Anda di halaman 1dari 10

AB’NE ADAY GEÇİŞ EKONOMİSİ ÜLKELERİ

1993 yılında Avrupa II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın imarı projesi başlamış ve
Konseyi’nin tarihi ülkelerin kendi rızalarıyla birleşmelerini sağlamıştır. 1993 yılında
Kopenhag kararlarıyla Avrupa Konseyi’nin tarihi Kopenhag kararlarıyla Merkezi ve Doğu
Merkezi ve Doğu Avrupa'da bulunan ve üye olmak isteyen ülkelerin üyeliğe kabul
Avrupa'da bulunan ve edilecekleri açıklanmıştır. Üyeliğe kabul, aday ülkelerin ekonomik
üye olmak isteyen ve politik koşulları sağlamasıyla gerçekleşecektir. Şu ana kadar 13
ülkelerin üyeliğe kabul ülke katılım için başvurmuş olup, geri kalan ülkelerin de
edilecekleri önümüzdeki yıllarda başvurması beklenmektedir.
açıklanmıştır.
AB’nin genişlemesi Avrupa Konseyi’nin Lüksemburg (1997)
kararları doğrultusunda devam etmektedir. Daha önce örneği
görülmemiş politik, tarihi ve ahlaki boyutları olan bu kararlar
durumun basit bir genişlemeden ibaret olmadığını göstermektedir.
Yaşanan gelişme kıtanın bir araya gelmesi şeklindedir.
Bu suretle, Avrupa’nın farklı bölgelerinde birlikteliğe, çatışmadan
dengeye ve ekonomik eşitsizlikten daha iyi hayat şartlarına doğru
hareket edilmiş olmaktadır.

