Anda di halaman 1dari 404

MEB YAYINLARI

r p rr*
t
S r 15 ^
f M r h
s U^ - 1

J ^ l r 5i ,
(y,
,%.j

BATI KLASKLER
MLL ETM BAKANLII YAYINLARI: 1006
BLM ve KLTR ESERLER DZS: 237
Dnya Edebiyatndan Sem eler: 34

Kitabn ad
NSAN BLGLERNN
KAYNAI ZERNDE
DENEME
Yayn Kodu
92.34.Y.0002.420
ISBN 975.11.0067.4
Bask yl
1992
B ask adedi
20.000
Dizgi, bask, cilt
MLL ETM BASIMEV

Yaymlar Dairesi Bakanlnn


14.10.1991 tarih ve 9411 sayd yazdan ile
nc defa 20.000 adet baslmtr.
Bat Klasikleri

N SA N BLGLERNN
KAYNAI ZERNDE
DENEM E

Condillac

eviren
MRA KATIRCIOLU

stanbul 1992
GR

Zihni ak, aydn ve engin bir duruma getirmeye


en ok yarayan, dolaysiyle de onu, teki ilimlerin
hepsini okuyup incelemeye hazrlyacak olan ilim
metafiziktir. Bu ilim bugn Fransada o kadar ihmal
edilmitir ki bu husus phesiz birok okuyuculara
aykr gelecektir. Benim de ayn duygu ve dncede
olmu bulunduum bir zamann gelip gemi olduu
nu itiraf etmeliyim. Btn filozoflar arasnda metafi-
zikiler bana az bilge olan kimseler gibi geliyordu:
bunlarn eserleri bana hibir ey retmiyordu: bu
eserlerin hemen her yerinde sadece birtakm hayaletler
buluyordum, bundan dolay da ben, metafizikle
uraan kimselerin sapknlklarn metafiziin bir
cinayeti olarak sayyordum. Bu yanlsamay silip
ortadan kaldrmay ve bunca yanlmalarn nedenine
varmay istedim: hakikatten en ok uzaklam olanla
rn bana en ok faydas dokunuyordu. Bunlarn
takibetmi olduklar pek gvenilemeyen yollar tan
m tanmamtm ki kendimin hangi yolu tutacam
sezmi olduumu sanmtm. Geometrideki kesinlik
ve doruluk kadar kesinlik ve dorulukla metafizik ve
ahlkta muhakeme yrtlebileceini; geometriciler
kadar doru fikirlere varlabileceini; onlar gibi dene
melerdeki anlamn kesin ve deimez bir tarzda
belirlenebileceini; en sonra da bedahate varmak
6 C.RI

bakmndan olduka kolay bir sra kurulabileceim


sanmtm, belki bu sra onlarnkinden de iyi olacakt.
ki trl metafizik ayrdetmelidir. Biri, iddial
olup btn srlara; yeni tabiata, varlklarn zne, en
gizli nedenlere szp ulamak isteindedir; bu metafizi
i kvandran ve onun bulacan umduu eyler ite
bunlardr. teki, daha ihtiyatl olup, aratrmalarn
insan zihninin za'fna gre ayarlar ve sezebilecei eye
kar iddial olduu kadar kavryamyaca eye kar
pek umursamaz bulunduu iin de, bu metafizik
kendisine izilmi olan snrlar iinde kalmasn bilir
Birincisi, btn tabiat, kendisi gibi elenip dalgnla
an bir nevi efsun haline getirir: kincisi, eyay yalnz
gerekte olduklar gibi anlamaya abalad iin haki
katin kendisi kadar sadedir. Birincisiyle yanllar
saysz olarak ylr, dolaysiyle zihin de mphem
kavramlarla ve hibir anlam bulunmyan kelimelerle
yetinip kalr. kincisiyle pek az bilgi edinilir: fakat
yanltan sakndr: zihin doru drst bir hale gelir ve
daima ak fikirler husule getirir...
Filozoflar birincisiyle zel olarak uramlar ve
tekisine ancak, metafizik adna zar zor lyk olan, ek
bir blm olarak bakmlardr. Bu konuda mstesna
tutulacak, sandma gre yalnz Locketur: o, yalnz
insan zihnini incelemekle yetinmi ve bu konuyu
baaryla sona erdirmitir. Descartes, fikirlerimizin ne
kaynan, ne de douunu anlamtr. (') Onun meto-

(1) Kendisinin nc Mditation'una bavurulmasn diliyorum.


Bu konuda onun syledikleri kadar bana az felsefi gelen hibir
ey yoktur
GR 7

dunun yetersizlii ite buna verilmelidir; zira dnce


lerimizin nasl teekkl ettiklerini renemedike biz
dncelerimizi sevk ve idare edecek gvendirici bir
tarz hi de bulup ortaya koyamyacaz. Descartes-
lar arasnda, yanlmalarmzn nedenlerini en iyi
sezmi olan Mallebranche('), ruhun melekelerini ak
lamak iin bazan maddede birtakm kyaslamalar arar
durur; bazan da fikirlerimizin(-) kaynan bulduu
nu sand anlalr bir lemde kendini yitirir gider.
Bakalar ise varlklar yaratr ve yok ederler, bunlar
bizim kendi ruhumuza katarlar veyahut ruhumuzdan
dileklerince koparp alrlar ve bu muhayyileyle, zihni
mizin trl faaliyetlerini aklayacaklarna ve zihnimi
zin bilgi edinme ve yitirme tarzlarn ortaya koyacak
larna inanrlar('). En sonra da Leibnizciler bu tz
ok daha yetkin bir varlk durumuna getirirler: onlara
gre bu kk bir lemdir, kinatn canl bir aynasdr
ve bu varla, var olan her eyi gstermek bakmndan
verdikleri g ile de bu varln zn, mahiyetini ve
btn zelliklerini aklamakla np dururlar.
Bunlarn her biri kendi sistemlerine kaplarak ite
byle afallap kalmaktadr. Biz yalnz evremizi
grrz, dolaysiyle de var olan her eyi grdm
z sanrz: biz, bir ovann te ucunda g elleriyle
tutacaklarn sanan ocuklar gibiyiz.

(1) Recherche de la Verite, I. 1. c. I


(2) Rcchcrchc de la Verite, I. 3. ayn zamanda kendisinin
Eniretioens'una ve Bay Arnauld'ya yazm olduu Reponses
ile birlikte Medilaiion Metaphlysique'inc de baknz.
(3) "Yaratklar zerinde Tann'nn Etkisi" adl eserin yazan.
8 GR

yleyse filozoflar okumak yararsz m olacak


tr? Fakat kendi yzyllarnn hayranln ekmi olan
bunca dehadan, hi olmazsa yanllarndan faydalan
mak maksadiyle bunlar okuyup incelemeseydi, daha
ok boam a ulamakla kim nebilirdi? Hakikatin
aratrlmasnda ileriyle gitmek istiyen her kim olursa
olsun, bu kimsenin, hakikat yolunu bulup am
olduklarn sananlarn yanllarn bilmesi esastr.
Filozofun denemesi de yol gstereninki gibi, bakala
rnn arpp battklar s kayalklar bilmektir; onun
iin, bu bilinmezse bu yol gsterini gdp gtrecek
hibir pusula yoktur.
Nedenlerine nfuz edilmedike, filozoflarn ya
nlmalarn bulup ortaya koymak yetmez: hatt bir
nedenden tekine inmek ve birinci nedene kadar
ulamak gerekir; zira yanlp saptanlar iin daima
ayn kalan ve yanlmaya gtren btn yollarn
balad tek bir nokta gibi olan bir neden vardr.
Belki de bu takdirde, bu noktann yanbanda,
hakikate gtren tek yolun balad bir baka nokta
grlecektir.
Bizim ilk konumuz, hibir vakit gzden karma
mamz gereken konu, mahiyetini bulup ortaya koy
mak iin deil, fakat faaliyetlerini tanyp bilmek iin
insan zihninin okunup incelenmesidir; yani bu faali
yetlerin ne gibi bir incelikle birbirine karp birbirini
ayarladklarn, dolavsiyle de, gcmzn yettii
btn kavray elde etmemiz iin bu faaliyetleri nasl
gdeceimizi gzden geirmek gerekir. Fikirlerimizin
GR 9

kaynana inmek, bunlarn douunu gelitirmek,


tabiatn kendilerine izmi olduu snrlara kadar
bunlar tukibetmek, bylece de, bilgilerimizin genili
ini ve snrlarn tesbit eylemek ve btn beer
mdrikesini yeni bir ynden grmek gerekir.
Biz bu aratrmalar ancak gzetlemeler yoliyle
baaryla yapabiliriz; onun iin de biz ancak, hibir
kimsenin phelenemiyecei ve teki btn denemele
ri aklamaya yeterli olacak bir ilk denemeyi ama
edinmeliyiz. Bu deneme belli olacak ekilde, bilgileri
mizin kaynann neden ibaret olduunu, bunlarn
malzemesinin neler olduklarn, bunlarn hangi ilkeye
gre i grdklerini, bunlarda hangi vastann kulla
nldn ve bu vastann kullanlndaki tarzn hangisi
olduunu gstermelidir. Bana yle geliyor k i btn bu
meselelerin zmn ben, ister iaretlerle, isterse de
kendi aralarnda olsun, fikirlerin balantsnda bul
dum: bu eser okunmaya devam edildike bu konuda
bir hkm verilebilecektir.
Grlyor ki benim maksadm beer mdrikesiy
le ilgili olan her eyi bir tek ilkeye balamak; sonra da
bu ilkenin ne mphem bir nerme, ne soyut genel bir
kural, ne de gelii gzel bir tahmin olmayp sadece,
btn sonularn yeni deneyilerin teyidedecei sabit
ve srekli bir deneyi olduunu gstermektir.
Fikirler birbirlerine iaretlerle balanr ve ispatl-
yacam zere de ancak bu vastayla kendi aralarnda
balarlar. Onun iin ben, bilgilerimizin malzemesi
hakknda, ruh ile gvdenin ayr oluu hakknda ve
10 GR

duyumlar hakknda bir kelime sylemi olduktan


sonra, ilkemi gelitirip anlatmak iin, yalnz ruhun
faaliyetlerini btn gelimelerinde takibetmek deil,
fakat ayn zamanda her trl iarete nasl alm
bulunduumuzu ve bu alkanl nasl kullanacam
z da aratrmak zorunda kaldm.
Bu ift amaca ulatrmak maksadiyle eyay
elimden geldii kadar yksekten ele aldm. Bir baka
yandan kavraya gerisin geriye dndm, nk ruhta
farkna varlabilen birinci faaliyet budur; sonra da,
kullanmasn renebileceimiz teki faaliyetlerin
hepsini bu faaliyetin nasl ve hangi dzende husule
getirdiini anlattm. Bir baka yandan hareketle ifade
tarzna baladm. Dncelerimizi ifadeye has olan
btn sanatlar bu ifade tarznn nasl husule getirmi
olduu grlecektir; bu sanatlar ise: jestler sanat,
dans, sz, inad, notaya almak sanat, pandomimalar
sanat, mzik, iir, gzel konumak, yaz ve trl dil
zellikleridir. fade tarznn bu tarihesi, iaretlerin
tasavvur edilmesine yol am bulunan hal ve artlar
gsterecektir; bu tarihe bunlarn gerek anlamn
anlatacak, ar derecede kullanlarm nliyecek ve
sandma gre de fikirlerimizin kayna zerinde
hibir phe brakmyacaktr.
Nihayet, ruhun ameliyelerindeki gelimeleri ve
ifade tarznn hilelerini gelitirip akladktan sonra
da, yanlmann hangi arelere ba vurularak nlenebi
leceini gstermeyi ve; ister keiflerde bulunmak iin,
isterse de yaplm olan keifler hakknda bakalarna
giri 11

bilgi vermek iin takibedilecek sra ve dzeni kovu


turmay deniyorum. Bu deneme kitabnn pln genel
olarak ite bundan ibarettir.
Bir filo zo f ok kere, bilmedii halde hakikati
bulduunu syler. Kendisine gelinceye kadar brakl
m olan bir kanaat grr ve bu kanati, kendisine
daha iyi geldii iin deil, fakat bir tarikatin ba
olmak midiyle kabul eder. Gerekten de bir sistemin
yenilii, bu sistemin baarsn salamak iin hemen
daima yeterli olmutur. Btn bilgilerimizin duyular
dan geldiini ilke olarak kabul etmeye Gezimcileri
zorlam olan milin de bu olmas mmkndr.
Onlar bu hakikati bilmekten o kadar uzaktlar ki
aralarndan hibiri bu hakikati gelitirip aklamasn
bilememi ve bundan tr de bu hakikat, birok
yzyl getikten sonra hl yaplacak bir keif olarak
kalmtr.
Bacon belki de, bunun ilk farkna varandr. Bu
hakikat onun, ilimlerin gelimesi iin mkemmel
tlerde bulunduu bir eserinin temelidir. (') Dekart
lar bu ilkeyi kmsiyerek reddetmilerdir, nk
onlar bu ilke hakknda ancak Gezimcilerin yazdkla
rna bakarak hkm vermilerdir. Nihayet Locke bu
ilkeyi kavrad, onun iin de onun, bu ilkeyi ilk defa
ispatlam olmak gibi bir stnl vardr.
Bununla beraber bu filozofun kendi ilkesini,
nsan Mdrikesi hakknda brakm olduu risalesinin

(1) Nov. Orig. Scirent.


12 GR

konusu yapm$ olduu sanlamaz. Bu bir vesileyle


girimiti ve, hu trl kaleme alnm olan bir eserin
kendisine birtakm tarizleri de ekmekten uzak kalm-
yacan nceden grm olmasna ramen kendisi
nin de syledii gibi, bu eseri yeni baan kaleme
almak iin ne cesareti, ne de vakti olmutu. (') Bu
eserde hkim olan uzun boylu szleri, tekrarlar ve
dzensizlii ite bundan dolay atmaldr. Locke bu
aksaklklar pekl dzeltebilirdi, onu daha az mazur
grnr bir duruma dren belki de budur. O,
mesel, kelimelerle bunlar kullanma tarzmzn fikir
lerimizin ilkesi hakknda birtakm klar salyabile-
ceklerini grmt(-), fakat bunun pek ge farkna
vard iin de(') ancak nc kitabnda, ikinci
kitabhn konusu olarak, bir maddeyi ele alp incele
mitir. Eer eserine yeniden balamay zerine alm
olsayd insan mdrikesinin faaliyetlirini daha ok
aklam olacan tahmin etmek yerinde olurdu.
Bunu yapm olmamak iin o bilgilerimizin kayna
na pek hafife dokunmutur ve onun en az derinletir
mi olduu blm de ite bu blmdr. Mesel yle
farz eder: ruh, duyular vastasiyle fikirleri alr almaz
istedii gibi tekrar edebilir, terkibedebilir, sonsuz bir

(1) nszne baknz.


(2) Kitap III, bahis VIII, 1.
(3) Bu esere baladm vakit ve daha uzun zaman sonra da
kelimeler zerinde hibir teemmlde bulunmann zaruri olaca
nn aklma gelmemi olduunu itiraf eerim. (Kitap III. bahis
IX. 21 de syler.)
GR 13

eitlikle birletirebilir ve bunlardan her trl karma


k kavramlar vcuda getirebilir. Fakat ocuklukta,
kendilerinden fikirler elde etmesini uzun mddet
bilmeksizin birtakm duyumlar alm olduumuz m u
hakkaktr. Onun iin, ilk andan itibaren ruh kendi
hkm ameliyelerini yapamad iin, bilgilerimizin
kaynan daha iyi gelitirmek ve anlatmak maksadiy-
le ruhun bu ameliyeleri yapmasn nasl elde ettiini ve
bundaki gelimenin neden ibaret bulunduunu gster
mek esast. jLockeun ne bunu dnm, ne de
herhangi bir kimsenin kendisine bu konuda tarizde
bulunmu olduu veyahut onun eserinin bu ksmnn
eksiini gidermeyi denemi olduu sanlamaz. Hatt
belki de, her birini bu kadar ok basit bir kavraytan
kartarak ruhun ameliyelerinin douunu aklamak
taki maksad o kadar yenidir ki okuyucu, benim bu ii
ne suretle yapacam anlamakta pek ok glk
ekecektir.
Locke, Deneme'snn birinci kitabmda doutan
fikirler hakkmdaki kanaati inceler. Bu yanlmay alt
etmek iin pek an direnip direnmemi olduunu
bilmiyorum: verdiim eser bu yanlmay dolaysiyle
alt edecektir. kinci kitabn baz yerlerinde ruhun
ameliyelerini ele alp inceler ama sathi olarak inceler
Kelimeler nc kitabm konusu olup bana yle
geliyor ki o bu konuda gerek filo zo f olarak ilk defa
yaz yazm kimsedir. Bununla beraber hem yeni ve
daha geni bir tarzda gz nnde de tutulabilecei
iin, hem de iaretler kullanmann, btn fikirlerimi
14 GR

zin tohumu gelitiren ilke olduuna kani bulunduum


iin, hem de iaretler kullanmann, btn fikirlerimi
zin tohumunu gelitiren ilke olduuna kani bulundu
um iin bu konunun onun eserinin nemli bir
blmn vcuda getireceini sandm. Bundan ba
ka, uzay, sre vesaire gibi trl trl fikirlerin douu
hakknda ikinci kitabnda ve Bilgi adndaki drdnc
kitabnda Lockeun anlatt ok gzel eyler arasnda
benim tasvibetmekten pek uzak bulunduum birok
lan vardr; fakat daha ziyade bilgilerimizin geniliiy
le ilgili olduklar iin bunlar benim plnma girmez,
dolaysiyle de benim bunlar zerinde durmam yarar
szdr.
NSAN BLGLERNN KAYNAI
ZERNDE DENEME
BRNC BLM

Bilgilerimizin Malzemesine Ve Bilhassa Ruhun


Ameliyelerine Dair

Birinci Fasl

BRNC BAHS

Bilgilerimizin Malzemesine Ve Ruh le Bedenin Ayr


Ayr Olularna Dair

1. Mecaz yoliyle merammz ifade etmek


gerekirse, ister gklere kadar ykselelim, isterse de
uurumlarn dibine kadar inelim, kendimizin dna
hibir vakit km olmayz, dolaysiyle de kendi z
dnmzden baka hibir eyi hibir vakit kavra
mayz. Bilgilerimiz ne olursa olsun eer bunlarn
kaynana gerisin geriye dnmek istersek sonunda
biz, ikinci bir dnn konusu olmu bulunan ve
nc bir dne ilk, konuluk yapm olan basit
bir ilk dne varm oluruz. Eya hakknda sahib
olduumuz fikirleri bilmek istiyorsak dncelerin
ite bu sra ve dzenini gelitirip aklamak gerekir.
2. Dncelerimizin mahiyetinin neden ibaret
olduunu sormak yararsz olurdu. nsann kendi nefsi
zerindeki ilk derin dn, bu aratrmay yap-
18 NSAN BLGLERNN KAYNAI

mak iin elimizde hibir vastann bulunmadna


kanaat getirtebilir Kendi dnmz duyarz; bu
dn, hi de kendisi olmyan eyden pek m
kemmelce ayrdederiz; hatt btn dnlerimizi
de birbirlerinden ayrdederiz: bu da yeter. Buradan
ie balyarak bizi hibir yanla srkliyemiyecek
olan pek aka bildiimiz bir eyden ie balam
oluruz.
3. Adamn birini var oluunun ilk anlarnda
gz nnde tutalm; bu adamn ruhu k, renkler,
elem, haz, hareket, dinleni gibi ilknce ayr ayr
duyumlarla karlar; onun ilk dnleri ite bun
lardr.
4. Bu adam, duyumlarn kendisinde yol at
ey zerinde derince dnmeye balad anlarda
takibedelim; greceiz ki bu adam kendi ruhundaki
sezmek, tahayyl etmek gibi trl ameliyelerin fikir
lerine ynelecektir: onun ikinci dnleri ite
bunlardr.
Demek ki d nesneler bizim zerimizde etkide
bulunduka biz duyularla trl trl fikirler ediniriz;
biz duyumlarn ruhumuzda yol atklar ameliyeler
zerinde dndke de, d nesnelerden edinmi
olabileceimiz btn fikirleri elde ederiz.
5. Duyumlar ve ruhun ameliveleri, demek
oluyor ki, btn bilgilerimizin malzemesidir: teem
ml bu malzemeyi, birtakm kombinezonlarla bun
lardaki bantlar aratrarak ie kartrr. Fakat
btn baan, ilerinden geilen art ve hallere
ZERNDE DENEME 19

baldr. Bunlarn en elverilileri bize, teemmlm


z kullanmamza has olan nesneleri en ok sayda
salyanlardr. nsanlar sevk ve idare edeceklerin,
iinde bulunduktan byk hal ve artlar, mesel bir
pek geni grler edinmek frsatdr; ileri gelenler
arasnda devaml olarak tekerrr edenler ise, okuma
ve incelemenin meyvas olmadndan kendisini hu
sule getiren nedenlerin farkna varlmas bilinmedii
iin tabii ad verilen bir nevi zihin halini vcuda
getirirler yleyse edinilmi olmyan hibir fikrin
bulunmyaca sonucuna varalm; birincileri duyular
dan hemen sonra gelirler; tekileri deneyin sonucu
durlar, dolaysiyle de insan ne kadar ok dnebilir
se o nispette oalrlar.
6. Kaynak gnah ruhu bedene o kadar baml
klmtr ki birok filozoflar bu iki tz birbirine
kartrmlardr. Birincisinin sadece bedendeki en
narin ve ince ve harekete en ok gc yeten ey
olduuna inanmlardr: fakat bu kanaat, doru
fikirlere gre muhakeme yrtmek bakmndan pek
az dikkat etmi olmalarnn bir sonucudur. Bir
bedenle neyi kasdettiklerini kendilerinden soruyo
rum. Ak bir tarzda cevap vermek istiyorlarsa bunun
tek bir tz olduunu sylemiyeceklerdir, fakat bunu
bir tzler topluluu, koleksiyonu olarak gz nnde
tutacaklardr. Eer dn bedene aitse yleyse bu,
beden bir topluluk ve bir koleksiyon olduu iin
veyahut da dn, bedeni terkibeden her tzn bir
zellii olduu iin byle olacakt. mdi bu topluluk
20 NSAN BLGLERNN KAYNAI

ve koleksiyon kelimeleri sadece, birok ey arasnda


ki bir d banty bunlarn birbirinden bamsz
olarak bir varolma tarzn ifade ederler. Bu birleme
dolaysiyle biz bu eylere, gerekte sanki birbirinden
ayrlmlar gibi, her biri bir tek olduklar halde, bir
tek btn vcuda getiriyorlarm gziyle bakmakta
yz. Dolaysiyle bunlar sadece, darda tek bir tz
gerekli klmayp fakat bir sr tz gerekli klan
birtakm soyut terimlerdir. Beden, topluluk ve kolek
siyon olmak bakmndan, sonu olarak, dncenin
konusu olamaz. Biz dn, bedenin terekkbet-
mi olduu btn tzler arasnda blp kalacak
myz? nce, sadece bir tek ve blnmez sezi olduu
vakit bu kaabil olmyacaktr. Sonra, dn bir
miktar seziten teekkl edecei vakit de bu faraziye-
yi reddeylemek gerekecektir Bedenin terkibine gi
ren A, B, C den ibaret tz baka baka sezie
aynisin, bu takdirde ben terkibin nerede vuku
bulacan soruyorum Terkip A. da olmyacaktr,
nk A, kendisinde mevcut olmyan sezilerle,
kendisinde mevcut olan bir sezii kyaslyamyacak-
tr. Ayn sebepten dolay terkip ne B de, ne de C de
olacaktr. yleyse bir birleme noktas kabul etmek
gerekir; yani ayn zamanda hem bu seziin basit ve
blnemez bir konusu olacak, hem de dolaysiyle
gvdeden ayn bulunacak bir tz, bir tek szle bir ruh
kabul etmek gerekir.
7. Herhangi bir ekilde hazrlanm bulunan
herhangi bir madde ynna Tann'nn dnmek
ZERNDE DENEME 21

gcn venp vermemi olduunu bizim iin sonsuz-


casna bilmenin belki de imknsz olacan
Lockeun(') nasl ileri srm olduunu bilmiyorum.
Bu soruyu zmek iin maddedin znn ve mahiye
tinin bilinmesi gerekeceini hi de sanmamaldr. Bu
bilgisizlie dayanarak yaplan muhakemelerin hepsi
tamamiyle glntr. Dn konusunun bir tek
olacann farkna varmak yeter. mdi bir madde
yn bir tek deildir: bir okluktur.(12)

8. Ruh gvdeden ayr ve baka olduu iin


gvde ancak vesile nedeni olabilir. Bundan da,
duyularmzn, bilgilerimizin ancak bir vesile dolay-
siyle kayna olabilecekleri sonucuna varmak gere
kir. Fakat bir ey dolaysiyle vukua gelen ey bu

(1) Kitap IV, bahis 3.


(2) Bana yaplan itiraza gre zamann farkna varmak zellii
blnemezliktir. Bu zelliin, bir saatin arklar arasnda
blnd sylenemez: bu zellik btndedir. yleyse dn
mek zellii de, tekiltlanm bir btnde ne diye bulunma
sn? Zamann farkna varmak zelliinin mahiyeti dolaysiyle
mrekkep bir konuya ait olabilecei cevabn veriyorum;
nk zaman sadece bir zincirleni olduu iin, hareket
edebilecek her ey zaman lebilir. Bana u itirazda da
bulunulmutu: karklk bir madde ynn bir btn olarak
gz nnde tutmaya engel olacak gibi bulunduu vakit birlik
bu yna her ne kadar uygulanmazsa da yine bu madde
ynna uygun gelir. Bunu kabul ediyorum; fakat bu takdirde
birliin muhakkak olamyacan da ilve ediyorum. Bu
birlik, baka birliklerden terekkbetmi olarak gze arpar,
dolaysiyle de tamamiyle koleksiyon, okluktur: imdi benim
sz konusu etmeyi ileri srdm birlik bu birlik deildir.
22 NSAN BLGLERNN KAYNAI

eysiz de vukua gelebilir, nk bir sonu kendi


vesile nedenine ancak herhangi bir faraziyeye gre
baldr. Demek oluyor ki ruh, duyularn yardm
olmakszn birtakm bilgileri muhakkak olarak edine
bilir. Gnahtan nce ruh, bugn iinde bulunduu
sistemden tamamiyle bambaka bir sistemde bulunu
yordu. Bilgisizlik ve nefsaniyetten arnm olduu
iin duyularna hkimdi, bunlarn faaliyetlerini dur
duruyordu ve bu faaliyeti istedii gibi deitiriyordu.
Demek oluyor ki onun, duyulan kullanmazdan nce
de birtakm fikirleri vard. Fakat kendi itaatsizlii
yznden iler iyiden iyiye deimitir. Tanr onun
elinden btn bu gc almtr: duyularn ancak yol
atklar eyin sanki duyular fizik nedenleriymi gibi,
ruh bu duyulann bamls olup kmtr; dolaysiyle
ruh iin artk duyularn kendisine ilettikleri bilgiler
vardr. Bilgisizlik ve nefsaniyet ite bundan ileri
gelmektedir. ncelemek niyetinde olduum ey de
ruhun ite bu halidir; bu hal felsefeye konu olabile
cek tek haldir, nk deneyiin bildirdii tek hal bu
haldir. Onun iin ben, bizim bize duyulardan gelmi-
yecek hibir fikrim iz olmadn syliyeceim vakit
benim ancak, gnahtan beri iinde bulunduumuz
halden bahsettiimi muhakkak hatrlamak gerekir.
Ruhun bilgisizlik haline, yahut da onun gvdeden
ayrlndan sonraki haline uygulannca bu nerme
yanl olur Ben ruhun bilgilerini bu son iki halde ele
alp incelemiyorum; nk ben ancak deneyie gre
muhakeme yrtmesini bilmekteyim. Esasen, phe
edilemiyecei zere, ilk babamzn gnahna ramen
ZERNDE DENEME 23

kullanlmalarn Tanrfnn bize balam olduu


melekeleri bilmek bizim iin nemli ise de: elimizden
alm bulunduu ve bize ancak bu hayattan sonra geri
verecei melekelerin hangileri olduunu kefetmeyi
istemek faydaszdr.
Onun iin ben bir kere daha imdiki halden ileri
gitmiyorum. Bu bakmdan, ruhu bedenden bamsz
olarak gznnde tutmak sz konusu deildi; nk
onun bamll pek fazla dikkati ekmitir. Bundan
baka ruhu, iinde bulunduu bir tek bedene mahsus
olarak gz nnde tutmak da sz konusu deildir.
Bizim tek konumuz deneyie danmak ve ancak, hi
kimsenin phe edemiyecei olgulara gre muhake
me yrtmek olacaktr.
KNC BAHS

Duyumlara Dair

9. Duyumlar ad verilen fikirlerin, biz duyular


dan mahrum olsaydk sanki hibir vakit elde edemi-
yecekmiiz gibi olduklar herkese pek aka bilinen
bir eydir. Onun iin hibir filozof bunlarn doutan
geldiklerini ileri srmemitir; yoksa bu, deneyie
aktan aa aykr bir ey olurdu. Fakat filozoflar,
sanki bu fikirler kendiliklerinden, ruhun baka her
hangi bir dncesi kadar gsterici deillermi gibi,
bunlarn fikir olmadklarn ileri srmlerdir De
mek oluyor ki filozoflar duyumlara ancak fikirlerden
sonra gelen ve fikirleri deitirip baka kla sokan
herhangi bir eymi gziyle baktlar; bu ise kendileri
ni, anlalmaz olduklar kadar acaip de olan birtakm
sistemler dnmeye doru gtrmtr.
En kk dikkat, n, renklerin, sertliin
farkna vardmz vakit bu duyumlarn ve benzeri
baka duyumlarn, genel olarak cisimler hakkndaki
btn fikirleri bize vermek iin yeterliden de fazla
olduklarn bize anlatacaktr Gerekten de acaba, bu
kavraylarn iinde kapanp kalm olmyacak bir
duyum var mdr? Burada uzam, ekil, yer, hareket,
skn fikirleriyle, bu fikirlere bal olan btn
fikirler yok mudur?
ZERNDE DENEME 25

yleyse doutan fikirler faraziyesi hele bir


reddedilsin ve Tanrnn bize, mesel, ancak k ve
renk kavraylar verdii farz edilsin; bu kavraylar
bizim gzlerimize acaba bir uzam, birtakm izgiler
ve birtakm ekiller izmiyecekler midir? Fakat,
deniliyor ki acaba bu eylerin grndkleri gibi olup
olmadklar duyular vastasiyle temin edilemez mi;
yleyse duyular bunlar hakknda hi de fikir vermez
ler. Bu ne biim sonutur! Acaba bu hususta,
doutan fikirler insan daha m ok gvendirir?
Duyular vastasiyle kesin olarak, bir cismin eklinin
ne olduunu bilmenin ne nemi olur? Mesele, bizi
aldattklar zaman bile, duyularn bize bir eklin
fikrini verip vermediklerini bilmektir. Kenarlarndan
birinde sezilemiyen bir a tekil etmesine ramen
ben, bir be keli olduuna hkmeylediim bir ekil
gryorum; bu bir yanlmadr. Fakat ne de olsa bu
ekil bana, yine de bir be keli fikrini vermiyor mu?
10. Bununla beraber dekartlar ve malbran-
lar duyularn aleyhinde o kadar ok bulunurlar,
bunlarn sadece yanlma ve yanlsama olduklarn o
kadar sk sk tekrar ederler ki biz bunlara, baz
bilgileri edinmek iin bir engelmi gziyle bakarz ve
hakikate iten bal olmak dolaysiyle de elden
gelseydi bunlardan kurtulmay isteriz. Bu filozoflar
tenkidleri pek de o kadar temelsiz ve dayanksz
deildir. Onlar bu konuda o kadar incelikle birok
yanllar bulup ortaya koymulardr ki kendilerine
borlu olduumuz eyler, hakszlk yaplmadan, in
26 NSAN BLGLERNN KAYNAI

kr edilemez. Fakat bunun ortalamas olacak bir ey


yok mudur? Duyularmzda, bir yanllar kayna gibi
bir de bir hakikatler kayna bulunamaz m ve
duyularmzn devaml olarak birincisinden faydalan
lacak ekilde biri tekinden ayrdedilemez mi? Ara
trlmas gereken ey de ite budur.
11. Baz duyumlar duyduumuz vakit kavray
mzdan daha ak ve seik hibir eyin olmad,
ilknce muhakkaktr. Ses ve renk kavraylarndan
daha ak olacak ne vardr! Daha seik olacak ne
vardr! Bu eylerden ikisini birbirine kartrmak
acaba hi bamza gelmi midir? Fakat eer biz
bunlarn mahiyetini aratrmak ve bizde nasl husule
geldiklerini bilmek istersek, duyularmzn bizi aldat
tklarn veyahut bize birtakm mphem ve kark
fikirler verdiklerini sylememek gerekir: en kk
bir teemml, duyularmzn bize byle hibir fikir
vermediklerini gsterir.
Bununla beraber bu kavraylarn mahiyeti ne
olursa olsun ve bunlar ne suretle husule gelirse
gelsin, eer biz bunlarda uzam fikrini, bir ekil
fikrini, bir a fikrini ve baz ekillere ait fikirleri
bulmak istersek; bu fikri bunlarda pek ak ve pek
seik olarak bulacamz muhakkaktr. Eer biz
bunlarda, bu uzam ve bu ekilleri neye baladmz
da aratrrrsak dnmenin bizde olmadn veya
hut bizde olan eyde bulunmadn, fakat bizim
dmzdaki herhangi bir eyde olduunu ayn derece
de ak ve seik olarak kavrarz.
ZERNDE DENEME 27

Fakat biz bunlarda baz cisimlerin mutlak b


yklk fikrini veyahut nisp byklk fikrini ve
kendilerine has ekil fikrini aramak istersek, bunlar
da sadece pek pheli birtakm hkmler buluruz.
Bir nesne daha beride veyahut daha ileride olduuna
gre bu nesnenin,kendini gsterecei byklk ve
ekil grnleri tamamiyle baka baka olur.
Demek oluyor ki duyumlarmzda ayrdedilecek
ey vardr: 1) duyduumuz kavray, 2) dmzda
bulunan herhangi bir eyle bu kavray arasnda
kurduumuz bant, 3) eyaya atfettiimiz eyin bu
eyaya gerekten ait olduuna dair verdiimiz h
km.
Ne bizde olup biten eyde, ne de bu ey
hakknda darda kurduumuz bantda ne yanlma,
ne mphemlik, ne de karklk vardr. Eer biz,
mesel, bizde herhangi bir bykle ve herhangi bir
ekle ait fikirlerin bulunduunu dnrsek ve bu
fikirleri filn cisme balarsak, burada ak ve seik
olmyacak hibir ey yoktur: btn hakikatlerin
kuvveti ite buradadr. Eer yanlma oluverirse
bunun sebebi, filn bykln ve filn eklin
gerekte filn cisme ait olduuna hkm veriimiz-
dir. Eer mesel uzaktan drt keli bir yap grr
sem, bu yap bana yuvarlak gelir. yleyse yuvarlak
fikrinde veyahut bu konuda benim kurduum ban
tda mphemlik ve karklk var mdr? Hayr yok
tur, fakat ben bu yapnn yuvarlak olduuna hkme
derim, yanlma ite buradadr.
28 NSAN BLGLERNN KAYNACI

yleyse ben btn bilgilerimizin duyulardan


geldiklerini sylediim vakit duyularn kapsad bu
ak ve seik fikirlerden ibu bilgilerin elde edilmesi
lsnde byle sylediimi de unutmamak gerekir.
Bunlarla birlikte olan hkmler iin de, bunlar bize
ancak eksik ve aksaklklar dzeltilmi olacak iyice
dnlm deneyiten sonra faydal olabilirler.
12. Uzam ve ekiller hakknda sylediklerimiz
teki duyum fikirlerine de pekl uygun gelir ve
dekartlarn u sorusunu zebilir: renkler, kokular,
vesaire acaba eyann kendilerinde midir?
Duyularmz zerinde yaptklar intihalara yol
aan zelliklerin cisimlerde bulunduunu kabul et
mek gerekmedii phe gtrmez. Yaplaca ileri
srlen zorluk, bu zelliklerin bizim duyduumuz
eylerin benzeri olup olmadn bilmektir. phesiz
ki bu konuda bizi gle dren ey, kendimizde
uzam fikrinin farkna varnca ve cisimlerde benzeri
herhangi bir ey farz etmekte hibir mahzur grme
yince bunda; renk, koku, vesaire kavraylarna
benziyen herhangi bir eyin bulunduu da sanlr.
Ancak bu kyaslaya dayanan ve hakknda gerekte
hibir fikre sahibolunmyan, acele olarak verilmi bir
hkm ite budur.
Btn glklerinden kurtarlm ve en ak
tarafndan ele alnm olan uzam kavram sadece,
bize birbirlerinin dnda gzken birok varlklar
ZERNDE DENEME 29

hakkndaki fikirdir.(') te bundan dolay da, darda,


bu fikre uygun herhangi bir ey farz edince biz bu eyi
daima, sanki fikrin kendisinde gz nnde tutuyor-
muuz gibi ak olarak tasarlarz. Renkler, kokular,
vesaire hakknda durum bambakadr. Bu duyumla
zerinde durup dndke biz bunlara sanki bizim-
miler gziyle bakarz, sanki bize hasmlar gibi gz
nnde tutarz, bunlar hakknda pek ak fikirlerimiz
olur. Fakat mesel bunlar kendi varlmzdan kopa
rp ayrmak ve nesneleri bunlarla zenginletirmek
istersek artk fikrine sahibolmadmz bir ey vcuda
getirmi oluruz. Biz bu duyumlar bu nesnelere
ancak: bir yandan, bu nesnelerde duyumlara yol aan
herhangi bir eyin bulunduunu farz etmek zorunda
bulunduumuz iin; te yandan da, bu neden bizce
tamamiyle gizli olduu iin atfetmeye srkleniriz.
13. Fikirlere veyahut mphem ve kark
duyumlara bavurmak bouna olur. Kendi tbirlerini
ar derecede doru ve yerinde kullanamyan filozof
lar arasnda bu ifade tarz hi de sz konusu edilmez.
Eer siz bir portrenin mphem ve kark olarak
aslna benzediini sanrsanz bu dnceyi gelitiri
niz, greceksiniz ki bu portre baz yerleri dolaysiyle
aslna uygundur ve baka baz yerleri dolaysiyle de
hi de deildir. Kavraylarmzn her biri hakknda

(1) Leibnizciler derler ki: hem de bunlar birleiktir ama bu. soyut
uzam sz konusu olduu vakit faydaszdr. Biz birbirinden ayr
varlklar ancak, bunlar ayran baka varlklar farz ettiimiz
lde tasarlarz; bunlarn hepsi ise birlik fikrini gerekli klar.
30 NSAN BLGLERNN KAYNACI

da durum ayndr: kavraylarmzn kapsadklar ey


ak ve seiktir; bunlarda mphem ve kark gibi
grnen ey ise hibir suretle bunlara ait deildir. Bir
portre hakknda olduu gibi bunlar hakknda da
ancak ksmen benzedikleri sylenemez. Her biri o
kadar basittir ki bunlarla herhangi bir eitlik bants
bulunacak her ey her bakmdan bunlara eit olur.
te bundan dolay da ben, ifade tarznda birtakm
ak ve seik fikirlerin bulunduunu haber veriyo
rum, daha dorusu daha ksaca konumak gerekirse,
birtakm fikirler bulunduunu haber veriyorum; son
ra, birtakm mphem ve kark fikirlerin bulunmas
da hibir fikrin bulunmamas demek olur.
14. Fikirlerimizin mphem olabilceklerine bizi
inandran ey, bunlar, kullanlmakta olan ifade
tarzlarndan ve tbirlerden yeteri kadar ayrdetmeyi-
imizdir. Mesel biz, kar beyazdr deriz; kelimeler
arasndaki anlam benzerliini ortadan kaldrmay
dnmeden daha bin bir tane baka hkmler
veririz. yleyse, hkmlerimiz mphem bir tarzda
ifade edildikleri iin biz, bu mphemliin hkmlerin
kendilerine de etkide bulunduunu ve bunlarn terki-
beden fikirlere bulatn tasarlarz: bir tarif her eyi
dzeltmi olurdu. Eer beyazlktan, kavraymzn
fizik nedeni kastedilirse kar beyazdr: eer beyazlk-
tan kavraln kendi benzeri olan bir ey kastedilirse
kar beyaz deildir. Bu hkmler, yleyse, mphem
deildir; fakat tbirlerin kullanld anlama gre bu
hkmler doru veya yanltr.
ZERNDE DENEME 31

Mphem ve kark fikirleri kabul etmemize bir


mil daha, bizi zorlamaktadr; bu da pek ok
bildiimize dair iimizdeki kuruntudur. yle anlal
yor ki, hi olmazsa mphem ve kark olarak bilmek
tecessssmz iin bu bir kaynak olsa gerekir, ite
bundan dolay da, kendimizde baz fikirlerin bulun
madnn farkna varmaktan bazan zorluk
ekmekteyiz.(')

Bakalar ise renklerin, kokularn, vesairenin


nesnelerde bulunmadklarn ispatlamlardr. Fakat
hkmlerin, zihni yeteri kadar aydnlatmaya doru
gitmema gerek gibi gelmitir. Baka bir yol tuttur
dum, dolaysiyle de, baka biroklarnda olduu gibi
bu konularda da, hangi duygunun tercih edileceini
bilebilmem iin, fikirlerimizi gelitirmenin yeterli
olacan sandm.

(1) Locke ak ve seik, ayn ve kark, doru veya yanl fikirleri


kabul eder; fakat bunlar hakknda yapt aklamalar benimle
onun, sadece dndmz ifade tarzmzla birbirimizden
ayrldmz gstermektedir. Benim kullandm ifade tarz
nn, daha ak ve daha sade olmak gibi bir stnl vardr.
Bundan dolay bu ifade tarz tercih edilmelidir; zira dildeki
arlklar ancak dili sadeletirmekle nlenebilir. Bu eser
batanbaa bunun delili olacaktr.
KNC B0LM

Ruh Ameliyelernn Tahlili ve Douu

Ruhun ameliyeleri, daha ziyade mdrikeye veya


iradeye balandklarna gre, iki cinse ayrdedilebi-
lir. Bu denemenin konusu, benim bu ameliyeleri
ancak mdrikeyle olan bantya gre gz nnde
tutmay ama edindiimi gstermektedir.
Bunlar tarif etmekle yetinmiyeceim. Ben bun
lar, imdiye kadar yaplm olduundan daha aydn
lk bir bakma gre gz nnde tutmasn deneyece
im. Bunlarn gelimesini aklayp anlatmak ve
hepsinin de, sadece basit bir kavraytan ibaret olan
bir ilk kavraytan nasl doduklarn grmek sz
konusudur. Bu tek aratrma, mantklarn btn
kurallarndan daha yararldr. Gerekten de, eer
doular iyice bilinmi olsayd, ruhun ameliyelerinin
sevk ve idare edililerini bilmemezlik edilebilir miy
di? Fakat metafiziin btn bu blm imdiye dein
o kadar byk bir kargaalk iindeydi ki kendime
deta yeni bir ifade tarz bulmak zorunda kaldm.
Uygunluk ve doruluu, mutat kullantaki kadar
kt belirlenmi bulunan iaretlerle badatrmak
benim iin imknl deildi. Bununla beraber ben,
beni dikkatle okuyacaklar iin, bu bakmdan ancak
daha kolay anlalr olacam.
BRNC BAHS

Kavraya, uura , Dikkate Ve Anmsamaya Dair

1. Kavray yahut duyularn etkisiyle ruhta


ortaya km olan intiba, mdrikenin ilk ameleyisi-
dir. Bu konudaki fikir ylesinedir ki bu fikir hibir
szle edinilemez. Herhangi bir duyumla karlat
mz vakit duymakta olduumuz ey zerindeki tek
teemml bu fikri bize salyabilir.
2. Eer ruh nesneleri kavramasayd. nesneler
duyulara bouna etkide bulunur, ruh da bunlarn
hibir vakit farkna varmazd. Onun iin ilk ve en az
derecedeki bilgi, kavramaktr.
3. Fakat, kavray ancak, duyular zerinde
olup biten birtakm intibalar sonunda ortaya kt
iin, bu ilk birinci derecedeki bilginin, trl trl
duyumlarn az veya ok bilinmesi iin teekkl etmi
bulunduuna gre, az veya ok bir yaygnl olacak
tr. Grmekten mahrum olacak yaratklar ve hem
grmekten, hem de iitmekten mahrum baka yara
tklar ve bylece teki duyulan da srasiyle eksik
olacak yaratktan ele alnz; btn duyulardan mah
rum olduklar iin hibiri bilgi edinmiyecek olan
birtakm yaratklarla kar karya gelmi bulunursu
nuz. Mmknse, aksine olarak, insandan daha yetkin
olacak birtakm hayvanlarda birtakm yeni duyulann

NSAN BLGLERNN KAYNACI F. 3 - 4


34 NSAN BLGLERNN KAYNAI

bulunduunu tarz ediniz. Kim bilir ortaya ne kadar


yeni kavraylar kacaktr! Dolaysiyle de, kim bilir
bizim eriemiyeceimiz ve haklarnda hatt birtakm
tahminlerde dahi bulunamyacamz, bunlara gre
ne kadar bilgiler belirecektir!
4. Aratrmalarmz ar ara, konulan ne kadar
basit olursa o kadar ok gtr. Ruhun, karlat
kavraylarn hepsinin farkna vanp varmadna
karar vermek kadar kolay ne vardr? nsann kendi
nefsi zerinde durup teemml etmesinden baka
acaba baka bir eye gerek var mdr* phesiz ki
filozoflarn hepsi bu teemmlde bulunmulardr:
fakat kendi ilkelerine kaplm olan bazdan ruhta,
ruhun hibir vakit farkna varmad birtakm kavra
ylarn bulunduunu kabul etmek zorunda
kalmlardr;f) baz bakalan da bu kanaati tama-
mivle anlalmaz bulmak zorunda kalmlardr(12).
Ben bu meseleyi bundan sonraki blmlerde
zmeye alacam. Bu blmde, herkesin de
itiraf eyledii zere, ruhta, ruhun farkna varma-
makta olduu birtakm kavraylar bulunduuna
iaret eylemek yeter. mdi kendisine bunlar
hakknda bilgi veren ve kendisinde olup bitenin
hiolmazsa bir blmnden kendisine haber veren
bu duygulara ben uur adn veriyorum. Lockeun
arzu eyledii zere eer, ruhun farkna varmad
hi bir kavray yoksa, yle ki bir kavrayn
(1) Dekartlar. Malbranlar ve Lebnzcile
(2) Locke ve taraftarlar.
ZERNDE DENEME 35

bilinmemesinde tezat olacak ekilde hibir kavra


y yoksa, kavray ve bilgi, tek ve ayn bir ameliye
olarak kabul edilmelidir. Eer, aksine olarak, aksi
duygu, gerek duygu olsayd bunlar, ayr iki ameliye
olurdu; ve benim de tahmin eylediim gibi, bizim
bilgimiz kavrayta, deil, fakat ancak uurda bala
m bulunurdu.
5. Ayn zamanda farkna vardmz birok
kavraylar arasnda, bazlarna kyasla baka bazla
rnn daha ok farkna varmamz veyahut bazlarnn
var olularn daha iddetle sezmemiz ok kere
bamza gelen bir eydir. Hatt bunlardan bazlar
hakkmdaki sezgi oaldka teki hakkndaki sezgi
de o derecede azalr. Adamn biri, baklarn bir
sr nesnenin eldii bir manzara karsnda bulun
sun; bu adamn ruhuna, gitgide farkna varaca
birok kavray saldrm olur; fakat bu kavraylar
dan bazs yava yava onun houna gidecek ve
kendisini daha ok ilgilendirecektir: yleyse bu adam
kendini bu kavraylara daha ok istekle verecektir.
Bu andan itibaren teki kavraylar ona daha az
etkide bulunmaya balyacaklardr: hatt uur teki
lerini, farkna varlmyacak bir ekilde azaltacaktr,
yle bir noktaya kadar ki, bu adam kendine geldii
vakit bunlarn farkna varm olduunu artk hatrla-
myacaktr. Tiyatroda karlalan yanlsama bunun
delilidir. Olup biten faaliyetle manzarann geri kalan
arasnda uurun dalr gibi gzkt anlar vardr.
lknce, insann houna gidecek nesnelerin az olmas
lsnde yanlsamann daha ok iddetli olaca
36 NSAN BLGLERNN KAYNAI

sanlacaktr. Bununla beraber, dikkati ekecek bir


sahnenin tek tan, ancak oyun yeri iyiden iyiye
dolmu olduu takdirde, sanmaya meyleyledildiinin
herkes farkna varabilmitir. Belki de bu nesnelerde
ki saynn, deiikliin ve azametin duyulara etkide
bulunmas, muhayyileyi kztrmas ve yceltmesi,
dolay isiyle de bizi, airin yol amak istedii intihalara
daha yatkn bir hale getirmesi yznden byle olur.
Hatt belki de seyirciler, verdikleri misal dolaysiyle,
grlerini karlkl olarak sahneye tesbit etmeye
meylederler. Her ne olursa olsun uurumuzun, baz
kavraylara kyasla, bilgi edinmi olduumuz tek
kavraylar gibi grnecek kadar iddetle oalmas
na yol aan bu ameliyeye ben dikkat adn veriyorum.
Mesel bir eye dikkatli olmak, bu ey gibi duyular
mz zerinde etkide bulunarak, baka eylerin husule
getirdii kavraylardan, bu eyin yol at kavray
larn daha ok farkt kavraylarn daha ok
farknda olmak demektir; sonra dikkat ne kadar
byk olursa baka eylerin husule getirdii kavray
lar da o kadar az hatrlanr.
6. Onun iin ben de, farkna vardmz
kavraylar arasnda iki trl kavraylar ayrdediyo-
rum: bir ksm hi olmazsa mtaakp anlarn hatrla
dmz kavraylardr; teki ksm ise, farknda olur
olmaz unuttuumuz kavraylardr. Bu ayrdedi,
biraz nce anlatm olduum deneyie dayanr. Ken
dini yanlsamaya kaptrm olan herhangi bir kimse,
iddetle ve dokunakl bir manzarann kendisinde
brakm olduu intiba pek iyi hatrlayacaktr; fakat
ZERNDE DENEME 37

manzarann geri kalan ksmndan ayn zamanda alm


olduu intiba daima hatrlamyacaktr.
7 Burada, benimkinden ayri ikr duygu ele
alnabilir. Birincisi benim de farz ve tahmin eyledi
im gibi, ruhun, benim kendisine pek abucack
unutturduum kavraylarla hibir vakit karlama
m olduumu sylemek olurdu; fizik sebeplere
dayanlarak aklanmas denenecek olan ey de ite
budur; denilecek ki, ruhun ancak, nesnelerin duyular
zerine yaptklar etkinin beyne ilenii lsnde
birtakm kavraylar olur(!).
mdi beyin tellerinin, yanlsamaya yol aan
manzaradan aldklar intiba dolaysiyle baka her
trl intbaa mukavemet edecek kadar pek ok
yorulmu olduklar farz ve tahmin edilebilirdi. Bun
dan da ruhun htralarn muhafaza eyledii kavray
lardan baka kavraytan olmu bulunmad sonucu
na vanlr.
Fakat dikkatimizi bir nesnede topladmz va
kit, beynin btn tellerinin, baka bir intiba olabile
cek baka teller pek kalmyacak kadar, ayn derece
de, tahrik edilmi olmalan geree uygun deildir.
Demek oluyor ki, bizde, duyup sezmi olduktan
sonra anlann hatrlamadmz birtakm kavrayla-
nn olup bittiini tahmin etmek gerekir. Henz bir
tahminden ibaret olan ey ise, hatt says pek fazla
olsa bile, ok gemeden ispat edilecektir.
(1) Yahut, arzu edilirse, beynin sensorium commune ad verilen
blmne.
38 NSAN BLGLERNN KAYNACI

8. kinci duygu ise, beyne ilenmiyen, dolay-


syle de, ruhta bir kavray husule getirmiyen, duyu
larda hibir intiban vukua gelmediini sylemek
olacaktr. Fakat bu intiban uursuz olduu veyahut
da ruhun bu intiban hi de farkna varmad ilve
edilecektir. Ben burada Lockeun taraflsym; zira
benim byle bir kavray hakknda hibir fikrim
yoktur; kavramadan sezdiim sylenilirse tercih ede
rim.

9. Demek oluyok ki ben, ruhta vukua, gelen


fakat bazan da. bir mddet sonra art hatrlyamya-
camz kadar pek hafif bir tarzda vukua gelen
intihalarn daima olduumuzu dnyorum. Birka
misal, dncemi apak bir hale getirecektir. Ben,
karanlklar iinde bulunduumuzun farkna varmak
szn binlerce defa gzlerimizi kapyarak yaptmz
u olduka basit grnen denemeye dayanyordum;
fakat baka denemeler yaparak da yanldmn
farkna vardmd. Unutmu olmadm ve karlat
mdan bi an sonra artk hatrlamadm baka
sezgileri de zaruri klan baz sezgiler bana kanaatimi
deitirttier. Yaplabilecek birok denemeler arasn
da dikkate deen biri de udur.
nsan, bir okumadan sonra durup kendi kendini
yle bir derince dnsn; sanr ki en ok bu
okumann yol am bulunduu fikirlerin farkna
varmtr. ster istemez gz kapaklar her indirildik
e, baz harflere ait sezginin, karanlklara ait sezgi
den daha ok farkna varlm olduu kavranlmya-
ZERNDE DENEME 39

aktr; fakat harflere ait sezgi bilinmedike ne keli


melere, dolaysiyle ne de fikirlere ait sezgilerin hi de
kavranlm olmyacaklan zerinde durup iyice d
nlrse insan bu grnten yanlmaktan kurtulabi
lir.
10. Bu deneme tabiatyle, herkesin denemi
bulunduu bir eye hak vermeye zorlar. Bu deneme
ise, zamann arasra akp gitmi olduu alacak
hzdr. Bu grn bizim, ruhumuzda birbirini taki-
betmi olan sezgilerin en nemli blmn unutmu
olmamzdan ileri gelir., Locke bizim, zamann tesel
sl hakknda ancak kendi dncelerimizin tesels
l vastasiyle bir fikir vcuda getirdiimizi anlatr.
mdi tamamiyle unutulmu olduklar anda kavray
lar, sanki vuku bulmam gibidirler. yleyse bunlarn
teselslnde zamann teselslndeki kadar gedik
bulunacaktr. Dolaysiyle de olduka byk bir sre,
mesel, saat birka saat bize birtakm lhzalarm
gibi gelip gemi grneceklerdir.
11. Bu aklamada beni, yeni misaller vermek
ten muaf tutuyor: bu aklama, bu konuda dnmek
istiyeceklere yeteri kadar misal salyacaktr. Kendi
sine pek ksa gibi gelmi olan zaman esnasnda
karlam olduu kavraylar arasnda herkes, hep
sini tamamiyle unutmu olmasna ramen, kendi
davraniyle farklarna varm bulunduunu ispat
eden birok kavraylarn da bulunduunun farkna
varabilir. Bununla beraber btn misaller bu konuya
ayn derecede uygun deildir. Karanlklarda olmu
40 NSAN BLGLERNN KAYNAI

bulunduunu sezmeden gz kapaklarm istemeksizin


kapadm aklmdan geirdiim vakit beni aldatan
da ite budur. Fakat bir misali bir baka misalle
aklamak kadar akla aykr gelecek hibir ey
yoktur. Benim yanlmam, karanlklan sezmenin,
bende hibir htras kalmayacak ekilde pek hzl,
pek birdenbire olmasndan ileri gelmekteydi. Ger
ekten de ben dikkatimi hele bir gzlerimin hareketi
ne evireyim; bu ayn sezi, onun benden olmu
bulunduundan artk benim phe etmiyeceim ka
dar pek canl bir duruma geliverecektir.
12. Biz genel olarak, sezgilerimizin yalnz bir
blmn unutmakla kalmayz; fakat arasra bunla
rn hepsini de unuturuz. Herhangisinden olursa olsun
haberdar olmakszn, bizde husule gelen kavraylara
yeni batan dnebileceimiz ekilde dikkatimizi hi
de bir maksat zerinde topladmz vakit bu konuda
ki uur o kadar hafiftir ki eer biz bu durumdan
ekilip alnrsak bu kavraylar duymu olduumuzu
hatrlamayz. Bana, ilk bakta blmleri birbirinden
daha ok dikkatimi ekmiyecek olan ok aprak bir
tablo gsterildiini farz ediyorum ve benim de, bu
tabloyu teferruatiyle gz nnde tutacak zamana
frsat bulmu olmadan bu tablonun nmden kaldrl
dn farz ediyorum. Onun benden birtakm kavra
ylar husule getirmi olmyacak hibir hassas bl
mnn bulunmyaca muhakkaktr; fakat bu konu
daki uur o kadar azd ki ben de kavraylar artk
hatrlayamamaktaym. Gzlerimin uzun mddet bu
ZERNDE DENEME 41

tabloya taklp kald faiz edilecei vakit, her


blme ait uuru srasiyle daha iddetli bir duruma
getirmi olmadm ilve edilmek artiyle, saatler
getikten sonra artk ben, bunlar hakknda ancak ilk
anda bilgi verebilecek durumda olacam.
Bu tablonun yol at kavraylar hakknda
doru olan ey, evremdeki eyann husule getirdii
kavraylar hakknda, da ayn sebepten dolay doru
olacaktr. Eer hemen hemen eit kuvvetlerle duyu
lara bask yaplnca, bunlarn bende hemen hepsi
ayn iddet derecesinde birtakm kavramlar husule
getirirlerse ve eer benim ruhum da, kavraylar
arasnda birisine kar daha duygulu olmaya abala-
makszn bunlarn intihalarna kendini brakrsa, ben
de olup bitenler hakknda artk hibir htram kalm-
yacaktr. Bana yle gelecek ki ruhum btn bu
mddet zarfnda, hibir dnceyle megul olmu
bulunmad bir nevi uyuuklukta bulunmutur. Bu
durum saatlerce veyahut sadece bir saniye srp
gitsin; ben bunlarn karlam olduum kavraylar
silsilesindeki farkn sezemiyeceim, nk bu kavra
ylar da hallerin hem birinde, hem de tekinde
unutulmutur Hatt bu durum gnlerce, aylarca ve
yllarca devam ettirilseydi bile, bunlardan herhangi
bir keskin duyumla kld vakit birok yllarn
sadece bir tek an gibi hatrland olacaktr.
13. Biz sezgilerimizin en ounu, bunlar uur
suz olmu bulunduklar iin deil, fakat bir an sonra
unutulmu olduklar iin gz nnde tutamyaca-
42 NSAN BLGLERNN KAYNACI

mz sonucuna varalm. yleyse ruhumuzun, bunlar


arasnda farkna varmad bir tek sezgi bile yoktur.
Bylece sezgi ve uur sadece iki altndaki ayn bir
ameliyeden ibarettir. Bu ameliye en ok ruhta bir
intiba olarak gz nnde tutulduka kendisine sezgi
ad verilebilir; bu ameliye kendi var bulunuundan
ruha haber verdike de kendisine uur ad verilebilir.
Ben bu iki kelimeyi bundan byle ite bu anlamda
kullanacam.
14. Nesneler bizim huyumuz suyumuzla, tut
kularmzla ve durumumuzla en ok ilgileri bulunan
ynden bizim dikkatimizi ekerler. Nesnelerin bize
en ok etkide bulunmalarna ve kendileri hakknda
en iddetli bir uura sahibolmamza sebep de ite bu
ilgilerdir. Bunlar deiir deimez nesneleri bizim
bambaka grmemiz ve bunlar hakknda tamamiyle
ters hkmler vermemiz de ite bundan ileri gelmek
tedir. nsan mutat olarak bu trl hkmlere o kadar
kuvvetle kanp aldanr ki bir zaman byle gren ve
byle hkm veren bir baka zaman da yle gren ve
yle hkm veren kimse daima iyi grp iyi Hkm
verdiine inanr. Bu, bizim iin o kadar tabi oluve-
ren bir meyildir ki bize nesneleri daima, bizimle olan
bantlarna gre gz nnde tutturduktan iin biz,
kendi davranmz beendiimiz kadar bakalannn
davranm yermekten kendimizi alamayz. Hele
buna eyann en ok bizden gelen herhangi bir
honutluk dolaysiyle bizim dikkatimizi ekmi ol
duktan iin vnebilir olduklanna onurun bizi kolay
ZERNDE DENEME 43

ca ikna ettiini bir ilve ediniz; bunlarn birbirinden


ayrdedecek kadar sezgileri bulunan kimselerin, bile
mutat olarak bu konudaki itibar ve sayglarm bazan
haksz yere reddederek, bazan da mirasyediler gibi
bol keseden harcyarak bu itibar ve sayglarn ne
kadar gelii gzel savurduklarn anlarsnz.
15. Nesneler dikkatimizi ektii vakit, bizde
yol atklar sezgiler, varlmza ait duygu ile ve bu
varlkla herhangi bir bants olabilecek her eye
balanr. uurun bize yalnz, kendi sezgilerimizin
uurunu vermekle kalmayp, fakat ayn zamanda, bu
sezgiler tekerrr ediyorsa, bizim bu sezgilere zaten
sahibolmu bulunduumuzdan bize haber vermeyi ve
bunlarn, eitli olmalarna ve teselsl etmelerine
ramen, daima ayn kendimiz olan bizden ibaret bir
varla etkide bulunuyormu gibi veyahut bizim
kendimizdeymi gibi bu sezgileri bize bildirmesi ite
bundan dolaydr. uur, bu yeni sonulara gre gz
nnde tutulunca, bize her an yarayan ve deneyiin
temeli olan yeni bir ameliye olur. Hayatn her lhzas
bize onsuz var oluumuzun ilk lhzas gibi gelir ve
bizim bilgimiz de. bir ilk sezginin artk ilerisine
gitmez: ben buna anmsama adn veriyorum.
imdi karlamakta olduum sezgiler ve dn
karlam olduum sezgiler ile kendi varlma ait
duygu arasndaki balant eer kopup bozulmu
olsayd, dn karlam olduum eyin benim ken
dimde vukubulmu olduunun farkna varamazdm.
Eer her gece, balant kesilecek olsayd bundan
44 NSAN BLGLERNN KAYNAI

tr ben, her gn yeni bir hayata balardm.


Sabahki kendimin akamki kendim olmu bulundu
una hi kimse beni ikna edemezdi. yleyse anmsa
may, bizim sezgilerimizin zincirleniinden sonra
kalveren balant husule getirir. Bundan sonraki
bahislerde bu balantnn sonulan gitgide geliip
anlalr; fakat bu balantnn kendisini dikkatin nasl
vcuda getirebildii benden sorulsayd cevap olarak
derdim ki: bunun sebebi sadece ruh ile gvdenin
mahiyetindedir. te bundan dolay da, ben bu
balantya, teki deneyilerin hepisini aklamaya
yetecek sanki bir ilk deneyi gziyle bakmaktaym.
Anmsamay daha iyi tahlil etmek iin ona iki ad
takmak gerekir: biri, bize kendi mahiyetimizi bildir
mesi dolaysiyle; teki de, bizde tekerrr eden
sezgileri bize kavratmas dolaysiyle olacaktr: zira
bunlar pek de seik fikirlerdir. Fakat dil, benim
kullanabileceim tbirleri bana vermiyor, dolaysiyle
de, dil benim bu konuyu dnmek maksadma az
yararldr. Bu ameliye hakkndaki aprak kavramn
hangi basit fikirlerden terekkbetmi olduunu gs
termek yeterli olacaktr.
16. Biraz nce tahlilini yapm olduum ve
doup gelimesini aklam bulunduum ameliyele-
rin terakkisi gzle grlr, elle tutulur durumdadr.
nce ruhta ancak, nesneler karsndayken ald
intihadan baka bir ey olmyan basit bir sezgi vardr:
bunlarn dzenindeki teki ameliye ite buradan
domaktadr. Bu intiba, kendi varln ruha haber
ZERNDE DENEME 45

vermekte olur bulunarak gz nnde tutulunca,


adna benim uur dediim eydir. Eer bundan
edinilen bilgi, farkna vanlan tek sezgiymi gibi
grnecek ekilde olursa buna dikkat denir. Nihayet
eskiden ruha etkide bulunmu olarak kendini belli
ederse bat denir. Nihayet eskiden ruha etkide bulun
mu olarak kendini belli ederse buna da anmsama
denir. uur ruha sanki, ite bir kavray, der: dikkat
sizde bulunan tek kavraytr: anmsama, sizde bu
lunmu olan bir kavraytr.
KNC BAHS

Muhayyileye, Teemmle Ve Hafzaya Dair

17. Dikkatin deney yoliyle renilen ilk sonu


cu zihinde nesnelerin yol am bulunduklar kavra
ylar, bu nesneler ortalkta yokken, var olmaya
devam ettirmektedir. Hatt bu kavraylar zihinde,
nesneler ortalkla bulunduklar zamanki srann ayn
olan bir srayla mutat olarak barnp kalrlar te
bundan dolay, bunlarn arasna bir balant teekkl
eder; anmsama da dahil olduu halde birok ameli-
yelerin kayna ite burasdr. Birincisi muhayyiledir:
muhayyile, bir sezgi, dikkatin bununla bir nesne
arasnda bulduu balantnn srf kuvveti dolaysiyle,
bu nesne grld vakit teressm edince vukua
gelir. Bazan, mesel, sanki gzlerimizin nndeymi
gibi tasarlanmas iin bir eyin adnn sylenildiini
iitmek de yeter.
18. Bununla beraber, daha nceleri karla
m bulunduumuz sezgileri her vakit uyanvermek
elimizde deildir. Btn abalarmzn, bunlarn ad
n. bunlarla birlikte oluvermi bulunan durumlarn
birkan ve sezgi hakkndaki soyut bir fikri hatrla
mamzla yetindikleri birtakm vesileler vardr: biz bu
fikri her an tekil edemeyiz, nk genelletirilmesi
ancak bize kalm olan herhangi bir sezginin farkna
ZERNDE DENEME 47

varmakszn biz asla dnemeyiz. Mesel, hele bir,


kokusu az bilinen bir iek akldan geirliversin, bu
iein ad hatrlanacak, bu iein grlm olduu
hal ve artlar akla gelecek: bu iein kokusu, koku
alma duyusuna etkide bulunan, bir sezgi hakkndaki
genel fikir altnda tasarlanacaktr; fakat sezginin
kendisi uyarlm olmyacaktr. mdi ben hafza diye,
bu sonucu husule getiren ameliyeye diyorum.
19. Dikkatin, fikirlerimiz arasnda kurduu
balantdan bir ameliye doar, bu ise teemmldr.
Bu ameliye, hi ara vermeksizin, biraz nce ortadan
kalkm bulunan bir nesnenin sezgisini, adn veyahut
hal ve artlarn muhafaza etmekten ibarettir. Biz bu
ameliye vastasiyle, artk ortada bulunmaktan kt
anda bir eyi dnmeye devam edebiliriz. Bu
ameliye, istee gre, muhayyileye veyahut hafzaya
iletilebilir: sezginin kendisini muhafaza ediyorsa mu
hayyileye, bu sezginin yalnz adn veyahut hal ve
artlarn muhafaza ediyorsa hafzaya iletilebilir.
20. Muhayyileyi hfzadan ayran noktann
iyice farkna varmak nemlidir. Esas olarak grnmi-
yecek kadar belki de pek basit olan bu farkn, ruh
ameliyelerinin btn dou ve gelimesi zerine ne
gibi bir k serpecei grlecei vakit, yukarda sz
edilen nokta hakknda herkes kendiliinden hkm
verecektir. Buraya kadar, filozoflarn bu vesileyle
sylemi olduklar ey o kadar kark ve mphemdir
ki onlarn muhayyile hakknda syledikleri ey hf-
zaya ve hafza hakknda syledikleri ey de muhayyi
48 NSAN BLGLERNN KAYNAI

leye ok kere uygulanabilir. Lockeun kendisini de


hfzay; ruhun, eskiden karlam olduu sezgileri,
daha nceleri bunlarla karlam bulunduuna dair
bu srada kendisini ikna eden bir duygu sayesinde
uyarmak gcne sahibolmasna dayatr. Bununla
beraber bu hi de doru deildir, zira insann,
uyaramad bir sezgiyi pek iyi hatrlyabildii herke
sin bildii bir gerektir. Filozoflarn hepsi burada
Lockeun dt yanlmaya dmlerdir. Her sez
ginin ruhta, aa, yukar bir mhrn kendi izini
brakmas gibi, kendinden bir hayal braktn ileri
sren bazlar istisna tekil etmezler: zira bir sezginin,
kendisi olmyacak hayali, ne demek olurdu? Yanl
ma, bu vesileyle, meseleyi yeteri kadar gz nnde
tutmam olmak dolay isiyle, nesnenin kendisine ait
olan sezgi diye, gerekte kendi kendilerine uyanve-
ren, baz hal ve artlarn veyahut da herhangi bir
genel fikrin sanlm olmasndan ileri gelmektedir.
Bu gibi yanlmalar nlemek maksadiyle ben, karla
abileceimiz trl sezgileri ayrdedeceim ve bunla
rn her birini kendi dzenlerinde inceliyeceim.
21. Uzam fikirleri bizim en kolaycasna uyar
ladmz fikirlerdir, nk bunlar ekip kardmz
duyumlar, biz uyank olduka kendimizi kendilerin
den ayrmamza imkn bulunmyacak ekilde olan
duyumlardr. Tad alma duygusu ile koku alma
duygusu hi de etkilenmi olmayabilirler; biz hibir
ses iitmiyebiliriz ve hibir renk grmiyebiliriz: fakat
bizden dokunma duygusunun sezgilerini ekip alabi
ZERNDE DENEME 49

len yalnz uykudur. Gvdemizin herhangi bir ey


zerine dokunmas ve blmlerinin de birbirinin
zerine baskda bulunmas kesin olarak gerekir.
Bunlar bize aralkl ve snrl gsteren, dolaysiyle
de herhangi bir uzam fikrine yol aan bir sezgi ite
buradan doar.
mdi bu fikri biz, belirsiz bir tarzda gz nnde
tutarak, genelletirebiliriz. Bundan sonra da biz bu
fikrin kln deitirebiliriz, dolaysiyle de, bu fikir
den mesela bir dz izgi fikrini yahut bir eri izgi
fikrini karabiliriz. Fakat biz, bir cismin bykl
ne ait sezgiyi tam ve doru olarak uyaramayz; nk
bizim bu konuda, bize deimez l iini grebile
cek hibir mutlak fikrimiz yoktur. Bu frsatlarda zihin
ancak, tasarlamak istedii byklk ne kadar nehli
olursa o derece mphem bir byklk fikriyle birlik
te kadem, arn, vesaire gibi adlar hatrlar.
Biz, bu ilk fikirlerin yardmiyle, nesneler ortada
olmad vakit, en basit ekilleri tam ve doru olarak
tasarlyabiliriz: genler ile kareler byledir. Fakat
kenarlarn says hele iyiden iyiye bir artversin, artk
abalarmz skmez olup kar. Eer ben bin kenarlk
bir ekli ve dokuz yz doksan dokuz kenarl bir ekli
dnrsem bunlar sezgilerle ayrdetmem, sadece
bunlara vermi olduum adlarla ayrdederim. apra
k kavramlarn hepsi de byledir. Bu kavramlar
kullanmak istedii vakit, bunlarn sadece adlarn
zihninden geirdiinin herkes farkna varabilir. Bun
larn kapsad basit fikirlere gelince zihin bunlar
50 NSAN BLGLERNN KAYNAI

ancak birer birer uyarabilir ve, dolaysyle de bunu,


hafzann baka bir ameliyesine atfetmek gerekir.
22. Muhayyile, kendisine herhangi bir yardm
dokunabilecek her eye tabiatiyle boyun eer. Biz
hazr olmyan bir dostun ehresini kendi z ehremiz
le kyaslyarak tasarlyacaz ve onu byk veya
kk dneceiz, nk onun boyunu aa yukar
kendi boyumuzla leceiz Fakat muhayyileye asl
yardm eden dzen ve simetridir; nk muhayyile
bunlarda, saplanp kald ve btn kendilerine
balad ayr ayr noktalar bulur. Hele gzel bir
ehreyi aklmdan geirivereyim. bana en ok etkide
bulunmu olan gzler ve baka izgiler gzlerimin
nne ilknce geliverirler; dolaysiyle de, baka
izgiler muhayyilemde ite bu ilk izgilere nispetle
yer alvereceklerdir Demek oluyor ki bir ekil, ne
kadar ok dzgn olursa o kadar ok kolay olarak
akldan geirilir Hatt byle bir eklin grlmesi
daha kolaydr bile sylenebilir: zira ilk bak, bu
hususta bir fikir edinmeye yeter. Eer aksine olarak,
bu ekil pek biimsiz ise ancak, bunun ayr ayr
blmleri gz nnde tutulduktan sonra bunun
farkna varlabilecektir.
23. Tad, ses, koku, renk ve k duyumlarna
yol aan nesneler ortada bulunmadklar vakit bizde:
mesel bir portakaln rengine, kokusuna, ve tadna
benzer herhangi bir ey yapmak iin kln deitire
bileceimiz hibir sezgi kalmaz. Burada muhayyile
nin yardmna koan hibir dzen, hibir simetri de
ZERNDE DENEME 51

yoktur. Demek oluyor ki bu fikirler ancak senli benli


bir duruma getirilmi olduktan lde uyanrlar. Bu
sebepten dolay k ve renk fikirleri, ses fikirlerinden
sonra, en kolay olarak teressm edeceklerdir. Koku
lara ve tadlara gelince, bunlardan ancak, en ok hoa
gitmi olanlan uyanlr. yleyse hatrlanabilecek,
buna ramen de ancak adlan akla gelebilecek birok
sezgiler kalr. Bilhassa ok kere tahayyl etmeksizin
eyadan bahsedilmekle yetinilen konumalarda, en
senli benli olanlara gre bu ka kere vuku bulmam
tr ki!
24. Muhayyilede trl trl terakkiler gze
arpabilir.
Eer biz, yalnz bir defa yemi olduumuz bir
meyvann tad gibi bizim az bildiimiz bir sezgiyi
uyarmak istersek abalannz ancak, beynin ve azn
tellerinde herhangi bir sarsntya yol amasn baara
bilecektir; dolaysiyle, karlatmz sezgi de bu
meyvann tadna hi de benzemiyecektir. Bu sezgi,
bir kavun, bir eftali iin ve hatt hibir vakit tadm
olmyacamz bir meyva iin de ayn olacakt.
Biz sezgi artk senli benli olunca, beynin telleri,
nesnelerin etkisine boyun emeye yatknlap alm
bulunduktan iin, abalanmza daha kolaylkla itaat
ederler. Hatt bazan da fikirlerimiz o kadar iddetle
ve canl olarak belirirler ki bu konuda aldanm
oluruz ve nesneleri gzlerimizin nndeymi sanrz.
Delilerin ve rya grdkleri vakit btn insanlann
bana gelen de ite budur. Bu kargaalklar anlald
52 NSAN BLGLERNN KAYNAI

na gre ancak, muhayyilenin fizik nedeni olan


hareketlerle, nesnelerin imdi var olarak kavranlma
larna yol aan hareketler arasndaki byk bant
dolaysiyle husule gelmektedirler.(')

25. Muhayyile, hfza ve anmsama arasnda,


bunlar birbirinden ayrdeden tek ey olan bir geliip
ilerleme vardr. Birincisi, kavrayn kendisini uyarr;
kincisi, kavrayn yalnz lametlerini veyahut vesile
lerini hatrlatr; ncs ise daha nceki kavrayla
rn farkna vardrr. Bu konuda una iaret etmelidir
ki, yalnz almetlerini veyahut vesilelerini izdii
kavraylara gre benim hfza adn verdiim ayn
ameliye, onun uyard almetlere veyahut vesilelere
gre muhayyiledir; zira bu almetler ve vesileler
birtakm kavraylardr. Teemmle gelince bu, d
nlmeye devam edilen ve imdi mevcut olmyan bir
nesneye ait kavraylarn kendilerini muhafaza ettii
ne veyahut bu nesnenin yalnz grlm bulunduu
vesileleri ve bu nesnenin adn muhafaza eylediine
gre muhayyileye veyahut hfzaya dayanp katlr.

(1) Burada ve baka yerde, ruhtaki sezgilerin fizik nedeninin, bu


faraziyeyi ispat edilmi olarak kabul ettiim iin deil, fakat bu
faraziye bana dncemi aklamak bakmndan daha elverili
geldii iin, beyin tellerindeki sarsntdan ibaret olduunu farz
ve tahmin ediyorum. Eer gerek bu trl vuku bulmuyorsa,
bundan pek farkl olmyan herhangi baka bir ekilde vukubul-
maktadr. Beyinde ancak hareket bulunabilir. Mesel sezgile
re telllerin sarsnts, hayat ruhlarnn dolanm veyahut baka
herhangi bir neden yol am olduuna hkmedilsin; btn
bunlar, amacm olan maksat bakmndan ayndr. (Condillac)
ZERNDE DENEME 53

Bunlarn her ikisinden de ancak, bir nesnenin imdi


mevcut olmasiyle, artk mevcut olmad vakit hl
bu nesneye yaplan dikkat arasnda hibir zaman
fslasn gerekli klmad iin ayrlr. Bu farklar
belki de pek hafif grnecektir, ama kesin olarak
zaruridirler. Az nemli grnd iin ihmal edilen
bir kesrin insan muhakkak yanl hesaplara srkle
dii saylarda ne oluyorsa burada da ayn ey olur. Bu
pek ince doruluk ve kesinlii ele alp inceliyelenlerin
ilimlere, baarya ulamak iin gerekli olan btn
hakkaniyeti salamaya muktedir olmyacaklanndan
muhakkak ki korkulur.
26. Biraz nce yapm olduum zere, bizi
yalnz uykudayken brakan kavraylar ile, uyank
olmamza ramen ancak zaman zaman karlatmz
kavraylar arasndaki fark sezerek, bunlar uyarmak
gcmzn nereye kadar gittii anlalm olur: baz
az mrekkep ekilleri muhayyilenin isteimizce izi
tin vermesinin, halbuki teki ekilleri ancak hfzann
bize hatrlatt adlarla ayrdedebilmemizin sebebi
anlalmaktadr: renk, tad vesaire kavraylannn
ancak bizimle senli benli olduktan lde emrimizde
bulunduktan ve fikirlerin husule geli keskinliinin
rl sebebolduklan da anlalmaktadr; nihayet mu
hayyile ile hfza arasnda yerletirilecek olan fark da
apak olarak sezilmektedir.
NC BAHS

Fikirlerin, Dikkat Dolaysiyle Teekkl Eden


Balants Muhayyileyi, Teemml Ve Hafzay Nasl
Dourur?

