettikleri takdirde her ikisi de
baarsz olacaktr. Mesela bir mrl Kays, bir at eitli ekillerde koarken (hareket hallerini)
iirinde ileyebilir. Oysa bir ressam ya da heykeltram bunu yapmas imkanszdr. Her ikisi de
mekandaki bir ekli haretalyan air (m. 1971). Eski Yunanllardan zellikle Teokrites ve
Homerosun etkisinde kalmasna ramen, doaya kar duyduu ak ve iirlerindeki armoni onu
lmsz dehalar arasna sokmaya yetmitir. Ayrca Virgile, akn sembol olan Beatrixe karlk,
akln temsilcisi olarak Dantenin kahramanlar arasnda yer alr. (A. eriat)
IEneide: Virgilenin, yarm brakt ve lmeden nce yok etmek istedii, en son eseri.
kete geiremeksizin resmetmek zorundadr.
Lessing, bu yolla sanatn trlerinin her biriyle dierinin arasndaki asl fark anlama imkanna
kavuabilmektedir. nsan aklnn faaliyet gsterdii nemli alanlarn tmnde sz sahibi olan
Aristo, kendisinden 2200 yl sonra Lessing tarafndan ulalan bu inceliklerin, ayrntlarn ele
alnmas gerektiini nereden bilebilirdi?
Aristonun eletiri alanndaki eksiklii, mantksal snflama (classifcation logique) temeline
dayal olan akl yrtme metodunun bir sonucu olarak ortaya kmaktadr. nk Aristo akl ve
kyas esas alan, bu yzden sezgi (intuition)den uzak duran bir filozoftur. Aristonun
almalarnda akla insan artan bir vurgu yaplmtr. Bu yzden onun formel snflamaya
(classifcation formelle) ok nem verdiini gryoruz. Ona gre edebiyat ksmdr: Destan
(epik), ark ve tiyatro. Tiyatro da kendi arasnda ikiye ayrlr: Trajedi ve komedi. Edebiyat
taklidden ibarettir. Taklid ise, ara, konu ve metod olmak zere bakmdan inceleme konusu
yaplr.
Hikaye edebiyat genel tarihten ayr olarak deerlendirilir. nk hikaye edebiyat genel olana
yneldii halde, tarih paralara, ayrntlara ynelir. Destan yazar, bakaldran bir insan
sembolize eder. Bu bakaldr bazen onun ruhundaki bir eksiklikte kaynaklanr. Ancak tarihi,
Alcibideyi81 bizzat inceleme konusu yaparak yle der: Bu adam nasl olur da Atinallarn
dman olan spartallara bu kadar bakaldra bilir?!
Bizim bilimsel yaammza uygun den dnce tarz budur. nk bizi yaam zerinde
dnmeye ve madde zerinde otorite kurmaya, doal gleri kendi hkmmz altna almaya
tevik etmektedir. te bu yzden byle bir metod, her eyden nce insan ve eya dahil olmak
zere tekil olanlarn soyluluunu gstermeye alan sanat trleri^ Alcibide (M.450404):
Atinal usta, ancak fitneci bir komutan. Sok ratesin ak olduu sevgili rencisi. (A.eriat)

nin ortaya kmasn salayamaz. nk bu soyluluk, ince ve nazik farkllk temellerine


dayanmaktadr. Mantksal ve kyas akim, bu ince estetik ayrcalklar ve ilikileri anlamas
nadiren mmkn olur. Sadece insann i duyularndan kaynaklanan gzel ve latif bir ruhun bunu
anlamas olasdr. Bu konuda byk Arap eletirmen Amid unlar sylemektedir:
yle eyler vardr ki marifet onu ihata eder; ancak nitelemeler ona ulaamaz. Ayn ekilde
Kad Crcn bir tartmada kendisinin yannda yer alan kimseye yle diyor: Zahir konular
zerinde tartrsan, sana ynelen hayretli baklar grrsn; fakat batn konular dnrsen,
kalpleri fethedersin.
MODERN ALARDA ELETR
Bu balk altnda Aristodan sonra gelen tm eletirmenleri zikretmek istemiyoruz. Hatta
Ortaalardan ve ayn ekilde Rnesans dneminden dahi sarf nazar ettik ki hemen hemen
byk Fransz Devrimi (1789) ile balayan modern aa gelebilelim. nk Aristo, trajedi iin
koyduu ilkelerle, denilebilir ki eletirinin zn yakalam ve imdiye kadar meydana gelmi
btn teorik mcadeleler bu okul etrafnda dnp dolamtr.
Bu mcadeleler hep eletirinin kurala dayanmas (kaid olmas) ya da zevke dayanmas
(zevki olmas) noktasnda zevk ve grlerin farkllndan kaynaklanmtr. Bu bakmdan
denilebilir ki Aristodan sonra, hatta Rnesans dneminde yaam olan btn herkes onu uygun
bulmu veya ona muhalif olmutur. Fakat biz burada eletiri ve eletirmenlerin tarihini eksiksiz,
mkemmel bir ekilde burada ortaya koymak istemiyoruz. Dediimiz gibi sadece tarih boyunca
olaanst bir sekinlik ve byklk elde etmi nemli ahsiyet ve okullara iaret etmeye
alacaz.

ki Saf Arasnda Lessing (17291781)


Sanat ve Edebiyatta Serbestlik ve Kayt
Burada Laocoon ve Hamburg Piyesleri Sava82 adl kitaplarn sahibi byk Alman eletirmeni
Lessingin okulunu inceleyeceiz. nk bu byk adam, eletirinin kurala dayanmas veya
zevke dayanmas erevesinde kapsaml mcadeleler yapmtr. Lessing, ngiliz edebiyatnn
ciddi taraftarlarm dandr. zellikle Shakespearee kar byk bir hayranl vardr. O,
Shakespearein adnn yaylmasnda pay bulunan kimselerdendir. nk Shakespeare, yaklak
asr mehuld; Shakespearein ada olan iki nl yazar Marlovv83 ve Ben Johnsonun,
kendisiyle ada olan dier kimselerin gznde daha byk bir yeri vard.
Dier taraftan Lessing, Fransz edebiyatna, zellikle 17. yzylda ortaya kp reva bulan klasik
edebiyata kar byk dmanlk besliyordu. Klasik Fransz edebiyat Aristonun ilke ve
kaideleriyle snrl olduu iin, doaldr ki Lessing, eletiri iinde her tr sabit kuraldan
kamaldr; zellikle de Shakespearein eserlerine tutkun birisi olarak. Shakespeare ise, deha ve
zekas hi bir kurala boyun emeyen her ilke ve sistemi aya altna alan bir ahsiyettir.
Shakespeare, sadece kendi yazarlk yolunda ilke ve kurallara bakaldrmakla kalmyor, ayrca
akli ve mantki ilerde dahi isyan ediyor, ba kaldryor. Nitekim btn piyeslerini olaanstler,
aslszlar ve muammalarla doldurmutur o. Bununla birlikte Lessing gibi bir adam, eletiriyi
kaytsz artsz mutlak zevke teslim edemiyor, sadece klasik edebiyata dmanl bulunduu ve
edebiyat bsbtn kurallarla kaytl yapmaktan kand iin onu kendi haline
^ Dramaturgie de Hambourg (Hamburgische Dramaturgie): Bu kelime, sanat anlamna veya
eitli piyesler btn anlamna gelmektedir. Fakat yazar, onu tiyatro hareketi olarak tercme
etmitir.

^ (Christopher) Marlow: (15631593) Ingiliz dramatik airi Doktor Faustun Yaam ve lm


nn yazar.
de brakamyor. Nitekim Laocoon da iir, ressamlk ve heykelt raln her birinin alma alann
akladn ve her biri iin deimez snrlar belirlediini gryoruz.
Lessing, ne eletirinin zevke dayanmasna arda bulunuyor, ne de kural ve kaidelere isyannda
ifrata sapyor. Bu yzdendir ki bu iki hasm saf arasnda orta bir s kurduunu, kural ve ilkeler
kran deha ile kural ve ilkeler arasnda bir takm ilikiler kefettiini grmekteyiz. O bu
ikisinin, bazen uyumlu, bazen uyumsuz olduunu gstermektedir; nk kurallar dehadan
domaktadr. Sonra o, dehay kendi kayd altna almak istemektedir. Onu yeni klasik okulun
kurucularndan saymalarna bu tenakuz, neden olmu olabilir. Nitekim o, en byk Alman yazar
ve air Goethe ve romantizmin kurucularndan byk ngiliz airi Samuel Taylor Colerid gein
(17721834) yetimesinde etkili olan kimselerden biri olarak bilinir. Biz, ilke ve kurallara kar
eletirinin serbesti yeti veya kayt altna alnmas konusunda Lessingin teorisini aka ortaya
koyamyoruz.
Bu nedenle 'Hamburg Piyesleri Sava adl kitabndan u veciz szn buraya aktarmamz
yerinde olacaktr:
Tanrya kr, imdi unu ilan eden bir hareket meydana gelmi ve yeni bir eletirmenler nesli
olumutur: Deha, her kaideden daha stndr. Bir bakma dehann sonucu, kuraldr... Bu yolla
dehaya yadanlk yapmak isteyenler olmutur. Ben inanyorum ki ibraz ettikleri bu teorinin
bereketiyle onlara abucak dahiler safnda yer vereceiz. Fakat bu grup, teorisine kaideler
dehay ldrr cmlesini ekledii zaman kendilerini rsvay eder, dem vurduklar dehadan nasl
da bir zerre dahi yararlanmadklarn gsterirler. Bunlar sanyorlar ki bir etken, dehay ezebilme
gcne sahip olabilir; zellikle de bu etken, kendi inandklar gibi bizzat dehann sonucu ise.
phesiz her teknik eletirmen, dahi olamaz. Geri her dahi, teknik eletirme vcuda getirir.
nk dahi yaratltan bir takm ilkeler izler. Fakat bu ilkeleri, onun kendisi semez. Buna
tevecch de yoktur. Kendisine, kendi hissini beyanda yardm eden ilkeler dnda baka ilkelere
tabi olmaz. Dolaysyla dehann gcnden, hissi beyan etme, ortaya koyma ve yorumlama
aralarnn azald nasl sylenebilir?
Bu szlerden anlalmaktadr ki Lessing, kurallarn, dehay bitirebileceine inanan kimseleri
acmaszca alaya almaktadr: Nasl olur da ayn zamanda kaidelerin dehadan kaynaklandn
ikrar ederler, dorusu hayret?!
Lessingin inand kurallar, salt mantn, edebiyat, kendisine mahkum ettii sathi kaideler
deildir. Aksine onlar, bizzat edebiyat metinlerinden karlan ve yazarlara, kendi ahsi
duygularn ibraz etmede yardmc olan kurallardr.
Charles Augustin Sainte Beuve (18041869)
nl Fransz eletirmen Sainte Beuve, klasisizm binasn yerle bir eden ve sonuta
teknik/bilimsel ve kuralsal .eletirinin temelini ykan gl faktrlerin en byklerinden saylr.
O, Pazartesi Konumalar (Causeries du Tundi)n da, kurallarn mmtaz bir yazar yaratacana
inananlarla alay etmitir. S. Beuve, Fransz Edebiyat Tarihi adl nl kitabnda klasisizmi (bu
okulun gcnn ve itibarnn zirvesinde) savunan Diser Nizarm yntemine iddetle saldrarak
onun, irkinlik ve gzellik lt olacak rnekleri toplamak iin giritii abay alaya almtr.
Beuve, Pazartesi Konumalar ndan birinde yle demektedir:
Nizar, Fransz edebiyatn kendi grne ekmek ve onun geliimini alar boyu izlemek
istemitir. Bu yzden ilk kez kendisine unu sormutur: Fransz deha hangisidir? Daha sonra

kendi zihninde bu deha iin tasavvurda bulunmutur. Bu tasavvurla Fransann yazar ve


eletirmenlerinden bir takm ilke ve esaslar kararak, onlar Fransz dehasnn senedi kabul
etmitir. Bylece o, bu dehaya yadanlk
etmek istemitir. Bu iin sonucu u olmutur: Nizar, yazarlara bir hizmet yapamad gibi onlar
en edid ve en tehlikeli snavlarn skntsyla yzyze getirmitir. nk o, bu yksek rnekler
ve kendi rettii mikyaslarla ki onlar lmtr Fransann byk yazarlarndan bir ounu
kendi ahsiyetinden uzaklatrm; eserlerinin Fransz dehas iin hayal ettii soyut ltlerle
kyaslad bir grubun dnda kimse de kalmamtr. Bu eletirmenin yntemi budur. Fakat kendi
yntemine dikkat edebilmi midir onu grmek gerek. Doa, eitli ihtilaf ve farkllklar, eitli
name ve saysz balarla doludur. Bu durumda siz sayn eletirmen, herkesi nasl sabit ve
belirlenmi ltlerle lersiniz? Ben, sizin bu ltlerinizin eit eit olduunu biliyorum.
Hatta ilk kez gze arpan eyden daha eitlidir. Ve yine biliyorum ki sizin Fransz dehas iin
farzettiiniz bu ltler, o dehada mevcut olan zelliklere sahiptir. Ancak bununla birlikte unu
da grmekteyiz. Tarihi eletirmenimiz, yazarn kendine zg doasndan kan hareketleri
grmezden gelirken, her eser ve yazar lp deerlendirmek iin kendi deimez ltlerinde
hibir tereddte kaplmyor...
Sainte Beuve, eletiri iin kanun ve lt vazetmeye kar giritii mcadelesinde bar kabul
etmiyor; hatta bu ltler, dehann genel durumunu mkemmel bir ekilde tantsa dahi o yine de
husumetini azaltmyor; ayrca birey ve uluslarn deha zekas konusunda yaplan yorumlarla en
kk bir uzlamaya yanamyor. Bu yzden o, ada byk eletirmen Hippolyte Taineye84
iddetli bir ekilde kzmakta, hcum etmektedir. Taine, ngiliz Edebiyat Tarihi (Histoire de la
Lit terature Anglaise) adl mehur kitabnda dehay, aile ortam, rk ve zamana balamaktadr.
Sainte Beuve, Tainenin yntem ve grn derinlemesine eletirmekte ve yle demektedir:
Hippolyte Taine (18281893): Sanatsal eserlerle tarihsel olaylar etken: rk, aile ve zamann
tesiriyle izah eden eletirmen.
Tainenin btn abas, kendi metoduna gre, akli glerin meydana geliinde, mevhibelerin
oluumunda, hudut ve taraflarn tayininde rk, aile ve zamandan kaynaklanan dakik ihtilaflar
incelemekten ibarettir. Fakat o, kendi abasnda tam bir baar elde edebilmi deildir.
Onun, genel rki imtiyazlara bu kadar dayanmas, zaman olaylar zerinde lszce etkin olarak
kabul etmesi ve her dnemin ahlaki ortamn, o ortama giren her eyin, ona (ayn ortama) tam
olarak uymaya mahkum olduunu varsayarak izah etmesi bounadr.
Evet, btn bu abalar, sonusuzdur. nk Taine, bu noktada daha nemli bir konuyu dikkate
almam veya daha gzel syleyecek olursak, parmaklarnn arasndan kaydrmtr. Szkonusu
konu, dierlerini kendisi karsnda boyun ediren zel bir gtr. Halbuki ortam artlar ve
eitli etkenler, grlebildii, bilinebildii lde herkeste bir ve ayndr. Fakat bu g, bir bireye
dierleri arasndan yle zel bir sekinlik bahediyor ki herkes, onunla rekabet dncesinden
vazgeiyor. Bu g, mmtaz bir bireyin btn glerinden ok hayat maddesinden yararlanyor.
unu sylemelidir ki Sayn Taine, deha kvlcmn, kendi asli merkezinde tutamam ve bu
yzden onu tahlil etmekten aciz kalmtr. O, ruh, hayat ve dehann ilerinde ev kurduklar,
ilerinden karak tecelli ettikleri iddetli musibetlerde ve tehlikeli meydanlarda parlak zaferler
elde ettikleri gizli/mphem zaviyeleri gzelce aydnlatmaya muvaffak olamamtr.
Fakat acaba siz benim, eletirilerime aldatc ve hoa gidici elbise giydirme gayreti ierisinde
olduumu mu zannediyorsunuz? Sizin bu konuda olumlu bir sonu beklemeniz gerek; o sonu ta
udur: Acaba bu muamma daha sonra gerekten zlebilecek cinsten deil midir? Ben

inanyorum ki Tainenin yntemiyle bu meseleyi ortaya koymamz ve sonra da onun btn


abasn, aldmz sonular iin belirli mikyas ve deerleri kefetmek amacyla kullanmamz
bounadr.
Biz, bu meseleyle ilgili btn tikel ve tmel ynleri, incelemeye almay caiz gryoruz. Fakat
kesinlikle inanyoruz ki deha balarndan yararlanan kimseler hakknda btn bu aba ve
incelemelerden sonra yine de dehann esrarlgi zemli evi ylece kapal kalmakta; bu Allah vergisi
mevhibe, bu gizli evden tecelli etmekte ve mucize noktasna varmaktadr. Dolaysyla her ne
kadar bizim geni aratrmalarmz, bu bilinmeyen gizli halkay daha bir daraltsa da dehann
bizzat kendisi bir tr sihir ve icaz olduundan daima gizem liesrarengiz kalacak ve onun gerek
muharriki aa kmayacaktr. Ben inanyorum ki Taine, her ne kadar bu gizli gten bihaber
kalm gibi gzkse de mutlak olarak onu inkar ediyor deildir. Ne ki o, aratrmalarnda onunla
pek ilgilenmemi ve kendini feri meselelerle yle megul etmitir ki bedbahta, dehann
elimizden kamasna ve tanmn yapmaktan aciz kalmamza geit vermitir.
imdi kolaylkla Sainte Beuvenin okulunu eletiriye tabi tutabiliriz. nk o, eletiri iinde
sabit kurallar vaz etmeyi daima alaya almakta ve eletirinin belirli bir mihenk tann olmas
gerektiine inanan Nizara saldrmaktadr. Eer Fransaya zg dehay da mihenk tana vursak
ve her yazar onunla lsek bile onun fkeli glnn zehirli inesinden kurtulamayz. Sainte
Beuve, bir yazarn zellik ve kabiliyetlerini rk, aile ve zamana gre yorum ve izaha alan
Taineyi grdmz gibi eksik bulmaktadr. Bu nedenle kolaylkla u karlabilir: Onun
okulu, bizzat kendisinin ifade ettii Bu teori, benim kendi ruhsal niteliimin bir ifadesidir
szyle zetlenebilecek bir okuldur.
S. Beuve, bu hakikati kendi ada olan yazarlar incelemeye ald zel yntemle ispat
etmektedir. O, yazarlarn maddi, akli ve ahlak yaam kaynaklarn aratrmakta ve bu balamda
kendisine, yazarn hzinesi olarak adlandrd ey meyanmda yardm edebilecek en kk bir
noktay dahi esirgememektedir. Bir yazarn zel ve aile yaamn, renci, dost ve dmanlarnn
hayatn incelemearatrma konusu yapmakta, onlardan her birinin ahs zevk, alkanlk ve
inancn anlayp kefetmeye almaktadr. Onun eletirisinde yazarlarn ahsiyeti
somutlamakta, adeta canlanmaktadr. O, daha sonra, bitki ve hayvanlar snflandran tabiat
bilginleri gibi yazarlar, birbirleriyle olan ortak ilikilerine gre muhtelif snf ve tabakalara
ayrr. Fakat bu yntem, bir ka yllk aba ister. nk eletirmenin, yazarlar snflandrmadan
nce uzun yllar zenginbyk zmlemelerle megul olmas gerekir. Sainte Beuvenin mr
byle bir ii yapmaya kafi gelmedi. Bu yzden gerekli grd zmleme ve aratrmalardan
bir ounu terketti. Bu eksik analizlerle, szn ettii snflandrmay yapmak istedi. Bu
yntemin, adalar ve son dnem yazarlar hakknda kullanlmas mmkndr. Fakat elimizde
gemilerden ok az bilgi ve malumatn dnda, kendi ifadesiyle krnt vcut ve heykellerin
dnda bir ey kalmamtr. Dolaysyla onun bizi ard yolu izlemek iin yeterli az temin
etmek mmkn deildir.
Bununla birlikte S. Beuve, hibir zaman, eletirinin, sadece ilim ii olduunu, bunun yeterli
olabileceini, herkesin eletiriyi (kolayca) renebileceini, zooloji ve botanik bilginlerinin
tarzyla bilimsel yntemi izleyerek eletir iini yapabileceini sylemiyor. Bizzat kendisinin
ifade ettii gibi;
Eletiri bir bilim veya bir zenaat/meslek olamaz. Felsefe ve bilimlerin, filozof ve bilginin
sanatsal zevkine ihtiyac olduu gibi eletirmenin de eletirinin muhta olduu zel zevkten
paym almas gerekir.
S. Beuve, bilim, fen, teknik, bilgi ve duyguyu bi raraya getirdii iin ihtilaflarda ve
cz hususlarda derinlemesine dnp inceleme yapmann, yazarlarn kll yzn nazarla yok
etmesine meydan vermeksizin onlarn ahsiyetini betimleyebilmitir.