Genişlemenin Faydaları
Son genişleme Son genişleme Avrupa’nın görüntüsünü değiştirecek ve Birliğin tüm
Avrupa’nın kurumlarını etkileyecektir. Genişlemenin faydaları şimdiden
görüntüsünü gözlenmektedir. Başarı bu ülkelerde yaşayan insanlara bağlı olmuş,
değiştirecek ve Birliğin böylece zor olan yol seçilerek, açık toplumu, modern demokrasiyi
tüm kurumlarını ve pazar ekonomisini işletme yönünde önemli mesafe alınması
etkileyecektir. hedeflenmiş olmaktadır.
Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerindeki politik istikrar; demokrasi,
hukuk sistemi, insan haklarına saygı ve azınlıkların korunması gibi
ortak Avrupa değerlerine dayanmaktadır.
Ülke analizleri reformların başarılı olduğunu göstermektedir.
Ekonomideki yapısal değişiklikler sağlıklı, hızlı bir büyüme
sağlamaktadır. Genişleme seyrek görülse de her iki tarafın lehine
olan ekonomik ve sosyolojik bir olaydır.
Hem AB üyeleri hem de aday ülkeler politik istikrardan eşit şekilde
faydalanmaktadır. Problem çıkma olasılığı azalmış, azınlık ve sınır
sorunları birleşmeyle ortadan kalkmıştır. İstikrarlı politik çerçeve
sadece barış ve komşuluk için değil, ekonomi için de bir ön
gerekliliktir.
Genişleme aday Genişleme aday ülkelerin hayat standartlarını yükseltmeleri ve
ülkelerin hayat küresel rekabet güçlerini artırabilmeleri için bir imkandır.
standartlarını Genişlemenin üye ülkeler için faydası ise zaten görülmektedir. Üye
yükseltmeleri ve ülkelerin aday ülkelerle yaptıkları ticarette denge kendileri lehinedir.
küresel rekabet Bu da, daha fazla iş, daha fazla vergi geliri ve sosyal güvenlik için
güçlerini daha fazla kaynak anlamına gelmektedir.
artırabilmeleri için bir
imkandır.
Katılım ve Uyum
Aday ülkelerden Bilindiği üzere, AB üyeliği için baş vuran ülkelerden, Kopenhag
demokrasi, insan kriterleri meyanında politik, ekonomik ve kurumsal konularda bazı
hakları ve tam şartları yerine getirmeleri beklenmektedir. Bu kriterler ile aday
olarak çalışan piyasa ülkelerden demokrasi, insan hakları ve tam olarak çalışan piyasa
ekonomisi garantisi ekonomisi garantisi talep edilmektedir.
talep edilmektedir.
Bu genel kriterler dışında üyelik için bazı kurallara uyum zarureti
bulunmaktadır. Bu kurallardan ilk kategoride olanlar özel ve mutlak
bazı gereklilikleri içermektedir. Diğer kategorideki kurallar ise daha
geniş kapsamlıdır ve ülkelerin yerine getirebilecekleri değişik
seçenekler sunmaktadır. İlk grup kurallara örnek olarak, ortak tarifeler
ve gümrük birliğine uyum ile sermaye hareketlerinin tam
serbestliğidir. Aday ülkelerin mali durumu yeterince sağlıklı değilken,
ortak tarifeler ile gümrük birliğine uyum ve sermaye hareketlerinin
tam serbestliğinin sağlanıp sağlanamayacağı tartışılabilir.
Diğer kategoriye giren kurallar, işgücü piyasası politikalarının tesisisi
ve aday ülkelerin sağlık, güvenlik şartları, işçi haklarının savunulması
gibi konularda temel koşulları yerine getirmekle zorunlu kılınmaları
ile ilgilidir.
Aday ülkelerden Mali ve para politikalarına ilişkin olarak başvuran ülkelerden özel
mali ve para şartların yerine getirilmesi beklenilmemektedir. Makroekonomik
politikaları ile ilgili beklentiler daha çok euroya geçişte belirlenmektedir. Bu işlem de
olarak özel şartlar AB’ye kabulden önce gerçekleşmemektedir. Ancak, buradaki temel
yerine getirmesi konu AB’ye kabulden sonra oluşacak olan mali ve parasal alanlardaki
beklenilmemektedir. potansiyel baskıdır.
AB Üyeliğine Hazırlık
Son yıllarda, ekonomik gelişmede kurumların durumu büyük önem
kazanmaktadır. Bir çok açıdan kurumların yapılanmasının
ekonomik başarıda büyük katkısı olduğu kanıtlanmıştır.
Komisyon başvuran Avrupa Komisyonu başvuran bütün geçiş ekonomisi ülkelerinin
bütün geçiş ekonomisi Kopenhag politik kriterini yerine getirdiği kararına varmıştır.
ülkelerinin Kopenhag Ancak, Komisyon demokratikleşme, insan hakları, azınlıklar sorunu
politik kriterini yerine ve medyanın bağımsızlığı gibi konularda gelişmeye ihtiyaç
getirdiği kararına olduğunu da bildirmektedir.
varmıştır.
Aday ülkelerin Aday ülkelerin ekonomik göstergelerinde belirgin bir farklılık
ekonomik gözlenmektedir. Avrupa Komisyonu 1999’da altı ülkede (Çek
göstergelerinde Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Polonya ve Slovenya)
belirgin bir farklılık pazar ekonomisinin işlediğini, iki ülkede (Litvanya ve Slovak
gözlenmektedir. Cumhuriyeti) yaklaşıldığını, Bulgaristan’ın kötü bir durumdan
gelişme sağladığını, Romanya’da ise durumun endişe verici
olduğunu tespit etmiştir.
Bununla birlikte, kurumsal reform konularında bütün aday ülkeler
tarafından önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Komisyon bütün adayların hukuki yapılarının daha da geliştirilmesi