21. Bundan nceki bahiste sylenmi olanlar


dolaysiyle benden iki ey sorulabilecektir: birincisi,
kavraylarmzdan bazsn uyarmak gc bizde ne
diye vardr; kincisi de, bu g bizde olmad vakit
bu kavraylarn hi olmazsa adlarn veyahut vesile
lerini ne diye sk sk hatrlyabiliyoruz, sorulandr.
nce ikinci soruya cevap vermek iin bizim, bu
adlar ve vesileleri ancak bunlann bizimle senli benli
olmalan lsnde hatrlyabildiimizi sylyorum;
bu takdirde bunlar, bizim emrimizde bulunan; daha
byk teferruat gerekli klan ikinci soruya cevap
verirken, sz konusu edeceimiz kavraylar snfna
girerler.
28. Birok fikirler arasndaki balantnn ne
deni, bunlar hep birlikte belirdii vakit kendilerine
yapm olduumuz dikkatten baka bir ey olamaz:
yle ki, eya bizim dikkatimizi ancak; huyumuzla,
tutkularmzla, durumumuzla veyahut da her eyi bir
tek kelimeyle ifade etmek iin, ihtiyalarmzla olan
bantlar dolaysiyle dikkatimizi ekerler, ayn dik
katin, ihtiyalar gsteren fikirlerle bu fikirlere bala
ZERNDE DENEME 55

nan fikirleri ayn zamanda kavramas ve bunlar


birbirine balamas, ite bunun bir sonucudur.
29. Btn ihtiyalarmz birbirlerinden gelir ve
birbirlerine dayanrlar; bu bakmdan da, bunlara ait
kavraylar, bilgilerimize dahil olan hereyin gtr
lp baland bir temel fikirler silsilesi olarak gz
nnde tutulabilirler. Her birinin stnde, kuvveti
tamamiyle almetlerin benzerliinde, kavraylarn
dzeninde ve, eskiden teekkl etmi olan en birbiri
ne uymaz ve dank fikirleri arasra bir araya getiren
fikir silsileleri ykselir. Bir ihtiyaca, bu ihtiyac
giderecek olan eye ait fikir baldr; bu fikre, bu
eye rastlanlm olan yere ait fikir baldr; buna, bu
yerde grlm olan ahslara ait fikir baldr; bu
son fikre de, bunlardan duyulmu olan hazlara ve
ekilmi bulunan aclara ait fikirlerle daha baka
birok fikirler baldr. Hatt, zincirin uzamas l
snde bunun ayn ayn birtakm halkalara blnd
nn de farkna varlabilir; yle ki, birinci halkadan ne
kadar uzakjalrsa halkalarn says da o kadar artp
oalr. Bir ilk temel fikir baka iki veya fikre
baldr; bunlarn her biri ayn sayda veyahut daha
ok sayda olup bu husus bylece devam edip gider.
30. Her temel fikrin stnde farz eylediim
trl zincirler veya zincircikler, temel fikirler silsile
siyle ve, belki de biroklarnda mterek olacak baz
halkalarla birbirlerine balanm olsalar gerektir; zira
ayn nesneler, dolaysiyle de ayn fikirler ok kere
ayn ayn ihtiyalara aittirler. Bu bakmdan bilgileri
56 NSAN BLGLERNN KAYNACI

mizin hepsinden yalnz bir tek ve ayn zincir teekkl


etse gerekir; bu zincirin halkalar ise, baka halkalara
ayrlmak zere baz halkalarla birleecektir.
31. Bu faraziyeler kabul edilince, senli benli
olunan fikirleri hatrlamak iin, bunlarn bal bulun
duklar temel fikirlerimizin bazsna dikkat edebil
mek yeter. mdi bu daima mmkndr; nk biz
uyank kaldka, benim temel kavraylar adn verdi
im bu kavraylardan bazsna huyumuzun, tutkula
rmzn ve durumumuzun bizde yol amyacaklan
hibir lhza yoktur. Demek oluyor ki biz, kendimize
salamak isteyeceimiz fikirlerin, daha ok saydaki
ihtiyalara dayanmas ve bu ihtiyalarda da pek
dorudan doruya olarak tutunmas lsnde az
veya ok kolaylkla baarya ularz.
32. imdi yapm olduum faraziyeler karlk
sz deildir: ben bu konuda deneyie bavurmakta
ym; dolaysiyle de herkesin:bir eyin ancak, kendisi
nin iinde bulunduu artlarla bu eyin balants
dolaysiyle ve artlarn ok olmas lsnde bu
konuda baar gsterdii iin veyahut bu artlarn bu
eyle daha dorudan doruya bir balants bulundu
u iin yeniden hatrlamaya(') abaladna kani
bulunuyorum. imdi karlatmz bir kavraya

(1) Yeniden hatrlamak kelimesini tamamiyle uygun olarak alyo


rum; yani, mevcut olmyan bir nesne hakkndaki fikirleri
uyarabilmek iin veyahut bu nesnenin almetlerini hatrlamak
iin kullanyorum. Bu bakmdan bu kelime hem muhayyile,
hem de hfza ile ilgilidir. (Condillac)
ZERNDE DENEME 57

yaptmz dikkat onun almetini bize hatrlatr: bu


almet, kendileriyle herhangi bir balants bulunan
baka almetleri hatrlatr: bu almetler ise, bal
bulunduklar fikirleri uyarrlar: bu fikirler baka
almetleri veyahut baka fikirleri izerler ve bylece
srasiyle sonuna kadar devam ederler. Mesel, uzun
zamandan beri birbirini grmemi olan iki dost
karlayor. Duyduklar sevince ve bu umulmadk
karlamaya olan dikkatleri, nasl konuacaklarn
hemencecik kendilerine buldurur. Her ikisi de, iin
de bulunmu olduklar uzun ayrlktan ikyet eder
ler; eskiden birlikte elde etmi olduklar hazlardan ve
ayrllarndan beri balarndan gelip gemi olan her
eyden bahsederler. Btn bu eylerin birbirlerine ve
daha baka birok eylere nasl balanm olduklar
kolayca anlalmaktadr. te bir misal daha verelim:
Bu eser hakknda birinin bana, u anda ne
suretle gidereceimi bilmediim bir zorluk kard
n farz ediyorum; bu zorluk salam deilse, muhak
kak ki benim vereceim cevab bu zorluluun kendisi
bana gsterecektir. yleyse ben bu cevabn btn
blmlerini gz nnde tutmaya urarm, dolay-
siyle de bu blmlerin, aramakta olduum zme
giren baz fikirlere bal olduklar iin bu fikirleri
uyarmaktan hali kalmadklarn grrm Bunlar,
tekileriyle olan sk balantlar dolaysiyle, onlar
birbiri ardsra izitiriverirler; bylece de ben sonun
da, cevap vereceim her eyi anlam olurum.
Toplantlarda olup bitenlerin farkna varmak
isteyecek olanlarn aklna baka misaller de gelecek
58 NSAN BLGLERNN KAYNACI

tir. Konumann konusu ne kadar hzl deiirse


deisin, soukkanlln elden karmyan ve konu
lanlarn hareketlerini azck bilen kimse, bir konudan
bir baka konuya ne gibi fikirler balantsiyle geildi
ini daima kavrayp anlat. Demek oluyor ki ben;
kavraylarmz, bunlarn adlarn veyahut hal ve
artlarn uyarmak gcmn genel olarak, dikkatin
bu eyler arasna yerletirilmi bulunduu balant
ile, bunlarn ilgili bulunduktan ihtiyalardan ileri
geldiine hkmetmeye kendimi hakl gryorum. Bu
balanty ykp yok ederseniz, muhayyile ile hfzay
da ykp yok etmi olursunuz.
33. nsanlann hepsi kendi fikirlerini, ne eit
bir kuvvetle, ne de eit bir miktarda birbirine
balyabilirler: nsanlann hepsinde muhayyile ile
hfzann ayn derecede elverili olmamalannn sebe
bi ite budur. Bu iktidarszlk, rgenlerdeki birbnne
uymyan trl trl uyumadan veyahut da belki
ruhun mahiyetinden ileri gelir; onun iin bu konuda
gsterilebilecek olan sebeplerin hepsi de fizik sebep
lerdir, dolaysiyle de bu sebepler bu eseri ilgilendir
mezler. Bu sadece, rgenlerin arasra, fikirler arasn
daki balantya az elverili olulannn bu rgenlerin
yeteri kadar bu ie yatknlam olmaylanndan ileri
geldiine iaret edeceim.
34. Fikirlerimizi birbirine balamak gcnn
faydalan kadar mahzurlan da vardr. Bunlan iyice
kavramak iin ben iki adam farz ediyorum: bunlar
dan birinde fikirler hibir vakit birbirine balanama
ZERNDE DENEME 59

mtr; tekindeyse bu fikirler artk kendisi bunlar


birbirinden ayramyacak kadar birbirlerine kolayca
ve kuvvetle balanmaktadr. Birincisinde muhayyile
ve hfza olmyacak, sonu olarak da kendisinde,
muhayyile ile hfzanm husule getirecekleri ameliye-
lerin hibirini o kullanmyacaktr. Bu adamn teem
mle mutlak surette gc yetmiyecektir; bu adam
budalann biri olacaktr. kincisinde an hafza ve
an muhayyile bulunacak, dolaysiyle de, bu anlk,
gerek hfzann, gerekse muhayyilenin tamamiyle
yok olmalar takdirinde husule gelecek neticenin
aynn husule getirecektir. z'ann zar zor kullanacak
delinin biri olacaktr. En dank ve birbirine uym-
yan fikirler bu adamn zihninde, srf birlikte akla
geldikleri iin, kuvvetle birbirlerine balanm bulun-
malan dolaysiyle kendisi bunlann tabiatlyle, birbir
lerine bal olduklarna hkmedecek, dolaysiyle de
bunlan, hakl ve doru birtakm sonularm gibi,
birbirlerinin ardsra yerletirecektir.
Bu iki anlk arasnda, muhayyile ve hafzadaki
anln zihnin salamlna zarar vermiyecei, dola-
ysiyle, bunlardaki ar azln da onun zevk ve
hazlarna halel getirmiyecei bir ortalama faiz ve
tahmin edilebilir. Belki de ortalama o kadar zordur
ki en byk dhiler dahi buraya henz yle byle
urayabilmilerdir. Farkl zihinlerin buradan uzakla-
malanna ve zt ulara doru kavramalanna gre
bunlann birbirini tutmyan az ok birtakm zellikleri
bulunur; zira bunlar, birbirini tamamiyle selbeden
60 NSAN BLGLERNN KAYNACI

ulara az ok katlacaklardr. Onun iin, muhayyile


ile hafzann hkim bulunduklar uca yaklaanlar, bir
zihni adaletli, rabtal ve metotlu bir duruma getiren
zellikleri bir lye gre yitirirler; ve teki uca
yaklaanlar ise, ferahlk ve honutlua yardm doku
nan zellikleri ayn lde yitirirler. Birincileri daha
ok zarafet ve incelikle yazarlar, tekileri ise daha
rabtal ve daha derin yazarlar.
Yalnz, fikirlerimizi birbirine balamak kolayl
nn muhayyileyi, teemml ve hafzay naslule
getirdii grlyor; fakat ayn zamanda, bu kolayl
n, bu ameliyelerdeki yetkinlik veyahut aksakln
ne diye ilkesi olduu da anlalyor.
DRDNC BAHS

Almetleri Kullanmak; Muhayyile, Teemml Ve Ha


fzadaki Geliip lerlemenin Gerek Nedeni Olduu
Hakknda

Muhayyilenin, teemmln ve hfzann yapl


ve almalarn tamamiyle gelitirmek iin, bu ameli-
yelerin almetleri kullanmaktan ne gibi yardmlar
saladklarn aratrmak gerekir.
35. Ben trl almet ayrdedyorum: 1
ilinekli almetler veyahut baz zel art ve vesilelerin
fikirlerimizi, uyaracak ekilde baz fikirlerimize ba
lam bulunduklar nesneler 2 tabi almetler veya
hut tabiatn sevin, korku elem vesaire gibi duygular
iin yapndrm olduu haykrlar. 3 kurma almet
ler veyahut biz kendimiz semi olduumuz, dolay-
siyle de fikirlerimizle sadece elindeli bir balantlar
bulunan almetler.
36. Bu almetler, anmsamadan nceki ameli-
yelerin yaplmas iin hi de zaruri deildir: zira
kavray ve uur ancak insan uyank olduka vuku
bulabilirler; dolaysiyle de, dikkat sadece, bizi bir
kavraytan daha zel bir ekilde haberdar eden
uurdan ibaret olduu iin, buna imkn vermek iin,
bir nesnenin duyular zerine teki duylardan daha
ok iddetle etkide, bulunmas yeter. Buraya kadar
62 NSAN BLGLERNN KAYNACI

almetler ancak, dikkati faaliyete geirecek daha sk


frsat ve vesileler salamaya elverili olacaklardr.
37. Fakat ilinde hibir almeti kullanmasn
bilmiyecek bir adam farz edelim Yalnz ilindeli
almetlerin yardmiyle bu adamn muhayyilesi ve
hfzas az ok bir faaliyete bulunabileceklerdir; yani
srf bir nesneyi grmekle, bu nesnenin balanm
bulunduu kavraya uyabilecek ve bunu kendisinin
eskiden karlam bulunduu kavray sanabilecek-
tir Bununla beraber ancak herhangi bir yabanc
neden bu nesneyi kendi gzlerinin nne koyunca
bunun vuku bulacana iaret etmek gerekir. Bu
nesne mevcut olmad vakit farz, eylediim adamn,
kendi kendisini hatrlamas iin hibir vastas olmaz;
nk bu adamn emrinde, buna bal olabilecek
eylerin hi birisi yoktur. Demek oluyor ki buna bal
olan fikri uyarmak bu adamn asla elinde deildir.
Bundan dolay da kendi muhayyilesinin faaliyeti
henz kendi kudreti dahilinde deildir.
38. Tabi kavraylara gelince bu adam bunla
r, bunlarn bal bulunduklar duygular duyar duy
maz vcuda getirecektir; fakat bunlar, ilk andan
itibaren, ona gre birtakm almetler olmyacaklar-
dr, nk onda kavraylar uyaracaklar yerde
bunlar bu kavraylarn sadece sonular olacaklardr.
Bu adam sk sk ayn duyguyu duyaca vakit ve
tabiatiyle bununla birlikte olacak haykr haykraca
vakit bunlarn ikisi de onun muhayyilesinde o
kadar iddetle balanm olacaklardr ki, artk o,
ZERNDE DENEME 63

duyguyu herhangi bir ekilde duymu olmyacaktr.


Bu haykr ite bu takdirde bir almet olacaktr;
fakat bu adamn muhayyilesini, ancak tesadf bu
haykr kendisine iittirecei vakit faaliyete geire
cektir. Demek oluyor ki bu faaliyet artk sadece
yukardaki halde onun emrinde bulunacaktr
Bu adamn uzun zaman sonra, ifade eyledikleri
duygular kendi isteince duyabilmesi iin bu hayk
rlardan faydalanabilecei, buna itiraz yollu ileri
srlmemelidir Bu takdirde ben de bu haykrlarn
tabi almetler olmaktan kacaklar cevabn verece
im, nk tabi almetlerin zellii, kendi balarna
ve bu hususta yapm olduumuz seimden ayn
olarak, bakalarnda byle benzeri bir eye yol
amakla, karlatmz intiba bildirip tantmaktan
ibarettir. Bizim korku, sevin vesaire hakknda yap
m olduumuz tercihler gibi bu adamn da seecei
eyler birtakm sesler olacaktr. Bylece bu adam
bazan kurma almetleri kullanabilecektir; bu ise,
imdi muhakeme yrtmekte bulunduum faraziyeye
zt olacaktr.
39. Grm olduumuz zere hfza ancak,
kendi fikirlerimizin almetleri veyahut bunlarla bir
likte gelip gemi olan hal ve artlan hatrlyabilmek
gcne dayanr; dolaysiyle bu g ancak, semi
olduumuz almetlerin benzerlii yznden ve fikir
lerimiz arasna yerletirdiimiz dzen sayesinde, i-
zitirivermek istediimiz nesnelerin, bizim imdiki
ihtiyalanmzn bazsna dayanmalan lsnde vuku
64 NSAN BLGLERNN KAYNAGl

bulur. Nihayet biz bir eyi ancak, bu eyin herhangi


bir yerden, emrimizde bulunan eylerin bazsna bal
bulunmalar lsnde hatrlyabiliriz. mdi, kendi
sinde yalnz ilinekli almetlerle tabii almetler bulu
nan bir adamn, emrinde bulunacak hibir ey yok
tur. Demek oluyorki bu adamn ihtiyalar ancak
kendi muhayyilesinin faaliyetlerine yol aabilirler.
Bylece bu adamda hfza olmamas gerekir.
40. Bundan da, hayvanlarda hi hfza bulun
mad ve bunlarda, yalnz, emirlerinde hibir suretle
bulunduramadklan bir hfzaya sahibolduklan sonu
cuna varlabilir. Hayvanlar mevcut olmyan bir eyi
ancak, beyinlerinde bu eyin hayali mevcut bir eye
skdan skya bal olduu lde akllarndan gei
rebilirler. Uyank bulunduktan srada bir besin bul
mu olduktan bir yere onlan srkleyip gtren
hfza deildir; fakat alk duygusu, bu yere ve
buraya giden yola ait fikirlere o kadar kuvvetle
baldr ki bu fikirler, hayvanlan ihtiyalar sannca
derhal uyanverirler. Kendileriyle savaan hayvanla-
nn karsndan kendilerini karan hfza deildir;
fakat kendi cinslerinden bazlan kendi gzleri nn
de paralanp yenilmi olduktan iin, bu manzara
karsnda duyup da bunalm olduklan hayknlar
kendi ruhlannda, tabi almetlerden ibaret bulunan
birtakm elem duygulann uyarmlardr; onlar da
bundan dolay brakp kamlardr. Bu hayvanlar bir
daha grnnce kendilerinde ayn duygular uyarp
izerler, nk bu duygular ilk defa bu hayvanlar
dolaysiyle duyulmutu, onun iin balant bylece
ZERNDE DENEME 65

kurulmu olur. yleyse bu hayvanlar yine kap


giderler.
Bu tarzda paralanp yem olan hibir hayvan
grm olmyacak hayvanlara gelince, hakl olarak
bunlarn analarnn veyahut baka hayvanlarn ilk
anlarda kendilerine haykrlar vastasiyle, ilerinde
kalan ve dmanlarn her grdke uyanveren
dehe olduklan farz ve tahmin edilebilir. Eer bu
tahminlerin hepsi reddedilirse bu hayvanlan kama
ya neyin zorlyabileceini kestiremem.
Elemin tabi almetleri olan hayknlan anlama
sn kendilerine kimin retmi olduu, belki de bana
sorulacaktr. Deneyi retmitir. Hibir hayvan
yoktur ki daha ilk anlarda elemi tadm ve dolaysiyle
de bu konuda haykn duyguya balam olmasn.
Ancak kendilerini tehdit eden tehlike hakknda sarih
bir fikre sahibolduklan lde kaabileceklerim akl
dan geirmemelidir; kendi cinslerinden olan hayvan
larn kardklar haykrlarn kendilerinde herhangi
bir elem duygusunu uyarmas yeter.
41. Grlyor ki hfzalan olmad iin hay
vanlar eer bizim gibi kendiliklerinden ve isteklerin
ce beyinlerinde birbirine balanm olan kavraylar
hatrlyamazlarsa bile muhayyile bu ii tamamlar.Zi-
ra mevcut olmyan nesnelere ait kavraylarn kendi
lerini, onlara izitirivermekle muhayyile onlar, san
ki bu nesneler kandi gzleri nnde bulunuyormu
gibi davranacak ve bundan dolay da, biz kendimiz
ok defa akln yardmiyle dahi beceremediimiz bir

NSAN BLGLERNN KAYNAI F. 5 - 6


66 NSAN BLGLERNN KAYNAI

tarzda daha, hzla ve daha gvenle bannh kalabile


cek bir duruma getirir. Teemmln bizi bir tehlike
den kandramyacak kadar pek yava olaca frsat
ve durumlarda kendimiz de buna benzer herhangi bir
eyin farkna varabiliriz. Mesel bizi ezmeye hazr bir
cismi grnce, muhayyile aklmza lm fikrini getiri-
verir, veyahut buna yaklaan bir eyi gzmzn
nne serer, dolaysiyle de bu fikir bizi, tehdidi
altnda bulunduumuz darbeden kendimizi hemen
saknvermeye zorlar. Bu anlarda eer elimizde
ancak hfzann ve eemmln yardm olsayd mu
hakkak ki biz helk olurduk.
42. Hatt muhayyile ok kere bizde, en hazr
teemmle aitmi gibi grnecek birtakm sonular
husule getirir. Bir fikirle ne kadar ok megul olursak
olalm, evremizdeki nesneler duyularmza etkide
bulunmaya devam ederler: bunlarn yol atklar
kavraylar, bunlann bal bulunduktan baka kavra
ytan uyanrlar; bunlar da cisimde baz hareketlere
sebep olurlar. Eer btn bu eyler bizi megul
etmekte bulunan fikirden daha ok iddetle bize
etkide bulunurlarsa bizi bu fikirden uzaklatrmaz
lar; dolaysiyle de biz yapmakta olduumuz ey
hakknda bir teemmlde bulunmakszn sanki davra
nmz akla uygunmu gibi hareket eder oluruz:
byle bir ey bana gelmemi olacak hi kimse
yoktur. Adamn biri Paristen geer ve sanki yalnz
yapt eyi dnyormu gibi ayn tedbirlerle btn
engelleri nleyip aar: bununla beraber bu adam,
bambaka bir eyle megul olmu bulunduundan
ZERNDE DENEME 67

emindi. Hatt dahas da var. Zihnimiz bizden sorulan


eyde hi olmad halde, buna dosdoru cevap
verdiimiz de ok kere olur ; nk soruyu ifade eden
kelimeler, cevab tekil eden kelimelere balanp
kalr ve cevaptaki kelimeler, bunlar telffuz edip
birbirine balamaya elveren hareketlere yol aarlar.
Fikirlerin bants, btn bu olaylarn ilkesidir.
Demek oluyor ki biz kendi deneyiimiz dolay-
siyle, muhayyilemizin faaliyetini bir dzene koyama
dmz vakit bile, akla uygun olmadklar halde akla
uygunmu gibi grnen birtakm faaliyetleri muhay
yilenin aklamaya yettiini bilmekteyiz; hayvanlarda
baka ameliyenin asla bulunmadna inanmann
gerekli olmas ite bundan dolaydr. Bu konuda ileri
srlen olgular ne olursa olsun insanlar bu olgular
dan pek alacaklarn gsterecekler ve bunlar,
fikirlerin balants ilkesi sayesinde aklanabilecek-
lerdi.
43. Yapm olduum aklamalar takibetmek-
le, igd denilen ey hakknda sarih bir fikir
edinilmi olur. Bu, bir nesne dolaysiyle, buna
dorudan doruya bal olan kavraytan uyaran ve
bu suretle de. teemmln yardm olmakszn her
trl hayvanlar gdp gtren bir muhayyiledir.
Yapm olduum tahlilleri ve hele fikirlenn
balants hakknda sylemi olduklanm bilmedikle
ri iin filozoflar, hayvanlann igdsn aklamakta
pek zorluk ekerler. Bu durum onlann bana gelmi
tir; zaten bu durum, eyann kaynana doru gidil-
68 NSAN BLGLERNN KAYNAI

neden muhakeme yrtld vakit daima baa


gelir: demek istediim udur ki akla uygun bir
ortalamaya varamadklar iin filozoflar ayn derece
de iki ucda bocalayp dururlar. Bazs igdy akln
yanbama va hatt stne yerletirmilerdir, bazs
da igdy reddetmiler ve hayvanlan dpedz
kendi kendilerine hareket eden birtakm makinalar
olarak telkki eylemilerdir. Bu iki gr, daha baka
bir ey sylemi olmamak iin, ayn derecede gln
tr, diyoruz. Hayvanlarla bizim aramzda bulunan
benzerlik onlarda bir ruhun var olduunu gsteril;
dolaysiyle de, bu konuda rastlanan fark da hayvan
daki ruhun bizim ruhumuzdan geri ve aa olduunu
gsterir. Benim tahlillerim meseleyi kavranlr bir
duruma getirmektedir; nk hayvanlardaki ruhun
ameliyeleri kavraytan, uurdan, dikkatten, anmsa
madan ve hi de kendi emirlerinde bulunmyan bir
muhayyileden ileri gitmez; bizim ruhumuzun ise,
doularn aklayp ortaya koyuvereceim baka
ameliyeleri vardr.
44. Biraz nce muhayyile ve hfza hakknda
sylemi olduklarm, teemml bunlardan birine ve
yahut tekine balandna gre teemmle uygula
mak gerekir. Eer teemml kavraylar muhafaza
etmekten ibaret telkki edilirse onun, kurma almet
lerin kullanlmasndan nce sadece bize bal bulun-
myan bir faaliyeti vardr; ve eer almetlerin kendi
lerini muhafaza etmekten ibaret telkki edilirse onun
byle hibir faaliyeti yoktur.
ZERNDE DENEME 69
45. Muhayyilenin, teemmln ve htzamn hi
de bir faaliyetleri bulunmadka veyahut da ilk
ikisinin sadece, insann hkim olmad bir faaliyetle
ri bulunduka insan kendi dikkatini kendisi evirip
eviremez. Gerekten de bu dikkat nasl evirip
evrilebilirdi, zira ruhun henz gc yettii hibir
faaliyeti yoktur ki! Demek oluyor ki ruh bir nesneden
bir baka nesneye ancak, eyann kendi zerinde
braktktan intiban kuvveti dolaysiyle srklenmi
olduu lde gider.
46. Fakat bir adam fikirleri, kendisi semi
olduu almetlere balamaya balar balamaz kendi
sinde hfzann teekkl ettii grlr. Hfza bir
kere edinilmi olunca bu adam kendi bana muhay
yilesine hkim olmaya ve ona yeni bir faaliyet
vermeye balar; zira, istedii gibi hatrlayabilecei
almetlerin yardmiyle, bu almetlere bal olan
fikirleri uyarr veyahut hi olmazsa ok kere uyarabi
lir. Eninde sonunda bu adam, ne kadar ok almet
icadederse muhayyilesine de o kadar hkim olup
gider; nk muhayyilesini altrmak iin daha ok
sayda birtakm areler salayp edinmi olur
Ruhumuzun hayvan ruhuna olan stnl ite
buradan sezilmeye balar; zira, bir yandan, hayvanla
rn fikirlerini elindeki birtakm almetlere balama
nn hi de kendi ellerinde olmad muhakkaktr; te
yandan da, bu gszln srf organizmadan gelme
dii de muhakkaktr. Acaba onlarn gvdesi bizimki
kadar hareket ifadesine elverili deil midir? Hay
vanlarn birounda sesleri birbirine iletmek iin
70 NSAN BLGLERNN KAYNACI

gerekli olan her ey yok mudur? yleyse, eer onlar


da bizim yaptmz ameliyeleri yapabilselerdi, bu
nun delillerini ne diye vermiyeceklermi?
Bu teferruat, trl almetleri kullanmann mu
hayyilenin, teemmln ve hfzann geliip ilerleyile
rine yardm dokunduunu ispat etmektedir. Btn
bunlar, bundan sonraki bahiste daha da geliip
aydnlanacaktr.
BENC BAHS

Teemmle Dair

47. Hfza teekkl eder etmez ve muhayyile


nin faaliyeti de elimizde olur olmaz, hfzann hatr
latt almetler ve muhayyilemin uyard fikirler
ruhu, kendisine etki yapm olan btn nesnelere
olmu bulunan bamllktan kurtarmaya balarlar.
Grm olduu eyleri hatrlamaya gc yetince bu
eylere dikkat edebilir ve grmekte olduu eylerden
de dikkatini evirebilir. Bundan sonra da dikkatini
bu eylere veyahut sadece bunlarn bazsna harcya-
bilir ve bu eylerin bazsna srasiyle ve nbetle
evirebilir. Mesel bir tabloya baknca, biz tabiat
hakkndaki bilgilerimizi ve tabiati taklidetmeyi reten
kurallar hakkndaki bilgilerimizi hatrlarz; dolaysiyle
de biz dikkatimizi srasiyle bu tablodan bu bilgilere
eviririz, bu bilgilerden de bu tabloya eviririz veyahut
da bu tablonun ayr ayn blmlerine nbetle eviririz.
Fakat bizim kendi dikkatimizi bu suretle ancak
muhayyilenin, byk bir hfzann husule getirdii
faaliyetlerin bize salad yardm dolaysiyle kullan
dmz da muhakkaktr. Byle olmasayd muhayyile
mizi kendi kendimiz dzene koymu olmazdk; fakat
o sadece nesnelerin basksna boyun emi olurdu.
rz NSAN BLGLERNN KAYNAI

48. Dikkatimizi srasiyle ayr ayr nesnelere


veyahut bir tek nesnenin baka baka blmlerine
kendiliimizden bu evirme tarzmz, teemml etmek
denilen eydir. Bylece, teemmln muhayyile ve
hafzadan nasl doduu iyice grlmektedir. Fakat
karlmamas gereken birtakm terakkiler vardr.
49. Kendi muhayyilerimizin faaliyetine bizi
hkim klmaya balamak iin bir hafza balangc
yeter. nsann kendiliinden bir fikri uyarabilmesi
iin bir tek elindeki almet elverir; insann kendi
muhayyilesi zerinde elde edilecei hfza ve gcn
ilk ve en kk derecesi de mukakkak ki ite budur.
Onun, dikkatimizi kullanmak bakmndan bize sala
d g, mmkn olacak en zayf gcdr. Fakat
iinde bulunduu halde, o, almetleri gitgide daha
ok sezdirmeye balar; dolaysiyle de, sonu olarak,
yani almetlerin icadedilmesi faydal veya zaruri
olabilecek hal ve artlarn hi olmazsa herhangi birini
kavratmaya yarar Bu vastayla muhayyilenin ve
hafzann faaliyetini artracaktr; bu andan itibaren
teemmln de faaliyeti daha ok olabilecektir; kendi
sini husule getirmi olan muhayyileye ve hfzaya
yine etkide bulunarak teemmln kendisi de onlara
yeni bir faaliyet verecektir. Bylece, bu ameliyelerin
birbirlerine yaptklar karlkl yardmlar dolaysiyle
bunlar karlkl olarak birbirlerinin geliip ilerleme
lerini salyacaklardr.
Eer, bu ameliyelerin zayf bilgileri zerinde
durup dnlnce, bu ameliyelerin birbirleri zerin
ZERNDE DENEME 73

deki karlkl etkileri yeteri kadar bellicesine anlal


mazsa, biraz nce anlatm olduklarm, kendilerine
sahip bulunduumuz yetkinlik derecesinde gz nn
de tutulacak olan bu ameliyelere uygulamaktan
yapacak baka bir ey kalmaz. Mesel dilleri vcuda
getirmek iin kim bilir ne kadar teemmllerde
bulunmak gerekmiti ve bu dillerin de teemmle kim
bilir ne kadar yardmlar olmutu! Fakat ite bu
benim birok bahis ayrdm bir konudur. yle
anlalyor ki eer insan kurma almetleri semek iin
yeteri kadar zaten ehliyetli deildiyse ve bunlara
fikirleri balamak iin yeteri kadar gc yoktuysa bu
almetleri kullanamyacaktr; belki de bana itiraz
yollu yle denilecektir: yleyse teemmln faaliyeti
yalnz bu almetleri kullanmakla nasl elde edilecek
tir?
Ben, ifade kabiliyetinin tarihesini anlatacam
vakit bu gl gideceim diye cevap vereceim.
Bana burada, bu gln gzmden kamam
olduunu haber vermek yeter.
50. imdiye kadar anlatlm olanlardan: mu
hayyilenin faaliyetinin, hfzann geniliinin artrl
masnn ve teemmln i grmesinin kolaylatrlma
snn, dikkati daha ok becerikli klarak daha ok
saydaki almetleri ve fikirleri biraraya getirip birbiri
ne balyan nesnelerle uramaktan baka hibir
eyle daha iyi baanlamyacann muhakkak olduu
sonucuna varlr; her ey ite buna kalmtr. Bu da
gsteriyor ki, sz arasnda haber vermek gerektii
74 NSAN BLGLERNN KAYNACI

iin, okuma alarnn ilk yllarnda ocuklar yalnz


ne hibir ey anlyamadklan, ne de hibir ilgi
duyamadklar birtakm eylerle uratrmak deti,
onlarn meziyet ve kabiliyetlerini gelitirmeye az
elverilidir. Bu det, fikirler arasnda hibir bant
kurmaz veyahut da o kadar hafif bantlar kurar ki
bu bantlar hi de bannp kalmazlar.
S. Ruhun gcnn yettii ne varsa biz hepsini
teemmlde grr gibi olmaya balarz. nsan kendi
dikkatini kendisi sevk ve idare etmedike, grmtk
ki ruh evresindeki her eyin boyunduruu altnda
olur, dolaysiyle de, kendisinde her ey, ancak garip
bir hassa dolaysiyle var bulunur. Fakat, kendi
dikkatine hkim bulununca, eer kendi arzularna
gre gdlrse, bu takdirde ruh kendiliinden bu ii
yapar, bunlardan yalnz kendisine ait olan birtakm
fikirler karr, dolaysiyle de kendi zyle zenginle
ir.
Bu ameliyenn etkisi aa yukar, sanki kavra
ylarmz husule getirmek ve yok etmek gc
elimizdeymi gibi, bu kavraylar bu ameliye ile
elimizde bulundurduumuz lde byktr. imdi
karlatm kavraylar arasndan hele bir tanesini
seivereyim; hemen bu konudaki uur o kadar canl
ve iddetli oluverir ki bu kavrayn, farkna varm
olduum tek kavray bulunduunu sanacam; bir
lhza sonra da bana en hafif olarak etkide bulunmu
olanlardan biriyle temelli uramam iin bu kavray
hele bir brakvereyim; bu kavray bana yok olup
ZERNDE DENEME 75

gidiverecek gibi grnr, halbuki bir baka kavray


n da beliriverdiini sanacam. Birincisine ait uur,
daha az mecazla konumak iin, o kadar zayflyacak
ki; kincisine ait uur ise o kadar keskinleecek ki ben
bunlarn birbiri ardsra farkna varm olduumu
sanacam. Bu deneme, ok mrekkep bir nesne gz
nnde tutularak yaplabilir. Bu nesnenin trl
blmlerinin, duyulara etkide bulunacak gibi olduk
larndan, vcuda getirdikleri kavraylarn hepsinin
ayn zamanda farkna vanlgelen intihalardan yalnz
bir tekini alkoymak zere tekilerini kendi istedii
gibi geri brakmaktadr.
52. Geometri bize, teemmlmz kolaylat
racak en elverili arenin, uralmak istenilen fikir
lerin ilgili bulunduktan nesnelerin kendilerini duyu
lara sunmak olduunu retir; nk bu takdirde bu
konudaki uur daha keskindir ama bu hnerden
btn ilimlerde faydanlamaz. Her yerde baanyla
kullanlacak bir are, teemmllerimize aklk, ince
lik ve dzen vermektir. Aklk vermektir, nk
almetler ne kadar ak olursa bunlann ifade ettikleri
fikirleri daha iyi kavrarz, dolaysiyle de bu fikirler
bizim iin daha az mphem olurlar; incelik vermek
tir, nk dikkat ne kadar az dalm olursa daha az
abayla bir eye dikelir; dzen vermektir, bundan da
maksat daha ok bilinen ve daha ok senli benli olan
bir ilk fikrin, bundan sonra gelecek fikre dikkatimizi
hazrlamasdr.
76 NSAN BLGLERNN KAYNAl

53. Ayn adamn her trl konular zerinde


hfzasn, muhayyilesini ve leemmln ayn dere
cede kullanabildii vakit olmaz; nk bu ameliyeler
kendi nedenlerine olduu gibi dikkate de dayanrlar,
dolaysiyle de, bu dikkat bir nesneyle ancak, bu
nesnenin huyumuzla ve bizi ilgilendiren her eyle
olan balant lsnde uraabilir. Bu bize, dnya
apnda kimseler olmak istiyenlern niin birok
ekillerde dp yuvarlanmak tehlikesiyle kar kar
ya bulunduklarn retir. Yalnz iki trl kabiliyet
vardr: biri yalnz rgenlerle yaplan baskyla elde
edilir; teki de rgenlerin elverili bir durumlarndan
ve gelimelerindeki byk kolaylktan ileri gelir. Bu
beriki ne kadar ok tabiata ait olursa o kadar keskin
olur ve ok stn sonular husule getirir. teki,
aksine olarak, abay, ii duyar, dolaysiyle de
aleldenin stne hibir vakit ykselmez.
54. Kendilerinden nceki ameliyelerde mu
hayyilenin, hafzann ve teemmln nedenlerini ara
dm; nk ameliyelerin birbirinden nasl dodukla
rn aklamak bu blmn konusudur. Baka neden
leri bilmek mmkn olsayd bu nedenlere doru
gidip varmak da fizie der(')-

(1) Btn bu eser, okumu olduumuz be bahse dayanr; onun


iin, teki bahislere gemezden nce buice ve tamamiyle
anlamak gerekir. (Condillac)
ALTINCI BAHS

Fikirlerimizi Ayrdetmek, Soyutlamak, Karlatr


mak Ve Biletirmekten baret Olan AmeUyelere Dair

Nihayet biz, ruhun ameliyelerindeki geliip iler


lemede kavranlacak en g eyi aklayp ortaya
koyduk. Konuacamz ameliyeler ise teemmln o
kadar belli ve elle tutulur sonulandr ki bunlann
doulan deta kendiliinden aklanp anlalr.
55. Teemmlden veyahut dikkatimizi kendi
kendimize kullanmak gcnden, fikirlerimizi ayn
ayr gz nnde tutmak gc doar; yle ki baz
fikirlerin var oluunu daha zel olarak haber veren
ayn uur (dikkatin zellii de budur) bu fikirlerin
seik olduklann da haber verin. Bylece, ruh kendi
dikkatine hi de hkim deilken, nesnelerden almak
ta bulunduu trl intibalar kendiliinden almaya
onun gc yetmezdi. Elimizden gelmiyen konularla
her uramak istediimizde biz bunu denemi oluruz.
Bu takdirde biz nesneleri o kadar ok birbirine
kartrrz ki birbirinden daha ok aynlan nesneleri
bile ayrdetmekte arasra zorluk ekeriz; nk,
teemml edilmesi bilinmedii iin veyahut bu nesne
lerin yol atklar kavraylarn hepsine dikkat edil
mediinden bunlar ayrdeden kavraylarn farknda
olmayz. Buna dayanarak eer biz teemml kullan-
78 NSAN BLGLERNN KAYNAl

maktan tamamiyle mahrum olsaydk trl nesneleri


ancak, bunlar her biri zerimizde pek kuvvetli bir
intiba brakt lde ayrdederdik. Zayf olarak
etkide bulunacaklarn hepsi bir hi saylrd.
56. Tamamiyle basit olan iki fikri ayrdetmek
kolaydr; fakat bunlar gitgide daha ok mrekkeple-
tike glkler de artar. Bu takdirde kavramlarmz
pek daha ok saydaki yerlerden birbirlerine benze
dikleri iin, bunlardan birounu bir tek sanmamz
dan veyahut da hi olmazsa bunlar gerektii kadar
ayrdetmememizden korkulur; metafizikte ve ahlkta
ok kere baa gelen de ite budur. imdi incelemekte
olduumuz konu, yenilecek glkler hakknda iyice
belli ve elle tutulur bir misaldir. Bu hal ve frsatlarda
en hafif glklere varncaya kadar btn glklerin
farkna varmak iin an tedbirler alnmyacaktr,
zihnimizin aklk ve doruluu hakknda karar
verecek ve baz bilgilere varmak iin pek zaruri olan
bu dzen ve bu incelii fikirlerimize vermeye en ok
yardm dokunacak olan ey de ite budur. Aslnda,
bu hakikat o kadar az bilinmektedir ki, biraz ince
tahlillere giriildii vakit insan gln olmak tehlike
siyle karlar.
57. nsan kendi fikirlerini ayrdedince arasra.
sanki konularndan tamamiyle ayrlmlar gibi, bu
konuya en temelli gelen zellikler gz nnde
tutulmu olur; daha zel olarak soyutlamak denilen
ey de ite budur. Bundan kan fikirlere genel
fikirler denir. nk bunlar ayn ayn birok eylere
ZERNDE DENEME 79

yaraan zellikleri gsterirler. Mesel eer, insan


hayvandan ayrdeden eye hi dikkat etmiyerek
sadece bunlarn her ikisi arasnda ortalaa bulunan
ey zerinde durup dnrsem ben, bana hayvan
genel fikrini veren bir soyutlama yaparm.
Bu ameliye, ayn zamanda ancak az sayda,
fikirleri gz nnde tutabilen ve bundan dolay da
ayn bir snf hakknda birok fikirler gstermek
zorunda bulunan dar ve kt grl kimseler iin
kesin olarak zaruridir. Fakat srf bizim kavraymz
dolaysiyle seik olan eyleri bir bu kadar ayr ve
seik varlklarm gibi sanmamaya dikkat etmek gere
kir. Bu, birok filozoflarn dm bulunduklar bir
yanlmadr: ben bunlardan, bu birinci blmn be
inci faslnda daha zel olarak konumaya karar
vermi bulunuyorum.
58. Fikirlerimizi ayrdetmek gcn bize ve
ren teemml, aralarndaki bantlar tanmak iin
bunlar karlatrmak gcn de bize verir. Bu,
dikkatimizi bunlarn bir blmnden bir baka bl
mne srasiyle evirmekle veyahut bunlarn birou
zerinde toplamak oluverir. Az mrekkep kavram
lar, tarafmzdan bir aba yaplmadan, dikkatimizi
ekecek kadar belli ve sezilir bir intiba braktklar
vakit karlatrma g olmaz; fakat glkler, fikir
ler daha ok mrekkepletike, dolaysiyle de daha
hafif bir intiba braktka artarlar. Karlatrmalar,
mesel geometride, metafiziktekinden, genel olarak
daha kolaydrlar.
80 NSAN BLGLERNN KAYNAI

Bu ameliyenn yardmiyle biz, en az senli benli


olan fikirleri daha ok senli benli olan fikirlere
yaklatrrz; ve bunlar arasnda bulduumuz bant
lar da bunlar arasnda; hfzay, muhayyileyi ve bir
tepki olarak da teemml artrmaya ve kuvvetlendir
meye pek elverili olan birtakm balantlar kurarlar.
59. Arasra, birok fikirleri ayrdettikten son
ra biz bunlar, yalnz bir tek kavram vcuda getiriyor
larm gibi gz nnde tutarz; arasra da, biz bir
kavramdan, bu kavram terkibeden fikirlerin bazsn
ekip koparrz. Fikirleri terkibetmek ve unsurlarna
ayrmak denilen ey de ite budur. Bu ameliyelerin
yardmiyle biz fikirleri her trl balantlara gre
karlatrabilir ve bunlardan daima yeni birtakm
kombinezonlar yapabiliriz.
60. Birinci ameliyeyi iyi sevk ve idare etmek
iin, kavramlarmzdaki en basit fikirlerin hangileri
olduunu, birdenbire ortaya kveren fikirlerle nasl
ve ne gibi bir dzen ire birleylece.ikincilerini de bir
dzene koymak mmkn olacaktr; zira yaplacak
tek ey sadece, yaplm olan bozmaktan ibarettir.
Bu yaplnca da, bunlarn her ikisinin de teemmlden
nasl geldiklerini anlamak gerekir.
YEDNC BAHS

lkelerin Kayna Ve Tahlil Etmeye Yarayan


Ameliye zerinde Konu D Sz

61. Soyutlamak ve unsurlara ayrmak kolayl


erkenden, genel nermelerin kullanlmasn ie kar
trmtr. Birok zel bilgilerin sonucu olduklar iin
bunlarn hafzay dindirmeye ve sze incelik ve
aklk salamaya elverili ve yararl bulunduklarnn
uzun zaman farkna varmamazlk edilemez: fakat
bunlar ok gemeden arya kaymlar ve pek aksak
bir muhakeme tarzna yol amlardr. Bunun sebebi
udur:
62. limlerdeki ilk bulular o kadar basit ve o
kadar kolaydlar ki, insanlar bunlar hibir metodun
yardm olmakszn yapmlard; hatt kurallar ancak
birtakm geliip ilerleyiler salam olduktan sonra
akllarndan geirebilmilerdi; bu geliip ilerleyiler
ise kendilerini, baz hakikatlere nasl varm oldukla
rnn farkna varmak durumuna getirince onlara bu
hakikatlerin bakalarna nasl ulaabildiklerini ret
milerdir. Bylece, ilk bulular yapm olanlar, bu
bulular takibetmek iin hangi yoldan gidileceini
gsterememilerdir; nk onlarn kendileri de hangi
yoldan gitmi olduklarn henz bilmiyorlard. Bunun
kesinliini gstermek iin onlarn elinde, bu bulula-
82 NSAN BLGLERNN KAYNACI

rn. kimsenin phelenmedii genel ilerleyilerle


badatklarn gstermekten baka bir are kalma
mt Bu ise. bu nermelerin bilgilerimizin gerek
kayna olduklarna inandrmt. Sonu olarak bu
nermelere ilke ad verilmiti; bylece de yalnz
ilkelere dayanarak dnmek gerektii de genel
olarak kabul edilen ve hl da kabul edilmekte
bulunan bir btl fikir haline gelmi oldu.(') Birtakm
yeni hakikatler bulmu olanlar, kendi gr incelikle
rine daha byk bir fikir vermek iin, takibetmi
olduklar metodu bir eser haline getireceklerini
sandlar. Bu hakikatleri, genel olarak kabul edilmi
olan ilkeler vastasiyle anlatmakla yetindiler: tutun
mu olan btl fikir ise, gitgide deer kazanarak
saysz birtakm sistemlerin domasna yol at.
63. lkelerin faydaszl ve arya vardnlmas
bilhassa sentezlerde gze arpar: bu, kendisinden
nce byk sayda mtearifeler, tarifler ve, verimli
olduklar ileri srlm baka nermeler gelmemi
olarak grnmenin hakikatte yasak edilmi olur gibi
bulunduu bir metottur. Matematik belgelemelerin
kesin akl, dolaysiyle de btn bilginlerin bu
trl muhakeme yrtmek tarzn tasvipleri, benim
sadece, desteklenemiyecek bir garabeti ileri srd-

(1) Ben burada ilkelerden, deneyiin teyidcylcdii gzetlemeleri


kasdetmiyorum Ben bu kelimeyi ilkeler diye, zerlerine
kendi sistemlerini kurduklar genel ve soyut nermelere diyen
filozoflarn kullandklar alelade anlamda alyorum.
(Cndillac)
ZERNDE DENEME 83

me kanaat getirmeye yeterdi; fakat matematikilerin


kendi kesinliklerini hi de sentetik metoda borlu
bulunmadklarn gstermek g deildir. Gerekten
de, eer bu ilim fizikteki kadar yanlmalara, mp-
hemliklere ve ikirciliklere mnz bulunmu olsayd
sentez bunlar tutundurmaya ve gitgide oaltmaya
tamamiyle elverili bulunurdu. Eer matematikile
rin fikirleri doru ise bunun sebebi, bu fikirlerin cebir
ile analizin eseri olmasdr. Benim knadm metot,
mphem bir ilkeyi, kt belirlenmi kavram dzelt
meye pek o kadar elverili olmad iin bir muhake
menin btn aksaklklarn olduu gibi brakr veya
hut bunlan byk bi dzenin grn altnda
gizler, fakat bu grn, kuru ve inandnc olduu
kadar abestir. Bu konuda kanaat getirilmesi iin ben,
bundan faydalanmak istemi olan metafizik, ahlk ve
ilhyat kitaplarna bavurulmasn diliyorum.(').

(1) Descartcs mesel, bu metafizik dnceleri bu metodun


kurallarna gre, ispat eylemek istedii vakit acaba bu
dnceleri daha ok aydnlatm mdr? Spinozt.nn belgitlc-
melerinden daha kt belgillcmeler bulunabilir mi? Arasra
sentezden faydalanm olan Mallebranchc' da zikredebilir-
dim: sentezden, fikirler hakknda olduka kt bir risalede ve
baka bir yerde faydalanm olan Arnaudyu, Tannnn Yara
tklar zerindeki Etkisi'nin yazarn ve daha bakalarn da
zikrcdcbilirdim. yle anlalyor ki bu yazarlar, geometri
yoliyle ispatlamak iin, bir muhakemenin ayr ayn blmlerini
belgillemeler, tarifler, sorular vesaire adian altnda herhangi
bir dzene koymann yeter bulunacan sanmlard.
(Condillac)
84 NSAN BLGLERNN KAYNACI

64. Genel bir nermenin bizi ancak, bizi


kendisine kadar ycelmi olan bilgilere ykseltebile
ceini veyahut da, bize bu yolu am olabilecek
bilgilere de indirebildiini sezip kavramak iin bu
nermenin ancak bizim zel bilgilerimizin sonucu
olduunu gz nnde tutmak yeter. Sonu olarak
bunun ilkesi olmaktan pek uzak bulunan ibu nerme
bu bilgilerin hepsinin baka vastalarla bilinmi bu
lunmasn veyahut hi olmazsa byle olabilmelerini
gerekli klar. Gerekten de, hakikati, sentezin gerek
li kld ilkeleri birer birer ortaya sererek gzlerin
nne koyup anlatmak iin bu ilkeleri nceden bilmi
olmann gerektii ak ve kesin bir gerektir. Olsa
olsa en ok, pek daha sade bir ekilde ispatlanabili-
cek olan eyleri pek soyut bir ekilde gstermeye
yarayan bu metot, bululara gtren yolu ne kadar
gizlerse zihni de o kadar aydnlatr. Hatt bu meto
dun, en uydurma garabetlere bir grn vererek,
bunu zorla kabul ettirmesinden de korkulur; nk
ayr alnm ve ok kere de pek uzak kalm nerme
lerle, bir muhakemenin nereden yanlp sapttnn
farkna varmak kolay olmakszn, istenilenin hepsini
ispatlamak kolaydr. Bu konuda metafizikte birtakm
misaller bulunabilir. Nihayet bu metot, herkese
sanld gibi, ksaltlp zetlenemez; zira daha sk sk
grlen tekerlemelere ve daha yararsz teferruata
den, bu metodu kullananlardan baka yazarlar
yoktur.
65. Mesel bana yle geliyor ki, btnn
kendi blmnden ak ve kesin olarak daha byk
ZERNDE DENEME 85
olduunu anlamak iin bir btn fikrini ve bir blm
fikrini edinme tarz zerinde durup derince dn
mek yeter. Bununla beraber ada birok geometri-
ciler, klidesi bu trl nermeleri ispatlamay ihmal
etti diye yerip knadktan sonra, bunu telfi eylemeye
girimektedirler. Gerekten de sentez, hibir eyi
delilsiz brakmyacak kadar pek ok titizdir; o bize
ancak, kendisinin baka nermelerin ilkesi diye
kabul eyledii bir tek nerme hakknda tfette
bulunur: buna ramen bu nermenin edeer olmas
da gerekir. Onun iin bir geometrici, btnn kendi
blmnden daha byk olduunu ispat etmek
tedbirinde yle bulunur.
nce, tarif olarak, bir blm bir baka btne
eit olan bir btn daha byktr; ve mtearife
olarak da, ayn ey kendisine eittir, nermelerini
kurar. Onun ispatlamaya girimedii tek nerme
budur. Bundan sonra o, yle muhakeme yrtr:
Bir blm bir baka btne eit olan bir
btn, bu baka btnden daha byktr (tarif
dolaysiyle), fakat bir btnn her blm kendi
kendine eittir (mtearife dolaysiyle); yleyse bir
btn kendi blmnden daha byktr.(')
(1) Bu belgitlcme, nl bir adamn matematik unsurlarndan
alnmtr. Bu belgitlcme yazarnn selikasnda yledir: 18.
D tfi, Majus esi cujus pars alteri toli oequaUs esi; minus ver
quod parti alteriur aequale. 73. Axio, dem esi aequale
sibimetipsi Theor. Totum majus est su parte. Demoustr.
Cujus pars alteri toti aequalis est, id ipsum altero majus.
( 18). Sed quaelibel pars lolius parti totius hoc est, sibi ipsi
acqualis est (S 73). Ergo, totum gualibet sua parte majus est.
86 NSAN BLGLERNN KAYNAI

tiraf edeyim ki bu muhakemenin benim anlya-


bileceim bir duruma getirilmesi iin bir yoruma
ihtiyac olacaktr. Her ne olursa olsun, bana yle
geliyor ki, trif teoremden ne daha ak, ne de daha
kesindir, dolaysiyle de ona delil grevini gremez.
Bununla beraber tam bir tahlile misal olarak bu
belgitleme verilmektedir; zira, denildiine gre, bu
belgitleme bir ncl bir trif. teki ncl de
edeer bir nerme olan" bir kyasta vardr; bu ise
tam bir tahlilin almetidir.
66. Eer geometrcilenn tahlilden kasdettikle-
ri ey bu ise ben bu metottan daha yararsz bir ey
grmem. phesiz ki geometririlerin daha iyi bir
metotlar vardr; onlarn yapm olduklar ilerleyiler
bunun delilidir. Hatt belki de onlarn tahlili ancak
almetler bu konuda geometriye elverili olduklar
iin, teki ilimlerde kullanlabilecek olan tahlilden
pek uzaklam grnmektedir. Her ne olursa olsun,
tahlil etmek, bana gre sadece, nceki ameliyelerin
yardmlamasndan sonulanan bir ameliyedir. Bu
ameliye sadece, fikirlerimizi trl trl karlatr
mak ve bu yoldan yryerek, aralarndaki bantlar
ve husule getirebilecekleri yeni fikirleri bulup ortaya
koymak iin bu fikirlerimizi tekibetmekten ve unsur
larna ayrmaktan ibarettir. Bu tahlil bulularn ger
ek srrdr, nk bizi daima, eyann kaynana
yerii batan gtrmektedir. Ayn zamanda az fikir
sunmak ve bunu da daima en basit bir tedri ile
yapmak gibi bir stnl vardr. Mphem ilkelerle
z e r in d e d e n e m e 87

ve kesinlie ve incelie aykr olabilecek her eye


dmandr Hakikati hi de genel nermelerin yard-
miyle deil, fakat daima bir nevi hesap ile, yani en
elverili bir tarzda, grlm olan bulularla karla
trmak iin kavramlar terkibederek ve unsurlarna
ayrarak arar. Mutat olarak ekime ve tartmalar
ancak oaltan triflerle dahi deil, fakat her fikrin
douunu aklyarak arar. Bu teferruat dolaysiyle
grlyor ki tahlil, muhakemelerimize kesinlik ve
aklk verebilecek tek metottur; dolaysiyle sonu
olarak da hakikatin aratrlmasnda takibedilmesi
gereken tek metottur. Fakat tahlil, bunu kullanmak
istiyen kimselerde, ruh ameliyelerindeki geliip iler
leyileri hakknda byk bir bilginin bulunmasn
gerekli klar.
67. yleyse, ilkelerin sadece, geilmi olan
balca yerleri farketmeye yarayabilen birtakm so
nular olduklar vargsna varmak gerekir; lbirentte
ki dizi gibi bunlar da ileriye gitmek istediimiz vakit
yararsz olduklarndan geri dnmemize yaryan are
leri kolaylatrmaktan baka bir ey yapmazlar.
Bunlar her iki tarafa da yanyan hakikatleri ksaca
gsterecek hafzay tatmin etmeye, dolaysiyle de
ekimeleri ksaltmaya elverseler bile genel olarak o
kadar mphemleirler ki bunlar ihtimamla kullanl
madklar takdirde ekimeleri oaltrlar, dolaysiyle
de konuyu alelde birtakm sz sorularna dkverir-
ler. Sonu olarak birtakm bilgiler edinmenin tek
yolu fikirlerimizin kaynana geri dnp gitmek,
88 NSAN BLGLERNN KAYNAI

bunlarn douunu takibetmek ve bunlan mmkn


btn bantlara gre birbirleriyle karlatrmaktr;
tahlil etmek denilen ey ite budur.
68. Mutat olarak, birtakm ilkelere sahibol-
mak gereklidir, denilir: bu dorudur; fakat ya ben
ok yanlyorum, yahut da, bu zl sz tekrar
edenlerin ou istediklerini hi de bilmiyorlar. Hatt
bana yle geliyor ki biz ilke olarak ancak kendimizin
kabul etmi bulunduklarmz sanyoruz, dolaysiyle
de bakalarn, bunlan kabul etmeyi reddettikleri
vakit bu ilkelerden mahrum olmakla sulandryoruz.
lkeler diye, gerekince zel hallere uygulanabilecek
birtakm genel nermeler kastediliyorsa acaba kimde
bu gibi nermelerden yok ki! Fakat bunlar sahibol-
mann da ne gibi bir meziyeti olur? Bunlar, doru
olarak uygulanmalann hibir eyin retmedii bir
takm mphem zl szlerdir. Bir adamn byle
ilkelere sahibolduunu sylemek onun, dnd
ey hakknda birtakm ak fikirlere sahibolabilecei-
ni sylemek demektir. yleyse, eer birtakm ilkele
re sahiholmak gerekiyorsa bu, daha sonra daha az
genel birtakm bilgilere inmek zere buradan ie
balamann gerektii anlamna gelmez: Fakat b zel
hakikatleri ivice incelemi olmak, dolaysiyle de
soyutlamadan soyutlamaya giderek genel nermelere
kadar gitmek gerektii anlamna gelir. Bu trl
ilkeleri tabiatiyle. bunlara iletmi olan zel bilgiler
belirler; bunlarn btn genilii grlyor, dolay-
siyle de bunlarn daima kesinlikle doru olarak
ZERNDE DENEME. 89

kullanlacana kanaat getirilebilir. Bir adamn bu


gibi ilkelere sahib olduunu sylemek onun, kendine
konu yapt, dolaysiyle de her taraftan aklk ve
incelik salad sanatlar ile ilimleri iyice bildiini
sylemek demektir.
SEKZNC BAHS

Kabul Etmek, Reddetmek, H km Vermek.


Muhakeme Yrtmek, Kavramak Mdrike

69. Biz fikirlerimizi birbirleriyle karlatrd


mz vakit bunlar hakkndaki uurumuz bunlar bize,
kendilerinde gz nnde tuttuumuz taraflardan
birbirinin aynym gibi tantr; bu fikirleri dr kelime
siyle birbirine balarken belirttiimiz ey kabul etmek
denilen eydir; yahut ibu uur bunlar bize ayn
deillermi gibi tantr; deildir kelimesiyle bunlar
birbirinden ayrrken belirttiimiz ey de, reddetmek
denilen eydir. Bu ift ameliye hkm vermek
denilen eydir. Bu, tekilerin tabi bir sonucu olduu
apak bir eydir.
70. Hkm vermek ameliyesinden muhakeme
yrtmek ameliyesi doar. Muhakeme yrtme sa
dece, birbirlerine bal olan hkmlerin bir zincirle-
niinden ibarettir Bu son ameliyeler, zerinde dur
mann en az zaruri olduu ameliyelerdir. Birok
mantklarn bir sr kitaplarda bu konuda sylemi
olduklar eyler bana tamamiyle fuzuli ve hibir
kullanl yeri bulunmyan eylermi gibi gelmekte
dir. Ben, bu deneyii aklamakla yetineceim.
71. Konumada ok kere teredddetmeksi-
zin, ok yeni muhakemelerin nasl gelitirebildii
ZERNDE DENEME 91

sorulmaktadr. Bu muhakemelerin btn blmleri


imdiki an iinde hazr mdr? Eer hazr deillerse,
(muhtemel olduu zere; zira zihin pek saydaki
fikirleri hep birden kavramyacak kadar pek snrl ve
dardr), yleyse zihin ne gibi bir tesadfle dzenli
olarak iini grr? Daha nce anlatp ortaya konmu
olan hususlarda bu kolayca anlalr.
Bir adam bir muhakeme yrtmek niyetinde
bulunduu anda, ispatlamak istedii nermeye yapt
dikkat yrtecei muhakemenin baka baka
blmlerinin sonucu olan temel nermeleri kendisine
srasiyle kavratr. Eer bu nermeler birbirlerine
kuvvetle bal iseler bu adam bu nermeleri o kadar
hzla dolaverir ki hepsini birden grm olduunu
tasarlyabilir. Bu nermeler kavranlnca ilk olarak
anlatlmas gereken nermeyi gz nnde tutar. Bu
suretle, bu nermeyi ap aklyacak olan fikirler
kendisinde, bu fikirler arasndaki balantnn dzeni
ne gre uyanrlar. Ayn ameliyeyi ncsne ve
ilahirihi olmak zere,kendi muhakemesinin sonucu
na ulancaya kadar tekrar etmek iin buradan
kincisine geer. Demek oluyor ki zihni bunun btn
blmlerini ayn zamanda kavramaz; fakat bunlarn
arasndaki balant dolaysiyle; aa yukan, yksek
sesle okuyan bir kimsedeki gzn konumadan daha
hzl olmas gibi gz sz amak zere bunlar daima
yeteri kadar hzla dolaverir.
Bir muhakemenin btn blmleri btn tefer-
ruatiyle kavranlmakszn bu muhakemenin btn
92 NSAN BLGLERNN KAYNAI

sonularnn nasl kavranlabilecei belki de sorula


caktr. Ben bunun ancak, bize senli benli olan
veyahut da daha iyi bildiklerimize gre byle olmak
tan uzak bulunmyan konular zerinde konutuu
muz vakit vukua geldii cevabn veririm. leri
srdm olayn farkna varlabilecei tek durum ite
budur. Baka herhangi bir durumda fikirlerin birbir
lerine pek ok zayf olarak balanm bulunmalar
dolayisiyle bunlarn, yava yava uyanmasndan ileri
gelen eyden tereddtle bahsedilir: yahut da, bir
sonuca varlmadan bahsedilir, bu ise bilgisizliin bir
sonucudur.
72. Bundan nceki ameliyelerin faaliyeti dola-
ysiyle, veyahut hi olmazsa bunlardan bazlarnn
faaliyeti dolaysiyle ve tam fikirler edinildii vakit ve
bunlar arasndaki bantlar bilindii takdirde, bu
husustaki uurumuz, kavramak ad verilen ameliye
dir. Sonu olarak da, iyi kavramak iin gerekli olan
temelli bir art da, eyay daima, kendilerine elveren
fikirlere uyarak tasarlamaktr.
73. Bu tahliller bizi mdrikeden, mutat olarak
edinilen fikirden daha doru ve gvenilir bir fikir
sahibi olmaya gtrr. Mdrikeye bilgilerimizden
ayn bir meleke olarak baklr, dolaysiyle de, bilgile
rimizin birleiverdikleri bir yer gziyle baklr. Bu
nunla beraber, daha ok ak olarak konumak
amaciyle, mdrikenin sadece, ruh ameliyelerinin
koleksiyonu veyahut kombinezonu olduuna inan
yorum. nsann kendi fikirlerini kavramas veyahut
ZERNDE DENEME 93

farkna varmas, dikkat etmesi, dnmesi, ayrdet-


mesi, hatrlamas, bunlar soyutlamas, takibetmesi,
tahlil etmesi, teyideylemesi, inkr eylemesi, hakla
rnda hkm vermesi, muhakeme yrtmesi, bunlar
kavramas; mdrike ite budur.
74. Ben bu tahlillerde kendimi, ruh ameliyele-
rinin bamlln ve hepsinin de birinci ameliyeden
nasl ktklarn gstermeye verdim. Biz, farkna
vardmz kavraylarla karlamakla ie balarz.
Bundan sonra biz, baz kavraylar hakknda daha
keskin bir uura eriiriz, bu uur dikkat oluverir. Bu
andan itibaren fikirler birbirlerine balanr: sonu
olarak biz de, daha nce karlam bulunduumuz
kavraylarn farkna varrz, dolaysiyle de, bu kavra
ylarn farkna varm olan yaratn ayn olduumu
zun farkna varrz: anmsamay vcuda getiren de
ite budur. Ruh kendi kavraylarn uyarr m,
muhafaza eder mi, yoksa sadece bunlarn almetleri
ni mi hatrlar? Bu ise muhayyile, derin dnme,
hfzadr: dolaysiyle de eer ruh kendi dikkatini
kendi bana kullanrsa, bu da teemmldr. Nihayet,
bundan da btn tekiler doar. Ayrdeden, karla
tran, terkibeden, unsurlarna ayran ve tahlil eden
aslnda teemmldr; nk bunlar sadece, dikkati
gdecek trl tarzlardr. Tabi bir srayla hkm,
muhakeme, anlay ite buradan kp teekkl eder,
dolaysiyle de mdrike buradan husule gelir. Fakat
teemmln faaliyetini salyan trl tarzlar, bir bu
kadar ayr ve baka baka ameliyeler olarak gz
94 NSAN BLGLERNN KAYNAI

nnde tutmak gerektiine inandm; nk bunlar


dan doan sonularda azlk veya okluk vardr.
Temml mesel, fikirleri ayrdetmeye nem verdii
vakit bunlan brbirleriyle karlatrmakla fazladan
bir ey yapm olur: bunlan terkibetmeye ve unsurla-
nna ayrmaya nem verdii vakit de olduklan gibi
birbirleriyle karlatrm olur ve bu ie bylece
sonuna kadar devam edip gider. Eyay kavramak
istenilecek tarza gre ruhun ameliyelerinin az ok
oaltlabilecei phe edilmeye demez. Hatt bu
ameliyeler, uurdan ibaret olacak tek bir ameliyeye
bile irca edilebilirler. Fakat an blmek ile yeteri
kadar blmemek arasnda bir ortalama vardr. Hatt
bu konuyu apaydn bir yle daha yeni birtakm
tahlillerden de geirmek gerekir.
DOKUZUNCU BAHS

Muhayyilenin Aksaklklarna Ve Faydalarna Dair

75. Nesneler yokken kavraylarmz uyarmak


gcmz bize, en acayip ve birbirine yabanc fikirleri
bir araya getirip ve birbirine balamak gcn de
salar. Muhayyilemizde yeni bir kla girebilecek
hibir ey yoktur.Muhayyilenin, bir konunun zellik
lerini bir baka konuya iletmesi serbestlii dolaysiyle
o, birok konular gzelletirmek iin tabiata yetecek
olan eyleri bir tek konuda bir araya getirip toplar.
Muhayyilemizin fikirlerimizi bu elinde bulundurma
tarzndan, ilknce hibir ey hakikate daha aykr
gelmez. Gerekten de, eer biz bu ameliyeye hkim
olmazsak bu ameliye bizi, muhakkak ki yoldan
karp artacaktr: Fakat bu ameliye, eer kendisi
ni bir dzene koymasn bilirsek, bilgilerimizin belli
bal zenbereklerinden biri olacaktr.(')

( I) Ben buraya kadar muhayyileyi yalnz, nesneler yokken kavra


yllar uyaran bir ameliye olarak aldm: fakat imdi de. ben bu
ameliyenin sonularn gz nnde tuttuuma gor< bunlar
kullanma tarzna kendimi yaklatrmakta hibi mahzur gr
myorum: dolaysiyle de. hatt ben bunu yapmak zorunda
ym: ite bundan dolaydr ki ben bu bahiste muhayyileyi,
fikirleri uyararak bunlardan bizim isteimize! daima daha yeni
birtakm kombinezonlar vcuda getiren bir ameliye olarak
96 NSAN BLGLERNN KAYNAI

76. Fikirler arasndaki balantlar muhayyile


de iki trl olur: bazan istenilerek; baka defalarda
da yabanc bir intiban sadece bir sonucu olurlar,
tekiler mutat olarak daha az kuvvetlidir, yle ki
bunlar daha kolay kesebiliriz. Berikiler ok kere o
kadar kaynamtrlar ki bunlar ykp yok etmek
bizim iin imknszdr: bunlar memnuniyetle tabi
sanlr. Hepsinin de faydalan ve mahzurlar vardr;
fakat sonuncular, zihinlere ne kadar ok iddetle
etkide bulunurlarsa o kadar ok faydal veya tehlikeli
olurlar.
77. Dnleni anlatmak yolu, istiyerek yapt
mz balantlann en ok belirli ve elle tutulur
rneidir. Yalnz bu yol tek bana, bu ameliyenin
bize salad faydalan gsterir; dolaysiyle de hakl
olarak konumak iin alnmas gereken tedbirler, bu
ameliyeyi bir dzene koymann ne kadar g olduu
nu gstermektedir. Fakat, dnleni anlat yolu
nun zaruretinden, kullanndan, kaynandan ve
gelimesinden hemen bahsetmeyi kendime konu
edindiim iin ben, muhayyilemin bu blmnn
faydalarn ve mahzurlarn ortaya koyup aklamak
iin burada durmyacam. Ben, herhangi bir yabanc
intiban sonucu olan, fikirler arasndaki balantya
geiyorum.
alyorum. Bylece muhayyil kelimesinin bundan byle bana
gre iki ayn anlam bulunacaktr; fakat bu, hibir ikircillie yol
amyacaktr; nk, bu kelimeyi kullanacam hal ve artlar
dolaysiyle, bilhassa gz nnde tutacam anlam her defasn
da belirliyeceim. (Condillac)
Z E R N D E D E N E M E 97

78. Bunlarn faydal ve zaruri olduklarn


sylemitim. Mesel, bizim dmek tehlikesiyle kar
karya bulunduumuz bir tehlikenin grl bizde
lm fikrini uyarmas gerekirdi. Demek oluyor ki
dikkat ilk frsatta, bu balanty salamamazlk ede
mez; hatt dikkat bu balanty, en ivedi ve zorlu
milin kendisini zorlamas lsnde daha kuvvetli
bir duruma getirecektir: bu ise, varlmz hakkndaki
uurdur
Mallebranche bu tabi balanty veyahut bizdek
balanty, doutan beri vardr diye sanmtr. Der
ki: nsann kendinden yksekte grd, dolaysiyle
de, iine dmek tehlikesinde bulunduu, yahut da
zerimize dmeye ve bizi ezmeye hazr olan herhan
gi bir byk cisim hakkndaki fikir, bize lm
bildiren fikre, bizi kamaya ve kamak isteine
hazrlyan bir heyecanla, tabiatiyle balanmtr. Bu
balant asla deimez, nk bu balantnn daima
ayn kalmas zaruridir; dolaysiyle de bu balant,
ocukluumuzdan beri bizde bulunan, beyin telleri
nin bir durumuna dayanr.(')'
Eer deneyi bize lml olduumuzu gstermi
olmasayd, lm fikrinden ok uzak olacamz iin
biz, ilknce ldn greceimiz kimse karsnda
pek arp kalacaktk. Demek oluyor ki bu fikir
edinilmitir, dolaysiyle de Mallebranche, tabi olan
eyi, yahut da bizde doutan beri bulunan eyi.

(1) Hakikatin Aratnlmas. kitap II, bahis S.

NSAN BLGLERNN KAYNACI F 7 - 8


98 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

insanlarn hepsinde ortaklaa bulunan eyle kartr


m olduu iin yanlmtr. Bu yanlma herkesin
dt bir yanlmadr. Ayn duygularn, ayn ameli-
yelerin ve ayn vesilelerin her yerde ayn sonulara
yol aacaklarnn farkna varmak istemez.(') Herhan
gi bir doutan eye, dolay isiyle de tabi bir eye
bavurulmak istenilmektedir; yle ki bu ey duyula
rn faaliyetinden, ruh ameliyelernin almasndan
ve ortaklaa hal ve artlardan nce gelmi olsun.
79. Bizde yabanc intibalar dolaysiyle teek
kl eden fikirlerin balantlar faydal olsalar bile ok
kere tehlikelidirler. Hele terbiye bizi, utan veyahut
namussuzluk fikrini namussuz olarak yaamak fikri
ne. ruh bykl veyahut yiitlik fikrini kendi
kendinin canna kymak fikrine veyahut, hakarette
bulunmu olan kimsenin cann almak kasdiyle kendi
cann tehlikeye atmak fikrine balamasna yatknla
trp altrsn; bin Romallarn, teki de Avrupann
namus telkkisi olan iki btl fikirle kar karya
gelinmi olacaktr. Bu balantlar iyi kt yala
tutunur ve srp giderler. Huyun edindii kuvvet,

(1) Olgun hir adamn bir ilkenir vanbanda douverm olduu


farzedilmekte, dolaysiyle de bana, bu adamn kendisini bir
ilkeye brakverip vermemek iin saknp saknmad doru
mudur, diye sorulmaktadr. Bana gre, yk sanyorum ki, hi
bilinmiyen bir eyden korkulmad iin lmden korkuyor
diye deil, fakat ayaklarnn herhangi bir eye dokunabilecei
tarafa ayaklarn ynelttiim bana tabii geldii iin kendisini
bu ilkeye brakverir. (Condillac)
Z E R N D E D E N E M E 99

artlan sra gidilen tutkular, dolaysiyle de vanlan


durum, bu balantlarn dmlerini sktrr veya
hut zp koparrlar.
Bu gibi btl fikirler, karlam bulunacamz
ilk intibalar olduklar iin bize birtakm sz gtrmez
ilkelermi gibi grnmekte gecikmezler. Anlatm
olduklarmn hepsinde yanlma apak olup bunun
nedeni de bellidir. Fakat, bir an iin nasl olup da
aldanlm olduunu anlyamakszn sonunda btn
glnlnn farkna vanlan baz acayip muhake
meleri arasra yrtm olmyacak kimse yoktur. Bu
gibi muhakemeler ok kere sadece fikirler arasndaki
acayip herhangi bir balantnn sonucudur: bu ise
benim vncm iin aa drc bir neden olup
dolaysiyle de biz kavramak iin bu bakmdan pek
glk ekeriz. Bu neden, bu kadar gizli bir ekilde
bulunduuna gre onun, alelade bir insana yaptr
mak istiyeceini muhakemeler hakknda da bir
hkm verilebilir.

80. Genel olarak, trl hal ve artlarda ald


mz intibalar bizi, artk ayramadmz fikirleri bir
birlerine balamaya srklerler. Mesel, daha ok
gze arpan tebihlerde baz dnce tarzlarna ve
baz karakterlere ait fikirleri sezilmez bir ekilde
birbirine balamyacak insanlarla dp kalklamaz.
Gze arpar bir sima ve ahsiyetleri olan kimseler
bakalarndan ite bunun iin daha ok houmuza
gider veya gitmez: zira sima, holuk veyahut tiksin-
100 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

tiyle birlikte olmadan uyanmyan fikirleri balam


bulunduumuz bir yz zellikleri topluluudur.
Onun iin, bakalar hakknda simalarna bakarak
hkm vermeye mtemayil bulunuumuza, dolay-
siyle de arasra bakalar hakknda ilk temasta bir
uzaklama veyahut yaknlama duyuumuza ama
maldr.
Bu balantlarn bir etkisi dolaysiyle, baz kim
selerin lehine ar derecede kayarz, dolaysiyle de,
bakalarna kar tamamiyle hakszlkta bulunuruz.
nk dmanlarmzda olduu gibi dostlarmzda da
bizi eken her ey, bunlarn bize duyurduktan ho
veya naho duygularla tabi olarak birleip balanr:
ve sonu olarak da, bakalarndaki en iyi meziyetle
rin bize kendilerinin seyyielerine katr gibi grn
meleri gibi bazlarndaki aksaklklar da kendilerinde
en sevimli diye farkna vardmz eyden daima
herhangi bir letafel edinirler. Bu balantlar ite
bundan dolay btn davranmza etkide bulunur
lar. Sevgimizi veyahut kinimizi beslerler, sevgi veya
saygszlmz perinlerler, kran veyahut inkisar
mz kkrtrlar, dolaysiyle de, bazan farkna varl
makta pek sknt ekilen u sempatileri, antipatileri
ve btn u acayip meyilleri husule getirirler. Descar-
tes'n ilk sevdii kimse a olduu iin a gzleri
daima sevmi olduunu bir yerde okumu olduumu
sanyorum.
S 81. Delilikten geldiklerinin farkna vard
vakit Locke fikirler arasndaki balantlarn en byk
Z E R N D E D E N E M E 101

tehlikesini gsterdi.(') Der ki: Pek uslu ve baka her


eyde saduyusu pek iyi olan bir adam herhangi bir
mesele hakknda ayn derecede deli olabilir; yle ki
tmarhanelere konulanlarn her biri eer, kendi
zihninde birdenbire vukua gelecek sert bir intiba
dolaysiyie veyahut da zel bir fikirler nevine uzun
bir dikkat dolaysiyie, badaamyan fikirlerin, birle
ik bir duruma gelecek kadar kendi zihninde pek
kuvvetle olduunu bir yerde okumu olduumu
sanyorum.
82. Bu dnn doru olduunu iyice anla
mak iin, bnye bakmndan, muhayyile ile deliliin
ancak az veya ok olmak dolaysiyie farkl olabilecek
lerinin farkna varmak yeter. Her ey hayat ruhlar
nn beyne gelilerinin iddet ve bolluuna baldr.
te bundan dolay ryalarda kavraylar o kadar
canl olarak teressm ederler ki uyanld vakit,
yaplm olan yanlmay kavramakta arasra zorluk
ekilir. Muhakkak ki bu, bir delilik lhzasdr. Deli
kalm olmak iin, beyin tellerinin, yeniden eski
durumlarna gelemiyecek kadar pek an bir iddetle
sarslm olmaiann farz eylemek yeter. Ayn sonu
daha yava bir ekilde de husule gelebilir.

83. Sandma gre, avarelik anlannda, kendi


kendini kahramanlan sand baz romanlar aklndan
geip uydurmyacak kimse yoktur. Ispanyada ao

(1) Kitap II. bahis II, 13 de: aa yukar ayn eyi tekrar eder
bahis 13, 4, ayn kitaptan. (Condillac)
102 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

kurmak ad verilen bu kuruntular mtat olarak


beyinde ancak birtakm hafif intihalara yol aarlar,
nk insan kendini bunlara az verir, dolaysiyle de
bunlan, uramak zorunda bulunulan daha gerek
nesneler ok gemeden eritip datrlar. Fakat hele
herhangi bir hzn konusu ortaya kversin, en iyi
dostlarmz bizden uzaklatrsn, dolaysiyle de bizi,
nce houmuza gitmi olan her eyden tiksindirsin,
bu takdirde, kendimizi btn keder ve hznmze
brakvermi olacamz iin bizim gzde romanmz,
bizi bundan kurtarp ferahlandracak tek fikir olacak
tr. Hayat ruhlar bu atoda azar azar o kadar derin
temeller kazacaklardr ki bunun seyrini artk hibir
ey deitirmiyecektir: bu atoyu kurarak uyuyup
kalacaz, ryalar grerek bu atoda oturacaz; ve
en sonra da, hayat ruhlarnn intiba:, az daha olmu
olacamz aynna gerekten sezilmezcesine varm
bulunaca vakit uyannca biz bu olmadk acayiplikle
rimizi birtakm gereklikler sanacaz. Pire limanna
urayan btn gemilerin kendine ait olduklarn
sanan u Atinaldaki deliliinin belki de bundan
baka sebepleri yoktu..
84. Bu aklama, beyni pek gevek olan
cinsten gen kimseler iin roman okumann ne kadar
tehlikeli olduunu anlatabilir. Bunlarn, eitimin
mtat olarak pek az eitmi bulunduu zihinleri,
kendi yalarnda tabi tutkular okyan birtakm
kuruntular hrsla yakalayp kavrar. Bu tutkular bu
kuruntularda Ispanyada en gzel atolar kurmak
iin gerekli olan malzemeyi bulurlar. Hoa gitmek
Z E R N D E D E N E M E 103

arzusu ne kadar ok olursa ve kendilerine aralksz


yaplan kibar yaltaklanmalar kendilerini bu zevkte n*.
kadar ok tutarsa onlar da bunlar o kadar ok ie
kartrrlar. Bu takdirde insann ban gen bir kza
evirmesi, onun melek gibi olduunu kendine temin
etmesi veyahut houna gitmi olan herhangi baka bu
kahraman olduunu anlatmas ve kendisine yaklaan
adamlarn hepsini Medorlarm gibi sandrmas iin
belki de hatif bir keder bu ie elverir.
85. Bu gibi mahzurlar olabilecek pek farkl
maksatlarla yazlm birtakm kitaplar vardr. Kurun
tulu ve tehlikeli muhayyile sahibi kimselerin yazm
bulunduklar baz din diyanet kitaplarndan bahset
mek istiyorum. Bu kitaplar bir kadnn beynini
bazan, kendisinin ermi olduuna, meleklerle konu
tuuna veyahut hatt Cennet'te imdiden meleklerle
birlikte bulunduuna onu inandracak kadar evirebi
lirler. Her iki cinsiyetteki gen adamlarn bu gibi
eserler hakknda daima kendi muhayyilelerinin huyu
nu suyunu bamlarnca aydnlatlm olmas pek dilee
deer bir eydir.
86. Biraz nce ortaya koyup aklam oldu
um delilikler gibi delilikleri herkes tanr. Kendileri
ne ayn adn verilmesi dnlmeyen baka sapkn
lklar da vardr; bununla beraber nedenleri muhayyi
leden gelen sapknlklarn hepsi ayn snfa konulma
ldr. Delilik yalnz yanlmalarn sonularna dayana
rak belirlenince, onun balad nokta tesbit edile
mez. yleyse delilii, farkna varlmadan, fikirleri
104 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

tamamiyle karmakark bir tarzda dayantran, do-


laysiyle de bazan hkmlerimize veyahut davran
mza etkide bulunan bir muhayyileye dayatmak
gerekir. Bu byle olunca, bundan kimsenin yakasn
kurtaramyaca muhtemeldir. En akll uslu kimse
en deli kimseden ne iyi ki ancak, muhayyilesindeki
sapknlklarn konusu sadece hayatn mtat seyrine
katlan ve kendisini geri kalan insanlarla daha az gze
arpar bir ekilde tezada dren birtakm eyler
olaca iin farkldr. Gerekten de, dkn olduu
herhangi bir tutkunun baz vesilelerde, eyann kendi
muhayyilesi zerinde brakt kuvvetli intbaa gre
hareket etmesine mtemadiyen yol amyacak, dola-
ysiyle de kendisini ayn yanlmalara drmiyecek
olan kimse nerededir? Bir adam bilhassa kendi
davran taanlarnda gzden geiriniz; zira akln
saknlacak yeri ou kimseler iin ite burasdr.
Hatt en zeki olan kimsede bundan daha ok
kavrayszlk ve tedbirsizlik ne olabilir! sterse azck
bir haan bile kendisine yanlm olduunu kavratsn,
o yine de nefsini slah etmiyecektir. Kendisini yanl
tp kandrm olan ayn muhayyile onu yine de
yanltp kandracaktr; siz de onun, birincisine benzer
bir yanlmaya dmek zere olduunu greceksiniz
de kendisini bundan yana bir trl ikna edemiyecek-
siniz.
87. Souk beyinlerde vukua gelen intibalar bu
beyinlerde uzun mddet barnp kalrlar. Mesel, d
grnleri arbal ve dnceli olan kimselerin.
Z E R N D E D E N E M E 105

mtemadiyen ayn huy ve hareketleri muhafaza


etmekten baka bir stnlkleri yoktur; eer bu da
bir stnlkse. lk bakta phe edilmi olmyan
anlardaki delilik kendilerini bir mddet gzetliyen
kimseler iin farkna varlmas daha kolay bir duruma
ite ancak bundan dolay gelir. Aksine olarak heye
can ve faaliyetin fazla olduu beyinlerde intibalar
silinir, yenilenir, delilikler birbirini kovalar. Bakln
ca, bir adamdaki zihinde saknlmyacak baz huy ve
hareketler bulunduu grlr; fakat o bu konuda o
kadar hzla deiir ki bunun zar zor farkna varlr.
88. Muhayyile gcnn snrlar yoktur. Zor
luklarmz azaltr ve hatt silip ortadan kaldrr,
dolaysiyle de hazlarn btn deerini salyan eniyi
onlara yalnz kendisi verebilir. Fakat arasra bizim en
insafszca can skntmz da yine muhayyiledir: acla
rmz artrr, grp greceimiz btn aclan bam
za ullandnr, dolaysiyle de sonunda haneri gs
mze saplar.
Bu sonulan kavratmak iin ben nce, duyular
muhayyile rtenine etkide bulunmakla bu rgenin
duyular zerinde tepkide bulunduunu sylyorum.
Bu hususta pne edilemez: zira deneme byle bir
tepkiyi, en az elstik olan gvdelerde belli eder.
kinci olarak, bu rgenin tepkilerinin, duyulann
ediminden daha keskin olduunu sylyorum; nk
bu rgen duyulara yalnz bunlarn husule getirmi
olduktan kavrayn gerekli kld tek kuvvetle
tepkide bulunmaz, fakat bu kavraya skdan skya
106 N SA N B tL G L E R N tN K A Y N A I

bal olan ve bundan dolay da uyanmazlk edememi


olan btn kavraylarn birleik kuvvetleriyle tepki
de bulunur. Byle olunca, muhayyilenin sonularn
anlamak g deildir, onun iin misallere gelelim.
Bir elemin kavranl benim muhayyilemde,
muhayyilemin kendileriyle sk bir balants bulunan
btn fikirleri uyarr. Tehlikeyi grrm, dehete
derim, perian bir hale gelirim, gvdem zar zor
mukavemet eder, elemim daha da keskinleir, buna
lm artar, dolaysiyle de, muhayyilemin bu ile
derinden derine ilgilenmi olmas iin, ilk anlannda
bulunan hafif bir hastalk da beni mezara gtrebilir.
Aranm olduum bir haz, kendisinin bal
olabilecei ho fikirlerin hepsini ayn derecede izive-
rir. Muhayyile, edindii kavraylardan biri iin
birok kavraylar duyulara gnderir Hayat ruhla
rm, benim karlatm duygulardan her eyimi
elimden alabilecek her eyi silip sprr bir hareket
iindedir. Bu durumda, duyulardan aldm kavray
lara ve muhayyilenin husule getirdii kavraylara
kendimi tamamiyle vermi olacamdan ben en kes
kin hazlar duyarm. Hele bir, muhayyilenin faaliyeti
durduruluversin; ben hemen sanki bir periler lemin
den kyormuum gibi olurum; gzlerimin altnda
kendilerine saadetimi atfeylediim nesneleri gr
rm, bunlar aranrm, fakat artk grmez olurum.
Bu aklama ile, muhayyile hazlannn, her ne
kadar mtat olarak aksi syleniyorsa da, tekileri
kadar gerek ve tekileri kadar fizik olduklarn
Z E R N D E D E N E M E 107

tasarlyorum. Onun iin artk yainz bir tek misal


veriyorum.
Nikristen muztarip, dolaysiyle de ayakta dura-
myan bir adam, en az umduu bir anda, artk yok
olmu bulunduunu sand bir olunu tekrar grve
rir: artk bir strab kalmaz. Bir an sonra evi tutuur:
artk hibir zaf kalmaz. Kendisinin yardmna ko
mak dnld vakit o zaten tehlikenin dnda
bulunur. Muhayyilesi birdenbire ve iddetle etinmi
olduundan gvdenin btn blmleri zerine tepki
de bulunur, dolaysiyle de bu blmlerde kendisini
kurtaran iddetli ve ni dee getirir.
Sandma gre muhayyilenin en alacak etki
leri ve sonular ite bunlardr. Bundan sonraki
bahiste ben, muhayyilenin hakikate sunmasn bildii
birtakm eitli elenceler hakknda birka sz syli-
yeceim.
ONUNCU BAHS

Hakikate Sunduu eitli Zevkleri Muhayyile


Nereden Bulup karr?