O, kendi almasnda, kuraldan bigane kalmam, soy, aile ve zaman incelemeyi terketmemitir.
Bu nazariyenin takipisi olan Tainenin dnda baka kimselerin eserlerini okumaya ve
anlamaya almtr. nk eletirinin temeli, byk malumat kesbetmekten ve fakat bir eseri
eletirirken bizi kendisinin baml klesi yapmamas ve akl zerinde yk olmamas iin bu
malumat unutmaktan ibarettir.
Sainte Beuve, Chateaubriand85 hakknda yazd ve Pazartesi Konumalar mn nc
blmnde yaynlad bir makalede kendi yntemini bizzat kendisi yle izah etmektedir:
Edebiyat, yani edeb eserler, benim inancma gre insandan ayr deildir. Ben, edeb bir eseri
tadabilir, onun tadn karabilirim. Fakat yazar tanmadan eser hakknda bir hkm vermem ok
zordur. Tpk aac meyvesinden ayrmann mmkn olmad gibi. Bu nedenle edeb mtalaalar,
beni doal olarak nsan mtalaalara mecbur brakmaktadr.
aret ettiimiz gibi, eskileri eletiri konusu yaptmz zaman, Sainte Beuvenin yntemi ok
eksik kalmaktadr. Zaten kendisi de bu eksiklii anlayarak yle demitir.
... Eskiler konusuna gelince; onlar yeterince incelemek iin gerekli tm aralara sahip deiliz.
Genellikle de bir yazar kendimize tantan direkt kaynaklara ulama imkanndan yoksunuz.
Ayrca onlarn eserleri ortadan kalkm ve krk dkk heykelin dnda onlardan bizim elimize
bir ey gelmemitir. Sadece kendileri ve eserleri hakknda mphem ve genel tanmlara eilmekle
yetinmemiz, zihnimizde yazardan veya airden hayali bir suret meydana getirmemiz
gerekmektedir.
^ Chateaubriand (17681848): Fransz romantik yazar.
Burada, genellikle geilemeyen byk ve geni zaman nehri bulunmaktadr. Bu zaman nehri,
bizimle, gemiler arasnda yle bir fasla meydana getirmektedir ki aresiz, bu nehrin br
tarafnda bulunanlara [gemilere] kar uzaktan tazimde bulunmamz ve duygularmz bylece
izhar etmemiz gerekmektedir.
Beuve daha sonra yle demektedir:
Ve son dnem yazarlara gelince; onlarla ilgili olarak bir ka yol bulunmaktadr. Bu yntemle
yaplan eletiride baka bir ka noktann daha gzetilmesi gerekmektedir. Bir insann zellikle
nl ve etkili bir insann dakik ve derin bilgisini incelemek ok nemli ve g bir itir.
Sainte Beuve, byle bir bilginin niteliini aklamaya almakta ve yle demektedir:
Muhtemelen bireyleri belirli tiplere gre snflandracak bir ilmin meydana ktn
grebileceim bir gn gelecektir. O esnada ben, bir fertte sekin bir sfatla karlamam
durumunda onun dier sfatlarn da anlamak ve elde edebilmek isterim. Evet, kendi antropolojik
incelemelerimizde botanik ve zoolojide olduu gibi deimez yasalar elde edebiliyoruz; nk
insan en karmadr ve manevi boyutu olan bir varlktr. Bu karmaklk onun ihtiy rnm bir
sonucudur. Zira bu ihtiyar, ihtimaller ve girift liklerin bir ounun ortaya kmasnda etkendir.
Bununla birlikte ben yle sanyorum ki bir gn gelecek, ahsiyet (kiilik) bilimi ortaya
kacak. Bu ilim, henz botaniin, Gausierden nce eritii aamadadr. Biz, imdi bireysel
yaam iin bir takm hudutlar vazediyor ve onunla ilgili muhtelif bilgileri o hudutlar ierisinde
guruplandryoruz. Ortak yn, iliki ve balar bu guruplar arasnda hissediyoruz. Genellikle ise
daha geni, daha aydn ve daha dakik dnce, eitli tipleri tam olarak birbirinden ayracak
somut had ve alametleri kefedebilir.
Bununla birlikte byle bilimsel esaslar tedvin edildii zaman nitekim imdiden hissetmekteyiz
yine mtemadiyen kaygan ve deiken olacaktr. Hatta denilebilir ki, doal bir mevhibe ve znel

bir istidada sahip olanlarn dnda hi kimse onunla megul olamayacaktr. Ve daima usta bir
teknik sahibine gereksinim duyan bir teknik olarak kalacaktr. Nitekim gryoruz: Tp, doktorun
zel istidadna, felsefe, filozofun felsefi zevkine ve iir, airin ruh doasna gereksinim duyar.
Dolaysyla biz, edeb snrlar temeyyz ettirebilen istidadn var olabileceini ve bir bakla onu
bilmenin mmkn olacan varsayyoruz. Baka bir ifadeyle edebiyatta da tpk doal tarih
bilginleri gibi bir takm eletirmenler varsaylabilir.
imdi eer mmtaz bir insan incelemek istersek, daha genel bir ifadeyle bir sanat adamnn
edebi eserlerini okuyup inceleyerek onun kendi bilgisine ulamak istersek ne yapmalyz? Eer
zel bir yntemle, bu insanda var olan asil ve nemli hibir noktadan gaflet etmemek istersek,
kendimizi lafzi kaytlardan kurtarmaya, cmle ve lafzlarn hilesine, kavram ve deyimlerin
gzelliine aldanmamaya alrsak, daha veciz bir ifadeyle normal (sradan) hakikatlere
ulamak istersek, nasl bir yol ve yntem izlemeliyiz?
Byle bir ii yapmak mmkn olursa, ncelikle bir yazar kendi soyda ve vatandalar arasndan
seip ayrmamz, eslaf ve ecdadnda aikar olan rki zelliklerini tanmamz, sonra da onun en
temel mmeyyiz vasfn ortaya karmamz gerekir. Fakat ne yazk ki ou zaman bu ahsiyetin
kvrak ve girift kklerini bulmaktan ciz kalrz. Halbuki onlar bulmak, aratrmamz iin byk
bir nemi tamaktadr.
phesiz vurgulamalyz ki babay ve zellikle anneyi bilmek, mmtaz bir insan tahkik ve
mtalaada gzetilmesi gereken en esasl bir ilkedir. Ayrca erkek ve kz kardelerini, hatta
ocuklarn incelemek de zaruridir.
Kkn; soyunu sopunu, yakn ve uzak akrabalarn
mmkn olduunca aratrp, bundan emin olduktan sonra eitiminin ve yetimesinin
keyfiyetiyle ilgili baka bir temel meseleye, evre (ortartmuhit) meselesine gemek
gerekmektedir. evreden maksadmz, incelediimiz yazarn dost, tandk ve vatandalarnn bir
araya geldikleri merkezdir. O, dehasnn alma zaman, onlar arasnda yaamtr. phesiz
yazarn kemal derecelerinin sonu, bu aamada katediliyor. Bundan sonra eserlerinde gze arpan
her tr deiim ve rehberlik, ayn aamada btnyle nn sanatsal kemalinden yeermektedir,
yani yeni bir deiim ve dnm getirmemektedir. Bu arada tam bir dikkatle, srekli iinde
yaadmz evrenin anlamn bilmemiz ve tarif etmemiz lazmdr. Zira evreden kasdmz,
ortak hedefleri olan fikir adamlarnn bir araya gelerek oluturduklar yapay, kavramsal (ve
szde) bir topluluk deildir. Bilakis maksat, doal bir toplanma olaydr; genlerin oluturduu
doal bir topluluk. Genler, dostluk ve arkadalk tr sahip olduklar tip erevesinde, sosyal
ortam (muhit) oluturmaktadrlar. Genler zel sanatsal yntemlere sahiptirler. Geri her biri
dieriyle zdeayn olmadklar gibi ayn tipten ailelerin yeleri de deillerdir. Fakat ayn
merebe sahiptirler. Onlar, onca renk, koku ve ekil farkllna ramen tpk bir topran glleri
gibi, bir su ve, toprakta yetimi, ayn hava ve kta bymlerdir. yle grnyor ki btn bu
muhtelif sanatlar, szkonusu evrede bir hedefi izlemektedir. Bu gllerin hepsinin gzel ve
uygun bir gl destesi meydana getirmek iin yetitiklerini dnebiliriz.
Boileau86, Racine, La Fontaine87 ve Molierein 1644de tekil ettikleri kk bir topluluun,
Altn an banda (14. Louis) nasl en ince anlamlaryla bir evre meydana
Despreaux Boileau (16361711): Fransz air ve yazar. Tabiat ve akldan uzak den kimselere
kar iddetli bir ekilde mcadele etmitir.
^ Jean de La Fontaine (16211695): Kahramanlar hayvanlar olan ve iinde birok Dou yks,
zellikle ran yks bulunan ksa yklerden ibaret mehur fabllarn sahibi.

getirdiklerine bakabilirsiniz. Bunlar, deha adamlardr.


Sylediklerimize ek olarak; byle bir adam tanmak iin hibir vesileden gafil olmamamz
gerekir. Tanmak istediimiz yazar hakknda kendi katmzda birka soru ortaya atmadmz ve
bu sorulara cevap bulamadmz (velev ki bakasyla meveret olmakszn, kendi huzurumuzda
ve kendimiz iin) mddete asla kesin bir baka ulaama yz ve onu tanmada mutmain
olamayz. Her ne kadar bu sorular, dorudan doruya ve temelde onu ilgilendiren konularla ilgili
olmasa da; szgelimi onun dinsel inanlar veya doal manzaralarn ruhuna yapt etkinin
nitelii yahut para, kadn ve kendi dndaki biri karsnda gsterdii tepkinin nitelii veyahut
da onun gndelik hayatnn nelii hususunda u sorular ortaya atmak ve sonuta onun zaaf
noktalarn aratrmak mmkndr; nk hibir insann ruhsal veya fiziksel zaaftan hli
olmad ak ve kesindir. Bu sorulardan hibiri zaid deildir. Bir yazar veya eser hakknda ince,
etrafl bir yarglama yapmak istediimiz zaman, btn bu sorular ortaya koymaya ihtiyacmz
vardr. Zira onun kitab, rnein teorik geometri ile ilgili deil, bilakis edeb bir eser olabilir.
Yani yle bir kitap olabilir ki bu kitabn iki kapann arasndaki konularn iinden yazar tam
olarak grmek, btn ruhsal sfatlarn izlemek, bir dereceye kadar onun manev ocuklar olan
rencileri, mritleri ve meftunlar arasndan edeb meleke sahiplerini aratrp bulmak mmkn
olabilir. Ayrca dostlar yoluyla kii hakknda yargda bulunabileceimiz gr doru ise, onun
eserlerinin, bilerek veya bilmeden dmanlklarn tahrik ettii kimseler ve ayn ekilde sessiz
kalamayan, muhalefetlerini gstermekten kanmayan kartlar ile ondan nefret edenler, bize bu
tanma uranda yardm edebilirler.
Sainte Beuvenin eletiri yntemi bu idi. Onun bu yntemini zetlemek gerekirse unlar
sylemek mmkn:: Bir telifi veya edeb eseri eletirmeden nce, yazarla megul olmak,
onu tanmak, yaz ve eletiri anlay temelinde onun ahsiyetine itibar etmek gerek.
Tarihi iin bu tasavvur unu ortaya koymaktadr: Beuve, edeb eletiriye, sadece edebiyat
tekniinin parlaklndan biri olarak bakmyor, buna k olarak onu beer bilimlerden biri gibi,
szgelimi psikoloji ve sosyoloji izgiside grmektedir. Bu teknik, dikkat ve nem asndan,
insann zn, melekelerini analiz etmede mezkur iki bilimden daha aa olmayabilir. Sainte
Beuve, onun nemi konusunda yle demitir: Byk bir ahsiyet hakknda konumak,
aratrmak, ondan sz etmek ve onu tanyp bilmek, zaten kendisine cezbetme, hrslandrma ve
tevik etme hakkna sahip olan bir sanattr.
O, bu noktada bu ifadelerle yetinmi; bu konu, bu aratrma, bu bilme ve tanmann, sadece
eserleri eletirmek iin bir vesile saylaca hususunu izah etmemitir. Bu ynteme gelebilecek
eletiri noktas u olabilir: Yazarm tanyalm derken kitabn kendisini unutma ihtimali
bulunmaktadr. Halbuki bilimlerin snrlarnn ve eitli konu alanlarnn birbirine karmamas
iin, eletirinin kendi zel anlamyla mecburen kitaba ynelmesi gerekir. Yazarlarn ahsiyetini
analiz et meda ar dikkat ve derinlik, byle bir gaflete mncer olabilir. Nitekim Sainte Beuve,
byle ifrata maruz kalm, hatta insanlarn zel hayatna girerek mahremiyet snrlarn am,
yazarn ahs hayatyla ok az bir ilgisi bulunan olaylarn hepsini birletirmi ve rnein Victor
Hugo hakknda byle yapmtr.
Bunlar, onu, adalarnn serzeniine maruz brakan, kfrbazlk, saygszlk ve hayaszlkla
itham etmelerini salayan etkenlerdendir. Bu durumlara dayanmak, genellikle teliflerin deerini
azaltr ve bazen okuyucularn, onun gzellik ihsas ve tesirinden uzaklamalarna neden olabilir.
Nitekim bu durumlar, bazen eletirmenin sahih yargdan sapmasna neden olmaktadr; bu nsan
ve ahlak adan, hem de srf dnsel ve ftr adan geerlidir. nk bu durumda eletirmen
olaylar, hakiki anlamyla telkki etmeme, kt yargda bulunma yanlna debilir.

Bu hususlara u noktay da ilave etmek gerekir: Sainte Beuve onca zeyrekliine ramen kt
bahttan ok etkilenmi, ok ekmitir. Byk adamlar, yaarlarken kendi adalarn n altna
sokuyorlar. Nitekim kendisi de zamannn byk edebiyatlar karsnda gsteri yapmamtr.
O, bu sanat zorla kendisine balamakla da sulanmtr. Beuve, nesir ve nazm balamnda
edebiyat tahsiliyle megul olduktan sonra, (hayatnn sonunda) eletiri ilim ve tekniine
ynelmitir. Fakat fazla bir mutluluk elde etmemitir; halbuki onun adalar, szgelimi Hugo,
Lamartine, Alfred de Mus set, Nipi ve dierleri, hret ve azametin zirvesine ulamlardr. O, bu
duruma iaretle yle demektedir:
Haset yle bir afettir ki ondan kurtulmak ok zordur. Eletirmenin ilk grevi onunla
mcadele/cihad etmek ve bu cihad ekberde zafer kazanmaktr.
Beuve, edeb an ve eref konusunda ise unlar sylemektedir:
Hayret bu ana! Nice gemi air vardr ki dnemin ekime meydannda kemer bile
yaplmayan mehul bir ukura atlmlardr. Onlar, kendi eserlerinden, sadece ve sadece uzman
bilginlerin zaman zaman dile getirdikleri namn dnda hibir ey brakmadlar. Gemilerin
eserlerinden, byk strap ve zahmetle sadece azmza bir ekil iziliyor. Grdkleri onca zarar
ve ykntlardan sonra elde ettiimiz eylerin ylece gereklemi olmas imkanszdr. Bilakis
elde edilen eyler, gerekten olan eyler iin tahminde bulunmamza yarayabilir. rnein
yamalanm, vah topluluklarn zulm ateinde yklm en grkemli ve en lks saraylara bir
bakalm. Yzyllarca sonra ona girerek, paralanp her tarafa dalan heykelleri elden geirdik
ve birbirinden koparak ayrlan paralara ynelerek onlarn zerinden, bu zel parann ayrld
o btn tahmin etmeye, yararlanmak iin o btn hatrlayp ortaya karmaya altk. Onca
noksan ve ykntlara ramen saray ssleyerek btn eski lks eylere ve zinetlere hayal gzyle
bakmak istedik. Bir ka ak odacn ayakta kald sarayda artk bir heykelden daha fazlasna
sahip olmadmz iin onu odacn ortasna koymak istedik ki belki ortada olmayan eyi
hatramzda canlandrabilir ve belki bunda zel bir ululuk ve gzellik vardr veya yapmacn
yerini alacak bir sadelik vardr diye. Fakat btn bu ilerden ve bu hayallerden sonra kim bu
sarayn tamamen gemite var olan sarayn ta kendisi olduunu syleyebilir?
Sainte Beuve, uyank iken kadm riclin hat erhini ve eserlerini inceledikten sonra kendisini
uyku tuttuunu ve unutkanlk okyanusuna gark olmu gemi yazarlarn hay letlerini grdn
yazmaktadr:
Ben size gerekten zc bir manzara olduunu sylyorum: nl adamlarn hayaletleri birbiri
peisra geliyordu. Yzyllara azamet ve ebedilik aydnl kazandran adamlar... Evet yle sknt
dolu bir manzara idi ki biz, salarndan nur tac derek sz mlknn saltanatndan azledilen ve
gzel sesli/nameli lafzlara hkmetmekten yoksun olan bykler gryorduk. Onlar, bouna
rpnyor ve zayf bir sesle, kendi adlarn bouna tekrarlyorlar. Onlar geen kimseler,
muhtemelen onlar hatrlatabilir ve arasra bir mnasebetle dile getirebilirler. Onlarn azamet
delilii, bu durumda ac ekme ehresiyle ortaya kar. Bu deliliin, kendi dnemlerinde
doyurulduunu da hatrlamamz gerek.
Onlarn arasndan ne den, dierlerinden daha sabrsz ve daha umutsuz grnen bir gurup,
Styks (eski Yunan inancna gre br dnyada unutkanlk nehri) kylar arasnda nisyann
heyecanl/frtnal dalgalaryla birleiyor
ve kendilerinden uzaklaan, birka sessiz ehreyi nurun nda gtren bir sandala doru
ellerini uzatyorlard. Geri kalanlar ise tanrlar ve insanlar, kendilerinden baka kimsenin
hissetmedii korkun/edd bir zulme tank tutuyorlard. Ben o ryada'halbuki kendi sknet
dolu ve sarsntszlk dnemimizi dnyordum kendi kendime unu soruyordum: Acaba bu tr

olaylar artk edebiyyen bizden kp gitmi midir? Ve yllarn gemesiyle, huy, ahlak, zevk ve
damakta cebren meydana gelen dnmlerle daha kt ihtimaller bir yana artk yeni
edebiyatmzn da, eski eserlerin yazgsyla yzyze gelecei bir takm deiikliklerin meydana
gelmesi mmkn deil midir?
Dnce ve tahayyllerim, daha bir karanlklamak tayd. Bu durumda, kendimi saltanat
ktphanesinin st koridorunda sanyordum. Ve bana yle geliyordu ki bu sonsuz koridor
uzamtr. Ktphanenin katlar arlayor ve her taraftan o kadar kitap dklyordu ki yerin
st bir yay oluyor, yukar geliyordu. Sanki btn bu pahal yke kendi sinemde tahamml
ettiimi hissediyordum.
Byk zahmetle yerden kalkmak istediim ve arla malup olduum bir anda, birdenbire
feryat ettim: Ah! Ne kadar hezeyn!... Bunlarn hepsi batldr. Bu, yazarlarmzn, nisyandan
emanda olduklarn tasavvur etme zanlar dr. Onlar, bask sanatnn, kendilerini unutulmaktan
kurtardn zannetmektedirler. Evet, bir veya iki yzyl iin bu mmkndr; fakat ondan sonra
artk herey sona ermektedir. Yeniden baslan her kitapta, o kadar hata olmaktadr ki dnce ve
duyguyu, artk ebedi olarak basl mayaca zamana kadar deitirmektedir.
O
zaman onun meguliyeti, kemirgen bceklerledir. Ve adet, zerinden uzun veya ksa
zaman geen eskimi elbiseler gibidir; onlar, sel ve yangna kar emniyette kalsalar da kuraklk
ve rutubette kendiliinden ortadan kalkabilirler.
Ryalara gark olmutum ki birden uyandm ve feryat ettim. Gne ykselmiti. Ufuk karmda
yavaa ortaya kyordu. Bu esnada Homerden bir kitab soframn zerinde ak olarak
grdm. yle bir yerde ak olarak grdm ki nceki gn onu orada okumutum. Aphriona
(Yunan dil bilgini) ulamadan nce, bu tesadf ruhumu sknetle doldurdu. Zira u dnce
zihnimde belirdi: Burada en byk edeb tesadfler konusunda dahi kaza ve kader iin iindedir.
Bu macerada dncem o kadar ok meguld ki pencere ald ve nemli tan vakti rzgar ieriye
girdi. yle dedim: phesiz zevki selm, daima zindedir ve gelecekte de zinde kalacaktr.
Vahilik dnemleri son bulmutur. Matbaa hergn saysz eseri, birbiri zerine koyarak
biriktirdii iin baslan hibir eser, zayi olmayacaktr. Meydana gelmesi mmkn olan en kt
olay, udur:
Biz, tamamen ebed olacaz ve baz byklerin sermayelerinin yok oluundan korkmak yerine
hepimiz, gne ndan yararlandmz gibi ebedilikten de hemen hemen ayn derecede
yararlanr, nasipleniriz; ister byle bir ebedilie layk olalm, isterse olmayalm. Gryorsunuz...
Acaba zihniniz toparland m? Emin oldunuz, gnlnz huzura erdi mi?
Bu metinden, Sainte Beuvenin ne kadar ebedilik ve yok olu dncesinde olduu, ne lde
zel hassasiyetinin bulunduu ortaya kmaktadr. Bu dnce, adalarn, zellikle parlak
baarlara imza atan bykleri dnd zaman, yine onunla birlikteydi ve onun dostuydu.
Sainte Beuveden Sonra Eletiri
Teknik, Yorumsal, Hkm, Tarihsel, Karlatrmal Eletiri
imdi eletirinin, Sainte Beuveden sonra, hatta onun anda eritii hedefle tanmak iin
geriye dnmeye ve Sainte Beuvenin nasl ortaya ktn, onun okulunun eletirinin genel seyri
ierisinde nasl kurulduunu aklamaya mecburuz. Her halkarda onun ortaya km,
eletirinin iki byk
dnemini ayran snr olarak kabul etmek gerekir.

Eletiri, genel anlamda Sainte Beuvenin ama kadar teknik olarak vard. Bu eletiri bir yaz ve
tiyatronun tek nik/ilm denge ve deerini aydnlatyordu. Genellikle yazarlar, bu eletiriyi ebed
eserler yaratma hareketine kar yaymlardr. Bu yzden eletiri, yazarn yaamyla
ilgilenmedii gibi, yaratm olduu eserle olan irtibatyla da ilgilenmiyor, eseri, evre/ortam ve
zamanla ilikisinden soyut olarak inceliyordu. Bu durum, Sainte Beuvenin dneminde (19. yy.)
uzman eletirmenlerin alma ekli denilen baka bir eletiri tr ortaya kncaya kadar devam
etmitir. Bu eletiri, yorumsal (tefsiri) eletiri olarak adlandrlyordu. nk eserin niteliini,
eseri meydana getirmenin keyfiyetini ve eserin yazarn hayatyla ilikisini yorumluyordu.
Birok edeb kargaa, bu eitlilii, gelimeyi dourdu ve her bir eserde hkm sren genel
kurallarn temelini sarst. Bu kargaalar, Fransada (1718. yzyllar) eskiyi savunanlarla
yenilikiler arasnda kan kargaalara ve ayrca 19. yzyln balarnda romantistlerle klasistler
arasnda meydana gelen mcadelelere benziyordu. Eer eitli edebiyatlar arasndaki iliki ile
harici edeb eserler arasndaki mcadeleyi bu eserlerin her birinden karlan aykr/zt esaslar
yaynlamak bakmndan bu mcadelelere eklersek, sabit ve deimez esaslara dayal olduunu
ve asla onun yerine baka bir yntemin gemesinin mmkn olmadna inanan teknik eletirinin
nasl sarsldn anlayabiliriz. Muhtelif esaslar, birbirine kart ve bylece ok eitlilik
kazand zaman bu mcadelede zafer kazanan eletirmenler, yorumsal eletiriye yneldiler.
Yorumsal eletiri, byk bir hrsla izah ve erhle uraan, anlamaya yardm eden ve sanatsal bir
eser hakknda hkm karma ve onun deerini belirleme ile daha az ilgilenen bir eletiri
trdr. Bu okulun eyhi akladmz gibi Sainte Beuve idi. Onun yaam, romantizmi
savunmakla balad. Daha sonra ondan nefret etti ve romantistlere hcum etti.
Dolaysyla onun eletirisini, tarih eletiri olarak isimlediri yoruz ve aresiz onu anlamamz
gerek; nk onun eletirisi aynen yorumsal eletiridir.
Hkm eletiri, kendine bir takm taraftarlar bulunca, zellikle romantizm, sanat ve ahlak
deerlerini karmaklatrdktan sonra gitgide mutlak teknik sokaktan sapt. Muhtemelen o byk
eilimin en iyi rnei, mehur eletirmen, SaintMarc Girardindir. O, romantizme kar byk
dmanlklar gstermi, onu an hastal olarak isimlendirmitir. O, bu saldrlarda, sanat ve
edebiyat adam deil, ahlak adamyd. nk kendini vme ve gsterite arya kayor, daima
ktlk kehanetinde bulunuyor, inleme ve feryad figan canbazl yapyor, lm ve yokluk
virdi ekiyor, ykm ve yokluu zikrediyor, hayat hor ve npayidar gryorlar diye romantikleri
eletiriyor ve onlar an hastal kavramnn kapsamnda bulunan her eyle nitelendiriyordu.
Eer henz Fransada hkm eletiriye inanan kimseler varsa, bunlar banaz klasik edebiyat
taraftarlarndan geriye kalanlarn dnda olmayacaktr. Onlarn banda, Fransz Edebiyat
Tarihi adl kitabn mellifi, mehur eletirmen Nizar gelir. Ni zar, drt ciltlik bu kitabnn
sonunda inancn aka ortaya koymaktadr. O, adalar olan Villemain88, Sainte Beuve ve
SaintMarc Girardinin eletiri yntemlerini ortaya koyduktan sonra kendi yntemini yle
tanmlamaktadr:
imdi eletirinin drdnc ksmm tanmlamak istiyoruz. Bu eletiri, ruhsal lezzetleri
derecelendiren, sistematize eden ve edeb eserleri bireysel zevk ad verilen isyandan ayran
metodolojik kurallar, hv bir teori kitabna benzeyen eletiri trdr. Yine bu eletiri, ruhun
riyzetinden ok hidayetiyle ilgilenen; beeri ruh, Fransz deha ve Fransz dilinden kendisi
iin yksek
^ Franois Villemain (17901875): Sorbon profesr, Fransz Akademisi yesi. Genel Talimat
bakan. Cours de Litterature Francaisenin yazar. Bu kitap, 18. yy. hakknda hatr saylr
aratrma kayna saylmaktadr.
rnek vazeden; daha sonra her bir yaz ve yazar, bu lte vuran, yazar veya eserini o
ltlere yaklatran her sfat ve zellii tehis eden; o zellii bulunduran zerinde iyilik ve

