Anda di halaman 1dari 3

EMİNE ERDOĞAN, BELÇİKALI TÜRKLERE HİTAP ETTİ: -"BİZLER, ANAVATANDAKİ

KARDEŞLERİNİZ, BAŞINIZIN ÖNE EĞİLMEMESİ İÇİN ELİMİZDEN, DİLİMİZDEN, YÜREĞİMİZDEN


NE GELİYORSA ONU YAPTIK, YAPIYORUZ" -"DÜNYANIN NERESİNDE MAĞDUR VARSA,
DÜNYANIN NERESİNDE ZULME UĞRAYAN, HAKSIZLIĞA UĞRAYAN, BASKIYA, ŞİDDETE MARUZ
KALAN VARSA, TÜRKİYE CESUR ŞEKİLDE ONLARIN HİSSİYATINA TERCÜMAN OLUYOR"
-BAŞMÜZAKERECİ BAĞIŞ: -"AİLE İÇİ ŞİDDETE MARUZ KALANLARIN BAZEN 'BELKİ KUSURUM
VARDIR' DİYEREK KENDİNİ SUÇLAMASI GİBİ, TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL PSİKOLOJİ DE ADETA
'ASKER BAZEN DARBE YAPAR' GİBİ PROGRAMLANMAYA ÇALIŞILIYOR" -"BİZİM 'İNSANI YÜCELT'
ZİHNİYETİ MAALESEF MEVCUT ANAYASAMIZDA 'DEVLETİ YÜCELT' OLDU"

BRÜKSEL (A.A) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Belçikalı Türklere
"Bizler, anavatandaki kardeşleriniz, başınızın öne eğilmemesi için elimizden, dilimizden,
yüreğimizden ne geliyorsa onu yaptık, yapıyoruz" dedi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile birlikte kalabalık bir kadın heyetiyle
Brüksel'i ziyaret eden Emine Erdoğan, Avrupa Türk Demokratlar Birliği Belçika Şubesinin
düzenlediği, Sertap Erener ile Sıcak Yuva dansçılarının katıldığı konser öncesinde Belçikalı
Türklere hitap etti.
"Sizin hasretiniz, sizin özleminiz, inanın bizim yüreğimizde kor ateş oldu. Sizler burada,
gurbette yaşam mücadelesi verirken, bizler anavatanda yokluğunuzu her an yüreğimizde
hissettik. Sevinciniz, sevincimiz oldu, hüznünüzle hüzünlendik" diyen Erdoğan, 1960'lı
yıllarda işçi olarak Belçika'ya yerleşen Türklerin bugün bu ülkede önemli görevler üstlenmeye
başlamasının gurur verici olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Şair, 'Başın öne eğilmesin' diyor. Bizler, anavatandaki kardeşleriniz, başınızın
öne eğilmemesi için elimizden, dilimizden, yüreğimizden ne geliyorsa onu yaptık, yapıyoruz"
diye konuştu.
Son dönemde Türkiye'de "güzel gelişmelerin" yaşandığını anlatan Emine Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne mutlu bize ki, Türkiye, dünyanın en güçlü 17?inci ekonomisi konumuna yükseldi.
Türkiye bugün Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini kararlılıkla yürütüyor. Türkiye,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde, G-20 Zirvesinde temsil ediliyor. İslam Konferansı
Örgütünde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, Medeniyetler İttifakı Girişiminde
Türkiye aktif sorumluluklar yükleniyor, öncü rol oynuyor."
Türkiye'nin "Doğuda, Batıda, Kuzeyde, Güneyde hakkı, adaleti, hukuku, barışı, dostluk ve
kardeşliği savunduğunu" belirten Erdoğan, "Dünyanın neresinde mağdur varsa, dünyanın
neresinde zulme uğrayan, haksızlığa uğrayan, baskıya, şiddete maruz kalan varsa, Türkiye
cesur şekilde onların hissiyatına tercüman oluyor. Ülkemiz içinde dostluk, kardeşlik, birlik ve
bütünlük daha güçlü ve sağlam şekilde yeniden inşa ediliyor. Artık sadece tarihimizle, artık
sadece geçmişte yaptıklarımızla övünmüyor; barışa, istikrara, kardeşliğe yaptığımız katkılarla
bugünümüzle de övünüyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan artık çok daha fazla
gurur duyuyoruz" diye konuştu.