89. Muhayyile kendi zevk enilerini, eline


alarak evirip evirdii konuyu gzelletirmek iin
tabiattan, onun en gle ve sevimli tarafn armak
hakkndan edinir. Hibir ey ona yabanc deildir;
daha parlak grnebildii andan itibaren her ey
kendisine has bir duruma gelir. O, bir tarhn en gzel
ieklerinden getirdii her eyden haznesini kuran
bir andr. O, srf hoa gitmek arzusuna kaplm
olduu iin aklndan ok hevesine danan hoppa bir
kadndr. Daima ayn derecede mlteft ve nazik
olduu iin zevkimize, tutkulanmza, zayf hallerimi
ze uygun gelir; biri canl ve bunaltc haliyle; teki
yksekten ve soylu davranleriyle birdenbire yakalar
ve artr. Bazan gle sohbetlerle ho vakit geirtir,
bazan da klanndaki ataklkla mesteder. Orada
ilgiyi ekmek iin yumuakla; burada ilendirmek
iin bezginlik ve gzyalanna bavurur; ve gerekirse
de, glmelere yol amak iin birdenbire gizlenip
kalr. Basksna pek de gveni olduu iin hevesini ne
varsa her eye ulatrr. Bazan, en baya ve en dk
eylere byklk vermekten; bazan da, en cidd ve
yce eyleri drmekten ve gln yapmaktan
Z E R N D E D E N E M E 109

holanr. Her ne kadar elledii ne varsa hepsinin klk


ve grnn deitirirse de ok kere, yalnz hoa
gitmek istedii vakit, baar gsterir; fakat bunun
dnda, baarszlktan baka bir ey elinden gelmez.
Basks, tahlil basksnn balad yerde sona erer
90. Alacan yalnz tabiattan almaz, fakat en
ho ve en gln eylerden de alr, yeter ki btl
dnceler buna imkn versin. Bu dncelerin
doru olduklarna inanmaya meyyal isek bunlarn
yanl olmasnn ne deeri vardr. Muhayyilenin
ardsra gittii eyler bilhassa enili zevklerdir, fakat
o hakikatin zdd deildir. Btn bu kuruntular, kyas
edilirlerken bizim kendi bilgilerimizle ve btl dn
celerimizle ayn mahiyette olduklar vakit iyidirler;
fakat muhayyile bunlardan uzaklat andan itibaren
artk sadece birtakm acayip ve olmyacak fikirler
dourur. Sandma gre Despreauxnun(') dnce
sini pek doru yapan da ite budur:
Hibir ey doru kadar gzel deildir; yalnz
doru sevimlidir.

(1) Jcan - Eticnne Despraux bir Fransz rakkas, bestekr ve


dram yazar olup 1748 de Paris'te domu ve 1920 de yine bu
ehirde lmtr. Srasiyle opera ve saray temsil yerleri
mfettilii yapm. Konservatuvara profesr olmutur. Ze
kiydi ve edebiyatla urard. 1806 da Mes Passe - Tamps adl,
trk ve arklardan ibaret eserini yaymladyd. Bunu L'A rt
de la Danse adl trkden ibaret bir nazm takibetmitir.
Operaya ait birok eserleri vardr. (eviren)
110 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

O, her yerde hatt masalda bile hkmran


olmaldr. (')
Gerekten de, doru masala aittir: bunun sebe
bi, eyann masaln bize muhakkak gsterdii gibi
olmalar deil, fakat ak ve munis hayallerle gster
mesi, dolaysiyle onlarn bizi yanlmaya srklemek-
sizin bizim houmuza gitmeleridir.
91 Hibir ey doru kadar gzel deildir:
bunun aksakln gidermek im muhayyile ona
kendisini gzelletirmeye en elverili olan fikirleri
balar ve bu balayla da, salamlk ve holuk
bulunan bir btn tekil eder. iir bu konuda bir sr
rnek vermektedir. Doru denilen ey olmaynca
daima gln olacak kuruntusunun, kuruntu olma
ynca ok kere souk olacak hakikati ssledii ite
burada grlr. Bu halita daima hoa gider, yeter ki
ssler, dikkatle seilmi ve akllca yerli yerlerine
konulmu olsun. Ss gzel bir kimse iin neyse
muhayyile de hakikat iin odur: muhayyile hakikate,
onu lyk bulunabilecei btn meziyet ve stnlk
lerde gsterip ortaya koymak iin btn yardmlarda
bulunmaldr.
Ben, muhayyilenin bu blm zerinde daha
fazla durmyacam; bu, baka bir eserin konusu
olacaktr: benim plnm iin, bundan bahsetmeden
gememek elverir ve yeter.
(1) Franszcas yledir:
Rien n'est beau que le vrai; Ic vrai seul est aimable
II doit regncr partout, ct meme dans la Fable, (eviren)
ON BRNC BAHS

Akla, Zihne Ve Zihnin Trl Cinslerine Dair

92. nceleyip anlatm olduumuz btn ame-


liyelerden biri vardr ki, sonu olarak, mdrikeyi
donatp onarr: bu da, akldr. Bu konuda ne gibi bir
fikre varlrsa varlsn medeni ilerde ancak aklla
davranlabileceine ve dolaysiyle de hakikatin arat
rlmas iinde ileri gidilebileceine herkes inanmakta
dr. Bundan da akln, ruh ameliyelerimizi bir dzene
koyma tarznn bilinmesinden baka bir ey olmad
sonucuna varlmaldr.
93. Bu suretle dndm aklamakla tea
mlden uzaklatm sanmyorum: ben sadece, bana
hibir yerde yeteri kadar doru grnm olmyan
bir kavram belirliyorum. Hatt ben, akla kar yalnz,
onun ok mphem bir tarzda ele alnm bulunmas
dolaysiyle savrulan kfrleri de haber veriyorum.
Kendi ruhumuzun ameliyelerini akll uslu sevk ve
idare etmeye lyk vasta ve areleri verdii vakit
tabiat bize bir vey ana muamelesi mi yapar,
denilecektir? Byle bir fikir akla gelebilir mi? Ruh,
sz konusu eylemi olduumuz btn amellerle
mtehalli olmyaca vakit bundan tr, bu ameli-
yeleri arya ve ktye kullanmas dolaysiyle kendi
sknt ve dertlerinin bunlar olduu iin, daha m
N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I
112

mesut olduu sylenecektir? yleyse tabiat bize, ok


kere felketimize alet ve sebebolan bir az, iki kol ve
baka rgenler verdi diye neler syleyip durmamal
yz ki! Belki de biz var olduumuzu duymak,
dolaysiyle de, ancak igdleriyle babaa kalacak
kadar bizi hayvanlardan stn klabilen btn ameli-
yeleri terk etmek istiyecek kadar bir hayata sahibol-
mamz istiyeceiz.
94 Fakat denilecek ki, ruh ameliyelerini
kullanacamz tarz hangi tarzdr? Bu iin aratrlma
s birok abalarla, buna ramen pek az bir baaryla
yaplm deil miydi? Buun bunda daha iyi baarya
ulalacakm diye vnlebilir mi? yleyse ben,
akla leilmi olarak ermediimiz iin yanp yaklyo
rum diye karlk veririm. Fakat daha ok hibir eyi
arya vardrmyalm. Ruh ameliyerini iyice inceliye-
lim, bu ameliyelerin btn geniliini tanyalm,
fakat bunlarn zayflarn kendimizden gizlemiyelim;
bu ameliyeleri iyice ve doru olarak ayrdedelim,
bunlarn asln fasln sezelim, stnlklerini ve ar
lklarn gsterelim, karlk olarak birbirlerine yap
tktan yardmlan grelim; en sonra da, bunlan ancak
gcmzn yettii nesnelere uygulyalm. dolaysiyle
de ben size, bunlan nasl kullanacamz retmeye
sz veriyorum. Durumumuzun gerekli kld kadar
paymza akl dm olduunun farkna varacaz;
dolaysiyle de, eer vanmz youmuzu borlu bulun
duumuz kimse bize ltuflann ihsan buyurmazsa, bu
ltuflan bilgelikle esirgemiyebilir.
Z E R N D E D E N E M E 113

95 Aralarndaki fark dahi iyi sezdirmek iin


birbirine yaklatnlmas yerinde olacak ameliye
vardr. Bu ameliye: igd, delilik ve akldr.
gd sadece, faaliyeti hi de emrimizde bulunma
yp iddeti dolaysiyle varlmzn barnp kalmasna
hakkiyle yardm dokunan bir muhayyileden ibaret
tir. gd hfzay, teemml ve teki ruh ameliye-
lerini bir yana brakr. Delilik aksine olarak, btn
ameliyelerin faaliyetini kabul eder; bu ameliyeleri
sevk ve idare eden ll ve dzenli bir muhayyile
dir. En sonra da akl, muhakkak ki ruhun btn
ameliyelerinden ortaya kar. EerPope('), bu eyler
hakknda birtakm fikirler edinmi olmasn bilseydi
akln aleyhinde o kadar ok atp tutmu olmazd,
dolaysiyle de u sonuca pek o kadar varmazd:
Akln stnln bouna vyorsun,
Acaba akl igdye tercih edilmeli mi?
Bu melekeler arasnda ne gibi mukayese yapdr
ki!
gdy Tanr, akl da insan gder. C)
96. Aslnda akla stn, uygun ve aykr olmak
arasnda burada bir ayrma yapmak kolaydr. Ruhun,

(1) Alexandres Pope, klsik bir ngiliz airi olup 1688 de


Londra'da domu. 1744 Twickemham da lmtr. (eviren)
(2) Franszcas udur:
En vains de la raison tu vantes l'excellence.
Doit-elle sur l'instinct avoir la prtfirence?
Enire ces facultes quelle comparaison!
Dieu dirie l'instinct et l'homme la raison. (eviren)
114 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

duyular yoluyla girememi olduklar iin baz ameli-


yelerini kapsamyan her hakikat stndr. Srf,
zerlerinde zihnimizin durup alabilecei birtakm
fikirleri kapsyan bir hakikat akla uygundur. En
sonra da, iyi sevk ve idare edilen ruhun ameliyelerin-
den ortaya kan bir nermeyi yalanlyan bir nerme
akla aykrdr.
97. Akl kavramnda ve muhayyile hakknda
vermi olduum yeni teferruatta(') ancak, bu bl
mn ilk sekiz bahsinin konusu olmu bulunan ameli-
yelerin fikirleri girer. Bununla beraber, hem team-
mle uymak iin, hem de mdrike ameliyelerinin
trl konularna daha doru olarak iaret etmek iin
bu eyleri ayr olarak gz nnde tutmak yerinde bir
eydi. Hatt ben; saduyuyu, zihni, zeky, nfuz
kabiliyetini, derinlii, sezii, muhakemeyi, ferasati,
zevki, ihtiras, meziyeti, dehay ve derin heyecan
ayrdeyledii vakit teammln takibedilmesi gerekti
ine inanyorum; bununla beraber btn bu eyler
hakknda yalnz bir tek kelime svlemek bana yete
cektir.
98. Saduyu ve zek sadece tasarlatr veyahut
akldan geirtirler, dolaysiyle de yalnz, zerinede
durulup uralan nesnenin mahiyeti bakmndan
ayrlrlar. Mesel iki kere ikinin drt ettiini anlamak
veyahut da btn bir matematik dersini anlamak da
tarsalamaktr; fakat u farkla ki birine saduyu,

(I) Bundan nceki bahis. ( C o n d illa c )


Z E R N D E D E N E M E 115

tekine de zek denir. Bunun gibi, birtakm alelde


ve dina gzlerimizin nnde bulunan eyleri akl
dan geirmek iin sadece saduyuya gerek vardr;
fakat birtakm yeni eyleri, hele bunlar eer az ok
geni ve yaygn iseler, akldan geirmek iin zekya
gerek vardr. Saduyunun konusu, demek oluyor ki,
sadece kolay ve mtat olan eydedir gibi grnr.
Dolaysiyle de, daha aprak ve daha yeni eyleri
tasarlatmak veyahut akldan geirtmek zeknn yapa
ca itir
99. Fikirlerimizi tahlil edecek iyi bir metot
bulunmamas yznden biz, ok kere kendi kendimi
zi yle byle dinleyip duymakla yetiniriz. Mtat
olarak kendisine, herkesin azna dm olmasna
ramen pek mphem bir kavram ykletilen zihin
kelimesinde bunun misali grlmektedir. Bunun
anlam ne olursa olsun bu kavram, tahlil eylemi
bulunduum ameliyelerden ileri gidemez; fakat bu
ameliyeler ayn ayr, alndklarna, biroklan birleti-
didiklerine veyahut hepsi bir arada toptan gz
nnde tutulduklarna gre, kendilerine mtat ola
rak zihin ad verilen baka baka kavramlar vcuda
getirilir. Bununla beraber bunun sebebi, bizim bunla-
n stn bir ekilde sevk ve idare etmeyiimiz ve
bunlann da mdrikenin faaliyetini gsterileridir.
Ruhun kendi kendine zar zor hkim olduu ameliye
ler bu ad hak etmezler. Mesel hfza ve hfzadan
nceki ameliyeler zihni vcuda getirmezler. Hatt
ruh faaliyetinin konusu sadece alelde ve mtat
116 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

eyler olsa bile bu dahi, sylemi olduum gibi, yine


de saduyudan ibarettir. Zihin hemen bundan sonra
gelir; dolaysiyle de, her frsatta, mdrikenin btn
ameliyelerini pek iyi gdmesini bilecek ve bunlar
mmkn olan btn kolaylkla kullanacak bir adam
en yksek merhalesine varm olacaktr. Bu, rnei
hibir vakit bulunmyacak olan bir kavramdr; fakat
trl yerlerinden az ok uzaklalabilecek ve, bu
vastayla da, alt cinsler hakknda herhangi bir edinile
bilecek sabit bir anahtar elde etmek iin bunu farz
eylemek gerekir. Ben, adlandrlm olan cinslerle
yetiniyorum.
100. Nfuz kabiliyeti eyann iine kadar szp
girmek iin yeteri kadar dikkatin, teemmln ve
tahlilin bulunmasn gerekli klar; dolaysiyle, bu
konudaki btn ihtimalleri gelitirecek kadar kendi
lerine verilen ve bunlarn nereden geldiklerinin
grlmesine medar olan derinlii de gerekli klar;
neden ibaret bulunduklarn ve neden ibaret buluna
caklarn anlamay dahi gerekli klar.
101. Sezi ve muhakeme eyay birbirleriyle
karlatrrlar, bunlarn farkn ortaya koyarlar, do-
laysiyle de, bunlarn her birinin deerini doru
olarak verirler; fakat birincisi daha ziyade derin bilgi
ve dnceyi ilgilendiren eyler hakknda kullanlr.
kincisi ise pratii ilgilendiren eyler hakknda syle
nir. Felsefe aratrmalarnda sezi, hayat davrann
da ise muhakeme gerekir.
Z E R N D E D E N E M E 117

102. Fetanet sadece, konuyu daha kolayca


yakalamak iin veyahut bakalarna daha iyi kavrat
mak iin dnvermekte yaplmas bilinen becerikli
liktir; bu ise teemml ve tahlil ile birlikte olan
muhayyileyle yaplamaz.
103. Zevk o kadar elverili bir duymak tarzdr
ki teemmln yardm olmakszn eyann kadrinin
farkna vanlr, veyahut da, eya hakknda hkm
vermek iin hibir kurala bavurmakszn farkna
varlr. Zevk, seilmi nesneler zerinde erkenden
mmaresede bulunduu iin bunlar daima mevcut
mu gibi alkoyan, dolaysiyle de bunlar tabiatiyle
birtakm karlatrma rnekleri yapan bir muhayyi
lenin sonucudur. Bundan dolay da selim zevk mtat
olarak ince ve kibar kimselerin nasibidir.
104 Biz aslnda fikirleri yaratmayz; sadece,
terkipler ve unsurlarna ayrmalarla, duyulardan ald
mz fikirleri mezcederiz. cat, birtakm yeni kombi
nezonlar yapmasn bilmeye kalmtr. Bu cinsten iki
trl kombinezon vardr: meziyet ve deha.
Meziyet bir sanatn veyahut belli bir ilmin
fikirlerini, bunlardan tabiatiyle beklenilecek sonula
r husule getirmeye has bir ekilde mezceder. Bazan
daha ok muhayyileyi, bazan da daha ok tahlili
gerekli klar. Deha meziyete, deta yaratn olan
zihin fikirlerini ilve eder. Yeni sanatlar veyahut ayn
sanatta eil yeni neviler, hatt bazan da zaten
bilinmekte olanlardan stn olan neviler icadeder.
Eyay yalnz kendisine ait olan birtakm grlere
118 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

gre gz nnde tutar; yeni bir ilmin douunu salar


yahut mevcut ilimlerde vanlabilmek umulmyan ha
kikatlere bir yol aar. Kendisinden nce seilen
ilimlere, bu ilimlerin ulaabilecekleri sanlmyan bir
aydnlk ve kolaylk serper. Bir meziyet adamnn,
bakalarna da ait olabilecek bir karakteri vardr: bu
adama ulalr, hatt bazan da bu adam alr. Bir
deha adamnn kendine has bir karakteri vardr. Bu
adam taklidedilmez. Bundan dolay da, kendisini
takibeden byk yazarlar, dhinin baarya ulat
nevi denemeyi ender olarak snarlar. Corneillein,
Molierein ve Ouinaultnun hibir taklid edebileni
olmamtr. Bu gibi taklid edebilenleri h yazarlarmz
da olacaktr.
Deha genilik ve yaygnlkla vasflandrlr. Ge
ni olarak o, bir nevi iinde byk ilerleyiler yapar:
yaygn olarak da, snrlarn dnmekte deta zorluk
ekilen bir sr nevileri, belli bir dereceye kadar bir
araya getirip birletirir.
105. Derin heyecan, duyulduu vakit tahlil
edilemez; nk bu anda insan kendi teemmlne
hkim deildir: fakat bu heyecan duyulduu vakit
nasl tahlil edilebilir? Husule getirdii sonular gz
nnde tutularak tahlil edilebilir. Bu esnada sonula
rn bilinii, bunlarn nedenlerinin biliniine ulatra
caktr. dolaysiyle de, bu neden ancak, zaten tahlille
rini yapm olduumuz birtakm ameliyelerin herhan
gi biri olabilir.
Z E R N D E D E N E M E 119

Tutkular teemmlmz kullanamyacamz gi


bi bizi pek iddetle sarstklar vakit biz, birbirine
uymyan binlerce duygu duyarz. nk tutkular az
veya iddetli olduklarna gre muhayyile de, az veya
ok kkrtlm olaca iin, herhangi bir balantlar
bulunan, sonu olarak da, iinde bulunduumuz
durumla herhangi bir balantlar olan duygulan az
veya ok iddetle uyarr.
Ayn artlar altnda bulunacak ve ayn tutkular
duyacak, fakat bu tutkularla eit olmyan bir kuvvet
derecesiyle karlaacak iki adam farz edelim. Bir
yandan, mesel kocam Horace, Corneillede tasvir
edilmi olduu gibi, cumhuriyetin selmeti iin ken
disine kendi z ocuklarn feda ettirecek u Romal
ruhu ile ele alalm. Olunun katn haber alnca
karlat intiba, son hadlerine varm vatan sevgi
siyle an ve eref sevgisinin husule getirebilecei
btn duygularn mphem bir topluluundan ibaret
tir; nk o ite bundan dolay iki olunun mahvolu-
una yaknmyacak ve bir ncsnn de hayatn
feda etmesini dileyecektir. Kendisini heyecana getir
mi olacak duygular ite bunlardr: fakat acaba o
bunlar btn teferruatlariyle ifade etmekte midir?
Hayr: bu, byk tutkularn anlatlacaklar yol deil
dir. Hatt o bunlarn en az iddetli olanlarn bile
tantmakla da yetinmiyecektir Kendisine daha ok
iddetle etkide bulunann tabiatiyle tercih edecektir,
dolaysiyle de bunda duracaktr, nk, bunun teki
duygularla bu duygunun sahibolduu balant yzn
120 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

den bu duygu tekileri de yeteri kadar kapsar. mdi


bu duygu nedir? Kendi olunun lm olmasn
istemektir; zira byle bir istek ya bir baba ruhunda
hi yer bulmaz; yahut yer bulunca da bu ruhu iyi kt
batanbaa kaplyacak yalnz bu istek olmaldr. te
bundan dolay da, kiiye kar kendi olunun ne
yapabilmi olaca kendisine sorulduu vakit u
cevab verecektir: lseydi!
Bir baka yandan, ailesinin an ve erefine ve
cumhuriyetin selmetine kar duygulu olmakla bera
ber kocam Horacea gre ok daha zayf birtakm
duygular duymu olacak bir Romal farz edelim;
bana yle geliyor ki bu Romal hemen hemen btn
soukkanlln elden karmyacaktr. Vatann an
ve sevgilisiyle kendisinde husule gelecek duygular
ona daha az zayf olarak etkide bulunacak, dolaysiy-
le de bu duygularn her biri aa yukar eit derecede
onu sarsacakt. Bu adam bu duygulardan birini
tekinden daha ok ifade etmeye srklenmiyecek,
bylece de bunlar btn tefematleriyle anlatm
bulunmas tabi bir ey olacakt. Cumhuriyetin mah
volmu bulunduunu, dolaysiyle de, olunun ura
m olduu erefsizlii grmekle ne kadar a a duydu
unu syliyecekti; kendi karsna onun kmaya bir
daha cesaret etmesini yasak edecekti ve lmn
dileyecei yerde, onun sadece kendi kardelerinin
kbetine uram bulunmasnn daha iyi olacana
hkmedecekti.
Derin heyecandan ne anlalrsa anlalsn, insan
kendisini ancak Corneillein kocam Horecen yeri
Z E R N D E D E N E M E 121

ne koyabileceini fark etmek iin bu heyecan souk-


kanln zdd olduunu bilmek yeter: kendini, benim
aklmdan geirmi olduum insann yerine koymak
ayn ey deildu Bir misal daha verelim.
Eer Musa, n yaradlndan bahsetmi olun
ca, Tann'nn byklne daha az nfuz etmi
olsayd, bu yce varln gcn gstermek iin daha
ok tafsilta giriecekti. yleyse yle demekle
yetinir. Tanr k olsun dedi, k da oldu. Bu ksa ve
zl tbirlerin ayn zamanda uyardklar fikirlerin
says ve gzellii dolaysiyle bu tbirlerin ruha
alacak bir tarzda etkide bulunmak stnlkleri
vardr, dolaysiyle de bunlar bu sebepten tr yce
ad verilen eydirler.
Bu tahlillerin sonucu olarak benim, derin heye
can hakknda edindiim kavram udur: derin heye
can, karlat hal ve artlar gayretle gz nnde
tutarken, bu artlarn husule getirebilecekleri btn
duygularla iddetle yerinden oynam olan ve kar
lat eyi de ifade etmek iin kendi duygulan
arasnda tabiatiyle en iddetli ve tekilere bunlarla
sahibolduu sk balant dolaysiyle yalnz bana
edeer bulanan duyguyu seen bir adamn halidir.
Eer bu hal yalnz geici ise, bir nkteye yol aar ve
eer uzun mddet devam ederse tam bir eser husule
getirebilir. Soukkanllk muhafaza edilerek, airle
rin bu hale borlu bulunduklar gzel paralan tahlil
etmeye allm olsayd derin heyecan taklidedilebi-
lirdi; fakat kopya aslna daima eit olur mu?
122 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

106. Zihin, en mtat ve belli fikirlerden


uzaklaan fikirlerin edinilmesine medar olan alettir:
fikirlerimiz, her insan zihnini tekil eden ameliyelerin
nevine gre, ite bundan dolay pek farkl mahiyette
dirler. Az muhayyileyle ok tahlil kabul edeceimiz
insandaki sonularla, ok muhayyileyle az tahlil
kabul edeceimiz insandaki sonular ayn olmazlar.
Yalnz muhayyile byk bir tenevv gsterebilir,
dolayisiyle de birok neviden birtakm zihinler vcu
da getirmeye yeter. Bunlarn her birinin rnei
yazlarmzda vardr; fakat hepsinin birer ad yoktur.
Zaten, zihni btn sonulariyle gz nnde tutmak
iin, mdrike ameliyelerinin tahlilini yapmak yet
mez; tutkularn da tahlilini yapmak ve, btn bu
eylerin nasl imtiza ettiklerinin ve bir tek eyde
toplanp birbirlerine kartklarnn da farkna var
mak gerekir. Tutkularn etkisi o kadar byktr ki
ok kere mdrikenin onsuz hemen hemen hi mma-
resesi olmyacak; dolaysiyle de bir zihne sahibolmak
iin de bir insanda arasra yalnz birtakm tutkular
eksik kalacaktr. Hatt bunlar, baz meziyetler iin
mutlaka zaruridirler. Fakat tutkularn bir tahlil edilii
daha ziyade, bilgilerimizin yalnz kayna sz konusu
edilen bir eserden bunlarn geliip ilerleyiinin ele
alnp incelenecei bir esere ait olacaktr.
107. Benim, ruhun ameliyelerini ele alp
incelediim tarzn balca fayda ve stnl, sadu
yunun, zihnin, akln ve bunlarn ztlarnn, fikirlerin
birbirleriyle balantsndan ibaret bulunan ayn bir
Z E R N D E D E N E M E 123

ilkeden ayn suretle nasl doduklarnn aka grl


mesidir; ve daha da geriye doru gidilince bu
balantnn iaretlerin kullanl dolaysiyle husule
geldiinin anlalmasdr. lke ite budur. Ben ii,
imdiye kadar anlatlm olanlar zetlemek suretiyle
sona erdireceim.
Akln ok olmas lsnde insan daha ok
teemmlde bulunabilir. Bu son meleke, demek
oluyor ki, teemml husule getirir. Bir yandan,
teemml bizi dikkatimize hkim klar; bir baka
yandan da, bize fikirlerimizi birbirlerine balatr:
demek ki hafzaya da yol aar. Tahlil buradan doar,
tahlilden anmsama teekkl eder, bu ise muhayyile
ye yol aar (ben bu kelimeyi burada, kendisine
vermi olduum anlamda alyorum).
Muhayyile teemml vastasiyle gcmzn yetti
i bir ey olur, dolaysiyle de ancak muhayyilemize
gcmzn yetmesinden uzun zaman sonra, hfza-
nn faaliyet ve mmaresesi emrimizde bulunur; bu iki
ameliye ise tasarlay husule getirirler.
Mdrike muhayyileden, tasarlamaktan ibaret
olan ameliyenin tahlilden farkl olmas gibi farkldr.
Ayrdetmeye, kyaslamaya, terkibetmeye, unsurlar
na ayrmaya, hkm vermeye, muhakeme yrtme
ye dayanan ameliyelere gelince bunlar birbirlerinden
doarlar, dolaysiyle de bunlar, muhayyile ile hfza-
nn dorudan doruya sonulardr Ruh ameliyeleri-
nin douu ite bundan ibarettir.
124 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Btn bu eyleri iyi kavramak, dolaysiyle de,


mdrikeyi vcuda getiren (bilmeli ki ben bu kelimeyi
tekilerinin anlamna alyorum) ameliyelerin husu
siyle farkna varmann ve mdrikiye, kendi husule
getirdii ameliyelerden ayrdetmenin nemi vardr.
Bu eserim btn bundan sonra ite bu farkla
uraacaktr: bu fark bunun temelidir. Bu fark:*
kavramyacak olanlar iin bundan sonra her ey
karmakark olacaktr.
NC BLM

Basit Fikirlere Ve aprak Fikirlere Dair

1. Ben aprak fikir diye, birok kavraylarn


birleiine veyahut koleksiyonuna; basit fikir diye
ise, tek bana gz nnde tutulan bir kavraya
diyorum.
Locke der ki('): Duyularmza arpan zellik
ler, aralarnda hibir ayrlk veya uzaklk olmyacak
kadar eyann kendisinde birbirleriyle pek kuvvetle
birlemi ve birbirlerine pek kuvvetle karm ol
makla beraber; ne de olsa, bu trl zelliklerin ruhta
husule getirdikleri fikirlerin ruha basit bir tarzda ve
hibir karma olmakszn duyular yoluyla girdikleri
muhakkaktr. Zira, hareket ve scaklk hep birden
grld vakit, elde bir balmumu parasnn yumu
aklk ve scakl duyulduu vakit olduu gibi grme
ve dokunma ok kere, ayn zamanda ayn nesne
dolaysiyle trl fikirleri her ne kadar kkrtsa bile,
yine de, bylece ayn konuda bir araya gelmi olan
basit fikirler, zihne trl duyu yollariyle giren fikirler
kadar iyiden iyiye seiktirler. Mesel bir buz para
snda duyulan soukluk ve sertlik ruhta, bir leyln
kokusu ve beyazl, yahut da ekerin kokusu ve bir

(1) Kitap II. bahis 2.8 1.


126 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

gln kokusu kadar birtakm seik fikirlerdir: onun


iin bir insana gre, her biri ayr ayr ele alnnca her
trl terkipten uzak olan, dolaysiyle de ruhta ancak,
belki de trl fikirlerde sezilemiyecek bulunan tama-
rrivle veknesak bir kavray husule getiren bu basit
fikirler hak kndaki ak ve seik kavray kadar hibir
ey apak deildir.
Her ne kadar kavraylarmz az veya ok iddet
li olabilirse de, bunlardan her birinin birok baka
kavraylardan terkibedilmi olduunu tasarlamak
haksz olurdu. Srf ayn derecede gz alta olmadkla
r iin birbirinden ayrlan birtakm renkleri birbirine
kartrnz, bunlar ancak bir tek kavray husule
getireceklerdir.
Az uzak bantlar bulunan btn kavraylarn
ayn bir kavrayn trl dereceleri olarak gz nnde
tutulduu muhakkaktr. Fakat mevcut kavraylar
kadar bunlar iin ad bulunmad iin bu kavraylar
baz snflara ayrmak zorunda kalnmtr. Ayn ayr
ele alnnca bunlardan basit olmyacak bir tek bile
yoktur. Mesel karn beyaz olmasna yol aan kavra
y unsurlarna nasl ayrmaldr? Bu beyazlkta
kavray tekil edecek daha baka birok kavraylar
sezilecek mi?
2. Ruhun btn ameliyeleri. kaynaklarnda
ele alnnca ayn derecede basittirler, zira bu takdirde
bunlarn her biri sadece bir kavraytr. Fakat daha
sonra bunlar, el birliiyle etkide bulunmak zere
birbirleriyle karp giderler, dolaysiyle de birtakm
Z E R N D E D E N E M E 127

aprak amel iyeler tekil ederler. Bu durum, nfuz


kabiliyeti, sezgi, fetanet v.s. denilen eylerde iyice
gze arpar.
3. Gerekten basit olan fikirlerden bakasna
kendisinin bal bulunduu daha byk bir koleksi
yonla karlatrld vakit birok kavraylarn vcu
da getirdii bir kavraylar topluluuna da byle
gziyle baklr. Hatt ne kadar aprak olursa olsun,
kendisine birlik fikrini balamakla basit olarak gz
nnde tutulamyacak hibir kavram yoktur.
4. aprak fikirler arasnda bazlar baka
baka kavraylardan mrekkeptir; bir cisim fikri
byledir: bazlar da yeknasak kavraylardan mrek
keptir, yahut daha dorusu birok def? tekrar edilen
ayn bir kavraytan ibarettirler. Bazan bu kavrayla
rn says hi de belli deildir; uzam hakkndaki soyut
fikir byledir: bazan bu kavraylarn says bellidir;
mesel kadem on iki kere alnan bir baparman
kavranldr.
5. Ayn ayr kavraylardan teekkl eden
kavramlara gelince bunlar iki trldr: tz kavramla
r ve, insanlarn trl faaliyetlerine balanan basit
fikirlerden mrekkep kavramlar. Birincilerinin ya
rarsz olmas iin bunlarn, tzler rnek tutularak
yaplm bulunmas, dolaysiyle de sadece bu rnek
lerin kapsad zellikleri, gstermesi gerekir. teki
lerinde bambaka davranlr. ok kere, rneklerini
grmeden bunlar tekil etmek nemlidir; zaten bu
rneklerin, bize kural olabilecek yeteri kadar sabit.
128 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

genel olarak, hibir eyleri bulunmyacaktr. Bu


suretle teekkl etmi olan bir fazilet veya saadet
kavram, zel hallerin artlar kabul veya reddeyle-
melerine gre deiecektir: mphemlik de o derece
ye varacaktr ki hakl hakszdan artk ayrdedilmiye-
ceklir. yleyse bize birok basit fikri istediimiz gibi
seip bir araya getirmekten, dolaysiyle de, bir kere
belli olmu bulunan bu koleksiyonlar, eya hakknda
hkm vermemize medar olacak rnek diye kabul
etmekten baka bir ey kalmaz: an, eref, cesaret
kelimelerine balanan fikirler ite byledir. Ben
bunlara ilk rnek(') fikirler adn vereceim: bu
tbiri, ada metafizikiler olduka kullanmlardr.
6. Mademki basit fikirler sadece bizim kendi
z kavraylarmzda, yleyse bunlar tanmann tek
aresi, nesneler grlnce duyulan ey zerinde
durup iyiden iyiye dnmektir.
7. Ayn bir kavrayn sadece belirsiz bir
tekrarndan ibaret olan u aprak fikirler hakknda
da durum byledir. Mesel uzam hakkndaki mtat
fikre sahibolmak iin, bunun hibir blmn birka
kere tekrar edilmemi gibi gz nnde tutmyarak
kavranln gz nnde tutmak yeter.
8. Geride, fikirleri sadece, bilgimize ulatkla
r tarza gre ele alp incelemek kald iin ben, bu iki
neviden yalnz bir snf vcuda getireceim. yle ki,
aprak fikirlerden bahsedeceim vakit bundan.

(1) Architypes (eviren)


Z E R N D E D E N E M E 129

trl kavraylardan teekkl etmi olanlarn, yahut


da belli bir ekilde tekrar edilen ayn bir kavrayann,
yahut da belli bir ekilde tekrar edilen ayn bir
kavraytan teekkl etmi bulunanlarn kasdettiim
anlalmaldr.
9. Kendilerini snrlandrm bulunduum an
lamda ele alnnca aprak fikirler ancak tahlil
edilerek anlalabilirler; yani bunlar, terekkbetmi
bulunduklar basit fikirlere irca eylemek, dolaysiyle
de, ortaya klarndaki geliip ilerleyileri takibet-
mek gerekir. Biz, mdrike kavramn ite byle
ednmizdir. Bu na dein hibir filozof, bu metodun
metafizikte kullanlabileceini bitmemitir. Bunu te
lfi eylemek iin onlarn bavurmu olduklar areler
sadece muphemlii artrmlar, dolaysiyle de eki
meleri oaltmlardr.
10. Bundan, eyann zelliklerinin bir nevi ve
birinci dereceden bir farkla aklanmak istenildii
tariflerin yararszl sonucuna varlabilir. Locke gs
termitir ki(') bunlar kullanmak imknszdr, dolay-
siyle de onun, buna ilk iaret etmi bulunan kimse
olmas olduka tuhaftr. Kendisinden nce gelip
gemi olan filozoflar, tarif edilecek fikirleri tarif
edilmiyecek fikirlerden ayrdetmesini bilmedikleri
iin onlarn yazlarndaki mphemlik hakknda bir
hkm verilebilir. Dekartlar fikirler hakknda yap
labilecek tariflerden ok daha ak birtakm fikirler

(1) Kitap III, bahis 4.

NSAN BLGLERNN KAYNACI F. 9 - 10


130 NSAN B il G IL E R IN N K A Y N A C I

bulunduunu bilmiyor deillerdir: fakat onlar, sezil


mesi ne kadar kolay gnrse grnsn bunun
sebebini bilmiyorlard Bylece onlar, pek aprak
fikirleri tarif etmenin yaarsz olduuna hkm ver
dikleri halde pek basit fikileri tarif eylemek iin
birok gayretlerde bulunurlar Bu da, felsefede en
kk adm atmann ne kadar g olduunu gsterir
kinci olarak, tarifler, biraz aprak, eyler
hakknda doru bir bilgi vermeye az elverilidirler.
En iyilerinin hatt eksik bir tahlil kadar bile deeri
yoktur. unku bunlar daima veresiye bir ey katr,
yahut da aksine olarak, gven getirmek iin elde
gerekli kurallar yoktur Tahlilde, eyin treyiinin
asl kendisini takibetmck zoru vardr. Onun iin tahlil
iyi yaplnca muhakkak ki herkesi kendi etrafnda
toplanm bulacak, dolaysiyle de ekimelere bir son
verecektir.
II. Her ne kadar geometriciler bu metodu
biliyorduysalar da kendilerine tazirde bulunamamaz-
lk edilemez. Bazan onlar eyann gerek dou ve
oluunu sezmiyebilirler, dolaysiyle bu. yaplmas g
olmyan frsatlarda olabilir. e geometrinin karma
sndan itibaren bunun delili zaten gze arpar.
Nokta, her taraftan kendini sona erdiren, kendin
den baka snrlar bulunmayan yahut da, ne uzunlu
u, ne genilii, ne de derinlii olan eydir, dedikten
sonra geometriciler izgiyi vcuda getirmek iin
noktay hareket ettirirler. Bundan sonra da, yzeyi
Z E R N D E D E N E M E 131

vcuda getirmek iin izgiyi, cismi vcuda getirmek


iin de yzeyi hareket ettirirler.
Ben nce, onlarn burada teki filozoflarn ak
saklna dtklerine iaret ediyorum: bu da, pek
basit bir eyi tarif etmek isteidir: bu aksaklk, pek
inanp istedikleri, dolaysiyle de her eyin tarif
edilmesini gerekli klan sentezin sonularndan biri
dir.
kinci olarak, snr kelimesi pek zaruri olarak,
yaygn bir eyle banty o kadar ifade eder ki her
taraftan sona eren veyahut kendisinden baka snrla
r bulunmyan bir eyin tasarlanmas imknszdr.
Her trl uzunluk, genilik ve derinliin mevcut
olmamas da, birinci derecede gsterilmek iin yeteri
kadar kolay bir kavram deildir
nc olarak, uzamsz bir noktann hareketi
tasarlanamaz, dolaysiyle de, bir izgi husule getir
mek zere bu noktann arkasnda brakt iz de
bsbtn tasarlanamaz. izgiye gelince bu, yzeyi
husule getirecek belirlenie gre deil, fakat uzunlu
unun belirleniine gre pekl hareket halinde
tasarlanabilir; zira bu takdirde izgi nokta ile ayn
halde bulunur. Cismi husule getirmek iin hareket
ettirilen yzey hakknda ayn eyler sylenebilir.
12. yice anlalyor ki geometricilerin konusu,
eyann oluuna ve fikirlerin oluuna uymakt; fakat
onlar bunu yapamadlar.
Boyutlariyle birlikte uzam fikri hemen akla
gelmeyince duyular kullanlamaz. Kat fikri, yleyse
132 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

duyularn ilettii fikirlerden biridir. mdi bir kat


alnz ve derinliini dnmeksizin bu katnn bir
ucunu gz nnde tutunuz, derinlii olmyan enine
boyuna yzeyin veyahut bir uzam fikri sizde buluna
caktr. Zira teemmlmz sadece urat eyin
fikridir.
Bundan sonra bu yzeyi alnz ve bunun genili
ini dnmeksizin boyunu dnnz, sizde eni ve
derinlii bulunmyan bir izgi veya boylamasna bir
uzam fikri bulunacaktr.
En sonra geniliine dikkat etmeksizin bu izgi
nin bir ucu zerinde durup iyice dnnz, bylece
siz de, bir nokta veyahut geometride, ne boyu, ne
eni, ne de derinlii yoktur diye kabul edilen ey fikri
hsl olacaktr.
Bu yoldan yryerek siz, zahmet ekmeden:
nokta, izgi ve yzey fikirlerine varacaksnz. Gr
lyor ki her ey, fikirlerin ortaya kn, teekkl
edi dzenleriyle ayn dzende aklamak amaciyle,
deneyi gzden geirip incelemeye dayanr. Bu metot
bilhassa, soyut kavramlar sz konusu olduu vakit
zaruridir: bunlar ak olarak aklamann tek yolu
budur.
13. Basit fikirler ile aprak fikirler arasnda
iki temel fark gsterilebilir: 1) Birincilerinin husule
geliinde zihin znden edilgindir; hibir vakit gr
m olmad bir rengin fikrini, kendine salyamaz:
sonuncularn husule geliinde ise aksine alarak etkin
dir. rneklere gre veyahut istedii gibi fikirleri
\
Z E R N D E D E N E M E 133

burada birletirip toplyan zihindir: bir tek szle, bu


fikirler ancak teemml edilmi bir deneyiin eseridir.
Ben bunlara daha ziyade kavramlar adn vereceim.
2) Basit bir fikrin bir baka basit fikirden an
oluunu bilmek iin elimizde hibir lmz yoktur;
bu ise bu fikirlerin blnmemesinden ileri gelir.
aprak fikirler hakknda durum ayn deildir: en
ileri aklkla, iki saynn fark bilinir, nk bunlann
ortaklaa ls olan birim daima eittir. Ayr ayr
kavraylardan teekkl etmi olduklar iin birim
kadar kesin ve yanlmaz bir lleri bulunmyan
kavramlara ait basit fikirler de zikredilebilir. Eer
sezilemiyecek birtakm bantlar varsa bunlar yalnz
ve yalnz basit fikirler arasndaki bantlardr. Mese
l tombek kelimesinden ziyade ahun kelimesine
balanm olan fikirlerin hangileri olduu yanlsz
bilinir; fakat bu madenlerin renk fark llem basit
ve blnemezdir.
14. Basit fikirler ile aprak fikirler, ayn
derecede hem mutlak, hem de izafi olarak gz
nnde tutulabildikieri iin uygun derler. zerle
rinde durulduu ve baka fikirlere geri gtrlmeksi-
zin teemmle konu yapld vakit bunlar mutlaktr.
Fakat birbirlerine sra sra bal olarak gz nnde
tutulduktan vakit bunlara bant ad verilir
S. lk rnek kavraylarn iki stnl var
dr: Birincisi, bu kavraylann tam olmasdr; bunlar,
zihnin artk kefedecek hibir eyi kalmyacak kadar
kendilerinden pek yetkin bir bilgi edinebildii birta-
134 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

kim sabit rneklerdir. Bu apak bir eydir, nk bu


kavramlarda ancak, zihnin kendi kendine toplayp
bir araya getirmi olaca basit fikirler vardr. kinci
stnlk, birincisinin bir arkasdr: fikirlerin arasnda
bulunan btn bantlarn sezilebilmesine dayanr:
zira, bunlarn teekkl etmi bulunduklar btn
basit fikirleri bilince biz bunlar mmkn olan her
ekilde tekil edebiliriz.
Fakat tz kavramlarnn ayn stnlkleri yok
tur. Bunlar zaruri olarak tam deildir, nk biz
bunlar, daima yeni zellikleri bulup ortaya karabi
leceimiz birtakm rneklere balarz. Sonu olarak
da, iki tz arasnda bulunan btn bantlar bileme
yiz. Deneye deneye, bilgimizi bu bakmdan gitgide
artrmaya almak vlecek bir eydir ama bu
bilginin gnn birinde som ve yetkin klnabilecein
den kvanmak gln olur.
Bununla beraber, sanld gibi bu bginin mp
hem ve kark olmasndan saknmaldr. En kesin
dorulukla tzlerden bahsetmek bize kalmtr, yeter
ki biz fikirlerimizde ve tbirlerimizde bize ancak
srekli bir gzlemin rettii eyi anlyalm.
16. Dnce, ameliye, kavray, duyum, uur,
fikir, kavram gibi mteradif kelimeler metafizikte o
kadar ok kullanlr ki bunlarn farklarna iaret
etmek esastr. Gerek yabanc intibalarla, gerekse de
kendi teemmln kullanmas dolaysiyle ruhun kar
lap duyduu her eye dnce: ruhta herhangi bir
deiiklik husule getirebilecek, bu suretle de onu
Z E R N D E D E N E M E 135

aydnlatp gdebilecek dnceye ameliye: nesnelerle


kar karya gelince bizde husule gelen intibaa
kavray: duyulardan geldii mddete de ibu ayn
kavraya duyum: duyumun farkna varlmasna uur:
bundan, hayal olarak edinilen bilgiye fikir: kendi z
eserimiz olan her fikre kavram adn veriyorum: ite
benim bu kelimeleri kullanrken kasdeylediim an
lam budur. fade ettikleri temel fikre ancak ihtiya
duyulduu lde bunlar gelii gzel birbirinin yerine
alnabilir. Basit fikirlere hem kavray, hem de fikir
denilebilir: fakat bunlara kavram denilmemelidir,
nk bunlar zihnin eseri deildir. Beyaz kavram
denilmemeli, fakat beyazn kavranl denilmelidir.
Kavramlara gelince bunlar da birtakm hayaller
olarak gz nnde tutulabilirler: sonu olarak bunla
ra fikir ad verilebilir, fakat kavray ad hibir vakit
verilemez. Bu da, onlarn bizim eserimiz olmadn
anlatmak iindir. Ataklk kavram denilebilir, fakat
atakln kavranl denilemez. Bir tek szle, ruhta
olup biten intihalarn ancak basit ve blnmyen
birtakm eylermi gibi farknda olduumuz iin
kavray kelimesi basit fikirlere, yahut da hi olmazsa
daha aprak kavramlara gre byle telkki edilen
fikirlere ayrlmaldr.
Benim fikir ve kavram kelimeleri hakknda
yaplacak bir ihtarm daha vardr: nk, birincisi
hayal olarak gz nnde tutulan bir tbiri, kincisi de
zihnin kendisini tekil etmi olduu bir fikri ifade
ettii iin, fikirler ve kavramlar ancak teemmlde
136 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

bulunabilen varlklara ait olabilirler. Hayvanlar gibi


bakalarna gelince bunlarn sadece, birtakm du
yumlar ve kavraylar vardr: bunlar iin sadece bir
kavraytan ibaret olan ey bizim iin, bu kavrayn
bi eyi gsterdii hakknda yaptmz teemml
dolaysiyle, fikir durumuna gelir.
DRDNC BLM

BRNC BAHS

Fikirlerimize Birtakm aretler Verdiimiz


Ameliyelere Dair

Bu ameliye, zihne henz kullanlmam olan


birtakm iaretleri sunan muhayyileden, dolaysiyle
de, bunlarn birbirine balyan dikkatten ortaya
kar. Bu ameliye, hakikatin aratrlmasnda en
temelli ameliyelerden biridir: bununla beraber en az
bilinenlerinden biri de bu ameliyedir. Ruh ameliyele-
rinin faaliyeti iin iaretleri kullan ve zaruri oluu
nun neden ibaret bulunduunu zaten anlatmtm. Bu
iaretleri trl fikir nevilerine gre gz nnde
tutarak ayn eyi ispatlyacam pek fazla ve ayr ayr
ynden bir konunun ele alnp sunulamyaca bir
hakikattir.
1. Aritmetik, iaretlerin zaruri oluuna pek
belli ve elle tutulur bir misal verir. Birime, bir ad
vermi olduktan sonra biz, eer birimin arpm ile
tekil ettiimiz btn fikirler iin srasiyle bu birimi
aklmzdan geirmezsek, saylar bilmek bakmndan
herhangi bir ilerleyi salamak bizce imknsz olur
du. Biz trl koleksiyonlar ancak, kendileri de pek
ayr olan birtakm rakamlarmz bulunduu iin
138 NSAN B L G L E R N N K A Y N A C I

ayrdederiz. Bu rakamlar ortadan kaldralm, kulla


nlmakta olan btn iaretleri ortadan kaldralm:
bunlarn fikirlerini muhafaza etmenin bizce imknsz
bulunduunun hemen farkna varrz. Eer, her biri
kendisine birinin bal klnd iaretmi gibi olacak
birok nesneler gz nnde tutulursa yalnz, en
kk say kavram vcuda getirilebilir m? Bana kalrsa,
ben iki veya saylarn ancak, iki veya tane
baka baka cisimleri tasarladm lde kavrarm.
Eer drt saysna geersem, daha ok kolay olsun
diye, bir yanda iki nesne, te yanda yine iki nesne
tasarlamak zorunda kalrm: alt saysna geersem,
bu nesneleri ikier ikier veya er er bu taraflara
geirmekten kendimi alamam; daha da ileri gitmek
istersem, birok birimi bir tek birimmi gibi gz
nnde tutmak, dolaysiyle de bunlar bu maksatla
bir tek nesnede toplayp bir araya getirmek zorunda
kalrm.
2. Locke('). gerekte yalnz yirmiye kadar
saymak iin adlar tasarlam olduklar iin bin says
hakknda hibir fikirleri olmyan birka yerli Ameri
kaldan bahseder. Ben de onlarn, yirmi bir says,
hakknda bir fikir edinmekte de az ok zorluk ekmi
olacaklarn dahi ilve ediyorum. Bunun sebebi
udur:
Hesabmzn mahiyeti dolaysiyle, belirlenebilen
saylarn hepsi hakknda bir fikir edinmek durumun-

(1) Kitap II, bahis 16, S 6. Onlarla konumu olduunu syler.


Z E R N D E D E N E M E 139
da olmak iin ilk saylara ait fikirlere sahibolmak
yeter. nk ilk iaretler verilmi olunca bizim,
bakalarn da icadetmek iin elimizde kurallarmz
vardr. Aralarnda hibir benzerlik bulunmyacak
birtakm iaretlere her koleksiyonu balyacak kadar
bu metottan habersiz bulunacak kimselerin, iaretle
rin icadediliinde kendilerini gtmek iin ellerinde
hibir yardm edecek areleri olmazd. yleyse yeni
fikirler vcuda getirmek iin bizim kadar kolaylklar
olmazd. Belki de bu yerli Amerikallarn durumu
ite byle bir eydi. Bylece onlarn yalnz bin says
hakknda hibir fikirleri yoktu, hatt ayn zamanda
yirmi saysndan hemen sonra geliveren say hakkn
da bir fikir vcuda getirmek onlar iin kolay bir ey
deildi(').
3. Saylardaki bilgilerimizin ilerleyii yalnz ve
yalnz, demek oluyor ki. her diziye kendisinden
sonraki diziden kendisini ayrdetiren bir ad takarak,
birimi yine kendisine ilvemizdeki doruluktan gel
mektedir. Yzn, bir birimden doksan dokuz kadar
byk ve yz bir kadar kk olduunu biliyorum;
nk bunlarn, birbirini takibeden sayy ifade
(I) Benim burada. Bay de la Condomine'in takririnden beri ilen
srdm hususlardan phe edilemez. Kendisi (s. 67),
saysn ifade etmek iin poellarrarorinkurak tbirinden baka
bir tbir bulunmyan bir insan topluluundan bahseder Bu
insan topluluu pek az elverili bir ekilde ie balam olduu
iin ten ilerisini saymak kendisine kolay gelmemiti. Demek
oluyor ki. temin edildii gibi, bunlarn, kendi aritmetiinin
snrlan olmu bulunmasn anlamakta sknt ekilmiyecektir.
(CodillacJ
140 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

etmek iin benim semi olduum iaret olduklar


n hatrlyorum.
4. Saylar ait fikirlerin, iaretlerinden ayrln
ca ak ve belli(') bir ey olacaklarn dnerek
hayale kaplmamaldr. Burada, zihinde birok birim
leri birbirine balyarak, bunlarn balandklar ad
dan baka hibir ey olamaz. Eer biri bana, bin
nedir diye sorarsa, bu kelimelerin zihnime herhangi
bir birimler koleksiyonunu tesbit ettiinden baka ne
cevap verebilirim? Eer bana bu koleksiyon nedir
diye de sorarsa, bunu ona btn blmleriyle kavrat
mann imknsz olduu apak bir eydir. yleyse
artk, benim iin sadece, bu koleksiyondan nceki
gelimeyi ifade etmek iin icadedilen btn adlar
ona srasiyle gstermek kalyor. Ben kendisine, bir
birimi bir baka birime ilve etmesini, dolaysiyle de
bunlar iki iaretine; bir ncsn ilk ikisine
katmasn ve bunlar ilh... iaretine balanmas
reteceim. Tek olan bu yoldan giderek onu, bine
varncaya kadar saydan sayya gtreceim.
Bundan sonra da onun zihninde ak olabilecek
ey aranlsn: burada ey bulunacaktr: birim fikri,
birimi birok kere kendine katt ameliye fikri,
nihayet dokuz y z doksan dokuz, dokuz y z doksan

(1) Mallebrenche, z mdrikenin kavrad saylarn, duyularn


ald saylardan pek daha stn bir ey olduklarn dnm
t Saint-Augustin (itiraflarnda), Efltuncular ve doutan
fikirlerin btn tarafllar ayn btl dnceye kaplmlardr.
(Codillac)
z e r in d e denem e 141

sekiz, ilh... iaretlerinden sonra bin iaretini tasarla


m olmann htras. Muhakkak ki ne birim fikriyle,
ne de bu fikri oaltm olan ameliye fikriyle bu say
belirlenmitir; zira bu eyler btn tekilerinde de
ayn derecede vardr Fakat, bin iareti ancak bu
koleksiyona ait olduu iin onu belirliyen ve ayrdet-
tiren de yalnz bu iarettir.
5. yleyse, bir insan yalnz kendisi iin hesap
yapmak istiyecei vakit, sanki kendi hesaplarn
bildirmek istiyormu gibi her defasnda birtakm
iaret icadetmek zorunda kalrd. Fakat, matematikte
doru olan ey ne diye teki ilimlerde de olmyacak-
m? Yeni koleksiyonlar kurduka, kendi fikirlerimi
zi tesbit etmek iin birtakm iaretler icadetmi
olmazsak acaba metafizik ve ahlk zerinde durup
hibir vakit derinden derine dnebilir miydik?
Kelimeler btn ilimlerin fikirleri iin, rakamlar
aritmetik fikirleri iin neyse ayn ey olmyacaklar
myd? yle anlalyor ki bu hakikatin bilinmeyii
metafizik ve ahlk eserlerinde sere serpe yaylp
giden mphemliliin nedenlerinden biridir. Bu konu
yu dzenle ele alp incelemek iin, teemmlmzn
konusu olabilecek btn fikirlerimizi yle bir gz
den geirmek gerekir.
6. Bana yle geliyor ki, basit fikirler zerinde
anlatm olduklarma ilve edilecek hibir ey yoktur
Kavraylarmz zerinde ok kere, bunlarn adlarn
dan baka hibir eyi hatrlamakszn teemmlde
bulunduumuz muhakkaktr. Hatt muhayyile bun-
142 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

lan ancak bu iaretlele olan balantlan dolaysiyle


isteimize gre uyarabilir.
Zihin o kadar dardr ki, hepsini birden kendi
teemmlne konu yapmak iin pek ok sayda
birtakm fikirleri aklndan geiremez. Bununla bera
ber bunlarn birounu onun hep birden gz nnde
tutmas gerekir. Onun, bu fikirleri bir araya toplya-
rak bunlar kendisine, bunlar sanki bir tek fikirmi
gibi gz nnde tutturan birtakm iaretler yardmiy-
le yapt da zaten budur.
7. Basit fikirleri bir tek iaret altnda toplad
mz iki durum vardr: bunu rneklere dayanarak
veyahut rneksiz yaparz.
Bir cisim bulurum; bunun yaygn, ekilli, bl
nebilir, kat, sert, hareket edebilir ve dnebilir, sar,
eriyebilir, dvlerek inceletirilebilir, evirip evrile
bilir, ok ar, sabit, altn suyunda entilebilir v.s...
olduunu grrm. Btn bu zellikler hakknda
ayn zamanda ve hep birden bir fikir veremezsem
bunlar ancak, zihnimin nnden birer birer geirdi
im takdirde hatrlyabileceim muhakkaktr; fakat
bunlarn hepsini bir araya getiremeyince eer ben
yalnz bunlardan birini dnmek isteseydim, mesel
rengini dnmek isteseydim: bu kadar eksik bir fikir
bana yararsz olurdu, dolaysiyle de ben bu cismi ok
kere, bu ynden kendisine benziyen cisimlerle kar
trrdm. Bu kmazdan syrlmak iin altn kelimesini
icadederim. Ben bu kelimeye, birer birer sayp
sraladm btn fikirleri balarm. Sonunda yley
z e r in d e denem e 143
se, altn kavramn dndm vakit ben ancak bu
altn sesini, dolaysiyle de, hep birden uyaramadm,
fakat ayn bir nesnede hep bir arada var olmu
bulunduklarn grdm, dolaysiyle de birer birer
ve srasiyle hatrlyacam herhangi bir miktardaki
basit fikirleri bu sese Dalam olmann htrasn
kavrarm.
Demek oluyor ki biz tzler zerinde ancak,
bunlarda fark etmi olduumuz ve, sanki bizim
dmzda nesnelerde bulunuyorlarm gibi, aprak
fikirlerde toplayp bir araya getirmek istediimiz
zelliklerin saysn ve tenevvn belirliyen birta
kim iaretlerimiz bulunduu lde durup iyiden
iyiye dnebiliriz. Hele bir an iin btn bu iaretler
unutulsun; kelimelerin veyahut baka edeer iaret
lerin, bundan dolay zihnimizde, nesnelerin darda
igal ettikleri yeri igal edecek kadar pek fazla zaruri
bulunduklar anlalacaktr. Eyann zellikleri, ken
dilerinde birletikleri konular olmakszn bizim d
mzda hep birden var olamyacaklan iin bunlara ait
fikirlerde, ayn suretle kendilerine birletikleri iaret
ler olmakszn zihnimizde hep birden ve bir arada
varolamazlar.
8. aretlerin zaruri oluu, rnekleri olmadan
tekil ettiimiz aprak fikirlerde bsbtn gze
arpar; ilk rnekler kavramlarnda olaan olarak
vukua geldii zere hibir yerde birleik grmedii
miz bir takm fikirleri bir araya getirdiimiz vakit, biz
eer bunlar, syrlp kurtulmalarna engel olan birta
km balarm gibi olan kelimelere balamasaydk
bunlarn koleksiyonunu neyin nesi tesbit ederdi?
N SA N B L G L E R N N K A Y N A I
144

Adlarn size yararsz olduunu anlarsanz bunlar


hfzanzdan koparp atnz ve topluk ve ahlk
konular zerinde, faziletler ile reziletler zerinde, en
sonra da, btn insan fiilleri zerinde durup derinden
derine dnmeyi deneyiniz; yanlmanzn farkna
varm olursunuz. Yaptnz bu kombinezonda, dev
irmek istemi olduunuz basit fikirlerin saysn
belirlemek iin elinizde birtakm iaretleriniz yoksa;
daha bir adm atar atmaz sadece bir karmaann
farkna varacanz aa vurursunuz. Birok kere
bir, bir, bir diyerek hesap yapmak istiyecek ve her
koleksiyon iin birtakm iaretler tasarlamak istemi-
yecek olan kimse ile ayn zorlukla karlarsnz. Bu
adam bir yirmi kadar saynn fikrini hibir vakit
edinmiyecektir, nk bu saynn btn birimlerini
tamam tamamna tekrar etmi bulunacandan hi
bir vakit emin olmyacaktr.
9. zerlerinde durup derinden derine dne
bileceimiz birtakm fikirlerimizin bulunmas iin
bizim, basit fikirlerin trl koleksiyonlarna ba iini
gren birtakm iaretler dnmeye ve kavramlarm
zn da sadece, bunlar tesbit edecek iaretleri bir
dzen ve sraya gre icadetmi olmamz lsnde
doru bulunduklarn kavramaya ihtiyacmz vardr.
10. Bu, hakikat, kendi nefisleri zerinde
durup derinden derine dnmek istiyeceklerin hep
sine, hafzamzdaki kelimelerin saysnn fikirlerimi
zin saysndan ne kadar stn olduunu bildirecektir
Bu, tabiatyle byle olacaktr; sebebi ise ya, teemm
Z E R N D E D E N E M E 145

ln ancak hfzadan sonra gelmesi dolaysiyle, kendi


lerine birtakm iaretler verilmi olan fikirlerden
yeteri kadar dikkatle ileri gitmi olmamas; yahut da,
dellet ettikleri fikirlerin, henz farkna varamyan
hfzasna birok kelimeleri yerletirip kkletirerek
bir ocuk hfzasnn yetitirilmesine balanlan za
man ile, az ok farkna varmak zere bu ocuun
kendi kavramlarn inceleyip tahlil etmeye balad
zaman arasmda byk bir fsla bulunmasdr. Bu
ameliye oluverdii vakit, uzun bir faaliyetin hzl ve
kolay bir duruma getirmi olduu hafzay takibede
myecek kadar pek yava olur. Onun btn iaretleri
incelemesi gerekmi olsayd ne gibi bir i yaplmaly
d? Demek oluyor ki iaretler karlaldklar gibi
kullanlr, dolaysiyle de anlamlarn yle byle
anlamakla yetinilir. Btn ameliyeler arasnda tahli
lin, kullanlmas en iyi bilinen ameliye olmas ite
bundan ileri gelir. Hibir vakit bu ameliyeyi yapma
m olan insanlarn says pek oktur. Deneyi hi
olmazsa, hfza ve muhayyilenin faaliyeti ne kadar
ok olursa tahlilin o kadar az faaliyette bulunduunu
gsterir. yleyse tekrar edeyim: kendi kendilerini
dinliyecek olanlarn hepsi kendilerinde, ancak ziya
desiyle yetkin olmyan fikirleri balam olanlarla,
hatt bunlara hibir fikri balamyanlarn ou pek
ok iaretler bulacaklardr. Soyut ilimlerin, iinde
bulunduklar karmaa ite bundan dolaydr: bu
karmaadan filozoflar hibir vakit yakalarn kurtara-
mamlardr, nk onlardan hi biri bunun ilk
nedenini bitmemitir. Locke. burada lehinde baz
istisnalar kabul edilebilecek tek kiidir.
146 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

11. Bu hakikat, bilgilerimizin yap bakmndan


ne kadar sade ve alacak bir ey olduklarn da
gsterir. Duyumlar ve ameliyelerle birlikte insan
nhu ite bundan ibarettir: acaba bu ruh bu malzeme
ye nasl tasarrufta bulunacaktr? Birtakm jestler
olarak m, birtakm sesler olarak m, birtakm rakam
lar olarak m, yoksa birtakm harfler olarak m
tasarrufta bulunacaktr? Biz bunlar, en yce bilgilere
ykselmek iin, ite fikirlerimize bu kadar aykn
aletlerle ie kartryoruz. Malzeme insanlarn hep
sinde ayndr; onlann arasndaki eitsizlik de zaten
bundan ileri gelmektedi
stn bir zihinden harfleri kullanmak iini
alnz: basbaya bir zihnin kolayca ulaabilecei
kimbilir ne kadar bilgiden mahrum kalrd! Konu
masn da elinden alnz: kendisini ne gibi dar snrlar
iine tktmz, dilsizlerin altleri kullanmak iini de
ekip alnz. En alelde dnceleri ifade etmek iin
gerektiinde en kk bir jesti bile yapmasn bilme
sin: bylesi, budalamn biri olurdu.
12. ocuklarn eitimi iini zerlerine alan
kimselerin, insan zihninin ilk a ve erevelerinden
habersiz kalm olmamalar temenniye deerdi. Fi
kirlerimizin kaynan ve gelimesini iyiden iyiye
bilen bir retmen eer rencisine sadece, ihtiyala-
riyle ve yaiyle en ok balants bulunan eylerden
konuup dursayd; ak fikirler edinmesini ve bunlar
deimez iaretlerle tesbit etmesini retmeye en
elverili hal ve artlara bu renciyi koymak iin
Z E R N D E D E N E M E 147

yeteri kadar maharetli olsayd; ve hatt eer gevele


yip dururken szlerinde sadece, anlamlan iyiden
iyiye belirli olacak birtakm kelimeler kullansayd;
rencisinin zihnine kim bilir ne kadar aklk ve
genilik vermi olurdu! Fakat ocuklanna bylesi
retmenler salyacak babalarn says da kim bilir
ne kadar az olurdu! Ve hele bylesi retmenlerin
dediklerini tp tpna yapacak babalann says daha
da az olmaz myd? Bununla beraber, iyi bir eitime
yardm dokunabilecek her eyi bilmek yararldr.
Eer byle bir eitim daima baanlmasa bile, hi
olmazsa, bunun tamamiyle zdd olacak eyden belki
de saknlabilirdi. Mesel ocuklan birtakm fasit
kyaslar, safsatalar veyahut baka kt trl istidll-
lerle bunaltmak hibir vakit gerekmez. Bu gibi
gevelemelere cevap verilmekle ocuklann zihnini
mphem ve hatt yapmackl bir duruma getirmek
tehlikesiyle karlalr. Ancak mdrikeleri pek ok
aklk ve doruluk edinmi olduktan sonradr k,
fatanetlerini faaliyete getirmek iin, kendileriyle
ekici konumalara giriilebilirdi. Hatt ben bu ie,
btn mahzurlar nceden grp nlemek iin, ol
duka ihtimamda bulunulmasn, bile isterdim; fakat
bu konu zerinde yaplan teemmller beni konudan
pek ok uzaklatrd. Ben bundan sonraki bahislerde,
olgulara dayanarak, bu bahiste ispatlanm olduumu
sandm eyi teyidedeceim: bu ise, kanaatimi gitgi
de gelitirmem bakmndan benim iin bir vesile
olacaktr.
KNC BAHS

Bundan nceki Bahislerde spatlanm Olan ey


Olgulara Dayanlarak Teyidedilmektedir

13. Chartresda esnaftan birinin olu olup


doutan sar ve dilsiz, yirmi drt yanda bir
delikanl, btn ehri hayretler iinde brakarak
birdenbire konumaya baladyd. veya drt ay
nceleri an seslerini iitmi olduu, dolaysiyle de
yeni ve kendisinin bilmedii bu duyumdan son derece
hayretler iinde kalm bulunduu, kendi ifadesinden
anlalmt. Bundan sonra sol kulaktan bir eit su
akmt, dolaysiyle de her iki kulayle de iyice
duyup iitmeye balamt. veya drt ay mdddet-
le, duyduu szleri ok yava sesle tekrar etmeye
yatknlap alarak, dolaysiyle de telffuza ve keli
melere bal fikirleri pekitirerek, hibir ey syle-
meksizin dinlemekle vakit geirmiti. En sonra ken
dini, sessizlie son verecek durumda sanm, dolay-
siyle de, ancak yle byle konuabilmi olduu
halde, konutuunu syleyivermiti. ok gemeden
hnerli ve dirayetli din adamlar kendisini gemi
durumu hakknda sorguya ektilerdi; bunlarn balca
sorular ise Tanr, ruh, ahlk bakmndan fiillerin
iyilik veya ktl zerinde dnp durmutu. O,
dncelerini buralara kadar vardrma benzemiyor-
Z E R N D E D E N E M E 149

du. Her ne kadar Katolik ana babadan domu,


kddas yinine(') katlm, hac karmasn renmi
ve dua eden bir adamn huuu ile diz kmesi
kendisine belletilmi idiyse de o, btn bunlara ne bir
maksat atfetmi, ne de bakalarnn atfettikleri mak
sad anlamt. lmn neyin nesi olduunu setike
pek bilmiyordu. Dolaysiyle de bunu hi dnm
yordu. Tamamiyle hayvancasna, duyulur ve mevcut
eylerle batanbaa dolup tam ve gz yoluyla
edindii pek az fikirlerle megul bir mr sryordu.
Hatt, kendi fikirlerini karlatrrken, bunlardan
karlabilir gibi grnen eylerden hibir ey elde
etmiyordu. Bu o demek deildi ki kendisine tabitatiy-
le zihin ve akl bulunmu olmasn; fakat bakalariyle
dp kalkmaktan mahrum bir insann zihin ve akl o
kadar az mmareseli ve o kadar az bilgilidir ki byle
bir adam ancak, d nesnelerin kendisini dnmeye
zorlamas lsnde dnr. nsanlardaki fikirlerin
en byk temeli, kendilerinin karlkl olarak dp
kalklarnda ve anlamalanndadr.
14. Bu olgu ilimler akademyasnn mzakere
lerinde yer alm ve muhtralarna gemitir(12). Ko
numasn bilmezken aklndaki pek az saydaki fikir
ler hakknda; iitme duygusuna kavutuktan bu yana
edinmi olduu ilk fikirler hakknda; gerek d
nesnelerden, gerekse sylenilenlerden, gerekse de
yeni fikirler vcuda getirmek iin yapt kendi z
(1) Rumlar Litorya derler. (eviren)
(2) Yl 1703, s. 18
150 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

teemmlnden salam bulunduu yardmlar hak


knda bu delikanlnn sorguya ekilmi olmas temen
niye deerdi. Deneme bize o kadar erkencesine
etkide bulunmaya balar ki kendini arasra tabiatn
kendisiymi gibi sandrmas alacak bir ey deildir.
Burada aksine olarak o kadar ge etkide bulunmaya
balar ki, bunda yanlmamak pekl kolay bir ey
olmu olurdu. Fakat din adamlar denemeyi tabiatn
kendisidir diye sanmak istemiler, dolaysiyle de,
bunlar ne kadar hnerli ve dirayetli idilerse de yine
de, ne birini, ne de tekini fark edememilerdi. Biz
bu ii ancak birtakm tahminlerle telfi edebiliriz.
15. yle dnyorum ki. yirmi yl boyun
ca bu delikanl ben, henz dikkatine hi tasarruf ta
bulunmad vakit, kendi ihtiyar ve intihab ile deil,
fakat kendisine bask yaptklar kuvvetin etkisine
kaplna gre nesnelere dikkat eder olarak ruhu
gstermi bulunduum durumun aa yukar ayn
olan bir durumdayd. nsanlar arasnda yetiip by
m olduu iin bu delikanlnn onlardan, kendi
fikirlerinin bazsn birtakm iaretlere balattran
birtakm yardmlar alm olduu dorudur. Birtakm
jestlerle, balca ihtiyalarn ve bunlar giderebilecek
yanklar anlatmasn bilememi olduuna phe yok
tur. Fakat kendisiyle pek o kadar byk bir bantla
r bulunmyan fikirleri ifade etmek iin henz birta
km adlar bulunmad iin: kendisi de bu ii, baka
herhangi bir areyle telfi etmeye pek o kadar
ilgilenmedii ve dardan da hibir yadm elde
etmedii iin bu delikanl bu ii ancak bu konuda
Z E R N D E D E N E M E 151

imdi ire bir kavray bulunduu vakit dnrd.


Dikkatini yalnz ve yalnz sert duyumlar ektii iin o
da bu duyumlarla birlikte bu iten alkalyordu. Bu
srada muhafaza bakmndan hibir mmaresesi bu
lunmad iin hfza bakmndan da, hem de daha
hakl olarak, hibir mmaresesi yoktu.
16. uurumuz arasra, bize aa yukar eit bi
etkide bulunan pek ok saydaki kavraylar arasnda
bocalayp durduu iin o kadar zayftr ki durup
karlam olduklarmzdan bizde hemen hemen
hibir htra kalmaz. Bu anda var olmu bulunduu
muzu zar zor duyup anlarz: gnler birtakm lhzalar
m gibi akp gidecek, dolaysiyle biz de farklarn
ayrdetmeksizin ve zaten duymu olduumuzun fark
na varmakszn ayn kavrayla bin kere karlam
bulunacaz aretleri kullana kullana birok fikir
edinmi olan ve bunlarla senli benli bir duruma
gelmi bulunan bir insan,uzun mddet bu trl bir
derin dalgnlkta kalamaz. Kendi fikirlerinin hazrl
ne kadar byk olursa, bunlardan birinin uyanmaya,
onun dikkatini faaliyete geirmeye ve kendisini bu
uyuukluktan ekip karmaya bir frsat bulacana
inanmak da o kadar yerinde olur. yleyse, Chatres-
n bu delikanlsnn sar ve dilsiz kald yirmi yl
srasnda onun ruhunun kendi dikkatini; kendi anm
samasn ve kendi teemmln kullanabilmi olup
olmadna bir hkm verilsin.
17. Eer bu ilk ameliyelerin faaliyeti bu kadar
dar ve snrl idiyse tekilerininki de daha ok dar ve
152 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

snrl olmaz myd? Duyular vastasiyle ald fikirleri


doru olarak tesbit ve tyin edemedii iin, bunlar
ne terkibederek, ne de unsurlarna ayrarak, istedii
gibi birtakm kavramlar vcuda getiremiyordu. En
senli benli fikirlerini birbirleryle karlatracak yete
ri kadar elverili iaretleri bulunmad iin birtakm
hkmler verdii enderdi. Hatt yle anlalyor ki,
hayalinin ilk yirmi yl boyunca, bir tek muhakeme
dahi yrtm deildir. Muhakeme yrtmek birta
km hkmler vermek, dolaysiyle de bunlar, birbir-
leryle olan bantlarn gzetliyerek birbirlerine
balamak demektir. mdi bu delikanl, kelmn trl
blmlerini yahut balantlarn kullanmasn bilme
dii mddete, bu ii yapamamt. Demek oluyor ki
onun: kendi fikirlerini birbirleriyle karlatrmakla,
bundan karabilecei sanlan her eyi karamam
olmas tabii idi. Konusu sadece sert veyahut yeni
duyumlar olan teemml, kendi fiillerinin ouna
etkide bulunmuyor, dolaysiyle de tekilerine pek az
etkide bulunuyordu. Bilhassa ihtiyalariyle daha az
ilgisi bulunan eylerde kendi kendini alkanlk ve
taklitle sevk ve idare ediyordu. Ana baba sevgisinin
kendisine gerektirdiklerini yaparken ite bundan
dolay o, olabilecek mili hibir vakit dnememi,
dolaysiyle de, bunda bir maksat gdlebileceini
akimdan geilmemiti. Hatt belki de o kadar tam ve
doru idi ki teemml hi de ona arkadalk etmemi
ti; zira dnmesini az bilen bir insanda dalgnlklarn
daha az sk olmas gerekir.
Z E R N D E D E N E M E 153

18. yle anlalyor ki, hayatn ne olduunu


bilmek iin var olmak ve duymak yeter. Bununla
beraber, bir garibeyi gelii gzel ileri srerek, bu
delikanlnn hayat hakknda zar zor bir fikri vard.
Her ne kadar uyamk bulunsak da, bundan dolay
sadece bir bitki hayat yaadmz bu anlarda,
dnmiyen bi varlk iin, bizzat kendimiz iin
duyumlar sadece duyumdur, dolaysiyle de ancak,
teemml bunlar bize herhangi bir eyin hayali olarak
gz nnde tutturduu vakit fikir olurlar. Duyumla
rn bu delikanly, kendi korunup kalmasna yararl
olan eyin aranlnda gtt, dolaysiyle onun
kendisine zarar verebilecek eyden uzaklatrd
dorudur: fakat duyumlarn intiban o, korunup
kalmann ne demek olduunu dnmeksizin veya
hut helk oluvermenin ne demek olduunu akimdan
geirmeksizin takibediyordu. leri srdm eyin
hakikat olduunu gsteren bir delil de onun, lmn
ne demek olduunu seik olarak bilmemesiydi. Ha
yatn ne demek olduunu bilmi olsayd, lmn
hayattan mahrum kalmak demek olduunu bizim
kadar seik olarak anlamaz myd(')?

(1) lm, bu hayattan bir baka hayata gei olarak da kabul


edilebilir; fakat onu bu anlamda anlamann yen buras
deildir. Bay de Fontenelle bu delikanlnn ne Tann. ne de ruh
hakknda hibir fikri olmadn dediydi ama ayn delikanlnn
bu hayattan baka bir hayata gei anlamna alnan lm
hakknda da hibir Fikri olmad apak bir eydir. (Condillac)
154 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

19. Biz bu delikanlda, ruh ameliyelerinin baz


zayf izlerini gryoruz: fakat kavray, uur, dikkat,
anmsama ve muhayyile istisna edilirse, henz ruha
hkim olmadmz vakit, insanlarla her trl mna
sebetten mahrum kalm olacak, dolaysiyle de sh
hatli ve iyi yapl rgenlerle, mesel, aylar arasnda
yetimi bulunacak bir kimsede teki ameliyelerin
hibir izi bulunmyacaktr. Hemen hemen hibir
anmsamas olmakszn o eskiden iinde bulunmu
olduunu fark etmeksizin, ok kere ayn durumdan
geecekti. Hafzas olmad iin eya karsnda
bulunmad vakit bu eksiklii giderecek hibir iareti
bulunmyacakt. Sadece emrinde bulundurabilecei
bir muhayyilesi bulunduundan onun kavraytan
ancak, bunlar kendisine birbirleriyle balattracak
olan bir nesneyi tesadf kendisine bulduraca lde
uyanacakt: en sonra da. teemml bulunmad iin,
eyann kendi duyulan zerinde brakaca intibalan
alacak, dolaysiyle de, bunlara yalnz igdyle bo
yun eecekti. Toptan aylar taklidedecek aa
yukar onlarn homurtusuna benziyen bir l
olacak, dolaysiyle de, elleri ve ayaklariyle yrye
cekti. Biz taklide o kadar kaplmzdr k belki de bir
Descartes onun yerinde olsayd yalnz ayaklariyle
yrmesini denemiyecekti.
20. Fakat acaba bana, insan kendi ihtiyalarn
gidermek ve tutkularn karlamak zarureti, kendi
ruhunun btn ameliyelerini gelitirmesine yetmiye-
cek mi, denilecek midir?
Z E R N D E D E N E M E 155

Ben buna hayr cevabn veriyorum; nk bu


delikanl, geri kalan insanlarla hibir mnasebette
bulunmakszn yaadka, kendi fikirlerini elindeki
iaretlere balamaya hibir frsat bulamyacaktr.
Hafzasz olacaktr; dolaysiyle de muhayyilesi hibir
suretle kendi elinde bulunmyacaktr: onun teemml
den tamamiyle mahrum olaca da ite bundan ileri
gelir.
21. Bununla beraber onun muhayyilesinin
bizimkine gre bir stnl olacaktr; nk onun
muhayyilesi eyay ona ok daha keskin olarak tersim
edecektir. Fikirlerimizin hafzann yardmiyle hatrla
mamz bizim iin o kadar elverilidir ki muhayyilemiz
bu konuda ender olarak faaliyete geer. Onda ise
aksine olarak bu ameliye btn teki ameliyelerin
yerini tuttuu iin muhayyilenin bu konudaki faaliye
ti onun ihtiyalar kadar sk sk vuku bulacaktr,
dolaysiyle de muhayyile kavraylar daha kuvvetle
uyaracaktr. Bu, genel olarak dokunma duyumlar
bizimkinden daha ince olan krlerin deneyiiyle
ortaya kabilir; zira bu konuda ayn sebep ileri
srlebilir.
22. Fakat bu adam ruhunun ameliyelerine
kendiliinden tasarruf etmiyecektir. Bunu anlamak
iin, bu ameliyerin hangi artlar altnda az ok
faaliyette bulunduklarn gzden geirelim.
Baka hayvanlar paralayp yediini grd
veyahut kendileriyle yaad hayvanlarn ondan ka
masn kendisine rettikleri bir canavarn kendine
156 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

doru geldiini farz ediyorum: bu manzara onun


dikkatini eker, canavar fikrine bal olan dehet
duygularn uyarr, dolaysiyle onu kamaya hazrlar.
Bu dmandan kap kurtulur, fakat btn gvdesini
sarm olan sarsnt bu canavarn fikrini bir mddet
onun kafasnda hazr bulundurur: derincesine dn
mek ite budur: az sonra tesadf onu ayn yere
srkler, yer fikri, bu fikrin balanp kalm olduu
canavar fikrini uyarr: muhayyile de ite budur. En
sonra, madem ki o kendini eskiden bu yerde bulun
mu olan ayn yaratk olarak fark ve kabul ediyor,
yleyse onda hl anmsama vardr. Bundan da
anlalyor ki kendi ameliyelerinin faaliyeti kendisine
zel bir tarzda etkide bulunan birtakm hal ve
artlarn az ok yardmna kalmtr, dolaysiyle de
sonu olarak, bu hal ve artlar, sona erer ermez o da
sona erecektir. Bu arp kalm olan adamdaki
dehet, eer onun ayn yere dnmedii veyahut ayn
yere ancak bu yerin fikri artk canavar fikriyle bal
olmad vakit dnd farz edilirse onda, grm
olduu eyi kendisine hatrlatmaya elverecek hibir
ey bulamayacaz. Biz fikirlerimizi ancak baz iaret
lere bal bulunmalar lsnde uyarabiliriz: onun
kiler ise ancak, bunlar vcuda getirmi olan hal ve
artlara baldr: demek oluyor ki o bunlar ancak
ibu ayn hal ve artlarla karlat vakit hatrlyabi-
lir. Onun ruh ameliyelerinin faaliyeti ite buna
dayanr. Tekrar ediyorum: o, bu ameliyeleri kendi
bana sevk ve idare etmez: o ancak, kendisine
nesnelerin brakt intihalara boyun eebilir: dolay-
Z E R N D E D E N E M E 157

siyle de onun, herhangi bir akl ve zihne sahibolduu


nu sezdirecek bir belirti gstermesi beklenilemez.
23. Ben birtakm alelade tahminlerde bulun
muyorum. Litvanya ve Rusya ile snrda olan or
manlarda 1694 ylnda, aa yukar on yalarnda bir
ocuk ele geirilmiti. Bu ocuk aylar arasnda
yayordu. Kendisinde akl var diye hibir belirti
yoktu, elleri ve ayaklariyle yryordu, hibir ifade
kabiliyeti ve imkn yoktu. Hibir suretle bir insann-
kine benzemiyen birtakm sesler karyordu. Birka
sz syliyebilinceye kadar dilsiz ve sessiz kalm,
bunu bile pek acemicesine yapmt. Konumaya
balyabilir bilmez o, ilk hali hakknda sorguya
ekilmiti; fakat beikteyken kendi bamzdan gelip
geenleri ne kadar hatrlamyorsak o da bu halini hi
hatrlamamt.(')
24. Bu olgu, ruh ameliyelerinin geliip ilerle
yileri hakknda sylediklerimi tamamiyle ispat et
mektedir. Bu ocuun kendi ilk durumunu hatrlam-
yacan sezmek kolayd. Bu ilk durumundan kendi
sinde, kendisi bu durumdan uzaklatrld na ait
herhangi bir htra bulunabilirdi; fakat srf, ender
olarak yaplan ve hibir vakit teemml vastasiyle
kuvvetlendirilmi olmyan bu htra o kadar zayft ki
bunun izleri, bu ocuk birtakm fikirler edinmeye
balad ndan, kendisine sorular sorulabildii na
kadarki zaman aral srasnda silinip gitmilerdir.