gerektiği görüşündedir. Hukuki yapı konusunda, iflas işlemleri, fikri
mülkiyet haklarının korunması ve ticari alanda yasal ortamın
sağlanması gibi bazı hususlar önem arzetmektedir.
Gümrük Birliğine Giriş
Merkezi ve Doğu Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri (MDAÜ) AB’ne giriş için zaruri
Avrupa ülkeleri olan ticaret politikası gereklerini yerine getirmişlerdir. Geçen on yılda
(MDAÜ) AB’ye giriş bu ülkelerde ticaret geniş ölçüde serbestleştirilmiştir. MDAÜ’nin
için zaruri olan bazıları DTÖ üyesi olmuşlar, bazıları da bu kuruluşa üyelik için
ticaret politikası başvuruda bulunmuşlardır. Bu durum bu ülkelerin ticarette ve döviz
gereklerini yerine kuru sisteminde liberalizasyon sağladığını göstermektedir. Anılan
getirmişlerdir. ülkelerin AB ülkelerine ihracatı tarım ürünleri dışında gümrükten
muaf olup, ayrıca ihraç ürünlerini tekstil, doğal kaynaklar gibi önemli
alanlara kaydırmışlardır.
Aday ülkelerden Aday ülkelerden ayrıca geri kalan ithalat kısıtlamaları ve tarife dışı
ayrıca geri kalan engellerini de kaldırmaları beklenmektedir. Böylece, AB ülkelerinden
ithalat kısıtlamaları aday ülkelere mal ve hizmet hareketi serbestleşecektir. Öte yandan,
ve tarife dışı Avrupa Anlaşması gereğince, AB’den tarım dışı mallar üzerindeki
engellerini de ithalat kısıtlamalarının 2001 yılına kadar kaldırılması beklenmektedir.
kaldırmaları
beklenmektedir.
Halen BDT, MDAÜ’nin önemli bir ticaret ortağı konumundadır.
AB’ne üyeliğin kabul edilmesiyle bu ülkelerin ekonomik yapıları
güçlenecek ve BDT ile olan ortaklıkları da bundan olumlu yönde
etkilenecektir.
Sermaye Hareketleri
AB’ne aday ülkeleri AB’ne adaylık statüsü kazanmış ülkeleri önümüzdeki yıllarda
önümüzdeki yıllarda bekleyen sorunlardan birisi, birliğe katılımın bir gereği olan sermaye
bekleyen hareketlerinin liberalleştirilmesi meyanında artan sermaye girişlerinin
sorunlardan biri de, iyi bir şekilde yönlendirilebilmesidir. Ödemeler dengesi zorlukları
artan sermaye gibi istisnai durumlarda ve kısa vadeli sermaye girişleri gibi bazı
girişlerini sermaye türlerine geçici olarak kısıtlama getirme imkanı tanınsa da
yönlendirebilmektir. AB’nin genel kuralı sermayenin serbest dolaşımı şeklindedir.
1999 yılında Çek Cumhuriyeti hariç tüm aday ülkelerin cari işlemler
açığı GSYİH’larının %3’ünün üzerinde gerçekleşmiştir. En fazla açık
1999 yılında Çek veren ülkeler ise Litvanya (%11,25), Letonya (%9,75) ve Polonya’dır
Cumhuriyeti hariç (%7,5). Bu kadar yüksek oranlı cari açıklar bu durumun daha ne kadar
tüm aday ülkelerin sürdürülebileceği konusunda endişeler uyandırmaktadır. Zira, zayıf
cari işlemler açığı finansal kurumlarla sermaye hesabında liberalizasyona gidildiği
GSYİH’larının dönemlerde yoğun sermaye girişi yaşanmakta ancak bu kalıcı
%3’ünün üzerinde olmamaktadır. Son Asya krizi de bunun bir göstergesi olmuştur. Geçiş
gerçekleşmiştir. sürecindeki bir ekonominin sunduğu fırsatlardan dolayı bir noktaya
kadar dış finansman normaldir. Ancak, büyük oranlardaki cari
işlemler açığı ülkeyi dış şoklara karşı savunmasız bırakmakta, parasal
ve mali krizlere neden olabilmektedir.
MDAÜ’ne yönelik Cari işlemler açığının nasıl kapatıldığı, açığın sürdürülebilir olup
sermaye girişlerininolmadığına ışık tutmaktadır. Diğer sermaye akışlarına göre daha az
önemli bir bölümü likit olduğu ve daha az dalgalanma gösterdiği için yabancı doğrudan
doğrudan yabancı yatırımlar tercih edilen bir türdür. MDAÜ’ne yönelik sermaye
sermaye yatırımları girişlerinin önemli bir bölümü de doğrudan yabancı sermaye
şeklindedir. yatırımları şeklindedir. AB ile entegrasyonun bu sermaye girişlerini
artırıp artırmayacağı ise şüphelidir.
AB ve Avrupa Para Birliği’ne Katılımın Mali Etkileri
Aday ülkeler, Aday ülkeler, kamu harcamaları AB ortalamasının çok gerisinde
adaylık sürecinden olmasına rağmen, adaylık sürecinden dolayı hem kamu
dolayı hem kamu harcamalarında, hem de gelirlerinde artış yaşayacaklardır. Mali
harcamalarında, etkilerin bir kısmı birliğe giriş öncesinde, bir kısmı ise sonrasında
hem de gelirlerinde oluşacaktır. Kabul öncesi doğacak mali etkilerin ilki yasal ve
artış kurumsal zorunlulukların tamamlanması esnasında, ikincisi ise, su ve
yaşayacaklardır. hava kirliliği, atık yönetimi gibi çevresel standartların sağlanması
esnasında oluşacaktır. AB çevre standartlarına uyumun maliyeti daha
fazla olup, yapılan tahminlere göre, ilk 5 yıl için aday ülke
GSYİH’larının yıllık ortalama %1,5’i seviyesinde olacaktır.
Macaristan’ın 1999 yılında GSYİH’nın %1,2’si düzeyinde olan uyum
maliyetleri, 2000 yılında %2,5’e yükselmiştir.

