Mayıs 2012
MAYIS 2012
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
2
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
SİYASET
Mısır’da Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin İlk Turu Yapıldı
Cezayir’de Parlamento Seçimleri Yapıldı
Lesotho’da Genel Seçimler Yapıldı
Ekvatoral Gine Devlet Başkanı Teodoro Obiang Nguema Yeni Hükümeti Atadı
Angola’da Seçim Tarihi Belli Oldu
Sudan Ordusu Abyei’den Çekildi
Somali’de Saldırılar Da İstikrar Kurma Çabaları Da Yoğunlaştı
Tanzanya’da 6 Bakan Görevden Alındı
Mali’de İstikrar Sağlanamıyor
Gine Bisau’da Cuntaya Uluslararası Baskılar Artıyor
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde İsyan Kontrol Altına Alındı
Boko Haram’a Karşı Bölgesel Bir Güç Oluşturulabilir
Libya’da Başbakanlığa Saldırı Düzenlendi
Kony’nin Üst Düzey Bir Komutanı Yakalandı
EKONOMİ
Afrika Kalkınma Bankası Yeni Özel Sektör Yol Haritasını Açıkladı
Kenya’daki Petrol Yataklarının Potansiyeli Büyük
Mısır’da Ekonomik Dengeler Sağlanmaya Çalışılıyor
Dünya Bankası Çad’a Yardım Paketini Onayladı
Nijerya İle Brezilya Arasındaki Ticaret 8,9 Milyar Dolara Ulaştı
İNSAN HAKLARI
ÇEVRE SAĞLIK
Sahra Altı Afrika’da Bebek ve Beş Yaş Altı Çocuk Ölüm Oranları Düştü
Afrika’da Çocuk Felci % 47 Oranında Azaldı
Cezayir İlk HIV/AIDS Merkezini Açıyor
KÜLTÜR SANAT
3
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
TÜRKİYE-AFRİKA
AÇAUM ETKİNLİKLERİ
Afrika Şiir Günü
4
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
SİYASET
2011’de Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra 15 ay boyunca Yüksek Askeri Konsey Başkanı Hüseyin Tantavi
tarafından vekâleten doldurulan cumhurbaşkanlığı koltuğuna kimin oturacağının belirlenmesi için yapılan
seçimlerin ilk turunun sonuçları açıklandı. İki turlu seçim sistemine göre, ilk turda en yüksek oyu alan iki aday ikinci
turda tekrar yarışacak. 23-24 Mayıs tarihlerinde yapılan ilk tur sonuçlarına göre,
Müslüman Kardeşler'in siyasi kolu Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Başkanı
Muhammed Mursi, oyların yaklaşık % 25,3’ünü alarak birinci olurken, onu %
24,9 ile eski Başbakan Ahmet Şefik takip etti. Sol eğilimli Kerama Partisi'nin
adayı Hamdin Sabbahi'nin % 21,5’e ulaşarak üçüncü olduğu seçimlerde,
muhafazakâr aday Abdülmünim Ebulfutuh ve Arap Birliği eski Genel Sekreteri
Amr Musa ise, beklenenden çok daha az oy aldılar. Sabbahi’nin 700 bin oy farkı
sebebiyle ikinci tura geçememesi ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı olan, kısa bir
süre de Mübarek’in başbakanlığını yapan Ahmet Şefik’in ikinci olması sebebiyle
seçimlerin şeffaflığıyla ilgili sorular gündeme geldi. Seçime hile karıştığını
savunan Sabbahi seçim sonuçlarına resmi olarak itiraz ederken, Sabbahi
destekçileri ile Ahmed Şefik’in adaylığına karşı çıkanlar protesto gösterileri için
devrimin sembolü olan Tahrir Meydanı’nda buluştu. Sadece Kahire’de değil,
İskenderiye’de de binlerce kişi sokaklara döküldü. Şefik’in Kahire’deki seçim
bürosuna düzenlenen saldırıda küçük çapta yangın çıktı.