(1) Connor. in. evang. med. 15, s. 133 ve seq.


158 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Btn faraziyeleri gzden geirmi olmak iin, or


manlarda yaam olduu zaman hl hatrlamakta
bulunduu farz edilince o, bu zaman ancak hatrlya-
ca kavraylar vastasiyle tasarlyabilecektir. Bu
kavraylar ancak pek az olabilirdi. Bunlardan nce
kileri, srekli veya kesik olsunlar, hibir suretle
hatrlamad iin o, bu zamana ait blmlerin
sralanp akn hibir suretle aklna naketmi olm-
yacaktr. Bundan da, bu akn bir balangc olmu
bulunduundan hi phe etmiyecek bir duruma
gelecek, buna ramen de bunu sadece bir lhzaym
gibi gz nnde tutmu olacaktr. Bir tek kelimeyle,
ilk durumuna ait mphem htra onu kendisinin
daima var olmu bulunduunu, dolaysiyle de veh-
meyledii kendi ilksizliini sadece bir lhza olarak
tasarladn sezecek ve iinden klmaz bir bataa
saplanacaktr. Demek oluyor ki ben, kendisine,
gnn birinde var olmaya balam bulunduu syle
nince ve baka baka gelimelerden getiinde henz
var olmu bulunmad da ilve edilince ok hayret
lerde kalm olacandan phe etmiyorum. Buraya
kadar teemmlde bulunamad iin bu kadar belli
deimelerin asla farknda olmyacak. dolaysiyle de
daima kendi nefsi hakknda teemmlde bulunmaya
zorland vakitki durumunda olduuna tabiatiyle
inanmaya meyledecektir.
25. limler akademyasnn nl sekreteri, in
sanlardaki fikirlerin en byk kaynann, kendileri
nin birbirleriyle olan karlkl mnasebetlerden iba
ret bulunduuna pek iyi iaret eylemitir. Bu gerek
Z E R N D E D E N E M E 159

eli hakikat, imdiye kadar anlatm olduklarmzn


hepsini sonunda teyid edecektir.
Ben trl iaret ayrdettim: ilinekli iaretler,
tabi iaretler, yapma iaretler. Aylar arasnda yeti
mi olan bir ocuk ancak birincilerinin yardmn
salar. Her tutkuda tabi olan haykrlarn onda
bulunmyacann ileri srlemiyecei dorudur: fa
kat o, bu haykrlarn kendi duyduu duygularn
iaretleri olacaklarndan nasl phe edecektir? Ba
ka insanlarla birlikte yaam olsayd onlarn kendi
sinde bulunmyan birtakm sesleri kardklarn sk
sk iitecek, eni konu da bu sesleri, ifade etmeleri
gereken duygulara balyacakt. Aylar kendisine
ayn hal ve artlan salyamaz: onlann homurtular
nn insan sesiyle yeteri kadar bir benzerlikleri yoktur.
Kendi aralanndaki mnasebet dolaysiyle bu hayvan
lar belki de kendi hayknlanna, iaretleri bu hayk
rlar olan kavraylan balamaktadrlar; bunu ise bu
ocuk yapamaz. yle ki, tabi iaretlerin braktklar
intibaa gre davranmak iin bu hayvanlarn, bu
ocukta bulunamyacak birtakm imknlar vardr;
dolaysiyle de, dikkatin, anmsamann ve muhayyile
nin bu hayvanlarda, bu ocuktakinden daha ok
faaliyette bulunduklanna inanmak iin grnrde
sebepler vardr: fakat bu hayvanlardaki ruh ameliye-
leri de ite bundan dolay bundan ileri
gidememektedir.(')

(1) Locke (L. II, bahis II, 10 ve II) hakl olarak hayvanlarn hi
soyutlamalar yapamyacaklanna iaret etmektedir. Sonu ola-
160 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Mademki insanlar ancak, bir arada yaadktan


lde birtakm iaretler edinebiliyorlar, yleyse,
zihinleri teekkl etmeye balad vakit, fikirlerinin
kaynan, yalnz ve yalnz, birbirleriyle olan karlkl
mnasebetlerde bulunacak gerek bir sonutur. Ben,
zihinleri teekkl etmeye balad vakit diyorum,
nk bu ocuk geliip ilerledii vakit, birtakm
iaretler edinmek hnerini becerir, dolaysiyle de,
yabanc hibir yardm olmakszn birtakm fikirler
edinebilir.
Zihnin bu mnasebetten nce de zaten birtakm
fikirleri bulunduu, itiraz yollu bana sylenilmemeli-
dir; nk onda birtakm kavraylar vardr: zira
hibir vakit teemmle konu tekil etmemi olan
kavraylar aslnda birtakm fikirler deildirler. Bun
lar sadece, ruhta kalan birtakm intibalar olup
birtakm fikirler durumuna gelebilmeleri iin bu
intihalarda, birtakm hayaller olarak gz nnde tutu-
lamamak aksakl vardr.

rak da, onlarn, genel fikiler zerinde muhakeme yrtemiye


eklerini ileri srmektedir; fakat bu hayvanlann baz vesileler
dolaysiyle zel fikirler zerinde muhakeme yuritttklerini
apak olarak kabul etmektedir. Eer bu filozof ancak yapma
fikirler kullanlabildike muhakeme yrtlebileceini anla
m olsayd, hayvanlann mutlak surette muhakeme yrtemi-
yeceklerinin, dolaysiyle de, sonu olarak, dnlm gibi
grnen faaliyetlerinin sadece, hayvanlann hibir surette
kullanamyacaklan bir muhayyilenin sonulan olduklarnn
farkna varrd. (Condillac).
Z E R N D E D E N E M E
161

26. Bana yle geliyor ki hem bu misallere,


hem de yapm olduum aklamalara herhangi bir
ey ilve etmek faydaszdr: bunlar, zihin ameliyeleri-
nin, iaretlerin kullanl derecesine gre, az veya ok
gelitiklerini pek gze arpar bir ekilde teyidetmek-
tedir.

Bununla beraber bir glk ortaya kmaktadr:


bu glk ise zihnimizin kendi fikirlerim ancak
birtakm iaretler vastasiyle tesbit etmesi takdirinde
muhakemelerimizin ok kere yalnz kelimeler zerin
de dnp dolamak tehlikesinde bulunmasdr, bu da
bizi pek ok yanlmalara srkliyecektir.

Ben, matematikteki kesinliin bu gl gide


recei cevabn veriyorum. Her iarete bal basit
fikirleri, gerektii vakit bunlar tahlil edebileceimiz
ekilde tamtamna belirlediimiz takdirde, kendi
rakamlarn kullandklar vakit matematikiler ne
kadar yanlmadan korkmazlarsa biz de korkmayz.
Gerekte, bu mtala; birok filozoflar gibi, sz
ekimelerine ve bo ve sama meselelere kaymamak
iin pek ok dikkatli ve tedbirli olmann gerektiini
gstermektedir; fakat bu mtala bundan dolay
sadece, benim kendimin de iaret eylemi olduum
eyi teyit ve tekidetmektedir.

27. Hakikat bilgisine zihnin ne kadar yava


yava ykseldii gzetlenebilir. Locke, bu konuda,
bana acayip gelen bir misal vermektedir.

NSAN BLGLERNN KAYNAI F 1112


162 N S A N B L G L E R N N K A Y N ftl

Her ne kadar, saylara ait fikirler iin iaretlerin


zaruri oluu onun gznden kamamsa da o bundan
yine de, ileri srd eye gvenci olan bir adam gibi
bahsetmemektedir. Der ki: Her birimler koleksiyo
nunu ayrdetmemize medar olan iaretler olmasayd,
bilhassa pek aprak kombinezonlarda saylan zar
zor kullanabilirdik.(')
lk rnek fikirler iin adlann zaruri olduklann
farketmit, fakat bunun gerek sebebini kavrama
mt. Der ki: Zihin, bu aprak fikirlerden aynlma
blmler arasnda bir balant vcuda getirince,
tabiatta hibir zel temeli bulunmyan bu birleme,
kendisini koruyup banndran herhangi bir ey bulun-
masayd sona ererdi. Bu muhakeme, yapm
olduu gibi onu, tz kavramlar iin iaretlerin zaruri
oluunu grmekten alkoyacakt: Zira bu kavramla
rn tabiatta bir temeli olduu iin, bunlara ait basit
fikirlerin birlemesinin, kelimelerin yardm olmaks
zn zihinde barnp kalmas bir sonutu.
En byk dhileri gelimelerinde durdurakoy-
mak iin sanki ok mu ey gerekir? Burada grld
zere, hakikati savunduktan anda bile ellennde
olmyan ufack bir yorulma bu ie yetiverir. Ruh
ameliyelennin faaliyetine iaretlerin ne kadar zaruri
oldukiann grmekten Lockeu alkoyan da ite
budur. Zihnin, kelimeler ie kanmakszn fikirleri
birletirdii veya ayrd zihin nermeleri vcuda12
(1) Kitap II, bahis 16.6 S.
(2) Kitap III. bahis 5,6 10.
Z E R N D E D E N E M E 163

getirdiini farzeyler.('). Hatt birtakm bilgilere var


mak iin en iyi yolun fikirleri kendilerinde gz
nnde tutmak olacan ilen srmektedir: fakat bu
iin pek ender olarak yapldna iaret eder ve der
ki: Fikirleri ifade etmek iin sesleri kullanmak
gelenei bizde pek alp yrmtr. (2). Anlatm
olduklarmdan sonra btn bunlarn az doru oldu
unu anlatmak iin dunp abalamam yararsz bir
eydir.

Bay Wolf, yapma iaretleri kullanmasn bilmi-


yen bir adamda akim herhangi bir mmaresesi
bulunmasnn pek g bir ey olduuna iaret etmek
tedir. Bu konuda misal olarak, zikreylediim iki
olguyu vermektedir(), fakat bunlan aklamamakt?-
dr. Esasen o, hem iaretlerin kesin zaruretini, hem
de bunlarn ruh ameliyelerindeki yardm tarzlarn
hibir suretle anlam deildir.
Dekartlar ile Malbranlara gelince bunlar, bu
keiften, elden geldii kadar uzak kalmlardr. Des-
cartesla, fikirlerin doutan olduklar, veyahut da
Malbranchela hereyi Tannda grp a n la d m z
dnld vakit iarelerin zaruri oluundan nasl
phe edilir?123

(1) Kitap IV, bahis S,S 3,4,5.


(2) Kitap IV, bahis 8,i I.
(3) Psychoige raooellc, t 461.
BENC BLM

Soyutlamalara Dair

1. Eyann, yalnz birbirine benzedikleri zel


likleri dnmek zere, birbirinden ayrldklar zel
likleri dnmekten vazgemekle soyut kavramlarn
teekkl ettikierini grmtk. Bir uzamn uzam
olmasn, bir tmn tm olmasn belirliyen eyi gz
nnde tutmaktan vazgeelim, uzam ve tm hakkn-
daki fikirlere hemen sahiboluruz.(')(I)

(I) Bu trl fikirlerin gelimesini Locke yle aklamaktadr, der


ki: ocuklarn, konutuklar kimseler hakknda edindikleri
fikirler bu kimselerin tpk kendileri gibidir ve sadece birtakm
zel fikirlerdir. Stanneleri ve anneleri hakkndaki fikirleri ise
zihinlerine pek iyi nakedilmi olup bu fikirler pek sadk
birtakm tablolar halinde bu zihinlerde yalnz ve yalnz bu
kimseleri gsterirler. Bunlara ilknce verdikleri adiar da bu
kimseleri gsterir: mesel, ocuklarn kullandktan stanne ve
anne adlan yalnz ve yalnz bu ahslara aittir. Bundan sonra
zaman ve lem hakkndaki daha byk bir bilgi kendilerine,
baz mterek biim balantlan ve birok da baka zellikler
dolaysiyle babalanna, analarna ve alk olduktan baka
ahslara benziyen birok yaratklarn da bulunduunu gste
rince ocuklar, btn zel yaratklann ayn derecede katldk
tan bir fikir vcuda getirirler ve bakalan gibi ocuklar da bu
yarata insan adn verirler. te ocuklar bylece bir genel
ada ve bir genel fikre ulam olurlar. Artk bu konuda yeni bir
Z E R N D E D E N E M E 165

Demek oluyor ki bu trl fikirler ancak, birbir


lerine benzedikleri yerlerden gz nnde tutulan
eyaya verdiimiz belirlenilerden ibarettir: bunlara
genel fikirler adnn verilmesi ite bundan dolaydr.
Fakat bunlarn kaynan bilmeye bu kadar yetmez;
bunlarn zarun oluu hakknda ve bunlarla bir arada
bulunan aksaklk ve eksiklikler hakknda da yapla
cak nemli tenkidler vardr.
2. Bunlar phesiz ki tamamiyle zaruridirler.
nsanlar eyadan, birbirlerine benzediklerine veya
benzemediklerine gre bahsetmek zorunda bulun
duklar iin bunlar, iaretlerle ayrdedilmi birtakm
snflara sokmak gerekmiti. Bu imkn sayesinde
onlar, bir tek kelime iine, ibhama kalmakszn
uzun boylu szlere giremiyecek olan eyi sokarlar.
Tz, zihin, cisim, hayvan tabirleri kullanlrken
bunun belli bal bir misali verilmi olur. Eer
eyadan yalnz, her birinde her birinin zellikierini ve
tarzlarn destekliyen bir konu tasarland lde
bahsedilmek istenirse yalnz tz kelimesine ihtiya
vardr. Eer maksat daha ziyade zelliklerin ve
tarzlarn cinsine iaret etmekse zihin veya cisim
kelimesi kullanlr. Eer bu iki fikir birletirilerek
kendiliinden ve igd ile kmldayan tam bir

ey vcuda getirmezler; fakat sadece Plerre, Jacques, M ane ve


Elizabeth hakknda daha nceki aprak fikirlerinden, bunlar
dan her birine zel olanm bertaraf ederek ocukla, yalnz
hepsinde mterek olanm akllarnda tutarlar. Kitap ,
bahis 3,5 7. (Condillac)
166 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

canldan bahsetmek maksatsa hayvan kelimesi kulla


nlr. En sonra da, bu son kavrama trl hayvan
cinslerini ayrdeden fikirler ilve edildiine gre,
grenek genel olarak, dncemizi zet bir tarzda
anlatmaya elverili olan tbirleri salar.
3. Fakat una da iaret etmeli ki biz eyann
nevilerini ve cinslerini bunlar bilmek tarzmza gre,
mahiyetlerine gre daha az belirleriz veyahut ki,
daha, senli benli bir dille merammz ifade etmek
iin, bunlar birbirlerine srasiyle bal birtakm
snflara yerletiririz. Nesnelerde daha ok sayda
zelliklerin farkna varacamz yeteri kadar nafiz bir
grnmz olsayd biz, bize en uygun gelenler
arasnda ok gemeden birtakm farklar sezecek,
dolaysiyle de sonu olarak bunlar yeni batan
birtakm yeni snflara ayrp koyabilecektik. Mesel,
ayn bir madenin ayr ayr paralan her ne kadar,
bunlarda, grdmz zellikler dolaysiyle birbirle
rine benzeseler bile, bundan, ileride bunlarda gre
ceimiz zellikler dolaysiyle de birbirlerine benziye-
cekleri sonucuna vanlamaz. Bunlan son bir defa
olarak tahlil etmek zorunda bulunsaydk belki de
bunlar arasnda, imdi trl cinsten madenler arasn
da bulduumuz fark kadar fark bulmu olurduk.
4. Genel fikirleri bu kadar zaruri bir duruma
getiren ey zihnimizin snrl olmasdr. Tannnn bu
fikirlere hi de ihtiyac yoktur; sonsuz bilgi btn
fertleri kapsar, dolaysiyle de onun iin, ayn zaman
da btn fertleri dnmek, yalnz bir tek ferdi
z e r in d e denem e 167

dnmekten daha zor deildir. Bizim iin, zihnimi


zin gc yalnz bir tek nesneyi dndmz vakit
deil, fakat hatt, bu eyi yalnz herhangi bir yerin
den gz nnde tuttuumuz vakit bile tkenip kalr.
Bundan dolay da biz, dncelerimizi bir dzene
koymak iin, eyay trl trl snflara ayrmak
zorundayz.
S. Byle bir kaynaktan kan kavramlar eksik
bir yaln olabilirler, dolaysiyle belki de, dikkat ve
ihtimam ile hareket etmediimiz takdirde bu kavram
lar kullanmamz tehlikeli olacaktr. Bundan dolay
filozoflar, bu konuda, byk sonulara yol am
bulunan bir yanlmaya dmlerdir: btn kendi
soyutlamalarn gerekletirmiler, yahut da bunlan
eyann varlndan ayr ve bamsz gerek bir
varlklar bulunan birtakm varlklar gziyle
bakmlardr(') Sandma gre bu kadar bo ve abes
bir gre yol am bulunan ey de ite budur.

(1) On ikici yzyl balarnda Gezmcler iki kola ayrldlar, bu


kollardan biri Adclar, teki de Gerekilerdi. Berikiler,
okulun evrensel tabiat, bantlar, formaliteler ve daha baka
eyler adn verdii genel kavramlarn eyadan ayn gerekler
olduunu ileri srerlerdi. tekiler, aksine olarak, bunlarn
sadece trl trl kavramak tarzlarnn ifade edilmesine
yarayan birtakm adlardan ibaret olduklann sanrlard, dola-
yisiyle de u ilkeye: tabiat hibir eyi bouna yapmaz,
dayanyorlard. Bu ise, olduka kt bir sebebe dayanarak iyi
bir tezi desteklemek demekti; zira, bu gerekliklerin mmkn
olduklarn kabul etmek ve bunlan harekete getirmek iin de
sadece bunlar iin herhangi bir fayda bulup yaktrmak
demekti. Bununla beraber bu ilkeye Adclarn sebebi ad
168 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

6. lk fikirlerimizin hepsi ilknce zeldiler; bu


fikirler nceleri birtakm k, renk vesaire duyumla
rndan veyahut birtakm ruh ameliyelerinden ibaret
tirler. mdi btn bu fikirler hakiki bir gereklii
gsterirler, nk bunlar aslnda sadece bizim kendi
varlmzn trl trl deiikliinden ibarettir; zira
biz kendimizde ancak, bize aitmi gibi gz nnde
tutacamz, bizim varlmzn mal imi gibi kabul
edeceimiz, yahut da bizim kendi varlmzn u
veya bu ekilde olaca, yani duyan, gren vesaire
bulunaca bir eyi kavrarz: fikirlerimizin hepsi
kaynakianndan ite byledir.
Zihnimiz, kendine ait olabilecek btn deiik
likler zerinde durup ayn zamanda derinden derine
dnmiyecek kadar ok dar ve snrl olduu iin,
birbiri ardsra ele almak maksadiyle bunlar ayrdet-
mek zorundadr. Bu ayrddie temel iini gre ey
bu klk ve durum deiikliklerinin daima ayn kalp
herhangi bir temel gibi kendine gelen kendi varln
da srekli olarak deimesi ve birini kovalamasdr.
Bu deiikliklerin muhakkak ki, bunlarn znesi
olan varlktan byle ayrdedilince, hibir gereklikle
ri yoktur. Bununla beraber zihin hibir ey olmadan
dnemez; zira byle bir ey aslnda dnmemek
olurdu. yleyse bu deiiklikler, soyut bir tarzda

verilmiti. Bu iki zmre arasndaki ekime o kadar sert ve


iddetli olmutu ki Almanya'da yumruk yumrua bouulmu
ve Fransada da XI. Lous, Adclarn yazm olduktan
kitaplar yasak etmek zorunda kalmt.
Z E R N D E D E N E M E 169

veyahut ait bulunduklar ve kendilerine ancak iinde


kapal kaldktan mddete uygun gelen varlktan ayn
olarak ele alnnca, zihnin nasl konusu olacaklardr?
nk zihin bunlara birtakm varlklar olarak bak
maya devam eder. Bunlan kendininmi gibi her gz
nnde tuttuka, artk kendinden ayrlmaz olduktan
anda kendi varlnn gereklii ile bunlan kavrama
ya alp yatknlam olduu iin elinden geldii
kadar bunlara, bunlan ayrdettii anda bile bu ayn
gereklii verip durur. Kendi kendini nakzeder; bir
yandan: bu deiiklikleri kendi varl ile hibir
bantlan olmakszn gz nnde tutar, dolaysiyle
de bunlar artk hibir ey oluverirler; te yandan da:
yokluk kavranlamyaca iin bunlara bir eymi
gziyle bakar, dolaysiyle de artk bunlarla mutabk
kalmasna imkn olmamakla beraber nce kavram
bulunduu gereklii bunlara atfetmeye devam eder.
Bir tek szle, bu soyutlamalar, sadece birtakm zel
fikirlerden ibaret bulunduktan vakit, varlk fikriyle
birlemilerdir, dolaysiyle de bu balant var olmaya
devam etmektedir.
Bu tezat ne kadar aksak olursa olsun yine de
zaruridir, zira zihin kendi varln ve kendi deiik
liklerini hep birden kavrayamyacak kadar pek dar ve
snrl ise bunlan, soyut fikirler vcuda getirmek
suretiyle ayrdetmesi muhakkak gerekir ve, bundan
dolay da deiiklikler kendilerindeki her trl ger
eklii yitirirlerse de yine kendilerinde bir gereklik
bulunduunu fark etmek de muhakkak gerekir;
170 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

nk aksi takdirde o bunlar kendi teemmlne


hibir vakit konu yapamaz.
Birok filozoflarn, soyut fikirler gerekliinin
muhayyilenin eseri olduundan phe etmemi olma
malarnn sebebi ite bu zarurettir. Bizim, bu fikirleri
gerek bir eymi gibi gz nnde tutmaya tamamiyle
kaym olduumuzu grmlerdi ve bundan ileri
gitmemilerdi; ve, bunlar bize bu uydurma grn
altnda kavratan nedene rastlamadklar iin de bun
larn birtakm varlklar olduklar sonucuna varmlar
d.
Demek oluyor k bu kavramlarn hepsi gerek
letirilmitir; fakat kendileri tikel fikirleri bulunduk
tan eyann az ok bir gereklikleri varm gibi
grnmelerine gre bu kavramlar da iyi kt gerek
letirilmilerdir. Deiikliklere ait fikirler, tz fikirle
rine kyasla, daha az varlk dereceleriyle bu ie
katlmlardr; sonlu tz fikirleri ise, sonsuz varlk
fikirlerine kyasla daha az bu ie katlmlardr.().
7. Bu suretle gerekletirilmi olan bu fikirle
rin olaanst verimlilikleri olmutur. G izli zellik
ler, tz ekilleri, maksatl cinsler7den ibaret elverili
bulunuu ite bunlara borluyuz: yahut da, srf
adalarda mterek olan eyden bahsetmek iin, ne
olduunu belirlemek zere her tzde yerleip kalacak
olan birtakm varlklardan ibaret u nevileri, u
cinsleri, u zleri, u farklar borlu bulunduumuz

(1) Descartes'n kendisi de byle muhakeme yrtr. M iditati-


ons. (Condiliac)
Z E R N D E D E N E M E 171

eyler ite bunlardr. Filozoflar u: varlk, tz, z,


nevi, cim kelimelerini kullandklar vakit onlarn
sadece bize duyumlar ve teemml yoluyla gelen baz
basit fikir koleksiyonlarn kasdettikleri sanlmamal-
dr: onlar daha ileriye gitmek ve bunlarn her birinde
zel birtakm gereklikler bulmak isterler. Hatt biz
daha geni bir teferruata inmek istesek ve cisim,
hayvan, im an, altn, gm vesaire gibi tzleri
srasiyle gzden geirsek bile btn bunlar filozofla
rn gznde, insanlarn geri kalanna gizli duran
birtakm varlklar aa vurmu olur.
Bu kelimelere, herhangi bir gerekliin almeti
gziyle baktklarnn bir delili de, her ne kadar bir tz
bir deiiklie uram olsa da, bu tzn bu deiik
likten nce bal bulunduu ayn cinse hl da ait
olup olmadn sormaya imkn vermeyileridir: on
lar tz kavramlarn ve bunlara ait cins kavramlarn
trl basit fikir koleksiyonlarna koysalard bu soru
yersiz ve gereksiz oluverirdi. B uz ve kar su mudur;
tabiat d bir dl bir im an mdr; tanr, ruhlar,
cisimler veyahut da hatt boluk birer tz mdr?
diye sorduklar vakit sorunun u: su, im an, tz
kelimelerinde toplanm basit fikirlere uygun dp
dmediini soruturan bir soru olmyaca muhak
kaktr; bu takdirde soru kendiliinden zlm
olurdu. Acaba bu eylerde, u: su, im an tz kelime
lerinin ifade ettikleri farz edilen baz zler, baz
gereklikler varmdr, meselesini bilmek sz konusu
dur.
172 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

8. Bu yersiz dnce btn filozoflara, tzleri


en yakn ve, tabiat aklamaya en elverili fark ile
belirlemenin gerekli olduunu dndrmtr Fa
kat biz, kendilerinden bu trl belirlemeler hakknda
da bir misal beklemek mevkiindeyiz. Bu belirlemeler
daima, zleri bilmek bakmndan iinde bulunduklar
gszlk dolaysiyle aksak ve eksiktirler; onlar bu
gszlkten phe etmemektedirler, nk bunlar
gerekletirdikleri soyut fikirlerden nce gelirler,
dolaysiyle de bundan sonra eyann tzleri sanlrlar.
9. Gerekletirilmi olan soyut kavramlarn
arya kullanlmas, filozoflar, var olann mahiyetini
kendi tarzlarna gre aklamaktan memnun olma
dklar iin, var olmyann mahiyetini aklamak
istedikleri vakit bsbtn gze arpar. Onlarn,
tamamiyle mmkn olan yaratklardan mevcut yara
tklarm gibi bahsettikleri ve bunlarn km bulun
duklar yoklua varncaya kadar her eyi gerekletir
dikleri grld. Tanr yaratm olmazdan nce
yaratklar neredeydi, diye soruldu. Bunun cevab
kolaydr; zira bu yaratklar var olmazdan nce
neredeydiler diye sormak demektir; bana da yle
geliyor ki buna, hi bir yerde deillerdi diye cevap
vermek yeter.
Mmkn yaratklar fikri sadece bizim, eyaya
tandmz yalnz teki zellikleri dnmek zere
bunlarn varln dnmemekten vazgeerek vcu
da getirmi olduumuz gerekletirilmi bir soyutla
madan ibarettir. Bu cisimlerin inceleniini, eklini,
hareketini ve sknunu dndkten sonra varlkla-
Z E R N D E D E N E M E 173

nn dnmekten kesildik. Biz mmkn cisimler


hakkndaki fikri ite byle edirmiizdir, bu fikir
cisimlerden btn gereklii ekip almaktadr, nk
bu fikir cisimleri yoklukta farz eder, dolaysiyle de,
apak bir tezatla, bu fikri kendilerine ayrr; nk
bu fikri cisimleri bize yaygn, ekilli vesaire olarak
gsterir.
Filozoflar bu tezad kavramadkian iin bu fikre
ancak bu son taraftan varrlar. Sonu olarak da var
olann gerekliklerini hi de var olmyana verdiler ve
bazlar da yaradln en dikenli meselelerini pek elle
tutulur ve gzle grlr bir ekilde zm olduklar
n sandlar.
10. Locke der ki: Ruh melekelerinden bah
setme tarznn birok kimselere gre, bizde ayn ayr
var bulunan, bizde baka baka varlklarm gibi emir
veren, itaat eden ve trl eyler yapan ayn ayn i g
sahibi birtakm etkenler hakkndaki mphem fikri
vermi olmasndan korkuyorum; bu ise, ruhun bu
trl gleriyle ilgili meseleler hakknda mphem ve
kararsz bir sr ekimelere ve tartmalara yol
amtr.
Bu korku bilge bir filozofa lyktr, zira, eer
hkm m drike veya iradeye aitse; eer bunlarn her
ikisi de ayni derecede etkin veya ayn derecede hr
iseler; eer irade bilebilirse; veyahut sadece hr bir
m eleke ise; en sonra da eer irade mdrikeye emir
verirse veyahut da m drike iradeyi gder ve belirlerse
pek nemli meseleler karsndaym gibi ne diye
174 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

heyecana kaplacakmz? Eer mdrike ve irade ile


filozoflar sadece, husule getirdii veya getirebilecei
baz fiillere gre gz nnde tutulan ruhu ifade
etmek istiyorlardysa; hkm, faaliyet ve hrriyetin
mdrikeye ait olacaklar, veyahut bu melekeden
bahsedilirken az veya ok olarak bu fiiller gz
nnde tutulacana gre de mdrikeye ait olmya-
caklan apak bir eydir. rade hakknda da durum
byledir. Bu gibi hallerde, doru tahliller yaparak,
eya hakknda edinilen kavramlar belirlemek sure
tiyle bu tbirleri aklamak yeter. Fakat filozoflar
ruhu birtakm soyutlamalarla tasarlamak zorunda
kalm olduklar iin bu soyutlamalarn saysn artr
mlar, dolaysiyle de hem mdrike, hem de irade
btn soyut kavramlarn kbetine uramlardr.
Hatt; bunlarn ruhta hi de birtakm ayn ayn
varlklar olmadklarnn farkna varm olan Dekart
lar gibi kimseler bile, zikretmi olduum btn
sorulan ele alp ballandra ballandra anlatp durmu
lardr. Demek oluyorki bu zatlar bu soyut kavranlan
kendi maksatlanna kar gerekletirmiler ve bunun
farkna varmamlardr; nk bunlan tahlil etmek
tarzndan haberleri olmad iin bunlann aksaklkla-
nn bilemez, dolaysiyle de, zaruri olan btn tedbir
lere bavurarak bunlan kullanamazlard.
11. Bu trl soyutlamalar, hrriyet hakknda
yazlanlann hepsini son derece mphemletirmiler-
dir; hrriyet meselesinde birok kalem sahipleri
kalemlerini ancak bu meseleyi bsbtn mphemle
Z E R N D E D E N E M E 175

tirmek iin kullanmlardr. Baz filozoflar diyorlar


ki: mdrike fikirleri olan melekedir, irade ise kendili
inden kr olan ve ancak mdrikenin kendisine
sunduu fikirler dolaysiyle kendi kendini belirliyen
bir melekedir. Fikirleri ve fikirler arasndaki hakikat
ve ihtimal bantlarn kavramak veya kavramamak
mdrikeye ait bir i deildir. Mdrike hr deildir,
hatt etkin bile deildir; zira kendinde hibir suretle
beyaz veya siyah fikirlerini asla husule getirmez,
dolaysiyle de, birinin teki olmadn zaruri olarak
grp anlar. rade etkide bulunur, bu dorudur;
fakat kendiliinden kr olduu iin mdrikenin
verdii emri takip eder, yan zaruri bir nedenin
verdii emre bal kalarak yapacan yapar. Demek
oluyor ki irade ayn derecede zaruridir. mdi, eer
insan hr olsayd, bu melekelerden biri veya teki
dolaysiyle hr olurdu. yleyse insan hr deildir.
Btn bu muhakemeyi cerh ve reddeylemck
iin, bu filozoflarn mdrike ve iradeyi, yalnz kendi
muhayyilelerinde bulunan birtakm hayaletler haline
getirdiklerinin farkna varmak yeter. Eer bu mele
keler onlarn tasarlad gibi olsayd phesiz ki
hrriyete hibir vakit yer kalmazd. Kendilerini,
kendi nefislerine nfuz etmeye davet ediyorum ve
kendilerine, bu soyut gerekliklerden vazgemesini
ve kendi dncelerini tahlil etmesini istedikleri
takdirde, eyay bambaka bir tarzda grecekleri
cevabn veriyorum. Mesel, mdrikenin ne hr, ne
de etkin olmad hi de doru deildir; bu konuda
176 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

yapm olduumuz tahliller bunun aksini gstermek


tedir. Fakat zorluk, doutan fikirlerin tahlilinde,
zlemez olmasa bile byktr.
12. Anlatm olduklarmdan sonra sonunda
gereklemi olan bu soyutlamalarn braklp brakl-
myacan bilmiyorum: birok sebepler bana bunun
aksini dndryor. Tz adlarnn zihnimizde, eya
nn bizim dmzda igal ettii yeri tuttuklarn
sylemi olduumuzu(') hatrlamak gerekir: bu adlar
zihnimizde, zneler darda zelliklerin destek ve
ba olduktan gibi, basit fikirlerin destek ve badr
lar. Biz bunlan bu zneye baiamaya, dolaysiyle de
bu znenin gerekliini ifade ettiklerini sanmaya ite
bundan dolay daima meylederiz.
kinci olarak, ben baka bir yerde(12), ilk rnek
kavramlann teekkl etmi bulunduu btn basit
fikirleri bilemiyeceimize iaret etmitim. mdi bir
eyin z, filozoflara gre, kendi olduu eyi tekil
eden ey olduu iin, bu vesileler dolaysiyle bizim,
zlerin fikirlerine sahibolabilmemiz de bir sonutan
ibarettir: biz ite bundan dolay bunlara birer ad
takmzdr. Mesel adalet ad, adaletli kimsenin
zn ifade eder; bilgelik ad bilgenin zn, v.s.
ifade eder. skolstikleri, tzlerin zlerini ifade etmi
olacak birtakm adlar elde etmek iin sadece dilin
benzerliklerini takibetmek gerektiine inandrm

(1) Blm 4.
(2) Blm 3.
Z E R N D E D E N E M E 177

olan sebeplerden biri de belki ite budur. Bylece


iskolstikler cisim, hayvan ve insann zlerini ifade
etmek iin cismanilik, hayvanlk ve insanlk kelimele
rini. yapmlardr. Bu tbirler kendilerine melf ve
munis bir hale gelince de bunlarn hibir mnas
olmadna kendilerini inandrmak artk pek g
olmutur.
nc olarak; kelimeleri kullanmak iin yalnz
iki yol vardr: bunlar ya, ifade edecekleri btn basit
fikirleri zihinde tesbit ettikten sonra kullanlrlar;
yahut da sadece, bunlarn eyann gerekliini gste
ren birtakm iaretler olarak farz ve kabul ettikten
sonra kullanlrlar. Birinci yol, metot olarak, skntl
dr; nk bunu kullanmak daima yeteri kadar belli
deildir. nsanlar, edinmi olduklar deneyie gre,
eyay baka baka grdkleri iin, birok adlarn
says ve zellii zerinde onlarn mutabk kalmalar
zordur. Esasen, bu mutabakate rastland vakit, bir
tbirin anlamn tam ve gerek geniliiyle kavramak
daima kolay olmaz: bundan dolay da, zamana,
deneyie ve teemmle ihtiya vardr; fakat eyada,
kelimelerin birtakm gerek iaretlermi gibi kabul
edilmesine medar olan bir gerekliin bulunduunu
farz ve kabul eylemek pek daha elverili olur; insan,
hayvan v.s... gibi kelimelerden, bu eyleri belirleyen
ve ayrdeden bir mahiyet kasdetmek, bu mahiyete ait
olabilecek btn basit fikirlere dikkat etmekten ok
daha elverili ve yerinde olur. Bu yol bizim hem
sabrszlmz, hem de tecesssmz giderir. Hatt
178 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

kendi btl fikirlerinden kurtulmaya en ok alm


olanlar arasnda bile, btn tzlerin adlarn bilinme
yen birtakm gerekliklere balamyacak belki de pek
az kimse vardr. Bu, yanlmann nlenmesi kolay
olan hallerde bile gze, arpar; nk biz, gerekle
tirdiimiz fikirlerin gerek varlklar olmadklarn
pek iyi biliriz Ben an, sava, n, gibi, en senli benli
sohbetlerde olduu kadar en cidd konumalarda
dahi byle bir fikir altnda tasarladmz iin kendile
rine varlk adn verdiimiz mnevi varlklardan
bahsetmek istiyorum.
13. Yanlmalarmzn en yaygn kaynaklarn
dan biri muhakkak ki ite budur. Kelimeleri gerek
liklerle kartrmak en gerekliklerin mahiyetini pek
iyi akladklar sonucuna varmak iin kelimelerin,
eyann gerekliini karladklarn farz etmi olmak
yeter. Bir soru soran ve filn veya falan cismin neden
ibaret olduunu aratran kimsenin, Lockeun iaret
eyledii gibi, bir addan fazla bir ey sorduuna
inanmas ve kendisine bu demirdir diye cevap veren
kimsenin de ona fazladan bir ey rettiine inanmas
ite bundan ileri gelir. Fakat byle bir selika kullan
lnca, ne kadar anlalmaz olabilire olsun, tutunup
kalmyacak hibir faraziye yoktur. Onun iin trl
tarikatlerin n dolayisiyle artk ap kalmamak
gerekir.
14. Demek oluyor k soyutlamalarmz ger
ekletirmemek pek nemlidir. Bu mahzuru nlemek
iin ben yalnz bir tek are biliyorum; o da, bizim
Z E R N D E D E N E M E 179

btn soyut kavramlarmzn kaynak ve douunu


gelitirmeyi bilmektir. Fakat bu areyi filozoflar
bilmiyordu, bu bakmdan da filozoflar bunu birtakm
tariflerle telfi etmeye bouna urap durmulardr.
Onlarn bu konudaki bilgisizliklerinin nedeni, ie
genel fikirlerden balamak gerektiine dair daima
iinde bulunmu olduklar btl fikirdir; zira insan
zel fikirlerden ie balamaktan kendini alkoyduu
vakit bunlardan kp gelen daha soyut fikirleri
aklamann imkn yoktur, ite bir misal verelim.
mknsz, tezada yo l aan ey; m m kn, tezada
yo l amyan ey; varlk da var olabilen ey diye tarif
edildikten sonra: varlk hakknda baka bir tarif
yaplamam, ancak imknn tamamlaycsdr diye
anlatlmtr; fakat ben bu tarif acaba herhangi bir
fikir gsteriyor mu, dolaysiyle de, Aristotelesin
tariflerinin bazlarna bulatrlm olan glnln
bu tarife de bulatrmann haki olup olmadn
kendi kendime soruturuyorum.
Eer mmkn, tezada yol amyan ey.ise, imkn
da tezada yo l amaytr. Demek oluyor ki varlk,
tezada yol amayn tamamlaycsdr. Bu ne biim
bir ifade tarzdr! Fikirlerin tabi dzeni daha iyi
gzetlenerek imkn kavramnn, ancak varlk kavra
mndan sonra teekkl ettii grlrd
Ben bu trl eriflerin ancak, zaten tarif edilmi
olan ey bilinince buna pek yakndan baklmad iin
kabul edildiklerini sanyorum.
180 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Az ok bir aydnlk karsnda kalan zihin bunu


onlara atfeder, dolaysiyle de, onlarn anlalmaz
olduklarnn hi de farkna varmaz. Bu misal, insann
kendi metoduna balanmasnn ne kadar nemli
olduunu gsterir: yani daima tahlilleri, filozoflarn
tarifleriyle deitirmenin ne kadar nemli olduunu
anlatr. Hatt ben, filozoflarn en ok kskanr
grndkleri tbirleri kullanmaktan saknncaya ka
dar pheyi ileri gtrmenin gerekli olduuna bile
inanyorum. Bu tbirlerin arya kullanlmas o
kadar melf bir hale gelmitir ki, ne kadar zenilirse
zenilsin, bu tbirlerin bir dnceyi alelde okuyu
cuya kt kavratmamas zordur. Locke, buna bir
misaldir. Onun bunlar olaan olarak pek doru bir
ekilde uygulad muhakkaktr; fakat o bunlar
kendi slbundan karp atm olsayd birok yerler
de pek daha iyi anlalm olurdu: bununla beraber
ben bu konuda yalnz tercmeye dayanarak hkm
vermekteyim.
Bu teferruat, soyut fikirlerin etkisinin neden
ibaret olduunu gstermektedir. Bunlarn aksaklk
ve eksiklikleri btn metafizii pek mphemletir-
mitir ama artk bugn bu aksaklk ve eksiklikler
bilindii iin yaplacak tek ey bunlan gidermemiz
olacaktr.
ALTINCI BLM

A sl Esas O lm akszn Ruha Atfedilen Baz


H km lere Dair Yahut Bir M etafizik Meselesinin
zm

1. Ben, buraya kadar ruha, herkesin kendinde


farkna varamyaca hibir ameliyeyi atfetmi olma
dn sanyorum; fakat filozoflar, grme olaylarn
aklamak iin bizim, hi farkna varmadmz baz
hkmler verdiimizi farz ve tahmin etmilerdir. Bu
gr, o kadar herkese kabul edilmi bir durumda
dr ki, hepsinden daha ihtiyatl ve temkinli olan
Locke bu gr kabul etmitir: o, bu konudaki
fikrimi yle aklamaktadr:
Kavray dolaysiyle yaplmas yerinde olacak
bir tenkid de, duyumlar yoluyla gelen fikirleri,
olgun kimselerin zihinleriyle verdikleri hkm, ken
dileri bunun farkna varmakszn, ok kere bozup
deitirir. Bylece, gzlerimizin nne altndan,
kaymaktandan veya siyah kehribardan, rengi yek
nesak yuvarlak bir cisim koyduumuz vakit bu
kreye baknca zihnimize izlenip kalan fikrin, gzle
rimize arpan k derecesi farklariyle trl trl
glgeli dz bir daireyi gsterdii muhakkaktr. Fakat
biz, d bkey cisimlerin bizde mtat olarak hangi
hayalleri husule getirdiklerini deneye deneye ayrdet-
182 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

meye alp yatknlam olduumuz iin, dolaysiyle


de, cisimlerin belli farklarna gre n yansmasn
da ne gibi deiiklikler vukua geldiini bildiimiz
iin, bize grnen eyin yerine hi vakit kaybetmeksi
zin, grmekte olduumuz hayalin kendi nedenini
koyarz; bunu da gelenein bizi altrm olduu bir
hkme gre yaparz; yle ki, grne, bu grnle
kartrdmz bir hkm balyarak biz bir dbkey
eklin ve yeknesak bir rengin fikrini vcuda getiririz;
bununla beraber iin aslnda, gzlerimizi bize, resim
de gze arpt gibi, sadece bulank ve trl trl
renkli bir dzlem gstermi olur. Bu vesileyle ben
buraya bilgin Molineuxnn bir meselesini kaydede
ceim... Artk yan ban alm olacak ve kendisine
birine ve tekine dokunduu vakit kbn hangisi ve
krenin hangisi olduunu syliyecek kadar, ayn
madenden yapl ve aa yukar ayn byklkte
olan bir kb ile bir kreyi dokunarak ayrdetmesi
retilecek doutan bir kr farz ediniz. Kb ile kre
bir masa zerine konulunca, bu krn gzlerinin
birdenbire grmeye baladklarn farz ediniz: onun
dokunmadan bunlar grnce ayrdedip etmiyecei,
dolaysiyle de, krenin hangisi ve kbn hangisi
olduunu syleyip sylemiyecei soruluyor. Bu soru
nun nfiz ve mkul yazan buna hayr diye cevap
veriyor ve ilve ediyor: zira bu kr deneme yoluyla
kb ile krenin dokuma kendi duyusuna ne suretle
etkide bulunduklarn renmi olmakla beraber o
yine de,kendi dokunma duyusuna u veya bu ekilde
etkide bulunan eyi henz bilmez, dolaysiyle de
Z E R N D E D E N E M E 183

gzlerini u veya bu ekilde hangi eyin eleceini


farketmez; bir kbn, elini deiik bir ekilde skt
ran d asnn gzlerine, kbde olduu gibi grne
ceini de bilmez. Ben de tamamiyle bu hnerli
adamn kanaatindeyim... lk bakta bu kr her ne
kadar dokununca farkna varaca ekil farklar
dolaysiyle gvenle ayrdedebilirse de bu kre ile bu
kbe bakp yetinmekle kendisi krenin hangisi k
bn de hangisi olduunu kesin olarak syliyeceini
sanmyorum(')
2. Btn bu muhakeme, bir kreye baklnca
gzde teressm eden hayalin sadece, trl trl
aydnlanm ve renklenmi dz bir daire olmasn
gerektirir; bu ise dorudur. Fakat bu muhakeme,
bana yanl da geldii zere, sonunda ruhta husule
gelen intiban bize sadece bu dairenin kavranln
salamasn da gerektirir; eer biz kreyi dbkey
bir cisim olarak gryorsak bunun sebebi de, dokun
ma duyusunun deneyiiyle bu ekle ait fikri edinmi
olduumuz ve bunun gz yoluyla bizde hangi hayali
husule getirdiini bildiimiz iin, bu hayalin bants
na kar bu hayalin dbkey olduuna hkm
vermeye alm bulunmamzdr: bu hkm ise,
Lockeun az sonra kulland bir tbiri kullanmam
iin, duyum un fikrin i deitirir, dolaysiyle de bu ekli
bize olduundan baka trl gsterir.

(1) Kitap II. s. 97, 9 8.


184 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

} 3. Bu faraziyeler arasnda Locke. delil ver


meksizin, ruhtaki duyumun, gzde teressm ettiini
bildiimiz hayalden daha fazla bir eyi gstermediini
de ileri srer. Bana gre, bir kreye baktm vakit
ben dz bir daireden baka bir ey grrm: bu
deneyi, kendisine yaklamam bana pek tabi gelen
bir deneyitir. Zaten bu filozofun bavurmu olduu
hkmleri reddedip atmak iin ortada birok sebep
ler vardr, nce, bu filozof dbkey cisimlerin bizde
ne gibi hayaller husule getirdiklerini, dolaysiyle de,
cisimlerin belli ekillerindeki farka gre, n yans
masnda hangi deiikliklerin vukua geldiini bildii
mizi farz ve kabul eder: bu bilgi, ekilleri tpk
filozoflarn grd gibi grmelerine ramen insanla
rn ounda hi de yoktur. kinci olarak, biz bu
hkmleri gre bouna balar dururuz, Lockeun
farz eyledii gibi biz bu hkmleri hibir vakit
grle kartrmayz; fakat biz baka trl grrz
ve bir baka trl de hkm veririz.
Bir kabartma grrm; phe etmiyecek ekilde
bunun dz bir yz zerine tersim edilmi olduunu
bilirim; elimi uzatp bu kabartmaya dokunurum:
bununla beraber bu bilgi, tekrar edilen tecrbe ve
verebileceim btn hkmler benim ekilleri db
key olarak grmeme hi de engel olamazlar. Acaba
bu grn ne diye devam edip gider? Duyumlarmn
bana verdii fikirdekinden bambaka bir ekilde
eyay bana gstermek hnerinde olan bir Duyumla
rmn bana eyay bu fikre uygun olarak bana
gstermek hneri ne diye olmyacakm? Kare oldu
Z E R N D E D E N E M E 185

unu bildiimiz ve byle olduuna hkm verdiimiz


bir yapy uzaktan baknca yuvarlak grmemiz hak
knda ve benzen daha binlerce misal hakknda da
ayn ekilde muhakeme yrtlebilir.
4. nc olarak, Lockeun bu kanaatini tek
bana ykmaya yetecek bir sebep vardr, bu sebep ise
udur: bize bu trl hkmlerin farkna vardrmann
imknsz olmasdr. Bizim farkna varmadmz bir
ok eylerin ruhta olup bitmesi keyfiyetine bou
bouna gvenilmektedir. Baka bir yerde anlatklan-
ma baklrsa(') bizim, bu hkmleri, vermi olduu
muz anda pekl unutabileceimiz dorudur: fakat
biz bu hkmleri teemmlmze konu yaptmz
vakit uur bu hususta o kadar iddetli ve keskin olur
ki artk biz bu hkmlerden phe edemeyiz.
5. Lockeun kanaati btn sonularnda tak-
bedilince, onun ekiller hakknda yapm olduu gibi
uzaklklar, konumlar, byklkler ve uzam hakknda
da ayn muhakemeyi yrtmek gerekir. Mesel
denilecek ki: Geni bir kra baktmz vakit bu
bakta zihnimize nakolan fikir; gzlerimize arpan
trl k dereceleriyle, dz, glgeli ve renkli bir yz
gsterir. Fakat grenek dolaysiyle biz, baka trl
yerlemi, baka trl uzak, baka trl byk ve
baka trl yaygn cisimlerin genel olarak bizde hangi
nevi hayali husule getirdiklerini ve uzaklklar, ko
numlar, byklkler ve uzam arasndaki farklara

(1) Blm 2, bahis 1.


186 N S A N B L G L E R N N K A Y N A C I

gre n yansmasnda hangi deiikliklerin vuku


bulduunu ayrdetmeye yatknlap alm bulundu
umuz iin biz, bize grnen eyin yerine hemen,
grmekte olduumuz hayallerin asl nedenini koyu
veriniz ve bu ii de, gelenein bizi altrm olduu
bir hkme dayanarak yaparz; yle ki grne,
grle kartrdmz bir hkm balyarak biz,
aslnda gzlerimiz bize sadece glgeli ve trl renkte
bir dzlem gsterdikleri halde trl konumlara,
uzaklklara, byklklere ve uzama ait fikirleri vcu
da getiririz.
Lockeun muhakemesinin bu uygulan, bir kra
baktmzda bizde husule gelen konum, uzaklk,
byklk ve uzam fikirlerinin hepsi kk apta bir
krenin trl blmlerinin kavranlnda bulunmala
r lsnde daha ok doru d u r. Bununla beraber
bu filozof bu sonulan kabul etmemitir. Kendi
meselesinde, kre ile kbn aa yukan ayn byk
lkte olmalarm istemekle grme duyusunun, hibir
hkmn yardm olmakszn byklk hakknda trl
trl fikirler verebileceim yeteri kadar anlatmakta
dr. Halbuki bu, ne de olsa, bir tezattr: zira ekilleri
elde yokken byklkler hakknda birtakm fikirlerin
nasl elde edilecei anlalmyor.
6. Bakalar bu sonulan kabul etmekte g
lk karmamlardr. Birok eserleriyle n salm
olan bay de Voltaire, gzleri birdenbire grecek
olan doutan kr bir kimsenin ne konumlan, ne
uzaklktan, ne byklkleri, ne de ekilleri ayrdede-
Z E R N D E D E N E M E 187

miyeceini teinin eden doktor Barclaiyin(') kanaati


ni zikreder ve tasvibeyler.
7. Der ki: bir atya km bir adama ok
uzaktan ve kk bir delikten bakarm; uzaklk ve
n az oluu ilknce benim, onun bir adam olup
olmadn sememe engel olur: nesne bana pek
kk grnr, en ok iki kademlik bir heykel
grdm sanrm: nesne kmldar, bunun bir adam
olduuna hkmederim, dolaysiyle de bu andan
itibaren bu adam bana alelde byklkte gzkr.
8. Tabir caizse ben bu hkm ve bu hkme
atfedilen sonucu kabul ediyorum fakat bu hkm de,
doktor Barclai'yin tezini ispat etmekten pek uzaktr.
Burada, bir ilk hkmden, tamamiyle bunun zdd
olan ikinci bir hkme anszn bir gei vardr. Bu
gei, bu nesnede bir adamn mtat boyunu bulmak
iin bu nesneye daha fazla dikkatle bakmaya zorlar.
Bu sert dikkat galiba, beyinde herhangi bir deiiklik
husule getirir; dolaysiyle de gzlerde herhangi bir
deiiklik husule getirir: bu ise bir adam aa yukar
be kadem boyunda gsterir. Bu zel bir durumdur,
dolaysiyle de, bunun verdirdii hkm, farkna
varld inkr edilemiyecek bir hkmdr. Farz ve
tahmin edildii zere eer biz daima bu gibi hkm
ler veriyorsak baka her trl vesile ve frsatta da
durum ne diye ayn olmyacakm?

(1) EUments de Philosophie de Newton, bahis VI.


188 NAM B L G L E R N N K A Y N A I

Benden ancak drt adm ileride bulunan bir


adam sekiz adm ileriye kadar gider, kendisinin
gzlerimin iine teressm eden hayali yar yarya
daha kk olacaktr. yleyse ben ne diye onu, aa
yukar ayn byklkte grmeye devam ederim?
Denilecek ki: siz nce onu yan yanya daha byk
grrsnz; fakat denemenin bir adam fikriyle be
alt kadem ykseklik fikri arama beynimizde yerle
tirmi olduu balant sizi, anszn oluveren bir
hkm dolaysiyle, byle bir boyda bir adam tasarla
maya ve gerekten de byle bir boy grmeye zorlar.
tiraf edeyim ki bu, benim kendi deneyiimle teyit ve
tekit edebileceim bir ey deildir. Btn dikkatle
farkna varmaya alld vakit birinden tekine
birdenbire geiin farkna vanlmyacak kadar bir ilk
kavray o kadar abuk ortadan silinip kalkabilir ve
bir hkm onun yerini alabilir mi? Esasen bu adam
on alt adm, otuz iki adm, altm drt adm ve daima
bu minval zere hele bir uzaklaversin; sonunda ben
kendisini tamamiyle gremiyeceim kadar bu adam
ne diye bana yava yava klr gibi grnecektir?
Eer grme kavray, benim bir adam fikrini be alt
adm ykseklik fikrime balamama medar olmu
bulunan bir hkmn sonucu ise bu adam birdenbire
gzlerimin nnden silinip yok olacaktr veyahut da
ben, kendisi benden ne kadar uzaklarsa uzaklasrt,
onu ayn byklkte grmeye devam edeceim. Her
ikimizde de ayn deneyi olduu halde, bu adam ne
diye, bir baka adama kyasla benim gzlerimde daha
abuk klecekmi? En sonra da bu hkm kuvveti
Z E R N D E D E N E M E 189

ni, hangi uzaklk noktasndan itibaren yetirecei hele


bir gsterilsin bakalm.
9. Kendileriyle ekitiim kimseler grme
duyusunu, iitme duyusu ile karlatrrlar ve birin
den tekini karrlar. Derler ki: sesler kulan
dikkatini eker, birtakm tonlar iitilir ve baka ey
iitilmez. Gz, grme harekete geirir, birtakm
renkler grlr ve baka hibir ey grlmez. Haya
tnda ilk defa olarak top grltsn iitecek olan
kimse bu topun bir fersah ileriden mi, yoksa otuz
adm teden mi atldn kestiremiyecektir. Kendi
siyle, bu grltnn kt yer arasndaki uzakl
kestirmeye onu yatknlatrp attrabilecek olan ey
yalnz deneyitir. Bir nesneden kp dalan k
nlan hakknda da muhakkak ki durum ayndr; bu
nlar bize bu nesnenin nerede bulunduunu hi de
retmezler.
10. itme duyusu, kendiliinden bize uzaklk
fikrini vermek iin yaplm deildir ve hatt kendisi
ne deneyiin yardm da katlsa bile onun bu konuda
salad fikir de, btn fikirlerin en aksak olandr.
Grme duyusu hakknda da durumun aa yukar
byle olduu hal ve artlar vardr. Eer ben uzaktaki
bir nesneye, beni bu nesneden ayran nesnelerin
farkna varmakszn bir delikten bakarsam bu nesne
nin uzakln ancak pek yle byle bilirim. Bu
takdirde deneyie borlu bulunduum bilgileri hatr
larm, dolaysiyle de, kendi olaan byklnden az
veya ok kk grnmesine gre nesnenin az veya
190 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

ok uzakta bulunduuna hkmederim. Demek olu


yor ki burada bir hkmn, iitme duyusuna olduu
gibi grme duyusuna da katlmas gereken bir durum
la kar karyayz: fakat bunun farkna varldna,
dolaysiyle de, nce olduu gibi sonra da, uzaklklar
bizim ancak pek kt bir ekilde bildiimize iyice
dikkat edilmelidir.
Penceremi aarm ve sokan br ucunda bir
adam grrm: henz hibir hkm vermemiken
ben bu adamn benden uzakta olduunu grrm.
Onun benden ne kadar uzakta bulunduunu en iyi ve
en doru olarak bana reten kendisinden kan k
nlarnn olmad muhakkaktr; fakat ikisinin ara
snda bulunan nesnelerden kan k nlan bu ii
yapar. Bu nesnelere bakmann bana, bu adamdan
bulunduum uzaklk hakknda bir fikir vermesi tabi
bir eydir; hatt bu nesneleri her grmde bende
bu fikrin bulunmamas da imknszdr.
11. Bana, aldanyorsunuz, denilecektir. Ruhu
muzun bir yatan sonra uzaklklar, byklkler,
konumlar hakknda verdii, aa yukan yeknesak ve
ni hkmler, sizin grdnz tarz elde etmek iin
sadece gzleri ap bakmann yeterli olacan akl
nzdan geirtir. Bu byle deildir, teki duyularn
yardmna gerek vardr. Eer siz yalnz grme duyu
sunun yardmn saiam olsaydnz uzam bilmek
iin elinizde hibir areniz bulunmazd.
12. yleyse greceim nedir? Matematik bir
nokta m? phesiz ki hayr. Muhakkak k k ve
Z E R N D E D E N E M E 191

birtakm renkler greceim. Fakat k ve renkler


baka baka uzaklklar, baka baka byklkten,
baka baka konumlan zaruri olarak tersim etmezler
mi?nmde yukanya, aaya, saa, sola bakanm:
her yne dalm bir k ve muhakkak k bir
noktada toplanm olmyan birok renkler grrm:
benim de istediim zaten budur. Burada, her hkm
den ayr olarak, teki duyularn yardm olmakszn,
btn boyutlariyle uzam fikrini bulurum.
Canl bir gz farz ve kabul ediyorum: her ne
kadar acayip grnrse de buna msaade buyurul-
masn dilerim: doktor Barclaiyin kanaatine gre
byle bir gz renkli bir k grecektir; fakat ne
uzam, ne bykl, ne uzakl, ne de ekli
sezecektir. yleyse btn tabiatn sadece matematik
bir noktadan ibaret olduuna hkm vermeye yat
knlap alacaktr. Ruhu uzun zamandan beri bu
hkm vermeye alm olaca vakit bu gz hele bir
insan gvdesine gelip taklsn: bykikler, uzaklk
lar, konumlar ve ekiller hakkndaki fikirleri edin
mek iin bu ruhun edinmi olduu duyulan kullan
maktan baka bir eye ihtiyac bulunmyaca muhak
kak ki sanlacaktr. Halbuki hi de byle deildir: her
zaman vermi olduu mtat, ni ve yeknesak hkm
ler bu yeni duyumlann fikirlerini deitireceklerdir;
yle ki bu ruh cisimlere dokunuverecek, dolaysiyle
de, bunlann ne yaygnl, ne konumu, ne bykl
, ne biimi olmadn temin edecektir.
192 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

13. Bizi grme duyusunun trl duyumlar ile


zenginletirdii vakit Tannnn takibetmekte bulun
duu yollar bulup ortaya karmak acayip bir ey
olurdu: bu duyumlar bizi yalnz teki duyumlardan,
eyann bizimle ve varlmzn barnp kalmasiyle
olan bantlarndan dolay iyi haberdar etmekle
kalmazlar; fakat ayn zamanda, kinatn dzenini,
gzelliini ve ihtiamn ok daha parlak bir ekilde
haber verirler.
Ne kadar nemli olursa olsun ben bu aratrmay
bakalarna brakyorum. Gzlerini amak istiyenle-
rin k, birtakm renkler, uzam,birtakm byklkler
vesaire greceklerinde mutabk kalmalar yeter ve
elverir. Ben daha ileri gitmiyorum, nk ben apak
bir bilgiyi ite burada bulmaya balyorum.
14. Grme kabiliyeti salanacak doutan kr
birinin karlaaca eyi biz kendimiz de inceleyelim.
Bu kr, cisimlere dokunduu vakit karlaaca
trl duyumlar zerinde durup dnerek uzam,
byklkler vesaire hakknda birtakm fikirler edin
mitir. Btn blmlerinin ayn belirlenite oldukla
rn hisseyledii bir denei eline alr. Devam etsele-
di baka baka noktalarda son bulacak ekilde
blmleri ayr ayr belirlenite bulunan bir baka
denee el atar; ite o, eri bir izgi fikrini buradan
karr. Buradan da a, kb, kre ve her trl ekil
fikirlerine geer. Uzam hakkndaki fikirlerinin kay
na ite bundan ibarettir. Fakat gzlerini at
srada onun, btn tabiatta bu alacak k ve renk
ZERNDE DENEME 193

halitasnn husule getirdii manzaray grdn


sanmamak gerekir. Bu, onun karlat yeni du
yumlara kapal kalan bir hazinedir; ona bu hzineyi
buldurup aabilecek ve bu hzineyi gerekten onun
eline geirebilecek olay ey yalnz ve yalnz teemml
dr. Biz kendimiz de gzlerimizi, tamamiyle ve her
yerini grdmz pek aprak bir tabloya diktii
miz vakit bu tablo hakknda henz hibir belli fikir
edinmeyiz. Bu tabloyu gerei gibi grmek iin bu
tablonun btn blmlerini birbiri ardsra gz nn
de tutmak gerekir. lk defa gren gzler iin bu
kinat ne tablodur ya!
Ben bu adamn, gzne arpan ey zerinde
durup derince dnd na geiyorum. Muhakkak
ki her ey onun nnde bir nokta gibi deildir.
Demek oluyor ki bu adam uzunluuna, geniliine ve
derinliine bir uzam grr. Hele bu uzam bir tahlil
ediversin; yz, izgi, nokta ve her trl ekiller
hakknda; dokunma duyusu ile edinmi oldukianna
benziyecek birtakm fikirler ediniverir; zira uzamn
hangi ynden farkna varrsak varalm o, iki ayr
tarzda tasarlanamaz. Ben bir daireyi veya cetveli ister
greyim, isterse de bunlara dokunaym; bunlardan
birine ait fikir sadece bir eri izgiyi, tekine ait fikir
de sadece dz bir izgiyi gsterir. yleyse, doutan
kr olan bu kimse, bakarak kreyi kbden ayrdede-
cektir; nk baknca da, dokunarak edinmi olduu
fikirlerin aynm edinecektir.

NSAN BLGLERNN KAYNAI F. 13 - 14


194 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Bununla beraber bu adam, kendisi u zorluk


karsnda braklarak, hkmn durdurmaya zorla
nabilecektir. Kendisine denilecek ki: bu cisme bakt
nzda size bir kre grnmektedir; teki cisim ise
bir kb grnmektedir; fakat birincisinin, dokununca
size kre fikrini vermi olan cismin ayn olduunu;
kincisinin de, size kb fikrini vermi olan cismin ayn
bulunduunu hangi esasa dayanarak kendi kendinize
temin edeceksiniz? Bu cisimlerin dokunma duyusun
da da, grme duyusundaki ayn ekilde olacaklarn
size kim sylemitir? Gzlerinize bir kre grnen
cismin, elinizle dokununca kb olmyacan ne
biliyorsunuz? Hatt size, dokununca bir kb ve bir
kre sanacanz cisme benzer bir eyin burada da
olduuna kim size cevap verebilir? Delil, iinden
klmaz bir ey olurdu; onun iin ben de, buna bir
cevap verebilecek eyin sadece deneyiin olduunu
sanyorum: fakat bu ne lockeun, ne de doktor
Barclaiyin tezidir.
15. Geriye, kk olmyan bir glk kaldn
itiraf ediyorum Bu glk, her ynden, anlatm
olduum kanaate aykr grnen bir denemedir. Bu
denemeyi Bay de Voltaire in anlatm olduu gibi
aynen tekrar ediyorum; baka bir ifade ile anlatlm
olsayd deerini ve mnasn yitirirdi.
El abukluunu zihnin en byk kabiliyetleri
ile bir araya getiren u nl cerrahlardan biri olan
bay Chiselden 1729 da, hemen hemen doarken
gzlerinde teekkl ettiinden phelendii gz per-
ZERNDE DENEME 195

des ad venlen ey kaldrlarak, doutan kr bir


kimseye grme imknnn verilebileceini dndk
ten sonra ameliyat yaplmasn teklif etmiti. Kr
buna raz olmakta glk ektiydi. Grme duyusu
nun kendi hazlann ok artracan pek o kadar
kavramyordu. Kendisine telkin edilmi olan okumak
ve yazmak isteine kaplmasayd hibir vakit grmeyi
arzu etmiyecekti... Her ne olursa olsun ameliyat
yapldyd ve baar ile sona ediydi. Aa yukar
ondrt yanda olan bu delikanl ilk defa
grdyd. Lockeun ve Baclaiyin pek iyi bir ekilde
nceden haber verdikleri eyi onun deneyii teyidet-
tiydi. Uzun mddeti ne byklkieri, ne uzaklklar,
ne konumlan, ne de ekilleri ayrdedebildiydi. gz
nn karsna konulan ve bir evi grmesine engel olan
bir parmak byklndeki bin nesne kendisine ev
kadar byk geliyordu. Grd her ey kendisine
nce gzlerinin zerindeymi gibi geliyordu ve bunla
ra dokunmak da dokunma duyusuna ait nesnelerin
deriye dokunmas duygusunu veriyordu. Ellerinin
yardmyla yuvarlaktr diye kanaat getirdii eyi,
keli diye kanaat getirdii eyden ayrdedemedii
gibi: ellerinin yukarda veya aadadr diye duyduu
eyin gerekten yukarda veya aada olduuna da
kanaat getiremiyordu. Byklkleri kavramaktan o
kadar uzakt ki, enikonu grme duyusu ile evinin
odasndan daha byk olduunu kavradktan sonra
da, grme duyusunun bu fikri nasl verebildiini bir
trl kavrayamyordu. Tablolarn birtakm kati ci
simleri gsterdiklerini ancak iki aylk bir denemeden
196 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

sonra kavrayabildiydi: kendisindeki yeni bir duyunun


uzun bocalay ve yordamlayndan sonra tablolara
yalnz yzeylerin deil, fakat ayn zamanda cisimlerin
de tersim edilmi bulunduklarn sezince de elini
tabloya gtrd ve, grnlerini kavramaya balad
bu kat cisimleri elleriyle hi bulamamaktan arp
kaldyd. Aldatan kimdir diye; dokunma duyusu mu,
yoksa grme duyusu mu diye kendi kendine sorup
durduydu(')-
16. Ikla karlanca gklerde olup biten
hakknda bir teemmlde bulunmak bu denemeyi
aklayabilecektir.
Her ne kadar biz henz gozun btn mekaniz
masn bilmekten iyice uzakta bulunuyorsak da, yine
de, saydam tabakann iyi kt dbkey olduunu:
nesnelerin daha ok veyahut daha az k yansmalar
lsnde gz bebeinin, daha az na yol vermek
veyahut daha ounu geirmek iin bzldn
veyahut genilediini biliyoruz; sulu hltn srasiyle
trl trl biimlere girdiinden phe ediliyor. k
nlarnn a tabakas zerine gelip toplanmas mak-
sadiyle billr tabakasnn ileri veya geri gittii
muhakkaktr(12); a tabakasnn ince tellerinin ala
cak bir tenevv ile harekete geirilip sarsldktan; bu
sarsntnn beyinde faaliyeti daha da alacak bir ey

(1) Daha nce sz edilmi olan bahis. (Condillac)


(2) Yahut damar tabakas zerinde: zira k intibann ag tabakas
telleriyle mi, yoksa damar tabakasnn telleriyle m ruha
ilendikleri henz bilinmemektedir. (Condillac)
ZERNDE DENEME 197

olan daha kaypak ve ince baka tellere ilendii de


m uhakkaktr. En sonra da, gzleri tesbit edilmek
istenilen nesnelere evirmeye yarayan kaslar, gzn
btn yuvarlan daha da sktrrlar, bu sktrma
dolaysiyle de bu yuvarlan biimini az veya ok
deitirirler.
Yalnz gz ve gzn btn blmleri btn bu
hareketlere, btn bu ekillere ve bizim bilmediimiz
binlerce deiikliklere, tasarlanmas imknsz bulu
nan bir hzla uymakla kalmyacaktr; fakat ayn
zamanda btn bu gelimelerin, her ibirliinin ayn
sonucu vermesi iin tam bir badama iinde olup
bitmesi de gerekir. Eer mesel saydam tabaka gzel
teki blmlerinin konumuna ve biimine gre ok
veya pek az dbkey olsayd btn nesneler bize
bulank ve tersine dnm grnecekler; dolaysiyle
biz de ellerimizin aada veyahut yukarda duymu
olacaktan eyin gerekten de aada veyahut yukar
da olup olmadn farkna varmyacaktk. ekli
gzn biimiyle badaamyacak bir drbn kullana
rak bu bakmdan kanaat getirilebilir.
In etkisine boyun emek iin eer gzn
blmleri pek deiik ve pek sert olarak deiseler
bile bu deime ancak, bu blmleri uzun bir
mmaresenin daha kaypak ve daha kolay bir duruma
getirmi bulunmas lsnde vuku bulmaktadr.
Gz perdesi alnm olan delikanlnn durumu byle
deildi. Onun gzleri, on drt yana kadar, gelimi
ve beslenmi olduundan, bu bakmdan kullanmasn
198 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

bilmeyince, nesnelere mukavemet ediyordu. Saydam


tabaka, teki blmlerin konumuna gre ok veya
pek az dbkeydi. Billr tabakas hareketsiz bir
duruma gelmi olduu iin nlan daima a tabakas
nn berisinde veyahut tesinde topluyordu; yahut da
konumunu deitiriyorduysa bile bu deime, bulun
mas gereken noktaya varmas iin hibir vakit yeter
deildi. Zamanla pek sertlemi olan faaliyetleri
birlikte harekete geirmek iin birok gnlk bir
mmarese gerekmiti. Bu delikanl ite bunun iin iki
ay mddetle bocalayp durdu. Dokunma duyusunun
yardmndan bir eyler edindi ama bunu da, nesneler
de, bunlar elleyerek ve kullanarak bu nesneler
hakknda vcuda getirdii fikirleri grmek iin yapt
abalar kendisine grme duyusunu daha ok
altrmak frsatn verdii iin baaryordu. Ellerini
kullanmasn brakt farzedilince, gzlerini a her
atnda grme duyusu vastasiyle, hakikatte daha
yava olmakla beraber, ayn fikirleri edinmi olduu
phe gtrmez.
Bu doutan kr, gz perdesi alnd srada
gzetliyenler, artk kabul etmi bulunduklar bir
kanaatin teeyydedeceini umuyorlard. Bu krn,
nesneleri bu kadar aksak ve eksik grdn re
nince bu adamlar Locke ile Barclaiyin tasarlam
olduklar sebeplerden baka sebepler ileri srlebile
ceinden phe etmilerdi. Demek oluyor ki baka
duyularn yardm olmakszn gzlerin, bize uzam,
ekiller, konumlar vesaire hakkndaki fikirleri pek o
kadar salyamyacaklan onlar iin geri alnamaz bir
karar olmutu.
ZERNDE DENEME 199

phesiz ki birok okuyuculara cazip gelecek


olan bu kanaate yol am bulunan ey bir yandan
bizim her eye bir sebep arayp bulmak isteimiz, te
yandan da optik kurallarnn yetersizliidir. Ik
nlarnn gzn dibinde tekil ettikleri alar bouna
llr; bu alarn nesneleri grme tarzmzla orant
l oldukian grlmez. Fakat bunun bana, hi kimse
nin bilemiyecei birtakm hkmlere bavurmama
cevaz vermi olabileceini sanm deilim. Bilgileri
mizin malzemesini ortaya koymak istediim bir
eserde itiraz edilemiyecek ve herkesin de, en az bir
teemmlle dahi kendisinde farkna varabilecei ey
den baka hi bi eyi esas olarak kabul etmemeyi
kendime bir kanun yapmak zorunda bulunduumu
dndm.

Birinci Blmn Sonu


KNC BLM

Dile Ve Metoda Dair

Birinci Fasl

Dilin Kaynatna Ve ilerlemelerine Dair

dem ile Havva, ruhlarndaki ameliyelerin faali


yetini deneye borlu deillerdi; dolaysiyle de, Tann
kendilerini yaratnca, olaanst bir yardm sayesin
de dnmek ve dndklerini de birbirlerine anlat
mak durumundaydlar. Fakat ben tufandan bir md
det sonra, biri erkek, teki de dii olan iki ocuun,
hibir iareti kullanmasm renmi olmazdan nce,
llerde yollarn arm bulunduklarn farz ve
kabul ediyorum. Ben byle farz etmeye, zikreylemi
bulunduum olgu dolaysiyle kendimi haki gryo
rum. Kim bilir belki de byle bir olaya kendi
kaynan borlu olacak bir insan yn da vardr;
bunu tahmin etmeme msaade buyurulsun;
mesele('), domakta olan bu milletin kendine nasl
bir dil yapndrm olduunu bilmektedir.