Kaynak: Economic Outlook, IMF, Eylül 2000

Uyum maliyetlerinin Uyum maliyetlerinin yükünü hafifletmek ve 2000-2006 yılları


yükünü hafifletmek arasında katılım öncesinde aday ülkelere kullandırılmak üzere AB
üzere AB toplam 22 toplam 22 milyar euro tutarında bir kaynak ayırmıştır. Yardımın
milyar euro adayların GSYİH’nın %1’i düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
tutarında bir kaynak
ayırmıştır.
Geçiş dönemi Geçiş dönemi süresince aday ülkeler değişik döviz kuru ve para
süresince aday politikaları uygulamışlardır. Halen, Estonya, Bulgaristan ve
ülkeler değişik dövizLitvanya’da para kurulları görev yaparken, Letonya sabit kur,
kuru ve para Macaristan dar bir bant içinde değişen kur sistemi uygulamaktadır.
politikaları Çek ve Slovak Cumhuriyetleri, Polonya, Slovenya ve Romanya ise
uygulamışlardır. değişik oranlarda enflasyon hedeflerine sahip dalgalı döviz kuru
uygulamaktadır.
AB’ne Yönelik Tehditler
Kurulduğundan Kurulduğundan bugüne kadar dört kez genişleme süreci yaşayan
bugüne kadar dört kez AB’nin yapısal çerçevesi hemen hemen hiç değişmemiştir. Mevcut
genişleme süreci prosedürlerle üye sayısının daha da artırılması karar alma
yaşayan AB’nin mekanizmasını önemli ölçüde aksatacağı için yeni bir genişleme
yapısal çerçevesi öncesinde reform yapılması gerekli görülmektedir.
hemen hemen hiç
değişmemiştir.
Nice’de yapılan AB AB’nin idari organı olan Avrupa Komisyonu 20 üyeden oluşmakta
zirvesinde, büyük ve en büyük beş ülke (Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya)
ülkelerin ikişer üye ikişer, diğerleri ise birer üye atamaktaydı. 10 MDAÜ, Kıbrıs ve
bulundurma hakkının Malta’nın da eklenmesi ve muhtemelen Polonya’nın büyük ülke
2005 yılında sona sınıfına girmesiyle Komisyonun üye sayısının 33’e çıkması
ermesi ve Komisyon beklenmekteydi. Ancak, Aralık ayında Nice’de yapılan AB
üye sayısının 27 olarak zirvesinde, büyük ülkelerin ikişer üye bulundurma hakkının 2005
sabitlenmesine karar yılında sona ermesi ve Komisyon üye sayısının 27 olarak
verilmiştir. sabitlenmesine karar verilmiştir.

AB’nin karar alma ve yasama organı olan Konsey’deki oy dağılımı


ise şu şekilde olacaktır:

Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya 29’ar oy,

İspanya, Polonya 27’şer oy,

Romanya 15 oy,

Hollanda 13 oy,

Yunanistan, Çek Cum.,Belçika, Macaristan, Portekiz12’şer oy,

İsveç, Bulgaristan, Avusturya 10’ar oy,

Slovakya, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Litvanya 7’şer oy,

Letonya, Slovenya, Estonya, Kıbrıs RK, Lüksemburg 4’er oy,

Malta 3 oy.
Üye sayısının artması Üyelik, ekonomi politikaları, göç, adalet, dış politika ve Birliğin
doğal olarak oybirliği kurumları gibi pek çok önemli konuda Bakanlar Konseyi’nin karar
ile karar almayı alması için oy birliği şartı aranmakta idi. Üye sayısının artması
zorlaştıracaktır. doğal olarak oybirliği ile karar almayı zorlaştıracaktır. Bu sebeple,
yine Nice Zirvesinde siyasi karar niteliğindeki 29 alanda ve 6 üst
düzey tayinde oybirliği ilkesinden oy çokluğu ilkesine dönme kararı
alınmıştır. Ancak, vergilendirme, göçmenler, sınır kontrolü, sağlık,
eğitim ve kültür alanlarında oy çokluğuna geçişle ilgili mutabakata
varılamamıştır. Fakir bölgelere yardım konusunda ise 2007 yılından
sonra oy çokluğu sistemine geçilmesi benimsenmiştir.
Ortak politikaların Ortak politikaların finansmanında kullanılan AB bütçesi, halihazırda
finansmanında 2000-2006 yılları için geçerli olacak reel verilerle ifade edilen bir
kullanılan AB bütçesi, “finansal perspektif” ile yönlendirilmektedir. Mevcut üyelere ait
halihazırda 2000-2006 veriler yanında, katılım öncesi verilecek yardımlar ve katılım
yılları için geçerli sonrası üye olan ülkelere ait yaklaşık veriler de bu perspektifte yer
olacak, bir “finansal almaktadır. Dolayısıyla, genişleme süreci mali açıdan mevcut
perspektif” ile üyeleri 2007 yılına kadar etkilemeyecektir.
yönlendirilmektedir.
Genişlemiş bir AB’nde Ancak, bir sonraki finansal perspektif mevcut düzenlemeleri
yardıma muhtaç nüfus oldukça değiştirecektir. Bütçe harcamalarının temelini geri kalmış
eskisine göre iki yörelere yardımları içeren yapısal politikalar ve AB’nin Ortak Tarım
katından fazla artış Politikası (OTP) oluşturmaktadır. Yardımlarda başlıca gösterge
gösterecektir. olarak kullanılan kişi başına düşen GSYİH, MDAÜ ülkelerinde
AB’nin oldukça altındadır. Bu nedenle, genişlemiş bir AB’nde
yardıma muhtaç nüfus eskisine göre iki katından fazla artış
gösterecektir. Bu da yardımların geri kalmış bölgenin kalkınmasında
etkili olmasını engelleyecektir. Bunu önleyebilmek için AB yapısal
yardımların gönderildiği ülkenin GSYİH’nın %4’ünü geçemeyeceği
kararını almıştır.
10 MDAÜ’nin üyeliği Diğer taraftan, 10 MDAÜ’nin üyeliği ile AB’nin tarım politikaları
ile AB’nin tarım değişikliğe uğrayacaktır. Zira, bu genişleme ile tarımsal alanlar
politikaları değişikliğe %50, bu sektörde çalışanların sayısı ise %100’den fazla artış
uğrayacaktır. Zira, bu gösterecektir. MDAÜ’nde tarım alanında verimliliğin düşük
genişleme ile tarımsal olmasına rağmen üretim fazlası bulunmaktadır. Dolayısıyla ilerisi
alanlar %50, bu için üretim artışının hızlanma ihtimali yüksektir. Buna ilaveten,
sektörde çalışanların MDAÜ’ne üyelik sonrası Ortak Tarım Politikasından (OTP) tam
sayısı ise %100’den olarak faydalanma hakkı verilmesi durumunda, MDAÜ’nde tarımsal
fazla artış ürün fiyatları AB’ne göre daha düşük olduğundan tarımsal üretimde
gösterecektir. bir patlama beklenmektedir. Ayrıca, artan tarım gelirleri kaynakların
bu sektöre yönelmesine ve ekonomik modernizasyonun gecikmesine
sebep olacaktır.
2002 yılında 1,6 milyar