5
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
BAŞA DÖN
6
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
çıktı. Ancak tek başına hükümet kurmak için yeterli çoğunluğu elde edemediği için
Mosisili iktidardan çekildi. Lesotho seçim sistemine göre tek başına hükümeti
kurmak için basit çoğunluk gerekiyor. Bu nedenle parlamentodaki 120 koltuğun
61’ini kazanması gereken Demokratik Kongre 48’de kalınca parti lideri ve Başbakan
Pakalitha Mosisili hükümeti kurmayacağını ilan etti. Başbakan Mosisili, Lesotho
Kralı III. Letsie 14 gün içinde bir sonraki başbakanı atayana kadar geçici olarak
görevde kalacak.
BAŞA DÖN
7
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
HÜKÜMETİ ATADI
BAŞA DÖN
Angola’da genel seçimler için tarih 31 Ağustos olarak belirlendi. 23 Mayıs’ta yapılan açıklamada, Cumhuriyet
Konseyi’nin seçim tarihinin belirlenmesinde hazırlık için gereken süreyi göz önünde bulundurduğu ifade edildi.
Muhalefet partisi UNITA ise, ülkede seçimlerin göstermelik olarak yapıldığını ve bu
durumun ağustos seçimlerinde de değişmeyeceğini öne sürüyor.
8
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
BM Güvenlik Konseyi, 2 Mayıs'ta aldığı kararla, geçen ay savaşın eşiğine gelen Sudan ve Güney Sudan’a
düşmanlıklara son vererek müzakerelere başlama çağrısında bulundu. Kararın ardından Güney Sudan, Sudan’ın
kendisine düzenlediği saldırıları ve sınır ihlallerini BM’ye şikâyet etti. BM’nin uyarılarının ardından, Sudan Devlet
Başkanı Ömer el Beşir ile görüşen eski ABD Başkanı Jimmy Carter, Hartum'un birliklerini Abyei'den çekmeye hazır
olduğunu dile getirdi. Askeri birliklerin çekilmesi, Sudan ve Güney Sudan'dan temsilcilerin iki ülke arasındaki
anlaşmazlıkları çözmek üzere 29 Mayıs’ta Etiyopya’da görüşmelere
başlamalarıyla eş zamanlı gerçekleşti. Abyei her iki ülkenin de hem petrol gelirleri
hem de verimli arazileri sebebiyle üzerinde hak iddia ettiği bir bölge olmakla
birlikte, üzerinde yaşayan halk bölgenin Güney Sudan’da kalmasını tercih ediyor.
Sudan ordu sözcüsü Savarmi Halid Saad yaptığı açıklamada, bölgedeki hak
iddialarından vazgeçmediklerini ancak iyi niyet göstergesi olarak askeri birlikleri
çektiklerini bildirdi. Sudan’da geçen ay sonunda ilan edilen olağan üstü hal
devam ederken, Güney Sudan bazı sınır bölgelerinin Sudan tarafından
bombalanmasının sürdüğünü iddia ediyor. Dolayısıyla iki ülke arasındaki
gerginliğin tam olarak yatıştığını ve müzakere sürecinin başladığını söyleyebilmek
henüz mümkün değil.
BAŞA DÖN
Somali’de son zamanlarda önemli bir mevzi kaybına uğrayan Eş Şebbab Örgütü
saldırılarını sıklaştırmaya ve hedefini büyütmeye çabalıyor. Ay başında iki
milletvekilinin ölümüne yol açan bir bombayı başkent Mogadişu’nun merkezinde
patlatan örgüt, ay sonunda da Başkan Şeyh Şerif Ahmet’İn konvoyuna saldırdı. Şeyh
Şerif Ahmet saldırıdan yara almadan kurtulurken, korumalarından biri hayatını
kaybetti. Konvoy saldırıya uğradığı sırada Afagoye bölgesindeki dünyanın en büyük
mülteci kamplarından birine gitmekteydi.
