Tür: Öykü
www.altkitap.net
altkitap@altkitap.net
Amenna Bulvarı
altKitap 2017 Öykü Seçkisi
İçindekiler
Mekân Destekçisi
1.
7
Ata Tuncer
Özcan Kalbinur
Evşen Yıldız
31
32
Mustafa Akgün
41
42
48
49
Eda Aydın
55
56
İlay Bilgili
66
67
Reyhan Karaarslan
“Yedin mi sandviçini?”
Bulut öbeğine takılan bakışı yemekten dönen Seher’in sesiyle
kurtuldu, yerine yerleşti.
Masasında duran sandviçine baktı.
“Yok, canım istemedi.”
Seher elindeki aynada yüzünü kontrol ediyor, dudaklarından
taşan gülkurusu rujunu parmağının ucu ile temizliyordu. Sırma onu
bekleyen faturalara doğru gidip masasına oturdu, akşamın olmasını
bekledi. Girilmiş faturalar sola, girilmemişler sağa…
***
Televizyonun karşısındaki kanepeye oturup, öğleden kalma
salamlı kaşarlı sandviçinden büyükçe bir parça ısırdı. Ağzında bir iki
döndürmeye çalıştı, beceremedi. Sandviç ağzının içini tamamen kap-
lamış, ona nefes alacak yer bırakmamıştı. Kendini zorlayıp, nefes ala-
bilmek için uğraştı, başaramadı. Ağzındaki parçayı panikle önündeki
sehpanın üstüne çıkardı. Kalbi son hızla atıyordu. Çocukluğundan beri
büyük parçaları ağzında çeviremez, her seferinde o boğulma hissini
yaşardı. Böyle olduğunu bildiği halde neden o parçayı ısırdığını dü-
şündü. Ağzının içini dolduran her şey nefesini kesiyordu. Üniversite-
deki çocuk, onu kantinin bahçesinde öptüğünde de aynı şey olmuştu.
Nasıl olduğunu anlamadan birden dudaklarına yapışmış, dudaklarını
ağzının içine hapsetmişti. Ağzının içinde dolanan dili boğazından aşa-
ğıya uzanmak ister gibi yol alıyordu. Nefes alamıyordu. Tüm gücüy-
le çocuğu itip, koşarak oradan uzaklaşmış, bir daha da hiçbir erkeğe
yaklaşmamıştı. Erkekler, kadınları dilleri ile boğabilirdi.
Kanepeye uzanıp dizlerini göğsüne kadar çekti. Ancak böyle 75
küçültebiliyordu kendini. Bedeninin kapladığı alan küçüldüğünde gü-
vende olabilirdi. Bunu kim öğretmişti, hatırlamıyordu.
Hareket edemiyordu. Tonlarca ağırlığın altındaydı. Gözlerini
açamıyor, kapalı olan göz kapaklarının ardından karanlığı hissedebi-
liyordu. Oysa ne güzel kocaman bir salıncakta sallanıyor, gökyüzüne
doğru uçuyordu. Sonra salıncağın ipleri kopmuş o, çıktığı gökyüzün-
den hızla aşağıya düşmüş, yarılan topraktan yerin altına doğru inmişti.
Şimdi tüm yeryüzü onun üstündeydi. Vücudunu örten ağırlık hareket
etmesini engelliyor, sadece ellerini ve ayak parmaklarını oynatabili-
yordu. Elini oynattığında ılık bir eli avucunda hissetti. Ayakları ise yu-
muşacık bir kumaşa dokunuyordu, tıpkı annesinin, avuçlarında hisset-
tiği bordo elbisesinin kumaşı gibi… Gözlerini açması ile milyonlarca
cam kırığı aynı anda gözlerine batmaya başladı. Dağılan koca bir be-
ton kütlesinin altındaydı. Başını yavaşça hareket ettirdi. Uzakta demir
ve beton yığınlarının altında parlayan bir çift göz vardı. Bağırmak iste-
di, bağıramadı. Etrafı kaplayan toz ve kireç parçaları ağzına, genzine
dolmuştu. Nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Başının yanında duran
kırık resim çerçevesini ve annesinin arkadaşının fotoğrafını gördü.
Üşümeye başladı. Üzerini örten ağırlık onu ısıtmaya yetmiyordu. Avu-
cunun içindeki ılıklık soğumaya başlamıştı. Uyumak istiyordu. Bir ses
ağırlaşan gözkapaklarını kaldırdı. “Sesimi duyan var mı?”
Kıvrıldığı kanepeden fırladı. Nefes alamıyordu. Aynı ağırlık
hâlâ göğsünün üstündeydi. Üzerindeki tişörtün yakasını iki eliyle tu-
tup yırttı. Bir şey onu boğuyordu. Havaya ihtiyacı vardı. Eliyle boğazı-
nı saran deriyi çekiyor, nefes almak istiyordu. Banyoya gitti, lavaboyu
açıp, akan suyu avuçlarına alması ile birlikte denizin dibini boylamış
gibi nefessiz kaldı. Üzerindeki her şeyi çıkardı. Tek bir gram ağırlığı
bile kaldıracak durumda değildi. O ağırlıklar değil miydi onun nefesini
kesen? Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Aynada çıplak bedenine, kilo-
metrelerce koşmuş gibi inip kalkan göğsüne baktı. Kalbi sıkışıyordu. 76
Bir şey kalbini sıkıştırıyordu. Eliyle kalbinin üzerindeki deriyi sıyırmaya
çalıştı ama olmadı. Parmağı yine pullanmıştı, bu sefer pullara aldırma-
dı. Aynanın önündeki çelik makası ve üzerinde parlayan yazıyı gördü.
Belli belirsiz bir sesle, “Adı Singer’miş” dedi. Hiç düşünmeden makası
aldı. Nefes alması gerekiyordu.
77
Ertan Meyan
Erkan Şemin
1986 İzmir doğumlu. 2012 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Fakültesi, Sinema TV Bölümü, Senaryo Anasanat Dalı’ndan mezun
oldu. Öykü ve senaryo çalışmalarıyla ulusal düzeydeki yarışmalardan
çeşitli ödüller aldı. Yaşamını hâlâ İzmir’de sürdürüyor.
Atkı
96
97