gzellikle, bulundurmayan zerinde de alaklk ve irkinlikle yargda bulunan dakik bir bilim
olmay arzulayan eletiri trdr. Eer byle bir eletiri, grevinin stesinden gzelce gelecek
kadar ykselirse... ve onu bu geni vahdetiyle inceleme ve aratrma konusu yapmak isteyen
beer ruhla; onu tertemiz yapmaya alan Fransz dehasyla ve de yanbanda bidatlarn
olumasndan bir zarar grmemesini arzu eden bir dille... evet btn bunlarla birlikte, aresiz
itiraf etmek gerekir ki dier eletiri trlerinde var olan ltuf ve zerafet ten kendisini yoksun
brakan bir kusura sahiptir. nk dier eletiri trleri; eitlilik; hrriyet; tarih, edebiyat ve
dehalarn bir biriyle iie olmas; bakalarnn edebiyatyla mukayese edilmesi bakmndan bize
ok yarar salamaktadr. Bu tr eletiriyi kk grmememiz gerektiine dair benim bir takm
delillerim vardr. Fakat elde bir takm illet ve nedenler de var ki ayn zamanda zor ve tehlikeli
olduunu kesinlikle bildirmem gerek.
Nizar, hkm eletiriyi savunarak, zamann seyrini durdurmad ve ondokuzuncu yzyln
bandan itibaren dnsel hareketin, alt yapsn hazrlad dncelerin ihtilafn ortadan
kaldrmad. Nitekim yazarlarn, daima mikyas ve ltlerini deitirdiklerini, hatta Mesih dini ve
d edebiyat kabilinden yeni ilham kaynaklar aradklarn gryoruz; Madame de Stael89
(17661817), Chateaubriand ve benzerlerin: n eserlerinde grld gibi. Btn bu durumlarda
edeb eserhrle, onlara bal olan zamansal ve mekansal evre arasndaki ilikinin snrllk
gerekleri gze arpmaktadr. Bu nedenle edeb telifler hakknda sadece onlarda var olan vey
olmayan teknik ve sanatsal gzellik bakmndan hkm vermemek gerek. Aksine bu ynyle
yarg konusu yapmalar gereken ey, onlarn, toplum iin bir medeniyet ve sistem trnn
aklaycs olduklar hususudur. Tarihsel ve uygulamal eletiriye yneli olarak
adlandrlabilecek olan bu edeb okulun ileri karakolu, F. Villemaindir. Willemain,
Sorbon^Staelin iiri, ruhla doa arasnda bir badr.
neda modern tarih krssnde Franois Guizotun (1786 1874) halefi olmu, daha sonra
srasyla Fransz dilinde belagat profesr, vekil, sonra bakan ve Louis Philippe zamannda da
bakan olmutur. O, Fransz Edebiyat Tarihi isimli alt ciltlik kaln bir kitab bize yadigar
brakmtr. Bu cmleden olmak zere Montesquieu hakknda bir kitap ve Eletirinin Meziyet
ve Zararlar gibi baka eserler de brakmtr.
Villemain, Madam de Stael gibi, edebiyatla medeniyet arasnda kuvvetli bir ba olduuna
inanmaktayd. Bu yzden kendisini tamamen kitapta toplum ve toplumda kitap olarak koyduu
eserlerin izahna vermitir. O, Fransz edebiyatyla meydana gelmi veya oluum halinde olan
yabanc/d edebiyat arasndaki edeb ilikileri aydnlatmaya almtr.
Villemainden sonra Sainte Beuve, onun yntemini seti ve onu mkemmel bir noktaya tad.
nk ona byk bir fikir ilve etti. Bu ilve daha nce sylendii gibi u mehur ifadesinde
kendini gstermektedir: Kitap, ahsn mizacnn bir ifade ve yorumudur.
Ondokuzuncu yzyln ikinci yarsnda ve yirminci yzyln balarnda Fransada eletirmenler
oktu; eitli aratrmalar ve okullar vard... Romantik okul, en mkemmel meyvelerini
vermitir. Bu okulla klasik okul arasnda karlatrma geni bir yer tutmutur. O derece ki
mehur eletirmen Emile de Chanel (18271904), romantik snf hakknda be ciltlik kaim bir
kitap yazd. Ayn ekilde ondan sonraki yazarlar da romantik snf hakknda kitap yazmlardr.
Bu fetret dneminde eletirmenler arasndan drt kii seilerek ne kmtr. Bunlar Francisque
Sarcey, Ferdinand Bruneti ere, Jules Lematre ve Emile Faguedir.
Francisque Sarcey (18271899)
Tiyatro Eletirisi

F. Sarcey, btn yaamn tiyatro eletirisine ayrmtr. nce 1867 ylndan itibaren Timeda.
bir takm makaleler yazd. Sonra Odeon tiyatrosunda (Parisin Latin mahallesinde bir tiyatro) bir
dizi konferans irad etti. Bu makale ve konumalar, bir ka ciltlik kitapta bir araya getirdi. unlar
bu kitaplardandr:
1

Tiyatromda Krk Yl

Tiyatro

Sanatkarlar

Nasl Konumac (Hatip) Oldum

Hayat hikayesi ve anlar hakknda dier kitaplara ek olarak, Genlik Anlar ve ocukluk ve
Olgunluk Gnleri Anlar gibi kitaplar yaynlamtr.
Sarceyin, tiyatro ve tiyatro edebiyat hakknda geni bilgi birikimi vard. Bu geni bilgi birikimi,
onun teknik/bilimsel tiyatro metodolojisine, kurallarna ve tiyatro ile ilgili dier meselelere
taassupla balanmasna neden olmutur. Bu usul ve esaslarn kayna, sanat eserleri ile ilgili
hususlar tahlil etmekti; dolaysla sz konusu esaslar, ayn kaynakta donmutu. Bu ynyle
karsad esaslar inemeyi reva grmyordu. Bu hali grerek tam bir yarglamada
bulunuyordu. Hatta en cidd yazlarnda bile iyi tabiatl ve latifeci ruh flyordu; O noktaya
kadar ki alma vakitlerinden bir ounu, yanl sylemeye ve yazmaya (allagelmi lafzlara
ve kullanm alanndaki ifadelere tabi olmakla) ayryordu.
Ferdinand Brunetiere (18491906)
Objektif Eletiri
F. Brunetierein bilgi birikimi, edebiyata has deildi. O, usta, mhir, cmi ve snrsz mtalalar
olan bir stadd.
Edeb uzmanlk ierisinde eitli felsef, sosyal kitaplar inceliyordu. Bu nedenle onun eletirisi,
sadece bir edebiyatnn eletirisi deildir, bir filozofun iine de benzemektedir. Bu bakmdan
yapt eletiride onun bak, eserin manev ve sosyal deerlerine dnsel ve duygusal
muhtevalarna yneliktir. O hi bir zaman, duygular tahrik eden faktrlerin etkisi altna girmez.
Bu yzden onun eletirisi, objektif eletiri olarak isimlendirilebilir.
Brunetiere, biraz da Tainenin teorisinin izleyicisi olmu ve zaman unsurunu ondan almtr.
Onun hedefi, bu vesileyle gemiin gelecek zerindeki etkisini aratrmak ve edeb eserlerin
manev teselsln kefetmekti. Onun bu konudaki dikkat ve tevecch, onu Darwin ve
Spencerin grlerine teslim etmitir. O, szkonusu grleri edebiyata uyarlamaya almtr.
O,
edebiyatn eitli ksmlarnn, hayvanlarla bitkiler arasmda kine benzer birtakm
ilikilere sahip olduuna; edebiyatta da bilimsel deiim, dnm ve tekml olduuna inanrd.
Nitekim, bu nazariyeyi zel bir ekilde edebiyat trlerinden ne uyarlamtr. Bu tr;
tiyatro, lirik iir ve edeb eletiriden ibarettir. Bu yzden 1895de Eletirinin Evrimi ni,
1892de Fransada Tiyatronun eitli Devirleri ni ve 1894de Ondokuzuncu Yzylda Lirik
iirin Evrimi ni iki cilt halinde yazd. Bunlara ek olarak, be ciltlik Fransz Edebiyat Tarihi
gibi edebiyat ve eletiri tarihi hakknda bir ka kitap, Honore de Balzac ve din hatip Bossuet
hakknda bir kitap, Doal yk adnda bir kitap ve ciltlerce makaleler yaymlamtr.

Edebiyatn Evrim ve Geliimi konusundaki teorisini, Sor bonne niversitesinde aratrmalaryla


ilgili verdii balang konferansnda tantmtr. Bu konferanslar, Fransa'da Lirik iirin
Evrimi adl kitabnda biraraya getirmitir... Brunetiere yle demektedir:
Edebiyatta tekaml teorisi gemii diriltmeye abalamyor, aksine gemii tantmak ve onun
yasalarn karmak istiyor. Her eye el atmyor, sadece zarur olan eyle yetiniyor. Nakilci deil
yorumcudur. Bu teorinin hedefi, tarihin zaman aralnda uzlaan ve ztlaan olay ve olgularn
ortaya kard pepee gelen yzlerce deringizli illetleri ve ayrca bu illetlerin her birinin
dourduu sonular belirlemek ve izah etmektir.
Bu kuram, edebiyat trlerinin, evresel ve zamansal etkenlerin nasl olutuunu, her trn dier
trden farkl ve stn ynlerinin niteliini, canl bir varlk gibi geliimini incelemekte; kendisine
dmanl bulunan etkenleri defetmek iin kendini nasl ekillendirdiini ve aksine kendisinin
beslenmesini ve gelimesini salayan maddeleri nasl ekip sindirdiini, kendisini artlara nasl
uydurduunu, nasl ldn, fakirlik ve k faktrlerinin neler olduunu, bu evrimin, onun
bakiyelerinden meydana gelen yeni bir trn oluumuna nasl yol atn aydnlatmaya
almaktadr.
Bu, trlerin tekml ve deiimi teorisi temelinde edeb meseleleri aratrmakla ilgili bir
yntemdir ve bir hedef gtmektedir. Brunetiere Lamarckm kuramna ve Darwinin tekml
varsaymna inanmaktadr. Spencerin, tekml ilkelerini fizyolojiden manev durumlara
soktuu, ahlak, sosyoloji ve psikolojiyi ona uyarlad gibi o da mrn, srf bu teoriyi edebiyata
uyarlamaya adamtr.
rnek olarak; onyedinci yzylda kiliselerde Bossuet ve Boileau gibi vaizler vesilesiyle irad
olunan dinsel vaazn geliimi hakkmdaki yazsna iaret edilebilir. O, bu vaazn, 19. yzylda
romantik iirin ta kendisi olan lirik iire dntn ve bu dnmn, tpk canl bir varln
baka bir varla dnm gibi biimlendiini sylemektedir.
Bu gr, Brunetiere iin uradan kmtr: Lirik iirle ve dinsel vaaz, her ne kadar ekil ve
yntem bakmndan birbirinden farkllklar olsa da her ikisinin ruhu ve konusu birdir. Her ikisi
de u kabil meseleler erevesinde dnmektedirler: Szgelimi insan, bir yars ruh ve gnlden
olduu, ulu hiyyet ve insaniyetten yararland iin byk iken; bir yars su ve amurdan olduu
ve yokluk alannda bulunduu iin hakirdir. Nitekim Fransz felsefeci ve ahlak yazar Alfred de
Vigny (17971863) Romantik bir eser olan oban Evi adl ebed kasidesinde insann manev
byklk ve ebediyyetini vmtr. Ve de artk hayata, dertlere, ruhsal straplara ve beklemede
olduumuz lm dncesine ki imdi ma iir onunla ilgileniyor kar ikayet ve bedbinlik gibi
insann ruhsal hallerini, evet din vaazlar, bu meseleleri, Davudun Mezmiri (mezmurlar),
Eyyubun sefer, ve toplumun seferi gibi kaynaklardan alyor ve yayyorlard.
Geri meselelerin ve konularn 19. yzyl romantik iirine ve dinsel vaaza itiraki, karsnda
boyun eilebilen bir gerekliktir; fakat romantizmin din vaazn dnm hali olduuna dair
szmz ok yanl bir dnce rn olup edeb eserlerin kaynana muttali olmamaktan
domutur. nk din vaaz, din kitaplardan domutur, romantik iir ise sosyal olaylarn bir
sonucudur91. Zira Romantik iirin ortaya kn, Fransz Devrimine ve dolaysyla
Napolyonun an ve erefinin yok oluuna, btn bir Fransaya glge dren lmcl hzn ve
kedere balamaktadrlar. Bu dnemde genler, iddetle bu durumun etkisi altna gererek keder
dolu ve hznl iirler sylyorlard. Bundan dolay bu okulun gerek kavram ve anlay ile
onun bu tr sosyal meselelere bulamasnn sosyal nedeni anlalmaktadr.
Gerek u ki bilimsel teorileri edebiyata tamak ve edebiyat bilimsel metodoloji, ilke ve
grlere uyumlu hale getirmek beyhude bir itir ve stelik edebiyatn fesadna neden olur.
nk bu, bir yandan o grlerle uzlamas mmkn

Dinsel dncelerin de sosyal ve tarihsel olaylarn rn olduu ve hatta sosyal olaylarn,


dnceleri, dinsel dnce tarzna doru srklemesinin mmkn olduu gr, Brunetirein
teorisinin kesin reddini zora sokmaktadr. (A. eriat)
olmayan, hatta onlarla atan edeb gerek ve esaslardan pek ounu bo verirken, dier yandan
baz edeb mesele ve hakikatlerde olmas gerekenden daha ok srar etmekte, anlamlar
yorumlama, izah etme ve karsamada ar mbalaa ve klfet yolunu izlemektedir.
Fakat Brunetiere, beyanda sahip olduu mkemmel beceri ve benzeri az gle, keskin ruhunun
ve gl dilinin de yardmyla bu kuram, mkemmelen yayabilmitir. Hatrlamak gerekir ki bu
byk eletirmenin ynteminde grlen genel sapmalar demeti, onun dehas ve faziletlerinden
kaynaklanmaktadr. nk bilgi birikiminin enginlii, onu uzak vadilere srklemekte; tertipteki
artc gc genellikle onu, elde gerekli malzemelerin olmad zeminlerde almaya itmekte;
keskin ve savamc ruhu onu meselelere yaklamda ifrata ve ihtiyatszla ekmekte ve de lafz
akcl ve yumuaklna meyli ve tevecch, almalarnda bazen anlam ortadan
kaldrmaktadr.
Julies Lematre (18531914)
Empresyonist Eletiri (Impressionnisme)
Jules Lematre, Empresyonist eletiri okulunun ncs, air ve de piyes yazardr. Eserlerinde
ar duyarllk, zel bir zerafet ve hoseslilik grlr. Lematre, eletiri iinde konunun bilimsel
aratrmalar ve istinbatyla ilgilenmez. Aksine bir eseri incelerken, duygusunda bir halet
oluturan etkenleri aa karmaya alr.
Lematre, eletiri yntemini, makalelerini kapsayan on ciltlik Impressions de Thetre (Tiyatro ile
lgili zlenimler) adl klliyatnda aklamtr. Kukusuz bu klliyatn dnda eletiri konusunda
baka kitaplar da var:
1
Moliereden Sonra Komedi. 2 Aristo iirinin Tr ve Teknii. 3 adalar (Yedi cilt). 4
/. Racine 5 Fenelon. 6 Chateaubriand. Ayrca Yaylmas Gereken nanlar Gr ve
zlenimler ve Dostuma Bir Mektup gibi eletiri hakknda teorik aratrmalar.
Lematrenin Yntemi
Lematre, Anatole France hakknda yazd bir makale ile adalar adl kitabnn ikinci
cildinde empresyonist eletiri yntemini yle ifade etmektedir:
Edeb eletirinin bir okul haline gelmesi nasl mmkn olabilir? Edeb eserler, ruh aynamzn
karsnda yrye karlar. Fakat yry, uzun bir yry olduu iin, bu ayna deiir ve
aniden ayna karsna geen eser, tekrar getiinde ilk eklini kendinde yanstmaz. Baz ruhlar,
uzun bir ahkam zincirini planlayabilen ve onda sabitde imez esaslara dayanak arayabilen g
ve itimada sahiptirler. Bu tr ruhlar, tabi veya irad olarak, deiimleri dierlerinden daha yava
olan aynalardr. Baka bir ifadeyle onlarn ncelik ve ilk admlar fazla deildir. Bu yzden de
eserleri, her defa nceki seferki gibi kendinde yanstrlar.
u halde eitli okullarda akla sunulmayan ilke ve temelin bulunmadn aka idrak
edebilmekteyiz. nk burada donuk ahs yarglarn dnda hibir esas ve ilke yoktur. Biz,
sevdiimiz eyi iyi . nk sevdiimiz eyi iyi gryoruz. Bu, bu konuda sylenebilecek son
szdr. (Ben burada, iyi dedikleri eyi, iyi olduuna inandklarndan dolay seven kimselerden
sz etmiyorum). Fakat u var ki baz insanlar sevdikleri eyi daima severler ve onu hep
sevmeleri gerektiine de inanrlar. Fakat onlarn baz dostlar, baz sevdikleri, deikendir.
Kendileri de bu noktay itiraf etmektedir. Bu deiime almlardr. Bu durumda eletiri gerek

ideolojik olsun, gerek ideolojik olmasn ve gerekse izledii bir hedefi olsun bir kitap bize etkide
bulunduu zaman, o etkiyi aydnlatmaya g yetiremeyecektir. Halbuki mellifin kendisi, bir
zaman d dnyadan ald etkiyi kitapta yanstmtr.
Brunetiere, Jules Lematrein, biz, sevdiimiz eyi iyi grrz szne, "19. Yzylda Lirik
iir adl kitabndan (c. 1, s. 2425) yle itiraz etmitir:
Beyler! adalarmz hakknda konutuum zaman, benim ahs zevkimin, yarglarma hibir
mdahalesinin olmadn greceksiniz. Bu durumda belki de bir ballmn veya sevgimin
olmad diri ya da llerden birini verken, (Bu, yeniden itiraf etmek zorunda kalmayaym diye
ilk kez size itiraf etmek istediim bir durumdur), tersine kendilerinden zel bir haz duyduum,
kendilerinde zel bir ruhsal lezzet bulduum kimseleri eletirmem gibi bir olay vaki olacaktr.
Bu metinden u ortaya kmaktadr: J. Lematre, empresyonist eletiriye ar meftundur ve bu
eletiriyi iki esasla izah etmektedir:
1

nsan ruhsal hakikatler

Tarihsel nesnel hakikatler.

Ruhsal hakikatler, deminsan ruhun aynasnda, yalln ve dier muhtelif yaam artlarnn
etkisiyle ortaya kan deiimlerdir. Bu deiimler, edeb bir almann bizde oluturduu
tesirin, bir sre sonra deimesine neden olurlar. Tam bu noktada J. Lematre, o durumda edeb
eserler hakknda nasl sabit hkmler karabileceimiz konusunda aciz kalmaktadr.
Lematre, eletirinin; kitap veya tiyatronun eletirmende brakt tesir ve izlenimin
yorumundan baka bir ey olmadna inanmaktadr. O, eletiriyi bir okul ve ideoloji olarak
kabul etmemektedir. nk te yandan bir kitap veya tiyatro da mellifin ahs yaam ve
deneyimlerinin, onun ruhunda brakt etkinin bir ifadesidir.
Tarihsel nesnel hakikatlere gelince; onlar, mektebi eletirinin ilke ve esaslarndan ibarettir. Bu
ilke ve esaslar, balangta ilke ve esaslar eklinde ortaya kmam; aksine Lematreye gre bir
tr bireysel teessr olarak kendilerini gstermilerdir. Bu teessr ve izlenimler, zamanla tmel
esas ve ilkeler haline gelmi; onun kendi deyimiyle: salamlaarak asl eklini almlardr.
Dolaysyla mektebi eletirinin de, J. Lematrein gznde, tarih boyunca asl haline gelmi olan
empresyonist eletirinin ta kendisi olduunu grmekteyiz.
Fakat bu iki istidll, akl kabul etmekle birlikte mbalaadan hli deildir. Eletiri iinin
hercmerce neden olmamas ve bu zeminde her trl isyan ile bana buyruklua yol amamas
iin onu aka somutlatrmak gerek.
lk istidlalde o, beer nefsteki her sabit durumu inkar etmektedir. Eer bu doru olursa, beer
nefsini, daima rzgarn elinde esir olan ince kumlar gibi grmek gerekir. Bu durumda duygular,
dnceler gibi salam ve kararl olmazlarsa, hayat meydanndan karlar veya yle bir delilik
halini alrlar ki kimse kendisini onda pay sahibi olarak grmez; hi kimse bu duygusal
heyecanlar kabul edemez ve dolaysyla hep u esas kabul ederler: Eletirmen, ahs zevkinin
sonucu olarak bir hkm kard zaman, bilgi mahareti ve dolgunluuna ek olarak o zevki akl
kaynana (asl kaynana) da yayabilmelidir. Hatta onu kll esaslara ve umumi baklara
intibak ettirememise bile hi olmazsa akli bedihiyat, bilim selteknik esaslar ve dil kurallarna
aykr olmasn.
Fakat ikinci istidlali, devridir. nk empresyonist eletirmen, kendisine, seleflerinin yapt gibi
hkm ve yarglarndan tmel asl yapma hakk verebilir. imdi eer her asim, srf duygudan
doduunu sylersek, birbirine ball bulunan iki durum arasnda ayrla kail olmak istemiiz

demektir. Bu yzden bu meselede kesin olarak hkm verilemez. nk duygu, bir asl haline
geldii zaman, aresiz aklla i ie olacaktr.
Dolaysyla phe gtrmez olan u ki duygu, eletirinin ilk aamasdr. Ne ki eletirinin btn
aamalar, duyguda toplanmaz. Bundan da te bu duygu, pimi, deneyimli ve eitilmi
olmaldr. Ayrca hem ftr adan, hem de kesb adan byk inceleme yaparak (maksat,
eletirmenlerin almasn incelemekten nce edeb eserleri incelemektir) kkl, zl ve gl
olmaldr.
Emile Faguet (18471916)
Emile Faguet, J. Lematre ve Anatole France gibi empresyonist eletiri taraftarlarndandr. Fakat
o, eletiri iinde, tefekkr bakmndan seleflerinden daha sekindir. Bu yzden zel bir yntemle
de kendini dnsel adan daha bir sekin ve daha bir zengin olan eserlere hasretmitir. O, edeb
eserleri zmlemede, bir eserin, yazarn ruhunda nasl doduunu; bu doumun keyfiyetini,
eletirmek istedii eserle bir araya geldii esnada onun simgeli ve artc davranyla birlikte
mahede edebileceimizi ortaya koymu, aydnlatmtr.
Faguet, eletirideki okulunu, eitli eserlerinde aklamtr. Bu cmleden olarak o,
Aratrmalnceleme Teknii adl kitabnda eletiriyle ilgili bir takm hususlar ele almtr.
Burada edebiyat tarihiyle edebiyat eletirisi arasndaki fark yle izah etmektedir:
Edebiyat tarihisiyle edebiyat eletirmeni arasnda, kelimenin doru anlamyla, fark grmeliyiz.
Edebiyat tarihisi, gc yettiince nesnel olmal, haber ve rivayetlere sarlmaldr. O, bir yazarn
adalarnda brakt etkinin keyfiyetinden sz edebilirse de, bir eser ve etki karsnda kendi
ahs duygusuna yaslanamaz. Bir adaki genel ruh halini aratrmak, edebiyat ve sanat
tarihinden o an edeb ve sanatsal ruhunu anlayp karmak ve yazarn ruhunda etki brakan
etkenleri ortaya koymak, edebiyat tarihisinin grevidir. Geri sz konusu etkenleri tam
manasyla bilmek imkanszdr; fakat bu konuda aratrma yapmak ok yararldr. Esasen bu
imkanszlk, ahs aratrmaya tevik eden bir etkendir. Tarih aratrmacs, mellifin
melekelerinin ve stnlklerinin nasl ortaya ktn incelemeli, bu zeminde sadece yazarn
eserlerinden kendisinin yapt karmlara dayanmal, bizzat yazarn veya adalarnn kendisi
(yazar) hakknda yazd mektup ve yazlara istinat etmeli, ailevi ve ahs evresini tanmal,
onun eserini ortaya karan duygu veya dnce hakknda aratrma yapmal ve onun sanatn
seven veya muhalefet eden kimseleri ortaya koymaldr. Bu aratrma ve incelemeler, yazar
tanmada ok nemli faktrlerden saylmaktadr. Dolaysyla edebiyat tarihisi, tarih
hadiselerinden baka bir ey aratrmamal, bu olaylardan ve onlar arasndaki ilikilerden
bakasnn szn etmemelidir. Okuyucu, onun ahs yarg yntemini anlamamal, hatta
tarihinin, kendi grn olaylar arasna yerletirmek istedii gibi bir dnceye
kaplmamaldr. Ayrca tarihinin duygusunu da almasnda okumamaldr.
Fakat eletiri, tamamen bunun aksinedir. Onun ii, edebiyat tarihinin ii bittii andan itibaren
balar. Baka bir ifadeyle bu ikisinden her biri farkl iki yzeyde bulunur. Eletirmenden istenilen
ey, onun bir yazar veya eser hakkndaki inancdr; ister bu inan, bir takm esas ve kurallara
dayansn, isterse onun ahs duygusundan kaynaklansn. nsanlarn ondan istedii, bir lkenin
haritas deil, aksine onun, o lkedeki gezintisinde sahip olduu duygudur.
Faguetnin edebiyat eletirisini edebiyat tarihiyle birlikte deerlendirmesinden onun eletirideki
okul ve dncesi karlabilir. O, edebiyat tarihinin genel tarihin bir paras olduuna ve her
ikisinin alma tarznn zemin bakmndan tarihinin duygusunun almasnn konusundan
bamsz kalmas ynnden ve tarih a veya edeb a meydana getiren maddeler
topluluuyla yetinmek asndan bir olduuna inanmaktadr. Faguet, bu klliyat hakknda sz
ettikten sonra cziyyatla megul olmakta, yazardan, yazarn deha ve istidatlarnn gelime