9
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
hükümetin göreve başlaması için hazırlıklar tamamlanmış olacak. Bu sayede kalıcı bir hükümet ve işleyen bir
devlet mekanizması kurulmasıyla, 20 senedir süren devletsizlik haline son verilmesi için 2004’te başlayan geçiş
sürecinin tamamlanması hedefleniyor.
Bu siyasi düzenlemelere paralel olarak Somali açıklarında faaliyet gösteren korsanlara karşı da askeri müdahaleler
sürdürülüyor. Bölgede korsanlıkla mücadele için görev yapan BM, NATO, Çin ve Rus gemilerinin sürdüğü deniz
operasyonlarına ek olarak AB bir kara operasyonu başlattı. Korsanların Haradheere limanı yakınlarındaki üslerine
helikopterle indirilen deniz piyadelerinin operasyonda başarılı oldukları açıklandı. Korsanların elinde şu anda
toplam 17 tekne, 300 mürettebat ve yolcu bulunduğu tahmin ediliyor. Son olarak Mayıs ayı başında Smyrni adlı
Yunan petrol tankeri Umman Denizi'nde korsanlar tarafından kaçırılmıştı.
BAŞA DÖN
Tanzanya Başkanı Jakaya Kikwete yolsuzluk iddialarına adı karışan 6 bakanı görevden aldı. Hükümet hesaplarını
inceleyen müfettişlerin en az 7 bakanlıkta yolsuzluğa dair bulgulara rastlandığını gösteren raporu Başkan Kikwete
üzerindeki baskıları arttırmıştı. Rapor sonucu maliye, enerji, turizm, ticaret, ulaşım ve sağlık bakanlarını görevden
alan Kikwete kabinenin yeni dağılımını açıklarken uyarılarda da bulundu. Başkent
Darüsselam’da gazetecilere açıklama yapan Kikwete, “Bir bakanın tek başına
sorumluluğu alması artık yeterli değil; yeni dönemde sorunlara neden olan herkes
sorumluluğu alacak” dedi.
Geçen Kasım ayında iktidar partisi CCM (Svahili dilinde Devrim Partisi anlamına
geliyor) yolsuzluğa karşı önlemler alınacağı üzerine garanti vermiş, muhalefet ise
iktidarın bir an önce harekete
geçmesi gerektiğini belirtmişti.
Yolsuzluk, Tanzanya’nın
ekonomik büyümesinin
önündeki en önemli engel
olarak görülüyor. Geçen sene,
donör devletler yolsuzlukla
mücadelenin hükümet tarafından ağırdan alındığını
Jakaya Kikwete
BAŞA DÖN
10
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Diğer taraftan Ansar Dine örgütü ile Tuareglerin laik ayrılıkçı örgütü Azawad
Ulusal Kurtuluş Hareketi (MNLA) 26 Mayıs’ta birleşme kararı aldılar. Gao kentinde MNLA’yı temsilen örgütün
Genel Sekreteri Bilal Ag Şerif ile Ansar Dine’yi temsilen Alghabass Ag Intallah tarafından imzalanan anlaşma ile iki
örgütün Nisan ayından bağımsızlığını ilan eden Azawad devleti çatısı altında İslami bir devlet kurmaya ve tek bir
ordu oluşturmaya karar verdiği belirtildi. Ancak anlaşmanın imzalanmasının üzerinden üç gün geçmeden gruplar
arası görüş ayrılıkları gün yüzüne çıktı. 29 Mayıs’taki toplantı, Ansar Dine heyetininin toplantıyı terk etmesi üzerine
gerçekleştirilemedi.
Ülkenin merkezinde ise istikrar hâlâ sağlanamadı. Mayıs ayı boyunca Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Örgütü
(ECOWAS) öncülüğündeki arabuluculuk faaliyetleri sürdü. Örgüt adına arabuluculuk faaliyetini yürüten Burkina
Faso Devlet Başkanı Blaise Compaoré cunta lideri Yüzbaşı Amadou Sanogo’nın yanı sıra geçiş dönemi Başkanı
Dioncounda Traoré ve Başbakanı Cheikh Modibo Diarra ile müzakerelerde bulundu. Taraflar arasında 20 Mayıs
tarihinde anlaşmaya varıldı, ancak anlaşma ülkede istikrarın sağlanması için yeterli olmadı. ECOWAS’ın yaptırımları
kaldırması ve Yüzbaşı Sanogo’ya dokunulmazlık verilmesi karşılığında, Dioncounda Traoré liderliğindeki geçiş
döneminin 40 günden 12 aya çıkarılmasına, sürenin sonunda ise genel seçimlere gidilmesine karar verildi.