(1) Bay WarbuTthon, hiyeroglifler zerinde Deneme adl eserinin


48 inci sayfasnda der ki: Yalnz eyann mahiyeti gz nnde
tutularak ve daha gvendirici bir rehber olan vahiyden ayr
olarak hkm verilecek olursa ilk insanlann, karlkl olarak
ZERNDE DENEME 201

besinlerini salamak iin bir araya gelip dayanncaya kadar


sadece birtakm mphem ve belirsiz sesler kararak hayvanlar
gibi maaralarda ve ormanlarda yaam ve yaadktan sonra
derece derece, aralarnda kararlatrdklar elindeki iaretler
veyahut almetler vastasyle sekin sesler karmaya muvaf
fak olduklar; bundan maksattan da, konuan kimsenin
bakalanna anlatmak ihtiyacnda bulunduu fikirler ifade
edebilmek olduu hakknda Sicilyah Diodore ile Vitruven
kanaatini kabul etmeye temayl e diliidi: trl dillere yol am
bulunan ey de ite budur; zira herkes, dilin hi de doutan
olmad konusunda ayn fikirdedir.
Dilin bu kayna o kadar tabiata uygundur ki bir kilise
ulusu (Grdg Nss) ve Oratoire vaizi Richard Simon, her ikisi
de, bu kayna tutundurup yerletirmeye altlar; fakat bu
konuda daha iyi bilgi edinebilirlerdi; zira Kutlu Kitaba
baklrsa, dilin bambaka bir kayna olmu bulunmas kadar
hibir ey apak deilair. Bu kitap bize, Tann ilk insana ayn
zamanda konumasn da retmi bulunduundan phe
etmeye cevaz vermez. (Gerekten de dinin bilinmesi birok
fikirleri ve ruh amaliyelerinin geni apta bir faaliyetini gerekli
klar; bu ise ancak, iaretlerin yardmiyle olabilmitir; ben
bunu bu eserin birinci blmnden ispat etmitim). Bey
Werburthon daha aada unu ilve eder: Her ne kadar
Tann dili insanlara retmise de, yine de, bu dilin imdi
insanlara gerekli olan zaruretlerden ileri gitmi olduunu ve
kendiliinden inam yetkinletirip zenginletirmek kabiliyetin
de bulunmu olmadm farz ve tahmin eylemek akla uygun bir
ey olmazd. Bylece ilk dil, zaruri olarak ksr ve dar idi.
Btn bunlar bana pek doru geliyor. Eer ben dilin ilk
iaretlerine varncaya kadar zoru olan iki ocuk fark ve kabul
ediyorsam bunun sebebi, bir filozof iin bir eyin olaanst
yollara uyularak yaplm olduunu sylemenin yetmiyeceine
inanm olmamdr; fakat bu filozofun, bu eyin tabiat vastala-
nyle nasl vukua gelmi olduunu aklamak zorunda bulundu
una inanyorum. (Condillac)
BRNC BAHS

Kaynaklarnda Gz nnde Tutulan Hareket Dili Ve


Balank Sesler Dili

1. Biraz nce sz konusu eylemi bulunduum


ocuklar ayr ayr yaam olduklar mddete, bun
larn ruhlarndaki ameliyelerin faaliyeti, uyank bu
lunduu vakit hi duraklamyan kavray ve bili
faaliyetinden; baz kavraylar kendilerini daha zel
olarak baskda bulundurduu her defasnda vuku
bulan dikkat faaliyetinden; kendilerinin dikkatini
ekmi olan frsatlar kendilerine, vcuda getirmi
olduklar balantlar kopup datmazdan nce kendi
lerini duyurduklar vakit anmsamann faaliyetinden;
ve muhayyilenin pek az yaygn olan bir faaliyetinden
ileri gidememiti. Bir ihtiyacn kavranl, mesel,
bunlar gidermeye yaram olan bir nesnenin kavran-
lna zaruri olarak balanyordu. Fakat tesadfe
teekkl etmi olan ve teemmln beslemedii bu
trl balantlar uzun mddet var olmaya devam
etmiyordu. Gnn pirinde alk duygusu bu ocukla
ra, akamleyin grm olduklar meyva ykl bir
aac hatrlatyordu: ertesi gn bu aa unutulmu
tu, dolaysiyle de, ayn duygu kendilerine bir baka
nesneyi hatrlatyordu. Bylece muhayyilemin faali
yeti artk hibir suretle kendi ellerinde deildi; bu
ZERNDE DENEME 203

faaliyet sadece bu ocuklarn, iinde bulunduktan hal


ve artlarn bir sonucuydu(')-
2. Birlikte yaadktan vakit, bu ilk ameliyeleri
daha ok altrmak frsatn bulmulard; nk
kendilerinin karlkl mnasebetleri onlara, her tut
ku hayknna bu hayknlann tabi iaretleri olan
kavraytan balattyd. Bu hayknlar olaan olarak,
ifadesi daha da belli olan herhangi bir hareket,
herhangi bir davran veyahut herhangi bir faaliyetle
birlikte oluyordu. Mesel, ihtiyalan dolaylsiyle
kendisi iin zaruri bir duruma gelmi olan bir
nesneden mahrum kalmas yznden strap ektii
vakit birtakm sesler kanp barmaya kulak asm
yordu: bu nesneyi elde etmek iin birtakm abalarda
bulunuyordu; ban, kollarn ve gvdesinin btn
blmlerini kmldatyordu. Bu manzara karsnda
heyecana kaplm olan teki ise gzlerini ayn
nesneye dikiyordu; ruhundan da henz sebebini
anlyamad birtakm duygular getiini sezerek bu
zavallnn strap ektiini grmekle muztarip oluyor
du. Bu andan itibaren tekinin strabm dindirmek
iin kendinde ilgi duyuyor ve elinden geldii kadar bu
intbaa uyuyordu. Bylece yalnz igdyle bu adam
lar birbirlerinden yardm istiyor ve birbirlerine yar
dm yapyorlard Yalmz igdyle diyorum, zira

(1) Burada bu ocuklarn ruh faaliyetleri hakknda ileri srdm


ey, bu Deneme'nin birinci blmnde, fasl II, bahis, 1, 2, 3,
4, S ve IV nc blmnde ispat edilenden sonra artk phe
gtrmez bir gerektir. (Condillac)
204 fN S A N B L G L E R N N K A Y N A I

teemmln henz burada bir yeri olamazd. Ne biri


yle diyordu: Bana zaruri olan eyi kendisine anlat
mak iin ve kendisini bana yardma mecbur etmek iin
benim filn tarzda harekete geip heyecenlanmam
gerekir; ne de teki yle diyordu: Hareketlerine
bakarak kendisinin filn eyi istediini anlyorum, ben
bu eyi ona salyacam: fakat her ikisi de kendileri
ne daha ok etkide bulunan ihtiya dolaysiyle
heyecanlanyordu.
3. Bununla beraber ayn hal ve artlar, sonun
da tutku haykrlarna ve gvdenin trl hareketleri
ne bunlarda pek belli bir ekilde ifade edilmi olacak
birtakm kavraylar salamaya yatknlap alm
olacak kadar sksk tekrarlanp durabilmilerdi. Bun
dan sonra bu iaretlerle ne kadar ok senlibenli
oldularsa bu iaretleri istedikleri gibi hatrlamak
durumuna da o kadar ok geldilerdi. Hfzalan az
ok faaliyete gemeye balamt; muhayyilerini ken
dilerinden kullanabilmilerdi, dolaysiyle de yalnz
igdyle yapm olduklar eyi belli olmadan ve
teemlle yapmasn baarmlard('). nce her ikisi
de bu iaretlerde, ayn anda tekinin duyduu
duygularnn farkna varmak alkanln edinmiler
di; sonra da bu iaretleri, ilerinde uyanan duygulan
birbirlerine anlatmak iin kullanmlard. Mesel,
daha nceleri rkm bulunduu bir yeri greni,

(1) Bu, bu eserin birinci blmnde, fasl II, bahis S te karlam


olduum gle tekabl eder. (Condillac)
Z E R N D E D E N E M E 205

karlam bulunduu tehlikeye dmemesi iin te


kine haber vermek maksadiyle rkme almetleri olan
haykrlar ve hareketleri taklidediyordu.
4. Bu iaretleri kullanmak, ruh ameliyelerinin
faaliyetlerini yava yava geniletti, bu faaliyetler
daha ok mmarese edinmi olunca da iaretleri
yetkinletirdiler ve bunlarn kullanln daha senli
benli bir duruma getirdiler. Denememiz, bu iki eyin
birbirine karlkl olarak yardmda bulunduklarn
gstermektedir. Cebir iaretteki bulunmazlardan n
ce ruh ameliyelerinin, bu iaretlerin icadnda bir yol
amak iin yeteri kadar mmareseleri vard: fakat
matematii imdi grdmz yetkinlik derecesine
ulatrmak iin bu ameliyelerin ancak bu iaretlerin
kullanlmasndan beri yeteri kadar mmareseleri
olmutur.
5. Bu teferruat da, tutku haykrlarnn,
hareket diline tabiatiyle yol aarak, ruh ameliyeleri
nin gelimesine nasl yardm etmi bulunduklarn
gstermektedir: bu dil, balang anlarnda bu iftin
azck zeksiyle denk olmak iin, belki de yalnz sert
ihtillardan ve heyecanlardan ibaretti.
6. Bununla beraber bu adamlar baz fikirleri
elindeki iaretlere balamak alkanln edinmi
olunca tabi haykrlar kendilerine, yeni bir dil
kurmak iin rnek iini grmtr. Birtakm yeni
sesleri heceliyerek birbirine baladlar; dolaysiyle
de, bu sesleri birok defa tekrar ederek ve fark
ettirmek istedikleri nesneleri gsteren herhangi bir
206 NSAN BLGLERNN KAYNAI

davranla birlikte bu ii yaparak eyaya birtakm


adlar vermeye yatknlap altlard. Bu dilin ilk
gelimeleri, buna ramen pek yava gitmiti. Konu
ma rgeni o kadar evrilip evrilmez bir durumdayd
ki bu rgen ancak pek basit olan az saydaki sesi
heceleyip biririne balyabiliyordu. Baka sesleri
telffuz etmek iin engeller sesin, tasarlanm olan az
saydaki kelimelerin tesine kadar vanp tenevv
etmeye elverili olabileceinden phe etmeye bile
imkn brakmyordu.
7. Bu iftin, ancak glkle anlayabildii
ihtiyalar karsnda bunahp kalm bir ocuktan
olmutu; bundan dolay da bu ocuk kendi gvdesi
nin btn blmlerini kprdatrd. Pek evrilip evrili-
bilir olan dili olaanst bir tarzda bklm, dolay-
siyle de tamamiyle yeni bir kelime telffuz etmiti.
htiya devam ettii iin yine ayn sonulara yol
amt; bu ocuk dilini ilk defa olduu gibi kmldat
m, dolaysiyle yine ayn sesi hecelemiti. Hayretler
de kalm olan anas babas, sonunda ne istediini
anladktan iin, istedii eyi kendisine vererek, ayn
kelimeyi tekrar etmeyi denemilerdi. Bu kelimeyi
tekrar etmek bakmndan karlatktan glk onla
ra bu kelimeyi kendilerinden icadedemiyeceklerini
anlatmt.
Benzeri bir are ile, bu yeni dil pek zenginleme-
miti. Mmarese ve faaliyet eksiklii yznden ses
rgeni ok gemeden ocukta evrilip bklrln
yitirmiti. Anas babas ona, dncelerini hareket
Z E R N D E D E N E M E 207

lerle anlatmasn retmilerdi; bu da bir ifade


tarzdr ki bundaki hareketler, belli hayalleri hecele
nerek birbirine balanm seslerden pek daha ok
evrilip evrilebilecek eylerdi. Herhangi bir yeni
kelimenin douu ancak tesadfe kalmt; dolaysiy-
le de, bu kadar yava ve ar bir yoldan gidilerek
kelimelerin saysn nemlicesme artrmak iin p
hesiz ki birok neslin gelip gemesi gerekmiti. O
srada pek tabi olan hareket dili yenilmesi gereken
byk bir engeldi. Bu dil stnlkleri henz sezilip
griilmiyen ve zorluu da pek ok sezilip anlalan bir
baka dil uruna braklabilir iniydi?
8. Hecelenerek birbirine balanm sesler dili
gitgide daha bol ve ok olunca ses rgenini erkenden
faaliyete geirmeye ve bu rgenin ilk evrilip evrilirli-
ini koruyup barndrmaya yaramt. Bunun zerine
bu dil hareket dili kadar elverili grnmt: biri de,
teki de ayn derecede kullanlmt: sonunda, hece
lenerek birbirine balanm sesleri kullanmak, stn
gelecek kadar kolaylamt.
9. Demek oluyor ku konumann kelimeler ve
hareketlerle kark bir ifade tarziyle desteklenmi
bulunduu bir zaman gelip gemitir. Hayatn teki
konularnda vuku bulmu olduu zere teemml ve
grenek('), zaruretten ileri gelen eyi, sonunda sse
evirivermilerdir: fakat pratik bilhassa, canllklarn
hareketle pek iyi gsteren ve bu canll, belli1

(1) Essai sur Us HUroglyphes, 8 ve 9.


208 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

hayalleri srekli olarak temsil ederek tatmin eden bir


konuma ekliyle huylan tabiatiyle badaan Dou
lular arasnda zaruretten sonra daha uzun zaman
srp gitmiti.
Kutlu Kitap bize, bu trl konumann saysz
rneklerini verir. te birka tanesi: Uydurma pey
gamber, Suriyelilerin tam bozgununu haber vermek
iin demir borazanlann sallayncaC): Tanr buyru
uyla Ermiya, Fratn yanndaki bir tan deliine
keten kuan saklaynca(123): halkn gz nnde bir
mlei paralaynca(>): boyunca balar ve boyundu
ruklar koyunca(4567): ve Frata bir kitap atnca(s):
Eiya Tanr buyruu ile tula zerine Kudsn
yerini izince(): bir terazide bann salarn ve
sakahnn kllarn tartnca(T): evinin eyasn alp
gtrnce(89): ve Yehuda iin ve srail iin iki denei
birbirine kavuturunca^): bu hareketler vastasiyle
peygamberler halka Rabbn iradesini bildiriyor,
dolaysiyle de, iaretler vastasiyle konumu oluyor
lard.

(1) 3 Reg XXII,II.


(2) Bahis 13.
(3) Bahis 19.
(4) Bahis 28.
(5) Bahis S
(6) Bahis 4.
(7) Bahis 12.
(S) Bahis 38, 16.
(9) Essai sur Ics HMroglyphes, S 9.
Z E R N D E D E N E M E 209

Baz kimseler, hareket dilinin Yahudilerde ko


numak iin ortakiaa ve elverili bir tarz olduunu
bilmediklerinden peygamberlerin bu hareketlerini
abes ve mtaassp birtakm eylermi diye vasflan
drmaya cesaret etmilerdir. B. Warburthon bu
itham tamamiyle ykp ettiydi('). Der k: Bir hare
ketin abeslii, acayip olmasndan ve hibir ey ifade
etmemesinden ileri gelir. mdi teemml ve grenek
peygamberlerin hareketlerini akll ve uslu bir duru
ma getiriyordu. Bir hareketin taassuptu olmas bak
mndan, bir adamn hi de teamle gimiyen birtakm
eyler yapmaktan ve olaanst bir dil kullanmaktan
holanmasn saiyan bu zek oyunu gsterilmitir.
Fakat byle bir taassup, hareketlerinin alelde hare
ketler olduu, dolaysiylc de szlerinin kendi lkele
rinin lehesine uygun bulunduu ayan beyan olunca
artk peygamberlere afedilemez.
Hareketler vastasiyle ifade edilen szlerin r
neklerini hi de yalnz Kutlu tarihte bulmayz.
Mrik olan ilka bu rneklerle tkabasa doludur..
lk kehanetler, Heraklitin eski bir sz olan(12):
Khini, D elfde bulunan krat ne konusun, ne de
sussun, fakat iaretlerle meramn anlatsn cmlesin
den rendiimiz bu tarzda yaplrd. Szlerin yerine
hareketleri kullanmak, meramn anlatmann eskiden
olaan bir tarz olduuna bu kesin bir delildir

(1) Bahis S.
(2) Essai sur les Hiroglyphes, 10.
210 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

10. yle grnyor ki bu dil bilhassa, din ve


inzibat gibi halk en ok ilgilendiren eyler hakknda
halka bilgi verilmesi iin alkonulmutu. nk
muhayyileye daha ok canl olarak etkide bulunduu
iin bu dil, daha srekli bir intiba brakyordu. Hatt
ifadesinde, henz ksr olan dillerin yaklaamadklar
kuvvetli ve byk bir hal vard. Eserler bu dili dans
adiyle adlandryorlard. Davudun, ahit tabutu (')
karsnda dans edii ite bundan tr sylenilmitir.
11. nsanlar, zevklerini inceletirmekle, bu
dansa daha ok tenevvu, daha ok zarafet ve daha
ok ifade salam oldular. Kollarn hareketleri,
dolaysyle gvdenin davranlar yalnz birtakm
kurallara bal bulunmakla braklmam, fakat ayn
zamanda ayaklarn ataca admlar da izilmi ve
gsterilmitir. Dans bylece, kendisine bal kalm
olan iki sanata, tabiatiyle ayrlm oldu. Bunlardan
biri, eskia selikasna uygun bir tbir kullanmama
msaade buyurulursa, davranlar dansyd; bu sanal
insanlarn dndklerini anlatmalar iin alkonul
mutu: teki, asl admlar dansyd: bu sanat ruhun
baz durumlarn, zel olarak da sevinci ifa'de etmek
iin kullanlmt: sevin frsat ve vesileleriyle kulla
nld, dolaysiyle de bu sanatn balca konusu hazd.
Admlar dans, demek oluyor ki, davranlar dansn
dan kmaktadr: bu bakmdan admlar dans, davra
nlar dansnn zelliini de muhafaza etmektedir.
talyanlarda, kendilerinin yaps daha canl ve eitli

( 1) Ahdi A tik'teki Tabutrahit. (eviren)


ZERNDE DENEME 211

olduu iin, admlar dans pandomimadr. Bizde('),


aksine olarak, daha arbal ve daha sadedir. Eer
bir stnlkse bana, bu dans dili bu bakmdan daha
az zengin ve daha az yaygn gibi gelmektedir. Mesel
konusu kendi hareketlerine yalnz birtakm incelikler
ve zariflikler, davranlarna da bir soyluluk sala
maktan ibaret olan bir dans bakalariyle dans
edecei vakit, tek bana dans ettii gibi ayn baary
salyabilecek miydi? Sade olmas dolaysiyle kendi
dansnn, cinasl bir dans dili iin kendisine yeter
derecede iaret salamyacak kadar ifadesinde pek
dar ve kt olmasndan korkmaya bir sebep olmyacak
mdr? Eer durum byleyse bu sanat ne kadar
sadeletirilirse bu sanatn ifadesi de o kadar ok
daraltlm olacaktr.
12. Dansta, sadeden balyarak daha az sade
olanna varncaya kadar trl trl neviler vardr.
Bunlarn hepsi de iyidir, yeter ki bunlar bir eyi ifade
etsinler, dolaysiyle de ifadeleri ne kadar eitli ve
yaygn olursa bunlar o kadar ok yetkin olurlar.
Zariflikleri ve soyluluu tasvir eden nevi iyidir; bir
konuma cinsi veyahut bir diyalog vcuda getiren
nevi bana daha iyi gelmektedir. En az yetkini,
konusu pek o kadar ilgilendirici olmad iin yalnz
kuvveti, hneri ve eviklii gerekli klan nevidir:
bununla beraber bunu hor grmemek gerekir, zira
birtakm ho srprizlere yol aar. Franszlarn eksik
lik ve aksakl, sanatlar sadeletirmek isteye isteye

(1) Yani Franszlarda. (eviren)


212 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

daraltmalardr. Bundan dolay da bazan, yalnz iyiyi


alkoymak zere en iyiden mahrum kalrlar: mzik
bu konuda da bize bir rnek salyacaktr.
KNC BAHS
lk Dillerin Ahengine Dair

13. Sz, hareket dilinin yenn alnca onun


zelliini muhafaza eylediydi. Dnceleimizi anlat
mak iin bavurulan bu yeni tarz ancak, birinci tarz
rnek tutularak tasarlanablrdi. Bylece, gvdenin
sert hareketlerinin yerini tutmak iin ses, pek belli
fslalarla ykselmi ve alalmtr.
Bu diller birbirlerini birdenbire takibetmi deil
lerdir: uzun mddet birbirine karm olarak kald
lar, dolaysiyle de sz ancak pek ge olarak stn
gelmitir. mdi herkes kendiliinden, davranlarn
daha elverili olmalar lsnde sesin de kendi ini
klarn deitirmesinin ses iin tabi bir ey oldu
unu deneyip sezebilir. Baka birok sebepler de
benim tahminimi teyidetmektedir.
lk olarak: insanlar birtakm sesleri heceliyerek
birbirine balamaya balaynca rgenlerin kabal ve
etinlii kendilerine bu ii, bizim ses ini klarmz
kadar zayf ses ini klariyle yapmalarna imkn
vermemiti.
kinci olarak: ayn ton zerinden bize okumakta
olan bir eyi anlamakta zorluk ekeceimiz kadar ses
ini klarnn pek zaruri olduklarna iaret edebili
riz. Eer sesin hafif hafif deimesi bizim iimize
214 N SA N B L G L E R N N K A Y N A l

elveriyorsa bunun sebebi zihnimizin, edinmi olduu


muz ok saydaki fikirler, dolaysiyle de bunlar
birtakm seslere balamak alkanlmz yznden
pek faaliyette ve mmareseli bulunmasdr. lk defa
dili kullanm olan insanlarn eksii de ite buydu.
Onlarn zihni henz tamamiyle kabasabayd; bugn
herkese en ok bilinen kavramlar onlar iin yeniydi.
Demek oluyor ki onlar ancak, seslerin pek seik ve
ayr derecelere gre sevk ve idare eyledikleri lde
anlaabiliyordu. Biz bile, her heceye daha ok
basmak ve bu ses derecelerini belli olacak bir ekilde
ayrdetmek zarureti ne kadar ok olursa, bizimle
konuulan bir dilin bize daha ok munis oldunu
sezip kavrarz.
nc olarak: dillerin kaynanda, insanlar
yeni kelimeleri tasarlamakta ar engeller bulduktan
iin, ruhun duygulann ifade etmek iin uzun mddet
ancak yapma iaret zelliini vermi bulunduktan
birtakm tabi! iaretlere sahibolmulardr. mdi tabii
hayknlar, zaruri olarak, sert ses ini klann
kullanmay ie kantnyorlard; nk baka baka
duygulann iaretleri, trl tonlar zerinden kan
ayn deiik sestir. Mesel telffuz edilmi olduu
tarza gre A h: takdiri, elemi, hazz, hzn, sevinci,
korkuyu, tiksintiyi, dolaysiyle de hemen hemen
btn nhduygulann ifade eder.
En sonra da: hayvanlann ilk adlannn, kendi
hayknlan taklidedilerek yaplm olduunun mu
hakkak bulunduunu ilve edeceim: bu mlhaza
Z E R N D E D E N E M E 215

rzgrlara, rmaklara, dolaysiyle de herhangi bir


grlt karan her eye de uygun gelir. Bu taklidin,
seslerin pek kesik ve belli fslalarla birbirlerini
kovuturmalarn gerekli kld apak bir eydir.
14. Teamln daha ok grltl olan btn
telffuzlara verdii gibi bu tarz telffuza da yalan
yanl trk ad verilebilirdi. Bununla beraber ben bu
ad vermekten saknacam, nk ben bu kelimeyi
kendisine has olan anlamda kullanmak frsatm bula
cam Bir trk iin, seslerin burada pek sekin ve
ayr ayr derecelerle birbirini kovuturmas yetmez;
bu seslerin aralarndaki ahenkleri anlatmak, dolay-
syle de, aralarndaki fslalann farkna varlabilmesi
iin yeteri kadar sabit olmalar da gerekir. Bu
zelliin olaan olarak, dillerin douunda sesin
deiiklie urad birtakm seslerin de zellii
olmu bulunmas mmkn deildi; fakat bu seslerin
kendilerine bu zelliin uygun dmemesi de olabile
cek bir ey deildi. ki sesin birbirini kovuturmasn
daki az bir bantyla, ahengin gerekli kld gibi bir
fsla bulmak iin ikisinden birini azck alaltmak
veyahut ykseltmek yeter. Dillerin kaynanda telf
fuz tarz, demek oluyor ki, bir mzikinin, sadece
birtakm hafif deiiklikler yaparak notaya alabile
cei kadar pek seik ve ayr birtakm ses ini ktan
kabul ediyordu; diyebilirim ki bu tarz trk ile
ilgiliydi.
15. Bu ses ahengi ilk insanlara o kadar tabii idi
ki, fikirlerin saysnca kelimelerin saysn artraca
216 N S A N B L G L E R N N K A Y N A C I

yerde, trl trl tonla telffuz edilen ayn kelimeyle


baka baka fikirleri ifade etmeyi daha kolay bulmu
olan herkeste bu ahenk grecei ii grmt. Bu dil
inlilerde hl tutunmaktadr. inlilerin be ton
zerinden deitirdikleri sadece 328 tane tek heceleri
vardr; bu ise, 1640 iaretin edeeridir. Bizim
dillerimizin bu bakmdan daha verimli olmadktan
grlmtr. Muhakkak ki daha verimli bir muhayyi
leyle domu olan baka milletler yeni kelimeler
icadetmesini tercih etlilerdi. Ses ahengi bunlarda
yava yava trkden uzaklat; dolayisiyle de, ses
ahengini trkye daha ok yaklatrm olan sebepler
vuku bulmaktan kesildike de ses ahengi trkden
yine uzaklam oldu. Fakat bu ahenk bugnk kadar
sadelemezden nce uzun mddet trkyle bir gider
di. Tutunmu olan teamlleri dourmu olan ihtiya
lar sona erdikten sonra da var olmaya devam etmek
bu teamllerin alnyazsdr. Eer ben Romallann
ve Greklerin dillerindeki ses ahengi(') hl trk ile
birlikte giderdi, deseydim byle bir tahmini neye
dayandracam kefetmekte belki de zahmet ekilir
di. Bununla beraber bu konudaki sebepler bana basit
ve ikna edici gelmektedir: bu sebepleri bundan
sonraki bahiste ele alp anlatacam.

( 1 ) A n z d e m e k tir. ( e v ir e n )
NC BAHS

Grek Ve Ltin Dillerinin Ses Ahengne, Dolaysiyle


de, Eskilerin nadna Dair

16. Grek ve Ltinlerin kendi inatlarn nota


ya aldktan ve mzik aletinde aldktan
muhakkaktr('). Demek oluyor ki bu inat gerekten
bir trkyd. Bu sonu, ahenk ilkeleri hakknda az
ok bir bilgileri bulunacak herkes iin apak bir
eydir. Bu gibiler: 1) bir sesin ancak farkna vanld
lde notaya alnabileceinden; 2) ahenkte her
eyin ancak ses veren cisimlerin titreimleriyle fark
na varabileceinden; 3) en sonra da bu titreimin
trkye girip katlan seslerden ve fslalardan baka
ses ve fasla vermediinden habersizdirler.
Bu trkl inadn eskilere gre bktrc bir
taraf olmad da muhakkaktr. Bir komenyacnn
oyunu bize arym gibi geldii vakit kendimiz de
yaptmz gibi zel haller mstesna olmak zere
eskilerin, inad az tabi olmutur diye, hibir vakit

(1) Bunun delilini gstermiyorum: bu delil ur ve Resim Halikn


daki Intikadi Teemmillerin nc cildinde bulunacaktr.
Zikredeceim olgularn ou hakknda da ayn esere bavurul
masn rica edeceim. Bu eserin yazan olan'kei Bos iyi bir
kefil ve zamindir: derin ve onun geni bilgisini herkes kabul
etmektedir.
218 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

haykrttklarndan haberimiz yoktur Aksine olarak


onlar, trknn iir iin esasl bir ey olduuna
inanyorlard. ieron(') der k: En iyi lirik iirlerin
nazm tarz, trk ile beslenmi olmad vakit sadece
basit bir nesre benzer. Bu da, senli benli konumada
o zaman tabiilemi olan telffuzun, bizim inadmz
gibi bir ortalamasnn tasarlanmasna imkn bulunm-
yacak kadar trkiye pek katlp kartn gstermez
mi?
Gerekten de, inadettimiz vakit bizim tek
konumuz dncelerimizi daha belli bir ekilde, fakat
tabi olduuna hkmeylediimiz tarzdan da pek o
kadar uzaklamakszn anlatmaktr. Eer eskilerin
telffuzu bizimkine benziyorduysa, demek oluyor ki
onlarda bizim gibi alelade bir inad ile yetinmi
olmalydlar. Fakat onlarn inadlannn bizimkinden
pek farkl olmu bulunmas da gerekirdi, nk
eskiler inadn ifade ve mnasn ancak ahengin
yardmiyle artrabiliyordu.
17. Zaten Grek ve Ltin dillerinde, bir keli
menin anlamndan veyahut btn cmlenin anlamn
dan ayr olarak, sesin baz heceler zerinde alalma
sn ve bazlarnda ise ykselmesini sabyan birtakm
ses basklan bulunduu bilinmektedir. Bu ses bask-
lannn cmlenin anlamiyle nasl hibir tezada dme
diklerin anlamak iin iki are yoktur. Benimle
birlikte, eskilerin telffuzunda dnceyi bildiren ses

(1) Traitd de Iorateur. (Condillac)


Z E R N D E D E N E M E 219

ini klarnn, ses basklarnn gerekli kld ses ini


ktyyle tedirgin edilemiyecek kadar pek deiik
ve pek belli olduklarn farz ve tahmin eylemek
muhakkak ki gerekir.
18. Aslnda, kendilerini Grekler ile Romalla
rn yerine koymak istiyecek olanlar, bunlarn inadla-
nnn gerekten bir trk olmu bulunmasna hi de
ap kalmyacaklardr. Bizim trky az tabi gr
memize sebebolan ey, burada seslerin ahenk orant
larna gre birbirlerini kovalay deil, fakat en zayf
ses ini klarnn bize olaan olarak, dnceleri
mizi anlatmaya yeter grnmesidir. Seslerini belli
birtakm fslalarla gtmeye yatknlap alm olan
kimi insan ynlar bizim telffuzumuzu ruhsuz bir
yeknesaklktan ibaret sanacaklardr; halbuki bu fs-
lalan ancak, seslerin deerini vermek iin gerekli
olacak lde deitirecek olan bir trk, sz edilen
insan ynlarnn gznde, ifadenin mnasn artra
cak, dolaysiyle de, kendilerine olaanst grne-
miyecektir.
19. Grek ve Ltin dillerinin telffuzundaki
zellik bilinmedii iin eskilerin kendi temaa oyun
lar hakknda yazdklarn iyice anlamakta ok kere
pek zahmet ekilmektedir. Bu konuda bir misal
verelim.
Aristotelesin iir hakkndaki eserini yormu
olan biri der ki('): Eer tragedya msrasz var

(1) Dacier. PoAique dAristoles, s. 82.


220 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

olabilirse mziksiz daha iyi var olabilir. Hatt aa


yukar, tragedyann bir blm olarak mziin nasl
gz nnde tutulmu olabilmesini de pek iyi anlama
dmz dahi itiraf etmek gerekir; zira trajik bir ie
yabanc ve hatt aykr grnebilecek, dnyada bir
ey varsa o da trkdr; yeni olduu kadar gln
olan, dolaysiyle de, tiyatro paralarna kar en
kk bir zevk duyulsayd, yahut ki dnyaya gelmi
en byk mzikilerden biri tarafndan teshir ve idll
edilmi olmasayd tahamml edilemez bir durumda
bulunacak olan byle bir manzume, mzikte traged
yalar icadedenlerin houna gitmez olur muydu hi?
Zira operalar, sylemekten ekinmezsem, drtba
mmur eserlermi diye kabul ettirilmeye ne kadar
uralrsa iirin de o kadar kabasaba ve gln taraf
olurlar. yleyse Aristoteles bizi, mziin tragedyaya
nasl zaruri olabilmi bulunduunun farkna varmaya
iyice zorlam olmalyd. Byle yapacana o sadece,
mziin btn kuvvetinin bilinmekte olduunu syle
mekle yetinmiti: bu ise, o zamanlar herkesin,
mziin zaruri bulunduuna inandn ve trknn,
ancak perde aralarndaki fslalan igal eden olaa
nst sonulardan ibaret bulunduunu hissettiini
gsterir. Ben, Atinallar gibi hnerli ve ince insanlar
mzik ile dans trajik hareketlerle badatrmaya
zorlyan sebepleri anlamaya ve birok aratrmalar
dan da, bir iin seyircilerini gsteren bir koronun bu
kadar olaanst olaylar hakknda dans etmesinin ve
trk sylemesinin kendilerine nasl olmutu da
tabi gelmi bulunduunu kefetmeye ok kere aba
ZERNDE DENEM E 221

layp durdum; bu konuda onlarn kendi huylarn


takibetmi olduklarn, dolaysiyle de, kendi hurafe
lerini tatmin etmeye alm bulunduklarn anladm.
Grekler dnyann, hurafelere en ok inanr ve dans
ile mzie en ok meyyal olan kimseleriydi; eitim
ise bu tabi temayl kuvvetlendiriyordu.
Kei Bos diyor ki: Eski yazarlarda tragedyala
rn temsilinde tamamiyle zaruri birtakm elenceler
olarak bahsedilmekte bulunan mzik ile dansn,
bizim mzik ve dansmzn benzeri bir mzik ve dans
olduklar farz edilince bu muhakemenin Atinallarn
zevkini mzur gstermi olacandan pek pheliyim.
Fakat daha nce de grm olduumuz zere bu
mzik sadece basit bir inaddan ibaretti, dolaysiyle
de bu dans, greceimiz zere, sadece incelenmi ve
ie uydurulmu bir davrantan ibaretti.
Bu iki aklayn her ikisi de bana yanl
gelmektedir. Dacier, Greklerin telffuz tarzn Fran
szlarn telffuz tarziyle ve onlarn tragedya mzikle
rini de bizim operalarmzn mziiyle dnp tasar
lamaktadr: hylece onun, Atmallarn zevkinden
hayretlerde kalm olmas tamamiyle tabi bir eydir;
fakat bu konuda Aristotelese kzmaya hakk yoktur.
Bu filozof, telffuzda ve mzikte vukua gelebilecek
deiiklikleri nceden gremedii iin adalan
katnda olduu gibi kendisini gelecek nesillerin de
anlyacana gveniyordu. O bize mphem gelse bile
bundan dolay yalnz, eskia eserleri hakknda
bizimkilere bakarak hkm vermek alkanlmza
kzmalyz.
222 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

Kei Bosun yanlmasnn da ilkesi ayndr.


Eskilerin kendi tiyatrolarna en tabi teaml olarak
bizim operalarmzn mziine benziyen bir mzik
getirebilmi olacaklarn anlamad iin o, bunun hi
de bir mzik olmayp, fakat sadece notaya aln m
basit bir inad olduunu sylemek yolunu tutmutur.
20. nce, bana yle geliyor ki, o bylece ve
bundan tr, eskilerin birok yazlarn sert bir eda
ile karlamakta ve bu yazlan zorlamaktadr: bilhas
sa korolan ilgilendiren yazlan aklayp aydnlatmak
bakmndan ekmekte olduu skntda bu hali gze
arpar. kinci olarak, eer bu bilgin kei ahenk
retiminin ilkelerini retiminin ilkelerini anlyabilmi
olsayd, notaya alnm basit bir iradn imknsz diye
gsterilmi bir ey olduunu grecekti. Bu vesileyle
kurmu olduu sistemi ykmak iin, bu sistemi
kurmak iin denedii tarz zikretmek yeter.
Der ki: Bizim tiyatromuzda mteamil olan
inad notaya alabilecek birtakm harfler icadetmek
acaba pek mi g olurdu, diye birok mzikilere
sordum... Bu mzikiler bana bunun mmkn olaca
cevabn verdiler ve hatt inadn, bizim mziin
gamn kullanarak notaya alnabileceini dahi syle
diler, yeter ki notalara mtat ses lsnn yans
verilmi olsun, dediler. Mesel mzikte ses ls
bakmndan yanm tonluk olan notalar inadda ancak
eyrek tonluk olurlard. Bylece hi olmazsa kulakla
rmzn farknda olaca en kk ses ykselileri
notaya alnabilecektir.
Z E R N D E D E N E M E 223

Greklerin ve Romallarn msralarnda olduu


gibi bizim msralanmzda ayak lleri() hi de
gzkmez; fakat bana u da denilmiti ki: notalarn
ses lleri gibi deerleri bakmndan da bundan
inadda faydalanlabilir. nadda bir iki drtle
sadece bir bir drtlk deeri ve bir drtle de bir
sekizlik deeri verilir, dolaysiyle de teki notalar bu
lye gre deerlendirilirdi.
"yice biliyorum k ilknce byle bir mzii
kolayca ve aksaksz okuyabilecek ve notalarn hakla
rn iyice verebilecek kimseler bulunmyacaktr; fakat
bu ses ls, kendilerine alt ay mddetle retile
cek olan on beindeki ocukiar bu ii baarrlard.
Bunlarn rgenleri bu ses lsne, trks sylen-
meksizin okunacak bu nota telffuzuna, mtat mzik
ses lsne uyduu kadar uyacakt. Mmarese ve
mmareseyi takibeden alkanlk sese gre, yay ile
mzik aletini kullanan kimsenin eli kemana gre
neyse ayn eydir. Bu ses lsnn g olmu
olacana da inanlabilir mi? Sesi sadece, her gn
konuma srasnda yaptn ayn aynna yapmaya
yatknlatrp altrmak gerekecektir. Mtat konu
malarda bazan abuk abuk, bazan da yava yava
konuulur. Bu konumalarda her trl ton kullanlr,
dolaysiyle de ya sesi ykselterek, yahut da mmkn
her trl faslalarla alaltarak birtakm ini klar
yaplr. Notaya alnm inad, telffuzdaki tonlarla
hareketlerin notalar halinde yazlmasndan baka bir

(1) Takti. (eviren)


224 NSAN BLGLERNN KAYNACI

ey olmyacaktr. Byle bir notann icrasnda karla


acak olan glk muhakkak ki, hibir vakit okunma
m olan szleri hep birden sylemekteki ve bu
szleri, okunup renilmemi olan bir nota zerin
den rmaktaki ve icra vastasna refakat etmekteki
gle yaklaamyacakt. Bununla beraber mmare-
se kadnlara, bu ameliyeyi ayn zamanda yapmas
n bile retir.
'ster iaret eylemi bulunduumuz vasta, ister
se de bir bakas olsun, inad notaya almak vastas
na gelince bunu kesin kurallar haline getirmek ve
bunun metodunu pratie mal etmek; sekiz kiinin
oynad ve bilhassa bugnk kadar o zaman da
admlarn pek deiik ve figrlerin de pek birbirine
girift bulunduu bir bale balangcndaki adm ve
figrleri notaya almak sanatn bulmaktaki kadar g
olmazd. Bununla beraber Feuillet, bu sanat notaya
almasn baard, dolaysiyle de, onun notas dans
larn kendilerine dahi admlarm nasl atacaklarn
retmektedir.
21. lkeleri bilinmiyen bir sanattan bahsedildi
i vakit dlen yanlmalar ve yaplrken farkna
varlmayan mphem muhakemeler hakknda pek
gze arpar bir rnek ite budur. Bu para bir
ucundan teki ucuna kadar pekl tenkidedilebilirdi
Esasen kei, Bos kadar itibarl olan bir yazarn
yanlmalar bize, az doru fikirlere uyarak konutu
umuz her defasnda tahminlerimizde aldanmak tehli
kesiyle kar karya bulunacamz retmek iin
ben bu paray bandan sonuna kadar aynen zikrey-
ledim.
z e r in d e d e n e m e 225

Seslerin douunu, dolaysiyle de bunlardaki ini


ktan tabi bir duruma getiren marifeti bilecek olan
herhangi bir kimse bu elerin eyreklie blnebile-
ceklerini, dolaysiyle de bunlardaki gamn ok ge
meden mzikte kullanlan gam kadar senli benli
olacam hibir vakit farz ve tahmin edemiyecektir.
stnlklerini kei Bosun zikreyledii birtakm
mzikiler olaanst icraclar olabilirlerdi, fakat bu
mzikilerin, gerek ilkelerini Bay Rameaunun ilk
defa vermi olduu bir sanatn teorisini hi de
bilmediklerini sezdirecek, grnte sebepler vardr.
22. Ahenk retiminde u hususlar gsterilmi
tir: 1) bir ses ancak, kendi ahenk llerini iittirecek
kadar sabit olduu lde fark edilebilir; 2) insan sesi
birok sesi, kendisini temel bir esas sevk ve idare
etmedike, aralarnda birtakm belli fslalar vcuda
getirmek suretiyle birbiri ardsra karamaz; 3) bir
eyrek tonluk bir teakup salyabilecek hibir temel
esas yoktur. mdi bizim inadmzda seslerin ou
pek az sabittir, dolaysiyle de, bir eyrektik tonlarla
veyahut hatt kk fslalarla birbirini kovuturur
lar. Demek oluyor ki bizim inadmz notaya almak
tasars yaplacak bir ey deildir.
23. Bir lk temel teakubun, yanm tonluk
majrn altnda bir eyrektik ton olan yanm tonluk
minr verdii dorudlr. Fakat bu ancak usul
deimelerinde vukua gelebilir; bundan dolay da bir
eyreklik tonlarla hibir vakit bir gam doamaz.
Esasen bu yanm tonluk minr tabi deildir, dolay-

NSAN BLGLERNN KAYNAI F 15 -16


226 NSAN BLGLERNN KAYNAI

siyle de, kulak bu sesin farkna varmaya o kadar az


elverilidir ki icra aletinde bu ses yarm tonluk
majrden hibir suretle ayrdedilemez; zira birini de,
tekini de vcuda getiren ayn tutur('). Eskiler
phesiz ki bu yarm tonlar arasndaki fark biliyor
lard; kei Bosu ve bakalarm, eskilerin kendi
gamlarn eyrektik tonlara bolmu oldukianna inan
drm olan ey de ite budur.
24. Dans ve bale bilgisinden veyahut da bir
bale balangcndaki admlar ve figrleri notaya
almak sanatndan hibir sonu karlamaz. Feuilet-
nin tasarlam olduu eyler yalnz iaretlerdi. nk
dansta btn admlar ve btn hareketler, hi olmaz
sa kendisinin notaya almasna baard admlar ve
hareketler deerlendirilmitir. Bizim inadmzda
seslerin ou fark edilemez: bunlar, balelerde dans
ve bale bilgisinin yazlmasn retmedii eyin ayn
dr.
Kei Bosun eskilerden alm olduu baz para
larn aklan bakmndan, kendisinin kanaatini
desteklemek zere, bir nota bavurulmasn rica
ediyorum().

(1) Generaton Harmonique, bahis 14, madde 1 de, sesin hangi


oyunla yarm tonluk minre getiine baknz (Condllac)
(2) Eskilerin kendi mtat noktalamalarndan, basittir ve srekli
bir sesi vardr, diye bahsettikleri bir paray zikretmektedir,
fakat eskilerin bu noktalamadan ancak kendi mzikleriyle
karlatrarak bahsettiklerine dikkat etmi olmalyd: demek
doluyor ki eskilerin noktalamas, tamamiyle basit deildi.
Z E R N D E D E N E M E 227

25. Sesi pek farkl fslalarla deitiren ayn


nedenler ona zaruri olarak, sesleri heceliyerek birbi
rine birletirmek iin kulland zamann arasna bir
fark koydurur. Demek oluyor ki aruzlar trkye
katan insanlarn her hecede eit llere aikkat
etmi olmalar tabii bir ey deildi: bu telffuz tarz

Gerekten de eskiler bu noktalamay yalnz kendisinde gz


nnde tutacaklar vakit bunda birtakm aruz ini klar
grmlerdi, bizim noktalamamzda ise byle bir ey asla
yoktur. Kendi telffuzundan daha basit hibir ey kabul
etmiyecek olan bir Gaskonyal, bu telffuzu mzik namele
riyle karlatraca vakl telffuzda sadece srekli ve kesiksiz
bir ses bulacaktr; eskiler de ayn durumdaydlar. ieron,
Crasuse, Laelia'y dinledii vakit Plaute ve Noevius'n
paralarnn okunduunu iittiini, nk Laelia'nn yabana
dillerdeki ses ini klarna bavurmadan ve kesmeden
telfuz eylediini syletir. Kei Bos der ki: imdi, Laelia kendi
evinde trk sylemezdi. Bu dorudur ama Plaute ile Noevius
un nlerinde Ltin'lerin, telffuzu daha zamanla trkye
benzer ve katrd, nk bu airlerin eserlerinin inad notaya
alnmt. Laelia, demek oluyor ki, ancak teamln moda
haline getirmi olduu yenil ses ini klarn kullanmad iin
kesiksiz ve bir dzende konuura benziyordu.
Quntilien der ki: komedyalar oynyanlar kendi telffuz
larnda tabilikten uzaklamazlar, meer ki tabilii yermek
isteyince bunu yeteri kadar yapsnlar; fakat sanatn cevaz
verdii birtakm ho elencelerle, telffuzun mtat tarzn
yceltirler. Kei Bos der ki: bunun trk sylemek olup
olmadna hele bir hkm verilsin. Ouintilienin tabidir
dedii telffuzun, belli olmyacak derecede bozulmakszn
notaya alnabilmesi iin trkye yeteri kadar yaklaacak gibi
birtakm ses ini klariyle ykl olmu bulunmas takdirinde
bu soruya evet denilir. mdi bu bilhassa, bu beyan dmi
retmeninin yaz yazd zamanda doruydu; zira Ltin
dilindeki ses ini ktan o zaman pek oalmt.
228 NSAN BLGLERNN KAYNAI

hareket dilinin zelliini yeten kadar raklidetmi


olmamalyd. Sesler, dillerin douunda, demek olu
yor ki, bazlar son derece hzl olarak, bazlar da
byk bir arlkla birbirini kovuturuyordu. Gra
mercilerin kem iyet veyahut, uzun ve ksa sesler
arasndaki belli fark adna verdikleri ey ite bundan
ileri gelir. Kemiyet ve ayr ayn faslalarla telffuz
lk bakta kei Bosun kanaatine daha da elveriil
grnen bir olgu da udur: Atinada kanunlarn da inad
yaplyor ve bu inadlar yaymlyan kimseye bir mzik aleti
veriliyordu. mdi AtinalIlarn kendi kanunlarnn trksn
sylemi olmalar acaba doru mudur? Eer kendi telffuzlar
bizimki gibi olsayd onlarn byle bir teaml yerletirmesini
hibir vakit dnm olmyacaklar cevabn veriyorum;
nk en basit trk bundan pek ok uzaklam olurdu; fakat
insan kendini onlarn yerine koymaldr. Onlarn dilinde
Romallarnkndcn de daha ok ses ini klar vardr: nh
az ykl olan bir inad, mtat telffuzdan uzaklar grnmek-
sizin insan sesindeki ini klar pekl deerlendirebilirdi.
Kei Bos u sonuca varmaktadr: yleyse eskilerin
tiyatrolarnda ezbere okunan dram paralarnn nlnda ne
birtakm paralar, ne ll sesler, ne srekli sarsntlar, ne de
bizim mzik nmzm teki zellikleri vardr.
Ben iyice aldanyorum veyahut da bu yazarn, trky
tekil eden ey hakknda ak bir fikri yoktu. Bu yazarn bu
konuda ancak bizim operalara gre hkm verdii sanlmakta
dr. Ouintilien baz hatiplerin tiyatroda ezbere okuyormu gibi
savunduklarndan ikyet ettiini zikrederek unu ilve etmek
tedir: bu hatipler bizim operalarda trk ardklar gibi
rm olmalydlar! Ben de u cevab veriyorum: trky
vcuda getiren seslerin teakubu bizim operalaranzdakinden
ok daha basit olabilir, dolaysiyle de, bu teakupta ayn
paralarn, ayn ll ses llerinin ve ayn srekli sarsntla
rn bulunmu olmas hi de zaruri deildir.
z e r in d e denem e
229

birlikte var olmulardr, dolaysiyle de, aa yukar


ayn lde deimilerdi. Romallarn arzusu trk
ye daha da yaklard; bu bakmdan onlarn kelimele
ri hi de eit olmyan hecelerden mrekkepti: bizde
ise kemiyet ancak, sesimizin zayf ini klarnn onu
zaruri klm olmas lsnde barnp kalmtr.

Sonra aslnda eskilerde, onlarn telffuzlarnn srekli bir


ses olmadn gsteren bir sr para gze arpar. ieron,
Traite de L'Orateur'nde der ki: Tiz, pes ve ortadan ibaret
sesten ibaret sesin trknn btn tenevvn, btn tatll
n ve btn ahengini tekil eden harikulde meziyeti ite
budur; zira telffuzda bir mzik trks deil, yahut sz
sonlarnda Frikya ve Karya hatiplerinin kullandklar trk
gibi bir nevi trk deil; fakat birbirlerinin ses ini klarm
karlkl olarak yerdikleri vakit Demosten ile Einin bahset
mek istedikleri ve Demostenin de olay daha da ileri
gtrmek iin haininin tatl, ak ve bnnetli bir tonla
konumu olduunu itiraf eyledii r gibi az gze arpan
bir r kapsadm bilmelidir. (Bay Kei Collinn tercme
sinden).
Ouintilien, Demosten ile Einin bu trizlerinin bu ses ini
klarn mahkm etmiyeceine iaret etmektedir; nk bu.
her ikisinin de bunu kullanm olduklarm gstermektedir.
Kei Bos, cilt 3, s. 260 da der ki: Byk aktrler, byle
meramm anlatmas iin, yava yava kararak ve karlkl
olarak ve iddetle kullanrken kendi rgenlerinizi zedelene-
mek iin sanki birdenbire ve derece derece harekete geirerek
seslerini sabahleyin usulne gre gelitirmezden nce bir tek
kelime bile telffuz etmesini elbette ki istemi olmayacaklard.
Hatt bu mimareeyi yaparlarken yatp uzanmalarm bile
doru buluyorlard. Oynadktan sonra otururlard, dolaysiyle
de, bu durumda kendi ses rgenlerini, bylece, inad ederken
kabilecekleri en yksek ton zerinden soluk alarak ve sonra
230 NSAN BLGLERNN KAYNAGl

26. Belli fslalarla vukua gelen ses ini kla


r bir trkl inad teamlne yol am bulunduu
iin hecelerin gze arpan eitsizlii bu ie bir zaman
ve l fark katmt. Demek oluyor ki eksilerin
inadnda trknn zellii olan iki ey vard, yani
perde deiiklii ve hareket vard.
Hareket mziin ruhudur: bu bakmdan biz,
eskilerin bunu kendi inadlarna kesin olarak zaruri
bulduklarn grmekteyiz. Onlarn tiyatrolarnda,
ayayla vurarak buna iaret eden bir adam vard;
komedyac ise, bugn mziki ve dans lye bal
olduktan kadar lye balyd. Byle bir inadn
bize tabii grnmiyecek kadar bizim telffuz tarz-

da, btn teki tonlar zerinden, sonunda inecekleri en aa


tona varncayakadar soluk olarak bzerlerdi.' Eer inad,
btn tonlarn girecei bir trk olmu olsayd komedyaclar,
inadn vcuda getirebilecei tonlarn hemen akabinde her gn
kendi seslerini kullanmak ihtiyatn gstermi ohrlar myd.
En sonra da, yine kei Bosun aym ciltte, s. 262de dedii
gibi: *Eskilerin yazlan, sesi kuvvetlendirmeye ve iyice zel
letirmeye yarayabilen her eye kar hurafecilie kadar giden
dikkatlerini gsteren birtakmi olgularla tkabasa doludur
Ouintilienin on birinci kitabnn nc bahsinde, her trl
fasihlie kyasla eskilerin insan sesinin mahiyeti zerinde derin
teemmllerde bulunmu olduktan ve bu sesi kullana kullana
kuvvetlendirmeye yarayacak btn pratikler hakknda iyice
dnm bulunduklan grlmektedir, tnsamn kendi sesini
kuvvetlendirmek ve korumak sanat, hatt zel bir meslek
haline gelmiti. Bunca ihtimam ve teemmln konusu olmu
bulunan bir inad bizimki kadar basit olabilir miydi?
(Condillac)
z e r in d e denem e 231

mzdan uzaklat apak bir eydir. Bir aktrn


herhangi bir hareketi takibetmesini istemekten pek
uzakta kalarak biz bu aktre, msralarmzn ls
n duyurmasn yasak etmekteyiz, yahut ki hatt
nesirle meramm ifade eder grnmesi iin bu ly
yeteri kadar bozmasn bile istemekteyiz. Demek
oluyor ki her ey, eskilerin senli benli konumalarda
ki telffuzu trkye o kadar kuvvetle yaklard ki
onlarn inadlar halis bir trkyd.
27. Temaa yerlerimizde her gn, trk -
ranlann szleri seik olarak duyurmakta zahmet
ektiklerinin farkna varlr. phesiz ki bana, eskile
rin inadnda ayn mahzurun bulunup bulunmad
sorulacaktr. Ben de buna hayr cevabn veriyorum,
dolaysiyle de, bunun sebebini onlarn arzularndaki
zellikte buluyorum.
Bizim dilimizin kemiyeti az olduu iin mziki
bizi tatmin eder, yeter ki mziki ksa heceleri ksa,
uzun heceleri de uzun yapsn. Bu balantya dikkat
edilmi olunca, mziki bu heceleri zaten istedii gibi
ksaltabilir veya uzatabilir; mesel ayn hece zerinde
bir, iki lmlk bir denklik vcuda getirebilir.
Aruz ini klarnn bulunmay ona bir o kadar da
serbestlik verir, zira sesi ayn bir ton zerinden
ykseltmek veya alaltmak elindedir: kural olarak
yalnz zevkine baldr. Btn bundan tabiatiyle,
trkiye konulan szlerle herhengi bir mphemlik
kacaktr.
232 N SA N B L G L E R N N K A Y N A l

Romada, dram piyeserinin inadn yazan m-


ziki her bakmdan aruza uymak zorundayd. Ksa bir
heceyi bir lden fazla uzatmak, uzun bir heceyi de
iki lden fazla uzatmak elinde deildi; yoksa halkn
kendisi onu slkla karlad. Aruzdaki ini klar
ok kere, onun daha tiz mi, yoksa daha pes mi bir
sese geeceini tyin ederdi; bu ini klar ona bunu
semek hakkn vermezdi. En sonra da, burada ifade
edilen dnceye gre, lye uydurmak kadar
trknn hareketini de lye uydurmak onun de
viydi. Bizimkinden daha sabit birtakm kurallar
bulunan bir aruza uyarak inadn, her ne kadar
trkl idiyse de, szlerin ayn ayr ve seik olarak
iitilmesini ite bylece yardm dokunuyordu.
28. Eskilerin inadn, bizim vezinsiz iirleri
mize kyasla tsarlamamaldr; bu inaddaki trk,
mzie pek o kadar uygun deildi. Bizim vezinsiz
iirlerimize gelince biz bunlara o kadar ok mzik
tktrmzdr ki, ne kadar sade olurlarsa olsunlar
yine de bize hibir vakit tabi gelemiyeceklerdir.
Trky tiyatrolarmza sokmak isteyince ve trk
nn bizim mtat telffuzumuza yaklamyacan
anlaynca biz houmuza giden taraflariyle zararmz
karlamak iin trkye, tabiattan deil, fakat, tabia
ta olan bir alkanlmzdan ekip ald eyi ykle
meyi tercih eyledik. talyanlarn bizimkinden daha az
mzie uyan bir vezinsiz iirleri vardr. Szlerini
bizden pek daha ok hareketle sylemeyi yatknlap
alm olduklar iin ve ses ini klarn bizimkinin
Z E R N D E D E N E M E 233

nledii lde bir telfuza dkn bulunduklar iin


az aprak bir mzik onlara tabi gelirdi. te bunun
iindir ki onlar bunu tercih ederek, inadedilecek
paralarda kullanrlard. Bizim vezinsiz iirimiz bizim
iin daha tabi olmakszn, daha az ho taraflar
bulunacandan daha sadeleseydi bize gre deerin
den yitirmi olurdu. talyanlannki ise onlara gre,
tabiattan yana yitirecei eyi veyahut kendilerine
byle gelen eyi ho taraflardan edinmiyecei iin
daha az sadeleseydi deerinden bir ey yitirmi
olurdu. talyanlar ile Franszlarn bu konuda, her
birinin kendi tarzlarna nem verecekleri; dolaysiyle
de, bu konuda birbirlerini tenkidetmekte ayn dere
cede haksz olacaktan sonuncuna vanlabilir.
29. Ben eskilerin aruzunda, sandma gre
henz hi kimsenin aklamam olduu bir olgunun
sebebini de buluyorum. Genel alanlarda halka yk
sek sesle hitabeden Romal hatipleri herkesin nasl
iitebilmi olaca sz konusudur.
Bizim grtlamzdan kan sesler olduka geni
bir alann sonlarna kadar kolayca yaylr; btn
glk bu seslerin birbirine kartrlmasn nlemek
tedir; fakat bu glk bir dilin aruz zellii dolaysiy-
le her kelimedeki hecelerin daha belli bir ekilde
gze arpmas lsnde daha az olacaktr. Ltince-
de heceler sesin zellii, duyudan ayr olarak sesin
ykselmesini veyahut alalmasn gerekli klan ses
ini klar ve kemiyet dolaysiyle birbirinden ayr
lrd: bizim dilimizde ses ini ktan yoktur, dilimiz
234 NSAN BILGILbRININ KAYNAI

de hemen hemen hi kemiyet yoktur, dolaysiyle de


hecelerimizin ou sessizdir. Demek oluyor ki bir
Romal, bir Franszn ancak zar zor yapabilecei ve
belki de hi yapamyaca bir alanda sesini kolayca
duyurup iittirebilirdi.
DRDNC BAHS

Davran Sanatnn Eskilerde Vcuda getirmi


Olduu Gelimelere Dair

30. Davran sanatnn eskilerde ve bilhassa


Romallarda kavumu olduu gelimeleri bugn
herkes bilmektedir. Kei Bos eskia yazarlarnn bu
konuda bize salam olduktan en dikkate deer
eyleri devirmitir; fakat bu gelimelerin sebebini
hi kimse bulup ortaya koymamtr. te bunun
iindir ki eskilerin temaa ilerinde anlalmayan,
bundan dolay da, bizim teamllerimize aykn olan
her eyine memnunlukla verdiimiz glnl g
ven altna almak iin bu eyler bazan pek ok zahmet
ekilen bir takm acayip harikalarm gibi grnmek
tedir. Kei Bos bunu savunmay zerine almak
istedii iin, dram piyeslerinin temsili iin Greklerde
Romallarn yaptklar pek an masraflara ve iirde,
hatiplik sanatnda, resimde, heykelcilikte ve mimar
lkta salam olduktan gelimelere iaret etmekte
dir. Bundan da, hi bir amt brakmyan sanatlara
kyasla hurafenin kendilerine daha elverili olaca
sonucunu karr; dolaysyle de, kendisine inanma
mz caiz olsayd, onlann dram piyeslerinin temsilleri
ni, yaplann ve yazlann vdmz gibi vmemiz
gerekirdi. Bu trl temsillerin zevkine varmak iin
236 NSAN BLGLERNN KAYNACI

bizim teamllerimizdeki gelenek ve greneklerden


iyice uzaklam olmann gerekeceini sanyorum;
fakat bu gelenek ve greneklerin sonuncu olarak
eskilerin temaa eserleri ve ileri alklanmaya deer
di ve hatt bunlar bizimkilerden stn olabilirdi:
benim bu bahiste ve bundan sonraki bahiste akla
may deneyeceim ey de ite budur.
$ 31. Sylemi olduum zere eer ini klar
n, davranlar daha ok deitike, deitirip klktan
kla sokmak ses iin tabi bir ey ise; telffuzu
trkye pek yaklaan bir dil konuan insanlarn daha
enili bir davran bulunmas da tabi bir eydir: bu
iki ey atba gidecektir. Gerekten de, eer biz
Greklere Ltinlerin aruzunda hareket diline ait
zellikten baz kalntlar gryorsak daha da hakl
olarak biz bunlar, onlarn konumalanndaki hara-
ketlerde de fark etmi olacaz. Bu andan itibaren
onlarn davranlarnn deerlendirilebilecek kadar
farkna varlabileceini gryoruz. Demek oluyor ki
bizim, kendilerine birtakm kurallar izilmi olduu
na, dolaysiyle de onlarn bunlar notaya alm
bulunduuna inanmakta artk bir zahmetimiz olmya-
caktr. Bugn inadn bu blm teki blmleri
kadar basitlemitir. Biz bir aktre ancak onun
davranlarn azck deitirerek kmaktayz; on
da, ruhun btn durumlarn ifade etmek hneri
vardr; bizse, bizim mtat hareketimizden azck
ayrlr ayrlmaz onu bu ii yapmaya mecbur grrz.
Demek oluyor ki bizim, inada giren btn davran-
Z E R N D E D E N E M E 237

lan ve btn hareketleri dzene koymak iin artk


elimizde kesin birtakm ilkeler olamaz; bu konuda
yaplabilecek mtalalar ise zel hallerden ileri git
mez.
32. Davranlar sanattan ibaret kalnca ve
notaya alnnca bunlar inadn hareketlerine ve
lsne bal klmak kolay olmutu: Grekler ile
Romallarn da yapm olduktan zaten buydu. Onlar
hatt daha da ilen gitmilerdi: trk ile davranlan
ayr iki aktre veriyorlard. Bu teaml ne kadar
olaanst ve acayip gelirse gelsin, ll bir hareket
vastasiyle, bir komedyacnn kendi davranlarn
frsat dtke nasl deitirebildiini, dolaysiyle de,
bu davranlan inad yapann ifadesine nasl uygun
drebildiini bizim, denk yrmedii vakit bir
dansnn admlarndan tedirgin olduumuz kadar
eskilerin de l d bir davrantan niin tedirgin
olduklarn anlyoruz.
33. Trk ile davranlan iki ayn aktre
vermek detinin girip yerleme tarz Romallann,
bizim gzmzde ar olacak bir davranlar ynn
ne kadar ok sevdiklerini ispat eder. Kendi piyesle
rinden birinde oyun alm olan air Livius -
Andronicus, halkn houna gitmi olan yerleri birok
defa tekrar etmek iin sktrlnca kendisi davran
lar yaparken bir klenin de istenilen msralar
ezberden okumasn kabul ettirmiti. Hareketine o
kadar ok eviklik ve canllk vermiti ki kuvveti hi
de ypranp dalmam, dolaysiyle de, oyunu sona
238 NSAN HI (ili RNN KAYNAI

erince de. bu teaml monologlarda tutunup kalmt.


Ayn komedyacnn davranlar yapaca ve msrala
r ezberden okuyaca diyalog eklindeki sahneler
olmutu. Bir insann btn kuvvetini gerekli klan
birtakm hareketler acaba bizim tiyatrolarmzda
alklanacak myd?
34. nad bylece ikiye blp iki ayr kimseye
vermek teaml tabiatyle pandomimalar sanatn
kefetmeye iletiyordu: davranlar stne alm olan
aktrn, trk syliyenin rol faydaszm gibi gr
necek kadar bu davranlara bir mna ve ifade
vermeyi salam bulunmas yeterdi: olan da zaten
buydu. Pandomimalardan bahsetmi olan daha eski
yazarlar bu konuda ilk belirmi olanlarn, imdi
sylemi olduum gibi inadn baka baka kimselere
verildii monologlar zerinde deneme yaptklarn
bize retirler. Bu komedyaclarn Ogst devrinde
belirdikleri grlmt; ok gemeden de bunlar tam
piyesleri oynyacak duruma gelmilerdi. Bunlarn
sana, bizim davranlarmza gre, ezber okunan
piyeslerdeki trk bizim inadmza gre neydiyse
ayn eydi. Uzun bir devre sonunda, insanlarn
konumu olaca ilk dilmi gibi veyahut hi olmazsa
daha ok saydaki dnceleri ancak ifade etmeye
yarad iin bu dilden ayrlan bir dilmi gibi, sanki
yem bir icatm diye bambaka bir dil tasarlamak ite
bylece baarlmt.
35. Pandomimalar sanat bizimki gibi insan
ynlarnda hibir vakit belirmezdi. Bu trl komed-
EZERN D E DENEME 239

yaclann canl, emeli ve zellikli hareketlerine sz


ve konumalarmz dengeleyip kattrdmz, az
gze arpan hareketten ok uzakta bulunulur. Roma
llarda bu hareketler dilin bir blmyd ve hele
kendi tiyatrolarnda kullanlm olan dilin bir bl
myd. trl davran ayrdedilmiti: biri traged
ya iin, bir bakas komedya iin ve bir ncs de
Hicviyeler ad verilen dram piyesleri iindi. Romann
grm bulunduu ilk pandomimaclar olan Pylade
ve Bathille kendi sanatlarna elveren davranlar
kullanmlard. Bu gibi yeni davranlar icadctmiler-
di ama muhakkak ki bunlar da, zaten bilinmekte
olan davranlara benzeterek bulmulard
36. Komedyaclarn kendi sanatlarnda vcuda
getirmi olduklar gelimeler yznden tabiatiyle
belirmi olan pandomimalann zuhuru; tragedyalar,
komedyalar, hicviyeler iin yaplm olan davran
rneklerine sokulan davranlar; pek keskin bir
davran ile, pek belli olacak tarzda deien ses ini
klar arasndaki byk bantda; eskilerin inad
hakknda sylemi olduklarnn yeni bir teyididir.
Esasen pandomimaclarn yz hareketlerinden fayda-
lanamadklar, bunun sebebinin de teki komedyac
lar gibi maskeli oynadklar olduu grlrse bunlar
daki davranlarn ne kadar canl olmu bulunacakla
r. dolay isiyle de bunlar alm bulunduklar piyesle
rin inad ediliinin ne kadar sesli ve trkl bulun
mu olacaklar hakknda bir kanaate varlr.
37. ieron ve Rosciusun arasra yaptklar
meydn okuma bize, hatt pandomimalann karl
240 NSAN BLGLERNN KAYNACI

ndan nce bile, davranlarn mna ve ifadelerinin


zaten ne olduunu retmektedir. Bu hatip az nce
kaleme alm bulunduu bir eyi okurdu, komedyac
da bunun mnasn sessiz sedasz bir oyunla anlatrd.
ieon bundan sonra bunun kelimelerini ve ifade
tarzn deitirirdi, yle ki bu yaznn mnas hi de
gevemi olmazd; Roscius dahi bunu birtakm yeni
davranlarla ifade ederdi. mdi bu gibi davranlarn,
bizimki kadar basit bir nadla badap badamya-
ca sorulmaktadr
38. Pandomimalar sanat, belirir belirmez
Romallar mesteylemiti: bakentten en cra eyalet
lere gemi, dolaysiyle de mparatorluk devam
ettike devam etmiti. Bu pandomimalar temsil
edilirken, baka komedyaclarn temsillerinde alan
d gibi alanrd: hatt bunlarn daha ok hoa
gitmek gibi bir stnlkleri de vard; nk muhayyi
leye, tamamiyle hareket ve faaliyetten ibaret olan bir
dil iddetle etkide bulunurdu. En sonra da bu trl
temaaya kar duyulan tutku baskn kmt. Tiberi-
usn daha ilk yllarndan itibaren Senato senatrlere
pandomma okullarna devam etmeyi ve Roma bey
lerine de sokaklarda bunlara refakat eylemeyi yasak
eden bir tzk hazrlamak zorunda kalmt.
Kei Bos hakl olarak der ki('): Pandomimalar
sanatnn; tabi faaliyetleri bunun tabi mabaadi
olacak sz ve konuma iitilmeden bu faaliyet grl-

(1) ntikad Teemmller, cilt, III, Blm XVI, sayfa 284.


ZERNDE DENEME 241

d vakit ne kolayca farkedlecek kadar gz alc, ne


de pek fasih olmyan Avrupann gney milletleri
arasnda baar gstermekte daha da ok zahmeti ve
sknts olacakt Fakat... her trl konumalar
muhakeme ve istidllerle iyice doludur; bu konuma
lar, eer tbir caizse, bizim lkelerimizdekinden ok
talyada gzlere bir eyler anlatrlar. ncelemi oldu
u davrannn azametinden vazgemek istiyen ve
tabi canlln kendi haline brakan bir Romal,
davran bakmndan verimlidir; hemen hemen tam
cmleler kadar bir mnalar olan muhakeme ve
istidller bakmndan verimlidir. Onun faaliyeti, bi
zim faaliyetimizin bize farkettirmiyecei birok eyle
ri anlalr bir duruma getirir; onun davranlar ise
tekrar gzden geirildikleri vakit kolay olmalar
lsnde daha da ok fark edilirler. Dostuna nemli
bir iten bahsetmek istiyen bir Romal iitilecek
kadar kendini belli etmemekle asla yetinmez; grl
memeye de dikkat eder; nk hakl olarak davran
lar ile yzndeki hareketleri biraz sonra syliyecei
eyleri sezdirmesinden saknr.
Tabi bir hareketle birtakm canl, eitli, m-
nal ve zellii bulunan davranlar yaptran ayn
zihin canllnn, ayn muhayyile faaliyetinin; baka
larnn davranlarndaki anlam anlamak sz konusu
olduu vakit bu davranlarn ne demee geldiklerini
kolayca anlatacann da farkna varlacaktr. Konu
ulmakta olan bir dil kolayca iitilir... Bu mlhaza
lara, huyu suyu baka milletlerinkinden daha ok gze
242 NSAN m Cill I-KININ KAS iv-\Cl

arpan birtakm milletlerin mevcut olduuna dair


mtat olarak yaplan mlhazay da katalm; grle
cek ki hi konumayan komedyaclarn, tabii faaliyet
ve hareketlerini taklidettikleri Grekler ile Romallara
etkide bulunmu olacaklarn anlamakta glk ekil-
miyecektir.
39. Bu bahisle bu bahisten nceki bahsin
teferruat, eskilerdeki inadn bizim inadmzdan iki
tarzda ayrldn gstermektedir: komedyacnn en
uzaktaki kimselerce iitilmesini salyan trk dolay-
siyle; daha eitli ve daha canl olduklar iin en uzak
ton farkna varlan davranlar dolaysiyle. Halk
temaada bulunsun diye yeteri kadar geni tiyatrola
rn yaplm olmas ite bundan trdr. Seyircilerin
en ounun bulunduu uzaklktan komedyaclarn
ehresi seik olarak grlm olamazd; bu sebep ise,
bugn yapld kadar sahnenin aydnlatlmasna en
gel olmu: hatt maske kullanmak teamlne bile
bavurulmutu. Bunun sebebi ilkin belki de herhangi
bir aksakl veyahut baz yz buruturmalarn gizle
mekti: fakat, daha sonralar sesin kuvvetini artrmak
dolaysiyle de her ahsa kendi zelliinin gerekli klar
grnd simay vermek iin sz edilen teamlden
faydalanlmt. te bundan dolay da maskelerin
birtakm byk stnlkleri vard: bunlarn biricik
mahzuru yz ifadesini belli etmemekti; fakat bu
ancak seyircilerin kk bir blm iin byle
olurdu, onun iin buna kulak asmamak gerekirdi.
ZERNDE DENEME 243

Bugn inad daha sade bir hale gelmiti, dolay-


siyle de pek o kadar uzaktan iitilmez olmutur.
Zaten davranlar daha az eitli ve daha az zellikli-
dir. Ruhunun duyduklarn ifade etmek iin komed
yac yzne ve gzlerine sz geirmeye abalar.
Demek oluyor ki onun yakndan ve maskesiz olarak
grlmesi gerekir. Bu bakmdan bizim temsil verilen
salonlarmz eskilerin tiyatrolarndan ok daha kk
ve ok daha az aydnlktr. Yeni bir zellie kavua
rak aruz, ilk bakta, bu ile hibir bants yokmu
gibi grnen eyler varncaya kadar birtakm deiik
likleri ite byle yol amtr.
40. Bizim inad tarzmzla eskilerin inad tarz
arasnda bulunan farktan bugn bu sanatta, onlarn
zamanndaki kadar ileri gitmek pek daha zordur. Biz
ses ve davranta ne kadar az farka cevaz verirsek
oyunda da o kadar ok incelik peinde koanz.
Bundan dolay da iyi komedyaclarn talyada, Fran
sadakinden daha ok halkn mal olmu bulunduklar
bana temin edilmiti. Bu belki de byle olmaldr
ama bunu iki milletin zevkine gre dnp kabul
etmek gerekir. Baron, Romallar iin souk adamn
biri olurdu; Roscius ise bizim iin kendini tutamya-
nn biri olmalyd.
41. nad sevgisi Romallarn gzde tutkusuy-
du; kei Bos diyor ki: onlarn ou inadcyd(').
Bunun sebebi, bilhassa Cumhuriyet devrinde besbel-

(1) Cilt III. bolm XV.


244 NSAN Bil CI.ERINN KAYNAOl

lidir. Bu srada hatiplik meziyeti bir vatanda iin en


aziz meziyetti, nk bu meziyet en byk mansp ve
nimetlere yol ayordu. Demek oluyor ki, hatipliin
pek esasl bir blm olan inad renip gelitirme
mek edilemezdi. Bu sanat retimin balca konula
rndan biriydi; bugn dans ve mziin kendilerine
mahsus birtakm kurallar bulunduu gibi, inadn da
o zaman kendine mahsus ortakm kurallar olduu
iin ocuklara retilmesi kolayd. Eskilerin temaa
yerlerine ve ilerine kar duyduklar tutkunun bal
ca nedenleri ite bunlardr.
nad zevki, tiyatro piyeslerinin temsillerine
giden halka kadar sirayet etmiti Halk kendisine
tabi gelen ezberden okumak tarzndan, ancak mna
ve ifadeyi artran birtakm kurallar takip ettii iin,
ayrlan bir ezberden okumak tarzna yatknlap
almt. Bylece, dildeki bilgisine, rneklerini bu
gn yksek tabakadaki kimselerde grdmz bir
incelik ve zariflik salamt.
42. Aruzda vukua gelen bir sr deiiklikler
dolaysiyle inad o kadar sadelemitir ki artk ona
birtakm kurallar verilemez. Bu, artk ancak bir
igd ve zevk iidir. nad bizde retime giremez,
dolaysiyle de, kendi sanatlarnn temelli bir blm
olduuna inanr grnmiyecekleri kadar birtakm
hatiplerimiz bulunacak derecede ihmal edilmiti: bu
durum, onlarn yapm olduklar en hayret edilecek
ey bizim iin de ayn mahiyette olabildii takdirde
eskilerin de aklndan gemiyecei bir eydi. nad
Z E R N D E D E N E M E 245

tam zamannda renip gelitirmediimiz iin biz


temaa yerlerine kendileri gibi ayn tehalkle komu
yoruz, dolaysiyle de, fsihliin bizim zerindeki
etkisi daha az kalmtr. Onlar bize brakm oldukla
r hatiplik szlerinde kendilerine mna ve ifadeleri
nin ancak bir blm kalmtr. Bu szlerle birlikte
yaplan ton ve davranlar bilmemekteyiz, halbuki
bu ton ve davranlar dinleyicilerin ruhuna pek
kudretli bir ekilde etkide bulunmu olacaklard(').
Bylece, biz Demostendeki yldrmlarn kuvvetini
ve ierondaki yazlarn ahengini yle byle sezip
duymaktayz.

(1) ieron Traite de l'Orateur'de der ki: Baya hatiplerin hal ve


hareketlerindeki biricik meziyetleri dolaysiyle fsihliin btn
an ve erefini ve mkfatn kazandktan; halbuki, aslnda
pek bilgin olan hatiplerin ise telffuz zarafetinden mahrum
bulunduktan iin baya hatiplermi gibi karlandktan grl
memi midir? yle ki Demostenin hareket ve faaliyete
birinci, ikinci ve nc mertebeyi vermekte hakk yok
muydu? Zira eer fasihlik bir meziyet olmaynca bir hi kalsa
bile, fasihlikten mahrum olsa dahi hareket ve faaliyetin bu
kadar ok kuvvet ve etkisi varsa, onun, halka hitabedilirken
son derece nemli olaca sonucuna vanlmamah mdr?
Eskilerin inad tarzlarnn, baka blmlerde mmtaz bir
yerleri bulunan Demosten ile ieronun hareket ve faaliyet
olmakszn fsihliin bir hiten ibaret kalacana kanaat
getirmi olmalan iin, bizim inad tarzmzdan ok daha
kuvvetli olmu bulunmas gerekirdi. Bizim bugnk hatipleri
miz bu hkm kabul etmi olmazlard: onun iin Bay Kei
Colin diyor ki: Demosten'in dncesi andr. Eer bu doru
idiyse ieron, tahdit kayd koymakszn onu ne diye tasvibet-
mi olurdu? (Condillac)
BENC BAHS

M zie Dair

Ben buraya kadar, mziin eskilerce bilindiini


farz eylemek zorundaydm: hi olmazsa bu sanat dilin
bir blm olmas dolaysiyle bunun tarihesini
vermek artk yerinde olur
43. Dillerin kaynanda aruz pek enili ve
deiik olduu iin sesteki btn ini klar aruza
tabi gelirdi. Demek oluyor k tesadf bu ite, arasra
kula okyacak baz paralara yol amamazlk
edemezdi. Bu paralann farkna varlmt, dolaysiy-
le de, bunlar tekrar etmeye allmt: ahenk hak
knda edinilmi olan ilk fikir ite byledir.
44. Sesin, kademelerine uygun olarak akp
gittii dzen, yani seslerin tonlara ve yan tonlara
gre birbirini kovuturduu dzen bugn o kadar
tabi gelmektedir k bu dzenin, ilk bilinen dzen
olduuna inanlacaktr; fakat aralarndaki bantla-
nn daha belli olaca birtakm sesler bulursak buna
dayanarak, bu sesler arasndaki teakubun daha nce
farkna varlm olduu sonucuna varmak hakkmz
olacaktr.
Tiyes, kent ve oktav olarak vukua gelen tevali
nin dorudan doruya ahengin kayna olan ilkeye,
yani ses karan cisimlerin titreimine dayand,
ZERNDE DENEM E 247

dolaysiyle de, seslerin kademelerine uygun olarak


akp gittii dzenin bu tevaliden doduu gsterilmi
bulunduuna gre; birtakm sesler arasndaki ban
tlarn ahenkli tevalide, seslerin kademelerine gre
akp gittii dzende olduundan daha belli buluna
caklar da bir sonutur. Bu dzen ahenk ilkesinden
uzaklamakla sesler arasndaki bantlar ancak, bu
sesler kendisine bu ahengi vcuda getiren tevali
dolaysiyle iletildike muhafaza edebilir. Mesel re,
seslerin kademelerine gre gittii dzende u t a an
cak; ut, re; ut, sol tevalisi dolaysiyle husule gelmi
bulunduu iin baldr; bu son ikisi arasndaki
balantnn ise ilkesi, bunlarn dahil bulunduklar, ses
veren cisimlerin ahengindedir. Kulak bu muhakeme
yi teyidetmektedir; zira kulak: ut, mi, sol,ut seslen
arasndaki banty ut, re, mi, fa sesleri arasndaki
bantdan daha iyi sezip duyar. Demek oluyor ki
ahenk fslalar birincilerini gstermilerdir.
Burada da dikkat edilecek ilerlemeler vardr;
zira ahenkli sesler, karlmas az ok kolay olan
birtakm fslalar vcuda getirdikleri iin ve aralarn
daki bantlar az ok belli olduu iin bunlarn
hemen birbiri ardsra farkna varlm ve sezilmi
olmalar tabi deildir. Demek oluyor ki bu tam ut,
mi, sol, ut tevalisinin ancak birok denemelerden
sonra elde edilmi olmas muhtemeldir. Bu tevali
bilinmi olunca bundan; sol, si, re, sol gibi rnekten
baka tevaliler de vcuda getirildi. Seslerin, kademe
lerine gre akp giden dzenine gelince bu dzen
248 NSAN BLGLERNN KAYNACI

ancak yava yava ve birok bocalamalardan sonra


bulundu; nk bunun husule gelii ancak zaman
mzda gsterilmitir(').
45. Bu sanatn ilk ilerlemeleri, demek oluyor-
ki, uzun bir deneyiin meyvasyd. Bu sanatn ilkele
ri, gerek olanlar tannmyacak kadar oaltld. Bay
Rameau, ses veren cisimlerin titreimindeki btn
ahengin kaynan grm ve bu sanatn teorisini bir
tek ilkede toplam olan ilk kimsedir. Mzikleri pek
ok vlen Grekler de Romallar gibi, birok blm
l kompozisyonu asla bilmiyorlard. Bununla beraber
erkenden ya iki sesle karlanca tesadfle farkna
vardklar iin, yahut da bir mzik aletinin iki kiriine
ayn zamanda dokunup sonunda bunun ahengini
sezdikleri iin baz makamlar kullanm olmalar
muhtemeldir.
46. Mzikteki gelimeler bu kadar yava gitmi
olduu iin uzun mddet onu szlerden ayrmak
dnlmemiti: byle bir ey yaplsayd mzik
ifadeden mahrummu gibi grnm olacakt. Zaten
aruz, sesin vcuda getirebilecei tonlarn hepsini
yakalad iin; dolaysiyle de, tek bana, bu tonlarn
farkna varmak frsatn vermi bulunduu iin mzi
e ancak sze ok ekicilik veyahut daha ok kuvvet
sahyabilen bir sanattr diye bakmak tabi bir eydi.
Mziin szlerden ayrlmasn istemiyen eskilerin

(1) Bay Rameaunun G tniration Harmonique adl eserine baknz.


(Condillac)
ZERNDE DENEME 249

btl fikirlerinin kayna ite buydu: Mzik, vucut


bulmu olduu kimseler katnda aa yukar, bize
gre inat neyse yle bir eydi: mzik, eskiden gelii
gzel gdlmken sesin artk bir dzene konulmas
n retirdi. Trky szlerden ayrmak, bugn
msralanmzdan inadmzn seslerini ayrmak kadar
gln gzkrd.
47. Bununla beraber mzik geliip yetkinleti:
yava yava, szlerin ifadesine denk gelmeye balad:
bundan sonra da bu ifadeyi amasn snad. te bu
srada kendisinin de pek fazla ifade kabilyetinde
olduunun farkna varlmt. Demek oluyor ki mzi
i szlerden ayrmak artk gln gelmiyecekti.
Seslerin, o zaman trkye katlan aruzdaki ifadesi,
trkl olan inaddaki ifadeleri, ayn ayr dinlenecek
leri vakit elde edecekleri ifadeyi hazrlyordu. Az ok
liyakatle yeni mzik nevini denemi olanlarn baar
sn srf iki sebep salamt. Bunlardan birincisi, bu
zatlarn inad dolaysiyle herhangi bir ifade atfetmeye
allm olan paralan veyahut hi olmazsa byle
sandklan paralan muhakkak surette semeleriydi.
kincisi ise, yenilii dolaysiyle bu mziin husule
getirmemezlik edemiyecei hayretti. Ne kadar ok
hayretlerde kalnrsa, bu mziin husule getirebilece
i intibaa da o kadar ok boyun eilirdi. Onun iin,
heyecanlandnlmas daha az zor olan kimselerin,
seslerin basks dolaysiyle ve srasiyle sevinten
hzne veyahut hatt gazaba getii grlmt. Bu
manzara karsnda, hibir suretle heyecanlandnlm
olmyacak bakalar da hemen hemen ayn suretle
250 NSAN BLGLERNN KAYNACI

heyecana kaplmlard. Bu mziin etkileri, konu


malara konu oluvermiti, dolaysiyle de muhayyile
mzik hakknda anlatlan bir tek szle bile kzveri-
yordu. Herkes buna kendi bana hkm vermek
istiyordu; nsanlar ise olaanst olan eylerin teyi-
dedildiini grmekten hepsi de holandklar iin, bu
mzii en elverili huy ve temayllerle dinlemeye
kouyordu. Demek oluyor ki mzik ok kere ayn
mucizeleri tekrar edip durmutur
48. Bugn bizim aruzumuz ve inadmz,
mziimizin husule getirmesi gereken sonulan ha
zrlamaktan pek uzaktrlar. Bize gre trk, eskiler
iin olduu gibi pek o kadar munis ve mteamil bi
dil deildir; mziin ise, szlerden aynlmca muhayyi
leye yalnz kendisinin pek ok etkisi olabilen u
yenilik havas artk yoktur. Zaten mzik icra edildii
anda gcmzn yetttii btn soukkanll muha
faza ederiz, bundan bizi ekip almak iin mzikiye
hi yardmmz dokunmaz, dolaysiyle de, karla
makta olduumuz duygular seslerin yalnz ve yalnz
kulak zerindeki etkilerinden doarlar. Fakat ruhun
duygular, muhayyile kendiliinden duyular zerine
etkide bulunmad vakit, mtadnda o kadar zayf
trlar ki bizim mziimizin eskilerin mzii kadar
hayret verici sonular husule getirmi olmamasna
amamaldr. nk kuvveti hakknda bir hkm
vermek iin bunun paralarn, yenilie lyk gre
cekleri ve, trkye veya bir aruza gre yaplm olan
inad da sesli ve trky andrr bulunacak kimsele
rin nnde almak gerekirdi. Fakat bu deneme.
Z E R N D E D E N E M E 251

bizden uzaklamakta olan eyler kadar bize yakla


makta bulunan eyleri de takdirle karlamaya mey
yal bulunsaydk faydasz olurdu.
49. Szler iin yaplan trk bugn bizim
mtat telfuzumuzdan ve inadmzdan o kadar
farkldr ki muhayyile, mziin alnm tragedyalar
mz hatrlatmakta pek ok zahmet eker. Bir baka
ynden ise Grekler bizden ok daha hassastlar,
nk onlarn muhayyilesi daha keskindi. En sonra
da, mzikiler onlar heyecana getirmek iin en
elverili anlan seerlerdi. Mesel skender iki masa
snda bulunduu bir srada, Bay Burette'in iaret
eyledii zere('), arabn etkisiyle ba dnmken
gazaba yol aacak bir mzik onu silhlanna sanlmaya
zorlayvermiti. Yalnz borazanlar ile trampetlerin
seslerine kaplarak silhna sanlmyacak askerlerimiz
bulunmyacandan phe etmiyorum. Demek olu
yor ki eskilerin mzii hakknda bu mzie atfedilen
etkilere bakarak hkm vermiyelim, fakat onlann
kullandktan mzik aletlerine gre hkm verelim,
greceiz ki eskilerin mziinin bizim mzikten geri
olduunu tahmin etmenin bir yeri olacaktr.
50. Mziin, szlerden aynlnca Greklerde.
Romahlann pandomimalar sanatnda yaptktan geli
melere benzer gelimeler sayesinde hazrlanm bu
lunduunu iaret edilebilir; sonra bu iki sanat,
balangta bu iki millete ayn hayrete yol am ve

(1) Historie de l'acadlmie des Belles-Leltres, cilt, S.