eklinden, yazarda etkili olan ftr ve evresel etkenlerden sz etmekte, hatta edebiyat tarihi
alamnda, yazarn adalarnda brakt etkiyi dahi aratrmak istemektedir. Fakat edeb eletiri,
edebiyat tarihine ve bu i iin toplanan maddelere tevecchden balyorsa da, bu tevecch,
sadece, eletirmenin, kendisinin anlalmas iin onlardan bir ara olarak yararlanmas ve edeb
bir eser hakknda hkm verirken onlardan yardm almas maksadna matuftur.
Faguet, eletiri ilkeleriyle edebiyat esaslarn duygudan ayr grmedii, aksine eletiri ilke ve
esaslarn eletirmenin duygusuyla birletirdii iin Lematre ve A. France gibi empresyonist
(izlenimci) eletirmenlerden ayrlr. Faguetnin eletirideki abas u iki mihver zerinde dnp
durmaktadr.
] Bir edeb eserin, yazarn ruhunda dou eklinin analiz ve yorumu. Bu konu, edeb eletiriden
ziyde edeb estetik bilimine daha yakndr. Byle olmas doaldr da. nk Faguet, felsef bir
yntemin sahibidir. Onun, btn teorik bilimler ve dnsel konularda yeterli hakimiyeti, derin
bilgisi vardr. Bu noktay, eletiri hakkndaki eserlerinden ziyade edebiyat tarihi alannda yapt
aratrmalardan ve Voltaire gibi yazarlar hakknda yaynlad yazlardan anlamak mmkndr.
Faguet, eletirmek amacyla setii eserleri, daha ziyade ou fikir ve bilgilerini onlar
eletirirken ortaya getirmek, o eserlerden ilham ald eyleri incelemek iin seer. Nitekim bu
dnce ve bilgileri Aratrmalnceleme Esnasnda adl okulunda biraraya getirmitir. Bu
kitaplar kolayca eletiri kitaplar olarak adlandrlamaz. Zira onlardaki mstakil grleri karp
ortaya koymak, bir eserin deerini lmek, yarglamak ve belirlemekten daha gldr. Bununla
birlikte bu kitaplar, eletiriyle uraan kimselerin incelemesi iin ok yararldr. nk inceleme
yntemini tam anlamyla retmektedirler. Faguet, incelemenin teorik esaslarn mehur kitab
Aratrmalnceleme Teknii nde dikkatle aklamtr.
O,
beyan etmitir ki inceleme, eletirinin ilk aamasdr; doru incelemenin art,
okuyucunun geni bilgiye sahip olmasdr. nk byle bir okuyucu, mayas bozuk bir yazardan
daha ok, onun eserinden dakik anlamlar istinbat edebilir. Zir byk yazarlar genellikle kendi
dncelerini esrar perdesinin ardnda beyan ederler. Okuyucu, yazarn asl duygu ve
dncesinin derinliini ancak yazarn btn sembol, simge ve iaretlerini kefetmek ve
anlamakla kavrayabilecektir.
Edebiyat tarihi ile edebiyat eletirisi arasnda Fagu etnin anlamlandrd gibi ayrc bir
snr yoktur. Nitekim akfla duygu arasnda da durum byledir. Hakikatte bu ikisi, iiedir.
Bu ikisinden birine dayanan yazarlar grubunda nesne, bu iki taraftan birinin dierine galip
gelmesinden ibarettir, o ikisi arasndaki ayrlktan deil. Dolaysyla edebiyat tarihinde de yazar,
kendi ahsiyet ve duygusunu tamamen unutamaz ve kendisinden ayr olarak tarih iiyle
ilgilene mez. Bu durum, genel tarih almasnda bile muhal iken, duygu temelinde yer alan
edebiyat almasn varn siz dnn. Nitekim yazarn manev hayatnn ve 'eserlerinin
olumasnda pay olan tarihsel olay ve etkenlere dayanmazsa, verdiimiz her hkm yanl
olacaktr. Zira, bu etken ve olaylar,
o

hkm vermenin keyfiyetinde etkili olurlar.

imdi Faguetnin eletiri okulunu rendiimize gre ona kar gnlmz rahat olabilir.
Faguetnin eserleri genel olarak kolay, ak; felsefe ve edebiyat alannda bilgi sahibi olmak
isteyen kimse iin ok yararldr. Geri arasra derinlik ve tafsilden halidir, fakat okuyucunun
gznde ok yeni ve geni ufuklar amakta, kiiyi onu incelemeye itmektedir.
Faguefter Sonra

Ondokuzuncu yzylla yirminci yzyln balarnda Ta ine, S. Beuve, Brunetiere ve Faugetin


dnda baka bir takm eletirmenler de olmutur. Bizim sadece bu bir ka ismi say mamazm
nedeni, bunlarn byk hret ve etkileri olmasdr. Yoksa onlarla birlikte, tarihin zikrettii ve
edecei onlarca baka eletirmen daha vardr. Bu meyanda ismi anlmas gereken en layk kimse
belki de Gustave Laroumet (1852 1903)dir; zellikle eletirisini tiyatro ve piyese ayrmas
bakmndan. Onun metod hakknda zerinde bir hayli dnlmesi gereken ok mehur bir
tanm vardr:
Yazarln kendisi, btn meslekler gibi bir meslektir. Ben, yazarln, ayakkabclk,
marangozluk vb. gibi dier meslekler arasnda saylmasn tercih ediyorum. Onu bamsz olarak
zikretmek yerine, meguliyetler arasnda ona bir zel yer vermemizin daha iyi olduunu
dnyorum. nk yazarlk iin iddia ettiimiz eref sebebiyle onu meguliyetler dizgesinden
karmak istersek, bu eref perdesinin arkasna snmas ve byk ihtimalle yok olmaya
mahkum olmas mmkndr. Zira yazarlk da canl varlk gibidir. Canl varlk, yaamak isterse,
dier canllar arasnda bulunmaya mecburdur. Yazarl meguliyetler dizgesine yerletirme fikri
herkesi, i ara ve gerelerini hazrlama fikrine gtrmekte ve ani ilham ve ba inancn def
etmektedir. Yazarlk meslektir, hem de ok zaman alacak ve ayn zamanda ok megul edecek
kadar zor bir meslektir.
Yazarlk meslektir, fakat bilimsel bir yntem deildir. Bireylerin gz rengi ve ses uyumu gibi
ahs bir itir. Evet yntemi boyamak mmkndr, kl boyadklar gibi. Fakat bu boyamay
hergn sabah tekrarlamak gerekir. Yoksa en kk bir engelle ondan saparz. nsann yazarlk
mes leini renmesi mmkndr; fakat metod renilecek cinsten deildir. Yazarlk
metodunu renme ve retmenin bo i olmas, bizim her gn, daha nceki gn rendiimiz
eyi unutmamz, hayati gcmz zayfladnda eser yaratma gcmzn azalmas ve genellikle
dier istidatlar gelitiren altrma ve incelemenin, bu ba (mevhibe) zayflatmas gibidir.
Yazarlk, Gustave Flaubert92 ve Beunkurin dedikleri
G. Flaubert (18211880): Fransz romanc. nl Madame Bovary adl kitabn yazar.
gibi hayat salamlatrr. nk yazarn hayatn, dier hayatlardan ayrr.
Metod udur: Biz genel dili zel bir leheyle konuuruz. Kiiye zel leheyi taklit mmkn
deildir. Bununla birlikte o dil, herkesin dilidir. Ayn zamanda o, bir bireyin zel dilidir.
Modern/ada Eletiri
Avrupada tr eletiri vardr:
1.

Basn kaynakl eletiri (Gazete ve dergilerde)

2.
niversite kaynakl eletiri: G. Lanson93, J. Bedier94, P. Hazard95, Strowski, Mornet
ve niversite hocalarnn eletirileri bu gruba girer.
3.
air ve yazarlarn eletirisi (nk yazarlar ve eser verenler de eletirmendir)96.
Anatole France, P. Bourget97, And re Gide98, George Duhamel ve J. Romains99 gibi
eletirmenlerin eletirisi, bu tre girer.
93 Gustave Lanson (18571934): Fransz Edebiyat Tarihi nin yazar.
9^ Joseph Bedier (18641934): Fransz Yazar.

Paul Hazard (18781944): Fransz yazar. Fransz Edebiyat Tarihi nin telifinde Bedierin
yardmcs/orta ve Avrupal Vicdann Bunalm nn yazar.
96
Eletirinin randa yeni bir slup ve tarza balad son yllarda ou eletirmenler, air
ve biraz da yazarlardan olumaktadr. Bunlarn iinde grlen en byk kusur, kendilerinin air
eletirmen veya yazar eletirmen deil, daha ok eletirmen yazar veya air olmalar durumudur.
Bu yzden onlarn eletirideki almalarnn esasn, daha ziyade ahs beeni ve zevkleri
oluturmaktadr. Onlar, kendi sanatlarnn dar snrlar ierisinde hapsolmu, her eletirmende
bulunmas gereken eref ve bamszlktan nasiplenmemilerdir. (A. eriat).
97
vadr.

Paul Bourget (18521935): Fransz roman ve yk yazar. Aratrma rn eserleri

98
A. Gide: Fransz Yazar. Nobel dll ve Farsaya da evrilmi olan Yer Sofralar
adl kitabn mellifi. Klasik metodoloji taraftardr. Mutat ahlak rf ve adetlere kar olup serbest
dncelidir.
99

j. Romains (d. 1885): Fransz yazar.

1.
Basn Kaynakl Eletiri (Gazete ve Dergilerde) Basnda bir kesim, Fransann edeb
eserlerini, bir kesim
ise yabanc eserleri eletirmektedir. Hatta bir grup eletirmen vardr ki bunlar, baka milletlerin
edebiyatnda uzmandrlar: Szgelimi Benjamin Cremieux talyan edebiyatnda, mehur Fransz
yazar Andre Maurois ngiliz edebiyatnda.
Bu eletirmenler, eserlerini gnlk gazetelerde ya da Candida, Marianne ve Life
Litterateur gibi haftalk veya aylk dergilerde makaleleler halinde yaynlarlar. Bazen uzmanlk
dergilerinde yeni km kitaplarn takriz ve tantm noktasnda makaleler yazarlar ve genellikle
bu makaleleri, daha sonralar ayrca mstakil olarak kendileri yaynlarlar. Nitekim gemite
Sainte Beuve gibi eletirmenler, byle yapmlardr.
2.

niversite Kaynakl Eletiri

Bu eletiri, niversite hocalarnn iidir. Bunlar, yazlarn, bilimsel dergilerde veya mstakil not
ve kitaplar halinde yaynlarlar. Bu hocalardan De France Kolejinde Orta alar Edebiyat
krss profesr Bedier, onun rencisi G. Lan son ve Lansoun, tarihsel aratrmalar ve
bilimsel yntem ve ruhuyla mmtaz rencisi Daniel Mornet gibi eletiri okullar meydana
getirmilerdir.
3.

Yazar ve airlerin Eletirisi

Belki de en iyi eletiri tr, bu eletiridir. nk bu eletiri trn benimseyen eletirmenlerin


kendileri, edb, yazar ve airdirler. Bu eletirmenler, genellikle edeb estetik bilimine ok ilgi
duymaktadrlar. Nitekim Paul Valerynin iki kitap: iirin Teknii ve Mtenevvit
(eitlemeler)deki alma tarz, bu yntemin ak rneidir. Fakat bu gurup arasnda da bazen
ok kapal, karmak ve mulak yazan Paul Bourget gibi meslek eletirmenlerin slubunu
benimseyen kimseler bulunmaktadr.
Bu gurubun eletirisinde, onlarn yazarlk yntemlerinde var olan ruh hissedilmektedir. rnein
Anatole France, nkteli bir yazardr. P. Bourget, cidd bir aratrmac, cidd bir eletirmendir.
nan ve grlerini, ders ve retim yoluyla aklamaktadr. Andre Gidenin eserlerinde grlen
keskin akl, hzl iaretler ve kesik yntem (Hache), eletirisinde de aynen sz konusudur.

TYATRO ELETRS Tiyatronun Trleri


Kadim zamanlarda trajedi, komediyle birlikte ortaya kmtr. Yunan da Tanra
Dionysos102 iin dzenlenen bayramlar mnasebetiyle bu iki tre dayal bir takm trenler
dzenlenirdi. ki trden her birinin konusu Onun hayatyla ilgili bir olay veya meseleydi. Ancak
bu noktada szkonusu iki tr merasim birbirinden ayrld: Trajedi, ciddi ve hznl, komedi ise
gldren bir sanat.
Halk, bu iki tr trenin sonuna bakar ve ona gre tiyatro trajedi veya komedidir diye hkm
verirlerdi. Fakat bu lt, mutlak anlamda doru deildir. Genellikle Aristonun u gr daha
dorudur: Trajedinin ayrc zellii, asalet ve metanettir; iir ynetiminde metanet ve airin
megul olduu ahsiyetlerde metanet. Dolaysyla tanm trajedi ynteminde yol eskitmemi,
deimemi ve yeni veya basit lafzlara bulamamtr. Trajedi, mfredat temiz, terkipleri
salam, nakla Dionysos: Eski Yunanda arab Tanras, onu tazim etme trenine Dionysics ad
verilmektedir. Bacchusun Rumlar katnda byle bir makam vardr. (A. eriat) lan grkemli,
motifleri gsterili, kahramanlar tanr, emirler ve pehlivanlardan oluan edebi teknik bir
yntemdir.
Fakat aksine komedinin slubu, dk seviyeli, miyne kelimelerle dolu, sokak ve pazar
insanna zgdr; daha ziyade hayaszcadr, kahramanlar ayak takm, kaba ve gnbirlik
bireylerden oluur.
Euripid103, insan g ve azametle trajedilerine sokmu ve bu yolla eserlerini tanrlarn
melekutundan beere indirmi; normal insanlar yksnn kahraman yapmtr. Fakat buna
ramen Euripidin canlandrma yolu konuma dili ve kahramanlarn seme yolu ile
Aristophanenin104 komedilerinde izledii yol arasnda ok fark vardr.
Trajediler arasndaki fark, sadece yazarlar arasndaki farka bal olduu iin eitli trlerle
kendini gstermektedir; fakat aksine komedi, Yuanda trde somutlamaktadr:
1

Eski komedi: Aristophanenin komedileri

Orta/ara komedi: Phelamon un komedileri

Yeni komedi: Menandrenin105 komedileri

Eski komedi, btnyle ac ve ineli sosyal eletiriydi. Toplumda gelimekte ve akl balyozuyla
khne binay ve hurafelerin temelini yerle bir etmekte olan felsefi ruhla mcadele ediyordu. Bu
yntem Bulutlar (Les Nuees) komedisinde Aristophanenin, Sokrat iddetle saldr konusu
yapt yer^ Euripid: Sokrat ve Aristophanenin ada, trajedi yazar. Yenilikilik, demokrasi
taraftarl, tanrlara muhalefet ve trajedi kahramanlarn normal halktan semek suundan,
gerici, banaz komedi yazar Aristophanenin ac kalemi ve kt diline maruz kalmtr. Euripid,
piyeslerinde rabbunnevleri (belli eyler iin kabul edilen tr tanrlar) insan hayalinin rn
olarak tanmlamtr. (A. eriat)
104
Aristophane: Sokratm ada, Yunanl komedi yazar. ada olan en byk
ahsiyetleri, keskin alay ve hiciv yntemiyle eletiri yamuruna tutmutur.
105
Menandre (292345): Yunanl komedi airi. Atinada domutur. Yirminci yzyln
balarndan itibaren eserlerinden gittike haberdar olunmaya baland. O, Latin yazar ve airleri
Plaute ve Terencenin ncs olmutur.
gzelce grlmektedir.

Aristophane, Sokrat sofistlerin nderi sayyordu. Halbuki tarih grnde Sokrat, Sofistlerin
dmandr. Bu komedinin nedeni, Sokrat faciasnda etkili olan bir takm faktrlerdir. Bu
faktrler, Sokratm idam hkmn kabul etmek iin zihinleri hazrlamt.
Orta/ara veya sosyal komedi, fertlerde yerlemi ve devamllk oluturmu sosyal halleri tasvir
eder; grei, satc veya retmeni canlandrr. Muhtelif meguliyetlerin ve na mtenasib sosyal
niteliklerin sonucu olan sfatlar aydnlatr. Onlar eletirir, fakat kendisi mstakil olarak zel bir
dnsel veya ahlaki okula davet etmez.
Yeni komedi, beeri zellikleri (karakterleri) aklamaktadr. phesiz Moliere, en byk komedi
yazar ve bu yntemin yaratcsdr. Bu yntemle yazd en byk komedisi, Comedi es de
Caracteres (Karakterler Komedisi) olarak adlandrlan eseridir. Biz, Yunanm Molieree kadar bu
yolda ilerlediini syleyemeyiz. nk bu son okul, son dnem tiyatrocularn, bu noktada
Yunanllar geebildikleri snrl alanlardan biridir.
Molierein komedisi, eitli tipleri meydana getiren ahs ve unsurlar canlandrmaktadr.
Molierein eserlerinde; cimri Harpagonun106 kiiliinde; mnafk Le Tartuffe107 klnda;
dini kendi arzu ve heveslerine ulamak iin vesile klan yobaz Alceste kiiliinde Beer
Dman (Le Misanthrope) yksnde; Elvir, cilveli bir kadn, Don Juan da108; gln,
banaz koca, Arnolphe109 suretinde Kadnlar Okulu 110 yk1^6 Harpagon: lk komedi
kahraman Cimri (LAvare), nesir halinde be perdeden olumaktadr.
I7 Le Tartuffe: iir halinde be perdelik komedi. Tarfuffe, zengin rgnun evine giren ve
onun kzyla evlenmeye, hanmn aldatmaya ve servetine sahip olmaya alan yalanc bir
kledir.
108
Don Juan ou le Fastin de Pierre: Nesir halinde be perdeden olumaktadr. Corneille
onu Fastin ve Pierre adyla nazma evirmitir.
109

Arnolphe: Kk Agnesin pis ve irkin davranl kayyimi.

110

IEcole des Femmes: Moliereden bir eser.

snde; Modaperest ve kendini sunan kadn, Ceiimene kiiliinde Beer Dman piyesinde
canlandrlmtr.
Yunan Tiyatrosu
Yunan tiyatrosuyla yeni tiyatro arasnda bir ok farkllklar olduunu gryoruz; denilebilir ki
aralarnda hi bir benzerlik yoktur; Yunan tiyatrosu ne yeni tiyatro gibi sadece konuma, olaylar
ve hareketten olumutur, ne de operat111 ve yeni operette112 gibi sadece ses ve mzikten.
Bilakis Yunan tiyatrosunun, gsteri ve operann bir bireimi olduunu sylemek gerek. Zira
Yunan tiyatrosu drt sanat iermektedir: Ses, dans, mzik ve konuma.
Yunan tiyatrosu, opera ve yeni operettedeki lirik blmler arasnda var olan fahi farkllklar
idrak etmemiz gerek. Opera ve yeni operettede, mzik ve ses iire yle hakimdir ki kii ona zel
bir ilgi gstermez ve iirin muhtevasn anlamak iin kendinden bir eilim gstermez. Burada
seyirciler, sadece mzik ve ses dinlerler. Mzik iin yaplm olan ok nemli edebi eserler, ok
sade ve yalndr.
Nitekim Faust Tiyatrosuna, konusu mehur Marlovv tiyatrosundan alman kk bir para
yerletirmilerdir. Bu noktada asl maksat mziktir. Fakat tiyatro metninin kendisi, ses ve mzik
iin bir madde olmann dnda herhangi bir deer tamamaktadr, yani tali bir konumdadr.

