Anda di halaman 1dari 2

Takip Et · 10 Mayıs ·

AKP'nin derinliklerinde fırtına.


Trabzon-İstanbul uçağı iki saat gecikmeli. Saat 23.30'da uçağa alınıyoruz. Yanımda oturan orta yaşlı, uzun
boylu adam, derin mavi gözleri ile yerleşmemizi izliyor. İki simit uzatıyor, geri çevirmek mümkün değil.
Acıkmışız, iyi geliyor.

Ali Yurttagül
a.yurttagul@zaman.com.tr

Sohbete dalıyoruz. Adem Bey atadan inşaat sektöründe büyümüş. İstanbul'a 90'lı yılların başında geldikten
sonra, ekonomik büyümesi de bu sektörde olmuş. Küçük, orta büyüklükte bir firma kurmuş. Evi, iki
çocuğu, kendisinden daha iyi eğitimli karısı ile (bu gerçeği gurur ve eziklik izleri taşıyan duygularla
aktarıyor) mutlu bir hayatı var. Ama Adem Bey şikâyetçi. En büyük şikâyeti ekonomiden. “Son iki yıldır
işler iyi gitmiyor.” diyor. Alacaklarını alamıyor ama işçilerin sosyal sigortaları ve kredi borçlarını ödemek
zorunda. Kurumları katı buluyor.

Ekonominin niçin kötü gittiğini bilmek istediğimde, konuyu değiştiriyor. Mesleğimi bilmek istiyor ve biraz
gülerek, “Siz soldansınız, değil mi?” diyor. “Yeşil, çevreci mi” desem diye düşünürken, “Evet” diyorum ve
Zaman Gazetesi'ne yazdığımı söylüyorum. İkimiz de gülüyoruz. “Onlar da artık sol” demenin haksızlık
olacağını bilircesine “Solcularla, bize karşı.” diyor. Son seçimlerde de AKP'ye vermiş oyunu, gelecek
seçimlerde de verecek. Ekonominin durumuna, 17-25 Aralık gerçeğine, hükümetin paylaşmadığı Suriye
politikasına (Kılıçdaroğlu'nu takdir ettiği tek konu), ülkenin 2011'den sonra kötü yönetildiğine inanmasına
rağmen. “Biz nesiller boyu muhafazakâr insanlarız, kolay değişmeyiz.” diyor Adem Bey. AKP'nin
kemikleşmiş derinliklerinden gelen sempatik bu Anadolu insanı bugünlerde mutsuz. Ülkenin gerildiğini,
gereksiz yere Suriye meselesine bulaştığımızı düşünüyor. Tayyip Bey'i savunurken Başbakanı, “basını”
suçlarken Tayyip Bey'i eleştiriyor. Adem Bey'in ruh halinde dalgaların AKP'nin en derinlerine indiğini
izliyoruz.

Yolsuzluklar, 17-25 Aralık soruşturmalarının iyi yönetilmediğinden emin. Yolsuzluk olup olmadığı
konusunda emin değil - ona göre %50-, ama “bakanlar hemen görevden alınmalı ve dosyalar mahkeme
önüne çıkmalı idi” diyor. Savcılara hiç güvenmiyor. “Tayyip Beyi Menderes gibi yapmak istiyorlardı.”
diyor. Savcı ve polislerin üstlerine bilgi vermemiş olmaları, Adem Bey için en belirgin kötü niyet
göstergesi. “Üst” İçişleri Bakanı, yani yolsuzlukla ilişkili biri olduğunu hatırlatıp, soruşturmada da gizlilik
ilkesini konuşamıyoruz. “O adam hiç İçişleri Bakanı olmamalı idi.” diyor. Ne diyebilirsiniz ki. Adam haklı.

Adem Bey basına, gazetecilere çok kızgın. Basın ve gazetecilerin ülkeyi gerdiğini, “ateşe körükle gittiğini,
her şeyi bilinçli olarak abartarak” verdiğini düşünüyor. Haksızlık ettiğini, ülkeyi Tayyip Bey'in gerdiğini,
”basın” derken “havuz” medyasını görmezden geldiğini söylediğimde gülüyor. “Siz de biliyorsunuz hangi
kanallar izleniyor, hangi gazeteler okunuyor bu ülke de” diyor. Benim “havuz” dediğim tüm medya
organlarının bir kanal kadar etkin olmadığını söylüyor. Buna rağmen medya Tayyip Bey ülkeyi germeye
başladığında yumuşatıcı olabilirdi inancında. Tayyip Bey ülkeyi neden gerdi, niçin 2011 öncesi çizgisini
terk etti, sorusunu derinleştiremiyoruz. Sohbet Davutoğlu ve koalisyon meselesine kayıyor.

“Ahmet Bey bu fırsatı bir yıl önce kaçırdı, Başbakan ve Parti Genel Başkanı seçildiği gün el uzatabilir,
ülkeyi yumuşatabilirdi” diyor Adem Bey. Tayyip bey çizgisinde gitmesini sadece yanlış bulmuyor, 7
Haziran seçim yenilgisinin de kaynağı olduğuna inanıyor. Ahmet Bey'e ikinci eleştirisi de yabana atılır
cinsten değil: “Dümeni ilk günden ele almalı, seçildiği makamların hakkını vermeli idi”. “Tayyip Bey'e
rağmen?” sorusuna. “Evet, Tayyip Bey'e rağmen, o zaman kazanırdı, kazanırdık.” diyor.

Koalisyon konusunda umutsuz. “Konuştukları dile bak, bu dille koalisyon mu olur?” tespiti kötümserliğinin
kaynağı olmuş durumda. Adem Bey, ekonomiden, ülkenin gerilmiş olmasından şikâyetçi. Suriye politikası
ve Kürt meselesi onu derinden kaygılandırıyor. Umutsuz, “Tayyip Bey başbakan kalmalı idi.....” inancında.
Haberleşmek üzere vedalaşıyoruz. Kartal'a daveti için umarım zaman bulabilirim.
a.yurttagul@zaman.com.tr

9 Ağustos 2015, Pazar

Anda mungkin juga menyukai