-"TÜRK KADINI TARİH BOYUNCA LİDER OLDU"-

Emine Erdoğan, "Türk kadınının tarih boyunca bir anne ve bir eş olmanın ötesinde,
ekonomik, sosyal ve siyasal alanda öncü oldu, lider oldu, inisiyatif sahibi oldu" diyerek,
şunları kaydetti:
"Anadolu, yüzyıllar içinde başarılı kadınların, kahraman kadınların, dirayetli, ferasetli, açık
gönüllü, engin yürekli kadınların mücadelesiyle analar yurdu haline geldi. Unutmayınız ki
bizler, Terken hatunların, Nilüfer hatunların, Hayme anaların, Nene hatunların, Fatma
bacıların, Şerife hatunların torunlarıyız. Bizim kadınlarımız evlerine, eşlerine, çocuklarına nasıl
kol kanat gerdiyse, nasıl şefkat ve merhamet gösterdiyse; aynı şekilde vatanları için,
toprakları için, istiklal ve istikballeri için de kol kanat gerdiler, kahramanca mücadele ettiler.
Bugün de, Türkiye?de ve Avrupa?da hanım kardeşlerimiz her alanda 'Ben de varım' diyor,
her alanda yeteneğini, birikimini, cesaret ve kararlılığını ortaya döküyor. Avrupa siyasetindeki
başarılı Türk kadınları, Avrupa ekonomisi içindeki başarılı Türk iş kadınları, sanatçılarımız,
bilim kadınlarımız işte bu manzaranın bariz ve somut örnekleri."
Erdoğan, kadınların ve annelerin tarih boyunca olduğu gibi bugün de dünyadaki
gelişmelere sessiz ve tepkisiz kalamayacaklarını belirerek, "Evladını kaybederek yıkılmak,
eşini kaybederek ağıtlar yakmak, savaşlarda hedef haline getirilmek, töre adı altında insanlık
dışı muameleye boyun eğmek bizim kaderimiz değildir, asla da olamaz. Bizler, inanıyorum ki,
bu kaderi değiştirecek, bu gidişi tersine döndürecek azim ve kararlılığa sahibiz" dedi.
Emine Erdoğan, "Küresel tehdit ve tehlikelere karşı, kadın hissiyatını, nezaketini, şefkatini
ve merhametini süreçlere daha fazla yansıtabiliriz. Çocukların katledilmesini, genç
yavrularımızın zamansız ölümünü, istismarı, ayrımcılığı, ırkçılığı inanın ki durdurabilir, bu
insanlık dışı saldırıların önüne inanın geçebiliriz. Dayanışma içinde, birlik ve bütünlük içinde
yeni bir dünyayı hep birlikte inşa edebiliriz" şeklinde konuştu.
Erdoğan, sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında Avrupalı Türklere, "İşte onun için
bulunduğunuz, yaşadığınız ülkelerin dilini en iyi şekilde öğrenmenizi, çocuklarınıza da
anadilimizle birlikte öğretmenizi sizlerden rica ediyorum. Yaşadığınız, vatandaşı olduğunuz
ülkelerin sosyal, ekonomik ve en önemlisi de siyasal süreçlerinde aktif şekilde yer almanızı
sizlerden rica ediyorum. Avrupalı Türk kadınlarının, Avrupalı diğer kadınlarla işbirliği, el birliği
yapmasını önemsiyor, yüreklerinizi birleştirmenizi sizlerden istiyorum" dedi.