Fakat Yunanllar, hep gzel sz; gzel iiri seven bir toplum olmulardr. Bu ikisine de hibir
sanat tercih etmemilerdir. Bu yzden iir ve konuma, Yunan tiyatrosunda en yksek bir yere
sahiptir. Mzik, Yunan tiyatrosunda yle bir haldedir ki konumay/sz n altna almamakta ve
izleyiciler sze, hatta sese, lafzlar ve anlamlar bakmndan byk
11 Opera: Sesden oluan allagelen diyalog olmakszn mzikle ve orkestra eliinde, bazen de
dansla birlikte icra olunan dramatik bir iirdir.
1 ^ Operette: Komik, alayl, ksa opera.
ilgi gstermektedirler. Onlarn mzii ne btnyle ne de bir ksm itibariyle yeni mzik
olmutur. nk onlar, seslerin uyumu (harmonie) ile tanmamlardr. Onlarn mzik aletleri,
tiyatroda sz ve iiri etkisi altna alacak kadar eitli olmamtr.
Dolaysyla unu sylemek gerekir ki Yunan tiyatrosu, sanat dnyasnda tam olarak bamsz bir
tr saylmaktadr.
Latin Tiyatrosu
Latinde sessiz tiyatronun (Pantomime)113 dnda yeni bir deiim gereklememitir. Latinliler
trajedi ve komediyi Yunandan almlardr. Trajedi pek parlak bir konuma gelmemitir; yle ki
Senecamn114 tiplerinden bir parann dnda baka bir ey elimize ulamamtr. Bu dnemin
trajedisinde felsef dnceler ok arlktayd. Fakat komedi, aksine ok uy bulmutu; ancak
maalesef imdi Terenceden115 alt komedinin dnda bir ey elimizde yoktur. Plauteden116
elimize sadece yirmi bir komedi ulamtr.
Her halkarda tiyatroyla ilgili tm edebiyat trlerini (eski alardan gnmze kadar)
sayabiliriz:
1

zelliklerini sylediimiz trajedi

tr komedi: a Eletirel komedi, b Sosyal komedi

113 Pantomime: Sadece hareketler vastasyla yaplan gsteri/tiyatro.


Seneca (266 miladi): Endls Kurtubada dodu. mparator Ne ronun mrebbisiydi. Neronun
emriyle kendi damarn keserek can verdi. Stoac (Revak) felsefenin takipisiydi. Klfetli ve
mulak trajediler ondan kalmtr. Babas da byk fasih ve kelamclardan saylyordu.
11^ Terence (159190): Latin mizah airi. Kartaca (Tunus yaknlar) doumlu. O da Plaute gibi,
Yunanl yazarlarn, zellikle Menandrein mukallidiydi.
H6 Plaute, (184254). Latin mizah airi, talya doumlu. Yunanl yazarlar Antiphon ve
Menandrein izleyicisi.
c ahsiyetler komedisi
Miladi 456 ylnda Romann dyle, eski dnya, medeniyetiyle birlikte son buluyor ve orta
alar (Romann dnden Miladi 1453 ylnda Kostantiniyyenin (stanbul) fethine kadar)
balyor.
Ortaalarda Tiyatro

Ortaalar boyunca Latin dili, saltanat sryordu. Yunan dili, medeniyetiyle beraber mahkum idi.
Bu dnemde sadece Yunan ve zellikle de Aristo felsefesi Dou ve Batda dinin hizmetkar
olmu; eldeki akli istidlallerle dini inanlar isbat etmeye alyordu.
Yunan dilinin lm, kadim kltr ve edebiyatnn k ve eski putperestlii bnyesinde
barndran edebiyatla uyumayan Hristiyanln douu ile birlikte kadim tiyatro ortadan kalkt
ve tiyatronun yeni trleri, mucize (miracle), ahlak (moralite), mizah (farce); sr (mystere)117,
ikenceler, musibetler (passion), miknea (masque) ve interludeden (ara piyesi) ibaret olan dini
konulara dayand.
Musibetler ve ikencelerin konusu, burada riyazettir. Bu riyazet, Mesihin hayatn, straplarn
ve armha gerilmesi yksn aklyordu.
Srrn konusu, kilise srlardr. Kilise srlar, vaftiz (bap teme)118 itirak (communion), isbat
(conlrmation), izdiva (marriage), itiraf (confession), dereceler silsilesi (ordre) ve son olarak
son mesh (Iextreme onction)119den ibaretti. Bunlarn hepsine haftalk srlar (les Sept
Sacrements) adn veriyorlard.
Mucize (Miracle: ilk sr), tiyatro trlerinin en eskisiydi. Konusu, azizlerle onlarn mucizeleri ve
kerametleri idi.
m Mystere: Onbeinci yzyldan itibaren, bir ka gn boyunca aralksz sren ve zel frkalarn
gsterime soktuklar, (hanlk (okuma) ve taziyeyi idare etmek gibi) byk dini gsterilere tlak
olunurdu. 1548de Ulusal meclis (Parlemanto) bunu yasaklad.
Onbeinci yzylda eitli noktalara seyahat eden veya bu yk ve hikayeleri gstermek iin bir
takm kiliselerden baka bir takm kiliselere giden dini heyetler (Les Missions Reli gieuses)
vcuda getirdiler... Din kart ruh bu tiyatrolara abucak sirayet etti. Onlarn ii mizaha (hezl)
vard; onlar, azizlerin mucize ve kerametlerini alaya almakla megul oldular. Bu esnada mizah
gsteri (farce) ortaya kt.
Mizah gsteri bir tr amiyane tiyatrodur; tpk Ale xandren yks gibi. Bu yknn hedefi
sadece gldrmek ve her tr sosyal eletirinin kaybolmasna vesile olmaktr. Fakat masque ve
interlude komik operann temelleri saylmaktadr. Bu operann temeli, ses, dans ve mziktir.
Masque (Mask), ngilterede ortaya kt. zellikle padiahlarn saraylaryla lordlarm
kklerinde ok yayld. Mas que, sadece ferahlama ve zevk u sefa aracyd.
Bu tr tiyatro yazarlar arasnda Ben Johnson byk hret kazand. B. Johnson, Onikinci
(hecenin Ryas adyla mehur olan bir Masque sahibidir. Bu eserinde o, altn ryalar, aldatc
rya ve manzaralar betimliyordu, interlude, tek bir panoramadan tekil olup Masqueden daha
ksa bir Mas que trdr.
Rnesans a
Rnesans, eski edebiyat ve sanata dnmek, eski edebiyat ve sanat ihya etmektir. Rnesans a,
Kostantiniyenin Trkler tarafndan drlmesi ve mslmanlarm ona tasallut etmesinden
itibaren balar. Hristiyan bilginler, ncelikle talyaya g ettiler ve orada eitli noktalara
yerletiler. Tabii onlarn eski yazma nshalar vard ve bu nshalar oralarda yaynlamaya
baladlar. Onlarn abas, sadece felsefi konularla snrl deildi, bunun yansra abalarnn
snrlar ede1
1^ Bapteme: Vaftiz gusl. sim koyma treni.
MeshatlMer d, meshatlahre: Katoliklerin can ekien hastaya

teberrk iin srdkleri ya.


biyat ve sanata kadar uzanyordu.
Bu esnada, Homer, Sopokhol, Euripid, Heredot ve benzerlerinin eserlerini yaynladlar. Ayrca
Yunan tiyatrosuyla tantlar ve onu, orta alarda adet olmu ve Rnesansn hayatlarna son
verdii tiyatro trlerine tercih ettiler.
Onaltmc yzylda ilk aba, Yunanllar taklit ederek trajedi ile komediyi uzlatrmak iin
balad. Bu yzden Rnesans ann trajedisi, evvelemirde sesden hali deildi ve muhtemelen
miladi 1560 ylnda Fransz Granierin eseri, Ya hudiler (les Juifs) yksnn en eski rnei idi.
Fakat bu slup devam etmedi. nk abucak sesi ortadan kaldrd. Trajedi, orkestrann yardm
olmakszn gsteri ve szle snrl kald.
Lirik blmlerin, Yunan trajdisini tekil eden dokuz blmden kaldrlmasyla, be fasldan
oluan klasik trajedi (oyedinci yzyl trajedisi) meydana geldi; (Corneilleden Le Cide piyesi
ve Racineden manzum olan Andromaque ve Phedre gibi.
Bunlar, kendi piyeslerinin madde ve konusunu Yunan efsanelerinden alyorlard. Bu ada
szgelimi Phedre Bere nice, phigeni ve Andromaque efsanesi gibi Euripid piyeslerine
de ok ilgi gsteriyorlard. nk Euripid, insani duygulara ok deer vermi ve eserlerinin
ounda ak duygusunu tahlil etmitir. Onyedinci yzyl iirleriyle kadim Yunan iirleri arasnda
byk farkllklar vardr. nk onye dince yzyl eserlerinde insani yn, ilahi yne galebe alar;
eski Yunan airlerinin ou eserlerinin tersine burada beerin muharriki, sadece tanrlarn gleri
deildir. Bunun.yansra ak ve ehvet gibi beeri gler de insana hkmetmektedir. Bundan
dolaydr ki bu tr edebiyata beeri edebiyat (litt. hmaniste) adn vermilerdir.
Teorik usuln mtalasyla bu edebi tarzn geliimi, edebiyat ve tiyatroda iieydi. Zira bu tarz,
Yunan edebiyat gibi doal ve zevkli deildi. Bilakis air ve yazarlar, teorik usul ve edebi
varsaymlardan haberdar olduktan sonra kendi eserlerini yaratmaya balyorlard.
Bu yzden teorik usul edebiyata hkmetmeye balad. Bu usul, Aristodan aldlar. Onlar, l
birlik zaman, mekan ve konuya inandlar. Edebiyatn trlerini birbirlerinden ayrdlar. Her
biri iin sabit bir izgi, snr, iaret ve usule kail oldular. Trlerin faslna (separation des genres)
daima riayet ederlerdi. Trajedide gldrckomik manzaralara, komedide ise znt
vericihznlendirici (dramatik) sahnelere yer vermeyi caiz grmezlerdi. Bu ikisinin arasna
salam bir duvar ekmilerdi. Dolaysyla her biri tam olarak mstakil bir iklim saylrd.
Cell ve aslet (Noblesse) trajedinin imtiyaz vesilesiy di. Bu yzden onun kahramanlarn da
halk kitlesi arasndan sememek gerekiyordu. Sadece padiah ve emirler byle bir liyakate
sahiptiler. Halk kitlesi, sadece komedide grlebiliyordu. Onlar, trajedinin konusunun tarihten
alnmasnn daha iyi olduuna inanyor ve yeni meseleleri seen yazarlar eletiriyorlard.
Nitekim Bajazet in konusunu o an Trkiyesindeki stanbulun olaylarndan alm olan
Fransz yazar Racine, bu eletiriden beri kalmad.
Corneille, kendi bakasmdan, trajedinin konularn tarihten almann zorunluluunu savunuyor
ve yle diyordu: Efsanevi olaylar akli adan olaanst grnseler bile akl ksa zamanda
onlarla nsiyet peyda eder ve onlar tarihsel olaylar dzeyinde telakki eder. Corneille, bu gr
isbat etmek iin, insann gzne ok anormal (olaanst) gelen Medeenin ocuklarnn
babalar tarafndan katli ve Aga memnonun, ei Clytemnestre tarafndan katli gibi bir takm
rnekleri kant getirmektedir.
Buradan, klasik tiyatro iin gerekli grdkleri temel art ortaya kmaktadr. O da udur:
Hayatla uyum ve gerek (Vraisemblance) ile uyumadr.

Klasik kurallarla uyumlu olan en iyi tiyatro, Racinein tiyatrosudur. nk Racinein


tiyatrosunun olaylar ok sadedir. l birliklerin intibak, trlerin fasl ilkesi ve olan
(gerek) ile intibak onun tiyatrosunda kolaylkla bulunabilir.
Fakat Corneillenin tiyatrolarnda olaylar (olanlarger ekler) o kadar karmak ve eitlidir ki
yazar onlarn hepsini kolayca klasizm metodolojisinin kontrol altna alamaz. Bu yzden Le
Cide piyesini yaynlad zaman eletirmenler iddetle ona saldrdlar, hatta iddialama ve
tartmay Fransz Akademisine kadar gtrerek onun piyesinin mahkeme edilmesini ve bylece
ve onun klasizm kurallarndan sapp sapmadnn, klasizm kurallarna inanp inanmadnn
belirtilmesini istediler. Bilahare Akademinin dil encmeni, Chapelainin bakanlnda bir
komisyon oluturdu ve bilindii gibi bu ahs, Corneillenin eserini muhakeme ettikten sonra,
bu konuda bir kitap yazarak ve onun Aristonun kurallarndan saptna oy verdi.
Onyedinci yzylda tiyatroda yeni trler meydana geldi. Onlarn en nemlisi u iki trdr:
1

Burjuvai tiyatro (Drame bourgeois)

Gzyaartc tiyatro (Drame larmoyant)

Burjuvai tiyatro, yazarlar, eserlerinin kahramanlarn padiah ve yneticiler arasndan semek


zorunda brakan klasizm ilkesine kar isyan bayra eken, kahramanlarn orta kesimlerden
veya halk kitlesinden seen bir tiyatro trdr. Nitekim burjuva kelimesi de bizzat bu manaya
delalet etmektedir.120
Gzyaartc tiyatro ise klasizmin baka bir esas olan trlerin fasln bozdu. Fakat bu
tiyatronun, komedi ve trajediyi birletirdii gibi bir hkm karmamak gerek. Aksine unu
sylemek lazm: Bu teori, usulen glmemizi gerektiren
*20 Bourgeois kelimesi, mutat, sradan, allagelmi, dk, ikinci tabaka (aristokrat tabaka ile
iiler ve iftiler tabakas arasndaki tabaka)ya ait anlamna da gelmektedir.
gldren bir oyuncak hayat ve de alamamz gerektiren znt verici oyuncak hayat zerine
kurulmutur. nk ou zaman alama ve glmeyi, hayatta iie grrz. Piyes yazar,
eserinde gerek hayat gstermeye alt iin gereklie ok yakn olmakta ve piyesini,
normalalelade olaylardan yapmaktadr. Dolaysyla bu olaylarn, bizi bazen alatmas, bazen de
gldrmesi gayet doaldr.
Romantik Tiyatro
Hatrlamak gerekir ki romantik tiyatro, Shakespeareden ok etkilenmitir. Victor Hugo, onun
piyeslerini Franszcaya tercme etmi, ona iddetle meftun olmu, onu tebli etmi, yaym ve
sonuta Shakespeare abucak yazar ve dnrler arasnda yaylmtr.
Hakikatte ondokuzuncu yzyl, bu adamn dehasna inanan bir yzyld. Fakat ondan nce gerek
hayatta iken, gerekse lmnden sonra, onun airler arasnda en yksek makama sahip olduunu
kimse anlamamt; nk Shakespeare iki tam yzyl sessizlik ve tannmamlk iinde geirdi
ve bizzat ngilterede, Ben Johnson ve Marlow gibi airleri ona tercih ediyorlard.
Shakespearein piyesini ne kural ve ne de akl muti yapamamtr. Onun eserleri daima
hurafeler, harikuladeler, acaib ve garaiplerle doludur; hatta o, insani hakikatleri her zaman
gereklii olandan daha byk gstermektedir. Onun piyeslerinin klasik piyeslerden bsbtn
farkl olduunu sylemek gerekir.

Romantizmin zgl imtiyaz, klasizm egemenliine isyandr. nk romantik piyes l


birlikleri ve trlerin faslin kabul etmemektedir. Onun ykleri de, klasik ykler gibi keskin
ruhsal maceralara mnhasr deil, bilakis genellikle yknn kahramanlarnn hayatn izlemekte
ve onun aamalarn peyderpey gstermektedir.
Romantik piyes, klasisizmin inand itidal ve lmllk
esasna inanmamaktadr. Daima iddet, ifrat, tahrik, heyecan ve gz yayla dopdoludur.
Victor Hugo, Cromwell piyesinin giriinde piyes yazmada romantizm teorisini aklam,
klasisizm tiyatrosuna iddetle saldrm ve romantik okulun propogandasm yapmtr.
Hugo, l birliklerden konu birlii dndakilerin mantkl olmadna inanmaktadr. Hatta
o bu konu birliini olaylarn vahdetiyle snrlamak istememektedir. Aksine onun maksad,
seyircinin ruhunu kendisine eken o tmel mefhumun birliidir.
Hugonun inancna gre; eer zaman birlii, tiyatronun gerekle uyumas ve gerek yaamn bir
ynn gstermesi iin ise o durumda tiyatronun zamann, yirmi drt saatle snrlandrma
zarureti yoktur. Bilakis onun sresinin iki saat olmas ve dolaysyla tiyatro oyununun iki saat
boyunca gsterime girmesi daha iyidir.
Trlerin fasl ilkesine gelince; Hugo, bu ilkenin, gam, nee, ciddiyet ve aka ile i ie olan
insan yaamyla insanlarn duygular da bu iieliin etkisi altndadr uyumadna
inanmaktadr; beerin yaam byle ise, tiyatro bunu niin gizlesin?
Her tiyatroda ac veya tatlnn veya neenin birlikte olmakszn yer almas, birbirinden ayr ayr
olmas gerekmez. Nitekim Shakespearein piyeslerinde bir komedi kahraman bazen en hain
ehreler gstermektedir.
Romantik tiyatro, ruhsal tahlilden ok lirik iire ilgi duymaktadr. Bu yzden de klasizme
aykrdr. Nitekim onun beyan tarznn, hitabiretorik boyutu vardr ve genellikle ruhsal
hakikatleri dnmek ve kefetmekten ok duygulara dayanmaktadr.
Darb Mesel ve Romantik Komedi (Proverbe)
Romantik komedinin, romantik tiyatroda grdmz stnlk ve ayrcalklar vardr. Bunlar,
sabit kurallara bal olmamak, ses ve hitap gibi bir ok ilgiden ibarettir.
Komedi dnyasnda, darb mesel komedisi adyla bilinen bir baka tiyatro tr domutur.
Fransz yazar Alfred de Musset (18101857), bu tarzla mmtazdr. O bu trde bir ka eser
yazmtr; On ne Badine Pas Avec IAmour (Akla Oynuyorlar) ve II Faut qu Une Porte Soit
Ouverte ou Fermee (Bir Kap Ya Ak Olmal, Ya da Kapal) gibi.
Darb mesel (Proverbe), genellikle bir nee/elence veya mjde ile son bulan ve gsterime
soktuu olaylar, darb meselin ihtiva ettii felsefi bir esas ispat etmek iin dzenlenen bir veya
iki fasllk ksa bir komedidir.
Gereki Tiyatro (Drame Realiste)
Ondokuzuncu yzylda doal ve matematik bilimlerin gelimesinin sonucu olarak romantizmin
yannda realist tiyatro ortaya kt. Realizm, hayata gzel bakmzn hakiki olmadna
inanmaktadr. Bu nedenle insan, ktlk ve alaklklarn, beeri ruhun karanlk derunundan bir
tasvir kacak ekilde gstermeye, tanmlamaya almaktadr. Szgelimi bu okul, insann hret

ve grkem iin giritii abay kendini beenme/gurur olarak; cmertlii iftihar olarak ve
cesareti hayattan mit kesme olarak... yorumlamaktadr.
Realist piyese en iyi rnek olarak Henri Becquenin eseri Kargalar bilmek gerek. Bu eser,
nezaretileri lm ve ondan geriye kk ocuklar iin bolca servet kalm bir aileyi hikaye
etmektedir. Hikayeye gre yalan syleyerek kendilerini alacakl tantan dzenbazlar, Kargalar
gibi ailenin yetim ocuklarnn bana rler.
Sembolik Tiyatro (Drame Symbolique)
Dedik ki tiyatroda sembolizm, lirik iirden baka bir eydir. Sembolizm bsenin gsterdii gibi
yazarn aka beyan etmek istemedii dnce ve anlamlar sembolize etmek iin seilen
ahsiyetler ve efsaneler yoluyla ruhsal hakikatleri kefetmek ve insann ahlaki ve sosyal
meseleleriyle ilgilenmek demektir.
Yeni/Modern Tiyatro
Ondokuzuncu yzyln ikinci yarsnda romantik piyesler lirik (lyrique) renge sahipti. u
anlamda ki konuma/sz, sadece cmleyi ifade biiminin ve cmlenin formunun/tarz mn
gzellii sebebiyle yazlyordu, yoksa tiyatroyu vcuda getiren olaylar iin veya eitli ruhsal
halleri aklamak iin bir zemin hazrlamak amacyla deil. Hatta nesirle yazlan piyesler dahi
mensur iir tarzna sahipti. Lirik iirlerin edebi eserlerde yaygnlk kazanmas ve kendi zel
duygularn lirik iir tarznda terennm eden airlerin divanlarnn bol olmas, bu tesiri romantik
piyeslerde de gstermitir. Bu yzden o esnada ou piyesler iirle yazlyordu. Fakat bilimsel
hareketin gelimesi ve romantizmin izmihlali tiyatroyu realizme srkledi; dolaysyla artk lirik
iirin onda tecellisi iin byk bir frsat kalmad. nk realizmin psikolojik mtalaalara iddetli
eilimi, doal bir dnmd.
Ruhsal analiz bilimi yirminci yzyln bandan Birinci Dnya savama kadar tiyatroya hkmetti.
Bu hkmedi, sava sonrasna kadar da srd. Fakat bilahere bilgin ve aratrmaclar, bu bilimde
ou zaman var olan abeslik ve beyhude liklerle megul oldular ve ona tevecchden vazgetiler,
kandlar. Bu vazgei/dn tiyatroda kaynak buldu. Ruhsa] analize ar tepki ve realizm
okuluna mbalaal ilgi/ynelim, artk tiyatroyu konumada tamamen hayal unsurunun, manzum
ve mensur iirin kabul iin hazrlad.
Bu geliimin tarihi, ondokuzuncu yzyln yarsndan gnmze kadar ortaya kan byk
adamlarn mtalaasyla aydmlanmaktadr. Genel olarak romantik piyes ve zellikle Alfred de
Mussetnin piyesleri komedi ve darb mesellerden
oluan lirik piyeslerdir. Onu okumak, tiyatro sahnesinde onu seyretmekten daha iyidir. nk bu
piyeslerde konumak, bizzat edebi bir gzellik eseridir. Alfred de Mussetnin le Chardelier
(amdan), les Caprices de Mariatne (Marian nenin Arzular), II Faut Pas Jurer de Rien
(Kap ya Ak Olmal Ya da Kapal) veya And imemek Gerek gibi piyeslerinin hepsi,
blmlerinden bir ounun, ak ve duygu anlatan dank paralar gibi okunabilecei piyeslerdir.
Realist tiyatrolarda, zellikle Henri Becquenin tiyatrolarnda Les Corbeaux (Kargalar)121
gibi bir piyesi grmekteyiz. Eser, hayatn ac gerekliini anlatrken abartmada bulunmakta,
hatta insanlar, hibir alaklktan geri kalmayan, yrtc hayvanlar gibi tanmlamakta,
betimlemektedir.
Tiyatronun Yaamdaki Yeri
Daha nce belirttiimiz gibi Aristo, tiyatro iin ruhsal bir grev tayin etmitir; o da Katharaxis
veya temizlemek (tat hir)dir, nefsi, insann iki temel duygusu, yani sevgi ve kor knun

tahrikiyle meydana gelen ehvetlerinden temizlemek. Fakat tiyatro her zaman bu grevi
iistlenmemitir.
phesiz Aristo, bu grevi tayin ederken, tiyatronun ortaya kma neden olan dinsel faktrleri
unutmu veya grmemitir. Zira tiyatro, balangta Dionysos ibadeti iin icra edilen trenlerdi.
Aristo, soyut dnce esaslarn kurduu halde tiyatro iin zamansal ve mekansal artlara bal
olmayan beeri bir kaynak bulamamtr. Bununla birlikte insanlk, henz Aristonun
sylediklerini unutmamtr. nk O, tiyatro etrafnda, gnmze kadar gelip gndem
oluturmu ve oluturmakta olan bir meseleyi ortaya koymutur: Acaba tiyatronun sadece ruhsal
bir grevi mi var, yoksa ahlaki, sosyal ve ulusal misyonu da var mdr? Bu imdi edebiyatta
gndemde olan temel bir mesele olarak karmza kmaktadr.
121 lkenin ndegelenlerini eletiri ve alay yamuruna tutan drt perdelik
piyes.
Tiyatronun, insann ruhsal sorunlarnn zerinden perdeleri kaldrmas gerektiini syleyen
kimseler, bu vesileyle ruhun derinliklerinin bilinebileceine, bu bilginin, bugn insann en byk
gereksinimi olduuna, tiyatronun bize, gndelik zdrap ve skntlarmz unutturduuna, bize
dnsel huzur ve asayi verdiine ve bu huzura da sonsuza kadar muhta olduumuza
inanmaktadrlar. Bunlardan da te tiyatro, tahayyl gcmz harekete geirdii iin, dier
yaamlar, gzlem yoluyla kendi yaammza ilave etmemizi salar.
Tiyatronun, ahlaksal veya sosyal bir misyonunun olduuna inanan kimseler, bu sanat kendi
sosyal ve ulusal okullarnn hizmetine sokmak isterler. Bu teoride, yargda bulunma lt, bu
tarz edebiyatn o okula hizmet yolunda sahip olabilecei deerden ibarettir. nk edebiyatn,
sosyal tesir ve deerini kaybetmekten tr yoklua srklenmesi korkusu vardr. Burada yle
bir soru gndeme gelmektedir: Eer tiyatroya byle bir grev verirsek tiyatro onu yapmada ne
dereceye kadar baarl olacak?
Hakikatte biz, renmek iin deil, aksine aklsal veya sanatsal kr sebebiyle tiyatroya gideriz.
Bu noktada tiyatronun grevini yapmadaki baars ya da yenilgisi ok nemlidir.
Sylenmesi gereken baka bir nokta udur: Genel olarak fiili hayatta herkes, bakalarnn
deneyimlerinden daha az yararlanr. ansszlklardan biri, herkesin sadece kendi ahsi
deneyimlerine dayanmas ve her bir deneyimin kymetini kendisinin demesidir. Bylece
kuaklar peyder pey hayat sahnesinden geer ve her bir kuak, nceki kuan hatalaryla yz
yze gelir. Eer sadece irs olmayan bir eyin varln varsayarsak, ite bu deneyimdir.
nsanda bu temelin varln teyid ettiimiz iin unu sorabiliriz: Bu durumda tiyatro, ahlaki
misyonunu etkili, devaml ve faal bir ekilde nasl yerine getirebilir? Halbuki dnrlerden biri
yle diyor: Eer ktln, ktlk olduunu tanrsak, ktlk yapmyoruz, eer iyiliin iyilik
olduunu bilirsek, ona sevgi ve ak besliyoruz. Ve Sokrat yle demitir: Kendini kendinle
tan. O, bu sz ahlaki hayatmzn temeli yapmtr. Karkln ruhumuzu kuatt, hakla
batl birbirine kartrdmz, akim anlamsz safsatasyla erri hayr sandmz durumlar ne
kadar da oktur.
Dolaysyla beeri ruhun ince bilgisi bizim gidiatmzda kendimize ve topluma kar nasl bir
etkide bulunacaktr? Bu etkiden de te acaba hayatta marifet ve anlamadan daha stn bir lezzet
var m? Eer anlama, bizi honut klmaktan aciz kalrsa, baka hangi etkenin bu ie gc yeter?
Ve nihayet inan, gr ve dnce sahibi tiyatroyla sadece var olduu gibi hayat gstermek ve
sergilemekle ilgilenen tiyatro arasndaki fark ortaya koymamz gerekmektedir. Bu sorunu daha

ok inceleyebilir, konu sahibi olan eserlerle, olmayanlar irdeleyebiliriz. Konudan maksadmz,