AB’nin 2000-2006 yıllarını kapsayan finansal perspektifi yeni
euro olarak öngörülenüyelere yönelik tarımsal desteğin giderek artırılmasını
yardım 2006 yılında öngörmektedir. 2002 yılında 1,6 milyar euro olarak öngörülen
sabit fiyatlarla 3,4 yardım 2006 yılında sabit fiyatlarla 3,4 milyar dolara çıkmaktadır.
milyar dolara Bir mukayese imkanı sunması açısından, aynı dönemde OTP
çıkmaktadır. kapsamında mevcut üyelere yıllık yardım ortalama 43 milyar euro
düzeyinde iken, 15 üye için toplam bütçe 90 milyar eurodur. Yeni
üyeler için sağlanan tarımsal yardım sadece fiyat ve pazar
desteklerini içermekte, hayvan başına veya ekilen arazi
büyüklüğüne göre verilen doğrudan destekleri ise kapsamamaktadır.
Yeni üyelere bu desteklerin de verilmesi durumunda ilave maliyet
yıllık 4,6 milyar euro olmaktadır. AB bütçesi ile kıyaslandığında bu
miktar çok büyük olmamakla birlikte, AB’nde oluşan tarımsal ürün
stoklarından dolayı zaten düşürülmesi düşünülen OTP maliyetleri,
yeni üyelerin eklenmesi ve mevcut politikaların devamı durumunda
%14 artış gösterecektir.
ADAY ÜLKELERİN EKONOMİK KRİTERLER AÇISINDAN SAĞLADIĞI
GELİŞMELER
Yaşanan Gelişmeler
Aday ülkelerin Birkaç istisna dışında aday ülkelerin ekonomik performanslarında
ekonomik gelişme görülmüştür. 10 Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesinin
performanslarında (MDAÜ) 2000 yılındaki GSYİH artışının %4 civarında olması, 13
gelişme görülmüştür. aday ülke ortalamasının ise %5’in biraz altında gerçekleşmesi
beklenmektedir.
1999 yılında 10 1999 yılında 10 MDAÜ’nin ortalama büyümesi %2,2 seviyesinde
MDAÜ’nin ortalama bulunmaktaydı. Aynı yıl, 5 aday ülke (Slovenya %4,9, Kıbrıs Rum
büyümesi %2,2 Kesimi ve Macaristan %4,5, Polonya ve Malta %4,2) yüksek oranlı
seviyesinde büyüme başarısı göstermişti. Kosova ve Rusya krizlerinden dolayı
bulunmaktaydı. Bulgar ekonomisi 1998 yılında gösterdiği başarıyı tekrarlayamamış
ve büyüme oranı %2,4 seviyesinde kalmıştır. Slovakya’nın büyüme
oranı %1,9’a gerilerken, Rusya krizi %1,1 küçülen Estonya, %4,1
küçülen Litvanya ve ancak %0,1 büyüyebilen Letonya’yı da
olumsuz yönde etkilemiştir. Yapısal reformların yetersizliği yanında
Kosova Krizi de Romanya ekonomisinin %3,2 küçülmesinde rol
oynamıştır. Deprem felaketi ve Rusya krizinin olumsuz yönde
etkilediği Türk ekonomisi ise %5 küçülme göstermiştir. Çek
Cumhuriyeti’nde durgunluk 1999 yılında %0,2’lik küçülmeyle sona
ermiştir.
Aday ülke ekonomileri 2000 yılının ilk yarısında büyüme bu ülkelerde pozitife dönmüş ve
arasındaki farklılıklar artış göstermiştir. Ancak, aday ülke ekonomileri arasındaki
giderek artmaktadır. farklılıklar giderek artmaktadır. Hem bu ülkelerin başkentleriyle
AB’ne sınır şehirler arasında hem de başkentlerle doğu bölgeleri
arasında farklılık gözlenmektedir.
Makro ekonomik durum çoğu ülkede iyi görüntü verirken, cari
işlemler dengesi, enflasyon ve mali denge konusunda başarı seviyesi
ülkeler arasında değişiklik göstermektedir.
Romanya ve Türkiye 1999 yılında Romanya ve Türkiye dışındaki tüm aday ülkelerde
dışındaki tüm aday enflasyon kontrol altında tutulmuş olup, genel olarak %10 veya
ülkelerde enflasyon daha düşük seviyede seyretmiştir. Yine de, Macaristan ve
kontrol altında Polonya’da enflasyondan arınma çabalarının yavaş sonuç vermesi
tutulmuştur. endişe uyandırmaktadır. Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya’da
büyük boyutlara ulaşan cari işlemler açığına dikkat edilmesi
gerekmektedir.
Büyük müessseselerin özelleştirilmesi konusunda Macaristan, Çek
