bizimde içinde olduğumuz koca bir coğrafyanın insanları son 500 yıldır batı
dünyası karşısında çok geride kaldılar...batı dünyası çok ilerledi ....doğu ise
perişan bir duruma düştü...bir çok düşünür bu geri kalmanın nedenlerini
araştırdılar ama hiç bir sonuç alınamadı...
bilinç dediğimiz şey bir çok katmandan oluşan bir bütünün adıdır....işte
benim dikkatini çekmek istediğim şey bilinç içindeki İLK ADIM olan "ALGI
" dediğimiz şeyin doğu toplumu insanlarında yaşamlarının en başından
beri örtük olduğunu işaret etmektir
DUYGU ise artık yorumlanmış olan yani içine bir anlam ..bir niyet ..arzu
veya korku katılmış olan algıdır..duyguda artık DOLAYLILIK söz
konusudur ..yani artık bir aracı ortaya çıkmıştır
doğu insanının algısı saf bir algı değildir ...ve saflığını kaybetmiş bu algı bir
tür mitosa dönüşür ve algının içine hikayeler ..niyetler ..arzu ve korku
katılmaya başlar ....böylece algı tümüyle işlevini yitirir ve o bir DUYGUYA
dönüşür
bir DUYGUYA dönüşmüş olan ALGI artık hareket kabiliyetini yitirmiş olur
ve duyguya kendisini sabitlediği için ALGI PASİF hale gelmiş olur
oysaki ALGI aracısız ve dolaysız olmasına karlın asla PASİF bir şey
değildier....yani ALGI SADECE EDİLGEN VE KABUL EDİCİ BİR ŞEY değildir
edilgen hale getirilmiş olan algı işte bu yüzden kendi içindeki AÇILARINI
değiştiremez ...ve böylece YENİ ALGISAL OLASILIKLARA kapalı hale gelmiş
olur
YENİ ALGISAL OLASILIKLARA KAPALI BİR ALGI ...bu tanım Özkan eroğluna
aittir..müthiş bir tanım
doğu insanı doğduğu andan itibaren algısı içinde yaşadığı kültür ve aile
tarafında bir mitoslaştırma sürecine sokularak ..YANİ ALGISAL
OLASILIKLARA ARTIK KAPANMIŞ hale gelir
bunu anlamak çok ama çok zordur ...ben bunu çalıştığım üç disiplin
üzerinden anlayabiliyorum ....birisi müzik ..ikincisi resim ..üçüncüsü ise
felsefe ...dikkat ederseniz ilk ikisi SANAT disiplinleridir...yani sanat
olmadan ...sanatı bilmeden ALGINIZIN YENİ OLASILIKLARA KAPALI
OLDUĞUNU VE BİR HAPİSHANE İÇİNDE YAŞADIĞINIZI ASLA FARK
EDEMEZSİNİZ
doğu insanının algısı bu denli örtük olduğu için yaşamın her dalında çok
yetersiz kalmaktadır....
türkiyeye bakın ..ne sanat var ..ne felsefe ..ne bilim ..ne teknoloji ..ne
hukuk....vs ...ben bu yazıda ALGININ BU ÖRTÜKLÜĞÜNÜ daha çok sanat
alanında ele alacağım
sanatın iki dalında da çok ciddi çalışmalar yapmış olan bir kişiyim ..geriye
dönüp baktığım anda ALGIMIN ÖRTÜKLÜĞÜNÜ VE BUNU YARATTIĞI
problemleri sanat üzerinden son derece net bir şekilde okuyabiliyorum
türkiyede ister plastik sanatlar olsun ..ister müzik olsun neden türk
sanatçılarının bu denli başarısız olduğunuda ALGINIZ BU ÖRTÜKLÜĞÜ
üzerinden görüyorum
ben hep şunu söylerdim ....TÜRK İNSANIN BİLİNCİ NESNESİ İLE ASLA
TEMAS ETMİYOR...DERDİM..
büyük bir ALGISAL GECİKME SÖZ KONUSU ....eee birde bu ülkede ufak
yaşlarda başarılı olmuş müzisyen kişiler yokmu peki onlar ne olacak
....onlarda da sorun yine aynı şekilde devam etemektedir ...sadece
aam hala ALGISAL ÖRTÜKLÜK DEVAM EDİYOR ..HALA ALGI YENİ ALGISAL
OLASILIKLARA SON DERECE KAPALI BİR DURUMDA ..