tiyatronun veya yknn dayand felsefi, ahlaki ve sosyal inantan ibarettir.
Her yk veya piyesin bir dnce ya da konuya sahip olmas zorunlu deildir. nk bazen bu
tr eserlerde dnce ve konunun bulunmas iin bir imkan veya frsat bulunmamas olasdr.
Dnsel edebiyat genelde gsterisel/gsterimsel edebiyattan daha kolaydr. Bu ikisini cem
etmek, ancak byk yazarlarn gl kaleminin g getirebilecei aliyylala bir i olur. Bu
kalemler ancak sahnelerde ahsiyetlerin gerek gsteriminin beyan altnda sahip olduklar
byk dikkatle zel dnceyi de takip edebilirler. rnein Paul Bourgef nin eseri le Disciple
(agird) 122 adl piyes, zel bir dnceyi tebli etmektedir. O da udur: Felsefi mtalaalar
ahlakn temelini sarsmaktadr; dolaysyla insann, kendisine tevarsle gelen ahlaki gelenek ve
adetlere dayanmas daha iyidir. nk ailevi ve zati byklk kltr ve uygarlktan daha
stndr...
Ayn zamanda bu piyesin yazar kendi yksnn ahsiyetlerini canlandrmada, geree uygun
ve tam manasyla baarl olmutur.
Tiyatroda Eletiri Yntemi
1 Klliyat brakp cziyyatla megul olmak: u artlan gzeterek iimizi takip etmeye alalm:
a)
Eserin yazld a belirlemek, o ada ilgi konusu olan siyasal, sosyal ve dnsel
meselelere ynelmek ve ayrca bu eserin, kendi zamanyla direkt ve dolayl ilikilerini bulmak.
b)
Yazarn hayat, doumu, yetime ekli, eitimi ve ailesini aratrmak, tabii ki bunu,
yazarn ahsyla eseri arasnda bulunmas mmkn olan ilikileri ortaya karabilecek ve
birbirine olan tesiri kefedebilecek ekilde yapmak; zellikle de eletiri konusu olan yaz/eser,
yazarn ilk eseri ise veya asli yolda yrdkten ve kendi zel dnsel okuluna ulatktan sonraki
ilk eseri ise. nk ondan sonra yaynlanan eserlerin ou bu tarz ilk dncenin etkisi
altndadr.
Bu yzdendir ki byk yazarlardan biri yle demektedir: Hibir yazar, btn bir mr boyunca
birden baka bir eser yaratamaz.
c)
Yazarn btn eserlerini mmkn olduunca incelemek, hatta dier eserleri arasnda
eletiri konusu yksnn metninin sahip olduu vaziyeti belirlemek ve o metnin, yazarn dier
metinleriyle ilikilerini aratrmak; nk bir yazarn bir konuyu birok yksnde ele ald ok
grlmektedir. Nitekim Figaro Beaumarchais (17321799) piyesinde
1^2 Eser, byk Fransz psikolog ve ahlak Paul Bourgetye aittir. P. Bourget ondokuzuncu
yzyln maddi ve ilmi ruhuyla iddetle mcadele etmi ve dini inan esaslaryla eski gelenekleri
savunmutur. O bu eserinde (1889), hocann umutsuzlua gtrc dnceleri yznden intihar
eden rencisinin, cenazesi karsnda maddeci bir filozofu ustaca canlandrmaktadr.
bunu gstermektedir. Ayrca Balzacm eserlerinde de bu nokta ak olarak grlmektedir. yle ki
iki Fransz bilgin kahramanlar iin fihrist hazrlamak zorunda kalmtr. Kahramanlar, ancak o
fihriste bavurmak suretiyle bulunabilir. Szgelimi Eugene de Rastignac, ilk kez Peder Goriot
(1834) piyesinde, Paris niversitesinde bir hukuk rencisi olarak grlen ve kendisi frtnal bir
yaama maruz kald gne kadar birka piyesinde hayat ve ahsiyeti aklanp tahlil edilen bir
kahramandr.
Bu yzden Balzacm btn eserleri, la Comedie Humaine (Beeri Komediler)123 olarak
adlandrlabilir.

d)
Bir piyesin tarihsel olmas durumunda, onun kaynan, tarihsel metinlerde aramak
gerek. Eer yazarn kendi ayla ilgili ise onun kendi ailesel ve zel yaamyla ilgili kklerini
aratrmak gerek. Onun, eserlerini okuduu, kendilerinden alnt yapt veya huzurlarnda eitim
grd, okullarn takip ettii yazarlarla tanklnn, onun ruh, dnce ve eserlerinde
brakt tesirleri ve de onun kendinden sonraki yazarlarda brakt tesiri incelemek gerek.
nk bir yazarn okulunun ancak rencileriyle ondan etkilenen yazarlar arasnda anlald
ok olmutur.
2.
Piyesin metnini okumak: Doru eletiri yapabilmemiz iin sadece tek yol vardr. O da
piyesin metnini tam olarak okumak ve onu tiyatroda dinlemekle yetinmemektir. Hatta tiyatroda
bulundurulmas gereken ve yazarn unuttuu baz hareket ve oyunlar da bulmamz gerek.
nemli konu udur: Eer bir piyes tiyatroda oynatlr ve biz de onu izlemeye gitmek istersek,
gitmeden nce onu okumalyz. Yoksa tiyatro eletirisinden tam manasyla aciz kalrz.
3.
Eletiri aamalar: a) Eseri eletirmek, b) Gsterimi eletirmek, c) Mizansen (Mellif)i
eletirmek.
D Balzacm eitli yklerini ve yirmidrt byk romann ieren klliyat. Kitabn yazar,
Balzacm dier btn eserlerini de ayn isimle adlandrmak istemektedir. (A. eriat)

a)
ayrlr.

Telifi veya eseri eletirmek: Bu eletiri, tmel, tikel ve karlatrmal olmak zere e

1.
Tmel (genel) eletiri: Bu noktada eser genel olarak eletiriye tabi tutulur. Eserin
yaps, gereklerle ilikisi, temel konuyu besleyii, nasl hazrland, konular hangi yntemle
tahlil ettii, mellifin baarl olup olmad, izleyicileri kendisiyle oyalayabilip oyalayamad
gibi hususlar incelenir. Bundan da te tiyatronun temelini oluturan dnce ve duyguyu zet ve
mcmel olarak ifade etmemeliyiz. Byk bir yazarn karsnda bulunduumuz zaman, onun
eserini basit telakki etmemeli, onun piyesini tek bir duygu ve dnce ile smrlandrmamalyz.
nk bu durumda, onun btn kaynak, birikim ve sermayelerini yok ederiz. Geri ou
piyeslerin temel bir konusunun .olduu dorudur. Fakat bu kol/sap, aresiz gz ard etmememiz
gereken eitli dallara sahiptir, eserin, iinde varolduu ou dnsel ve duygusal nokta ve
nkteleri dikkatle incelemek gerekir. Mesela eletirmenler, Hamlet in intikam, Lirhm
isyan, Othello nun rklk ve Venedikli Tacir nin paracl sergilediine inanrlar.
Halbuki bu tr snrl ifadelerden saknmak gerek. Geri bu ifadeler bir hakikati ortaya karmak
bakmndan bize eletiride klavuzluk eder. Fakat btn hakikati amil olmadn bilmek gerek.
nk szgelimi Hamlet piyesinde, intikam duygusu yannda almann akl kr olmad,
beeri iradenin tefekkrn zayflatt ve bir dnrn kahramanlarnn, onun lafzi
hamaselerinden baka birey olmad konusu yerletirilmitir. Ayrca Othello piyesine rk
taassubunun dnda, hile, aldatma, yalan, fazilet ve dier bir ok noktay bulmak mmkndr.
Piyes kahramannn yazarn dnce tarznn tezahr olmas zaruri deildir. nk yazarn
kendisini, ikinci ahsiyet olarak piyese soktuu, bu ahsiyetin de yazarn dnce, inan ve
duygularn aklad, ok variddir. Bu noktay Molierein tiyatrolarnda aka gryoruz.
Bunun nedeni, Latin
ve Yunan komedilerinde byle bir ahsn haiyede bulunmasdr.
Genel piyes eletirisinde en nemli noktalardan biri, eletirmenin, piyesin, zellikle tarihsel
piyesin kayna zerinde derinlemesine aratrma yapmaya ynelmesidir. nk bu durumda

yazarn dehasnn ne yaptn veya kymetsiz basit bir konudan ne byk bir aheser meydana
getirdiini aka hissedebiliriz.
Tiyatrolardan bir ounun kayna bir tarihinin yazlardr; szgelimi Shakespeare, Yunanl
(filozof ve tarihi) Plu tarchdan (12550 veya 45) Latinli Taciteden (12055) ve hatta talyan
tarihi Sentiyodan ve bazen de 'Hamlet trajedisini meydana getirirken dipnotlaryla yardm
eden DanimarkalI tarihi gibi bilinmeyen tarihilerden alnt yapmtr. Edebiyat almasnda en
iyi yntem, yazarn eseri yaratrken geirdii eitli aamalar takip etmemiz ve ok kk ve
deersiz malzemelerden nasl byk ve ulu bir sava yapabildiimi grmemizdir.
Eer bir piyesin farkl basklarn, her bir baskda yazarn metninde yapt deiiklikleri
inceleme frsatmz olursa, yazar tanmak bakmndan, btn eserlerini okuyarak dahi elde
edemediimiz noktalar genellikle karabiliriz.
Piyeslerin kayna hususundan sz etmek, ok nemli bir meseleyi orta yere getirmektedir. O da
udur: Yazar, tarihsel gereklerde ne dereceye kadar tasarrufta bulunmutur ve acaba byle bir
tasarruf hakk var myd, bunun nedeni nedir ve bu tasarruftan elde ettii sonu nasldr?
Bu balamda kural udur: Tarih, bireysel olgu ve tezahrlerle, bamsz ve kaimi bizzat olaylarla
ilgilenen bir bilim; tiyatro veya edebiyat ise geneli ortaya koyan ve insan, mkemmel ekliyle
canlandran bir ilim olduu iin, piyes yazar, mecburen birok noktada tarihsel gereklerin
dzen ve tertibini bozar veya tarihi bir olayn sonunu, edebiyatn istei olan genellemeye
ulaacak ekilde deitirir. nk tiyatronun doasnda tam bir tarihin onunla uzlamad
kendine zg gereklerin ve tertibin gerei vardr:
Eletiri konusu yaplan piyesin genel esaslar unlardan ibarettir: Piyesin, zerine bina olduu i
mantk, arka arkaya gelen olaylar arasndaki ba, sonucun ncllerle elimezlii ve
piyesin teselsl illetiyle mahv olmamas.
Efsanelerde tarihin tiyatro ikliminde yz yze geldii yazg grlr. Hatta yazarn eli efsanelerde
ve mitolojilerde daha aktr.
2. Tikel veya mevzi eletiri: Bu eletiri, sz, konuma, ifade ve dil hakkndadr. Eletirinin
temelinin de bu olduu apaktr. nk ncelikle piyes metninin czlerini doru bir ekilde
anlamamz gerek. Genellikle bu tr eletiride acaba bu metinde kelimeler airane mi olmaldr
yoksa ciddi ve gerek mi? Fasih mi olmal amiyane mi? gibi bir takm problemler nmze
gelmektedir.
Bu noktada genel mikyas udur: Kelimeler, konuyla uyumlu olmaldr. nk szgelimi fasih
kelimeler, trajediyle komediye oranla daha mtenasiptir. Ayrca airane kelimeler, sembolik ve
duygusal piyesle, kuru ve ciddi kelimelere oranla daha uygun gelmektedir.
Genel bir ilke olarak; Kalpla ierik arasnda daima bir uyumluluun gzetilmesi gerekir. Her
tiyatro kahramannn, kendine zg dille sahneye sokulamayaca gznnde tutulmaldr. Fakat
u da var ki bu kahraman, kendi insani karakterini muhafaza etmelidir. Geri dil,
gsteriyapmacktan hali olmasa da bu karakteri kahramandan ekip almaz. Ayn ekilde
yazardan, yksnn kahramanlarnn dilinden syledii eyin, darda gereklemesini
beklememek gerek. Aksine sadece, yazarn kahraman iin hazrlad artlarla, bu szlerin
mazmununun, aklen dta gerekleme imkanna sahip olmas yeterlidir.
Burada piyeste dilin uyumluluu meselesi gndeme gelmektedir. Hatrlamak gerekir ki hi
kimse, piyesin kahra martlarndan her birinin, kendine zg dille (rnein; karaya ait olann kara
diliyle, denize ait olann deniz diliyle) konumas gerektiini sylememitir. Zira bu durumda
tiyatro tpk karmakark, anlamsz, anlalmaz bir macun/orba gibi olacaktr.

Bazen yazarlar belirli bir maksatla byle yapyorlar. Bu durumda kahramann asli dili arzi
olarak piyese yerletiriliyor. Dilin uygunluundan maksat, piyes kahramannn ahsiyetiyle
uyumluluudur. Dil, bazen ruhsal, bazen akli ve bazen de duygusal olan tiyatro ortamna da
uygun olmaldr. Szgelimi okumayazma bilmeyen, eitimsiz ve mmi/avamdan bir kahramann
filozofa konumamas gerekir. Fakat onun asl dilinin gereklii, tiyatroda ve sanatsal yn olan
edebi bir eserde hedef deildir. nk her sanat bir icat saylr.
Her ne kadar kahramann gerek dili, gerekliin rengini ve d evrenle uyumluluu dile
getirmese de, her eyden nce bu gereklik ve uyumu ortaya karan da dilin kahramann insani
karakterleri (ruhsal ve ahlaki zellikleri) ile uyumluluudur. Dili incelemek, yazarn ruh halini
anlamaya yeter. Bu yolla, yazarn takriri mi yoksa mizahi mi; karanlk ve tutulmu mu yoksa
ak ve anlalr m; akli mi duygusal m, soyut mu hissi mi bir ruha sahip olduunu anlamak
mmkn olabilir. Bu ruh halinin, konuma ve szde ok byk nemi vardr, zira sze gerek
rengini veren, hatta szn geveklik veya metanetini, ahenk ve mziini ortaya karan, bu ruh
halinin ta kendisidir. Bu noktada eletirmenlerin dikkat ettikleri ok mhim bir keyfiyet
szkonusudur. Bunun ad Humeurdur.124 George Duhamel, bir yazarn, humeura ve ayn
ekilde iirsel ruha sahip olmamas durumunda, her eyden yoksun olduuna inanmaktadr.
Szgelimi eletirmen, Molierein Cimri siyle Balzacm Eugenie Grandetsini birbiriyle
karlatrabilir. nk buaka ve mizah.
rada karlatrma konusu, cimrinin ruhsal karakteri, bu iki yazar vesilesiyle onun tahlil ekli ve
ona giriftar olan kimsenin genel gidiatyla onun ruh halinde yapt tesirdir. Ayrca Promethee
adndaki kahraman125, Aechyle, Shelley (ngiliz airi17921822), Goethe ve Andre Gidenin
eserlerinde karlatrlabilir.
Burada insani bir esas bamsz olarak lme ve deerlendirmeye almadk. Bilakis Promethee
adnda hurafi bir ahsiyet, onlardan herbirinin eserlerinde onunla ilgili gereklerde var olan
deiikliklerin keyfiyeti ve ayrca bu yazarlardan herbirinin o gereklerden ald sonu,
birbiriyle kar latrlmtr. Szgelimi eski efsanelerdeki Pygmalion u126 Bernard Shaw ve
MsrT ada yazar Tevfk elHakimin Pygmalion unun mukayesesi byledir.
Genel olarak lme, deerlendirme ve mukayese iine teebbs etmeden nce onun snrlarn
belirlememiz gerek. Aksi takdirde hedeften saparz. Nitekim baz yazarlarn, iki eseri mukayese
ederken, ortak ynleri kardklar ve onu temele koyarak hi bir tutarll/alakas olmayan izah
ve karlatrmalarla uratklar ok grlmtr. Bu tr karlatrmalar, genellikle iki tarafn
okurlarnn karlatrmay doru anlayamamalarna neden olmaktadr. Nitekim Dantenin lahi
Komedya snn Mearrnin elufrn risalesiyle mukayesesinde bu nokta hissedilmektedir.
Karlatrma (mukayese) sadece iki veya daha fazla eser arasndaki ortak noktalara
hasredilemez. Bilakis bazen bu deerlendirmenin, eserler arasndaki farkl ynler hakknda
olmas da mmkndr. Fakat gsteri ve yapmacklm ortaya kmamas iin karlatrlan
eserlerin kesinlikle birbiriyle irtibat olmas gerekir. Bu irtibat iki veya bir ka eserin ya d*25
nsana atei veren, beeri uygarl bina eden ve Zeus tarafndan bu
sula Kafkas dana zincirlenen ate tanrs.
^26 Vensle evlenmi efsanevi Kbrs heykeltra. Kars tarafndan ldrlen mitolojik
hkmdar. Kartacanm kurucusu Didonun kardei.
nce birliindedir ya da duygu, konu, veya kahraman birliinde.
inde bulunduumuz yzyln son eyreinde Avrupa niversitelerinde karlatrmal
edebiyat (Litterature Comparee) adnda bir bilim ortaya kmtr. Bu bilim, her ne kadar genel

eletiri esaslarna dayansa da, onun alan daha geni, alma zemini daha nemlidir.
Karlatrmal edebiyatta, gndeme gelen konu ve problemlerden, tmel ve tikel eletiri iinde
eletirmenin kendisine yardm edecek genel esas ve hakikatler karmak, eletirmenin gcne
baldr. Bu ilim, bir miletin veya bir zamann edebiyatndan daha geni bir sathta alr.
Szgelimi Cermen edebiyatn Alman, skandinav veya ngiliz gibi eitli lkelerde; Latin
edebiyatn Fransa, spanya ve talyada; Slav edebiyatn Rusya, Polonya ve Litvanya ile
Estonya gibi kk Baltk devletlerinde mukayese eder. Bu aratrmalar ok zordur. nk bu
aratrmalar, bir ok dille ainal gerektirmektedir.
rnein Faust efsanesini Cermen grubundan olan eitli lkelerin edebiyatnda birbiriyle
karlatrmamz mmkndr. Nitekim Marlow ngilterede, Goethe Almanyada bu ii
yapmtr. Yine bir Cermen ve bir Latin yazarn eserinde bir efsaneyi karlatrmak mmkndr.
Szgelimi Racine ve Goethenin Iphigeni efsanesi, Euripidin Iphigenisiyle
karlatrlabilir.
Karlatrmal edebiyat, eletirmeni, milletlerin ve yazarlarn genel zelliklerinden bir ouna
ve onlar arasndaki farkl vecihlere aina klar. nk bu meyanda eletirmen, eitli milletlerin
katldklar veya farkllk arzettikleri noktalara rastlar ve her iki durumda da yol, eletirmenin
ayann nne alr.
b)

Gsterimi/tiyatroyu eletirmek

Tiyatro eletirisinde temel artlar, doru anlama, doru oyun ve doru ilkadan ibarettirler.
1.
Anlama, yalnzca kabulle ilgili bir i ve durum deil, buna ek olarak icabla da ilgilidir.
nk doru anlay olan sanatkar, roln oynad piyes kahramann daha ok besler. nk
bu kahramana ruh fleyen ve yaam kazandran odur. Bu yaam, sadece piyes yazarnn
cmleleriyle sahnede aka grlmez; nk yazar sadece ona bir iarette bulunur. Sanatkarn,
oynad rol nasl algladn grmemiz, eletirisiyle ilgilendii hususlardandr. Burada yle
bir husus ortaya kmaktadr: Biz onun oyununun, piyesin metniyle nereye kadar uyumlu
olduunu ve ne dereceye kadar metinden uzaklatn/farkllatn, bu uzaklam ve
farkllam da doru yolu mu yanl yolu mu izlediini, esasen byle bir hakknn olup
olmadn grebiliyoruz. Bu noktada sanat da bir eletirmen gibidir. Eletirmenler eletiriye
tabi tuttuklar metne yazarn habersiz olduu saysz anlamlar eklerler. Nitekim yazarlar ve
byk edebiyat tarihileri, bazen bu kabil itiraflar dile getirmilerdir. Hamlet, Shakespearein
meydana getirdii Hamlet deildir. Tersine o, eletirmenlerin kendi dncelerini dktkleri
bir kap veya klftan ibarettir. Eletirmenler, byle yaparlarken, oyundaki rollerini ncelikle
anlamas, alglamas gereken sanatlar, kendi ilerinde piyes metninin kaydndan biraz zgr
olma hakkna sahiptirler. Bu balamda hi sabit bir kural yoktur. Metinler arasndaki mukayese,
sanatkarn idrak ettii keyfiyet, sanatnn akl ls ve maharet derecesi sadece eletirmenin
zevkine baldr.
2.
Oyun: Sanat iin ok zaruri olan temel nokta, oyununu gerek olarak sergileyebilecek
ve roln canl bir ekilde oynayabilecek hayal gcne sahip olmaktr. Ancak gl bir hayal,
infial uyandrr veya infial faktrlerini meydana getirir ve canlandrr. Hayal kuvvesi ve infiale
g yetirme, birbirinin lazm ve melzumudur. nk sadece sanat, faktrlerini hayal
kuvvesiyle canlandrabildii zaman, insana bir infial ulaaca aktr. Nitekim ahsn gereklii
canlandrabilecek ve fakat insana bir infial ve etki ulatramayacak bir hayale sahip olabileceini
varsayma imkan ok azdr.
nfiale g yetirmenin dnda, sanatnn organsal zellikleri, zellikle simas, yz hatlar,
kaslarnn yumuakl tiyatroda ok nemlidir. Bu husus, sinemada tiyatrodan daha zaruridir.
nk sinema, sanatnn yz kaslarnn hareketlerini dahi seyirciler iin canlandrr. Tam bu

noktada sinema dnyasndaki sanatlardan bir ksmnn tiyatrodan daha ok baarlar


kazandklarn gryoruz. Buna en iyi rnek, (mehur Fransz sanat) Harry Bour olabilir. Fakat
mizansenin rol, sanatdan daha ciddi ve byktr. Geri sanat, roln doal olarak ifa
etmeye bizzat kendisi sorumludur. Fakat genellikle mizansen genel sorumluluu uhdesine alr.
Oyunun uyumluluunun, byk bir nemi vardr. nk oyunda yapmacklk/doal olmama,
duyguyu tamamen harap edebilir. Bu durum, sanatnn zevkine, roln doru olarak anlamasna
baldr phesiz. Sanatnn eitimi, yaam ve sosyal evresinin bu zevkin ve bu uyumluluu
anlama istidadnn oluumunda ciddi pay vardr. Sanatlk iinde var olan glk udur:
Sanatnn hareket ve davranlar kendisi iin deil; tersine seyircilere etkisi iindir.
Bir rol ifa tarz, tiyatronun dnda ve zel bir hayatta oluan, sanatnn hareket ve
davranlarnn bal olduu bir projenin rndr.
3.
Ilka: Ilka yntemi sanatnn roln anlamak, hayal kuvvesi, infiale g,
birliktelik/uyumluluk duygusu, hareketlerin uyumluluu, canlandrmann zarureti ve sanatnn
roln stlendii zamann mddeti ile direkt alakaldr. Dille tanmay, daha iyi sylersek, dilin
ruhunu hissetmeyi de bu faktrlere eklemek gerek. Ayrca sanatnn, cmleleri nasl pepee
getireceini bilmesi; tahsis, temenni, istifham, taac cb, emir ve nehy, vasi ve kat ve bu ikisinin
ksmlar vb. gibi eitli takriri ve ina cmlelerin trlerini tanmas, onlar yerinde kullanmas
arttr. Bu zeminde batllarm metodoloji adn verdikleri mstakil bir bilim vardr. Bu bilim,
Arap edebiyatndaki men ilminin karsnda yeralr. Fakat bu iki
bilim birbirinin ayns deildir. nk metodolojide dilin duygusal ynne byk nem
verilmektedir.
Dilin ruhunu hissetme meselesi, gerek kelimelerde, gerekse cmlelerde temel bir meseledir.
nk her kelimenin, duygusal bir rengi vardr. Hatta srf akl kavramlar ifade iin gelen
kelimelerde, onlarn akli soukluunu duygu hararetiyle stmaya biraz mecburuz.
lka bakmndan sanatnn sessizlii konusuna gelince; tiyatro, sadece sz/konuma deildir.
Bilakis sessizlik, bu sessizliin deerini hissetmek, sessizliin yeri ve sresi de tiyatronun bir
parasdr. Yazarlar, tiyatroda sessizliin zorunlu olduu hususlara daha az iaret ettikleri iin
mizansen ve sanatnn kendisi, erken davranarak, sessizliin yer ve lsn belirlemelidir.
Burada ani bir karlama veya iddetli infial yahut hareket ya da hner gsterme unutma ya da
kesik kesik konuma trnden hususlar bulunmaktadr ki mizansen veya sanat sessizliin
zaman ve sresini belirleyebilir.
likada en g mesele, monologuedur. Monolog, sknt getirmeyecek ekilde ilka olmas gereken
ince bir sanattr. Bu yzden olsa gerektir; yeni tiyatro daima kendini ondan ayrmak ister. Sanat
yalnzca monolog ilka ile yetinmez, hareketlerle onun skntsn azaltr.
Monolog, ya ilka keyfiyetinin iniklarma, yumuaklk ve sertliklerine, znt ve sevinlerine
gre deitirdii sanatnn gemi hayat hakkndadr ya da onun ruhunun fslts ve srlardr.
Tiyatro kahraman bu srlardan kimsenin haberdar olmamasn ister. Burada szn yn
kendisiyle konuandr. Bu yzden ilka bu esnada nsiyet ve ihlas anlatr.
Bu esnada sz, retorik tarzna sahip dzenli kelimelerden ok, hatra gelen akli suretlere benzer.
Bu iki trdr: Gemi hatralardan monologla gizli srlardan monolog, nc trden monologa
gre daha kolaydr. nc trden monologda sanat onlarn yerine piyesin olaylarndan bir
ksmn nakleder.