Cumhuriyeti, Estonya ve Bulgaristan’da önemli adımlar atılmış,
Letonya ise bu gelişmenin biraz gerisinde kalmıştır. Çelik ve tarım
sektöründeki yeniden yapılanma çabaları henüz ilk aşamalarında
olmasına rağmen Polonya’da özelleştirme uygulamaları oldukça
hızlı hayata geçirilmektedir. Bankaların özelleştirilmesi konusunda
Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Letonya, Malta ve Slovakya’da
başarı sağlanmıştır. Enerji ve telekomünikasyon alanlarında da
başarılı özelleştirmeler yapılmıştır. Ancak, bazı ülkelerde
özelleştirme sürecinde yeni bir elit tabaka oluştuğu gözlenmiştir.
Bundan dolayı, özelleştirme sürecinde şeffaflığın artırılması
yönünde her türlü gayret sarfedilmelidir.
Yeniden yapılanma Çoğu aday ülkede işsizlik oranlarında artış görülmüştür. Bunun
çabaları ve yaşanan nedeni yeniden yapılanma çabaları ve yaşanan uluslararası
krizler aday ülkelerde krizlerden dolayı düşen büyüme oranları olmuştur. Reformlar ve
işsizlik oranlarının yeniden yapılanma sürecinin tamamlanmasıyla birlikte ekonomik
artmasına sebep aktivite artacak ve yeni istihdam oluşumları görülecektir. Bunun en
olmuştur. güzel örneği işsizlik oranını %7’ye kadar düşüren Macaristan’dır.
Merkezi ve Doğu Merkezi ve Doğu Avrupa’nın aday ülkelerine yönelik doğrudan
Avrupa’nın aday yabancı sermaye yatırımları 1999 yılında da artış göstermiştir. Çoğu
ülkelerine yönelik ülkede net girişler GSYİH’nın %3’ünden daha fazla olmuştur. Net
doğrudan yabancı girişlerin GSYİH’ya oranları Slovakya’da %2,8’den %3,7’ye, Çek
sermaye yatırımları Cumhuriyeti’nde %4,5’ten %9,1’e ve Bulgaristan’da %2,8’den
1999 yılında da artış %6,1’e yükselmiştir. 1989’dan bu yana kişi başına düşen doğrudan
göstermiştir. yabancı sermaye yatırımları en fazla Macaristan’da görülmektedir.
Macaristan’ı Çek Cumhuriyeti ve Estontya takip etmektedir. Yapısal
reformların devamı ve ekonominin modernize edilmesi açısından
yabancı sermaye yatırımları oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
1980’lerin başından itibaren Türkiye’de yabancı sermaye yatırımları
oldukça düşük bir seviyede devam etmiş, bu da ekonomideki
dalgalanmaların bir sonucu olarak kabul edilmiştir. Türkiye kişi
başına düşen 104 euro’luk yabancı sermaye girişiyle 13 aday ülke
arasında sonuncu sırada yer almaktdır.
Yatırımcılar istikrarlı, Yatırımcılar uzun vadeli yatırım gerçekleştirmek için istikrarlı,
tahmin edilebilir ve tahmin edilebilir ve engelleyici değil, destekleyici bir yasal düzen
engelleyici değil, aramaktadır. Dolayısıyla aday ülkelerin bu alanda reformlara
destekleyici bir yasal öncelik vermesi, yolsuzlukla mücadele etmesi ve şeffaflık ilkesini
düzen aramaktadır. benimsemesi önem arzetmektedir.
AB, 13 aday ülke için AB, 13 aday ülke için en büyük ticaret ortağı konumundadır. 1993-
en büyük ticaret ortağı 1999 yılları arasında aday ülkelerle AB arasındaki toplam ticaret
konumundadır. hacmi 13 kat artarak 210 milyar euroya yükselmiştir. Aday ülkeler
AB’nin aday ülkelere ise %13,7’lik payla ABD’nin ardından AB’nin en fazla ticaret
karşı ticaret fazlasının yaptığı ülke grubunu oluşturmaktadır. AB’nin aday ülkelere karşı
%45’i Polonya, %20’si ticaret fazlası 1999 yılında önemli oranda azalarak 25,8 milyar
ise Türkiye ile olan euroya inmiştir. Bunun %45’i Polonya, %20’si ise Türkiye ile olan
ticaretten ticaretten kaynaklanmaktadır. Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri ile
kaynaklanmaktadır. olan ticaret entegrasyonu giderek artış göstermektedir. Macaristan