(Condillac)
252 NSAN BLGLERNN KAYNAI

ayn alacak sonular husule getirmiti. Bu uygun


luk bana acayip ve tahminlerimi teyid elverili
geliyor.
51. Bu konu zerinde kalem yrtm olanla
rn hepsine bakarak, Greklerin muhayyilesinin bi
zimkinden daha keskin olduunu biraz nce syle
mitim. Fakat bu farkn gerek sebebinin bilinip
bilinmediini bilmiyorum: hi olmazsa bana yle
geliyor ki bu fark yalnz ve yalnz iklime atfetmek
hakszlk olur. Yunanistan ikliminin eskiden olduu
gibi imdi de ayn kald farz edilince, ahalisinin
muhayyilesi yava yava zayflyacakt. Bunun, dilde
vukua gelen deiikliklerin tabi bir sonucu olduu
biraz sonra grlecektir.
Muhayyilenin, henz yapma iaretleri kullanma
sn bilmiyen kimselerde pek daha keskin olarak
faaliyette bulunduuna da bir baka yerde(')iaret
eylemitim: sonu olarak, hareket dili dorudan
doruya bu muhayyilenin eseri olduu iin bu dilin
daha ok canl olmas gerekir. Gerekten de, bu dilin
menus ve melfu bulunan kimseler iin, bir tek
davran ok kere uzun bir cmlenin edeeri olur.
Ayn sebepten dolay da, bu ifade tarz rnek
tutularak kurulmu olan diller en canl ve hareketli
diller olmaldr; teki diller ise canllk ve hareketli
liklerini, bu rnekten gitgide daha ok uzaklamakla
bunlarn zelliklerini daha ok muhafaza ettikleri
lde yitirirler. mdi, aruz hakknda sylemi olduk-
(1) Birinci Blm.8 21.
Z E R N D E D E N E M E 253

lann bu bakmdan, hareket dilinin etkilerine baka


her dilden daha ok Grek dilinin mnz kalm
olduunu gstermektedir; taklib ve akisler hakknda
syliyeceklerim ise bu etkenin tek etkilerinin yalnz
bunlar olmadn ispat edecektir. Demek oluyor ki
bu dil muhayyileyi altrmaya pek elveriliydi.
Bizim dilimiz, aksine olarak, yaps ve aruzu bak
mndan o kadar sadedir ki sadece hfzann harekete
gemesini gerekli klar Eya hakknda konutuu
muz vakit bunlann iaretlerini hatrlatmakla yetini
yor ve bunlara ait fikirleri ender olarak uyanyoruz.
Bylece muhayyile daha sk sk olarak faaliyete
getii iin tabiatiyle, harekete geirmek bakmndan
da daha ok etinleiyor. Demek oluyor ki muhayyile
bizde, Greklerdekinden daha az keskin olmaldr.
52. Gelenek grenee kar duyulan kr bal
lk gelime ve ilerlemelere daima bir engel olmutur:
mzik bu etkinin bilhassa altnda kalmtr. enge
tel daha balayp eski mzie saygszlk gstermi
diye Eforlann(') bir kararnamesiyle I. C. Thimothle
spartadan srlmt; yani engi daha enili ve
daha geni trkler almaya yanyacak bir durumu
getirdii iin srlmt: o zamann hurafeleri ite
byleydi. Bizim de benzeri hurafelerimiz vardr;
hatt gnn birinde bunlann gln olduktan anla
labileceinden phe edilmeksizin bizden sonra da bu
hurafeler var olup gidecektir. Bugn pek sade ve pek
tabidir diye bir kanaatimiz bulunan Lulli, zamannda
(1) Okul veya kilise mtevellisi veya yesi. (eviren)
254 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

an grnmt. Onun bale havalan hakknda,


onun dans soysuzlatrd, dolaysiyle sonunda bu
havalan bir soytarlk durumuna soktuu syleniyor
du. Kei Bos diyor ki: Fransada yz yirmi yl nce
notas yazlan trkler genel olarak ancak bir sr
uzun notalar sonunda szlyd ve seksen yl nce de
btn bale havalanndaki hareket ar bir hareketti,
dolaysiyle de onlann trks, eer tbir caizse, en
sevinli anlannda bile vakar ve arballkla yryp
giderdi. Lulliyi knayp yerenlerin alndktan mzik
ite bundan ibarettir.
53. Mzik, hakknda herkesin hkm verme
ye kendini yetkili grd ve dolaysiyle de kt
hkm verenlerin says pek ok olduu bir sanattr.
phesiz ki bu sanatta, tekilerinde olduu gibi,
uzaklalmamas gereken bir yetkinlik derecesi var
dr; esas i de budur; fakat bu ne kadar da mphem
dir! Bu ana kadar bu esas kim belirlemitir? Ve eer
bugne kadar belirlenmi deilse acaba bunu kim
sezip anlyacaktr? Yoksa bu i, saylan daha ok
olduu iin pek in olmyan kulaklara m decek
tir? Demek oluyor ki Lullinin mziinin hakl olarak
mahkm edilmi bulunduu bir zaman da gelip
gemiti. Saylan az olsa da yoksa bu i, bu iten
anlyan kulaklara m decektir? Demek oluyor ki bu
gn, Lullinin mziinden iyice farkl olduu halde
ondan daha az gzel olmyan bir mzik vardr.
Bilhassa geliip ilerlemeleri bu bakmdan nemli
olduu takdirde gitgide daha ok yetkinletike
Z E R N D E D E N E M E 255

mziin tenkidedilmesi kanlmaz bir ey olacakt


zira bu takdirde mzik, iitilmesine allm olan
eye daha az benzer. Fakat mzikle senli benli
olmaya balanr balanmaz da, onun zevkine varlr
ve onun aleyhinde artk yalnz btl fikir bulunur.
54. Eskilerin aletlerle aldktan mziin ne
den ibaret olduunu bilemeyiz; ben onlann inadn
daki trk hakknda baz tahminlerde bulunmakla
yetineceim.
Anlalan bu trk onlann mtat telffuzlann-
dan aa yukan, bizim inadmz, bizim telffuzu
muzdan aynld gibi aynlp uzaklard ve piyeslerle
sahnelerin zelliine ve mahiyetine gre deiip
dururdu. Bu trk, aruzun cevaz verdii lde
komedyaya da herhalde byle olmalyd. Bu da,
seslerin farkna varmak, dolaysiyle de sesi kesin
fslalarla gtmek iin gerektii kadar kl deitiril
mi olan mtat telffuzdan ibaretti.
Tragedyada trk daha enili ve daha yaygnd,
dolaysiyle de bilhassa lhiler ad verilen monologlar
da byleydi. Bunlar mtat olarak en ok ihtiras dolu
sahnelerdi; zira baka sahnelerde birtakm kaytlarla
bulunan ayn ahsn tek bana olduu vakit duymak
ta olduu duygularn btn iddet ve tehevvrne
kaplmas tabii bir eydir. te bundan dolay da
Roma airleri monologlar meslekten mzikilere
mzikletirirlerdi. Hatt arasra piyesin gen kalan
blmne ait inad hazrlamak iini bile onlara
brakrlard. Mesele Greklerde ayn deildi; bunlar
da airler musikiciydiler, dolaysiyle de bu ii kimseye
vermezlerdi.
256 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

En sonra da, korolarda trk, teki sahnelerden


daha ok yklyd: korolar, airin kendi dehasn en
ok sereserpe kullanabildii birtakm yerlerdi; onun
yolundan mzikinin yrm olmasndan phe
edilemezdi. Bu tahminleri aktrlerin sesiyle birlikte
alnm olan ayr ayr trl mzik aletleri teyidet-
mektedir; zira bu aletlerin, szlerin zelliine gre az
veya ok geni bir nemleri vard
Eskilerin korolarn, bizim operalarn korolarna
bakarak tasarkyamayz. Eskilerin korolarndaki m
zik bambakayd, nk eskiler birok blml
kompozisyonlardan habersizdi; onlarn danslar ise
bizim balelere benzemekten ok daha uzakt. Kei
Bos derki: Danslarn korodaki kimselerin kendi
duygularn ilgilenecekleri olaydan ne kadar mtees
sir olduklarn anlatmak maksadiyle, ister konusun
lar, isterse de karlasnlar, bir dilsizlikle ifade
etmek iin yaptklar davranlardan ve gsterilerden
baka bir ey olmadklarm kavramak kolaydr. Bu
inad ok kere korolar sahne zerinde yrmeye
zorlard; ve birok kimselerin ayn anda yaptklar
faaliyetler bir kalabalk durumuna dmeleri istenil-
medii vakit, daha nceden kararlatrlm olmadan
yaplamyacaklan iin eskiler korolarn yapacaktan
eyler ve iler hakknda baz kurallar kurmulard
Eskilerinki kadar geni tiyatrolarda bu faaliyet ve
hareketler, koronun duymakta olduu duygulan pek
iyi ifade edecek birtakm tablolar vcuda getirebili
yorlard.
Z E R N D E D E N E M E 257

55. nad notaya almak ve bir mzik aletinde


almak sanat cumhuriyetin ilk gnlerinden beri
Romada bilinmekteydi nad Romada ilk gnler
de, olduka basitti; fakat sonunda Greklerle dp
kalka kalka inadda birtakm deiikliklere yol al
mt. Romallar bu milletin dilindeki ahenge ve
ifadeye mukavemet edemedilerdi. Bu kibar millet
edebiyat, sanatlar ve ilimlere olan zevklerin teekkl
eyledii bir okul olup kverdi: Ltin dili ise, deha
kabiliyetinin msaade eylemi olduu lde, Grek
dilinin zelliiyle badap anlat.
ieron bize, yabanclardan alnm olan ivele
rin, belli olacak bir ekilde, Romallarn telffuzunu
deitirmi bulunduunu haber verir. Bu iveler
dram piyeslerinin mziinde de muhakkak ki bu gibi
deiikliklere yol amlard: bunlardan biri tekinin
tabi bir mabaadidir. Gerekten de Horacius ve bu
hatip; kendi zamanlarndaki tiyatrolarda kullanlan
mzik aletlerinin, daha nce kullanlm olan mzik
aletlerinden pek daha geni bir nemleri bulunduu
na; bunlar takibedebilmek iin aktrn daha ok
sayda birtakm tonlar zerinden inadda bulunmak
zorunda kaldna, dolaysiyle de trknn, lsne
ancak sert bir ekilde hareket ederek riayet edilecek
kadar pek sert ve tedirgin bir duruma geldiine iaret
ederler. Alelde bir inadla iitilip dinlenilmeleri
istenirse bir kanaate varlmak zere, kei Bosun
rivayet ve nakleyledii gibi, bu paralara bavurul
masn rica ederim(')-

(1) Cilt 3, Blm X.

NSAN BLGLERNN KAYNACI F. 17 - 11


258 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

56. Trkl inad ile bu inad kabul ettirmi


olan veyahut deitirmi bulunan nedenler hakknda
edinilebilen fikir ite bundan ibarettir. Geriye, bizim
ki kadar sadece bir inada, dolaysiyle de eskilerin-
kinden pek farkl temaa temsillerine yol am
bulunan hal ve artlan aratrmak kalyor.
klim, Kuzeyin souk ve vurdumduymaz halkla-
nna, dillerin douu srasnda zaruretin aruza sokmu
olduu iveleri ve kemiyeti muhafaza etmeye imkn
brakmamtr. Bu yabanclar Roma imparatorluuna
sr sr saldnnca ve bu imparatorluun btn bat
kesimini ellerine geirince kendi leheleriyle kanm
olan Ltince zelliini yitiriverdiydi. Bizim telffuzu
muzun balca gzellii olarak grdmz ivenin
eksiklii bize ite buradan gelmektedir: bu kaynak
ii, onun kanna kaydrmaz Bu kasaba halklann
basks altnda edebiyat geriledi, tiyatrolar ykld,
pandomimalar sanat, inad notaya almak ve iyi
komedyacya ayrp vermek sanat; mimarlk, resim,
heykelcilik gibi temaa yerlerinin dekorasyonuna
yardm dokunan sanatlar ile mzie bal olan
sanatlarn hepsi mahvoldu. Edebiyatn yeniden do
uu srasnda dillerin dehas o kadar deimiti ki
ve treler de o kadar bakalamt ki, eskilerin kendi
temaalarndan yana brakm olduklar eyden artk
hibir ey anlalamyordu.
Bu devrimin nedenim iyiden iyiye kavramak iin
sadece, aruzun etkisi hakknda sylemi olduklarm
hatrlamak gerekir. Grekler ile Romallarn aruzu o
Z E R N D E D E N E M E 259

kadar zellikliydi ki onlarn birtakm sabit ilkeleri


vard ve o kadar herkese bilinmekteydi k halkn
kendisi bile bunun kurallarn okuyup bilmedii
halde, en kk telffuz aksaklklarndan tedirgin
olurdu. nad bir sanat haline getirmek ve notaya
almak iin gerekli olan are ve vastalar salam
olan ey de ite buydu: bu andan itibaren bu sanat
retimin bir blm oluverip ktyd.
Bylece yetkinleen inad, trk ile davranlar
iki ayr komedyacya vermek sanatn vcuda getir-
diydi; bu sanat ise pandomimalar sanatyd; ve hatt
etkisini tiyatrolarn biimine ve byklne kadar
bile yayarak, grm olduumuz gibi, halkn byk
bir blmn ilerine alabilsinler diye tiyatrolarn
yeteri kadar geni yaplmasna yol atyd.
Eskilerin temsillere, dekorasyonlara ve bunlara
bal btn sanatlara, yani mzie, mimarla ve
heykelcilie kar duyduklar zevkin ve ilginin kayna
ite budur. Onlarda, hemen hemen hibir kabiliyet
heder olamazd, nk her hemehri, her anda,
kendi muhayyilesini altracak konulara rastlard.
Dilimizde hemen hemen hi aruz bulunmad
iin inadn sabit birtakm kurallar olamamtr,
onun iin inad iki aktre paylatrmak bizim iin
imknsz olmutu; pandomimalar sanatnn cazibesi
bizce pek az olup temsiller halkn bulunamyaca
salonlara tklp kapatldyd. En ok esef edilecek
ey de mzik, mimarlk, resim ve heykelcilik hakkn-
daki zevkimizin azl ite bundan trdr. Biz
260 NSAN BLGLERNN KAYNAI

yalnz kendimizi eskilere benzer sanyoruz; fakat bu


bakmdan, talyanlar onlara bizden pek daha ok
benzemektedirler. Demek oluyor ki, bizim temaa ve
temsillerimiz Greklerinkinden ve Romallannkinden
pek farkldr ama bu. aruzda vukua gelmi olan
deiikliklerin tabi bir sonucudur.
ALTINCI BAHS

Trkl nad ile Basit nadn Karlatrlmas.

57. Bizim inadmz arasra trkdeki kadar


seik ve ayn faslalar kabul etmektedir. Eer, ancak
farkna varlmalar bakmndan zaruri olaca lde
bunlar deitirilselerdi daha da az tabi olmyacaklar
ve notaya alnabileceklerdi Hatt ben zevk ile
kulan, iyi bir komedyacya, bizim mtat telffuzu
muza aykr olmyacaklan her defasnda ahenkli
sesleri tercih ettirdiklerine bile inanyorum. Molilre
phesiz ki ite bu trl sesler iin birtakm notalar
tasarlamt('). Fakat inadn geri kalan blmn
notaya almak tasars imknszdr; zira ses ini
ktan burada o kadar zayftr ki, bunlann tonunu
sezmek iin fslalan, inad bizim tabiat adn verdii
miz eye aykn gelecek kadar deitirmek gerekecek
tir.
58. Her ne kadar bizim inadmz, trk gibi
sezilebilen bir sesler tevalisine uygun gelirse de, buna
ramen, ruhun duygulann, senli benli olduu sesler
harekete getirecek veyahut aruza az enili ve az
canl olan bir dille konuacak kadar canl bir hale
getirir. Bizim inadmz muhakkak ki bu etkiyi

(1) Reflexions Crtigues, cilt 3, blm XVIII.


262 NSAN BLGLERNN KAYNACI

vucuda getirir, nk sesler bu inadda kendi arala


rnda aa yukan, trkdeki ayn orantlar muhafa
za ederler. Aa yukan diyorum, zira seslerin bu
inadda bu kadar tam bantlan olamaz.
Demek oluyor ki bizim inadmz mzikten
tabiatiyle daha az ifadelidir Gerekten de, ruhun bir
duygusunu anlatmaya elverili olan ses hangisidir?
lkin bu duygunun tabi alameti olan haykn taklit
eden sestir, bu ses inad ile mzikte ortaklaadr.
Bundan sonra da, bu ilk sesin ahenkli sesleridir,
nk bu ahenkli sesler ilk sese daha yakndan ve
daha skca baldr. En sonra da, bu ahenkten
doabilecek, her tutkuyu belirten harekette enili ve
kark olan seslerin hepsidi. zira ruhun her duygusu
trknn, kendisini ifade etmeye en ok elverili
olan tonunu ve hareketini belirler. mdi bu son iki
trl sesler bizim inadmzda ender olarak bulunur,
dolaysiyle de, zaten bizim inadmz, trk gibi,
ruhun hareketlerini taklidetmez.
59. Bununla beraber bizim inadmz bu ak
sakl, bize daha tabi grnmek stnlyle kar
layp giderir. Kendi ifadesine, duyulara mzikten
daha zayf olarak etkide bulunsa bile, muhayyile
daha kuvvetle etkide bulunmasn salyan bir eni
havas verir. te bundan dolay da bizi ok kere, iyi
rlan bir para, gzel bir vezinsiz iirden daha ok
efkrlandnr Fakat mziin yanlsamay ykp yok
etmedii anlarda, sra kendine gelince, pek daha
byk bir intiba braktnn herkes farkna varabilir.
C Z E R N D E D E N E M E 263

60. Her ne kadar bizim inadmz notaya


alnamazsa da, bana yle geliyor ki, yle veya byle
bir inad tesbit etmek mmkn olacaktr. Trkde
bir mzikinin, sesin inadda takibeyledii aa
yukan ayn orantlar sezip bulacak kadar zevk sahibi
olmas yeterdi. Bu trkyle lfet edecek olanlar
kulakla bu trkde, bunun rnei olacak inad
bulabileceklerdi. Lullinin vezinsiz iirleriyle tkabasa
dolmu bir adam, Quinaultnun tragedyalarn, Lulli
nin kendisi bunlar nasl inadedecektiyse yle ina-
detmez miydi? Bununla beraber meseleyi daha kolay
bir hale getirmek iin, ahengin son derece sade
olmas ve ahengte ses ini klarnn ancak bunlarn
farkna varmak zaruri olaca lde sezilmesi te
menniye deer bir ey olurdu. nad, eer daha az
mzik kattrm olsayd Lullinin vezinsiz iirlerinde
daha kolayca fark edilirdi. Demek oluyor ki bunun,
iyi inad etmek meziyetleri bulunacak kimseler iin
byk bir yardm olacana inanmak gerekir.
61. Aruz, her dilde, trkden ayn derecede
uzaklamaz: iyi kt, iveleri aratrr ve hatt
bunlar anya gtrr veyahut tamamiyle nler;
nk mizalar arasndaki eitlilik baka iklimlerde
ki halklara ayn ekilde duygulanmaya imkn ver
mez. te bundan dolay da diller, kendi zelliklerine
gre, trl trl inad ve mzik nevilerini gerekli
klarlar. Mesel ngilizlerin gazab ifade ettikleri
tonun, talyada ancak hayretin ifadesi olan tondan
ibaret bulunduu sylenir.
264 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

Tiyatrolarn bykl; Grekler ile Romallarn


bunlar ssleyip bezemek iin yapm olduklar mas
raflar; her ahsa kendi zelliinin gerekli kld
ehreyi salyan maskeler; birtakm sabit kurallara
sahibolan ve bizimkinden daha ok ifade kabiliyeti
bulunan inad; btn bunlar eskilerde temaa ve
temsillerin stnln ispat eder gibidir. Buna
karlk, bizim zarifliklerimiz, ehrenin ifadesi ve baz
oyun inceliklerimiz vardr ki bunlar sadece bizim
inad tarzmz sezdirip duyurabilmitir.
YEDNC BAHS

En Yetkin A ruz Hangisidir?

62. Muhakkak ki herkes kendi dilinin aruzu


nun en yetkin aruz olduuna karar vermeye hevesle-
necektir: kendimizi bu btl dnceden korumamz
iin tam ve doru fikirler edinmeye abalayalm.
En yetkin aruz, ahengi dolaysiyle her trl
zellikleri ifade etmeye en ok elverili bulunan
aruzdur. mdi, ahengin vcut bulmasnda eyin
yardm vardr; bunlar: seslerin keyfiyeti, seslerin
birbirlerini kovuturduklar fslalar ve harekettir.
Demek oluyor ki bir dilin tatl, daha az tatl, hatt
daha sert sesleri, bir tek szle her cinsten sesleri
bulunmas gerekir; sesi ykseltecek ve alaltacak
iveleri bulunmas; en sonra da, hecelerin eit olma
mas dolaysiyle her trl hareketleri ifade edebilme
si gerekir.
Ahengi husule getirmek iin dmeler, gelii
gzel yer almamaldr. Ahengin sonraya braklaca
anlar vardr; belli bir sknla son bulaca baka
anlar da vardr. Sonu olarak, aruzu yetkin olan bir
dilde, seslerin tevalisi, her devrenin dmesine bal
klnacaktr; yle ki dengeler az veya ok ivediletiril
mi olmal ve kulak da, ancak zihin tamamiyle tatmin
edilmi bulunduu vakit hibir eye ihtiyac bulunm-
yacak bir skna kavumaldr
266 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

63. Hatiplik derecesinin sonularndan ie-


ronun bahseyledii hayret, gz nnde tutulursa
Romallarn aruzunun bizim aruzumuzdan daha ok
bu yetkinlik derecesine ne kadar vard anlalacak
tr. ieron, ahenkii devrelerin dmesinde halk
hayret ve takdir iinde gsterir; bundaki tek nedenin
ise say olduunu gstermek iin de, byk alklar
toplam olacak bir derecede kelimelerin dzenini
deitirir ve bunlardaki ahengin hemen yok oluverdi-
inin sezildiini temin eyler. Son ina, ne ksa ve
uzun seslerin halitasnda, ne de ivelerin halitasnda
artk, kulan hatr iin zaruri olan dzeni muhafaza
etmiyordu('). Bizim dilimizin tatllk ve denklii
vardr, fakat ahenk iin daha fazla bir ey gerektir.
Ahengin cevaz verdii baka baka turlarda hatipleri
mizin, Romallara pek iddetle etkide bulunmu olan
bu dengelere benziyecek hibir vakit bir ey bulmu
olacaklarn sanmyorum.
64. Ltin aruzunun bizim aruzumuza stnl
n teyideden bir baka sebep de Romallarn
anehge kar duyduktan zevk ve halkn kendisinin de
bu konudaki zariflik ve inceliiydi. Komedyaclar, bir
msrada, halkn dahil bulunduu btn topluluun bu
kt telffuzun hemen aleyhinde bulunmasn gerek
tirecek daha uzun veya daha ksa bir hece yapamaz
lard.

(1) Traitd de l'Orateur. (Condillac)


Z E R N D E D E N E M E 267

Herhangi bir hayrete kaplmakszn biz bu gibi


olgular okuyanlayz; nk kendi aramzda biz,
bunlar teyidedebilecek hibir eye rastlamayz. n
k bugn kibar kimselerin telffuzu o kadar sadedir
ki bu telffuza hafife aykr davranan kimseleri
ancak pek az ahslar dzeltip doru yola getirebilir;
nk bu telffuza nsyet peyda edebilmi olacak
ahslar pek azdr. Romallarda telffuz o kadar
belliydi ki, bu gibi insanlarn says o kadar gze
arpacak kadard ki en az ince olan kulaklar bile bu
ii baarabilirdi, demek ki ahengi bozan ey bu gibi
kulaklar tedirgin edememezlik yapamazd.
65. Tahminlerimizi takibettike grrz ki,
Romallar ahenge bizden daha ok duygulu davran
m idiyseler bile Grekler de onlardan daha duygulu
davranm olacaklardr; ngilizler ise Grekierden de
daha duygulu olacaklardr; zira diller ne kadar
eskiyse, aruzlar da trkye o kadar yaklar. Bu
bakmdan Grekenin Ltinceden daha ahenkii oldu
unu tahmin etmek gerekir, nk Greke ltinceye
birtakm iveler vermitir. Asyallara gelince bunlar
ahengi, Romallarn an bulduklar bir sevgi ve
ballkla aratrrlard. Sz daha dengeli bir duru
ma getirmek iin tbirlerine yer deitirecek kadar
onu soysuzlatran kimseleri knadktan sonra bunu
anlatan ieron Asyal hatipleri bakalarndan daha
ok miktarn klesi olarak gsterir. Belki de bugn o,
dilimizin zelliinin, bizi zt yndeki bozuklua
drdn sanacakt: fakat eer bundan dolay
268 NSAN BLGLERNN KAYNAI

buim hi olmazsa baz stnlklerimiz olsa bile bir


baka yerde biz, baka ynlerden bunun acsn zaten
karm olduumuzu da greceiz.
Bu blmn altna bahsinin sonunda sylemi
olduklarm, eskilerin aruz stnlnn pek gze
arpar ve belli bir delilidir.
SEKZNC BAHS

iirin Kaynana Datr

66. Dillerin ilk gnlerinde eer aruz trkye


yaklamtysa; hareket dilinin belli taanlarn kopya
etmek iin slp da her trl mecaz ve istiareyi kabul
eylemi, dolaysiyle de gerekten bir resim durumuna
gelmiti. Mesel hareket dilinde, herhangi bir kimse
ye, dehete kaplm bir adam fikrini vermek iin
dehete ait hayknlan ve davrantan taklidetmek-
ten baka are yoktu. Bu fikri, hecelenen sesler
vastasiyle iletmek istenilince, demek oluyor ki, bu
fikri ayn teferruatta gsteren btn ifadeler kullanl
mt. Hibir ey ifade emyen tek bir kelime,
hareket dilinin dorudan doruya ve hemen yerini
alamyacak kadar pek zayft. Bu dil zihinlerin
kabasabal ile o kadar orantlyd ki hecelenen
sesler bu dilde ancak, ifadeler birbirinin ardsra
ytnldklan lde bir i grebiliyorlard. Dillerin
azck verimli ve elverili olmas baka trl konu
maya bile imkn brakmyordu. Bu diller elverili
olan tbiri ender olarak salyordu, bir dnce
ancak kendisine daha ok benziyen fikirler tekrar
edile edile sezdir ilebiliyordu. Havin kayna ite
budur: bu aksaklk bilhassa eski dillerde gze arpsa
gerektir. Gerekten de bunun rnekleri branicede
270 NSAN BLGLERNN KAYNA

pek sktr. Eskiden ancak birtakm pek aprak


hareketlerle ifade edilen fikirleri bir tek kelimeye
balamaya pek yava yava allmtr; dolaysiyle
de mphem ifadeler ancak, diller daha ok ve verimli
bir duruma gelince ihtiya duyulan btn fikirlere
elverili ve uygun birtakm tbirleri saladktan sonra
nlenebilmitir. slptaki aklk Kuzey halklarnda
pek daha erken bilinmekteydi. Souk ve ar davra
nlarn bir sonucu olarak bu halklar, hareket dili
kokan her eyi daha kolaylkla brakvermilerdi.
Baka yerlerde, insann kendi dncelerini bu anlat
ma tarznn etkileri uzun mddet tutunup kalmtr.
Hatt bugn Asyann Gney blmlerinde haiv,
kelmn bir zarifliidir diye kabul edilmektedir.
67 slp, balangcnda airane idi; nk
fikirleri en belli tebihlerle ifade etmekie ie bala
mt ve zaten son derece llyd; fakat diller daha
ok olunca hareket dili yava yava ykld, ses daha
az deiik oluverdi, gstereceim sebepler dolaysyla
mecaz ve istiarelere kar duyulan zevk, hissedilir
derecede azald, dolaysiyle de slp bizim nesrimize
yaklat. Bununla beraber yazarlar, daha iddetli ve
hfzaya nakolmaya daha elverilidir diye eski dili
kabullendiler: o zaman kendi eserlerini gelecek
nesillere iletmek iin bu tek areydi. Bu dile trl
trl klklar verildi; bu dilin ahengini artrmak iin
birtakm kurallar dnld, dolaysiyle de, bu dil
zel bir sanat haline getirildi. O zaman, bu dili
kullanmak zarureti, uzun mddet, yalnz msra ola
Z E R N D E D E N E M E 271

rak kompozisyon yaplmas gerektiine kanaat getirt


miti. nsanlarn kendi dndklerini yazacak har
fleri olmad mddete bu kanaat msralann daha
kolay renildikleri ve ezberde tutulduktan esasna
dayanp gitmiti. Bununla beraber tedbir ve eskiye
ballk bu kanaati, bu sebep yrrlkten kalktktan
sonra da, tutundurup gitmiti. En sonra da bir
filozof, iir kurallar bu ie boyun eemedii iin, ilk
defa olarak nesirle yazmay denemiti(').
68. Kafiye; vezin, mecazlar ve istiareler gibi,
kaynan dillerin douuna borlu olmamt. Kuzey
kavimleri souk ve ar olduktan iin, bunu kabul
ettirmi olan zaruret artk ayn olmamaya balaynca
bakalannnki kadar ll bir aruzu muhafaza
edememilerdi. Bunu telfi etmesi iin kafiyeyi icat
etmek zorunda kalmlard.
69. iirin hangi gelimelerle bir sanat haline
gelmi olduunu tasarlamak g deildir. nsanlar,
tesadfn konumaya getirdii yeknasak ve munta
zam dmelerin farkna vannca; hecelerin eitsizlii
dolaysyle husule gelen trl hareketleri ve. sesteki
baz ini klann ho intiban sezince, hemen
hemen btn nazm ilminin kurallarn yava yava
kullanm bulunduktan birtakm say ve ahenk r
nekleri vcuda getirdiler. Demek oluyor ki mzik ve
iir tabiatiyle birlikte domulard.

(1) Scyros adasndan Phlricdes, neside yazm olduu bilinen ilk


kimsedir. (Condllac)
272 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

70. Bu iki sanat, kendilerinden daha eski olan


ve adna dans denilen davran sanatiyle anlap
badatlar. Buna dayanarak biz, her zaman ve btn
halk ynlarnda, herhangi bir dans, mzik ve iir
sezgisi bulunmu olduunu tahmin edebiliriz. Roma
llar bize Galyallar ile Cermenlerin kendi mzikileri
ve airleri bulunduunu haber vermektedirler: gn
mzde ise; zencilerde, karaiplerde ve raklarda da
ayn ey grlmtr. Barbarlar arasnda, kibar
milletlerde teekkl etmi ve bugn de ehirlerimizde
kabul etmekte pek de sknt ekilen lks beslemeye
elverili olan sanatlarn tohumu ite byle bulunmak
tadr.
71. Bu sanatlarn doulariyle olan sk ba
lants. bunlar eskilerin bir nevi ad altnda birbiriyle
kartrmasna yol am bulunan gerek sebeptir.
Eskilerde m zik tbiri yalnz, bizim dilimizde ifade
ettii sanat deil, fakat ayn zamanda davran, dans,
iir ve inad sanatn da kapsamaktadr. Demek
oluyor ki btn sanatlarn bir arada toplanna,
eskilerin mziindeki sonularn ounu balamak
gerekir; bu andan itibaren de bu sanatlar artk pek o
kadar alacak bir ey olmaktan kverirlerO).
72. lk iirlerin konusunun neden ibaret oldu
u iyiden iyiye grlyor. Toplumlar kurulduu

(t) Mesel der ki: Terpandre'n mzii bir fitneyi yattrmt; bu


mzik alelde bir trk deildi, bu airin inad eyledii
birtakm msralardan ibaretti. (Condillac)
Z E R N D E D E N E M E
273

srada insanlar henz tamamiyle elence ileriyle


uraamazd, dolaysiyle de, kendilerini bir araya
gelmeye zorlyan ihtiyalar onlann grlerini kendi
leri iin zaruri veya faydal olabilecek eylerden ileri
gtrmyordu. iir ve mzik, demek oluyor k
ancak, dini ve kanunlar tantmak ve byk adamla
rn htrasn ve bu adamlarn topluma yapm
olduklar hizmetleri hatrlayp unutmamak iin re
nilmi ve retilmiti. Bu bakmdan hibir ey daha
elverili deildi, daha dorusu bavurulacak tek are
yalnz buydu; nk yaz henz bilinmiyordu. Onun
iin eskian btn antlar bu sanatlarn, doula
rnda, halk ynlarnn eitimini saladklarn ispat
etmektedir. Galyallar ve Cermenler bu sanatlar
kendi tarihlerini muhafaza etmek iin kullanrlard;
Msrllar ile branilerde ise bu sanatlar aa yukar
dinin bir blmn tekil ederdi. Eskilerin, eitimin
balca konusunun mzii inceleyip renmek olma
sn istemeleri ite bundan ileri gelirdi: ben bu tbiri,
onlann buna verdikleri btn geniliiyle alyorum.
Romallar btn yalarda mziin zaruri olduuna
kanidirler; nk mziin, ocuklann renmesi
gereken eyleri ve olgun kimselerin de bilmesi
gereken eyleri rettiini sanrlard. Greklere gelin
ce, onlara gre mzii bilmemek o kadar utanlacak
bir eydi ki onlar iin bir mziki ile bir bilgin ayn
eydi ve bir cahil onlann dilinde, mzik bilmiyen bir
adam diye andrd. Bu kavim bu sanat, insanlarn
icadetmi olduuna bir trl kanaat getiremiyordu,
dolaysiyle de mzii daha iyi duyuran aletleri tann-
274 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

lann icadetmi olduklanna inanyordu. Muhayyilesi


bizimkinden ok olduu iin bu kavim ahenge kar
daha duyguluydu; zaten, kanunlara kar, dine kar
ve trklerinde kutladklar byk insanlara kar
besledii byk sayg duygusu, bu eylerin geleneini
muhafaza ettirmi olan mzie gemiti.
73. Aruz ve slp daha ok sadeleince nesir
iirden gitgide uzaklat. Bir baka yandan, zek
geliti, iir bu bakmdan daha yeni tebihlerle ortaya
kt; bu vasta sayesinde iir, mtat dilden de
uzaklat: halkn anlyabilmesine daha az msait bir
hale geldi ve renime daha az elverili duruma girdi.
Zaten insanlarn bilmek zorunda oulunduklar
olgular, kanunlar ve btn eyler o kadar an
oaldlar ki hfza byle bir yk kaldramyacak
kadar zayft; toplumlar o derece byyp geniledi
ler ki, kanunlann neri ve ilnndan btn yurttalar
ancak zorlukla haberdar olabiliyordu. Demek oluyor
ki, halk yetitirmek iin, herhangi bir yeni yola
bavurmak zorunda kalnmt. te bunun zerinedir
ki yaz tasarl^ndyd: bunun gelimelerinin neden
ibaret bulunmu olduunu daha aada aklayp
ortaya koyacam(').
Bu yeni sanatn douunda iir ve mzik konula
nn deitirmeye balamlard: faydal ile ho arasn
da bocalayp durmular, dolaysyle de sonunda,
hemen hemen srf hoa gidecek eylerle yetinmiler-

(1) Bu blmn 13 nc bahsi.


ZERNDE: DENEME 275

di. Daha az zaruri bir duruma gelmeleri lsnde


daha ok hoa gidecek vesile ve frsatlarn peine
dmlerdi; dolaysiyle de, her ikisi de byk
ilerlemeler salamlard.
Bu na kadar birbirinden aynlamyan mzik ve
iir yetkinlemi olunca, ayr iki sanata ayrlmaya
baladlard; fakat ilk defa bunlar birbirinden ayr
may denemi olanlara kar ii ktye kullandlar
diye bir yaygaradr koparlmt. Bu sanatlarn husule
getirebilecei sonular, karlkl yardmlara yer ver
meksizin, henz gze arpacak derecede deildi;
onun iin bu sanatlarda olup bitecek eyler nceden
grlemiyordu; zaten de, bu yeni teaml gelenee
pek aykryd. Bizim de yapm olacamz gibi bu
konuda, bunlardan birini, teki olmakszn hibir
vakit ktlanamam olan eskiaa bavuruluyordu;
dolaysiyle de, kelimesiz makamlarn veyahut hi
nlmayacak msralann hibir vakit baarya ulaa-
myacak kadar pek acayip bir ey olacaklar sonucuna
varlyordu; fakat deneyi bunun aksini ispat etmi
olunca filozoflar bu sanatlarn treleri tedirgin etmi
olacaklarndan rktlerdi. Bunlann gelimesine kar
geldiler, dolaysiyle de, srf hoa gidecek eyler iin
hibir vakit bunlan kullanmam olan eskia da
misal olarak zikrettilerdi. Demek oluyor ki mzik ve
iir konularn deitirmekte ve iki ayr sanat halinde
ayrlmakta bsbtn engelsiz de kalm deillerdi.
74. Eskiaa sayg gsterilmesine yol aan
hurafenin, insanlarn ikinci uyannda balam oldu
276 N SA N B IL O I.E R N N K A Y N A I

unu sanmaya meyledilecektir. Ne kadar cahil olur


sak gdclere de o kadar ihtiyacmz olur ve, bizden
nce gelip gemilerin yapm olduklarnn hepsini iyi
yapm bulunduklarna ve bize de sadece onlar
taklidetmek dtne inanmaya srkleniriz. Yz
yllar boyunca srp gelmi olan deneme bizi bu
saplantan pekl kurtarp doru yola getirmi olma
lyd
Akln yapamyacana zaman ile hal ve artlar
yol aar, fakat ok are tamamiyle aks hurafelere
drmek zere yol aar. iir ve mzik konusunda
bunun farkna varlabilir. Bizim arzumuz bugnk
kadar sadelemi olduu iin, bu iki sanat o kadar
kuvvetle ayrlmt ki bunlar bir tiyatroda bir araya
getirmek tasars herkese gln gelmiti ve bu iin
yaplmasna alk tutanlarn ouna bugn bile hl
gln gelmektedir; insanlar ite bu kadar acayiptir.
75. lk iirlerin konusu bize, bunlarn zellii
nin neden ibaret bulunduunu gstermektedir. Bu
iirlerin dini, kanunlar ve kahramanlan ancak hem
ehirlerde sevgi, hayranlk ve gpta duygulann uyar
mak iin terennm eylemi olduklan muhtemeldir.
Bu iirler birtakm mezmurlar, lhiler, destanlar ve
trklerdi. Destan ve dram manzumelerine gelince
bunlar daha sonralan belirmitir. Bunlann icad
Greklere aittir, bunlann tarihesi ise o kadar sk sk
kaleme alnmtr ki artk hibir kimse bundan
habersiz deildir.
76. lk iirlerin slbu hakknda, ilk dillerin
dehasna bakarak bir hkm verilebilir.
Z E R N D E D E N E M E 277

lknce, kelimelerin mecaz mnalarn anlamak


teaml ilk dillerde pek mtat bir eydi. branice
bunun delilidir; fakat bunun sebebi de ite udur:
Hareket dili ile, hecelenen sesler dilini birbirine
kartrmak zarureti dolaysiyle ie karm olan
gelenek, bu zaruret sona erince de, Doulular gibi
muhayileleri daha keskin olan halk ynlarnda uzun
mddet yine srp gittiydi. Bu, bir kelimenin yeni
oluunda, bu kelime kullanlmazken olduu kadar
kullanrken de karlkl olarak anlamann nedeniy
di. Demek oluyor ki bu kelime, dnceyi daha
keskin olarak anlatmak veyahut bir msran lsne
sktrmak iin bilerek ve istiyerek bir yana brak
yordu. Bu ie o kadar cevaz verilirdi ki iir, terennm
edilmek iin yaplm olduu iin ve henz yazlmad
iin, ton ve davran, biryana braklm olan
kelimeyi telfi ediyordu. Fakat uzun bir alkanlk
dolaysiyle bir ad, bir fikrin en tabi almeti oluver-
diydi, bunu telfi etmek kolay olmadyd. te bunun
iindir ki, eski dillerden en ada dillere inilirken,
kelimelerin mecaz mnasn anlamak teamlnn
gitgide daha az tutunmakta bulunduunun farkna
vanldyd. Hatt bizim dilimiz bu teaml o kadar
iddetle reddeder k dilimizin arada bir kendi kavra
ylarmzdan saknd sanlr.
77 kinci olarak, kesinlik ve incelii ilk airler
bilemezlerdi. Bu bakmdan, msralann veznini ta
mamlamak iin ok kere bunlara birtakm faydasz
kelimeler tktnlrd veyahutta d ayn ey birok
278 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

tarzda tekrar edilirdi, bu ise eski dillerde melf olan


haivlerin yeni bir sebebiydi.
78. En sonra da, iir son derece tebihti ve
istiareliydi; zira Dou dillerinde, Ltinlerin iirinde
ancak ender olarak kullanlm bulunan tebihlerin,
nesri bile tedirgin eyledii temin edilmektedir. De
mek oluyorki derin heyecann en byk kargaalkla
ra yol at kimseler Dou airleridir: tutkunun bize
an grnen renk ve enilerle kendini gsterdii
kimseler ite bu airlerdi. Bununla beraber ben bu
airleri knayp yermeye hakkmz olup olmyacan
pek bilmiyorum. Onlar eyay bizim gibi duymuyor
du: onun iin ayn tarzda da ifade edemezlerdi.
Onlarn eserlerinin farkna varmak iin, uurlarna
yazm olduklar milletlerin huyunu suyunu gz
nnde tutmak gerekirdi. Gzel huydan ok bahsedi
lip durulur; hatt yle kibar ahali vardr ki bu huyu
taklitten kvan duyar; fakat herkes bunun rneini
kendi duyma tarznda bulduunu sanr. Bu huyun
farkna varmakta pek zahmet ekildiine amamal
dr, bu huy ok kere ehresini deitirir veyahut da
hi olmazsa her lkenin havasna pek fazla uyar.
Hatt ben, benim imdi bu huydan bahsetme tarzm
da bir mddetten beri Fransada brnmekte olduu
kln kokusu olup olmadn pek o kadar bilmiyo
rum.
79. airane slp ve mutat ifade yolu, birbirin
den uzaklamakla kendi aralarnda, fasihliin kayna
olan, dolaysiyle de, bazan iir ahengine yakla-
Z E R N D E D E N E M E 279

inak, hazan da konuma ahengine uymak zere


uzaklat bir ortalamaya yer brakrlard. Fasihlik
berikinden ancak, yeteri kadar soylu olmyan btn
tbir ve ifadeleri yz geri evirdii iin ayrlr ve
tekinden de ancak, ayn lye bal bulunmad
ve, dillerin zelliine gre kendisine, iirde katlan
lan baz tebihleri ve baz slptan yapmasna cevaz
verilmedii iin aynlr. Esasen bu iki sanat hazan
birbirine o kadar ok kanr ki artk bunlan birbirin
den ayrdetmenin imkn olmaz.
DOKUZUNCU BAHS

Kelimelere dair

Davranlar sanat, dans, aruz, inad, mzik ve


iir hakknda sylemi olacaklarma ara veremedim-
di: btn bu eyler birbirine ve, bunlarn ilkesi olan
hareket diline ek baldr. Ben imdi, hecelenen
sesler dilinin hangi gelimeyle yetkinleebilmi ve
sonunda da btn dillerin en elverili durumuna
gelmi olduunu aratnvereceim
80. nsanlarn, kullanmak istemi olduklar ilk
kelimelerin anlam hakknda kendi aralarnda nasl
anlam bulunduklarn kavramak iin, bu kelimeleri
onlarn, herkesin bunlar ayn kavraylara balamak
zorunda bulunduu hal ve artlarda telffuz ettikleri
ni grp anlamak yeter. te bylece insanlar bu
kelimelerin anlamn, daha sk sk tekerrr eden hal
ve artlar zihni, ayn fikirleri ayn iaretlere balama
ya daha ok yaknlatrp altrdna gre daha ok
doru ve kesin olarak tyin ve tespit ederlerdi.
Hareket dili ilk anlarda pek sk olmas gereken
mphemlikleri ve iki anlama gelileri ortadan kaldr
yordu.
81. htiyalarmz giderecek olan nesneler
arasra dikkatimizden pekl kaabilirler, fakat kor
ku ve elem duygularn uyarabilecek nesnelerin
Z E R N D E D E N E M E 281

farkna varmamak zor bir eydir. Bu bakmdan eya


kendi dikkatlerini ne kadar ok ekiyorduysa insan
lar eyaya daha abuk veyahut daha ge bir ad
verebilmi de olunca; mesel kendileriyle bouan
hayvanlarn, kendi beslendikleri meyvalardan nce
bir ada kavumu bulunmalar muhtemeldir. teki
nesnelere gelince, onlar bu nesneleri daha mbrem
ihtiyatan gidermeye elverili bulduklanna ve bu
nesnelerden daha iddetli intibalar aldklanna gre
bunlan gstermek iin birtakm kelimeler tasarlad
lar d.
82. Dil uzun mddet: aa, meyva, su, ate
gibi belli nesnelere verilmi olan adlardan baka
adlar ve daha ok konumak vesilesi den adlardan
baka adlar vcut bulmakszn srp gittiydi. Tzler
hakknda aprak kavramlar, duyulardan dorudan
doruya geldikleri iin ilk bilinen kavramlar olduu-
dan bunlar bir adlan bulunacak ilk nesneler olacakt.
Kapsadklan baka baka kavraylar zerinde durup
dnerek bunlann tahlil edilmesine imkn hsl
olduka, daha basit fikirler iin birtakm iaretler
tasarlanmt. Mesel aa iareti elde edilmi olunca
aa gvdesi, dal, yaprak, yeillik, v.s. iaretleri
yapld. Bundan sonra, fakat yava yava olmak
zere, nesnelerin trl belli zellikleri ayrdedildi;
bunlann bulunabilecekleri hal ve artlann farkna
varld; dolaysyle de, btn bu eyleri ifade etmek
iin birtakm kelimeler yapld: bunlarsa sfatlar ve
zarflard; fakat ruh ameliyelerine birer ad verimesin-
de byk glklerle karlald, nk insan kendi
282 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

nefsi hakknda durup derince dnmeye tabiatiyle


az elverilidir. Demek oluyor ki u: gryorum,
iitiyorum, istiyorum, seviyorum fikirlerini ve daha
benzeri baka fikirleri anlatmak iin uzun mddet
ancak eyann adlarn zel bir tonla telffuz etmek
ten ve iinde bulunan durumu aa yukan herhangi
bir hareketle belirtmekten baka are bulunmamt.
Bu kelimeleri ancak, kendileriyle en ok bantlar
bulunan meselelerin zaten adlandrmasn bildikleri
vakit renen ocuklar kendi ruhlarnda olup biteni
ite byle tantp bildirirler.
83. Bu trl fikirleri birbirlerine, birtakm
hareketler vastasiyle anlatmak alkanln edinerek
insanlar bu fikirleri belirlemeye yatknlap altlar
ve bu andan itibaren de bu fikirleri baka iaretlere
balamakta daha ok kolaylk bulmaya baladlar.
Bu maksatla setikleri adia, fiiller ad verilmi olan
adlardr. Bylece ilk fiiller ancak, etkide bulunduu
ve yahut etkiye urad vakit ruhun durumunu ifade
etmek iin tasarlanmt. Bu rnee dayanarak sonra
lar her eyin durumunu ifade etmek iin baka fiiller
vcuda getirilmiti. Bunlarn sfatlarla ortaklaa ta
raftan, bir varln durumunu ifade etmeleriydi; zel
taraftan ise, bu eylerin, faaliyet veyahut tutku ad
verilmi olan hale dayand lde bu durumu
gstermeleriydi. D uym ak, km ldam ak, birer fiildi;
byk, kk birer sfatt; zarflara gelince bunlar,
sfatlann ifade etmedikleri hal ve artlan bildirmeye
yanyordu.
Z E R N D E D E N E M E 283

84. Fiiller henz hi kullanlmazken, bahsedil


mek istenilen nesnenin ad, insann kendi ruhunun
durumunu herhangi bir faaliyetle belirtmesi annda
telffuz edilirdi: insann kendi meramn anlatmaya
yanyacak en elverili yol buydu.
Fakat hecelenen seslerle faaliyetin telfisi ciheti
ne gidilmeye balanlnca eyin ad tabiatiyle, en senii
benli iaret olarak kendini belli edivermiti. Bu
beyan tarz, hem konuan kimse iin hem de dinleyen
kimse iin en elverilisiydi, nk bu tarz onu,
iletilmesi en kolay olan fikirden bu ie balatrd:
kincisi iin de en elverilisiydi, nk zerinde
konuulmas istenilen nesneye dikkatini ekerek bu
tarz onu, daha az kullanlan ve anlam da pek o kadar
belli olmyacak bir tbiri kolayca anlamaya hazrlar
d. Bylece fikirlerin en tabi dzeni, fiilin taallkat-
n fiilden nceye almay gerekli klard: mesel meyve
iletm ek denirdi.
Bu, pek sade bir teammlle de teeyydedebilr.
nk hareket dili tek bana hecelenen sesler diline
rnek iini grm olduundan bu hecelenen sesler
dili, ilk anlarda, birinci dildeki teamln en tabi bir
hale getirmi olduu ayn dzeni muhafaza etmi olsa
gerektir. mdi hareket dili vastasiyle insan ancak,
kendi ruhunun halini sadece ilgilendii nesneyi gs
termekle anlatabilirdi. Bir ihtiyac ifade eden hare
ketler ancak, bu ihtiyac gidermeye elverili olan eyi
bir davranla gstermek suretiyle anlalrd. Eer
bu hareketler daha nce yaplm olsayd bou
284 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

bouna yaplm olurdu, dolaysyle de bunlar tekrar


etmek mecburiyeti vard; zira insann kendi dnd
n anlatmak istedii kimseler, bu dncenin
anlamn yormak maksadiyle, bu hareketleri hatrla
masn dnmiyecek kadar henz bu ite pek acemi
idiler. Fakat gsterilen eye gayretsiz yaplmakta
olan dikkat, faaliyetin anlalmasn kolaylatryor
du. Hatt bana yle geliyor ki bugn bu tarz yine de,
bu dili kullanmak iin en tabi tarz olsa gerektir..
Fiil taallkatndan sonra gelince, bunun m ef ul
olan ad, yeni mpteda ikisinin arasna konulamazd,
nk bunlarn bants mphemletirmi olurdu.
Mpteda cmlenin banda da bulunamazd, nk
mptedann kendi taallkat ile olan bants daha az
belirli olurdu. te bundan dolay da kelimeler, iinde
bulunduklar dzenin ayn dzende kurulurdu; bu ise
kelimelerin anlalmasn kolaylatracak tek aredir.
Piyer meyve istiyor, denilecei yerde, m eyve istemek
Piyer denilirdi, birinci kurulu ise tekinin imdi tabi
oluundan daha az tabi deildi. Bu her iki kuruluun
da ayn derecede kullanld Ltin diliyle kendini
gsterir. yle anlalyor ki bu dil en eski dillerle en
yeni diller arasnda sanki bir ortalamadr ve her iki
zmredeki dillerin zelliklerini kendinde toplamak
tadr.
85. Fiiller, kaynaklarnda eyann durumunu
ancak belirsiz bir tarzda ifade ederlerdi. Gitmek,
etkide bulunm ak mastarlar byledir. Bunlarla birlik
te olan hareket geri kalan her eyi, yani zaman,
Z E R N D E D E N E M E 285

sigalan, kemiyetten ve ahslan telfi ederdi. Aa


grmek, demekle herhangi bir davranla, kendinden
mi, yoksa bir bakasndan m, bir veya biroktan m,
gemiten mi, imdiden mi, veya gelecekten mi, en
sonra da mspet veyahut artl bir anlamdan m
bahsedildii anlatlrd.
86. Bu fikirleri bu gibi iaretlere balamak
gelenei bunlan birtakm seslere balamay kolayla
trm olduundan, bu maksad elde etmek iin, srf
fiiller ancak adiardan sonra gelmesi dolaysiyle,
cmlede ancak fiillerden sonra yer verilmi olan
birtakm kelimeler icadedilmiti. Demek oluyor ki
insan kendi fikirlerini u dzende sralyordu meyve
yiyeceim denilecei yerde meyve yem ek gelecekte
ben.
87. Fiilin anlamn belirli bir duruma getiren
sesler, kendisine daima ilve edilmi olduu iin, ok
gemeden onunla ancak, trl kavramllanna gre
trl trl sona eren bir tek kelime vcuda getirmi
lerdir. Bunun zerine fiile, her ne kadar kaynanda
belirsiz idiyse de, zaman ve sigalann deiiklii
dolaysiyle, her eyin hareket ve ilenti durumunu,
belirli bir ekilde ifade edebilecek bir duruma gelmi
bir ad gziyle baklmaktayd. nsanlar, tasrifleri
dnmesini belli belirsiz baarmay ite byle baar
mlard.
88. Adlar, fikirlerimizin en tabi birer iareti
haline gelince, bunlan bugn kendilerine vermekte
olduumuz dzenden tamamiyle ayn bir dzende
bulundurup kullanmak zarureti artk ayn olmam
286 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

tr. Bununla beraber byle hareket edilmeye devam


edildi; nk dillerin bu zarurete gre teekkl etmi
olan zellii bu teamlde hibir ey deitirilmesine
imkan brakmad; dolaysiyle de bizim kavrama
tarzmza ancak birok leheler birbirini takibettikten
sonra yaklalmaya balanld. Bu deiiklikler pek
yava ve ar yrd, nk son diller, kendilerinden
nceki dillerin dehasnn bir blmn daima muha*
faza ettiler. Ltincede, bizim tasriflere varncaya
kadar her eyin gemi bulunduu en eski dillerin
zelliinden pek belli bir kalnt gze arpmaktadr.
Biz(') je fa iz, je faisais, je fis, je ferai v.s. dediimiz
vakit zaman, sigay ve kemiyet ancak, fiilin son
eklerini deitirerek ayrdederiz; bu ise bizim tasrifle
rimizin, Ltinlerin tasrifleri rnek tutularak yaplma
sndan ileri gelmektedir. Fakat j ai fait, j eus fait,
j avais fa it v.s. dediimiz vakit biz, bizim iin en tabi
bir hale gelmi bulunan sray takibederiz: zira fa it
burada asl fiildir, nk hareket durumuna iaret
eden addr ve avoir ise sadece, dillerin kaynanda:
zaman, siga ve kemiyeti ifade etmek iin fiilden sonra
gelen sesi karlar(12).

(1) Yani Franszlar. (eviren)


(2) Faire ve avoirdan yaplm lan bu fiilin bu trl tasriflerini,
bilhassa burada kastedilen mnay vermek imknszl dolay-
siyle tercme etmedim ve Franszcasn braktm; aksi takdirde
avoir', malik olmak gibi asl fazl olmyan bir ekilde tercme
edecektimama bu tercme buradaki maksad salamyacakt
(eviren)
Z E R N D E D E N E M E 287

89. Ayn mtala, baland sla sigasn


bazan lzm bir fiilin e deeri, bazan da mteaddi
veyahut mcerret bir fiilin mrekkep mazi sigasnn
edeeri klan etre tbiri hakknda da yrtlebilir.
u: Je suis aim i, je m itais fa it fort, se serais parti
cmlelerinde: a im i tutku durumunu ifade eder; fait
ve parti ise hareket durumunu ifade eder: fakat sus,
itais ve serais sadece zaman sigay ve kemiyeti
gsterirler. Bu trl kelimeler Ltin tasriflerinde az
kullanlrd, dolaysiyle de, Ltin tasriflerinde bu
kelimeler, ilk dillerde olduu gibi, yani fiilden sonra
kurulurdu.
90. Mademki zaman, sigay ve kemiyeti ifade
etmek iin bizim, fiilden nceye aldmz birtakm
tbirlerimiz vardr, yleyse biz, bu tbirleri fiilden
sonraya alarak, ilk dillerin tasrifleri hakknda kendi
mize bir rnek vcuda getirebiliriz. Bu, bize mesel
je suis aim i, j itais a im i v.s. yerine aim i suis, aim i
itais v.s. yi verirdi.
91. nsanlar zaruret olmadka kelimelerin
saysn oaltmadlar, hele kelimeleri kullanmaya
balaynca bu ie hi yanamadlar: nk kelimele
rin says oaldka bunlar dnmek ve ezberde
tutmak kendilerine pek klfetli oluyordu. Bir zaman
veya bir sigann almeti olan ayn kelime, demek
oluyor ki, her fiilin sonuna getirildi: bundan da u
anlalyor ki her ana dilin balangta yalnz bir tek
tasrifi vard. Bu kelimelerin says arttayd ama bu
art birok dillerin karmas dolaysiyle veyahut da.
zamanlar, sigalan vesaireyi gsteren kelimeler ken
288 NSAN BLGLERNN KAYNAI

dilerinden nce gelen fiile gre az veya ok kolay


olarak telffuz edildii iin bazan klk deitirdikle
rinden dolay vkua gelmitir.
92. Ruhun trl zellikleri sadece, kendisinin
ilerinden getii trl hareket ve tutku hallerinden
veyahut da, birok sebeplerle etkide bulunduu
veyahut etkiye urad vakit edindii birtakm al
kanlklardan ibarettir. Demek oluyor ki bu zellikleri
tanmak iin insann, bu tzn trl etkide bulunma
veya etkiye urama tarzlar hakknda zaten herhangi
bir fikri bulunmu olmas gerekir: bunlar ifade eden
sfatlar bylece ancak fiiller bilinmi olduktan sonra
bir ie yaramlardr. Konumak, inandrmak, keli
meleri zaruri olarak beli kelimesinden nce kullanl
mlardr. Bu misal dndm eyi anlatmaya
yeter(').
93. Eyann zelliklerine verilmi olan adlar
dan bahsederken ben sadece sfatlar zikreyledim:
nk soyut adlar ancak uzun zaman sonra bilinebil-
milerdir. nsanlar nesnelerin trl zelliklerinin
farkna varmaya baladklar vakit bu zellikleri
tamamiyle ayr ve yalnz olarak grmedilerdi; fakat
bunlar, bir fail bunlarla mtahalli finimi gibi
sezdilerdi. Bunlara vermi olduktan adlar, sonu
olarak, bu fail hakknda herhangi bir fikir verebildi-
lerdi: byk, uyank v.s. kelimeleri ite byledir.
Eninde sonunda vcuda getirilmi olan kavramlara

(1) Tabiatiyle Franszcamn kuruluunda byledir. (eviren)


z e r in d e denem e 289

yeni batan gz atld, dolaysiyle de, yeni fikirleri


daha kolay ve elverili olarak ifade edebilmek maksa-
diyle bu kavramlar unsurlarna ayrmak mecburiye
tiyle karlalmt: bunlann faillerinin zellikleri ite
bu srada ayrdedildi ve byklk, uyanklk v.s. gibi
soyut adlar vcuda getirildi. Eer biz btn ilk
kelimelere kadar gerisin geriye gidebilseydik, her
hangi bir sfat, veya herhangi bir fiilden kmayacak
hibir soyut adn bulunmadn anlardk.
94. Fiillerin kullanlndan nce, grm ol
duumuz gibi, belli zellikleri ifade etmek iin zaten
birtakm sfatlar vard; nk belirlenmesi en kolay
olan fikirlerin ilk defa birer ad aldklar muhakkaktr.
Fakat, sfat kendi adna birletirecek kelime olma
ynca bunlar birbirinin yanna koymakla yetiniliyor
du. Korkun canavar tbiri, bu canavar korkuntur
anlamna geliyordu; zira hareket, sesler vastasiyle
ifade edilmemi olan eyi telfi ediyordu. Buna
bakarak da, adlarn sfattan bazan nce, bazan da
sonra geldiklerine; bunun iin de, birinin fikrine
tekininkinden daha ok dikkati ekmek istenildii
ne hkmetmek gerekir. Bir aacn ykseklii kar
snda arp kalm olan bir adam, her ne kadar
bambaka bir frsatta aa byk demi olacakken
byk aa derdi: zira insann en ok dikkatini eken
fikir, tabiatiyle ilk defa beyan edilmeye temayl
edilen fikirdir.
Birtakm fiiller elde edilmi olunca ahslan,
kemiyeti, zaman ve sigay ayrdetmek iin bu fikirle-

NSAN BLGLERNN KAYNACI F. 19 - 20


290 NSAN BLGLERNN KAYNAI

re ilve edilmi olan kelimenin, bunlarn bal bulun


duu kelimeyle de bunlar balamak hassasn haiz
olduunun farkna varld. Demek oluyor ki ibu ayn
kelime, sfatn kendi adiyle olan balants iin
kullanld veyahut hi olmazsa bunun bir benzeri
tasarland: te etre'ink buna karlk verir, hem de
bununki bir ahs ifade etmeye yeterli olmamakla
beraber bu karl verir. ki fikri bu birbirine
balamak tarz, baka bir yerde de sylenmi olduu
gibi('), beyan etm ek denilen eydir. Bylece bu
kelimenin zellii beyan gstermekten ibarettir.
95. Bu, ad ile sfatn balants iin kullanlm
olduu vakit, beyan daha zel bir ekilde taallk
eyledii kelime olarak sfata balandyd. ok ge
meden de. fiiller dolaysiyle gze arpm olan ey
burada da vukua gelmi olduydu; nk bunlarn
ikisi sadece bir tek kelime vcuda getirmilerdi.
Bundan dolay da sfatlar tasrif edilebilir bir duruma
geldilerdi; dolaysiyle de, fiillerden ancak ifade ettik
leri zellikler, ne hareket, ne de tutku olmadklar
iin ayrdediimi oldulard. Bunun zerine, btn bu
adlan ayn snfa koymak iin fiil ancak, tasrif
edilebilir olduu iin bir faile herhangi bir zellii
maleden bir kelim e olarak gz nnde tutulduydu.
Demek oluyor ki trl fiil vard: bazs mteaddi
fiiller yahut da hareket eden fiillerdi; bazs lzm
fiiller veyahut tutku ifade eden fiillerdi; en son

(1) Birinci Blm, fasl II. (Condillac)


Z E R N D E D E N E M E 291

blm de mcerret fiiller yahut da bambaka bir


zellik gsteren fillerdi. Gramerciler bundan sonra
bu blmleri deitidiledi veyahut da, fiilleri an
lamdan ok fiil taallkatyle ayrdetmek kendilerine
daha elverili geldii iin birtakm yeni blmler
tasarladlard.
96. Sfatlar birtakm fiillere dnm olunca
dillerin kuruluu az ok klm deitirmi oldu. Bu
yeni fiillerin yeri, bunlann ktklar kelimelerin yeri
gibi deiti: bylece, taallkatndan bulunduklar
addan bazan nceye, bazan da sonraya ahndlard.
Bu teaml, bundan sonra, teki fiillere de yayld.
Bizce pek tabi olan kuruluu hazrlam edan dnem
ite bundan ibarettir.
97. Demek oluyor ki insan artk, kendi fikirle
rini ayn dzene koymak zorunda deildi: birok
sfatlardan, bunlara ilve edilmi olan kelime ekilip
uzaklatrld; bu kelime ayr olarak tasrif edildi ve
Ltin dilinde grld zere bu kelime, uzun
mddet olduka belirsiz bir yere yerletirilmi olduk
tan sonra da, bizim dilimizde, kendisinin bal
bulunduu kelimeden sonraya ve kendi taallkatn-
dan olan kelimeden de nceye alnd.
98. Bu kelime hibir zelliin almeti deildi,
dolaysiyle de, daha nceleri sfatlar hakknda yapl
m olduu gibi eer lehinde fiil kavram temil
edilmemi idiyse fiiler meyanna konulamamt. Bu
ad, demek oluyor ki ancak; satuslan, saylan, zam an
lan ve sigalan ayrdetmek suretiyle beyan ifadesinde
292 NSAN BLGLERNN KAYNACI

bulunan bir kelime olarak gz nnde tutulmutu. Bu


andan itibaren etre fiili bu bakmdan asl tek ful
olmutu. Gramerciler bu deiikliklerin gelimesini
takibetmi olmadktan iin, bu trl adlar hakknda
edinilecek fikir hakknda mutabk kalmakta pek
sknt ekmilerdi(').

99. Ltinlerin insiraflan, tasrifleri gibi ayn


tarzda aklanm olacaklardr: bunlann kayna ayr
olmasa gerektir. Say, keyfiyet ve cinsi iade etmek
iin, adlardan sonraya alnm olan ve bunlann
soneklerini deitirmi bulunan birtakm kelimeler
tasarlanmt. Buna bakarak, bizim insiraflanmzn
ksmen Ltin dilinin insiraflan zerinden yaplm
olduklarnn farkna vanlabili; nk bu insiraflar
trl trl sonekler alrd ve ksmen de bugn bizim
kendi fikirlerimize verdiimiz sraya gre birtakm
sonekler alrlard; zira saynn, keyfiyetin ve cinsin
iareti olan tarif harfleri adlardan nce gelirler.
Bana yle geliyor ki bizim dilimizin, Ltinle
rin diliyle kyaslan, benim tahminlerimi olduka
gerekletirmektedir. Dolaysiyle de, bu tahminlerin,
bir ilk dile kadar gerisin geriye gitmenin imkn
bulunsayd hakikatten az uzaklatklarn sanmak
doru olurdu.

(1) Rahip Regnier der ki: (Munacatn btn blmleri arasnda


hibiri yoktur ki iindeki fiiller saysnca tarifler de bulunma
sn), Grammaire Franaise. S. 325. (Condillac)
z e r in d e d enem e 293

100. Ltin tasrifleri ve insraflar, tenevv ve


shhat bakmndan bizimkelerden stndr. Yardm
c fiiller ile tarif harflerini sk sk kullanmak zorunda
bulunuumuz slbu mphem ve srkleyici bir hale
getirir: bu hal, biz trif harflerini hibir zaruret
olmakszn tekrar etmekte ne kadar ikilli davranr
sak o kadar aka gze arpar. Mesel biz: benim
tandm en dindar ve en bilgin adam budur, deme
yiz: fakat en dindar, en bilgin, ilh ... deriz. unun da
farkna varlabilir ki, insiraflanmzn mahiyeti dolay-
siyle biz, gramercilerin kyas ekleri adm verdikleri-
,bizim de ancak, trif harfi gibi ayn tekrarlan gerekli
klan ok kelimesiyle telfi eylediimiz adlardan
mahrum bulunmaktayz. Tasrifler ve insiraflar, ok
kere cmlede tekerrr eden, mnacaatn blmleri
olduktan iin, dilimizde Ltinceden az sarahat bulun
duu anlalm oluyor.
101. Tasriflerimizin ve insiraflanzn da, L-
tinlerinkine gre stn olduktan muhakkaktr: nk
bunlar bize, onlarn dillennde birbirine kanan an
lamlan ayrdettirirler. Bizim ylece tane gemi
sigamz vardr: Je fis, J ai fait, J eus fait: onlann ise
yalnz bir tek gemi sigas vardr: feci. Tarif harfinin
braklmas bazan bir nermenin anlamn deitirir:
ben babaym, baba benim, de ayn iki anlam vardr ki
bu iki anlam Ltincenin sum paterinde ayrdedile-
mez.
ONUNCU BAHS

A yn konunun Devam

102. Her zel nesne iin birtakm adlar d


np tasarlamak mmkn deildi; onun iin, birtakm
genel tbirlere erken varm olmak zaruriydi. Fakat,
herkesin ayn soyutlamalar yaptna ve ayn fikirle
re ayn adlan verdiine kanaat getirmek iin hal ve
artlan kim bilir ne gibi bir incelik ve hnerle
kavrayp anlamak gerekmiti! Soyut konular zerin
deki eserler hele bir gzden geirilsin; grlecek ki
bugn bile bu ii baarmak kolay deildir.
Soyut tbirlerin hangi dzende tasarlanm ol-
duklann anlamak iin genel kavramlann srasn
gzden geirmek yeter. Her iki tarafta da kaynak ve
gelimeler ayndr. Yani, en genel kavramlarn bizim
dorudan doruya duyuladan edindiimiz fikirler
den geldikleri muhakkaksa; en soyut tbirlerin belli
nedenlere verilmi olan ilk adlardan ktklar da ayn
derecede muhakkaktr.
nsanlar, ellerinden geldii kadar son bilgilerini,
zaten edinmi olduktan bilgilerin bazsna balayve-
rirler. Daha az mtat olan fikirler daha ok mtat
fikirlerle bu suretle balanrlar; bu ise hfza ve
muhayyile iin byk bir yardm salam olur. Hal
ve vesileler yeni birtakm nesnelerin farkna vanlma-
z e r in d e denem e 295

sna yol anca, demek oluyor ki, bilinen nesnelerle


bunlarn mterek olacak taraflar aratrld; bunlar
ayn snfa konuldu ve ayn adlar bunlar da, tekileri
de anlatmak iin kullanld aret fikirleri ite bu
suretle daha genel bir duruma geliverdiydi: fakat bu
i ancak yava yava olduydu; en soyut kavramlara
ancak derece derece ulaldyd; dolaysiyle de; z,
tz ve varlk tbirleri ancak pek ge olarak edinildiy-
di. phesiz ki dillerini henz bu gibi eylerle
zenginletirmi olmyan birtakm halk ynlar
vardr('): eer bunlar bizden daha bilgisiz iseler bile,
bu bakmdan daha bilgisiz olacaklarn sanmyorum.
103. Soyut tbirler kullanmak teaml yerle
tike bu teaml, hecelenen seslerin, belli eylerle en
az bantlar varm gibi grnen dncelere varn
caya kadar her eyi ifadeye ne kadar elverili
olduklarn anlatmtr. Muhayyile, duyulara arpan
nesnelerde, ruhun iinde olup bitenlere ait birtakm
hayaller bulmaya altyd. nsanlar maddede daima
bir hareket ve bir skn fark ettikleri iin: cisimlerin
huyunu suyunu veya temayln sezdikleri iin;
havann kmldadn, bulandm ve aydnlandm;
bitkilerin gelitiini, kuvvetlendiini ve zayflandm
grdkleri iin: ruhun hareketi, sknu, temayl,
huyu suyu dediler; zihin km ldar, bulanr, aydnla
r, geliir, kuvvetlenir ve zayflar dediler. En sonra
da ruhun bir faaliyetiyle gvdenin bir faaliyeti arasn-1

(1) Bu hususu, bay Condamloein takriri teyMetmi bulunuyo.


(Coudillac)
296 NSAN BLGLERNN KAYNACI

da, her ikisine de ayn ad vermek iin, herhangi bir


bant bulmu olmakla yetiildi(')- ruh tbirinin
kendisi de: pek ince bir madde, bir bant, gze
grnmeyen bir soluk fikrinden gelmiyorsa acaba
nereden geliyor? Bu yle bir fikirdir ki filozoflarn
ou bu fikirle, saysz birtakm blmlerden mrek
kep bir tzn dnlebileceini sanacaktan kadar
senli benli olmulardr. Ben bu yanlmay cerh ve
reddeyledim(12).
Btn bu adlann kaynaklarnda nasl yer alm
bulunduktan anlalmaktadr. Daha soyut tbirler
arasnda, bu hakikatin pek o kadar belli olmyaca
birtakm misaller alnabilirdi Dnce kelimesi
byledir(3): fakat bu kelimenin bir istisna tekil
etmediine ok gemeden kanaat getirilecektir.

(1) Locke derki (kitap III, bahis I, S 5): eer btn kelimeleri
kaynaklarna kadar gtreblseydik btn dillerde, duyulara
etkide bulunmayan eyleri ifade etmek iin kullanlan kelime
lerin ilk kaynaklann belli fikirlerden aldklarndan asla phe
etmezdim; ite biz de buna dyanarak, bu dilleri ilk defa
konumu olan kimselerin ne gibi kavramlara sahibolmu
bulunduklarn tahmin edebiliriz; bu kavramlarn onlarn
aklna nereden geldilerini ve tabiatn da insanlara ummadklar
bir anda birdenbire, butun bilgilerinin kaynak ve ilkesini,
eyaya verdikleri adlarla birlikte nasl telkin eylemi olduunu
dnebiliriz.' (Condillac)
(2) Birinci blm, fasl I, bahis I.
(3) Bu misalin seilebilecek en g misal olduunu sanyorum. Bu
konuda, dekartlann, btn bilgilerimizin duyulardan geldik
lerini ileri srenlerin abese irca edeceklerini sanm olduklar
bir glkle bir kanaate varlabilir. Bunlar yle sormaktadr:
Z E R N D E D E N E M E 297

nsanlara kendilerinde olup bitenlerin farkna


varmasna ve bunlar nce hareketlerle, sonra da
adlarla ifade etmesine ilk vesile ve frsattan salam
olan ey ihtiyalardr. Bu mtalalann, demek olu
yor ki, ancak bu ihtiyalara gre bir yeri olmutur;
dolaysiyle de, birok ey ancak bu mtalay yapma
y gerekli kldklar lde ayrdedilmiti. mdi ihti
yalar yalnz ve yalnz gvdeyle ilgiliydi Bizim
duyabileceimiz eylere verilmi olan ilk adlar, de
mek oluyor ki, ancak belli birtakm faaliyetleri ifade
etmilerdi. Daha sonralan insanlar yava yava soyut
tbirlerle nsyet peyda ettilerdi; nhu gvdeden
ayrdedebilecek bir duruma geldilerdi; dolaysiyle de,
bu iki tzn ameliyelerini ayn ayn gz nnde

Tamamiyle mnevi olan fikirler, mesel dnce fikri ile


varlk fikri mdrikeye hangi duyudan girmi olacaktr? Grme
duyusundan girmi olmalar iin acaba kl veya renkli
midirler? itme duyusundan girmi olmalar iin acaba pes
veya tiz bir sesleri mi vard? Koku alma duyusundan girmi
olmalar iin acaba kokulan iyi veya kt myd? Tad alma
duyusundan girmi olmalan iin acaba tadlan iyi veya kt
myd? Dokunma duyusundan girmi olmalan iin de acaba
souk veya scak m; sert veya yumuakmydlar? Akla aykn
olmyacak hibir cevap verilemezse varlk ve dnce fikirleri
gibi mnevi fikirlerin kaynaklann hibir suretle duyulardan
almadklarn; fakat ruhumuzda bu fikirleri kendiliinden
vcuda getirmek kabiliyeti bulunduunu itiraf etmek gerekir.
Dnmek Sanan... Bu mtala Saint-Augustinin tiraflar'n-
dan alnmtr. Bu mtala, Locke kalemi eline alm olmaz
dan nce az ok ekici olabilirdi; fakat imdiki gnde, az
salam bir ey varsa o da muhakkak bu mtalann kendisidir.
(Condillac)
298 NSAN BLGLERNN KAYNAI

tutabilir olmulard. Bunun zerine yalnz, mesel:


ben gryorum denildii vakit gvdenin etkisinin
neden ibaret olduunun farkna varmakla kalmad-
lard; fakat ayn zamanda ruhun kavraynn da
farkna vardlard ve grmek tbirine bunlarn her
ikisi de ifade etmeye elveriliymi gzyle bakmaya
balamlard. Hatt bu teamln, bu kelimenin
anlamnn yayldnn farkna vanlmyacak kadar
pek tabi olarak tutunup gittii de muhtemeldir.
nceleri gvdenin bir faaliyetinde son bulan bir
iaret ite bylece, ruhun bir ameliyesinin ad oluve-
mitir.
Fikirleri bu yolun salam bulunduu ameliye-
ler hakknda ne kadar ok teemmlde bulunmak
istenilmitiyse, bu ameliyeleri ayr ayr snflara
koymak zarureti de o kadar ok duyulmutu. Bu
maksada ulamak iin de birtakm yeni tbirler
tasadanmamt; nk byle bir ey meramm ifadesi
iin en kolay are olmazd: fakat ruh ameliyelerinin
iaretleri haline gelmi olan adlardan bazlarnn
anlam, yava yava ve ihtiyaca gre temil edildiydi;
yle ki bunlardan biri, eninde sonunda hepsini ifade
edecek kadar genelleip kvermiti: buysa dnce
kelimesiydi. Teamln henz belirlemi olmad
soyut bir fikre iaret etmek istediimiz vakit biz
kendimizde baka trl davranmayz. Demek oluyor
k, bundan nceki fkrada sylemi olduumuz: en
soyut tbirler, belli nesnelere vanlnu olan ilk adlar
dan kar, cmlesini her ey teyidetmektedir.
Z E R N D E D E N E M E 299

104. Kullanla kullanla mteamil bir hale gelir


gelmez bu iaretlerin nereden geldikleri unutuluver-
diydi, dolaysiyle de bunlann, mnevi eylerin en
tabii adlan olduklarna inanmak yanlmasna dl-
verildiydi. Hatt bu iaretler bu eylerin zn ve
mahiyetim, pek aksak benzerliklerden baka bir ey
ifade de etmedikleri halde, pek iyi ifade ettikleri
samldyd. Bu ktye kullanma eski filozoflarda belli
olacak kadar gze arpar; ada filozoflarn en
iyilerinde tutulup kalmtr; dolaysiyle de, muhake
me yrtmek tarzndaki gelimelerimizin yava git
mesinin balca nedeni olmutur.
105. nsanlarn bilhassa dillerin balangcnda,
kendi nefisleri zerinde durup teemmlde bulunma
ya az elverili olduklar iin veyahut ki kendi nefisle
rinde farkna varabilecekleri eyi ifade etmek iin
ellerinde ancak, o zamana kadar tamamiyle bamba
ka eylere uygulanm olan birtakm iaretler bulun
duu iin; ruhun baz ameliyelerine birtakm adlar
takmazdan nce yenmek zorunda kalm olduklar
engeller hakknda bir hkm verilebilir. Mesel,
cmlenin trl blmlerini birbirine balyan ekler
ancak pek ge dnlmtr.Bunlar nesnelerin bize
yaptklar etkinin tarzn ve bunlar hakknda verdii
miz hkmleri, uzun mddet zihinlerin kabalndan
kam olan bir incelikle ifade ederler; buysa insanla
r muhakeme yrtemez bir duruma getirmiti. Mu
hakeme yrtmek, trl trl nermeler arasndaki
bantlar ifade etmek demektir; imdi bu konuda
300 NSAN BLGLERNN KAYNAfI

gerekli olan areleri salyan yalnz balant ekleri


dir. Hareket dili bu eklerin eksikliini ancak yle
byle telfi edebiliyordu; kendileri iaretleri bulun
duktan bantlan ancak, bu iaretler belli tesadf ve
haller dolaysiyle ve birok kere tesbit edildikten
sonra birtakm adlar vastasiyle ifade etmek imkn
hsl olmutu. Bu halin mesel ve hikyeye yol am
bulunduunu daha aada greceiz.
106. nsanlar, belli nesnelerin her birine birer
tek ad verdikleri zamanki kadar hibir vakit meram-
lann birbirlerine iyi anlatm deillerdi. Fakat ilk
rnek tiplerine gemeyi isteyince; durmakszn dei
en hal ve artlardaki rneklerden mtat olarak
mahrum bulunduktan ve hepsi kendi ruhlannn
ameliyelerini sevk ve idare etmeyi ayn derecede
bilmedikleri iin onlar anlamak ve meramlann
anlatmak bakmmdan pek sknt ekmeye balam
lard. Az ok birok basit fikirler ve ok kere de son
derece zt fikirler ayn ad altnda bir araya getirilmi
ti: kelimeler zerindeki ekimeler ite bundan ileri
gelmitir. ki ayn dilde bu konu zerinde, tamamiyle
birbirinin ayn olacak birtakm tbirler bulmak en
derdi. Aksine olarak ayn dilde, anlam yeteri kadar
belirli olmyan ve birbirine uymayan binlerce ekilde
kullanlabilen birtakm kelimelere rastlamak olaan
bir eydi. Bu aksaklklar filozoflarn eserlerine kadar
bulamt ve birok yanlmalarn ilkesi olmutu.
Tzlerin adarndan bahsederken grmtk ki
aprak fikirlere ait adlar, basit fikirlere ait adlardan
Z E R N D E D E N E M E 301

nce dnlmtr('): lk rnek kavramlara birta


km adlar verildii vakit bambaka bir sra takibedil-
mitir. Bu kavramlar sadece hevesimizce toplayp bir
araya getirmi olduumuz birok basit fikirlere ait
birtakm koleksiyonlardan ibaret olduklar iin, bun
lar ancak, zel adlar vastasiyle koymak istediimiz
basit fikirlerin her birini zaten belirlemi olduktan
sonra tekil edebilmi olduumuz muhakkaktr. Me
sel, almeti bulunduu kavrama cesaret ad ancak;
tehlike, tehlikelenin bilinmesi, tehlikeye gs germek
zarureti ve bu zarureti karlamak azmi fikirleri baka
adlarla tesbit edilmi olduktan sonra verilmitir.
107. En son dnlm olan kelimeler zamir
ler olmutur, nk bunlar zaruretten en sonra
duyulmu olan kelimelerdir: hatt bu kelimelere
uzun mddet yatknlap allm olmamas da muh
temeldir. Ayn kelime ile ayn fikri uyarmak alkan
lnda zihinler, bir baka kelimenin yerini tutan ve
bazan da batanbaa bir cmlenin yerini tutan bir ad
vcuda getirmekte zahmet ekerlerdi
108. Bu zorluklan azaltmak iin cmlelerde
zamirler fiillerden nceye ahndyd; zira bundan
dolay yerlerini tuttuklan adlara daha yakn olduktan
iin bunlann bantlan bylece daha belli bir duru
ma gelirdi. Bizim dilimiz bunu hatt bir kural haline
bile getirmitir; bu konuda yalnz, bir fiilin emir
sigasnda olmas ve bir emre iaret eylemesi istisna

(1) Yukarda geti. 82.