Sadece, nakilde izleyicileri o olaylar grmekten mstani klma gcne sahip olduklarna
inanan, hatta iitmenin grmekten bile etkili olduunu syleyen byk yazarlar bu
yntemi/slubu kullanrlar.
Fransz yazar George Duhamel bu trajedi tr iin Hip polytei rnek getirmitir. O, trajediyi,
lm ve balar koparmak hakknda grdklerinden bizi haberdar etmek iin lmekten
kurtularak yaama dnen bir dostun sznden aktarmaktadr. Burada yazar, gsterimde nakle
stnlk vermitir. Sanatnn ii bu noktada ok zordur. nk onun grevi sadece olay
canlandrmak deildir, ayn zamanda sanat buraya dinleyici olarak gelen izleyicileri, onu
izlemekten doygun klmaldr.
Tiyatroda olaanst sahneler, bir ok zaman gsterime girer ki bu esnalarda sanat olaan d
bir kahramann rolnde oyun karmaya mecburdur. Burada mikyas da bu doal oyun
karmann ta kendisidir. Gerek bu ekilde kendini gsterir. Bu maksat iin sanat, roln bir
ka kez tekrarlamaya ve bunu da rolyle nsiyet kurmak, sz, hareket ve muhtelif jestlerinin
btnlk/uyumluluu zerinde egemenlik kurmak iin yapmaya mecburdur. phesiz sanatnn
psikolojiye ve ruhsal hastalklara ainal, stlendii rol doru anlama ve ifa etmede yardm
eder, c Mizanseni Eletirmek (Misa en scene)
Tiyatro mizansenliinin eletirisi, iki meseleyle balantl bulunmaktadr:
Birincisi, mizansenin piyesi anlamas, oyuncular iin aklamas, oyuncularn her birinin rollerini
belirlemesi ve her bir rol oynamas iin layk ve uygun kimseyi semesidir.
kincisi ise; k, kyafet ve dekor gibi tiyatronun eitli aralarnn kullanld yol.
Birinci mesele, tiyatronun en temel meselesidir. nk tiyatronun dier husus/maddeleri, her ne
kadar deerinde mbalaa yapsak da sinemann kefinden ve tiyatro tekniine gre kaydettii
ilerlemeden sonra ikinci bir i saylr. Genellikle mizansen, tiyatronun zel ara ve malzemelerini
kullanmada ifrat yolunu izlerse, daha iyi olur. nk bu durumda, tiyatronun sinema karsnda o
araca direnebilmesi mmkn olan temel nitelii, daha ok ortaya kacaktr. O da udur: Tiyatro,
dekor ve sahneden ok, konumaya dayanan bir sanattr.
Daha nce bu hakikati aklayan zel bir noktaya iaret etmitik. O da, yazarn tiyatroda
yknn naklini oyuna tercih etmesi ve byle bir durumda mizansenin, ilhamla ve tiyatronun
btn aralarna tevessl ederek hikayenin yks ile oyunu cem etmesinin yanl olmasdr.
nk bu durumda seyirci, karklkla yzyze gelir; oyun ve nakilde seyircinin duyma
tahay^l ile grme tahayyl birbirine karr. Bundan da te seyirci, yazarn maksadndan
uzaklar. Halbuki yazar, belirli eserleri, kssa nakletme yoluyla ortaya karmak istemi ve bu
vesileyi manzara ve oyun seyretmeye tercih etmi, seyircileri derin tesir brakmann eitli
trlerinden aciz olan sahneleri izlemekle megul etmeksizin bu vesileyi semitir.
Edebi Gzellik Bilimi
Ondokuzuncu yzylda, tarihsel aratrmalar, genel bir yaygnlk kazand. Edebiyat tarihi, genel
tarihin bir tr ve paras sayld iin edebiyatta, her ne kadar eletirmen olarak kabul edilseler
de eletiriyle bir ileri olmayan tarihiler ortaya kt. Biz bu iki tr aratrma arasndaki fark
bundan nce akladk.
Fakat edebi eletiri ve edebiyat tarihinin yambamda edebi aratrmalardan yeni bir tr ortaya
kt. Bu tr, gzellik bilimi (esthetique) diye mehur bilimin bir paras saylmaktadr. Edebi
estetik adndaki bu ilmin alma zemini iki ekildedir:
1.

Edebi eserin yazarn ruhunda douu

2.

Edebi eserin halk kitlesine etkisi.

1.

Edebi Eserin Yazarn Ruhunda Douu

Bu noktann aratrlmas, ruhsal esaslara dayaldr. Ruhsal esaslar, bizzat kendi iinde ortaya
kp ekillenen insani kavram ve anlaylar aratrmak, analiz etmek, idrak etmek ve bilmekten
ibarettir. Bu, edebi eletiriden farkldr. nk hangi trden olursa olsun eletiri hkm
karmaktan ve deerin miktarn belirlemekten hali olamaz. Ruhsal analiz, her ne kadar
eletirmenin iinin konusu deilse de bazen almasnda ona yardm eder.
Ruhsal zmleme, edebi gzellikbilimde, kendisinden bir eser oluan maddeleri, fiilin
keyfiyetini ve yazarn ruhundaki infiallerini inceler ve ayn ekilde bu infiallerin kendisinin izah
iin meydana getirdii birlik ve ball inceleme konusu yapar.
Bu bilim, yazar meydana getiren hayatn, eitimin, evre ve etkenlerin tarihini incelemeye
dayanr. Bu noktada eitli psikolojik teoriler iin geni bir imkan oluturur. nk burada
psikoloji, ruhsal tahlille, duygularn uzlamas/uyumluluu ya da atmasn, ittisal ya da
infsalini, eilimlerin zarar ya da yardmn aratrmakla megul olur ve phesiz bellekle ilgili
dncelerin duygu vb. eylere dnmyle ilgili hususlar inceleme konusu yapar. Btn bu
hakikatler, yazarn ruhunda edebi eserlerin oluum keyfiyetini inceleyen edebi estetiin
temelleridir.
Edebiyat ve edebiyat eletirmenliinde bu konu, kendine geni bir yer ayrm ve bugn asl
haline gelmi eitli teoriler ortaya koymutur: Szgelimi enerji kayna ve depolamas teorisi
bu teorilerdendir. Mezkur teoriyi, Fransada en byk edebi estetik bilginlerinden biri,
Sorbonneda bu daim krs bakan Edouard Lalo bu ekilde isimlendirip yaymtr. E. Lalo,
Balzacla ilgili aratrmasnda bir konuyu ortaya koymutur ki o konunun z udur: Hikaye
yazarlar, kendilerinin gerek yaamlarnda amili veya nezaretisi olamadklar ya da olmak
istemedikleri bir maceray yknn klfna sokarlar.
Sz konusu nazariyelerden bir dieri, Madame Bovaryye (1857) (Fransz romanc (18211885)
Gustave Flaubertin ayn isimli piyesinin kahramanna) ait Bovarisme teorisidir.
Ayrca ondokuzuncu yzyl Fransasnda Parnasse airlerinin (Parnasiler diye mehur okul) izhar
ettikleri form (kalp) teorisi de yukardaki nazariyelere rnek verilebilir. Bu teori udur: Yazar
veya airin hedefi, gzel ekil ve kalplar yapmaktr. Bu ekil ve kalplar sadece, insann tz
olduuna inandklar duyguyu doyurmak iin meydana getirilir. nsann bu tzsel duygusu,
gzellik duygusu ve gzeli yaratma duygusudur. Bu nazariye, sanat sanat iindir nazariyesine
mncer oluyor ve yle diyor: ahsi duygular ifade etmek ve kalbi hazineleri/srlar aklamak
iin bir alet olarak istihdam ve konusu bir yana edebiyat zaten asaleti olan gzellie sahiptir.
Szgelimi Jale yapranda salm inci gibidir diyen kimse, sadece ekil (form) gzelliini
dikkate almtr. Bu durum bir tiyatroyu yapan hususlarda da dorudur.
Bu noktada sembolizm akmnn, iirde inand sz mzii teorisi gndeme gelmektedir. Bu
teori, mzii ve szn veznini duygularn trleri iin bir takm semboller olarak telakki
etmektedir. Bu yzden mziin szle uyumlu halde bulunmasna ve szn iinde tahrik etmek
istedikleri duygularn bu szn mziiyle uyumlu olmasna byk nem vermektedirler.129
2.

Edebi Eserin Halk Kitlesine Etkisi

Bu konu, edebiyatn birey ve toplumla olan eitli ilikilerini incelemektedir.


a.
Edebiyatn bireyle ilikisi, edebiyat araclyla elde edilmesi mmkn olan beeri
gereksinimlerle ilgilidir, ister edebiyat gzel bir sanat olarak kendini gstersin, isterse beyan iin

bir vesile olarak. Burada ortaya gelen en nemli konu insandaki gzellik duygusunu tahlil etmek,
gzellik duygusunun eitli kken, esas ve hedeflerini aratrmak, onlardan her birinin temayz
noktalarn incelemektir. Bu balamda konu bahis konusudur: Gzel, latif ve al.
Edebiyat, yorum ve ifadelendirmeden ibaret olduu iin edebi estetik bilimi, duygunun
intikali teorisiyle megul olur. yle ki szgelimi ak, maukunun kpeini dahi maukunun
hatr iin sever. Aratrmaclar bu gerekleri, okurlarn ve eletirmenlerin telif ve anlaylaryla
kendilerine zg deneyimlerden karmaktadrlar.
b.
Edebiyatn toplumla irtibat konusuna gelince, bu konuda iki kuram, ruhsal ve
sosyal kuram birbiriyle anlamazlk halindedir. Edebiyatn asl grevinin, acaba bireyin ruhunu
mu aklamak yoksa toplumun hayatn m betimlemek olduu konusunda ihtilaf etmektedirler.
Nitekim edebiyatn, sosyal hayatta, ulusal hareketlerde, siyasal ve sosyal
*29 Kuran Kyametin kopmasndan haber vermek istedii zaman, szn korkun mziksel
iddet ve huunetini iitiyoruz: kterabetisSaat venakkalKamer...: (Kyamet) Saati
yaknlat ve ay da yarld. (Kamer, 54/1)
devrimlerde oynad rol konusunda bu mnakaa yaplmaktadr. rnein ayn balamda,
Fransz edebiyatnn, 1789, 1830 ve 1848 devrimlerinin alt yapsn nasl oluturduunu, Italyan
edebiyatnn ondokuzuncu yzylda talyann Birlii hareketinde nasl byk bir rolnn
olduunu veya 1917 Rusya Komnizmi, 1923 talyan Faizmi, 1933 Alman Nazizmi vb.
hareketlerinde edebiyatn ne gibi bir rol oynadn incelemektedirler.
Bu grup, almalarnda tarihilerin aratrmalarna dayanmaktadrlar. Bugne kadar szkonusu
teorik cedel, daima alevli bir ekilde srp gelmitir. Onlar bu cedelle, on sekizinci yzyl
Fransz yazarlarnn halka etkisinin lsn aydnlatmay; bu yazarlarn byk devrimin amili
mi olduklar, yoksa o gnn siyasal ve sosyal rejiminin mi bu atei krkledii hususlarn ortaya
koymay amalamlardr.
Son olarak bu konuda Fransz edebiyat statlarndan birinin yazd bir kitaptan szetmek
istiyorum. Yazmak iin otuz yl zahmet ektii bu kitabn ad, Fransz D evriminin Akli
Temelleri dir. Kitabn yazar, Daniel Mornet, belediyelerin, bakanlk dairelerinin vb. arivlerini
batan baa dolap incelemi ve onlarn iinden, Devrimin zeminini hazrlayan J. J. Rousseau,
Voltaire, Deni Diderot, Holbach ve Montes quieu gibi filozof ve yazarlarn eserlerinde grlen
dnce, inan, hatta ifade, izah, cmle ve lafzlar kartmtr.
SS

V. BLM
PYES:
ADALET PAYESNDE ZULM

PYES: ADALET PAYESNDE ZULM

>talca heyecan ve sevinler, tasasz kahkaha sesleri

ve...
Altndan yaplma, parlak kadife bir dizgin, atlas bir yan rt, ngraklar, ziynetler ve boyalarla
sslenip boyanm bir eek,
ve zerinde bir maymun,
dizgin, Hilafetin szcs bir adamn elinde (bir nefeste):
Ey insanlar!
Mminlerin emiri, Resulullahn halifesi, eri Mbnin hamisi, Snneti Mustafann
koruyucusu ferman buyurmutur ki mslmankafr yeryznn btn insanlar; soylualt snf,
alimavam btn insan tabakalar ve kadair, katip, filozof, gazi, tefsirci, kr, imam, mft,
kelamc, fkh, ha disi, mmetin btn snflar...
Anter geldiinde, kemali huls, sdk niyet, sonsuz tevazu, kalb huzuru ile, phe, riya,
gsteri ve dalkavukluk gibi her trl aibeden uzak bir ekilde, tam bir iman ve ihlas ile, sayg,
izzet, ikram duruunu aln. Burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin: Her yol geitinde, her
sokak ve pazarda, her medrese ve cami gzergahnda, mbarek cemalleri grndnde, her
konumdan, her makamdan ve her giysiden herkesin, O ve yce alay geinceye dek, onun heybet
ve azametinden gerekten titremesi, onun korkulacak heybetinden hakikaten hareketsiz kalmas,
olduu yerde donup kalmas ve ayakta durmas farz ayndr. Ayn ekilde balar rkuya geecek,
gzle huu ile yere bakacak, balar kalkmayacak, kirpikler oynamayacak, Eb Kaysm debdebe
ve tantanas bitinceye dek.
Yoldan geen bir adam korku ve hayretle:
Efendim! Eb Kays? Eb Kays... Ben, bu diyarda garip bir adamm, Eb Kays gerekten
tanmyorum; hangi Ebu Kays?
Hilafet szcs, adama nem vermeksizin, dirseiyle acmaszca onu kenara iterek:
Ey insanlar!
Mminlerin emiri, Resulullahm halifesi ferman buyurmutur ki bizimle bu Anter arasnda
varolan ns, lfet, karlkl anlay, muhabbet, sonsuz gven, iman ve sadakat alemlerine
bakarak ve hilafet dnemlerimizde fonun tarafndan] ortaya konan makamlar, kerametler,
faziletler, hasletler, hizmetler... birok kemal mertebeleri, dereceleri ve iyiliklerine bakarak
irademiz, hizmetilerin hizmetiliine ve vefallarn vefallna sayg duyduumuz Emevi
Hanedannn vlm adeti ve beenilmi gelenei gereince, o yce ahsiyeti, Eb Kays
knyesiyle onurlandrmaya ynelmitir!
Ey insanlar!

Eb Kays yaya olduunda, atl hemen aa insin; Eb Kaysm alay peinden geldiinde Eb
Kaysm eei geinceye dek atl dursun; bir atl at stnde ise yavalasn, asla Eb Kaysm
eeini gemesin.
Ey insanlar!
Yarn, Ozra ayrlnda, byk at yar balyor.
(iki yolcu, ar fsltyla: Ozra ayrl? Evet, Halifeye kstahszlkta bulunan Hucr bin Adiyy ve
dostlarnn balarnn kesildii yer!)
slam dnyasnn btn jokeyleri bu yarmaya katlacaklar, hzl at biniciler, cihad
meydanlarnn svarileri, byk kavgalarda uan jokeyler.
Eb Kays da bu yarmaya katlma isteklerini ibraz buyurmulardr.
Yarn byk bir iman ve ihlas snavnn gndr.
Hilafet makam, bizzat, alanda hazr bulunacaklar; mminlerin emiri, Eb Kaysm eeinin
herkese serbest olan bu yarmay kazanmasn irade buyurmutur.
Yarn byk bir iman ve ihlas snavnn gndr.
Eb Kaysm eeini geen her yarmac, kendini rsva etmitir; bir Rfznin at, bir Haricnin
at olduunu gstermitir, mslmanlarn asasn krmak, Allah Reslnn mmetinde fesat
karmak istemi; slam biatmdan kmtr; msl manlarm halifesine hiyanet eden, isyan eden
bu atl, eriat mahkemesinde, slam kanunlarna gre, muhakeme edilecektir.
Yarma, umuma aktr. Meydan, yetenekleri gsterme meydandr! Hi bir snr ve engel
yoktur; (olduunu syleyen Rafzdir, Alevdir). Mminlerin emirinin koyduu tek art, her
atlnn Halifenin dostluu ve yaknlna saygnn bir gerei olarak Eb Kaysm eeini
gememesidir!
Bir yolcu, grnte masumca:
Efendim! Atl eriat mahkemesinde ben Eb Kaysm eeini gemedim, Eb Kaysm eei
benden geride kald derse?
Annen yasn tutsun? Eei gtrmezler mahkemeye be adam! insan gtrrler!
Evet! Evet! Beni bala, efendim!
(Perde kapanr.)
II
Yalnz bir adam:
yardm eden yok mu?
III
(Sahne kararr)

Tutuk, dnceye dalm ehreler, pimanlk dolu alnlar, iri, derin, hznl, matemli, krk
yzl, bir takm adamlar,
birer birer yorgun argn sahneye girerler.
Sessizlik
Sessizlik
Hilafet szcsnn uzaktan sesi, ayn ekilde: Ey insanlar! Eb Kaysn eei... Sakn ola ki...
Muhakeme... Rafz...
Herkesten ok dnceli, derin ve tecrbeli grnen bir ehre, filozofa bir edayla:

Yazk! Bize yaplan bunca zulm iinde hangi adalet! Nasl bir ince adalet vardr!!

Duraklama

Evet, evet karde! inde yaadmz dzen maalesef bu! Adalet payesinde zulm!

(armcasna): Adilce zulm.


(Alayla kark bir ritimle): Yani Adalet ad altnda gerekleen zulm!
Birinci:

Hayr kardeler! Dert, dndmzden daha derin; durum, reva grdmzden


daha kt.
Bize yaplanlar, zulmden baka birey deildir.
Bu zulmlerin gerisindeki hangi adalet, salam, gerek bir adalettir!

Syle karde, bilmeceyi dnmeye tahammlmz yok; gerekten dertli olanlar,


sade ve ak konuurlar.

Bundan daha sade ve daha ak sz ne olabilir? Derimizle, etimizle, iliklerimizle


hissediyoruz; varlmz, rezil rsva varlmz, bu muammay anlamlandryor; biz,
evet, karde! Biz zalimin mazlumlaryz!
ektiimiz zulmler, bu zalim ellerimizin rndr: Zulm iinde adalet budur!

Yani her zulm bir mazluma dayanr; yapt zulmn bir cezas olarak.

Evet karde, herkese zulm yaplyor, adilce yaplyor, zulm de adaleti yeryznde
salamlatran bir cezadr!

Sen ne diyorsun be kardeim! O takdirde onca zulme maruz kalan Hz. Muhammed ve
ailesi...

Senin yanlgn burada ite karde!

Bu bize zulmedildi demektir.

Bir kabilenin elisi lde yalnz kaldnda ve vahi kurtlar onun bedeni zerinde mutluluk
naralar attnda bu, kabileye zulmedilmi saylrd.

imdi zulmedilen kabile zalim mi olmutur?

Evet, onun zulm, elisinin lde yalnz kalm olmasdr!