-EGEMEN BAĞIŞ-

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise konuşmasında, anayasa değişikliğini


millete olan borçları nedeniyle gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirterek, "AB sürecinde
sadece demokratikleşmiyoruz, aynı zamanda hayatın her alanında standartlarımızı
yükseltiyoruz. Örneğin bu Anayasa paketi içinde kamuoyunda ombudsmanlık olarak bilinen
kamu denetçiliği kurumu kurulacak. Aslında bu kamu denetçiliğinin kökenine baktığınızda,
zamanında İsveç'ten kaçmak zorunda kalan bir prensin sığındığı Osmanlı'da başkadılık
sistemini görüp beğendiğini görüyoruz. Başkadı o kadar yetkilidir ki, onun verdiği karara
Sultan bile uyar. Prens ülkesine dönüp tahtına geçtiğinde aynı müesseseyi kurup
ombudsman adını verir. Zaman içinde Avrupa'nın geneli bunu benimser ve bütün Avrupa'da
bu bir standart haline gelir. AB kurulduğu zaman da şart haline gelir. Biz kendi
topraklarımızdan çıkmış, kendi kültürümüzden çıkmış ombudsmanlık kurumunu kurabilmek
için 3 yıl önce bir kanun geçirmiştik, ama maalesef Anayasa Mahkemesi bunun Anayasa'ya
aykırı olduğuna karar vererek kanunu iptal etti. Son günlerde yapılan anayasa
değişikliklerinden bir tanesi, Anayasamızın ombudsmanlık kurumuna imkan vermesi için. Biz
AB sürecinde bir yandan gelişmiş toplumlar olarak gördüğümüz Avrupa medeniyetine
yaklaşırken, aslında kendi özümüze de dönüyoruz" dedi.
Bağış, "Bizim kültürümüzdeki 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin' zihniyeti aslında bir AB
standardıdır. Ama Osmanlı'nın kurulurken benimsediği paroladır. Bizim 'İnsanı yücelt'
zihniyeti maalesef mevcut Anayasamızda 'Devleti yücelt' oldu. Halbuki yüce olması gereken
devleti oluşturan bireylerdir. Etnik kökeni, dini inancı, siyasi fikri ne olursa olsun bireyi
önemsememiz lazım. İnşallah sivil anayasa geçtiğinde ve birey yüceldiğinde devletin zaten
yüceldiğini göreceğiz" ifadelerini kullandı.
1960'tan bu yana askeri anayasalarla yönetilen Türkiye'nin bunca yıldır AB'ye üye olmaya
çalıştığı halde başarılı olamadığını anlatan Bağış, "Askeri anayasayla AB'ye üye
olunamayacağı gibi askeri anayasayla ancak asgari demokrasi olur" dedi.
Egemen Bağış, "aile içi şiddete maruz kalanların bazen 'Belki kusurum vardır' diyerek
kendini suçlaması gibi Türkiye'de toplumsal psikolojinin de adeta 'Asker bazen darbe yapar'
gibi programlanmaya çalışıldığını" kaydederek, "Düşünün, 1980'de darbe olmuş ve bir yıl
sonra halk bir anayasayı kabule zorlanmış, içerisine de 'Darbe yapanların yargılanması
yasaktır' diye bir madde konulmuş, 30 yıl sonra biz o maddeyi çıkarmak için uğraşırken bile
muhalefeti ikna etmekte zorlandık. Aleyhte oy verdiler ya da milletvekillerinin sandığa gidip
oy vermesine mani oldular" diye konuştu.
Brüksel Bölge Hükümeti Devlet Bakanı Emir Kır, Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir ve
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği Brüksel Başkanı Eşref Yağcıoğlu'nun kısa konuşmalarının
ardından sahneye çıkan Sıcak Yuva dansçılarının "Demokratik Açılım" adını verdikleri halk
oyunları gösterisi ve Sertap Erener konseri büyük alkış aldı.
(FYZ-MCT)
30/04/2010 -- 02:34 -- DIS

Anda mungkin juga menyukai