302 NSAN B L L E R N N K A Y N A I

edilebilir: unu yap (fates-le) denir. Bu teaml belki


de emir sigasn hal sigasndan daha fazla ayrdetmek
maksadiyle ie kartrlmtr. Fakat eer emir sigas
bir yasa ifade ederse zamir de tekrar onun yerini
alr: unu yapma (ne le faites pas) denir. Bunun
sebebi bana dikkate deer geliyor. Fiil, bir eyin
durumunu ifade eder, netiyse bu durumdan mahrum-
luu gsterir; demek oluyor ki daha ok vuzuh
salamak maksadiyle nefiyi fiilden ayrmak tabiidir.
mdi, nefiyi tam bir duruma getiren pasdr. Sonu
olarak, pasnn fiile balanm olmas neden daha
zaruridir. Bana yle geliyor ki bu ek kendi fiilinden
hi bir vakit ayrlmak istemez: gramercilerin bunu hi
fark edip etmediklerini bilmiyorum.
109. Baka baka snflara yerletirilmek iste
nildii vakit kelimelerin mahiyeti her vakit incelen
mi olmaz: te bundan dolay da zamir olmyan
birtakm kelimeler zamir olarak kabul edilmitir.
Mesel: siz bana bunu vermek ister m isiniz? (voulez-
vousme donnez cela) denildii vakit siz, (vous) bana
(me), bunu (cela) kelimeleri, kendisiyle konuulan
kimseyi ve istenilen eyi ifade ederler. Demek
oluyor ki bunlar aslnda zamirlere gre ok nce
bilinmi ve teki adlarn sonrasna gre cmleye
konulmam olan; yani taallkat olduktan vakit
zamirlerden nce konulmam olan ve fiile hkim
bulunduktan vakit de zamirlerden sonra konulmu
bulnduklan vakit bilinmi olan birtakm kelimelerdir:
ben bunu istiyorum (Je veux cela) demek iin (bu
benim isteim (cela vouloir moi) deniliyordu.
Z E R N D E D E N E M E 303

110. Sandma gre bizim iin artk nevilerin


birbirinden ayrdediliinden bahsetmek kalyor: fakat
bu ayrdedilen kavna sadece cinslerin, yani diilik
ile erkekliin farknda olunduu ve k veya trl
neve ancak ifadeye daha ok dzen ve daha ok
aklk saiamak maksadiyle adlar verildii muhak
kaktr
111. Kelimelerin icadedilm olduu dzen ya
boyledr veyahut da aa yukar byledir. Diller
ancak, her cinsten birtakm adlar edinmi olduktan
ve cmleler kurmak iin birtakm ilkelere varm
olduktan sonra aslnda bir sluba kavumaya bala
mlard. Eskiden ancak, bir trl dnceyi sadece
hareket dilinin yardmiyle ifade eden bir miktar tbir
vard. Bununla beraber zamirlerin sadece slptaki
vuzuh iin zaruri olmu bulunduklarna iaret etmek
de gerekir.
ON BRNC BAHS

Kelimelerin Anlam na Dair

112. Basit fikirlere ait adlarn birtakm mp-


hemlikelere en az elverili olduklarnn farkna var
mak iin adlarn nasl tasarlanp dnlm oldukla
rn gz nnde tutmak yeter: zira hal ve artlar bu
adlarn ilgili bulundukian kavraylar belli olurcasna
belirlerler. Ben u: beyaz, siyah kelimelerinin
anlamndan, bunlarn imdi karlatm baz kavra
ylar anlatmak iin kullanldklarnn farkna varr
sam, phe edemem.
113. aprak kavramlar hakknda durum ayn
deildir: bu kavramlar bazan o kadar mrekkeptir ki,
bunlara ait olmas gereken fikirler ancak pek yava
olarak bir araya getirilebilir. Kolayca gze ilimi
olan baz belli zellikler ilk nce, bir tz hakknda
edinilmi olan kavram vcuda getirdilerdi: daha
sonralar bu kavram, birtakm yeni zellikerin kavra
nlmasnda daha becerikli bir duruma gelinmi oldu
una gre daha aprak bir hale getirilmiti. Mesel,
altn kavramnn balangta san ve ok ar bir cisme
ait kavramdan ibaret bulunmu olmas muhtemeldir:
bir mddet sonra bir deneyi buna intibak kabiliyeti
ni; bir baka deneyide uzatlabilme veya olduu gibi
kalma zelliini ve bylece srasiyle de en becerikli
('Z E R N D E D E N EM E 305

kimyaclarn bu tz hakknda edinmi olduklar fikri


vcuda getirmi bulunan btn zellikleri ilve ettir
miti. Herkes, bu tzde kefedilmi olan yeni zellik
lerin, bu tz hakknda zaten vcuda getirilmi bulu
nan kavrama girmek iin, ilk defa bu tzde farkna
varlm olan zelliklerle ayn hakka salip bulunduk
larn farkedebilmiti. Bir tz kavramn vcuda
getirebilecek olan basit fikirlerin saysn belirlemek
ite bundan dolay artk mmkn olmamt. Bazlar
na gre bu say daha bykt, bazlarna gre ise
daha kkt: bu, tamamiyle deneyilere kalm bir
eydi ve bu deneyileri yapmakta gsterilen incelik ve
beceriklilie balyd. Tzlere ait adlarn anlam ie
bundan dolay pek kara'sz ve mphemdi; dolaysiyle
de, bir sr tz ekimelerine yol atyd. Biz,
bakalarnda da, bizdeki fikirlerin bulunduuna inan
maya tabiatiyle mtemayiliz; nk bakalar da
bizimle ayn dili kullanmaktadrlar; her ne kadar ayn
kanaatleri savunsak da ok kere zt kanaatte bulunu
umuzun sebebi ite budur. Bu hal ve artlarda,
ekime konularn gidermek iin ve bizim nemli
diye sandmz birok meselelerin glnln
ortaya koymak iin tbirlerin anlamn aklamak
elverirdi. Locke bu konuda, zikredilmeye deer bir
misal vermektedir.
Der ki: Gnn birinde herhangi bir svnn,
sinir tellerinin arasndan geip gemediini konusu
nun tesadfle inceleniverdii, nazik pek zeki hekim
lerin bir toplantsnda bulunmutum: grler blk
blk dalmt ve ekime de olduka uzun zaman
306 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

devam etmiti, herkes kendi kanaatini desteklemek


iin uradan buradan baka baka deliler ileri sr
yordu. Uzun zamandan beri ben, ekimelerden en
byk blmn, eyay kavrama tarznda gze ar
pan bir farktan ok, kelimelerin anlam zerinde
dnp dalatn aklma koymu olduum iin bu
baylardan, bu ekimeyi daha ileri gtrmezden nce
ilkin, kendi aralarnda sv kelimesinin ne demek
olduunu inceleyip kararlatrmak ltfunda bulun
malarn rica etmitim. Bu teklif karsnda ilkin az
bir arp kalmlard; daha az kibar olmu olsalard
belki de bu svya, gln ve acayip bir eymi diye
hakaretle bakacaklard; nk bu toplantda, sand
ma gre gerekte tzlerin adlarndan ve bu adlar
dan etrefii biri olmyan sv kelimesinin anlamm
tamamiyle kavradm sanm olmyacak bir tek
kimse bile yoktu. Her ne ise, bu zatlar benim
ihramlarm kaale almak ltfunda bulunmulard ve
meseleyi inceledikten sonra da enikonu, bu kelime
den kastedilen anlamn, o ana kadar hepsinin de
sanm olduktan kadar pek belli ve pek kesin
olmadn ve aksine olarak da, bu zatlardan her biri
bu kilemeyi bakabir aprak fikre almet yaptm
anlamlard. Bundan dolay da, ekimelerinin ar
lk merkezinin, bu tbirin anlam zerinden dnp
dolatn ve aa yukan hemen hepsinin ayn ey
zerinde mutabk kaldklann, yani herhangi bir sv
ve maddenin her ne kadar acaba bu maddeye sv ad
verilip verilmiyeceini belirlemek pek o kadar kolay
olmamtysa da sinirlerdeki delikiklerden getiini
Z E R N D E D E N E M E 307

kabul ettiklerini anlamlard; her biri pek iyi incele


yip gz nnde tutmu olmakia beraber bu meselenin
ekime ve tartma konusu olmaya lyk bulunmad
na karar verilmiti().
114. lk rnek fikirlere ait adarn anlam,
gerek ilgili bulunduklar koleksiyonlarn rnei ender
olarak bulunduu iin, gerekse de rnek bulunsa bile
bunlann btn blmlerinin farkna varmak ok kere
pek g olduu iin, tzlere ait adlarn anlamndan
da ok daha kararsz ve kaypaktr: bunlann en
balcalan muhakkak ki, bizim, daha ok, farkna
varmadklanmzdr. Mesel bir cinayet fiiline ait
fikre varmak iin bu fiilin dna ve grnn
gzden geirmek yetmez; gzlerin grmedii eyleri
de sezip kavramak gerekir. Bu fiili yapan kimsenin
kasdna nfuz etmek bu fiilin kanunla olan bantsn
kefetmek, hatt bazan da, bu fiilden nce gelip
gemi olacak birok hal ve artlan bile bilmek
gerekir. Btn bunlar, ihmalimizin veyahut kt kav
raymzn genel olarak bizi ciz brakt bir dikkat
ve ihtimam gerekli klarlar.
115. En ok arya gidilidii anda dilin ne
gibi bir gvenle kullanldnn farkna varmak
dikkate deer bir eydir. Bu ii baarmak iin
hibir tedbir ve ihtiyata bavurulmad halde
karlkl olarak bir eyler anlald sanlr.
Kelim eleri kullanmak teaml o kadar m tat ve

(1) Kitap m , bahis 9, i 16.


308 'NSAN BLGLERNN KAYNAI

tnelf bir hale gelm itir ki biz, sanki fikirler hem


konuanda, hem iitende ayn olm aktan ileri
gidemezlermi gibi kelimeleri telfiz edilir edil
mez dncemezin sezilip kavranlmyacandan
hi de pheye dmeyiz. Bu arla bir are
bulacaklar yerde filozoflarn kendileri de mp
hem olm aktan kendilerini kurtaram am lardr.
H er zmre, iki anlam a gelen veyahut hibir
anlam bulunm yan birtakm tb irler tasarlayp
durm utur. Bunca gln ve abes sistem lerin
zayf yerleri, ite bu gibi eylere dayanarak
gizlemeye uralm tr ve Lockeun(') iaret eyle
dii zere bu konuda baarya ulam ak becerikli-
i de zek kavray ve gerek bilgi diye piyasaya
srlm ve geirilmitir. En sonra da btn
zmrelerin azndan birtakm tbirler alarak
kendi dilini kurup, her t rl konular zerinde
lehte ve aleyhteyi desteklemi olan birtakm
kimseler de kp gelmitir: Bu istidat hayranlkla
takdir edilm itir ve belki de hl takdir edilmek
tedir am a meseleler daha iyi deerlendirilmi
olsayd baskn bir istihfafla karlanaca da
m uhakkaktr. Btn bu arlklar nlemek iin
kelimelerin ak ve gerek anlam larnn undan
ibaret olmas gerekirdi:
116. iaretleri ancak, insan kendi zihninde
bulunan fikireri ifade etmek iin kullanm aldr
Eer tzler sz konusu ise bunlara verilen adlar
(1) K itap III, bahis 10.
Z E R N D E D E N E M E 309

ancak, bunlardan grlm olan ve koleksiyonla


r yaplm bulunan zelliklere ait olacaktr, ilk
rnek fikirlerinki de ancak belirlemek zere
bulunulan bir miktar basit fikri gsterecektir.
Bakalarnn ayn kelim elere bizimle ayn fikirle
ri baladklarm hafife farz ve tahmin etmekten
bilhassa kanmaldr. Bir soru ortaya atld
vakit bizim ilk dikkat ve ihtimammz, kendile
riyle konumakta olduumuz kimselerdeki apra
k kavramlarn acaba bizimkilerden daha ok
sayda birtakm basit fikirler kapsayp kapsama
dklarn dikkatle gzden geirmek olmaldr.
Eer bunlardaki basit fikirlerin saysnn daha
byk olduundan phe edersek ne kadar ve ne
gibi fikirler hakkndabu pheye dtmz
anlamamz gerekir: eer bunlarm says bize daha
kk gelirse buraya fazladan hangi basit fikirle
ri ilve ettiim izi bilmek gerekir.
Genel adlara gelince biz bunlara ancak fikir
lerimizi blk blk ayrdmz trl snflar
ayrdeden birtakm iaretlerm i gziyle bakabili
riz; bir tzn bir cinse ait olduu sylendii vakit
bizim bundan sadece, bu cinsin herhangi bir
kelimede toplanan aprak kavramda bulunan
zellikleri kapsadn anlamamz gerekir.
Tzler halinden baka herhalde, eyin z, bu
ey hakknda vcuda getirm i olduumuz kav
ramla karp gider; sonu olarak da, ayn bir ad
birinin de, tekinin de ayn derecede iaretidir.
310 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

M atem atikilerin byklk denilen genel terimde


birbirine kartrdklar her ey hakknda da durum
byledir. Filozoflar, matamatikte ey kavramnn bu
eyin znn bilinmesini gerekli klndn grnce,
fizikte de meselenin ayn olduu sonucuna birdenbire
vardlar ve tzlerin zn dahi bileceklerini sandlar-
d.
Matematikteki fikirler belli olacak tarzda belirli
bulunduklar iin ey kavramnn kendi zyle kar
mas, hibir aykrla yol amaz; fakat ilk rnek
fikirler zerinde muhakeme yrtlen ilimlerde keli
me tartmalarna kar daha az tetikte bulunmu
olmak gibi bir durumla da karlalr. Mesel kom ed
ya ad verilen dramatik nazmlarn znn ne olduu
sorulmaktadr; bu adn verildii baz piyesler de
acaba bu ada lyk mdr diye dnlmektedir.
Komedyalar ilk tasarlam olan kimsenin hibir
rnei bulunmam olduuna iaret ediyorum: sonu
olarak da, bu tl nazmlarn z srf, bu adamn bu
komedyalar hakknda vcuda getirmi olduu kav
ramda bulunuyordu. Bu adamdan sonra gelmi olan
lar bu ilk kavrama srasiyle herhangi bir ey ilve
etlilerdi; bylece de, komedyann zn deitirdi-
lerdi. Ayn eyi yapmaya bizim de hakkmz vardr:
fakat bunu kullanacamz yerde, bugn elimizde
bulunan rnekleri gzden geirip bunlara danyo
ruz; dolaysiyle de fikirlerimizi, houmuza daha ok
gidenlerine gre vcuda getirmekteyiz. Sonunda da,
komedyalar snfna biz ancak baz piyesleri kabul
Z E R N D E D E N E M E 311

etmekteyiz ve tekilerin hepsini bu snfn dnda


brakmaktayz. Bundan sonra da, byle bir nazmn
bir komedya olup olmad hele bir soruluversin; her
birimiz bu soruya, vcuda getirmi olduumuz kav
ramlara gre birer karlk vereceiz; bu kavramlar
ise ayn olmadklar iin bize baka baka taraflara
kayp gidiyorlarm gibi gelecektir. Eer biz fikirleri
adlarn yerine getirmek isteseydik ok gemeden
ancak merammz anlatma tarzmz bakmndan bir
birimizden ayrldmz anlyacaktk. Bir eyin kav
ramm byle snrlandrp daraltacak yerde, kendisi
ne balanabilecek birtakm yeni neviler bulunmas
lsnde bu kavram yaygnlatrmak ok daha
akllca bir i olurdu. Bundan sonra da, hangi nev'in
teki nevilerden stn olduunu incelemek elbette ki
dikkate deer ve salam bir tartma olurdu.
Komedya hakknda biraz nce sylemi oldukla
rm destan nazmna da pekl uygulanabilir; nk
Yitirilmi Cennet, Lutrin vesairenin acaba birer des
tan nazm mdr diye birtakm byk sorular bulunup
ortaya srlmektedir.
Belirli olmalar artiyle bazan noksan fikirlere
sahibolmak da yeter; bazan da bu fikirlerin mutlaka
tam olmalar zaruridir; bu, gz nnde tutulan
konuya kalm bir eydir. Bilhassa, eyadan acaba
onlar akiamak iin mi bahsediliyor, yoksa sadece
bir bilgi edinmek iin mi bahsediliyor; ite bunlar
birbirinden ayrdetmek gerekirdi. Birinci halde, bu
konuda baz fikirlere sahibolmak elvermez; bunlar
312 NSAN B1.GI ERNN KAYNACI

iyice bilmek de gerekir. Fakat olduka genel olan bir


aksaklk da, birtakm az saydaki fikirlerle ve hatt
ok kere de kt belirlenmi olan fikirlerle her ey
hakknda bir karara varmaktr.
Metodu ele alp incelerken, baka baka iaretle
re baladmz fikirleri daima belirlemek iin kulla
nlabilen are ve vastalara iaret edeceim.
ON KNC BAHS

Evirtimlere Dair

117. Franszcann eski dillere gre, fikirlerin


kendiliklerinden zihinde bir dzene girileri gibi,
cmlede kelimeleri bir dzene koymak stnl
vardr diye vnp dururuz; nk bu tabi dzen,
kendisinden bahsedilen failin, bu suretle neyin teyi-
dedildiini gstermezden nce bildirilmesini; yani
failden nce kendi mptedasmn, fiilden sonra da
kendi taallkatndan birinin gelmesini gerekli klar
Bununla beraber grmtk ki, dillerin kaynanda,
en tabi kurulu bambaka bir dzeni gerekli klyor
du.
Burada tabi ad verilen ey, dillerin dehasna
gre zaruri olarak deiir ve baz dillerde ise,
bazlarna gre daha yaygnlam olur. Ltince
bunun delilidir; bu dil, tamamiyle zt olan ve buna
ramen de fikirlerin dzene girmesine ayn derecede
uygun grnen kurulular balatrr. unlar bu
cmledendir: Alexander Vicit Darium, Darium Vicit
Alexander.Eev biz yalnz birincisini, yani skender
Dry yendi'yi kabul ediyorsak bu o demek deildir
ki yalnz birincisi tabi olsun; fakat bizim insiraflan-
mz vuzuhu baka bir dzenle badatrmaya cevaz
vermedii iin biz yalnz birincisini kabul etmekteyiz.
314 N SA N Br L E R N N K A Y N A C I

u: skender Dry yendi(') nermesinde, yal


nz Franszca kuruluunun tabi olduunu ileri sren
lerin kanaati acaba neye dayanm olmabdr? Mese
leyi ister ruh ameliyeleri ynnden veyahut isterse de
fikirler ynnden gz nnde tutsunlar, bunu ileri
srenler olmyacak bir eyi dnmekte bulundukla
rnn farkna varacaklardr. Meseleyi ruh ameliyeleri
ynnden ele almakla, bu nermeyi tekil eden
fikrin, konuan kimsenin zihninde hep birden veya
hut srasiyle uyandklar fark ve tahmin edilebilir
Birici durumda, bu fikir arasnda, hibir dzen
yoktur; ikinci durumda ise, bu dzen deiebilir;
nk: Dr fikrinin, teki iki fikir dolaysiyle
teressm etmesi ne kadar tabi ise, skender ve
yenm ek fikirlerinin Dr fikri dolaysiyle teressm
etmesi de o kadar tabidir.
Mesele fikirler ynnden ele alnnca daha az
elle tutulur, gzle grlr bir durumda olmayacaktr;
zira fikirler arasnda bulunan zincirleme balant, u
her iki Ltince kurulua da cevaz vermektedir*
Alezander Vicit Darium, Darium Vicit Alezander.
Bunun delili udur:
Fikirler ibarede, biri tekini akladna, geni
lettiine veyahut tekine herhangi bir takyit koydu
una gre deiirler. Bundan dolay da fikirler,
tabiatiyle kendi aralarnda zincirlemesine birbirine
baldrlar; fakat bu balant, aralarndaki ban da

(1) Franszca yledir: Alexandre Vanquit Darius (eviren).


Z E R N D E D E N E M E 315

az veya ok dorudan doruya olmas lsnde az


veya ok dorudan doruyadr. Mpteda fiille, fiil
kendi taallkatiyle, sfat kendi adiyle, ilh.., balant
ldr. Fakat baiant, fiilin taallkatiyle kendi mpte-
das arasnda o kadar sk deildir, nk bu iki ad fiil
vastasiyle deiirler. Mesel D&r fikri yendi fikrine,
yendi fikri skender fikrine dorudan doruya bala-
nktr; dolaysiyle de, bu fikir arasndaki zincirle
me balant ise ayn sra ve dzeni muhafaza eyle
mektedir.
Bu mlhaza, fikirler arasndaki dzene hi
aykrlk olmamas iin, bunlarn arasnda bulunan en
byk balantya uymasnn yeter bulunduunu an
latmaktadr. mdi, u iki Ltince kuruluta gze
arpan da zaten budur: Alexander Vicit D onum ,
Darium Vicit Alexander. Demek oluyor ki bu iki
kuruluun her ikisi de birbiri kadar tabidir. Bu
konuda ancak, bizim dilimizdeki zelliin bize ret
mi bulunduu bir alkanlktan baka bir ey olm-
yan bir dzen ve srann kabul edilmesi dolaysiyle
aldanlr. Bununla beraber Franszcann kendisinde
de, bu yanlmay pekl nliyebilecek birtakm kuru
lular vardr, nk mpteda burada fiilden sonra
ok daha iyidir: mesel skenderin yendii Dr
denilir.
118. Fikirlerin zincirlemesine birbirine bala
n, bunlarn arasndaki en byk balantya daha az
uyulmas lsnde bozulur; bundan dolay da bu
srada kurulular artk tabi olmaktan kar. Mesel
u kurulu byledir: Vicit Darium Alexander; zira
316 N SA N B I G 1 E R N N K A Y N A I

skender fikri, dorudan doruya balamk bulunmas


gereken yendi fikrinden ayrlm olurdu.
S 119. Ltin yazarlar kurulular hakknda her
trl rnekler vermektedirler: Conferte hac pacem
cum illo bello, ite bu kurulu bizhn(') dilimizdeki
kurulua uygun ve benzer bir kurulutur; H ujus proe
toris adventum, cum iUius mperatoris Victoria; hujus
cohortem impuram, cum illius excercitu invicto; hujus
libidines, cum illius continentia; ite bunlar da birinci
leri kadar tabidir, nk fikirler arasndaki balant
bunlarda hi bozulmu deildir; bununla beraber
bizim dilimiz^) bu kurululara cevaz veremez. En
sonra da ibarenin durak yeri, yani birka nermeden
ibaret blm, tabi olmyan bir kurulula sona
ermitir: A b illo , qui cepit conditas; ab hoc, qui
constitutas accepit, captas dicetis Syracusas. Burada
Syracusas, conditas'dan ; conditas, ab illodan, ilh...,
ayrlmtr. Bu ise, fikirlerin zincirlemesine balan
larna aykrdr.
120. Evritimler, fikirlerin en byk balan
na uygun dmedikleri vakit; eer Ltin dili bunu,
tabiatiyle aynk olmamalar gereken kelimeler arama
soneklerin koyduu bant sayesinde nlemeseydi
birtakm mahzurlara yol aarlard. Bu bant ylesi-
nedir ki zihin en aynk fikirleri, bir dzene koymak

(1,2) Bizim dilimizden maksat Franszca demektir; okuyucu ese


rin Franszcadan evrilmi olduunu bilhassa bu blmde
her an hatrlamaldr. (eviren)
ZERNDE DENEM E 317

zere birbirine ekip yaklatrr: eer bu kurulular


fikirlerin balantsn az ok zorlasalar da bile,
bilinmesi gerekli ve nemli olan birtakm stnlkle
re de sahiptirler.
Birincisi, ibareye daha ok ahenk vermektir.
Gerekten de, mademki bir dilin ahengi her iten
seslerin birbirine karmasna, bunlarn hareketine ve
bunlarn birbirlerini kovuturduklar fslalara vbes-
tedir; yleyse zevkle seilecek evritmleri hangi
ahengin husule getireci de anlalyor. ieron bir
rnek olarak, biraz nce zikreyleni olduum ibare
duran vermektedir(').
121. Bir baka stnlk de, slbun kuvvet ve
dirliini artrmaktr: bu, her kelimeyi tabiatiyle en
ok etki husule getirecei yere koyup yerletirmek
kolayliyle gze arpar. Belki de, bir kelime ne diye
bir baka yere gre bir yerde daha kuvvetli olurmu,
sorusu sorulacaktr.
Bunu anlamak iin sadece, fikirlerin balantsn
tbirlerin takibeyledii bir kurulula takibetmedikleri
bir kuruluu kyaslamak gerekir. Birincisinde fikirler
o kadar tabi olarak geliverirler ki zihin, muhayyile
nin hemen hemen hibir faaliyeti olmakszn bunla
rn sonunu grp kavrayverir. tekisinde, dorudan
doruya ve hemen birbirini takibedecek olan fikirler,
ayn tarzda anlalmyacak kadar birbirinden an
ayrlmtr: fakat bu ikinci kurulu hner ve maharet

ti) Traitcde T Oraleur. (eviren).


318 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

le yaplmsa, en uzakta kalan kelimeler, bunlarn


arasna soneklerin koyduu bant dolaysiyle, gay
retsiz birbirine yaklaverirler. Bundan dolay da,
uzaklamalarndan gelen zayf engel, sadece muhay
yileyi kkrtmak iin yaplmsa benzemektedir; fi
kirler ise sadece, bunlar kendiliinden birbirine
yaklatrmak zorunda kahnca zihin bunlarn bant
sn veyahut aykrln daha sert ve keskin olarak
duyup kavrasn diye serpilip datlmlardr. Bu
hner sayesinde, bir cmlenin btn kuvveti arasra,
bu cmleyi sona erdiren kelimede toplanr. Mesel:
Nec quicquam tibi prodest adrias tentasee
domos, animoque rotundum percurisse polum, mori-
turo. Bu son kelime (morituro) kuvvetle sona ermek
tedir, nk zihin bunu ait bulunduu tibi'ye, bunu
ondan ayran her eyi tabiatiyle tasarlamakszn,
yaklatramaz. Fikirlerin balantsna uygun olarak
m orituro nun yerini deitiriniz ve yle deyiniz: Nec
qukquam tibi m orituro, ilh..., etki ve sonu artk
ayn olmaz, nk muhayyilenin faaliyeti ve mma-
resesi artk ayn deildir. Bu trl evritimler, bir tek
iareti ok kere btn bir cmlenin edeer olmu
bulunan hareket dilinin zelliini salarlar.
122. Evirtimlerin bu ikinci stnlnden bir
ncs doar ki bu stnlk de, evirtimlerin bir
kural vcuda getirmesidir; yani demek istiyorum ki
bunlar bir tek kelimede bir hareketin hal ve artlarr-
n, deta bir ressamn bunlar toplayp bir tuvala
resmetmesi gibi; toplayp bir araya getirirler: eer
Z E R N D E D E N E M E 319

evritmler bu hal ve artlan birbiri ardsra susayd-


lar bu sadece basit ve alelde bir tahkiye ve anlattan
ibaret kalrd. Dncemi bir misal aydnla kara
caktr.
Nym phoe flebant daphnim extcntum furt ere cru-
deli, ite bu alelde bir anlattr. Perilerin aladkla-
nn, Dafnise aladklarn, Dafnisin lm bulundu
unu vesaireyi reniyorum. Demek oluyor ki hal ve
artlar birbiri ardsra geldikleri iin benim zerimde
sadece hafif bir intiba brakmaktadrlar. Fakat keli
melerin dzen ve sras hele bir deitiriliversin ve
yle denilsin:
Extinctum nymphoe crudeli funere daphnim
felbant('), etki ve sonu bambaka oluverir; nk
hibir ey renmeden eztinctum nym phoe crudeli
Funere y\ okuyunca ben daphnimde bir ilk fra
darbesi kavram olurum, flebant'da ikinci bir fra
darbesi kavram olurum; tablo da byle tamamlan
m bulunur. Periler gz yalan iinde, Dafnis can
ekimekte; bu lmse, bir alnyazsnn zavall yapa
ca her eyle bir arada olup bitmektedir; ite
bunlann hepsi birden bana dokunuveriyor. Evritim-
lerin muhayyile zerindeki gc ve basks ite
byledir.
123. Bu trl kurulularda bulduum son
stnlk, slbu daha ak bir duruma getiritir.
Zihni, ayn cmlede birbirinden en uzakta kalm

(1) Virgilius, Edogues, S; V. 20.


320 NSAN BLGLERNN KAYNACI

olan tbirlerin bir tbire balanmasn yatknlatrp


altrarak bu trl kurulular onu, bu tbirleri tekrar
etmekten saknmaya da yatknlatrp altrrlar.
Bizim dilimiz bize bu alkanl edindirmeye o kadar
az elverilidir ki iki kelime arasndaki banty bizim,
ancak bu iki kelime dorudan doruya birbirini
takibettikleri takdirde grdmz sanlr.
124. Eer biz Ltinceyi Franszca ile kyaslar
sak her ikisinde de birtakm stnlkler ve aksaklk
lar buluruz. Her ikisi de ayn derecede tabi olan iki
fikir dzeninden bizim dilimiz mtat olarak yalnz
birine cevaz vermektedir; demek oluyor ki bizim
dilimiz, bu bakmdan daha az enili olup ahenge
daha az elverilidir. Bizim dilimizin, fikirler arasnda
ki balantnn bozulduu bu evritmlerden sknt
ektii enderdir; demek oluyor ki bizim dilimiz
tabiatiyle daha az sert ve keskindir. Fakat kendi
selika tarzlarnn sadelii ve akl dolaysiyle bu
konudaki zararlarn telfi eder. Kendi kurulularnn
daima, fikirler arasndaki en byk balantya uygun
kalmasn sever. Bundan dolay da, zihni bu balant
y sezip kavramaya erkenden yatknlatrp altrr;
onu tabiatiyle daha doru ve ak bir duruma getirir
ve kendisine yava yava, birok nevilerde kendi
stnln salyan bu sadelik ve aklk zelliini
salar. Biz baka bir yerde(') bu stnlklerin,
felsefe zihniyetinin gelimesine ne kadar yardmda

(1) Bu blmn son bahsi. (Condillac)


Z E R N D E D E N E M E 321

bulunmu olduunu ve eski dillerin zel gzellikleri


nin bazlarnn ortadan kalkm olmasndan dolay
karlatmz zararlar ne kadar telfi etmi bulun
duumuzu greceiz. Benim bir garibe gstereceim
akldan geirilmesin diye kendi fikirlerimizi, iinde
yetimi olduumuz dilin dehasna uygun olarak
birbirine balamaya yatknlap almamzn ve dilde
ki doruluun daha ok olmas lsnde bizim de
biraz doruluk edinmemizin tabi bir ey olduuna
iaret edeceim.
125. Kurulularmz ne kadar sade >ursa
bunlann zelliini sezip kavramak da o kadar zor
olur. Bana yle geliyor ki Ltince yazmak ok daha
kolayd. Tasrifler ve insiraflar bizim kendimizi pek
ok zahmetle sakndrabildiimiz pek ok mahzurlar
nliyebilecek bir mahiyette idiler. Ayn bir ibare
duranda mphemlie kamakszn, bir sr fikirler
bir araya getirilebiliyordu: hatt bu tarz ok kere bir
gzellikti bile. Franszcada, aksine olarak, bir cm
leye yalnz, daha tabi olarak kurulabilecek olan
fikirleri koyup yerletirmek iin pek o kadar tedbir ve
ihtiyata riayet edilemez. Zamirlerin kullanlmas
yznden ortaya kan ikiye gelen anlamlan nlemek
iin alacak bir dikkate gerek vardr. En sonra da,
ibareyi dren bu aynk sak ifade tarzlarna ba
vurmakszn bu aksaklklar nlendii vakit ne kadar
kaynak ve temele de ihtiya yok ki! Fakat bu engeller
bir kere yenilip alnca da, bizim dilimizin kunlula-
nndan daha gzel ne var ki!

n s a n BLGLERNN k a y n a Gi f . 21 - 22
322 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

126. Aslnda, benim bu bahiste ele alp incele


mekte bulunduum noktaya gre, Ltin ve Fransz
dillerinin hangisinin tercih edilmesi gerektii hakkn-
daki meseleyi herkesin houna gidecek ekilde bir
karara baladm diye vnmeye cesaret etmiyece-
im. yle zihinler vardr ki yalnz dzeni ve en byk
akl aranrlar; yle zihinler de vardr ki eniyi ve
gze aparl aranrlar. Bu hal ve artlarda herkesin
kendine gre bir kanaate varp hkm vermesi
tabidir. Bana gre, yle sanyorum ki bu iki dilin
stnlkleri o kadar farkldr ki, bunlar birbiriyle
kyaslamann asla imkn yoktur.
ON NC BAHS

Yazya Dair(')

127. Dncelerini birtakm seslerle birbirleri


ne anlatmak durumuna gelince nsanlar, bu dnce
leri kendilerinden sonralar da yaatmaya ve mevcut
olmyan kimselere tantmaya elverili olarak birtakm
yeni iaretler tasarlamak zaruretini duymulard^).
Bunun zerine muhayyile onlara ancak zaten hare
ketlerle ve kelimelerle ifade etmi bulunduktan ve12

(1) Bay Warburthonun ngilizceden evrilmi olan Hiyeroglifler


zerinde Deneme adl eseri elime getii vakit bu blm
hemen hemen tamamlanmt: bay Warburthon'un bu eseri,
hem felsefe zihniyetinin; hem de derin ve geni bilginin hkim
bulunduktan bir eserdir. Benim de bu eserin yazan gibi
dnm olduumu ve dilin daha ilk andan itibaren pek
cinasl ve mecazl olmu bulunduunu zevkle grdmd.
Benim kendi teemmllerim de beni, yaznn nceleri sadece
basit bir resimden ibaret olmu bulunduunun farkna varma
ma srldediydi; fakat ben henz, harflerin icat ediliine ne
gibi gelimeler dolaysiyle varlm olduunu kefedememi
tim; onun iin de bu ite baarya ulamam bana zor geliyordu.
Meseleyi bay Waburthon pek iyi zmtr: onun bu
eserinden sylemi olduklarmn hepsini veyahut aa yukar
hepsini aldm. (Condlllac)

(2) Ben bunun sebeplerini bu blmn 7 n a bahsinde anlatm


tm. (Condillac)
324 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

daha ilk anlardan itibaren mecazl ve cinasl dili


vcuda getirmi olan ayn tebih ve istiareleri sunmu
tu. Demek oluyor ki en tabi are ve vasta eyann
hayallerini tersim etmekten ibaret kalmt. Bir adam
veya bir at fikrini ifade etmek iin birinin veya
tekinin ekli gsterildi, ilk yaz denemesi de bylece
ancak basit bir resim olmaktan ileri gidememiti
128. Resim kaynan, belki de, kendi fikirle
rimizi byle izitirivermek zaruretine borludur;
sonra bu zaruret de, en kolay teressm edebilecek bir
dil olarak hareket dilini muhafaza edip tutundurmaya
phesiz ki yardm etmitir.
129. Bu metottan doan mahzurlara ramen
Amerikann en kibar ahalisi bugn daha iyisini icat
etmesini bilmemiti('). Daha hnerli olan Msrllar,
adna Hiyeroglif(2) denilmi olan daha ksa bir yoldan
yrmesini ilk defa becermi olan kimselerdir. Tasar
lam olduklar metotlarn az veya ok hnerli ve ince
oluu sayesinde onlarn harfleri ancak yazy btn
gelime dnemlerinde kovuturduktan sonra icat
etmi bulunduklar sanlmaktadr.12

(1) Kanada vahilerinin baka metodu yoktur.


(2) Hiyeroglifler, has ve mecazi diye iki blme ayrlrlar. Haslar
da kriyolojik ve tropik diye ikiye aydrlar. Kriyolojikler,
bir blm btnn yerine getirirlerdi; tropikler ise bir eyi,
bu eyle herhangi bir benzerlii veyahut belli bir mnasebeti
bulunan bir baka eyle gsterirlerdi. Bunlar da, tekiler de
yayp bildirmeye yararlard. Semboll hiyeroglifler bir eyi
gizli tutmaya yarard; bunlar da ikiye ayrdedilirdi, bu ise
Z E R N D E D E N E M E 325

Ciltlerin pek byk oluundan ileri gelen zorluk,


birok eyleriniareti olmak zere yalnz birtek iaret
kullanlmasna sebebolmutu. Bu vastayla, eskiden
sadece alelde bir resimden ibaret bulunmu olan
yaz resim ve harf haline geliverdi; bu ise asl
hiyeroglifi tekil eder. nsanlarn fikirlerini muhafaza
etmek iin bavurulmu olan bu kabasaba metodun
edindii yetkinlik derecesi ite bu idi. Bu metot,
meselenin mahiyeti gzden geirildike, derece dere
ce ve ayn zamanda kefedilmi olduktan duygusu
nu veren tarzda kullanmt. Birincisi, her eyin
yerini tutacak gibi bir konunun balca hal ve artn
kullanmaktan ibaretti. Mesel, biri bir kalkan, teki
bir yay tutan iki el bir sava gsterirdi. Daha incelik
ve hnerle tasarlanm olan kincisi, eyin gerek
veyahut mecazi vastann bu eyin yerine koymaktan,
ibaretti. Bir gz, yce birtarzda bir yere yerletirilin
ce, Tannnn sonsuz bilgisini; bir kl ise bir zalimi
gsterirdi. En sonra daha da ileri gidildi, bir eyi
gstermek iin, baz benzerlik veya baz andn
grlen bir baka ey kullanld; bu ise bu yaznn
nc kullanma tarz olduydu. Mesel kinat, bir
ylanla gsterilirdi, bu ylandaki lekelerin alaca bula-
cal da yldzlar gsterirdi.

tropikler ve muammalardan ibaretti. Tropik sombollcri tekil


etmek iin eyann en az bilinen zellikleri kullanlrd ve
muammallar ise baka baka eylerin ve tirl hayvanlarn
esrarengiz bir ekilde bir araya getirililerinden ibaretti. Essai
Sur Its Hyirogfyphes adl esere baknz:{ , 20 ve sonrakiler.
(Condillac)
326 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

130. Hiyeroglifleri tasarlyanlann ilk konusu,


olaylarn htrasn muhafaza eylemek ve kanunlar,
tzkleri ve mme konulariyle ilgili her eyi tantmak
olmutu. Demek oluyor ki, ilk anlarda, yalnz, ve
yalnz, benzerlii herkesin daha ok gznden kam-
yan birtakm ekiller kullanmaya dikkat edilmiti:
fakat bu metot, filozoflarn teori konulariyle ura
malar lsnde arya vardrld. Ya zellik olsun
diye, yahut da bilgilerini alelde kimselerden gizle
mek iin bazdan, eyada birtakm daha aprak ve
derin zellikler bulmu olduklanna inanr inanmaz,
ifade etmek istedikleri eyaya olan bantlan hi de
bilinmeyen birtakm ekilleri harf diye semekten
holanmlard. Bir mddet, tabiatm birtakm rnek
ler sunduu ekillerden ileri gitmediler: fakat sonra-
lan bu ekiller muhayyilelerinin kendilerine salad
pek ok saydaki fikirler iin kendilerine ne yeterli,
ne de yeteri kadar elverili gelmemiti. Onun iin
hiyerogliflerin, trl trl eyann esrarengiz ynt
sndan veyahut baka baka hayvanlarn blmlerin
den tekil ettilerdi; bu ise hiyeroglifleri tamamiyle
birer muamma haline getirivermiti.
131. En sonra, dnceleri benzeri birtakm
ekillerle ifade etmek teaml ve bunlar arasra
birer sr ve birer muamma haline getirmek maksad,
tzlerin kendilerine ait tarzlar belli birtakm istiare
ve tebihlerle gstermek yolunu tutturmutur. Sami
milik bir tavanla, pislik bir yaban tekesiyle, haysz
lk bir sinekle, ilim bir karncayla, ilh.., gsterildi.
Z E R N D E D E N E M E 327

Bir tek szle, hibir ekillen bulunmyan eylerin


hepsi iin birtakm mecazi almetler tasarlanverdi.
Bu gibi hallerde, herhangi bir bantyla yetinildi:
duyulardan uzaklaan fikirlere birer ad taklnca
zaten bavurulmu olan tarz da ite buydu.
132. Bir eyi gstermeye yarayan hayvan ve
yahut nesne bu ana kadar olduu gibi tersim edilirdi.
Fakat felsefenin, mecazi yazya yol am bulunan
incelenii Msr bilginlerini trl trl konular zerin
de pek ok yaz yazmaya gtrm olduu vakit, bu
tpatpna tersim kitaplarn cilt saysn pek ok
artrd iin can skc geliverdiydi. Bunun zerine,
derece derece bizim, hiyerogliflerin mtat ve kolay
yazl adn verebileceimiz bir baka yaz ekli
kullanld. Bu yaz ekli in yazlarna benziyordu ve,
ilknceleri yalnz eklin evresinden ibaret olduu
halde sonralar, bir nevi almet oluverip kt. Bu
metot ve kolay yaznn husule getirmi olduu tabi
etki, sembole yaplan dikkati pek ok azaltmak ve bu
dikkati ifade edilmi olan ey zerinde toplamak
olmutu. Bu vasta sayesinde semboll yaznn ince
lenmesi pek ksalm oluverdiydi, bunun zerine
burada yaplacak i hemen hemen yalnz semboll
almetin gcn hatrlamaktan ibaretti; halbuki eski
den, sembol olarak kullanlm olan eyin veya
hayvann zellikleri hakknda bir bgi sahibi ve
yetimi olmak gerekirdi. Bir tek szle bu, bu nevi
yazy imdi inlilerin yazsnn bulunduu duruma
evirmiti.
328 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

133. Bu yazlar birok deiikliklere uram


bulunduklar iin, ancak alelde bir resimden ibaret
bulunmu olan bir baka yazdan nasl olup da
ktklarnn farkna varmak kolay deildi. te bun
dan dolaydr ki baz bilginler, inlilerdeki yaznn,
Msrllardaki gibi balam olmadna inanmak ya
nlmasna dtler.
134. Yaznn resim durumundan harf duru
muna varncaya kadar yalnz bir tedri ve gelimeyle
yryp gelmi olan genel tarihesi ite budur: zira
harfler; bir yandan Msrllarn hiyerogliflerinin ma
hiyetini tayan; teki yandan da, tpk hiyerogliflerin
Meksika resimlerindeki ve in yazlarndaki mahiyeti
tamas gibi harflerin mahiyetini tayan in iaretle
rinden sonra atlacak son admlardr. Bu yazlar
bizim yazmza o kadar yakndr ki, bunlarn oklu
undan ileri gelen zorluu sadece bir alfabe azaltr ve
bu alfabe gerekten de bunlarn ksaca bir zetidir.
135. Harflerin btn fayda ve stnlklerine
ramen Msrllar, harfler bulunmu olduktan sonra
da, hiyeroglifleri daha uzun zaman kullanadrmlar-
d; nk bu halkn btn ilmi bu trl bir yazya
emanet ve teslim edilmi bir durumdayd. Kitaplara
kar duyulan kutlama duygusu, geleneini bilginle
rin devam ettirmi olduklar yazlara da getiydi.
Fakat ilimlerin cahili olan kimseler bu yazy kullan
maya devam etmesini istemedilerdi. Bilginlerin otori
tesinin bunlarn zerinde yapabilmi olduu her ey
kendilerini, bu yazlara sayg ile ve kullanlmaya
Z E R N D E D E N E M E 329

devam edildikleri genel ant ve yaplan gzelletirme


ye yarayan birtakm eyler olarak gz nnde tuttur
mak olmutu. Hatt belki de, Msr rahipleri, din
srlann muhafaza eden bir yaznm anahtann gitgide
yalnz kendileri ellerinde bulundurduklann hazla
mahede ediyorlard. Hiyerogliflerde en byk es-
rann bulunduunu sanm olanlann yanlmasna yol
am olan ey de ite budur.
136. Kayna zaruretten gelen eyin sonunda
nasl gizli olarak kullanlm olmasnn ve tezyinat
iin retilmi bulunmasnn sebebi bu teferruat
sayesinde grlmektedir. Fakat eyann srekli evri
minin bir etkisi dolaysiyle, ilknce vuzuh olsun diye
icadedilmi, sonra da birtakm esrar haline getirilmi
olan ibu ayn ekiller uzun zaman sonra ilk kullan
llarna yeni batan kavumulard. Yunanistan ile
Romann parlak alarnda bu ekiller antlar ile
yaplar zerinde ve madalyalar zerinde, dnceyi
anlatmaya en elverili vasta olarak kullanlmlard;
yle ki Msrda derin bir bilgelii gizliyen ayn bir
sembol Yunanistanda ve Romada alelde halk da
anlard.
137. Dil, kendi gelimelerinde, yaznn ahnya-
zsn takibetmitir. Daha ilk anlardan itibaren me
cazlar ve istiareler, grm olduumuz zere, vuzuh
bakmndan zaruriydiler: bunlarn birtakm esrara
nasl dnverdiklerini ve sonunda da, herkesin anla
d eyler haline gelinceye kadar, nasl tezyinatta
kullanldklarn imdi aratracaz.
ON DRDNC BAHS

M ecazlar le stiarelerin Kullanlmas H akkndaki


Baz Teferruatla Birlikte Meselin, Kinayenin Ve
M uammann Kaynana Dair(')

138. imdiye kadar anlatlm olanlarn hep


sinden aka anlalyor ki dillerin kaynanda,
hareket dilini, hecelenen sesler diline katmak ve
yalnz belli istiarelerle konumak insanlar iin bir
zaruretti. Esasen bugn en ok bilinen bilgiler o
zamanlar, onlara gre o kadar inceydiler ki ancak
duyulara yaklatktan lde bilinen bilgileri bilebi
lirlerdi. En sonra da balant eklerini kullanmak
henz bilinmiyordu, birtakm muhakemeler yrt
mek henz mmkn deildi. Mesel kanunlara itaat
etmenin ve daha ok tecrbeli kimselerin tlerine
kulak asmann ne kadar faydal olduunu ispat etmek
istiyenlerin, birtakm mufassal olgulan tasarlamaktan
baka yapacak daha basit bir ileri yoktu: grlerine
gre elverili veya elverisiz bir duruma getirdikleri
olayn, aydnlatmak ve gven vermek gibi iki faydas
vard. Mesel veyahut kssann kayna ite budur.
Grlyor ki bunun ilk konusu retimdi; sonu
olarak da, bunlann konulan en senli benli ve mtat

(1) Bu bahsin en byk blm de Essa sur les Hyeroglyphes'den


aln m t r (Condillac)
Z E R N D E D EN E M E 331

olan ve benzerlikleri daha ok gze arpan eylerden


alnmt; bu konular ilknce insanlar arasndan,
sonra hayvanlar arasndan, hemen sonra da bitkiler
arasndan seilip alnmt: nihayet de, daima taraf-
tarlan bulunmu olan incelik zihniyeti insanlan, en
uzakta kalm kaynaklardan da faydalanmaya srk
lemiti. nce ve zarif kinayeler elde etmek iin
variklann en acayip ve mnferit zellikleri gzden
geirip incelendiydi, yle ki mesel, derece derece,
kinayeye dnverdiydi, en sonra da artk bir muam
ma olacak kadar esrarengiz bir hale getirildiydi.
Muammalar o kadar moda olmulard ki bilgeler
veyahut da, kendilerini bilge sandranlar bilgilerinin
bir blmn halktan gizlediklerini sandlard. Bun
dan dolay vuzuh iin dnlm olan dil sonunda
esrarengizleiverdiydi. lk alarn zevkini, harfler
hakknda hibir bilgileri bulunmayan insanlar kadar
hibir ey belirtmez: mecaz ve istiareli olan her ey
mphemlii ne olursa olsun onlarn houna gider; bu
hal ve artlarda yaplacak bir tercihin bulunacandan
phelenmezler.
139. slbu gitgide daha mecazl bir hale
getirmeye bir baka sebebin de yardm dokunmu
tur, bu ise hiyerogliflerin kullanlmasdr. Dncele
rimize bu iki anlatma tarz birbirine zaruri olarak
etkide bulunmu olacaklard(')- Bir eyden bahsedi-

(1) Bay Warburthonda bir yandan kinaye, mesel, muamma,


tebihler ve istiarelere; te yandan da trl yaz nevileri
arasndaki hnerli dengeye baknz. (CondiUac)
332 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

lirken bunun sembol olan hiyeroglif eklinin adn


kullanmak; hiyerogliflerin ilk gnlerde, teamln
dilde tutundurmu olduu ekilleri tersim etmek nasl
tabi idiyse yle tabi idi. Onun iin biz bir yandan
hiyeroglif yazsnda gne, ay ve yldzlarn devletle
ri, imparatorluklar ve krallar gsterdiklerini; bu
kl cisimlerin tutulmas ve snmesinin geici fel
ketlere iaret ettiklerini; ate ile su, sava veya
ktln husule getirdikleri bir fet anlamna geldikle
rini ve bitkiler ile hayvanlar da insanlarn zelliini
ayr ayn bildirdiklerini, v.s gryoruz. te yandan
da, peygamberlerin krallara ve imparatorlara kl
cisimlerin adlarm verdiklerini; bunlarn felket ve
dmelerinin bu ayn kl cisimlerin tutulmas ve
snmesiyle gsterildiini; fezadan den yldzlarn
byklerin helkini gstermek iin kullanldm;
gk grlemesi ile lgn rzgrlarn, dman istillar
na alvet olduunu; aslanlarn, aylarn, leoparlarn,
tekelerin ve ok ulu aalarn ordu komutanlarm,
ftihleri ve imparatorluk kurucularn gsterdiklerini,
bir tek szle peygamber slbunun konuan bir
hiyeroglife benzer gibi olduunu anlyoruz.
140. Yaz daha sade ve basit bir hale geldike
slp da ayn ekli ald. Hiyerogliflerin anlam
unutulunca birok tebihleri ve birok istiareleri
kullanmak da yava yava unutuldu: fakat bu deiik
lii belli bir duruma getirmek iin birok yzyllarn
gelip gemesi gerekmiti. Eski Asyahlann slbu
hrika denecek kadar tebihti ve istiareliydi: hatt
Z E R N D E D E N E M E 333

Grek ve Ltin dillerinde bile hiyerogliflerin dil


zerindeki etkisini gsterir izlere rastlanmaktadr();
hiyerogliflerin zelliini tayan bir yazy hl kul
lanmakta olan inliler ise cmle ve ibarelerini kinaye
ler, istiareler, kyaslar ve tebihlerle tkabasa doldur
maktadrlar.
141. En sonra tebihler, btn bu deiiklik
lerden sonra hibir vakit vuzuha zarar vermeksizin,
konunun gerekli kld kadar sevimli, soylu ve yce
olan birtakm tebihler ekip karmak iin sanatlar
ve ilimler bakmndan insanlar olduka doru ve
olduka geni birtakm bilgiler edinmi olunca ibare
ve cmleyi sslemek iin kullanlmlard. Sonunda
ise diller ancak karlam olduklar derin ve kkten
deiiklikler dolayisiyle ellerindekini yitirebilmiler-
di. Hatt dillerin gerileme ve kme dnemleri, daha
byk gzellikler edinmek ister grdkleri bu alar
da bulunacaktr. Esas artk teferruat kertesine der
gibi olacak kadar tebihlerle istiarelerin ylt ve
slbu birtakm sslerle tkabasa doldurduklar gr
lecektir. Bu anlar gelip atnca bir dilin kmesi
geciktirilebilir ama buna engel olunamaz. Maddi
eylerde olduu gibi mnevi eyler de de bu eylerin
yklp yok olmas gereken bir son gelime kertesi
vardr.

(1) Mesel Annus, Anmulus'den gelir; nk yl kendine dner.


(Condillac)
334 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

nce bir zaruret dolaysiyle icadedilmi, sonra*


lan da esrarengizlie yarasnlar diye seilmi bulunan
tebihler ve istiareler; seilerek kullanlabildikleri
vakit cmle ve ibarenin ite byle ss oluvermilerdi
ve dillerin gerileme ve kmesinde de, ktye ve
anya kullanlm olmalar dolaysiyle ilk darbeyi
indirivermilerdi.
ON BENC BAHS

Dillerin Dehasna Dair

142. Halk ynlarnn zelliini tekil etmeye


iki eyin yardm dokunur; bunlardan biri iklim, teki
de hkmettir. klim daha ok canllk veyahut daha
ok arlk verir; bundan dolay da, filn hkmet
eklinden ok falan hkmet ekline hazrlar: fakat
bu temayller binlerce hal ve artlar dolaysiyle
bozulup deiirler. Bir lkenin verimsizlii veyahut
bolluu, durumu; bu lkede oturan ahalinin bunlarla
ilgili menfaatleri ve komularn menfaatleri; hk
met saiam temellere dayanmad mddete bu
ahalinin huzurunu karan tedirgin zeklar; muhayyi
leleri hemehrilerinin muhayyilelerini bastran ender
adamlar: btn bunlar ve daha birok baka sebepler
bir milletin kendi ikliminden edinmi olduu ilk
zevkleri bozup deitirmeye ve hatt bazan da
tamamiyle bambaka bir kla sokmaya etkide bulu
nurlar. Bir ahalinin zellii, demek oluyor ki, aa
yukar kendi hkmetiyle ayn deiikliklere mruz
dur; onun iin, hkmet ekli sabit bir hale gelmeyin
ce ahalinin zellii de asla sabit bir hale gelmez.
143. Hkmet, halk ynlarnn zelliine
nasl etkide bulunuyorsa halk ynlarnn zellii de
dillerin zelliine ayn ekilde etkide bulunur. Daima
336 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

ihtiyalarn elinde kvranan ve herhangi bir tutku


dolayisiyle yerinde duramaz olan insanlarn, anladk
tan eyle ilgilerini bildirmeksizin eyadan bahsetme
yecekleri tabi bir eydir. Kelimelere, mruz bulun
dukian tarz gsteren birtakm ek fikirleri ve bunlann
verdikleri hkmleri belli etmiyerek balamalan
gerekir. Bu yaplmas kolay olan bir mahededir;
zira hatt gizlenmek iin en ok ihtiyatl ve tedbirli
davranlan anlarda bile kendi gerek zelliini cmle
ve ibaresi enikonu aa vurmyacak hemen hemen
hi kimse yoktur. Dilini szn renmek iin bir
adam bir mddet gzden geirmek yeter; dilini
szn, diyorum; zira herkesin kendi tutkulanna
gre bir dili sz vardr: ben yalnz souk ve ar
kimseleri mstesna tutuyorum; bunlar bakalarnn
diline szne daha kolay uyuverirler; dolayisiyle de,
bu sebeple daha az anlalrlar
Halk ynlarnn zellii, fertlerin zelliinden
daha da ak gze arpar. Kendi tutkularn gizliye-
cek kadar bir kalabalk sz birlii ve ibirlii yapa
maz. Zaten biz, kendi hemehrilerimizin hepsinde
mterek olduktan vakit zevklerimizi bir sr haline
getirmeye abalamayz. Aksine olarak bunlarla v
nrz ve domu olduumuz ve kendisi iin daima
tetikte bulunduumuz bir lkeyi bunlann tantmasn
tercih ederiz. Demek oluyor ki her ey, her dilin bu
dili konuan halk ynlannn zelliini ifade eyledii
ni teyidetmektedir.
Z E R N D E D E N E M E 337

144. Mesel, Ltincede, tarm tbirleri bizim


dilimizde hi de sebep olmadktan birtakm soyluluk
fikirlerini aa vururlar: bunun sebebi pek ak ve
bellidir. Romallar kendi imparatorluklannn temel
lerini atm olduktan vakit henz yalnz en zaruri
olan sanatlan biliyorlard. Bu sanatlara, cumhuriye
tin her yesine bu sanatlarla uramann ayn derece
de esas olmas lsnde itibar gsterdilerdi; bylece
de, tanm ile tanm reten kimseye ayn gzle
bakmaya ok erkenden yatknlap allmt. Bun
dan dolay da bu sanatn tbirleri bu sanatlan
soylulatrm olan ek fikirleri kendilerine mal ettiler-
di Roma imparatorluu kendini en byk lkse
kapt vakit de bu tbirleri muhafaza ettilerdi, nk
bir dilin zellii, bilhassa nl yazarlarca tesbit
edilmi bulunuyorsa, bir halk ynnn gelenek ve
grenekleri kadar pek kolay deimez. Bizdeki zihni
yet halleri mutlakyet idarenin kuruluundan itibaren
tamamiyle bambakaydlar. Sayesinde kudretli bir
imparatorluk kurmu bulunan Franklann sava sa
natna kar olan itibarlar, kendilerine yalnz kendi
liklerinden renmek zorunda bulunmadklar ve
yaplmasn klelere braktktan sanatlan hor gste
rebiliyordu. Bu andan itibaren tanm tbirlerine
balanan ek fikirler, bu tbirlerin Ltin dilinde sahip
bulunduktan ek fikirlerinden pek farkl olacaklard.
145. Eer dillerin dehas, halk ynlannn
dehasna gre teekkl etmeye balarsa bu defa
ancak, byk yazarlann yardmiyle gelimesini sona
338 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

erdirir. Bunun gelimelerini bulup ortaya karmak


iin, ok kere tartlm olan ve, bana yle geliyor ki,
hi bir vakit iyice aydnla kavuturulmu bulunm-
yan iki meseleyi zmek gerekir: bunlar da, sanatlar
la ilimlerin btn lkelerde ve btn alarda ne diye
ayn derecede bulunmadklarn bilmek ve her nevi
den byk adamlarn ne diye hemen hemen ada
olduklarn anlamaktr.
klimler arasndaki fark bu iki soruya bir cevap
salamtr. Sanatlar ile ilimlerin nfuz etmi olma
dklar bir takm milletler varsa, bunun gerek
sebebin iklim olduu ileri srlmektedir ve bunlarn
artk baaryla renilmi olmaktan ktktan birta
km milletler de varsa, bunun sebebi de gya bu
milletlerdeki iklimin deimi olmasym. Fakat bu
deiikliin, sanatlar ile ilimlerdeki sert ve birdenbire
olan deimeler kadar birdenbire ve geni apta
farzedilmi olmasnn asl esas yoktur. klim yalnz
rgenlere etkide bulunur; iklimin en elverilisi ancak,
daha tekiltl birtakm makinalar husule getirebilir
ve belki de, her zaman aa yukan eit sayda bu
makmalan husule getirir. Eer her yerde mesele ayn
idiyse, halk ynlan arasnda ayn eitlilii grme
nin imkn olmazd: bazlan, imdiki gibi, aydn
olurdu; bazlan da bilgisizlik iinde kalp giderdi.
Demek oluyor ki, insanlan ehil olduktan eylerle
uratrarak kendilerindeki meziyet ve kabiliyetleri
gelitirerek bir takm hal ve artlann var bulunmas
gerekir. Yoksa baka trl, bunun mekanizmasn
Z E R N D E D E N E M E 339

tutundurmasn bilmemek yznden helk olmaya


braklacak ve faaliyet imknlarn durduracak birta
km stn otomatlar gibi olacaklard. Demek oluyor
ki iklim sanatlar ile ilimlerdeki gelimenin nedeni
deildir; iklim burada ancak bir temel art olarak
zaruridir.
146. Dehalarn gelimesine elveren hal ve
artlar, dilinin birtakm sabit ilkelere ve kararl bir
zellie sahibolmaya balad zaman bir millette
gze arpar. Demek oluyor ki, bu zaman byk
adamlar devridir. Bu mahede, sanatlar tarihiyle
teeyyd etmektedir: fakat ben bu konuda, meselenin
ta mahiyetinden alnm bir misal vereceim.
Bir dile giren ilk ifade tarzlar, ne ak olanlar,
ne en ince olanlar, ne de en zarif olanlardr:
insanlara bu seimde yol gsterebilecek olan ey
sadece uzun bir deneyitir. Baka birok dillerin
dkntsnden teekkl eden, diller de kendi geli
meleri iin byk engellerle karlarlar. Her bir
dilden bir eyler alm olduu iin bu diller sadece,
birbiri iin hi de yaplm olmyan ifade tarzlarnn
acayip bir yndr. Bunlarda, yazarlara k tutan ve
bir dilin zelliini salyan u benzedik hi de yoktur.
Bizim dilimiz kuruluunda ite byleydi. Bundan
dolay da biz halk dilini uzun mddet yazmadan vakit
geirmitik ve bu dille yazmay ilk defa denemi
olanlar ise kendi slplarna deimez ve yce bir
zellik verememilerdi.
340 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

147. Muhayyile ile hafzann faaliyet ve m-


mareselerinin tamamiyle fikirler arasndaki balant
ya dayand ve bu balantnn da iaretler
arasndaki(') bant ve benzerlikten teekkl etmi
bulunduu hatrlanrsa, bir dilde ne kadar az benzer
ifade tarzlar varsa bu dilin muhayyile ve hfzaya
yardm da o kadar az olacann farkna varlacaktr.
Demek oluyor ki byle bir dil istidattan gelitirmeye
pek o kadar elverili deildir. Geometricilerin ra-
kamlan gibi dillerde de mesele byledir: diller
birtakm yeni grler salarlar: dolaysiyle de daha
yetkin olmalan lsnde zihni geniletirler. Newton-
un baanlann kendisinden nce iaretler arasnda
yaplm olan seim ve tasarlanm olan hesap metot
tan hazrlamt. Eer o daha nce gelmi olsayd,
ann byk bir adam olmu olurdu; fakat bizim
amzn hayranln kazanmazd. teki nevilerde
de mesele byledir. En iyi kurulmu olan dehalann
baanlan tamamiyle yaadktan an dilde gsterdi
i gelimelere baldr; zira kelimeler geometricilerin
iaretlerinin karldr; dolaysiyle bunlan kullanma
tarz da hesap metotlannn karldr. Demek olu
yor ki kelimelerin eksik olduu veyahut da yeten
kadar kurululan bulunmayan bir dilde cebirin ica
dndan nce geometride karlalm bulunan ayn
engellerle karlalr. Franszca uzun mddet, zihnin
gelimelerine o kadar az elveriliydi k eer Corneille
mutlakiyet idarenin trl aiannda tasarlanabilsey-

(1) Birinci blm, fasl II, bahis 3 ve 4.


Z E R N D E D E N E M E 341

di, yaam olan Comeilleden gitgide daha ok


raklat lde dehasnn az olduu sanlacak ve
sonunda da, hibir istidat emaresi gsteremiyecek
olan bir Comeillee varlacakt.

148. Belki de bana, bu byk air misali


adamlarn bilgi dillerde, halk dilinin kendilerinden
esirgedii yardmlar salyacaklan itiraznda bulunu
lacaktr.
Ben bu itiraza u cevab veriyorum: bu adamlar
eyay dounca renmi ve bulunduklar dilde ifade
edilmi olduklar ayn tarzda kavramaya yatknlap
alm olduklar iin zihinleri tabiatiyle pek dard.
Az incelik ve doruluk onlarn dikkatini ekemezdi,
nk onlar buna almlard. Demek oluyor ki bu
adamlar, bilgi dillerin btn stnlklerini henz
kavrayamyorlard. Gerekten de, yzyllardan yz
yllara doru gerisin geriye hele bir gidiliversin,
grlecektir ki dilimiz ne kadar yabani idiyse biz de,
Ltin dilini tanmaktan o kadar uzaktk; dolaysiyle
Ltinceyi iyi yazmaya ancak, bunu Franszcada
becerebildiimiz vakit balamtk. Zaten, en kabasa-
ba diliere en yetkin stnlklerin birdenbire geiril
mi olduunu sanmak dillerin dehasn az bir ey
tanmak olurdu; bu, ancak zamann yapp baaraca
bir i olabilir. Ltincenin cahili olmyan Marotun(')

(1) Fransz fikir tarihinde drt Marot vardr. Birincisi XV


yzyln ortalarna doru domu ve 524te len air Desma-
retzdr k bunun ksaltlm ekli Marotdur. Bu airin tam ad
Jean Marotdur. kincsi bunun olu olup 1495te domu 1544
342 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

ne diye, rneklik grevini yapm bulunduu Rousse-


aunun ki kadar iyi ve gzel bir slbu yoktur. nk
suf Franszca henz yeteri kadar gelimemiti. Rous-
seau, belki de daha az istidatl olduu halde, Marot
slbuna daha gzel ve dzenli bir zellik vermiti,
nk o daha elverili hal ve artlar iinde ie
karmt: bir yzyl nce gelmi olsayd baar
gsteremezdi. Regneier ile Despr6aux arasnda yap
labilecek mukayese de, bu muhakemeyi teyideder.
149. Birok dillerin dkntlerinden teekkl
etmi olan bir dilde gelimelerin daha hzl olacaklar
na iaret etmek gerekir: nk byle bir dilin, daha
ilk anlardan itibaren, bir zellii vardr: bundan
dolay da Greklerin, erkenden, ok iyi ve stn
yararlan bulunmutu.
150. Sanatlara ve ilimlere elverili bir iklimde
oturmalanna ramen henz yabani kalm olan halk
ynlan arasnda iyice teekkl etmi bulunan bir
adamn domu olduunu farz edelim ;bu halk yn-
lanna gre bir deha haline gelmesi iin onun yeteri
kadar akl, zihin edinebileceini dnyorum; fakat
onun XIV. Louis ann baz byk adamlannn
dengi olamyaca aka grlmektedir. Bu bakim

le lmtr olan air Climent Marot'dur. ncs 1619 da


domu ve 1679 da lm olan mimar ve hakkk Jean
Marotdur. Drdncs ise 1837 de domu olan dram yazan
Adolphe - Gaston Marotdur. Tek bana veyahut zamannda
ki bir yazarla birlikte birok ve eitli eser yazmtr. Burada
sz konusu olan ite bu Marotdur. (eviren).
Z E R N D E D E N E M E 343

dan ortaya konulan mesele o kadar belli ve aktr ki


artk ondan phe edilemez.
Eer bu kabasaba halk ynlarnn dili zihin
gelimesine bir engelse onu bir derece, iki derece,
derece, drt derece daha yetkinletirelim; engel yine
de srp gidecektir, dolaysiyle de ancak, bu yetkin
lik derecelerinin artnl lsnde azalabilecektir.
Demek oluyor ki bu engel ancak, bu dil aa yukar,
bizim dilimizin iyi yazarlar yetitirmeye balad
srada elde etmi olduu yetkinlik kadar yetkinlik
edindii vakit ortadan kaldrlm olacaktr. Sonu
olarak, millederin ancak, diller geni apta gelime
ler salam olduktan sonra stn dehalara sahibola-
bilecekleri aklanm bulunmaktadr.
S. stidatlarn gelimesine yardm dokunan
sebeplerin kendi sras ite undan ibarettir: 1) klim
esasl bir arttr; 2) hkmetin sabit bir ekle girmi
bulunmas ve bylece bir milletin zelliini kemikle
tirmi olmas gerekir; 3) bir halk ynn baskn
zevkini ifade eden anlatma tarzlarn oaltarak dile
byle bir hkmet salamak ii ite bu zellie der;
4) bu i, birok dillerin dkntlerinden teekkl
etmi olan bir dilde yava yrr;fakat bu engeller bir
kere yenilip alnca benzerlik kurallar yerleip kalr,
dil ilerler ve istidatlar da geliirler. Demek oluyor ki
byk yazarlarn btn alarda ne diye aym derece
de domadklar ve baz milletlerde baka milletlere
gre ne diye daha ok yetitikleri anlalyor. Geriye,
btn sanat ve ilim nevilerindeki stn ve byk
344 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

adamlarn hemen hemen ne diye ada olduklarn


incelemek kalyor.
152. Bir deha bir dilin zelliini kefedince
bunu canl bir ekilde aklar ve btn yazlarnda
destekler. Bu yardm sayesinde msait, eskiden bu
zellie kendilerinden nfuz edememi olacak isti
datl kimselerin geri kalan bunun iyiden iyiye farkna
varrlar; dolaysiyle de, her biri kendine gre olmak
zere bunu rnek vererek ifade ederler. Dil bundan
dolay bu dilin zelliiyle olan bantlariyle, onu
gitgide gelitiren bir sr yeni yeni ifade tarzlar
bakmndan yava yava zenginleir; benzerlik byle-
ce sanki daha ok saydaki yazarlara k vermek
zere gitgide artan bir meale haline gelir.
Bunun zerine herkes gzlerini tabiatiyle temayz
eden kimselerin zerine evirir: bunlarn zevki mille
tin baskn zevki olup krverir: herkes, uramakta
bulunduu konularda, bu mmtaz kimselerden
renmi olduu ayrdetme kabiliyetini snar. Hangi
cinsten olurlarsa olsunlar byk istidatlar ancak, dil
geni apta gelimeler saladktan sonradr ki belirip
ortaya karlar. Bu husus o kadar dorudur ki, sava
sanatna ve hkmete elverili olan hal ve artlar her
ne kadar en sk sk vukua gelen artlar olsalar bile,
birinci derecedeki generaller ve bakanlar yine de,
byk yazarlarn andan olurlar. Eli kalem tutanla
rn ve edebiyat ehlinin devletteki etkileri ite bylesi-
nedir; bana yle geliyor ki o zamanlar bunun btn
genilii ve nemi henz hi de bilinmiyordu.
Z E R N D E D E N E M E 345

153. Eer byk istidatlar gelimelerini, dilin


kendilerinden nce yapm olduu belli gelimelere
borluysalar dil de, kendisini son dnemine yceltip
ulatran yeni gelimeleri istidatlara borludur.
Her ne kadar byk adamlar, herhangi bir
yandan kendi milletlerinin zelliini tarlarsa da
bunlarn daima, kendilerini kendi milletlerinden ayr-
dettiren bir taraflar vardr. Kendilerine has olan bir
tarzda grr ve duyarlar; sonra bunlar kendi grme
ve duyma tarzlarn ifade etmek iin de, benzerlik
kurallarna uyarak yeni birtakm anlatma tarzlar
tasarlamak veyahut da hi olmazsa bu kurallardan
elden geldii kadar uzaklaarak bu ii yapmak
zorundadrlar. Bu bakmdan kendi dillerinin dehas
na uyarlar; dolaysiyle, bu dehaya ayn zamanda
kendi dehalarn da katarlar. Comielle, ileri gelenle
rin menfaatlerini, hrs dknlerinin siyasetini ve ruh
faaaliyetlerini yalnz Racinee has bir soyluluk ve bir
kuvvetle; kk hrslarn zellii olan bir yumuaklk
ve zariflikle anlatp ortaya serer; ak, akn rknt
lerini ve taknlklarn ifade eyler. Rehavet, Ouina-
ultnun bazlar ve iradeyi tersim ve tarif eyledii
fray sevk idare eder ve artk hayatta bulunmyan
veyahut adalar arasnda temayz eden daha baka
birok yazarnda her birinin, bizim dilimizin yava
yava kendine mal eylemi bulunduu birer zellikle
ri vardr. lk ve belki de en byk nimetlerimizi
airlere borluyuz. Kendilerine sknt veren birtakm
kurallara balank olduklar iin onlarn muhayyilesi
346 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

daha byk abalarda bulunur ve zaruri olarak da


birtakm yeni yeni ifade tarzlar husule getirir. Bu
bakmdan dilin birdenbire oluveren gelimeleri, dai
ma baz byk airlerin ana rastlar. Filozoflar, dili
ancak uzun zaman getikten sonra yetkinletirirler.
Onlar bizim dilimize, temel zelliini salyan ve
fikirlerimizi tahlil eylemek iin bize en elverili
iaretleri veren; bizi her konuda bulunan en ince eyi
fark edebilir bir duruma getiren u tamlk ve akla
vermesini baarm ve sonuna getirmilerdir.
154. Filozoflar eyann atlarna doru gerisin
geriye giderler, sanatlar hakknda birtakm kurallar
verirler, bunlardaki en gizli eyleri aklarlar ve
verdikleri derslerle de iyi ve yerinde hkm verenle
rin saysn artrrlar. Fakat eer sanatlar, daha ok
muhayyile istiyen blmlerde gz nnde tutulursa
filozoflar, ilimlerin gelimesine olduu gibi sanatlarn
gelimesine de yardmlar dokunmutur diye kvana-
maz; aksine olarak buna zararlar dokunmua ve
dokunura benziyor. nk kurallar bilmek iin
yaplan dikkat ve bunlar bilmemek gibi grnmek
korkusu, muhayyilenin evkini krar; zira bu ameliye,
kendisine arpan konularn sert intibalar ve duyula-
riyle gdlmesini, her eyi mezceden ve hesaplyan
bir teemmlle sevk ve idare edilmeye tercih eyler.
Kurallarn bilmiinin yaz yazld srada, unut
mamak iin dehalarn pek ok altran ve bu
kurallar ancak kendi eserlerini dzeltmek iin hatr
layan kimselere pek faydal olabilir. Fakat az ok bir
Z E R N D E D E N E M E 347

zayflk hisseden zeklarn ok kere birtakm kuralla


rn yardmn salamaya abalamamalar pek zor bir
eydir. Bununla beraber, eer bu gibi yardmlardan
mstani olmak nedir bilinmezse muhayyileyi gerekli
klan eserlerde baar gsterilebilir mi? Hi olmazsa
bu gibi tedbirlerden saknmak gerekmez mi? Genel
olarak, filozoflarn sanatlar hakknda birtakm ds
turlar sayp dktkleri a, genel olarak iyi tertibedil-
mi ve iyi yazlm olan eserlerin adr; fakat deha
erbab bu ada daha ender gze arpar,
1SS. Mademki dillerin zellii yava yava ve
halk ynlarnn zelliine uygun olarak teekkl
ediyor, yleyse bu zellikte zaruri olarak herhangi
bir baskn vasf bulunacaktr. Demek oluyor ki ayn
stnlklerin ve faydalarn birok dillerde ayn dere
cede mterek olmas mmkn deildir. En yetkin
dil, bu zelliklerin hepsini, bunlarn hep birden
badap anlamasna imkn veren bir derecede
toplayp bir araya getiren dildir: zira bir dilin, baka
nevilere hi yaram olmyacak kadar yalnz bir tek
nevide ileri gidip stnlemesi muhakkak ki bir
eksiklik ve aksaklk olurdu. Belki de bizim dilimizin,
Quinault ile La Fontainein eserlerinde gsterdii
zellik bizim, Miltonun kuvvetine denk olacak
airlerimizin hibir vakit gelmiyeceini veYitirilm i
Cennet'te gze arpan zelliin de ngilizlerin Quina-
ult ve La Fontaine ayarnda bir airleri olmyacai
ispat eder.(')

(1) Ben bu tahmini Miltonun iiri hakknda^ anlatlanlara bakarak


yapveriyorum; nk ben ngilizce bilmiyorum. (Condillac.)
348 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

156. Tahlil ve muhayyile o kadar farkl iki


ameliyedir ki genel olarak birbirinin gelimesine
engel olurlar. Birbirine zarar vermeksizin ancak baz
huylarda karlkl olarak birbirine yardm edebilir
ler; bu huy ise, daha nce bahsetmek frsatn bulmu
olduum bir evredir('). Demek oluyor ki ayn
dillerin bu iki ameliyenin faaliyetini ayn derecede
desteklemesi ve kolaylatrmas pek zordur. Bizim
dilimiz, cmlelerindeki sadelik ve aklk sayesinde,
zihne erkenden, farknda olmakszn alt ve tahlil
de birok gelimeleri hazrlyan bir btnlk ve
doruluk verir; fakat bizim dilimiz muhayyileye daha
elverilidir. Eski dillerdeki evritimler, aksine olarak,
muhayyilenin faaliyetine daha ok yardmlar dokun
mas lsnde onu ruhun teki ameliyelerinden
daha tabi bir hale getirdikleri kadar tahlile bir engel
idiler. Sandma gre, ada filozoflarn eski filo
zoflara olan stnlklerinin sebeplerinden biri de ite
budur. Tebihleri ve ifade tarzlarn seerken bu
kadar akll uslu olan bizim dilimiz gibi bir dil,
muhakeme yrtme tarznda da pek daha hakl
olarak akll uslu olacakt
Fikirlerimizi iyice anlatmak ve yerli yerine koy
mak iin, iki dil tasarlamaldr: biri, bunu konuacak
insanlar aidi aras kesilmeksizin abuk sabuk konua
cak kadar muhayyileyi faaliyette bulunduracak bir
dil; teki de, aksine olarak, bu dili tabi bulacak

(1) Birinci blm.