bu konuda da başı çekmektedir. İhracatının %76,2’si AB’ne
yönelikken, ithalatının %64,4’ünü AB’nden yapmaktadır.
Sonuç
Aday ülkeler Kopenhag ekonomik alt kriterlerine göre
gruplandırılmıştır. Bir başka ifadeyle, aday ülke ekonomileri,
işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı ve Birlik içerisindeki rekabet
baskısı ve piyasa güçlerine dayanabilme kapasitelerine göre
sınıflandırılmıştır.
İşleyen bir piyasa İşleyen bir piyasa ekonomisinden kasıt; ticaretin ve fiyatların
ekonomisinden kasıt serbestçe belirlenmesi ve mülkiyet haklarını da kapsayan koruyucu
ticaretin ve fiyatların bir yasal düzenlemenin mevcut olması şeklinde anlaşılmaktadır.
serbestçe belirlenmesi Makroekonomik istikrar ve uygulanan ekonomik program üzerinde
ve mülkiyet haklarını sağlanan uzlaşma piyasa ekonomisinin performansını artırırken,
da kapsayan koruyucu gelişmiş bir mali sektör ve pazara giriş ve çıkışlarda engellerin
bir yasal düzenin bulunmaması ekonominin etkinliğini artırmaktadır.
mevcut olmasıdır.
Aday ülke ekonomilerinin Birlik içerisindeki rekabet baskısı ve
piyasa güçlerine dayanabilme kapasiteleri ise piyasa ekonomisi ve
istikrarlı bir makroekonomik yapıya sahip olup olmamaları ile
ölçülmektedir. Bu da yeterli miktarda insan ve fiziki sermaye
(altyapı da dahil) gerektirmektedir. İlaveten, bu ülkelerde kamu
kurumlarının yeniden yapılandırılması ve verimliliklerinin
artırılması gerekmektedir.
Kıbrıs ve Malta her iki şartı da yerine getirmektedir. Estonya,
Macaristan ve Polonya işleyen bir pazar ekonomisine sahip
bulunmakta, mevcut reformların uygulanmasına devam edildiği
takdirde yakın bir zamanda ikinci şartı da yerine getirecek bir
konumda bulunmaktadır. Çek Cumhuriyeti ve Slovenya da işleyen
pazar ekonomisine sahip bulunmakta geri kalan reformların
tamamlanmasıyla kısa vadede ikinci şartı da yerine getirmiş
olacaklardır. Letonya, Litvanya ve Slovakya ilk şartı yerine getirmiş
durumda olup, yapısal reformlarını tamamladıkları takdirde orta
vadede ikinci şartı da sağlamış olacaklardır. Bulgaristan iki şartı da
yerine getirememiş olmakla birlikte, bu amaca yönelik gelişme
sağlamıştır. Romanya her iki şart için de oldukça sınırlı bir gelişme
gösterebilmiştir. Türkiye ise iki şartın da yerine getirilebilmesi
yönünde çalışmalarına devam etmelidir.
Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri Sosyal Göstergeler
Nüfus Toplam Kişi başına Ort. Yük.Ögr.Harc. Hayat
(m) GSYİH(1) GSYİH(2) GSYİH % GSYİH süresi (yıl)
artışı (%)
Çek Cum, 10,3 49,2 11.830 0,6 5,4 69,9
Estonya 1,4 4,6 7.048 4,3 7,3 70,5
Letonya 2,4 6,2 5.946 3,7 6,5 70,3
Litvanya 3,7 9,8 5.975 2,7 5,6 71,4
Polonya 38,7 145,4 8.061 5,4 5,2 70,2
Slovakya 5,4 17,5 9.402 4,2 4,9 70,2
Romanya 22,4 32,3 5.512 -2,2 3,6 68,5
Bulgaristan 8,3 11,6 4.871 -1,7 3,3 71,1
Macaristan 10,1 46,2 10.384 4,0 4,7 69,3
Slovenya 2,0 18,6 14.492 4,0 5,8 69,4
AB 375,8 8,092,8 20.650 4,0 5,1 71,4
Toplam/Ort,

Türkiye 64,3 176,4 2.744 -6,4 - 69,0


(1)euro milyar
(2)euro

GSYİH’nın Sektörel Dağılımı (%, 1998)

Tarım Sanayi Hizmetler


Orta ve Doğu Av, Ül,(1) 7 34 58
1998 Grup(1) 5 34 60
Çek Cum, 4 39 57
Estonya 6 27 67
Macaristan 6 34 60
Polonya 5 32 62
Slovenya 4 39 57
2000 Grup(1) 13 35 52
Bulgaristan 19 26 56
Letonya 5 29 66
Litvanya 10 33 57
Romanya 16 40 43
Slovak Cum, 4 32 64
AB-15 (1) 2 29 69
Maksimum 4 34 72
Minimum 1 26 62

Türkiye 18,5 19,2 62,3


GSYİH satınalma gücü paritesi ile ağırlıklandırılmıştır.

Anda mungkin juga menyukai