ALGI örtük olduğu için türk sanatçısı PLASTİK ÖĞELER ile asla temas
kuramaz ...plastik elemanlarımız vardır ya ..renk ..figür ..espas ..value
...harmony .....işte bunlar ile hiç bir şekilde temas olmaz ....
yani şunu söylemiş olduk türk insanı ümüyle SKOLASTİK DÜŞÜNSEL YAPI
dediğim ...işin en başından BELİRLENMİŞ ..TANIMLANMIŞ ..GARANTİLİ
...ELLE TUTULUR ...gözle görünür ..öğelerle örülmüş bir yaşam
sürdürürler .....yaşam en başından belirlenmiş gibidir ...
YAŞAM "İNSANI" BİR ŞEY değildirki onu en başından beri bileceksiniz ..her
şeyi belirleyeceksiniz ...herşeyin size tanıdık geldiği bir dünya
yaratacaksınız ..bu mümkün değildir....
böyle bir şeyi ancak yaşamı DARALTARAK ..YAŞAMI BİR DÜŞÜNSEL
HAPİSHANE İÇİNE ALARAK yapabilirsiniz ki ..işte bu DÜŞÜNSEL
HAPİSHANEYE BEN " KÖYLÜLÜK" diyorum
ama köylü şehire gelince artık KÖYDEKİ ona yeterli olan Ahem düşünsel
hemde algısal olasılıklar artık yetersiz hale gelir ....
köydeki ALGI ile şehirde yaşamaya çalışırsanız ..şehir son derece HIZLI
...VE ERİL bir yapı olduğu için KÖYDEN GETİRDİĞİNİZ ALGINIZ şehirde
geriden nal toplamaya başlar ....
böylece köy algısı ile şehirde yaşayız bir tür NEVROZ A yol açar ...
çünkü şehir yaşamı bir köylüye kendisini BİR TÜR İDEALİZE EDİLMİŞ
KİMLİK OLARAK ister istemez dayatır ..bu zorunlu bir şeydir ...
böylece KÖYLÜNÜ BİLİNCİ VE bizim burada asıl konumuz olan ALGISI hem
gecikmiş (delay) hale getirilmiş ..hemde onun hiç tanımadığı İDEALİZE
EDİLMİŞ DEĞERLER İLE YÜKLENMİŞ hale gelir
orun işte buradadır algılama hızı ve niteliği çok zayıf olan köylü algısı
..şehirde ..yani batı kültürünün karşısında perişan hale gelmiştir
bir kişi bir başka insan ..bir sevgili ..vs tarafından büyülendiği anda aslında
KUDRET VE GÜÇ büyüleyende değil ...tam tersine BÜYÜLENENDEDİR
....yani sizi güzel bir kadın büyülemez ...siz kendi iç yoksunluğunuz ve
kabullenmiş olduğunuz size yüklenmiş olan AŞAĞILIK KOMPLEKSLERİ
yüzünden ...o kadına büyülenirsiniz ...
NESNENİN ...BİR TÜR BÜYÜLÜ ..BİR FETİŞ NESNESİ HALİNE GELMESİ ..YANİ
ALGININ ÜZERİNDE BİR MİTOS TAŞIMASIDIR BU...
türk insanı ..türk sanatçısı yaşam karşısında hep BÜYÜLENMEK ister ..hep
EDİLGEN ...ihtiyaçlarının başkası tarafından karşılandığı ...son derece
hareketsiz ....hintlilerin TAMAS dediği ..ATALET durumunu yaşamı
boyunca
YAŞAMI YIKMAKTAN ...haz alan bir büyülenmedir bu ...bir başka tanım ise
NEFRETTEN BESLENEN İNSANLAR TOPLULUĞUDUR BU...