Z E R N D E D E N E M E 349

insanlar bazlarna vanncaya kadar, birmeselenin


zmn arayan geometriciler gibi davranacak ka
dar tabi olacak bir dil olsun. Bu iki uc arasnda bi2
mmkn olacak btn dilleri tasarlyabiliriz, yakla
tktan uca gre trl trl zellikler edindiklerini
grebiliriz ve bir yandan yitirecekleri faydalan, te
yandan edinecekleri faydalarla ahenkletirdiklerini
anlyabiliriz. En yetkin dil ortada bulunacak ve bu
dili konuacak olan ahali de bir byk adamlar halk
yn olacakt.
Bana yle de denilebilirdi: eer dillerin zellii,
ada filozoflarn eski filozoflardan stnlklerinin
bir sebebi ise bu, eski airlerin ada airlerden
stn olulannn da bir sonucu olmaz myd? Ben
buna hayr diyorum: tahlil, yardmlann ancak dilden
salar; bylece tahlil ancak, dillerin bunu desteklek-
mesi ve kolaylatrmas lsnde yaplabilir: aksine
olarak, biz grmtk ki, muhayyilenin gelimesine
yardm dokunan sebepler ok daha geni aptadr;
hatt bu ameliyenin faaliyetini kolaylatrmaya elver-
miyecek hibir ey de yoktur. Eer baz nevilerde
Grekler ve Romallarda bizimkilerine stn airler
ktysa bizde de, baka nevilerde onlarnkine stn
airler kmtr. Eskian hangi airi Corneillein
veyahut Molierein yanbana konulabilir?
157. Daha ok saydaki nevilerde hangi dilin
stnlk gstereceine kanaat getirip bir hkm
vermek iin en basit are, bu dillerden her birinin
zellii stnde yazarlarn saymak olacaktr. Bizim
350 N SA N B L G L E R N N K A Y N A 1

dilimizin bu bakmdan biraz geri kalacandan phe


ediyorum.
158 Dildeki son gelimelerin nedenlerini gs
termi olduktan sonra, onun gerilemesinin nedenleri
ni aratrmak yerinde olur: bu nedenler ayndr ve bu
nedenler ancak hal ve artlarn mahiyeti dolaysiyle
bu kadar zt sonular husule getirirler. Mesele burada
da aa yukar bir hayat ilkesi olmu bulunan ayn
hareketin bir helk ilkesi haline gelmi bulunaca
maddedekinin ayndr
Bir dilin her nevide zellikleri zerlerinde birta
km yazarlan bulunduu vakit, bir adam ne kadar
dahi olursa yenilip alacak birtakm engellerle kar
latn da o kadar sanp durur. Bunlan denkletit
mek, onun an ve eref hrs iin yeterli ve elverili
olmazd; onlar gibi kendisi de kendi nevrinde birinci
gelmek ister. yleyse yeni bir yolu snar. Fakat, dilin
zelliine ve kendisine benziyen slplan kendisin
den nce gelmi olanlar kavram bulunduklar iin
kendisine artk ancak benzerlikten ayrlp uzakla
mak der. Bylece, zellii stnde olmak iin bir
dilin daha nceki bir an, gelimelerini hzlandrm
bulunaca ykln hazrlamak zorundadr.
159. Eer kendisine tenkidi yaplm olan
yazarlar byleyse bunlarn, byk baarlar gstere-
miyecek kadar an bir istidattan olmas gerekir.
Bunlann aksaklk ve eksildiklerini tp tpna alp
edinmek kolayl baya ve dk zeklan ok
gemeden, byle bir ne ulamann yalnz kendileri
Z E R N D E D E N E M E 351

ne kalm bir i olduuna kanaat getirtir, ite bunun


zerinedir ki ince ve kinayeli dncelerin, ssl
psl zorlama tezatlarn, parlak acayipliklerin, bo
ve abes ifade tarzlarn, sahte tbirlerin, bir zaruret
olmakszn yaplm kelimelerin ve szn ksas, kt
bir metafizikle marm bo ve gzelim zeklarn,
asl fasl yok, lf ebelii saltanatnn belirdii gze
arpar. Halk alk tutar: yalnz bir an iin douveren
bo ve gln eserlerin furyas balar; zevksizlik
sanatlara ve ilimlere bular ve istidatlar da gitgide
enderleir.
160. Dillerin zellii ile ilgili olarak ileri
srm oldukianmdan bana hayr denilmiyeceinden
phe etmiyorum. Btn dillerin ayn nevilere ayn
derecede elverili olduklarn sanan ve Corneille gibi
iyi yaplm olan bir adamn, hangi ada yaam
olursa olsun ve hangi leheyle yazm bulunursa
bulunsun ayn istidat rnekleri ve emareleri olacam
ileri sren birtakm kimselere ok kere rastlamm-
dr.
aretler ilk kullanldklar vakit elindedir: bun
larda bir zellik bulunamyacana inandrm olan
ey belki de budur; fakat ben kendine has olan
dehaya gre kendi fikirlerini mezcetmek ve baka ek
fikirleri herhangi bir balca fikir topluluuna bala
mak baka baka ekilde bu ile ilgilendiine gre,
her millet iin acaba tabi deil midir, diye soruyo
rum. mdi bu kombinezonlar, uzun bir teamln
cevaz vermi olmas dolaysiyle, bir dilin dehasn
352 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

tekil eden eyin asl kendisidirler. Bu teaml az veya


ok geni ve yaygn olabilir: bu i, tutunmu olan
ifade tarzlarnn saysna ve enisine ve gerektiinde,
bu gibi ifade tarzlarn icadetmek arelerini salyan
benzetie kalm bir eydir. Bu zellii batanbaa
deitirmek bir adamn hi de elinde deildir. Bun
dan uzaklalr uzaklalmaz acayip bir dil konuulur
ve meram anlatlamaz olur. Btn bir halk ynn,
kendisini eskiden yaptnn aksine olarak, meseleleri
bambaka bir ekilde gz nnde tutmaya zorlyan
birtakm hal ve artlar iine koyarak bu kadar geni
ve nemli birtakm deiikliklere yol amak zamann
yapaca bir itir.
161. Btn yazarlar arasnda, dillerdeki deha
nn en iyi canl bir ekilde irdesini bulduu kimseler
airlerdir. airleri tercme etmenin zor olmas ite
bundan ileri gelir: bu zorluk ylesinedir ki bunlar
amak, istidat sayesinde, ok kere bunlara daima
ulamaktan ok daha kolay olurdu. airleri tp tpna
iyi tercme etmenin imknsz olduu bile sylenebi
lir; zira iki dilin ayn zellii olamyacan ispat eden
sebepler ayn dncelerin ayn gzelliklerle her iki
dilde de ender olarak belirtilebileceklerini dahi ispat
ederler.
Aruzdan ve evritimlerden bahsederken ben, bu
bahsin konusuna balanabilecek bir eyler sylemi-
tim:bunlan artk tekrar etmiyeceim.
162. Dildeki gelimeler hakkndaki bu teori
dolaysiyle herkes, dilleri iyi bilecek herhangi bir
Z E R N D E D E N E M E 353

kimse iin bunlarn her halk ynnn zellik ve


dehasnn bir resmi olacann farkna varabilir.
Herkes bu teoride, btl fikirlere ve tutkulara kapla
rak muhayyilenin, fikirleri nasl mezcetmi olduunu
grp anlyacaktr; herkes bu teoride, bu fikirler
arasnda balant ve ilginin daha az olmas lsnde
her millette baka bir zihniyet teekkl ettiini grp
anlyacaktr. Fakat eer gelenek ve grenekier dile
etkide bulunmularsa dil de kendi hesabna, nl
yazarlar bunun kurallarn tesbit etmi olunca gele
nek ve greneklere etkide bulunmutur; dolaysiyle
de, her milletin kendi zelliini uzun mddet tutun
durup barndrmtr.
163. Btn bu tarihe belki de bir roman
sanlacaktr, fakat ne de olsa bunun geree benzer
oluu hi olmazsa inkr edilemez. Takibeylemi
olduum metodun beni sk sk yanlmaya drm
bulunmasna inanmakta zahmet ekiyorum: zira be
nim konum, bir dilin daima, dorudan doruya
kendisinden nce gelmi olan dil rnek tutularak
tasarlanm olmas faraziyesinden baka hibir ey
hakknda hibir ey ileri srmemektir. Ben hareket
dilinde, dillerin tohumunu ve, bizim dncelerimizi
ifadeye yanyabilen btn sanatlar sezip grdm: bu
tohumu gelitirmeye elverili bulunan hal ve artlan
gzden geirdim ve; ben yalnz bu sanatlann dodu
unu grmedim, fakat ayn zamanda bunlann geli
melerini de takibettim ve, bunlarn birbirini tutma-
van zelliklerini akladr.. Bir tek szle, sandma

NSAN BLGLERNN KAYNAI F. 23.24


354 NSAN B L G L E R N N K A Y N A C I

gre, bize en acayip grnen eylerin zamanlarnda


en tabi olmu bulunduklarn ve ancak ne olacaktysa
onun olmu bulunduunu belli olacak ve gze arpa
cak bir ekilde ispat eyledim.
KNC BLM

Metoda Dair

Hakikatin aratrlmasndan bavuracamz


davran bize retmek, ruh ameliyeleriyle bunlarn
gelimelerindeki sebeplerden edinmi olduumuz bil
giye der. Kendimize iyi bir metot salamak eskiden
mmkn deildi: fakat bana yle geliyor ki imdi bu
metot kendiliinden belirmektedir ve, yapm oldu
umuz tartmalarn tabi bir sonucu bulunmaktadr.
Bu eserin urasna burasna serpilmi olan teemml
lerin bazlarn amak elverecektir.
BRNC BAHS

Yanlmalarmzn lk Nedenine Ve Hakikatin


Kaynana Dair

1. Duyulara, muhayyileye ve tutkulara atfedi


len pek ok saydaki yanlmalar birok filozoflar
beli bir ekilde belirtmilerdir: fakat ummu olduk
tan meyvann hepsi kendi eserlerinden devriilmi
olmakla vnemezler. Pek aksak ve eksik olan kendi
teorileri pratikte k vermeye az elverilidir. Muhay
yile ve tutkular kadar ok tarzda eilip bzlrler ve
huylara zamanlara ve artlara o kadar bal kalrlar ki
faaliyete geirdikleri btn kuvvet ve etkileri ortaya
karmak imknszdr ve herkesin, bu tarzlann yanl
tp yoldan kardklan kimselerin iinde bulunduktan
durumda bulunmakla kvanmas pek tabiidir.
Bir hastalktan ancak bir baka hastala tutul
mak zere kurtulan, zayf mizal bir adama benziyen
zihin, yanlmalanndan vazgeeceine ok kere bunla-
n sadece baka yanlmalarla deitirir. Yaps elim
siz bir adam kendi marazlarnn hepsinden kurtar
mak iin ona yepyeni bir miza yapmak gerekir:
zihnimizin btn zaflann dzeltmek, yola getirmek
iin ona yeni grvermek ve kendi marazlannn
teferruatnda durmakszn, bu marazlann bizzat kay
nana doru gerisin geriye gitmek ve bu kayna
kurutmak gerekir.
Z E R N D E D E N E M E 357

2. Biz bu yanlmay, haklarnda hibir fikrimiz


bulunmyan veyahut bir takm yalan yanl fikirleri
miz olan eya zerinde durup muhakeme yrtmek
alkanlmzda bulacaz. Yanlmalarmzn kayna
n inandrc bir ekilde aratrmak ve filozoflar ne
gibi tenkid zihniyetiyle okumaya giriileceini bilmek
maksadiyle bu alkanln sebebini burada aratr
mak yerinde olur.
3. Henz krpe ocuk iken ve teemmlde
bulunmaya gcmz yetmezken ihtiyalarmz bizi
uratran tek eydir. Bununla beraber nesneler
bizim duyularmz zerinde o kadar derin ihtbalar
brakrlar ki buralarda daha az mukavemetle karla
rlar. rgenler yava yava geliirler, akl daha da
yava yava kagelir ve biz de tesadfn ve kt bir
eitimin sunduktan tarzda birtakm fikirler ve zl
szlerle tkanp kalnz. Zihin kendi dncelerine bir
de eki dzen vermeye balad bir aa erdiimiz
vakit de biz ancak, uzun zamandan beri zaten senli
benli bir hale gelmi bulunduumuz bir eyler gr
rz. Onun iin biz bu eylerin var olduklarna ve filan
ekilde var bulunduklanna inanmak bakmndan saa
sola yalpa vurmayz; nk bu eylerin var bulunma
lar ve filn ekilde var olmalar bize tab gelir. Bu
eyler bizim beynimize o kadar iddetle ve canl
olarak kaznp kalmlardr ki bunlarn var olmu
bulunmyacaklann veyahut baka trl var bulun
mu olacakiann dnemeyiz. Kendilerine yatknla
p alm olduumuz eyleri bilmeye kar bu
358 N SA N B L G L E R N N K A Y N A G l

ilgisizlik ve yeni batan gze ilien her eye kar


btn bu tecesss kpranlan ite bundan ileri gelir.
4. Teemmle baladmz vakit kendimizde
rastladmz fikirlerin ve zdeyilerin bize nasl girip
yerleebilmi olduklarn kavramayz; bunlardan
mahrum olmu bulunduumuzu hatrlamayz. u
halde bunlar gvenle tasarruf ederiz. Ne kadar
aksak ve eksik olursa olsunlar biz bunlan, kendilikle
rinden apak olan birtakm kavramlar olarak sanr
ve kabul ederiz: bunlara akl, tabi k veyahut
bizim le birlikte domu k, ruha kazl, basl ilkeler
adn veririz. Biz kendimizi, eer bunlar bizi aldatr
larsa, Tanr yanlmamzn nedeni olacaktr diye
inandmz lde bu fikirlere daha ok memnun
lukla brakveririz; nk biz bu fikirlere, hakikate
ulamamz iin bize verilmi olan tek are gziyle
bakarz. Kendileriyle sadece senli benli bir duruma
gelmi bulunduumuz kavramlarn kesin bedahetti
birtakm ilkeler olarak bize grnmelerinin sebebi
ite budur.
5. Zihnimizi bu yanlmaya yatknlatrp alt
ran ey, kendimizi dile yatknlatrp bu konuda
yetitirme tarzmzdr. Kavray ana ancak, konu
masn rendikten uzun mddet sonra ulanz.
Bizim kendi ihtiyalarmz anlatmakta kullanlan
kelimeler bir yana braklrsa, baz sesleri, baz baka
seslerden daha ok iitmek frsat ve vesilesini bize
mtat olarak veren ve bunlara balanm bulunduu
muz fikirleri bir karara bahyan tesadftr. Grd-
Z E R N D E D E N E M E 359

umiz ocuklar zerinde durup azck dnmekle


gemi olduumuz durumu hatrlarz, mtat olarak
kelimeleri kullanma tarzmzdan daha az doru ola
cak hibir eyin bulunmadn fark ederiz Bu
alacak bir ey deildir. Her ne kadar kullanma
dolaysiyle iyice belli olmu bulunmakla beraber biz,
anlamlan kavnyacak kadar ne kfi derecede tecrbe
miz, ne de nfuz kabiliyetimiz bulumyan birtakm
tbir ve ifadeler dinler iitirdik: ayn fikri iki kere
hibir vakit gstermiyen veyahut da hatt hibir
anlamlan bulunmyan baka tbirler de iitip dinler
dik. Bunlan ayrdederek ve kavnyarak kullanamad
mza bir kanaat getirmek iin sadece, hl bunu
yapmakta ektiimiz skntya ve gle iaret et
mek gerekir.
6. Bununla beraber iaretleri eylere ilitirip
balamak deti, bizim iin o kadar tabi oluvermitir-
ki henz deerini lecek durumda olmadmz
vakit, adlan nesnelerin kendi gerekliklerine bala
maya yatknlap alm ve bunlann zn iyiden
iyiye akladkiann sanm olduk Birtakm doutan
fikirlerin var bulunduu dnld, nk gerekte
insanlann hepsinde ayn olan bu gibi fikirler vardr.
Baka halk ynlannn bambaka diller konutukia-
nn bilmi olmasaydk kendi dilimizin doutan
geldiine inanmakta gecikmezdik. yle anlalyor
ki, aratrmalanmzda btn abalannz ancak birta
km yeni ifade tarzlan ve tabirler bulmaya mtema
yildirler. Bunlan zar zor tasarlamken bile birtakm
360 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

yeni Digier edinmi olduumuzu sanmtk. Uzun


mddet bilip tanmaya uram olduumuz ve uzun
uzadya bahsetmi bulunduumuz vakit nefse d
knlk bizi, eyay bildiimize kolayca inandrr.
7. Biraz nce iaret eylemi olduum kaynak
taki yanlmalarmz hatrlamakla bunlar tek bir
nedene balanr; bu neden ise ylesinedir ki bugne
kadar hkmlerimizde onun bir pay olmu bulundu
unu kendimizden gizliyemeyiz. Hatt belki de, en
titiz filozoftan dahi, bu nedenin kendi sistemlerinin
ilk temellerini atm olduuna inanmaya ve kabul
etmeye zorlamak kabildir: bu filozoflan hner ve
maharetle sorguya ekmek bu i iin yeter ve artar
Gerekten de, tutkulanmz birtakm yanlmalara yol
aarlar ama bunun sebebi kendilerinin, mphem bir
ilkeyi, metafizik bir ifadeyi ve iki anlama gelen bir
tbiri, bizi pohpohlyan kanaatleri ekip karabilece
imiz birtakm uygulamalarda bulunmak zere an-
ya kullanmamzdr. Biz aldannz ama mphem ilke
ler, istiareler ve iki anlaml olular, demek oluyor ki,
bizim tutkularmzdan nceki birtakm nedenlerden
ibarettir. Sonu olarak, yanlmann her trl hner
ve oyununu bozup silmek iin bu beyhude ifade
tarzndan vazgemek yeter.
8. Eer yanlmann kayna fikirlerin bulun
maynda veyahut kt belirlenmi olan fikirlerde
ise; hakikatin kayna da iyi belirlenmi fikirlerde
olacaktr. Matematik bunun delilidir. Hangi konu
hakknda birtakm doru fikirlerimiz bulunursa bu
Z E R N D E D E N E M E 361

lunsun bunlar daima, bize hakikati sezdirip ayrdet-


tirmeye yeterlidirler: eer aksine olarak, bu konuda
hibir fikrimiz yoksa akldan geebilecek btn
tedbirleri bouna alm oluruz, daima her eyi birbiri
ne kartrrz. Bir tek szle, metafizikte iyi belirlen
mi fikirlerle gvenli bir admla yrnr ve bu fikirler
olmaynca da, hatt aritmetikte bile yol anlr.
9. Fakat aritmetikilerde nasl oluyor da bu
kadar doru fikirler bulunuyor? nk, bu fikirlerin
hangi tarzda belirip ortaya ktklarn bildikleri iin
matematikiler btn bantlarn gz nnde tuta
rak bunlar kyaslamak iin, bunlar terkibetmek
veyahut unsurlarna ayrmak bakmndan daima elve
rili bir durumda bulunurlar. Kombinezonlar hakkn-
daki kurallar ancak saylarn vcuda gelmesi zerinde
teemmlde bulunularak elde edilmitir. Bu vcuda
geli zerinde durup teemmlde bulunmam olan
kimseler bakalar kadar doru olarak hesap yapabi
lirler; nk kurallar emniyetlidir; fakat, bunlarn
dayandktan sebepleri bilmedikleri iin bu gibilerinin
yaptktan ey hakknda hibir fikirleri yoktur ve yeni
kurallar kefetmek de ellerinden gelmez.
10. mdi, aritmetikte olduu gibi btn ilimler
de hakikat, ancak terkipler ve unsurlanna ayrmalar
sayesinde bulunup ortaya karlr. Eer bu konuda
mtat olarak ayn dorulukta muhakeme yrtlm-
yorsa bunun sebebi, fikirleri daima doru olarak
terkibetmek veyahut unsurlanna ayrmak iin henz
gvendirici kurallar bulunmu olmamasdr; bu ise
362 N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I

fikirleri hatt belirmeyi bilmemi olmaktan ileri gelir.


Fakat belki de, bilgilerimizin kayna hakknda
yapm bulunduumuz teemmller bunu telfi ede
cek are ve vastalar bize salyacaktr.
KNC BAHS

Fikirleri Veyahut Bunlarn Adlarn Belirlemek


Tarzna Dair

11 Kelimeleri kullanldklar anlamda alma


nn gerekli olduuna dair ileri srlen kanaat all
m, genel olarak da, makbul bir kanaattir. Gerek
ten de ilknce sanlr ki, insann meramn anlatmas
iin, bakalar gibi konumaktan baka bir are
yoktur. Bununla beraber ben baka bir tarza bavu
racam sandm. Birtakm gerek bilgilere sahibol-
mak iin, tutunmu olan kanaatler lehinde bir fikir
ileri srmeye sapmakszn ilimlerden ie balamak
gerektiine iaret edilmi olduu iin; dili tam ve
doru bir kla sokmak iin teamle kulak asmaks-
zn onu slah etmek gerektiini sandm. Bu o demek
deildir ki ben, tbirlere mtat olarak ifade ettikle
rinden daima bambaka fikirler balamay bir kanun
haline getirmek istiyeyim: bu gln ve ocukasna
bir ey olurdu. Teaml, basit fikirlere ait adlan iin
ve alelde kimselerde mtat ve munis olan birok
kavramlara ait adlar hakknda yeknasak ve ayndr:
bu takdirde burada hibir eyi deitirmemek gere
kir: fakat, daha ziyade metafizie ve ahlka ait olan
aprak fikirler sz konusu olduu vakit, bundan
daha elindeli ve hatt ok kere maymun itahl hibir
364 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

ey yoktur. Dile aklk ve incelik salamak iin,


bilgilerimizin malzemesini yeni batan ele almann ve
bu malzemeden, zaten yaplm olan kombinezonlara
kulak asmaksnz yenilerini yapmann gerekli olaca
na beni inandrm bulunan ey de ite budur.
12. Dilin gelimelerini incelerken grmtk
ki teaml, kelimelerin anlamn ancak, konuulmakta
olan nn hal ve artlan vastasiyle deimez bir
duruma getirerek dondurup brakrC). Hakikat yle
grnyor ki hal ve artlara szn geiren tesadf
olsa gerektir: fakat biz kendimiz bunlar semesini
bilmi olsaydk, tesadfn bize bunlarn bazlannda
yaptrdklarn her frsat ve vesilede kendimiz de
yapabilirdik; yani, kelimelerin anlamn tam ve doru
olarak belirliyebilirdik. Dile daima aklk ve incelik
vermenin tek aresi, dilde bunlann her bulunuunda
kendisine salanm olan aredir. Demek oluyor ki
nce, duyum ve teemml yoliyle elde edilecek ilk
fikirleri ifade etmek iin birtakm iaretler vcuda
getirmek maksadiyle elle tutulur ve gzle grlr
birtakm hal ve artlara uymak gerekirdi; ve bu hal ve
artlar zerinde durup derince dnld vakit
birtakm yeni fikirler elde ediliyorsa; uranlm olan
hal ve artlara tekilerini uydurarak ve yaplm
olacak ayn teemmlleri kendilerine de yaptrarak
anlamlan belirlenecek birtakm yeni adlar yaplrd.
Bu takdirde tbirler daima fikirlerin yerini alrd.

(1) kinci blm, fasl I, bahis 9.


RERNDE DENEM E 365

Demek oluyor ki tbirler ak ve ince olurdu; nk


bunlar ancak herkesin belli olurcasna karlam ve
duymu bulunaca eyi anlatrd.
13. Gerekten de, kendine bir dil uydurmaya
balyacak ve bakalariyle ancak, kendi tbirlerinin
anlamn, uyabilmi olaca hal ve artlan tyin ve
tesbit ettikten sonra konumaya giriecek olan bir
adam, bizim iin pek mutt olan yanlmalann hibiri
ne dmezdi. Basit fikirlerin adlan ak olurdu,
nk bu adlar ancak, bu adamn belli hal ve
artlarda kavnyaca eyi ifade ederdi: aprak
fikirlerin adlar ise ince olurdu, nk bu adlar
ancak, baz hal ve artlarn belli bir tarzda bir araya
getirecei basit fikirleri kapsard. En sonra da, bu
adam kendi ilk kombinezonlanna herhangi bir eyi
katmak veyahut bunlardan karmak istiyecei vakit
kullanaca iaretler ilk iaretlerin akln muhafa
za ederdi; yeter ki katm ve karm olaca ey,
birtakm yeni hal ve artlarla birlikte olmu bulun
sun. Eer bu adam, bundan sonra, kendi dnm
olacaklann bakalanna da bildirmek istemi olsayd
onlan sadece, iaretleri inceledii ve kendilerini ayn
fikirleri, semi olaca ayn kelimelere balamaya
mecbur klaca vakit bile, ayn grlere getirmek
ten baka onun yapaca bir ey kalmazd.
14. Aslnda, ben birtakm kelimeler yapmak
tan bahsettiim vakit, bunun sebebi, yepyeni birta
km tbirler takibedilmesini isteyiim deildir. Tea
mln cevaz verdii kimseler bana, mtat olarak, her
366 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

trl konu zerinde konumaya yeterli gelmektedir.


Hatt bu, bilhassa ilimlerde, zaruri olmayan birtakm
kelimeler icadetmektense dilin aklna zarar ver
mek gibi bir ey olurdu. Onun iin ben bu trl
konumaktan birtakm kelimeler yapmaktan faydala
nyorum; nk sonunda, mtat olarak yapld gibi,
trif edilmek zere tbirleri ap anlatmaktan ie
balanlmasn istemezdim: fakat herhangi bir eyin
duyulaca ve grlecei birtakm hal ve artlara
uyduktan sonra, duyulacak ve grlecek eye tea
mlden alnacak bir ad verilmesi gerektii iin bu
konuma tarzn kullanyorum. Bu ifade tarz bana
daha tabi; sonra da, kelimelerin anlamnn belirtil
mesinde kullanlmasn istediim tarz ile filozoflarn
yaptklar trifler arasndaki fark gstermeye en
elverili ifade tarzdr diye grnd.
S. Sandma gre yalnz, bilginlerin dilinde
makbul olan tbirleri kullanmak isteiyle sknt
ekmek faydasz bir eydir: hatt belki de bu tbirleri
alelade dilden almak daha elverili ve faydal olurdu.
Her ne kadar biri tekinden daha ok doru ve tam
deilse de, ben yine de, berikinden daha az bir
aksaklk grmekteyim. nk yksek tabakaya men
sup kimseler, ilimlerin konulan zerinde baka trl
dnm olmadktan iin kendi bilgisizliklerini ve
kullanmakta olduktan kelimelerdeki tamlk ve do
ruluun yetersizliini kolayca anlayp kabul ediverir-
ler. Filozoflar, bou bouna dnp aratrm
olmaktan utandktan iin, muazzam meguliyetleri
nin konusu olan mevhum meyvalann daima dikkafal
tarafl sdrlar.
Z E R N D E D E N F M E 367

16. Bu metodu daha iyi anlatmak maksadiyle


daha geni teferruata girmek ve baka fikirlere, biraz
nce genel olarak anlatp aklam bulunduklarmz
uygulamak gerekir. Biz, basit fikirlere ait adlardan
ie balyacaz.
Kelimelerin anlalmazl ve mphemlii, bizim
onlara pek fazla veya pek az genilik vermemizden ve
yahut da hatt onlar, kendilerine bir fikir balam
olmakszn kullanmamzdan ileri gelir. Btn anlam
larn kavramadmz pek ok kelimeler vardr. Biz
bunlarn anlamn blm blm alrz ve bunlara ya
bir ey katarz veyahut da bunlardan bir ey karp
atarz: yalnz birok iaretlet i bulunan baka baka
kombinezonlar ite burada teekkl eder ve ayn
kelimelerin ayn selikada bambaka anlaylarda kul
lanl da ite bundan ileri gelir. Zaten azck bir
ihtimam gsterilmesi takdirinde dillerin incelenii ve
gzden geirilii, herhangi bir mtala istenilmesine
imkn brakmaz, mesele uzatlmayp ksa kesilir ve
dolaysiyle de iaretler, haklarnda hibir fikre sahip
bulunulmayan birtakm gerekliklere balanr. Bir
ok filozoflarn iade tarznda varlk, tz, z vesaire
tbirleri ite byledir. Bu aksakiklann ancak zihnin
eseri ve ii olan fikirlere ait olabilecekleri apak bir
eydir. Dorudan doruya duyulardan gelen basit
fikirlere ait adlarn anlam iin bu anlam hep birden
kavranlp bilinir; bu anlamn konusu birtakm mu
hayyel eyler olamaz; nk bu anlam, gerekte
grndkleri gibi zihinde bulunan birtakm basit
368 N SA N b lL G I E R IN tN K A Y N A I

kavraylara hemen ve dorudan doruya balanp


gider. Bu trl tbirler, yleyse, mphem olamazlar.
Bunlarn anlamn, hatt ocuklarn bile aldanp
yanlmyacaklann tabi bulduumuz bn hal ve
artlar belirtir. Kendi dilleriyle ne kadar az senli benli
olmu bulunsalar bile, duyumlarn adlarn birbirine
hi kartrmazlar ve u: beyaz, siyah, krm z,
hareket, skn, haz, elem kelimeleri hakknda bizim
kendimiz kadar birtakm ak fikirleri vardr. Ruhun
ameliyelerine gelince onlar bu ameliyelerin de adlar
n ayrdederler, yeter ki bu ameliyeler basit olsun ve,
hal ve artlar da onlarn teemmllerini bu tarafa
evirsin; zira u: evet, hayr, istiyorum, istemiyorum
kelimelerini kullanmak tarzlar dolaysiyle ocuklarn
bu kelimelerin gerek anlamn kavradklar grl
mektedir.
17. Belki de bana, ayn nesnelerin baka baka
kimselerde baka baka duyumlar husule getirdikleri
ispat edilmitir, diye itirazda bulunulacaktr; i bu
nesneleri bizim ayn byklk fikirleri arasnda
grmediimiz, ayn renkleri fark etmediimiz, v.s...,
denilecektir.
Buna ramen ben de, metafizik ve ahlkta ele
alnan gayeye kyasla bizim daima yeteri kadar
anlaacamz sylyorum. Ahlk iin, mesel ayn
cezalarn btn insanlarda ayn elem duygularn
husule getirdiklerinden ve ayn mkafatlara da ayn
haz duygularnn refakat etmi olmasndan emin
olmak zaruri deildir. Haz ve elem nedenlerinin
Z E R N D E D E N E M E 369

baka baka mizataki kimselere etkide bulunma


enini ne olursa olsun, u: haz, elem kelimelerinin
anlamnn, hi kimsenin yanlmyaca kadar iyice
tesbit edilmi olmas yeter. mdi daima iinde bulun
duumuz hal ve artlar bizim bu tbirleri mecbur
olduumuz kullanma tarznda yanlmamza imkn
brakmaz.
Metafizik iin, duyumlarn bir genilii, birtakm
ekilleri ve renkleri gstermesi yeter, iki adamn
duyumlar arasndaki eitlilik ve deiiklik hibir
mphemlie sebebolmaz. Mesel, benim m avi dedi
im ey bana daima, bakalarnn yeil dedii ey
olarak ve benim yeil dediim ey de bana daima
bakalarnn m avi dedii ey olarak gzksn; biz.
ayrlar yeildir, gk m avidir dediimiz vakit de bu
nesneler dolaysiyle hepimizdeki duyumlar sanki
aynym gibi pekl anlam oluruz. nk bu
takdirde biz sadece, ayrlar ile gn bilgimize,
ruhumuza grme duyusuyla giren, bizim de maviler,
yeiller adm verdiimiz birtakm grnler altnda
nfuz ettiklerini sylemek isteriz ve baka bir ey
sylemek istemeyiz. Eer bu kelimelerin bizde mu
hakkak ki ayn duyumlarn bulunduunu ifade etme
leri isteniliyorsa bu nermeler mphem bir hale
gelmezdi; fakat yanl olurdu veyahut da hi olmazsa
kesin olarak kabul edilmiyecek yeteri kadar bir esasa
dayanm olmazlard.
18. Onun iin ben, basit fikirlere ait adlar,
duyumlara ait adlar ile ruh ameliyelerine ait adlar
N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I
370

kadar, hal ve artlarn pek iyi tyin ve tesbit


edebilmi olacaklarn sanyorum; nk bu adlar
zaten, ocuklarn aldanmyacaklan ve yamlmyacak-
lan kadar tamamiyle belirlenmitir. Bir filozof, du
yumlar sz konusu olduu vakit sadece, insanlarn
acele hkmler verirken dvermeye alm bulun
duklar birtakm yanlmalardan saknmaldr; bu ya
nlmalardan biri: duyumlarn nesnelerde bulundukla
rna inanmak; biraz nce bahseylediimiz teki de:
ayn nesnelerin her birimizde ayn duyumlar husule
getirdiklerine inanmakdu
19. Basit fikirlerin almetleri olan tbirler tam
ve doru olduktan andan itibaren., baka fikirlere ait
olan almetleri belirlemeye hibir ey engel olmaz.
Bunu yapmak iin de haklannda aprak bir kavram
vcuda getirilmek istenen basit fikirlerin saysn ve
zelliini tyin ve tesbit etmek yeter. Bu hal ve
artlarda adlann anlamn belirlemeye ve birok
zahmetten sonra yine de bunlann mphem ve iki
anlaml kalmasna sebebolan ey, kelimelerin mutla
ka uyulmak istenilen teamlde olduktan gibi alnma
sdr. Ahlk bilhassa o kadar aprak tbirler salar
ki ve dantmz teaml de kendi kendisiyle o kadar
az uyuur ki, bu metodun bizi az doru ve tam olacak
bir tarzda konuturmamas ve birok tezatlara dr
memesi imknszdr. lkin yalnz basit fikirleri gz-
nnde tutmaya ve bu fikirleri ancak bunlarla senli
benli olduka birtakm iaretler altnda toplamaya
abahyacak bir adam muhakkak ki ayn tehlikelerle
karlamyacaktr. Kullanmak zorunda kalaca en
Z E R N D E D E N E M E 371

mrekkep kelimelerin devaml olarak belli bir anlam


lan bulunacaktr, nk bunlara balamak istiyecei
ve saylann tyine dikkat edecei basit fikirleri
kendisi semekle, bu fikirlerden her birinin anlamn
tam ve doru snrlara sokmu olacaktr.
20. Fakat eer, kelimeleri bilmedikleri birta
km gereklere balyan kimselerin bo ilminden
vazgeilmek istenirse, dile incelik ve aklk vermeyi
dnmek faydaszdr. Aritmetik ancak, birim hak
knda tam ve doru bir fikrimiz bulunduu ve.
iaretleri kullandmz hner ve maharetle de biri
min, en mrekkep saylarda kendine ka kere ilve
edilmi olduunu belirlediimiz iin, btn blmle
rinde ispat edilmi bir durumdadr. Baka ilimlerde,
mphem ve anlalmaz tbirlerle, aprak fikirler
zerinde muhakeme yrtmek ve bu fikirler arasn
daki bantlar bulup ortaya karmak istenilir. Bu
davrann ne kadar az mkul olduunu sezip kavra
mak iin sadece eer insanlar aritmetii, metafizikle
ahlkn iinde bulunduktan mphemlie drm
olsalard imdi halimizin ne olmu bulunacan
dnmek ve bu konuda bir hkm vermek yeter.
21. aprak fikirler zihnin eseridir: yanl ve
aksak olulannn sebebi, bunlan kt yapm olma
mzdr: bunlan dzeltecek tek are kendilerini yeni
batan yapmaktr Demek oluyor ki bilgilerimizin
malzemesini yeni batan ele almak ve bu malzemeyi;
sanki henz hi kullanlm deillermi gibi bir eyae
kullanmak gerekir. Bunu salamak iin de, ilk
372 N SA N B L G IL F R 'N N K A Y N A C I

anlarda seslere yalnz, elden geldii kadar az sayda


bir takm fikirler balamak; bizimle ayn hal ve
artlara uyarak herkesin zahmetsiz farkna varabile
cei fikirleri semek; ve yenilerini de ancak ilkeleriy
le senli benli olduktan ve bunlar zihne ak ve ince
bir tarzda yerletirmeye elverecek birtakm hal ve
artlarla karlatktan sonra ilve etmek yerinde bir
ey olur. Bylece de kelimelere, saylan ne olabilirse
olsun, her trl basit fikirleri katmaya yatknlap
allacaktr
Fikirlenn iaretlerle olan bants, bilhassa bu
balantdan pek mrekkep birtakm kavramlar husu
le getiriyorsa, birdenbire edinilmiyecek bir alkan
lktr. ocuklar 1000,10.000, ilh..., saylar hakknda
ak ve ince fikirleri ancak pek zor edinebilirler Bu
fikirleri ancak, kendilerine birimin yapsn artrmas
n ve her koleksiyonu zel birtakm adlarla tyin ve
tesbit etmesini reten uzun ve sk sk yaplan bir
kullantan sonra edinebilirler. Metafizie ve ahlka
ait aprak fikirler arasnda, ilk defasndan itibaren
ve baka hibir tedbire bavurmakszn kendilerine
birer basit fikir mal etmek istersek seeceimiz
tbirlere aklk ve incelik vermek de bizim iin
imknsz olacaktr. Bu tbirleri biraz nce baka bir
anlamda kullanldktan sonra ok gemeden bir
baka anlamda da kullanmak bamza gelecektir,
nk fikir koleksiyonlarn zihnimize sadece yzlek
olarak kazyp yerletirmi olacamzdan farkna
varmakszn bunlara ok kere bir eyler katacaz
veyahut da bunlardan bir eyler karp atacaz
Z E R N D E D E N EM E 373

Fakat eer biz kelimelere yalnz az sayda fikirler


balamakla ie balarsak ve eer biz daha byk
koleksiyonlara ancak pek ok bir dzenle geersek
kendi kavramlarmz, bunlar daha az sabit ve daha
az emin bir duruma getirmeksizin, terkibetmeye
yatknlap alrz.
22. Benim, bilhassa bu eserin nc bl
mnde takibetmek istemi olduum metot ite bun
dan ibarettir. Ben daha sonra belirlemek zere ruh
ameliyelerinin adlarm ortaya koyup anlatmakla ie
balamadm: fakat bunlarn gelimelerini bana sez
dirmeye en elverili olacak hal ve artlara uymaya
abaladm; ve ben, daha nceki fikirlere katlan
birtakm fikirler edinmedike de mahzursuz olarak,
her elimden geldii vakit teamle uyarak bu fikirleri
birtakm adlarla tesbit eyledim.
23 Bizim iki trl aprak kavramlarmz
vardr: bunlarn bir blm, rneklere bakarak tekil
ettiklerimizdir; tekileri de, zihnin kendi yapt bir
seim dolaysiyle katp balad basit fikirlerden
ibaret baz kombinezonlardr.
Baz basit fikirleri bir araya getirerek tzler
hakknda birtakm kavramlar vcuda getirmek, pra
tikte faydasz va hatt tehlikeli bir metot tasarlamak
olurdu. Bu kavramlar bize, hibir yerde var bulunm-
yacak birtakm tzleri gsterecekler; hibir yerde
birleik ve toplu bulunmyacak birtakm zellikleri
bir araya getirecekler; bir araya gelmi olanlarn
birbirinden ayracak ve eer bunlar arasra rnekleri
374 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

ne uygun decek olurlarsa bu da tesadfn yapt


bir i olacaktr. Tzlerin adlarn ak ve ince bir
duruma getirmek iin, demek oluyor ki, tabiata
danmak ve bu adlara ancak, bir arada bulunduklar
n grdmz basit fikirleri ifade ettirmek gerekir.
24. Tzlere ait olan ve soyut ad verilen daha
baka fikirler de vardr. Daha nce de sylemi
olduum gibi bunlar sadece, kendileriyle ayn zaman
da var bulunan teki basit fikirleri dnmeye son
vererek dikkat eylediimiz az veya ok basit olan
birtakm fikirlerdir. Cisimlerin tzn, imdi renkli
ve ekilliymi gibi dnmekten kesilirsek ve bu tz
sadece hareketli, blnebilir, nfuz edilemez ve
belirsiz bir genilikte olarak gz nnde tutarsak
madde fikrine varm oluruz: bu fikir, her ne kada
gerekletirilmesi bir hayli filozofun houna gitmi
olmakla beraber onun, cisimlerin bir soyutlamasn
dan baka bir ey olmyan fikirlerinden ok daha
basittir. Eer bundan sonra biz, maddenin hareket
edebilirliini, blnebilirliini ve nfuz edilemezlii
ni dnmekten kesilirsek ve sadece onun yalnz
belirsiz uzamn dnrsek z uzay fikrini edinmi
oluruz ki bu fikir daha da basittir. En soyut fikirlere
ait adlarn, tzlerin kendileri kadar kolayca belirlene
bilir grndkleri btn soyutlamalarda da durum
byledir.
25. lkrnek kavram lan, yani insanlann faali
yetinden ve; ahlk hukuk ve sanatlann erevesine
giren btn eylerin etkisinden edinmi bulunduu
Z E R N D E D E N E M E 375

muz kavramlar belirlemek iin, tzlere ait kavramlar


hakknda olduundan bambaka bir ekilde hareket
etmek gerekir. Kanunlar terkibetmi olduklar baz
basit fikirleri ilk defa bir araya getirmi olduklar
vakit, baz yerlerde rnekleri var mdr, yok mudur
diye dnmezden nce birok beer faaliyetinden
bahsetmi bulunduklar vakit yasayclanrr elinde
hibir rnekleri yoktu. Sanatlarn rnekleri de ilk
muhterilerin zihninden baka hibir yerde var deil
di. Bizim bildiimiz halleriyle tzler sadece, birleti
rilmeleri ve ayrlmalar hi de bizim elimizde olmyan
ve bilinmeleri bizim iin ancak var olmalar bakmn
dan ve var olma tarzlar dolaysiyle ilgiyi eken
birtakm zelliklerin baz koleksiyonlarndan ibaret
tirler. nsanlarn faaliyetleri, hi durmadan deiive-
ren ve rneklerini grmezden nce haklarnda birta
km fikirlere sahibolmamz bizim kendi menfaatimiz
icab olan bir takm kombinezonlardan ibarettirler.
Eer biz bunlara ait kavramlar ancak deneyin bize
bunlar bildirmesi lsnde vcuda getirirsek bu da
ok kere pek gecikerek yaplm olur. Demek oluyor
ki biz bunlara ayn ayr dikkat etmek zorundayz:
bylece biz baz basit fikirleri isteimizce bir araya
getirir veya birbirinden ayrrz veyahut da, bakalar
nn daha nce zaten yapm bulunduklar birtakm
kombinezonlar kabul ederiz.
26. Tzlere ait kavramlarla ilk rnek tipler
arasnda, bu berikilere, d eyleri baladmz
rnekler diye baktmz ve u tekiler de sadece,
kendi dmzda farkna vardklarmzn birtakm
N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I
376

kopyalan olduktan iin bir fark vardr. Birincilennn


hakikat olmalan iin, zihnimizin yapt kombinezon-
lann eyada farkna vanlanlara uygun olmas gerekir;
kincilerin hakikat olmalan iin de, darda kombine-
zonlann zihnimizde olduktan gibi olabilmeleri yeter.
Adalet kavram, hatt adaletli bir i ve hareket
grlmedii takdirde bile, gerek olurdu; nk
onun hakikat olmas, bizim dmzda olup bitenlerle
hibir ilgisi bulunmayan bir fikirler koleksiyonuna
baldr. Demirin hakikat olmas ise ancak, bu
hakikat bu madene uyduu derecede dorudur;
nk bu maden bu hakikatin rnei olmas gerekir.
ilk rnek fikirler hakkndaki bu teferruat dolay-
siyle bu fikirlerin anlamn tyin ve tesbit etmenin
ancak bize kalm bir mesele olduunu kavramak
kolaydr; nk koleksiyonlar hakknda bizim kendi
mizin vcuda getirmi olduumuz basit fikirleri tyin
ve tesbit etmek de bize kalm bir itir. Bakalarnn
da bizim dndklerimizi kabul edecekleri anlal
maktadr; yeter ki biz onlar, ayn basit fikirlerin
bizimki gibi kendi zihinlerinin de konusu olaca ve
bizim bir araya toplayacamz gibi onlarn da bu
fikirleri ayn adlar altnda bir araya getirmek zorunda
kalacaklar birtakm hal ve artlara koyalm.
Dile, gcmn yetebilecei btn akl ve
btn incelii vermek iin takibetmi olacam are
ler ite bunlard. Basit fikirlerin adlarnda hibir
deiiklik yaplm olmas gerekeceini sanmadm;
nk bunlarn anlamn, teamln yeteri kadar
Z E R N D E D E N E M E
377

belirlemi olduunu grdm. aprak fikirler hak


knda ise, bunlar o kadar az bir dorulukla yaplm
lardr ki, bunlarn malzemesini yeni batan alp
kullanmaktan ve, yaplm olanlarna kulak asmaks-
zn, birtakm yeni yeni kombinezonlar vcuda getir
mekten vazgeilemez. En doru olanlar gibi daha az
doru olanlar da, bunlarn hepsi zihin eseri ve iidir:
bunlarn bazsnda baan gstermisek, yleyse ba
kalarnda da gsterebiliriz; yeter ki daima ayn
maharet ve hnerle hareket etmi olalm.
NC BAHS

Hakikatin Aratrlmasnda Takibedilmesi Gereken


Dzene Dair

27. Bana yle geliyor ki, bir hakikate ulatr


m olan bir metot ikinci bir hakikate de ulatrabilir
ve en iyi metot ise btn ilimler iin ayn metot
olmaldr. Demek oluyor ki, yeni keiflerde bulun
may renmek iin daha nce yaplm olanlarn
zerinde teemmlde bulunmak yetecektir. En basit
leri bu konuyu en elverili olacaklardr, nk
kullanlm olan arelerin daha az zahmet ekerek
farkna vanlacaktr:onun iin ben misal olarak, mate
matiin ilk kavramlarn alacam ve bu kavramlar
ilk defa olarak edinmi olduumuz durumda bulun
duumuzu farz edeceim.
28. Muhakkak ki birim fikrini edinmekle ie
balam olurduk ve, birimi birok defa kendisine
ilve ederek bylece, birtakm iaretlerle tesbit ede
ceimiz birtakm koleksiyonlar tekil etmi bulunur
duk. Bu ameliyeyi tekrar ederdik ve bu yoldan
yrterek de ok gemeden, saylar hakknda dilei-
mizce birtakm aprak fikirlere varm olurduk.
Bundan sonra bu fikirlerin teekkl tarzlar zerinde
teemmlde bulunurduk; bunlarn gelimelerini gz
den geirirdik ve, bunlar terkibetme are ve vastala
rn yanlmamazcasma renirdik. Bu andan itibaren
Z E R N D E D E N E M E 379

en apraklarn en basitleriyle karlatrabilirdik ve


bunlarn da, tekilerinin de zelliklerini unsurlarna
ayrabilirdik.
Bu metotta, zihin ameliyelerinin konusu ancak,
bizim tekil etmi olacamz ve olularn tamamiyle
ve iyiden iyiye bileceimiz birtakm basit ve birtakm
aprak fikirler olurdu. Demek oluyor ki biz byk
lkler arasndaki ilk bantlar bulup ortaya koymak
ta hibir engelle karlamazdk. Bu bantlar bir
kere bilindikten sonra artk, bunlar hemen ve
dorudan doruya takib eden ve baka bantlar da
bize farkettirmekte gecikmiyecek olan bantlar da
kolayca grrdk. Bylece, en basitlerinden ie
balam olduktan sonra biz, en mrekkeplerine belli
etmeden ve farknda olmadan ykselirdik ve, en
uzaklarna ancak kendilerinden ncekilerle ulalabi
lecek kadar birbirine bal olacak bir bilgiler silsilesi
vcuda getirirdik.
29. Beer zeksnn ayn derecede kavnyabile-
cei teki ilimlerin ise ilkeleri sadece, bize duyumlar
ve teemml yollariyle gelen birtakm basit fikirlerdir.
Bu yollardan aprak kavramlar elde etmek iin,
matematikte olduu gibi elimizde, en basitlerini
baka baka koleksiyonlarda bir araya getirip topla
maktan baka aremiz yoktur. Demek oluyor ki
fikirlerin gelimesinde de ayn sray takibetmek ve
iaretler seilirken ayn ekilde dikkatli olmak gere
kir.
380 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Birok basit ve olmyacak dnceler bu davra


na kar gelirler; fakat bunlardan saknmak iin
benim dndm are ite udur.
Bilgilerimizin gelimesini geciktiren ve bizi ya
nltan btl ve olmayacak dncelerle ocukluk
anda tkabasa doluyuz. Tannnn olgun bir mizala
ve ilk anlardan itibaren akln pek y kullanabilecek
kadar iyice gelimi rgenlerle yarataca bir adam,
hakikatin aratrlmasnda, bizim karlatmz en
gellerin ayn ile karlamazd. Ancak birtakm yeni
yeni duyumlar duyduu ve birtakm yeni yeni teem
mllerde bulunduu takdirde birtakm iaretler ica-
dederdi; kendi ilk fikirlerini iinde bulunaca hal ve
artlara gre mezcederdi; her koleksiyonu birtakm
zel adlarla tesbit ederdi ve; iki aprak kavram
karlatrmak istedii vakit de bunlan kolayca tahlil
edebilirdi; bunlan, bizzat kendisi tekil edecei
birtakm basit fikirlere irca etmekte hibir engelle
karlamazd. Bylece, kelimeleri ancak birtakm
fikirler vcuda getirmi olduktan sonra tasarlyaca
iin, onun kavramlan daima doru ve tam olarak
belirlenmi olurdu ve dili de, bizimkilerin mphemli
ine ve iki anlaml olulanna hi de mruz bulunmaz
d. yleyse kendimizin bu adamn yerinde olduu
muzu tasarlyalm; onun bulunaca btn hal ve
artlardan geelim; onunla birlikte biz de onun
duyduklarm anlyalm; ayn fikirleri edinelim; bunla
r ayn dikkat ve ihtimamla tahlil edelim; benzeri
iaretlerle ifade edelim; szn ksas, kendimize
yepyeni bir dil kuralm.
Z E R N D E D E N E M E 381

30. Bu metoda gre yalnz basit fikirle


zerinde veyahut da, zihnin eseri ve ii olacak
aprak fikirler zerinde muhakeme yrtmekle
bizim iki faydamz olacaktr: birincisi, zerinde du
rup derinden derine dneceimiz fikirlerin vcut
buluunu bilince, nerede bulunduumuzu bilmeden
buraya nasl varm olduumuzu ve gerisin geriye
nasl dnebileceimizi; kincisi ise, her konuda bilgi
lerimizin snrlarnn neden ibaret olduunu grecei-
mizdir; zira biz bunlar, duyular artk bize birtakm
fikirler salamaz olunca ve dolay isiyle de, zihin artk
birtakm kavramlar tekil edemez bir duruma gelince
bulacaz. mdi, baaryla uraabileceimiz eyleri,
ancak yenilgiye urayacamz eylerden ayrdetmek
kadar bana hibir ey daha nemli gelmemektedir.
Bunlar arasndaki fark sezememi olmak dolaysiyle
filozoflar ok kere zlemiyen meseleleri inceliye
inceliye, faydal aratrmalarda kullanabilmi olacak
lar bir zaman heder etmilerdir. Bu konuda onlarn,
varlklarn zn ve mahiyetini aklamak iin yap
m olduklar gayret bir misal telkki edilmektedir.
31. Btn hakikatler, basit fikirler arasndaki,
aprak fikirler arasndaki ve bir basit fikirle bit
aprak fikir arasndaki bantlarda durakalr. Tek
lif eylediim metotla, bunlarn hepsi de aratrlrken
dlen yanlmalar nlenebilirdi.
Basit fikirler hibir yanlmaya yol aamazlar.
Bizim yanlmalarmzn nedeni, bir fikirden kendine
ait olan bir eyi karp atmamzdan ortaya kar;
382 N SA N B Il.C ilL.cK N IN K A Y N A C I

nk biz bu fikrin btn blmlerini grp kavra


mayz; yahut da bir fikre, kendisine ait olmyan
herhangi bir eyi ilve etmemizden ortaya kar;
nk bizim muhayyilemiz bu fikirde, bu fikrin
kapsamad eyin bulunduuna birdenbire acele
acele hkm verir. mdi biz basit bir fikirden hibir
ey karp atamayz; nk biz bu fikirde hibir
blm sezip grmeyiz; ve bu fikri basit olarak gz
nnde tuttuka ona hibir ey ilve edemeyiz;
nk bu takdirde bu fikir basitlinii yitirmi olurdu.
Yerinde olmyan bir eyi ister ilve ederek,
isterse de karp atarak aldanmak, aprak kavram
lar kullanlrken olabilir bir ey deildir. Fakat eer
biz bu kavramlar benim gerekli grdm tedbir ve
ihtiyatlara riayet ederek yapm idiysek, yanlmalar
nlemek iin, bu kavramlarn olularn yeni batan
ele almak yeter; zira bu vastayla, bu kavramlarn
neyi kapsadklarn greceiz ve bundan baka hibir
ey grmiyeceiz. Bu byle olunca, basit fikirler ile
aprak fikirler arasnda ne gibi bir karlatrma
yaparsak yapalm biz bunlara, kendilerine ait olan
bantlardan baka bantlar hibir vakit atfetmi
olmayz.
32. Filozoflar ancak, zihnin eseri olan birta
km fikirlerin bulunmasndan phe etmedikleri iin
veyahut phe etseler bile bunlarn olularn bulup
ortaya karamadklar iin bu kadar mphem ve
anlalmaz muhakemeler yrtp dururlar. Fikirlerin
doutan olduklarna veyahut da imdiki dunmlariy-
Z E R N D E D E N E M E 383

le iyi yaplm bulunduklarna pein inanmadklar


iin bunlarda hibir ey deitiremiyeceklerini sanr
lar ve bunlar tesadfn kendilerine buldurduu
ekilde alrlar. nsan ancak, yalnz kendi kendine bir
dzene gre tekil etmi olduu fikirleri iyice tahlil
edebildii iin bu filozoflarn tahlilleri veyahut daha
dorusu tarifleri hemen hemen daima eksik ve aksak
kalr. Bu filozoflar kendi tbirlerinin anlamn yerin
de olmyarak geniletir veyahut daraltrlar; bu anla
m, farkna varmakszn deitirirler veyahut hatt
kelimeleri mphem kavramlara ve anlalmaz gerek
liklere balyabilirler. Tekrar etmeme msaade edil
sin ki: yleyse, yeni bir fikirler kombinezonu vcuda
getirmek gerekir; duyularn ilettii en basitlerinden
ie balamak; bunlardan, kendileri de imtiza ederek
bakalarn husule getiren ve bylece bu ie sonuna
kadar devam eden birtakm aprak kavramlar tekil
etmek gerekir. Biz her koleksiyona ayr birer ad
verdiimiz takdirde, bu artlarla bu metot bizi
yanlmadan sakndrmamazlk edemez.
$ 33. Descartes, kesin bilgilere ulamak iin,
edinmi olduumuzu sandmz bilgilerin hepsini
atmann gerektiini dnmekte haklyd; fakat bunu
yapmak iin edinmi olduumuzu sandmz bilgiler
den phe etmemizin yeteceini sand vakit aldan
mt. ki kere ikinin drt ettiinden, insann akll bir
hayvan olduundan phe etmek iki, drt, insan,
hayvan ve akll fikirlerine sahibolmak demektir.
phe, demek oluyor ki, fikirleri olduu gibi var
olmaya brakr; bu bakmdan yanlmalarmz fikirleri*
384 NSAN H G IL K K IN N K A Y N A C I

mizin kt yaplmasndan ileri geldii iin phe bu


yanlmalarn nne geemezdi. phe bir mddet
iin,hkmlerimizi ertelettirebilir; fakat enikonu biz
kesinlikten ancak phenin ykm olmu olmyaca
fikirlere danarak kurtulabilirdik; dolaysiyle de, bu
fikirler mphem ve belirsiz iseler eskiden olduu gibi
bizi sapttracaklardr. Demek oluyor ki Descartesn
phesi faydaszdr. Herkes kendi kendine, phenin
kullanlamyacan da kavrayabilir; zira mtat ve
iyice belirlenmi fikirler karlatrlrsa, bunlarn
arasndaki bantlardan phe etmenin imkn ol
maz. Mesel say fikirleri byledir.
34 Eer bu filozof doutan fikirlere meylet
mi olmasayd, yeni bir bilgi esas edinmenin biricik
aresinin, kaynaklarnda yani duyumlarda yeni ba
tan ele almak zere fikirlerin kendilerini ykmak
olacan grp anlard. Bylece de. kendisiyle bir
likte: en basit eylerden balamak gerektiini syle
mek ile, bana grndne baklrsa, duyularn
ilettikleri en basit fikirlerden balamak gerektiini
sylemek arasnda byk bir fark grlebilir. Ondan,
en basit eyler doutan fikirlerdir, genel ikelerdir ve
soyut kavramlardr, o bunlar bizim bilgilerimizin
kaynadr diye kabul etmektedir. Teklif eylediim
metotta, en basit fikirler, bize duyum ve teemml
yoliyle gelen ilk zel fikirlerdir. Tahlille aralarndaki
bantlarn bulup ortaya karacamz, birtakm
aprak fikirler tekil etmek zere hal ve artlara
gre mezcedeceimiz eyler, bilgilerimizin malzeme
sidir. Bize, en basit fikirlerden balanmas gerekece-
Z E R N D E D E N E M E 385

ini soyliyerek kendimi snrlandrmadmn farkna


varmak gerekir; fakat bilmeli ki ben. duyularn ilettii
en basit fikirlerden ie balamak gerektiini sylyo
rum; ben bunu, bu fikirlerin hem soyut kavramlarla,
hem de filozoflarn genel ilkeleriyle kantrlmamala-
n iin ilve ediyorum. Mesel kat fikri, ne kadar
aprak olursa olsun, dorudan doruya duyulardan
gelen basit fikirlerden biridir. Bu fikir unsurlarna
ayrdedildike kendisinden daha basit olan ve duyu
larn ilettikleri fikirlerden ayn orantda uzaklaan
birtakm fikirler tekil edilir. Kati fikrinin yzeyde,
izgide azald ve noktada tamamiyle yok olduu
grlr^)-
35. Descartesm metodu ile, benim kurmay
denediim metot arasnda bir fark daha vardr. Ona
gre, eyay tarif etmekten ie balamal ve tariflere
eyann zelliklerini kefettirmeye yarayan birtakm
ilkeler diye bakmaldr. Ben aksine olarak, zellikleri
aramakla ie balamann gerekli olduuna inanyo
rum ve bana yle geliyor ki byle hareket etmenin bir
sebebi vardr. Edinebileceimiz kavramlar eer, gs
termi olduum gibi, sadece deneyin bize baz adlar
altnda bir araya getirip toplam olduu birtakm
baka baka fikirler koleksiyonlarndan ibaretseler;
bunlar, deneyin verdii ayn sra ve dzene gre
fikirleri arayarak tekil etmek; daha sonra eyann

(1) Ben yzey, izgi, nokta kelimelerim gcometricilerin kullandk


tan anlamda alyorum. (Condillac)

NSAN BLGLERNN KAYNAI F 2 5


N SA N B L G L E R N N K A Y N A I
386

trl trl zelliklerini bulup karmak zere tarifler


den ie balamaktan ok daha tabi bir eydir.
S 36. Bu teferruata baklrsa, hakikatin aratrl
masnda takibedilmesi gereken sra ve dzen; tahlil
den bahsederken iaret etmek frsatn zaten bulmu
olduum sra ve dzenin ayndr. Bu sra ve dzen,
fikirlerin kaynana gerisin geriye gitmekten, bunla
rn oluunu gelitirmekten ve, bunlarn bantlarm
gsterebilecek her taraftan karlatrmak zere bun
lardan ayn ayr terkipler ve unsurlarna ayrmalar
yapmaktan ibarettir. nsan zihnini olabilecei kadar
keiflere elverili ve gc yeter bir duruma getirmek
iin bavurulmas gerektiini sandm davran hak
knda bir kelime syleyivereceim.
37. Derinletirilmek istenilen konu hakknda-
ki bilgilerin, bunlarn oluunu gelitirerek ve bunlara
ait fikirleri tam ve doru olarak belirleyerek, farkna
varmakla ie balamak gerekir. Tesadfle bulunan ve
hatt hakknda bir kanaate varlmayan bir hakikat
iin, yalnz birtakm mphem fikirlere sahip bulunul
duu vakit, birok yanlmalara dmek tehlikesi
vardr.
Fikirler belirlenmi olunca, bunlan karlatr
mak gerekir; fakat, bu konudaki karlatrma daima
ayn kolaylkla yaplamad iin, bize herhangi bir
yardm dokunabilecek her eyi kullanmasn bilmek
nemli bir eydir. Bunu yapmak iin de, zihnin
edinmi bulunduu alkanlklara gre, bize teem
mlde bulunmaya yardm dokunamyacak hibir ey
Z E R N D E D E N E M E 387

bulunmadna dikkat etmelidir. nk, fikirlerimizi


kendilerine balyamyacamz ve sonu olarak da,
hfza ile muhayyilenin faaliyetini kolaylatrmaya
elverili olmayacak nesneler asla mevcut deildir.
Her ey, bu balantlar gdlen gayeye ve iinde
bulunulan hal ve artlara uygun olarak tekil etmeyi
bilmeye dayanmaktadr Bu hner sayesinde, baz
filozoflarn yaptklar gibi, inzivalara ekilmeye veya
hut bir lmbann nda dncelere dalmak zere
bir bodrumda kapanmaya dikkat edip bu hususta
gereken tedbirleri almak zaruri olmyacaktr. Ne k,
ne karanlk, ne grlt, ne sessizlik; dnmesini
bilen bir adamn zihnine hibir ey engel olamaz.
38. te birok kimselerin yapabilmi olaca
iki deneme: insan sessizlie ve karanla yle bi
ekiliverip dncelere dalsn; en kk bir grlt
ve en zayf bir lt, umulmayan anda biri veya teki,
dikkati ekmise, insan ayltp kendine getirmeye
yetecektir. nk uralan fikirler, iinde bulunulan
konumla tabityle balarlar ve sonu olarak da, bu
konumu zt olan kavraylar ancak fikirlerin sra ve
dzeni bozulur bozulmaz birdenbire vukua gelebilir
ler. Bambaka bir tahmin ve faraziyede ayn ey gze
arpabilir. Eer kta ve grlt ortasnda, bir nesne
zerinde durup dnrsem, n veya grltnn
birdenbire kesilmesiyle, kendime uraacak bir ey
bulmu oluveririm. Bu takdirde, birincisinde olduu
gibi, karlatm yeni kavraylar, eskiden bulun
mu olduum duruma tamamiyle zttrlar. Bende
388 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

bunu takbeden ve birdenbire oluveren intiba, demek


oluyor ki. fikirlerin silsilesini de kesmi olacaktr.
Bu ikinci deneyi, k ile grltnn teemmle
bir engel olmadklarm gstermektedir: hatt ben
bunlardan byk yardmlar salamak iin sadece bir
alkanln gerekeceine bile inanyorum. Bizi dal
gnlktan kurtarabilecek yalnz umulmyan, sert bir
denbire vukua gelen deiikliklerdir. Umulmayan
diyorum: zira dolaymzda olup biten deiiklikier ne
olursa olsun bunlar eer tabii olarak umup bekliyece-
imiz hibir ey salamazlarsa, uramak istediimiz
konu ile daha kuvvetle uratrmaktan baka bir ey
yapamazlar. Ayn bir krda birbirine uymayan ve
benzemiyen ne kadar ok eye rastlanmaz ki! Verimli
bayrlar, kra yazlar, bulutlarda kaybolup giden
kayalklar, grlt ile sessizliin, k ile karanln
srasiyle birbirlerin yerlerini aldklar ormanlar v.s...
Bununla beraber airler kendilerine ilham veren bu
eniyi ve deiiklii sezinseyip duyarlar; nk iirin
beendii en gzel fikirlerle balank ve badak
bulunduu iin bu eni ve deiiklik onlar kkrtp
uyarmakta gecikmez. Mesel verimli bir bayrn
grlmesi kularn cvltsn, rmaklarn mrltsn,
obanlarn saadetini, tatl ve sude hayatlarn, sevgi
lerini, sabr ve metanetlerini, saadetlerini, huylarnn
ve greneklerinin temizliini, ilh..., hatrlatr. Gerek
duyularna arpan nesnelerden, gerekse de muhayyi
lesinin kendisine hayallerini sunup izitiriverdii
nesnelerden salad yardmlar akimdan geirdii
kadar insann dnmekte olduunu pek ok baka
misaller dahi ispat etmektedir.
Z E R N D E D E N E M E 389

39. Ben, keiflerin tek srr tahlil olduunu


sylemitim; fakat tahlilin srn ne olduu sorulacak
mdr? Fikirler arasndaki balantdr, cevabn veri
rim. Ben bir nesne hakknda teemmlde bulunmak
istediim vakit ilkin bu nesne hakknda bende bulu
nan fikirlerin, bende bulunmayan ve benim aratrd
m fikirlere balank olduklarn grrm. Bundan
sonra bunlarn da, tekilerin de birok tarzda imtiza
edebildiklerini ve kombinezonlarn deimesine gre
de fikirler arasnda az veya ok bir balantnn
bulunduunu anlarm. Demek oluyor ki ben, balan
tnn olabilecei kadar byk bulunduu bir kombi
nezon farz ederim; sonra da sonunda balantnn
artk belli olmaktan kacak kadar azalmaya balad
n daha birok baka kombinezonlar da farz ede
rim. Eer ben bir nesneyi, benim aradm fikirlerle
hibir belli bir balants olmyacak bir yerden gz
nnde tutarsam hibir ey bulmam. Eer balant
hafifse az bir ey bulurum, fikirlerim bana ancak, sert
bir dikkatin veyahut hatt tesadfn dahi bir sonucu
gibi gelir. Sonra, bylesine yaplm olan bir keif,
baka keiflere varmam iin bana az bir k salar.
Fakat ben bir nesneyi, benim aradm fikirlerle daha
ok balants olacak tarafndan hele bir gz nnde
tutaym; her eyi kefederim; tahlil, hemen hemen
benim bir aba yapmama lzum kalmadan,kendili
inden oluverir ve; hakikati bilmekte ilerledike ben,
zihnimin en ince almalarna kadar her eyi gzden
geirebilirim; bylece de, yeni yeni tahliller yapmak
sanatn renebilirim.
390 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

Btn glk en byk balantlara gre fikirle


ri sezip kavramak iin nasl ie balanlacan bil
mekten ileri gitmez. Ben, bu balantnn rastland
kombinezonun, eyann bizzat oluuna ayak uyduran
kombinezondan ibaret bulunduunu sylyorum.
Sonu olarak, btn teki fikirleri husule getirmi
olacak ilk fikirden ie balamak gerekir. Bir misale
gelelim.
skolstikler ve Dekartlar, bilgilerimizin ne
kaynan, ne de oluunu bilmilerdir: nk dou
tan fikirlerin ilkesi ve bunlarn km olduklar
mphem mdrike kavramnn, bu keifle hibir
balantlar yoktur. Locke daha iyi baar gsterdi,
nk duyulardan ie balad ve eserinde ancak, ruh
ameliyelerinin ilk ilerleyilerini gelitirmedii iin
birtakm aksak ve eksik eyler brakt. Ben, bu
filozofun unutmu olduu eyi yapmay denedim;
ruhun ilk ameliyesine gerisin geri dndm ve; sand
na gre de, mdrike hakknda yalnz tam bir tahlil
yapmakla kalmadm, fakat ayn zamanda iaretlerin
mutlak surette zaruri olduklarn ve fikirler arasnda
ki balantnn ilkesini grp anladm.
Aslnda teklif eylediim metot ancak insan kendi
fikirlerim dorusu dorusuna belirledike ilerlemek
iin gerekli olan btn tedbirlerin alnabilecei l
de baaryla kullanlabilecektir. Eer bunlardan baz
lar zerinden pek hafife geilirse, yaplm olduun
dan daha iyi belirlenmeleri iin ancak i kavramlara
dnerek yenilebilecek olan birtakm engeller, insann
yolunu kesebileceklerdir.
Z E R N D E D E N E M E 391

40. Baz defalar, kendi kendinden, belki yeni


olmakla beraber yalnz kendine borlu bulunduu
birtakm kavraylar! ekip karmyacak bir kimse
yoktur. Karlalp duyulan her ey zerinde teem
mlde bulunmak iin insan ite bu anlarda kendine
dnp girmelidir. Duyular zerinde olup bitmi olan
intihalarn, zihnin etkiye uram bulunduu tarzn,
kendi fikirlerimizin, bir tek szle, insan yalnz kendi
teemllerine borlu bulunduu bir dnceyi husule
getirebilmi olan hal ve artlarn hepsinin farkna
varmak gerekir. nsan kendi kendini birok defolar
byle gzden geirip incelemek isterse, kendi fikrinin
tabi seyrinin neden ibaret bulunduunu kefetmekte
gecikmiyeoektir. Sonu olarak da, zihni teemmle
gtrmeye en ok elverili olan areler bilinecek ve
hatt zihin kendi ameliyelerinin faaliyetine aykr bir
alkanlk edinirse yava-yava onu dzeltmek ve yola
getirmek kabil olacaktr.
41. En byk adamlarda da benzeri aksaklk
lar ve eksiklikler bulunmu olduunun farkna varla-
bilseydi insan kendi aksaklk ve eksikliklerinin kolay
ca farkna varrd. Filozoflar, eer bize kendi zihinle
rinin gelimelerine ait tariheyi brakm olsalard,
oumuzun kendi kendimizi inceleyip gzden geir-
meyiiriizi telfi etmi Olurlard. Descartes bunu
yapmtr, ona borlu bulunduumuz byk minnet
lerden biri de ite budur. Dorudan doruya skols-
tklere saldracana kendisinin de ayn btl ve
olmyacak fikirlere sahip bulunduu zaman anlayp
aklar; bunlardan yakasn kurtarmak iin yenip
392 NSAN B L G L E R N N K A Y N A I

amak zorunda kalm bulunduu engellen hi de


gizlemez; ona gelinceye kadar kullanlm olanlann
hi birisinin olmu bulunmyaca kadar pek basit bir
metodun kurallann verir; kendisinin yapm olduu
nu sand keifleri iyi kt sezdirir ve bu hner ve
incelik sayesinde zihinleri, yerletirmek istedii yeni
kanaatleri kavramaya hazrlar('). Bu davrann, bu
filozofun yapm olduu devrimde byk bir pay
olmu bulunduunu sanyorum.
42. ocuklan da, iaret etmi olduum gibi
kendimizi sevk ve idare etme tavnmzla ayn tarzda
sevk ve idare etmek kadar hibir ey nemli olmazd.
Onlarla oynarken, ruhlarnn ameliyelerine, sylemi
olduum zere ruhlarnn beceremiyecei hibir ko
nu yoksa, bu ameliyelerin baarabilecekleri btn
faaliyeti vermek mmkn olurdu. Hatt onlara, bu
ameliyeleri bir dzene koymak alkanl bile belli
etmeksizin edindirilebilirdi. Sonunda, ya ile hal ve
artlar, uratklar konuyu deitirecekleri vakit
onlarn zihni; iyiden iyiye gelimi olurdu ve baka
her metotla ancak pek ge edinecei veyahut da hi
edinmiyecei bir dirayeti erkenden kavram bulu
nurdu. Demek oluyor k ocuklara retilecek ey ne
Ltince, ne tarih, ne de corafyadr. Henz dn
mek nedir bilinmeyen bir ada bu ilimlerin ne
faydas olabilir? Kendi hesabma, bilgilerine hayran
lk duyulan ocuklara acyorum ve bunlarn gerilikle
rine veyahut hatt ahmaklklarna birdenbire vkf

(1) M tthoduna baknz. (Condillac.)


Z E R N D E D E N E M E 393

olunacak zaman imdiden goruyorum. Gz nnde


tutulmas gerekecek ilk ey, bir kere daha yine
ocuklarn zihinlerine kendi btn ameliyeierini kul
lanmak kabiliyetini vermek olacaktr; bunun iin de,
kendilerine yabanc olan nesneleri aramak gerekmi-
yecektir: bir ltife bunun arelerini salyabilecektir
43. Filozoflar ok kere bilgilerimizin acaba bir
ilk ilkesi var mdr diye sorup durmulardr. Bazlar
bu hususta yalnz bir tek ilke farz etmilerdir, bazlar
da iki ve hatt daha fazla ilke farz etmilerdir. Bana
yle geliyor ki herkes kendi z denemesi sayesinde,
btn bu esere temel iini gren ilkenin bir hakikat
olduuna kanaat getirebilir. Belki de fikirler arasn
daki balantnn, bir karlatrma yaplmakszn en
basit, en aydnlatc ve en verimli ilke olduuna
kanaat getirilecektir. Bunun etkisinin farknda olun
mayan ayn zaman iinde beer zihni btn gelime
lerini bu ilkeye borluydu.
44. Babakan Baconu ilk defa okumu oldu
um vakit metot hakknda yapm olduum teemml
ler ite bunlardan ibaretti. Dekartlarn kendisinden
hi bir ey almam olmasndan hayretlerde kalm
bulunduum bu byk adamla herhangi bir ey
zerinde ayn fikre sahibolmaktan kvan dahi duy
mutum. Yanlmalarmzn nedenini ok kimse on
dan daha iyi bilmi deildir; zira zihnin ii ve eseri
olan fikirlerin kt yaplm olduklarn, sonu olarak
da, hakikatin aratrlmasnda ileriye gitmek iin bu
fikirleri yeni batan yapmann gerektiini grmtr.
N SA N B L G L E R N N K A Y N A I
394

Bu, onun sk sk tekrar eyledii bir ttr('). Fakat


acaba kendisine kulak aslabilir iniydi? Zamannda
olduu zere okul tbirleriyle doutan fikirlere
allm Olduu iin beer mdrikesini yeniletirmeyi
bir acayip karlamak gerekmez iniydi? Bacon, bir
devrimin msebbibi olacak kadar ok mkemmel bir
metot teklif ediyordu; Descartesnki ise baarya
ulatracakt, nk yanlmalarn bir blmn oldu
u gibi brakyordu. Buna, ngiliz filozoflarnn,
bakasna tlediklerini kendisinin yapmasna im
kn brakmayan birtakm megalelerle uratklarm
ilve ediniz; demek oluyor ki o, salamlm sezmeye
gc yetmiyen zihinlere ancak hafif bir intiba braka-
bilen birtakm mtalalarda bulunmakla yetinmek
zorundayd. Descartes, aksine olarak, kendini tama-
miyle felsefeye vermi olunca ve, daha keskin ve

(1) D er ki: Nemo adhuc tant mentis onstanti el rigore inventus


esi, ut deceverit et sibi mposuerit theories et motines
communes pcmitus aboicre, et inteUcctum abrasim oequum
ad particularia de integro appUcare. laqe illa ratio hum ara
quam habemus, et mult fide, et multo ctiam casu, ncc non
puerilibus, qas primo hausimus, notionibus, farrago quoedam
est et congeries.
Quod si qus octato m atur, e t semsibus ntegris, e t mente
rcprgat, se ad experientlam et ad particulaia de integro
applicet, de eo melius sperandum est... Non est spes nii in
regeneratione scientiarum, ut ex scilicetab expericntia certo
ordine cxcitentur et rusus condantur: qupd adhuc factura esse
aut cogitatum, nemo, ut abitram ur, affirmavcrit. nszmde
bahseylemi olduum zdeyilerden biri de ite budur.
(Ocmdlllac.)
Z E R N D E D E N E M E 395

daha verimli bir muhayyilesi bulunduu iin bakala


rnn yanlmalarnn yerine bazan sadece daha ekici
ve aldatc birtakm yanlmalar getirip yerletirmitir;
bu yanlmalar ise onun nne az etkide bulunmu
deildir.
DRDNC BAHS

H akikati Serip Ortaya Koym akta Takibedilecek


Sra Ve D zene Dair

45. Bir eserde sanatn srtmamas gerektiini


herkes bilir; fakat sanatn ancak sanat kuvveti saye
sinde gizlenebilecei belki de ayn derecede bilinme
mektedir. Daha kolay anlalr ve daha tabi olmak
iin hibir sra ve dzene kendilerini balamak
zorunda bulunmadklarna inanan birok yazar var
dr: bununla beraber, ee gzel tabiat denilen
eyden maksat noksansz olan tabiat ise, byle bir
gzel tabiat birtakm mhmelliklerle taklidetmeye
uralmamas gerektii ve sanatn da ancak mhmei-
likleri nleyip giderecek kadar birtakm muhmellik-
ler elde bulunduu takdirde ortadan kalkaca apak
bir eydir.
46. Kendi eserlerine aan ekidzen veren
baka yazarlar da vardr: onlar eserlerini zene
bezene blk blk ayrrlar; fakat her taraftan gze
arpan ve szan sanat insan tedirgin eder. Dzen ve
sra aradka kuru, usandrc ve zor anlalr bir
duruma gelirler: ite bundan dolaydr ki bunlar, ele
alp inceledikleri konuya ancak tabi gelen sra ve
dzeni semesini bilmemilerdir. Eer semi olsalar
d kendi dncelerini o kadar ak ve sade bir tarzda
Z E R N D E D E N E M E 397

serip ortaya koyarlard ki okuyucu bunlar bu yazar


larn yapm olmak zorunda bulunacaklar abalar
dan phe etmiyecek kadar pek kolay anlam
bulunurdu. Biri de, teki de bize gre, olduklarna
gre biz eylerin bakalar iin kolay veya zor
olduklarna inanmaya kayveririz, ve biz, bir yazarn
bizim kendisini anlamakta ektiimiz zorlukla mera
mn anlatm olmas hakknda bir hkm veririz.
47. Nesneye ait olan tabi dzen ve sra hibir
vakit zararl olamaz. Byk bir heyecanla yazlm
olan eserlere varncaya kadar her eyde, mesel
kanunnamede de bir dzen ve sra gerektir: bunlar
dan metotlu olarak muhakeme yrtmek gerektii
iin deil, fakat her tutkunun zelliini salyan
fikirlerin bir sraya girdikleri dzene uymak gerektii
iin bu byledir. Bana yle geliyor k, bu iir nevinin
btn gzellik ve btn kuvveti ite bundan ibarettir.
Eer muhakeme eserleri sz konusu ise bir yazar
bu eserlere bir dzen ve sra verdii lde unutul
mu olan eylerin farkna varabilir veyahut hibir
vakit yeteri kadar derinletirilmi olmayan eyleri
kavrar. Ben ok kere bunu denemiimdir. Bu dene
me, mesel, tamamlanmt; tamamlanmt ama yine
de, fikirler arasndaki balant ilkesini ben henz
btn genilii ile bilmiyordum. Bu ise, yalnz ve
yalnz, bulunmas gereken yerde olmyan, aa
yukar iki sayfalk bir paradan anlalyordu.
48. Dzen houmuza gider, bunun sebebi
bana pek basit gelmektedir. nk dzen eyleri
398 N SA N B L G L E R N N K A Y N A I

birbirine yaklatrr, balar ve bu vastayla da ruh


ameliyelerinin faaliyetini kolaylatrarak bizi ilgilen
diren nesnelerde bizce farkna varlmas nemli olan
bantlar, bizi, zahmetsizce fark edecek duruma
getirir. Hazzmz bilinmeleri faydamz gerektiren
eyleri kolay kavramamz lsnde artsa gerektir.
49. Dzen yokluu da arasra hoa gider; fakat
bu, ruhun bulunduu baz durumlara baldr. Uzun
mddet ayn hayallerle uraamyacak kadar ok
tembel olan zihnin, bu hayallerin gelii gzel aktkla
rn grmekten holanaca dalgnlk anlarnda mese
l, bir krdan en gzel bahelerden de ok holana
caktr; nk burada hkim olan kargaalk bizim
fikirlerimizdeki kargaala daha uyar gibidir ve
bizim ayn dnce zerinde durmamza engel olarak
dalgnlmz srdrp gtrr. Ruhun bu hali hatt
yeteri kadar da itahldr, hele uzun bir almadan
sonra bundan haz duyulduu vakit.
Hibir ara ve dzenleri bulunmayan eserlerin
okunmasna elverili gelecek birtakm zihin durumla
r da vardr. Arasra ben mesel Montaignei pek ok
haz duyarak okurum. Bazan da ona tahamml
edemediimi de itiraf edeyim. Bakalarnn da ayn
eyi deneyip denememi olduklarn bilmiyorum:
fakat kendi hesabma, bu gibi yazarlardan bakalarn
hibir vakit kumamya mahkm olmu bulunmay
istemezdim. Her ne olursa olsun sra ve dzenin,
daha devaml olarak hoa gitmek stnl vardr.
ra ve dzen yokluu ancak arada bir hoa gider ye
Z E R N D E D E N E M E 399

bunun baarsn salyacak hibir kural da yoktur.


Montaigne, demek oluyor ki, baarm olduu iin
pek mesuttur, onun iin onu taklidetmek istemek pek
de ataklk olurdu...
50. Sra ve dzenin konusu bir i ve eserin
anlalmasn kolaylatrmaktr. Demek oluyor ki
uzun boylu eylerden saknmak gerekir, nk bn-
lar zihni bezdirir; konu d szlerden saknmaldr,
nk bunlar zihni dalgnlatrr; blmlerden ve alt
blmlerden saknmaldr, nk bunlar zihni sknt
ya drr; ve tekrarlardan saknmaldr, nk
bunlar da zihni yorarlar: bir kere sylenilmi olan bir
ey ve bir yerde, bir kerede sylenilmi olmas
gereken bu ey baka bir yerde tekrar edilmi
olmaktan daha aktr.
51. Anlatp aklamada, hakikatin aratrlma
snda olduu gibi en kolay ve duyulardan dorudan
doruya gelen fikirlerden ie balamak ve bundan
sonra da derece derece daha basit Veyahut daha
mrekkep fikirlefe ykselmek gerekir. Bana yle
geliyor ki hakikatlerin gelimeleri iyice kavranlmak
ta olsayd bunlar ispatlamak iin birtakm muhake
meler yrtmeye girimek faydasz olurdu. Dolay-
siyle de; bunlar beyan eylemek yeterdi; zira bunlar
yle bir sra ve dzen ire birbirini takibederdi ki
bunlardan birinin kendisinden hemen nce gelmi
olana ilve edecei ey, delile ihtiyac bulunrtuyacak
kadar ok basit olurdu. Daha apraklklarna ite
byle alrd ve bylece de, baka her trl yola
N SA N B L G L E R N N K A Y N A C I
400

gre, daha ok bunlardan yana kanaat ve itimat


edilirdi. Hatt edinilmi olacak btn bilgiler arasn
da o kadar byk bir zincirlemesine balant kurulur
du ki, istee gre, en mrekkeplerinden en basitleri
ne veyahut da en basitleinden en mrekkeplerine
gidilebilirdi. Bunlar zarzor unutulabilir, yahut da hi
olmazsa, olsayd, aralarnda bulunacak olan balant
bunlan yine ilkin bulmak arelerini kolaylatnrd.
Fakat, hakikati en yetkin sra ve dzen ire serip
ortaya koymak iin, bu hakikatin tabiatiyle bulunmu
olabilecei sra ve dzenin farkna varlm olmak
gerekir; zira bakalarn yetitirip onlar bilgi verme
nin en iyi yolu, insann kendi kendisini yetitirip bilgi
edinmesi iin tutturmu olaca yoldan bakalarn da
yrtmek ve gtrmektir. Bu yolla, zaten daha nce
ispatlanm olan hakikatler birtakm yeni yeni haki
katler aratrp buldurmak kadar pek o kadar ispat
ediliyormu duygusunu vermiyecektir. Yalnz okuyu
cu ikna etmekle kalnmyacak, fakat ayn zamanda
ona k verilecek, yol da gsterilecektir ve, kendi
kendine birtakm keifler yapmas ona retilerek de
hakikat kendisine en ilgi verici ve dikkati ekecek
klar altnda gsterilecektir. En sonra da o, btn
teebbslerine dikkat ve itimat gsterebilecek duru
ma getirilecektir, nerede bulunduunu, nereden gel
diini, nereye gittiini daima bilecektir Demek
oluyor ki kendi yol gstericisinin ona izecei yol
hakknda kendi kendine bir hkm verebilecektir ve,
bu yolu takibetmekte her tehlike grnde de daha
emin bir yolu kendi kendine bulup yryebilecektir.
Z E R N D E D E N E M E 401

52. Hakikatin anlatl ve ortaya konuluunda


takibedilmesi gereken sra ve dzeni tabiatn kendisi
gsterir. Zira, eer btn bilgilerimiz duyulardan
geliyorsa, soyut kavramlarn anlalmasn hazrlama
nn da belli ve duyulur fikirlere decei apak bir
eydir. Varlk fikrine gelmek iin mmkn fikrinden
ve yahut da, kat fikrine gemek iin nokta fikrinden
ie balamak akla yatkn bir ey midir? limlerin
unsurlar ancak, tamamiyle aksi bir metot kabul
edildii takdirde basit ve kolay bir duruma gelecek
lerdir Eer filozoflar bu hakikatin farkna varmakta
zahmet ekiyorlarsa bunun sebebi ya doutan gelen
fikirler hlyasnda olmalarn, yahut da zamann
tutundurmu olduu bir teemmle taraftar olduklar
n sezdirmeleridir. Bu sezdiri o kadar geneldir ki,
benim tarafm tutacak olanlar yalnz ve yalnz
cahillerdir; fakat burada cahiller yargtr, nk
unsurlarn yaplm olmas onlar iindir. Bu nevide,
bilginlerin gzndeki bir aheser, eer biz anlamyor
sak, konusunu kt baarr.
Tahlilin, stnlk ve faydalarn teki filozoflar
dan daha iyi tanmalar ve bilmeleri gereken geomet-
ricilerin kendileri ok kere terkibi tercih ederler. Bu
bakmdan, bambaka mahiyetteki birtakm aratr
malara dalmak zere kendi hesaplarndan balarn
kaldrdklar vakit artk kendilerinde ayn aklk,
ayn incelik ve ayn kavray genilii grlmez olur.
Bizim Descartes, Mallebranche, Leibniz ve Locke
diye drt trl metafizikimiz vardr. Sonuncusu

NSAN BLGLERNN KAYNAI


N SA N B L G L E R N N K A Y N A I
402

geometrici olmayan tek metafizikidir; metafizikidir


ama teki nden de ne kadar stndr!
53. Eer tahlil hakikatin aratrlmasnda taki-
bedilmesi gereken metotsa, yaplm olan keifleri
anlatp aklamak iin kullanlmas gereken metot
olduu sonucuna da varmalyz: ben ise. tahlile
uymaya abaladm.
Ruh ameliyelen zerinde, dil zerinde ve
metot zerinde sylemi olduklarm, ilimlerin ancak,
bunlarn ifade tarzlarn daha tam ve doru bir
duruma getirmeye almakla kabil olabileceini is
pat eder. Bylece, bilgilerimizin kayna ile gelime
lerini tamamiyle bizim iaretleri kullanma tarzmza
kalm olduklar ispat edilmi oluyor. yleyse arasra
teamlden ayrlp uzaklamakta benim hakkm vard
En sonra da, sandma gre, beer zihninin
gelimesine yardm dokunan her eyin irca edilebile
cei ey undan bundan ibarettir: trl duyular,
kavray, uur, anmsama, dikkat ve muhayyile duyu
lardan kar. Bu son ikisi, henz hibir suretle
emrimizde deillermi gibi gz nnde tutulduklarn
dan, bilgilerimizin malzemesini tekil ederler: istedi
imiz gibi kullanmakta olduumuz hafza, muhayyi
le, teemml ve teki ameliyeler bu malzemeyi ie
kartrrlar: yine bu ameliyelerin faaliyetim borlu
bulunduumuz iaretler bu ameliyelerin kullandktan
birtakm alet ve vastalardr; fikirler arasndaki ba
lant ise teki ameliyelerin hepsine hareketi sahyan
ilk mdahaledir. Ben eserimi, okuyucuya u meseleyi
Z E R N D E D E N E M E 403

teklif ederek bitiriyorum: bir adamn eseri verilince


onun zihninin zelliini ve geniliini belirleyiniz ve
sonu olarak da yalnz onun gsterdii meziyetlerin
neden ibaret olduklarm deil, fa ka t ayn zamanda
onun edinebilecei m eziyetierin de hangileri olduunu
syleyiniz: mesel Com elein ilk piyesim alm z ve bu
air bu piyesi yazd vakit kendisine bunca byk
baarlan hak ettirm i olan dehaya zaten daha o
zam an sahip bulunm akta olduunu veyahut hi ol
m azsa ok gemeden bu dehaya kavum u bulundu
unu ispat ediniz. Bu ie hangi ameliyelerin yardm
dokunmu olduunu ve bu ameliyelerin ne dereceye
kadar faaliyette bulunduklarn anlatabilecek eyleri
yalnz eserin tahlil ediliidir ve ayn adamda badaa-
bilen ve badaamyan zellikleri ayrdettirebilecek,
bylece de, zm salayabilecek olan ey yalnz bu
ameliyelerin tahlil ediliidir. Ben bundan da etin bir
sr meselelerin olabileceinden de phe ediyorum.

Anda mungkin juga menyukai