Bir keden suskun biri aniden perian bir vaziyette ne frlar:
Ah! Hepimizin elleri dirseklere kadar kana bulanmtr.
(Yardm eden yok mu bana? ve Ey insanlar! Yarmada Ebu Kaysn eeini geen...
muhakeme... eklinde iki farkl sz her perdenin sonunda uzaktan duyulur).
1

RLERDEN
SEMELER

RLERDEN SEMELER
felee ayorum u arslan avcs adam tilkilerin eliyle avland esir oldu u izzetli erefli ahbaz
niin tahttan le kargalarnn hay huyuyla dt aaya bu melikin gnlnde alevlenen ate
bedev gencin gcyle yalnn taze fikriyle demir gibi azimle u adam yaland, otuz okun
ehidlerinin kan rmaklaryla bedev iftinin yumruuyla iinin feryad zahmetke fakir
insanlarn inlemeleriyle dman penesindeki milletin hmyla bir zavallya bir buuk asr esir
oldular uyuduysa da evin reisi st samaktan kurduysa da biri hasrdan yuva hayattan gnaya
gelen insanlarla devrana gz doyan bir milletle yazk eyh, nizam, sarho ve hrsz belallar bir
meslek, mft cretli
Zindan Mumu
sehere dek, ey mum, baucumdaki
bu gece Allah iin uyank ol
hznn glgesi gnle kt anszn
bu gece ac bana hznlen.
umut arzum kana buland
hzn oklar ylece gnle sapland
hayatn bu sarho denizinde
umut gemim karaya oturdu.

ah! Dostlar yetiin feryadma


lm yetiecek feryadma bu gece yoksa
korkarm canmdan da te u irin, yoldan
ben lmn tuzana dnce yetiir.
ey mumum! Kes alamay inlemeyi
yaral gnlme tuz serpme artk
nmde hikayesi gnl gszlnn
bundan fazlasn syleme sus artk.
ey karanlk gecelerin munisi! Senden baka
benim iin bir dost kalmad artk dnyada
u dostlarn hepsinden lmle grmekten baka
kimseyle bir grme umudum kalmad.
yoldam, munisim, mumum benim
bu dnyadan hznlenen nerede senden baka?
bu vahet lnde dour lm
vay bana, vay bana dost nerede?
bu zindanda, ben bu gece, mumum benim
el ykayacam bu hayattan
yarn krmcaya kadar arslanlar gibi
hayatn zincirlerini milletim
Laleye Syledi
gzden ya yerine kan geliyor
gnl kanland gzden dklyor
kanland gnl bu hznden, bu ak hikayesinden
efsun ahengi geliyordu gryordu
gidiyordu intizarmn iki gz yolda
giden mr nas gelir geri
laleye syledi halimizi byle

gnl yanm kana boulmu geliyor


ksa kes bu can yakan kssay ey mum
sohbetinden cinnet kokusu geliyor
1956
Ben Neyim?
ben neyim?
suskun bir efsane yzlerce yalann kucanda rzgarn ivesine kanm bir toprak gln her
zehri sonrasnda snen bir hm orman gecelerinin gnlnde sakl bir sr.
ben neyim?
zincirlenmi hm feryatlar bir cinnetin hatral baknn iftiras yzlerce umudun dileri
dibinden szan bir zehir an lanet kahpesinin irkin svgs
ben neyim?
yerde arzunun mutlu kervanndan bir kl yolda
yuvann yolunu yitiren bir ku dolunayda kara gecede
ben neyim?
bir tek leke yaamn eteine hretten yaama onurundan etei kirlenmi kimsesizlik grtlana
tkanm bir feryat sylenmemi bestelenmemi bir sr
ben neyim?
skntl glmsemesi batn sonbaharnn gece araynda
hayat gecesinin penesine den bir ebnem
bilinmeyen, iaretsiz
lm gecesinin dou arzusunda
Buradan Bir Yere Yol Yok132
yolcunun ayak izi bellidir
kimdir bu yolunu yitiren, bu bilinmeyen yolne katediyor?
bu yolculukta, bu yolda ne aryor o? bu lden arzu kentine bir yol var m?
sevginin ak kucanda
tanrsnn seher yamuruyla el yz ykayan kente u andan itibaren ezelin ak mehtabnn
eteinde rahat uyuyan ehre alemin efsanesinin gzel kt bir ehrine hayal parma onun gzel
ehresinden sildii nerede? ey yolunu yitiren yolcu gel dn
bu lde kimseye aina deil bir ey lmden baka,

harmandan baka
gel, dn artk, ey yol garibi!
grmyor musun orada
kuru tek aacn smanda zrh garip kalm, sessiz yolcu ld ve souk gzlerinde
mphem ve hayran baknda binlerce umut goncas sald, grmyor musun hasretten
Behram avnn kemendi atld ve ecelin elindeki bir elle u kuru tek aata
bu yolu kateden herkesin yazg sz kaznd:
ben katettim bu l, ne Behram, ne Gre nerede ey yolunu yitiren yolcu
Bu iir, Garip Yolcu (Yola Batan) adyla da bilinir (Farsa yaync).
gel, dn
bu lde kimseye aina deil bir ey lmden baka,
harmandan baka
gel, dn artk, ey yol garibi!
buradan bir yere yol yok.
Mehed Edebiyat Fakltesi
1957
Zerrin Kba At
ey kardeim! ahb ve sen ey bacm! rzgr
bana at yak geride kaldm ala bana
hayattaym
ve sensiz kaldm hayatta ey kardeim ahb ve sen ey bacm rzgr
bir omuzluk yk omuzda oluumun hretinin hayatta kalmn kara elbisesi bedende u
emanet birarada elde ve bu soluk
benim iin mkerrer bir melmet
hala hayatta oluumun an be an ehadeti!
Buda! Sen Demisin
buda! Sen demisin bu varlkta
yalan, renk, riya ve aldatmadan te bir ey yok
demisin hayatn aldatc serabnda

ez ve acdan te bir ey kimsenin nasibi deil


demisin hayat yar vahi bir lmdr bir efsanedir, yalan dolu, dolan dolu parlak bir kandildir
insann yolu banda ama ezaya yalann gamna tutulmu ...dedin mutluluk hznn
sermayesi...133
rin eksik olduu anlalmaktadr. (Farsa yaync)
Yanyorum..
ne umut balyorum bu hayata umutsuzlukta snd bir gen tkendi bir gen bize gelmedi vef
mesaj bu hayattan
inliyorum mihnetten hergn akama dein alyorum hasretten her akam sabaha dein sen sanki
nazar otum bu hal ateinde yanyorum bu arzu yakan ateten
ola ki bu tanmadklar gruhunda bir mesaj getirir mi bir tandk bana szler duydum sevgiye,
vefaya dair, lkin grmedim bir iaret sevgiye, vefaya dair
kimse aina olmaynca gnl dilime ne de iyi, ikayetten suskun kalmam bir yarim olmaynca
hemdert, daha iyi dostlarn hatrndan kmam bilmiyorum bidin u gznde yalan tuzak
kurmu, u kara kalpli dman kim? bilmiyorum scaklk ve tutkun bakl neden gnl aar
byle, cier yakar?
bilmiyorum u perian zlfcklerde kararsz gnl teselli bulur mu? bilmiyorum kt bahttan
iin sonunda dudaklar ki u dudaklardan kam alr m?
bu skut muhafz yalnzln cemiyet mumu umutsuzluk dergahnn hacibi
suskunluk mabedinin rahibi unutkanlk yolunun yolcusu gz haber yolunda, haberci
uyumu umutsuzluun huzurlu kucann soukluunda
sevgi pazusunun scakl yok
uyanmamak iin umudun scak soluundan
ba koymu gece yastna
aldanmamak iin seherin kanl ivesine
ey krlang dn!
ka benden, ka
klarn yok olan pejmrde bahesi
baharn yolunda deil gz
bu l yalnzlnn kkrtc topra
rzgar topra karadr, svari topra deil
yaamak, olmak, dnmek

dostluk, gzellik, ak
kin, umutsuzluk, hzn
tanmmlk, tanmmamlk
umut, umutsuzluk
btn haberciler yalan
dere yal fahie gibi kucak am gecenin devi zerinde uyumu kayalar korkunun glgesi
burlar terkedilmi nehir kesilmi akmaktan gkyz
Memlekette135
memlekette yeslerinin ans136: ou yol uzak sonsuzlua, ller uzanm fka, denizler
yaylm nurun ortasna, memlekette:
ykselmi mavi gkyz, belirgin olmayan ay glmseyii, bir mehtap yaratm l orada,
memlekette:
denizler engindir, ykselmi ak yelkenler,, sandallar ebedi akan yaam, memlekette:
hayal kular nazlanmada, arzularn yeil mezrasnda, terane tane toplamakla megul
memlekette:
nurlu mehtap salmada, ba sokaklarnn yalnzlnda, her hatra terane okumada, memlekette:
yzlerce efsane suspus olmu, yzlerce efsun syrlm badan, yzlerce cad kucak am,
memlekette:
mehtap daima misafir, mavi havuzunun u sahili, meleklerin randevu yeri.
*35 Bu iirin iki farkl nshas var. Bu nsha tek nshadan alnmtr. (Farsa yaync).
*36 Bu ksm (yeslerinin ans) teki nshada bulunmamaktadr. (Farsa yaync)
memlekette:
cinnet l, kan l var, canl, hmdan tufandan orada, sarhotur cinnet arabndan,
memlekette:
bir ba var am damkoruu dolu, bir ku var orada sakl, evkten, ermi ses bulutunun
tavanna, memlekette:
Suyun kalbinden yeeren bir bur, gzyayla ykanm, ak ile bezenmi, ryada ayn eteine
ermi, memlekette:
nazn kadifesiyle rtl yeryz, gaybla comu binlerce kaynak, yeermi srrn binlerce gl
dal, memlekette:
her an gelir bana dosttan selam, bu da retir szleri bana, cibril getirir mesaj dosttan bana,
memlekette:

periler saray uzaktan grnr, umutla boyal, ak ile aydnlk, ay ile oturmu fsltnn
scakldr, memlekette:
gaml mihrap kucak am, mumu snk, rahibi yitik, geceyle, yalnz, oturmu suspus.
memlekette:
sultann divan kmaza girmi, insanlar babo, ehir suskun, askerler tanrsz kalm,
geceyarsnda yamur yldz, devlet kalesinden kaar,
oturur doludizgin kratna,
askerle kapr devler,
mehtabn umut veren nda,
da, inci ve l vahi hayvann nda,
bulut gibi evkten yol alr,
imek gibi gecenin karanlna gler
rzgar gibi eser onun mahallesine dein,
h ku, havasnda,
henk yola knca gurbetten,
memleketiin yaam onun umutlar.

EKLER

EKLER
EK 1: R NEDR?
^^"iir mutlaka konumaktan sonra balar. Bir duyguyu nesirle her ne kadar gzel ve ar bir
ekilde ifade edebilsek de nesir, hala iir dzeyine gelmemitir. fade duyguyu aklamakta zayf
kald vakit iir ortaya kar.
Bazen szlerin bizdeki mantksal ince balarn yitirdiklerini, karmaklap parlayarak
daldklarm; dncenin onlar alp hkmetmekten ve hatta onlar yeniden tanmaktan aciz
kaldn hissederiz. Burada szler akli zinciri ayaklarndan karr, sakin, yerinde ve bildik
kalplarndan syrlr ve beyinden gnle dklverir. Burada biz ar ve yalazl ifade etmeyi
hissederiz ama ne ve nasl syleyeceimizi bilmeyiz; giri, gelime, sonu eklinde bilinen bir
sistem yerine, sz ve ifadelerde kendilerinden hararet ve kararszlkla kark ok kapal, sknt
ve evk verici bir vezin karrz.

Szler, ierde meydana gelen ate ve duman arasnda, akn, inleyen ve haykran bulutlar
arasnda, beyin atmosferimizde kaybolur, ortaya karlar. Biz sadece onlarn akn uularnn
glgesinde uzak ve belirsiz karaltlarnda bir yol hissederiz.
Bu iirdir.
Bazen bir bakasna iddetli bir gnl ball duyarz; le deriz; ak gvercinler, inleyen
nehirler, alan goncalar, haber getiren lk iveli rzgr bizi bilinlice cezbederler, akmz ve
acmz hatrlatrlar, krklerler; biz btn bu olay ve durumlar ak ve bilinli bir ekilde
anlarz, bundan dolay da aklayabiliriz. Henz iir olgunlamamtr.
Ancak bazen iimizin her taraf bir evkle dolar ve bu nedenle btn doay, btn havay da
onunla dolu diye duyumsarz. le gittim, ak yamt ve yer slanmt, yle ki adamn aya
gl bahesine dalar, benim ayam aka.
iir ve Mzik
Herkes iir ve mziin farkllndan szeder. Ben hayret ediyorum, neden iiri anlamyorlar.
Mzik, iir, dans, resim, heykeltralk v.s. hepsi iirdir. Bazen kelimelerle iir syleriz, bazen
seslerle, bazen renklerle, bazen de hareketlerle.
Mzik, resim, dans ve heykeltralk v.s. iirin karsnda nasl bir yerde durur? Hi; iirin sona
erdii yerde mzik balar sz, bo bir szdr! (Tabii iirden kastm manzum sz olduu zaman
dorudur). Bunlar da iirdir. iirin dier trleri. Kelimelerin iiri, seslerin iiri, renklerin iiri,
ekillerin iiri, hareketlerin iiri...
Ayn ekilde bir eylem de iir olabilir: Eylemsel epik (hamas) iir, bu bir ka Japon hava
subaynn gnee doru uuu gibi; eylemsel gazel iiri, rmak suyundaki lekenin ayn zerine
umas gibi...
Ahlk ve nsan iir, Nietzsche ve Garynin eylemi gibi.
Bazen bir hareket, iir olur. Nitekim Sartre der ki, btn eylem ve hareketlerimiz, hedef ve ama
vesilesiyle alinedir; fakat asl hareket, iirdir. Cilveli bir kz su bardan almak iin elini gzel
bir iveyle hareket ettirir, bardaa gtrr: Bu hareket deildir, bir i de deildir, bir iirdir.
Raid Bey, Dehl radyosunun msabakasnda ihtiyar kylnn, altmms budaylarn dalgalarna
bakn en gzel ey diye kabul etti. Dorudur. Bu bak, bir grmek deildir Onun gzyle bir
iir yaratyor. Gz burada bir iir sylyor, nitekim genellikle konuan dil, bazen iir okur,
mrldanr. Bu eylemin kendisi nemlidir. Nesir, alinedir...
EK 2: BR BRET, BR HKAYE
ada Fransz Filozof Henry Bergsonun Glme adnda derin ve kl krk yaran bir risalesi
var. Orada filozofa glmeyi zmlemi, insann niin glmeye tutulduunu, glmenin hangi
sorunlardan ortaya ktn gstermitir.
Ne tr bir zerafetle ve ayn zamanda bu alanda ne tr zorluklarla dnyor, bir takm rnekler
bulma araynda aba harcyor diye incelemelerini okuduumda kendi kendime Bergson, keke
hem ranl hem de Tevfk in Okuyucusu olsayd derdim: Glmemesi ne derin, gzel ve
zl olurdu. nk ranl Olmak ile Tevfk Okumak arasnda, eitli kltrlerde Tevfk
Okuyan bir ranlya zg bir iliki vardr. Zira ok temiz yreklicedir: Tevfke, teki lkelerde
le Canard Enchaine kabilinden kendisine benzeyen gazeteler gibi sosyal ve siyasal konular
insanlar iin gzel bir dille aklayan bir gazete olarak tabir edersek, byle bir tabir, ran halk

ile Tevfk Gazetesi ilikisindeki dolu, kkl ve zarif btn geree kendinde yer verme ve
onlar okuyucuya aktarma inceliini tamaz. Zira bu derin, girift ve hassas durum hakknda
konuabilir, ranlya zg alayl eletirel psikoloji, kltr ve ruh meselesini iyi tanyabilirsek; (o
zaman) bu milletin zor ve uzun tarihini, zeki, ili ve gnl ehli bir milletin hznl yaratl ve
servenini, geirdii devirler boyu yakndan inceleyebilir ve eletiren bir dnce, inceleyen bir
bak, air bir yrek, hassas bir ruh, rindane, taze ve gzel tabiatl bir hale sahip olan bu miletin
ounlukla, uzun tarih geitinde, en gln zorluklara, en ahmak ahslarca mahkum edildiini
grebiliriz. Sadi, nktedan, arif ve tatl dilli olduundan Yahudiler onu gl iine zorlamlardr.
ktidar sahiplerine bir yaknl olmayan, zgr ve ak bir dille konuma, ifade etme gc
olmayan, feryada mecal bulamayan Sadi, ister istemez latif ruhu ve keskin zekasyla, tek bana
olanakl gezinti yerinde at koturmutur. Latife yapma,
nkte yapma, ince tenkitler, zekice ve rtl nktedanlklar ortaya koyma, gizli syleme,
rindane alay etme, kinaye, ilham, mecaz, istiare, zemm bima yubihulmedh, duvarn duymas
iin kapya sylemek, u an gemie gtrme, muhasebesine ermek, gemii u ana tamak;
tabir ve izahlarnn gerisinde u andakilerin (haliyyun) oklarndan kamak, din, tarih, kssa,
mit, irfan, tasavvuf, zhd ve eitli perdelerin arkasndan, inziva siperinde pusuya yatmak; iir,
mizah, darb mesel, meani, beyan, bedi, saysz lafzi ve manevi sanatlarn arasndan ok atmak,
baka binlerce teknik akalar, gzel ve dourgan bir ruh bulmu, letafet, mizah ve eletiriyle
dolu bir kltr yaratmtr. Bunu bilinen Bat stlahyla satire (hiciv) diye adlandrmak istersek,
denizi bir testiye doldurmu, kapsz ve resimsiz glistan bir vazoda sergilemi oluruz.
ranlya zg mizahl (hicivli) eletiri kltr ve ruhu, iki gerekliin sonucudur: Birincisi, bu
milletin ftrattan latif ve nkteci ruh yaps; teki, onun ortaya kp gelimesi iin doru
sylemek, ak, tek boyutlu ve dorudan konumak eklinde kendini ifade etmekten alkoyan
bask artlar. Konuma nimetinden mahrum olan biri gibi, kukusuz onun gz, bak, dudak,
ba, boyun, eda ve tavrlar, onun normu, dilsizlii telafi edecek bir takm hareketler bulur. Byle
birisi sanat ve gzel yapl bir kimse de olsa genellikle gz, ka, ba ve el ile yle anlaml, alc,
etkileyici ve derin konuur ki zgr, rahat ve resmi dil, bu anlamlarn intikalinde bu tevfik
aamasna asla nail olamaz.
Tevfk, bir mizah gazetesi deildir. Yazarlarn ve karikatrclerin okuyucuyu megul edip
elendirmek, gnlk kuru mesainin yorgunluuna ltuf balamak, bireylerin bo va kitlerini
doldurmak iin kard bir gazete deildir. Tevfik, takiyyede rde eren, g ve sermaye
edinen ve zengin bir kltr yaratan bir milletin latif ruhunu, ineli dilini, rind ve eletirmen
beynini doru yanstan bir aynadr. Tevfik, gazete deil, bu an; umutlar, amatr bat
hayranlar, yapay adamcklar ve basma kalp evet efendimciler kentinde yle bir ayak diremedir
ki orada daima tokat yiyen, ama hibir zaman aldanmayan zeki, akgz Iranllarn aykr
ocuklar, ecdadnn babalarnn kee klahlarna, pamuk askeri abalarna uzak duruyor, stanbul
caddesinin szmona apartmannn ikinci katndan dnyay seyrediyor, her eye keskin grl,
yadan kl eken ruh mikroskobundan bakyorlar. Teklifsiz bir dil, samimi, bir ifade zengin,
ince eletirili ve serzenili Iran kltryle her eyden dem vuruyorlar, gkleri inleten gl
yumruklar, deviriyorlar ve ya gizli, ya da aktan tokat atan gllerle oynuyorlar.
Aristo, felsef bir bak as, kendine zg mantksal yntemiyle, sanat tanmlama ve
snflandrmaya alt Po etica adl mehur yaptnda, sanat muhkt (gsterim/ti
yatrodrama) ya da gereklik ve doann taklidi sayar; insan zihni ve ruhunun kabul ettii
etkilenme trne gre de komedi ve trajedi eklinde onu snflandrr. Aristoya gre trajedi,
ciddi bir sanat olduu; ruhu daima akn anlamlarla, gnlk yaamn aa seviyesinden derin,
yksek ve yce meselelerle ilikilendirdii iin mkemmellik, ycelik ve batn, bilinen ahlak
ve gdsel zaaflardan arndrmakla urar. Yine ayn nedenlerle trajedi gnlk normal ve
herkese bilinen gerekliklerin gsterimi olan komediden de stndr. Bu yzden trajedi,
deerli yaamn, yce anlamlarn, yksek ve sekin insanlarn stn dnyasnn gsterimidir

ve aklar, faziletleri; efendilerin, kahramanlarn, neciblerin ve zgrlerin hayat maceralarn


gsterir. Tersine komedi, basz ve ayaksz bireyler arasndaki ilikileri, ar ve pazar halknn
yaam artlarn ve olaylarn sunar. Dolaysyla trajedi ciddi, derin, dndrc, ounlukla
heyecan verici ve acl bulunur, komedi ise hafif, yzeysel, elendirici ve gldrc bir sanat.
Tek kelimeyle trajedi, erafn sanat; komedi ise adsz, sansz kitlenin sanatdr.
Ben Aristonun bu alandaki yargsn reddetmekle ve sadece onaylamakla kalmayp ayn
zamanda dmanca bir taassup tamakla birlikte onun karm ve tahlilini genel olarak
benimsiyorum. Baka bir ifadeyle, sanatn iki trne ynelik olarak sahip olduu tanm kabul
etmekle birlikte onunla elien bir sonuca varyorum. nk sanatlarn gereklik! hakknda
syledii ey (Jugement de fait) dorudur. Ama bir deerlendirmede (Jugement de valeur)
bulunurken artk o, bir mantk, bir bilgin deil, bir stn nesep eraf sdr. Doal olarak
kitleye muhaliftir. Ayn ekilde rk ve insani tz asndan ad san bilinmeyen, mahrum ve
zelikle adi kleci sistemin mahkumlar olan kitleyi erdemsiz, zelil ve ikinci snf insanlar
olarak kabul eder; onlar, siyasi adan ereflice yaama hakk yoktur, kendi yazglarnda seme
gcnden ve katlmdan mahrumdurlar, sosyal, siyasal yaamda ve nderlikte katlm hakkna
sahip deildirler. Bu haklarn hepsi sadece, Aristonun erdem sahibi insanlar olarak kabul ettii
sekinlerin ve neciplerin tekelindedir. Kitlenin sanatna da muhalif olmas, szkonusu sanatn
onun iin bir deer ifade etmemesi doaldr. nk komedi halk dramdr. Halk (Demo)
haysiyetten, erdemden ve insani ycelikten uzaktr! Demokrasi (Aristokrasiye kar), ayak
takm ve rezillerin, sekinlere, soylulara zaferi, baka bir deyile menfi deerlerin, yani gerileme
ve dn ykselme ve ycelmeye stn gelmesidir! ister istemez hocalar Eflatun ve Sokrat
gibi insani ve sosyal meselelere hep kendine zg sosyal mevkii perspektifinden bakan Aristo
gibi sekinci aristokrat filozofun gznde byle bir sanat, mahkum ve adi grnr. Bu nedenle
de bugn komedi sanatn, Aristonun ifade ettii ayn zelliklerle, yani dili adi bir dil;
kahramanlar, adsz sansz, belirsiz fertler, aclar ve arzular, sokak insannn (erdem yerine ac
ve mahrumiyete sahip olanlarn) yaam ve ruhunun arzular olan bir sanat, en asil, en ciddi ve en
hayati insani sanat olarak kabul etmek gerekir. Zira amz, btn irkinlikleri ve
ktlkleriyle, en grkemli insan cesaretini yaratmtr. Bu, cesaretin mitsel tanrlarn, ulusal
kahramanlarn, soy aac sahiplerinin altn kapl kapal dnyasndan adsz sansz kitlenin ak
ve snrsz dnyasna aktarlmasdr. amzn mitleri, artk Ekbs, Keykavus, Giu, Godrez, Si
murg, Zal, Tohmine, Kral Odipus, Agamemnon, lyada, Odessa vb. deil, Jean Waljean,
NotreDam Kamburu, Peder Goriot, Amca Tem ve Nine Dilaver mitleridir. amzn cesaret
kahramanlar Bin Mehdiler, Camillalar, Cemileler ve sar, siyah ve beyaz miyonlarca insandr.
Bunlar, gzel Helenin, Hus Parisin ve Milasn alnmas uruna deil, bilakis cier yiyen
kartal ldrmek, Zeusun insan katili zincirlerini krmak iin kahramanca ve ereflice savar ve
adsz sansz lrler. Yunan ve Romann altn ann bir tutsak Prometheesi ve bir zincir kran
Herkl varsa, bugn bizim de halk kitlesi, insana atei hediye eden Promethee acsn ldren,
ate ve insan muhabbetinden korkan Zeus zincirini kran bir milletimiz vardr. Bugnk
insann cesaret kahraman, artk ince kuak ve iki tel sakal sahibi deildir. O mehul insan,
yapabilirse, New Yorku atee verir, yapamazsa ehir meydannn ortasnda oturur w kendini
atee verir. amzn cesareti, Aristo erdemlerinin ve onurunun d, insani onur ve
erdemlerin canlanmasdr. Bugn de biz glyoruz. Ve tamamen Aristonun dedii ekilde
glyoruz. Ama kahramanlar, sokak insanlarndan adi erkek ve kadnlar olan hikayelere deil,
bilakis kahramanlar sekin olmayan sekinleri ve erefsiz eraf gsteren hikayelere glyoruz.
Bugnn komedisi, Aristonun dedii anlamda Balzacn Bourgeois Gentilhom meudur!
Ama bugn baka bir ekilde de glyoruz. Bu ekil glme, amzn maneviyatnn en aziz
nsan keiflerinden biridir. Bu, glnesi (glnlk) olan hakknda konumak deil, ok acl
olan hakknda glnesi konumaktr! Buna gre glnlk ifade yntemindedir, ifade
edilen meselelerde deil. Bu yzden onu bir gerek sanat olarak isimlendirmek gerekir. Ama
acl olan ey hakmda niin bir mizah (komedi) yapmak gerekir? ki nedenle: Birincisi, acl
(hznl) olan eyden sz edebilmek iin; kincisi, her zaman ciddi olan ey dorultusunda

durmu olan mantn gznden ve daima ciddi olan hakkn dalma korku ve endiesinden uzak
bir ekilde en ciddi gerekleri ciddi olmayan toplumda gnllere nakedebilmek iindir. Bu,
Tevfik in okuyucusunun asla unutmamas gereken iyi eyin anlamdr. Bu, kalemi gl
dostum Dr. Hezarhannin Tevfk hakknda yaptmz bir sylei esnasnda dedii sade bir
ifadenin derinliini gstermektedir: Mizah dergisi Tevfik, rann en ciddi dergisidir. Budur,
Tevfike mahsus muammann srr: Yarm asr konumak, insanlardan bakasn konumamak!
Budur, Tevfkin Doru, ancak rtl bir ekilde sylenebilir diye buyuran ada
Mevlanalara cevap vermedeki zor ve ok deerli tecrbesi, toplumumuzda konumak iin
sadece bilmek yeterli deildir, yapabilmek de ister eklinde kendini gsteren tecrbe. nk ne
syleyeceini bilen ama hi konumayan kimseler oktur, nasl konumas gerektiini
bilmediklerinden. Bana gre Tevfik in byk deeri, sadece daha ok sanatma yansyan
bilgisinde deildir. Unutmamal ki Tevfik, dilsiz insanlar iin bir hikaye, sanatsz aydnlar iin
ise bir ibrettir.

Anda mungkin juga menyukai