Anlaşmadan memnun olmayan cunta taraftarları 21 Mayıs’ta başkanlık sarayını basarak, Dioncounda Traoré’ye
şiddet uyguladılar. Yaralanan Traoré önce hastaneye kaldırıldı, daha sonra tedavisine devam etmek üzere Paris’e
gitti.
BAŞA DÖN
Gine Bisau’da 12 Nisan günü gerçekleştirilen darbeye yönelik uluslararası baskılar arttı. 29 Nisan’da Batı Afrika
Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (ECOWAS) aldığı yaptırım kararının ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik
11
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Batı Afrika ülkesi Gine Bisau’da 18 Mart’ta başkanlık seçiminin ilk turu gerçekleştirilmiş, turun ikinci ismi muhalif
lider Kumba Yala’nın seçimden çekildiğini bildirmesinden bir gün sonra 12 Nisan’da askerler yönetime el
koyduklarını açıklamışlardı.
BAŞA DÖN
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin doğusundaki Goma eyaletinde, Nisan ayının sonlarında çıkan isyan, ordu
tarafından kısmen kontrol altına alındı. Ordu sözcüsü Korgeneral Didier Etumba Longila, 5 Mayıs itibarıyla bölgede
güvenliğin yeniden sağlandığını ve operasyonların durdurulduğunu açıkladı.
12
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Birleşmiş Milletler 28 Mayıs’ta yayımladığı raporda, isyanın sınır komşusu Ruanda tarafından desteklendiği
yönünde kanıtlar olduğunu belirtti. Raporda, Kongo ordusundan ayrılan Tutsi kökenli askerlerin, Ruanda’da askeri
eğitime tabi tutulduktan sonra savaşmaları için tekrar Kongo’ya gönderildikleri belirtildi.
Rapora ilişkin açıklama yapan Ruanda Dışişleri Bakanı Louise Mushikiwabo, Demokratik Kongo’da görev yapan BM
misyonunun gerçeklerden habersiz olduğunu öne sürdü. Mushikiwabo, Ruanda’nın kendi sınırında yaşanan böyle
bir kargaşadan herhangi bir çıkarı olamayacağını kaydetti.
BAŞA DÖN
Nijerya’nın kuzeyinde etkin olan İslami örgüt Boko Haram bölgesel bir sorun
haline gelmeye başladı. Çad Gölü Havzası Komisyonu’nun düzenlediği
toplantıda konuşan Çad Devlet Başkanı Idris Deby, Boko Haram’ın bölge
devletleri için yarattığı tehdide dikkat çekti. Çad, Kamerun, Nijer, Nijerya ve
Orta Afrika Cumhuriyeti’nin katıldığı toplantıda Boko Haram sorununa çözüm
bulunması gerektiğini belirten Deby, “Ortak caydırıcı bir güç kurulmasını talep
ediyorum. Bugün bu kararı vermek zorundayız.” dedi.
Kimi uzmanlar Boko Haram’ın Sahra’daki Mali, Nijer ve Cezayir’de etkin olan El
Kaide ile bağlantılar geliştirdiğine dikkat çekerek uyarılarda bulunuyor. Idriss
Deby örgütün gitgide artan etkinliğine işaret ederek “Eğer onları yok etmezsek,
Çad Gölü’müzü
koruyamayabiliriz.”
dedi.
Nijerya’da İslami
yasaları uygulamak isteyen örgüt, son 20 ayda, ülkenin
kuzeyindeki hükümet kurumlarını, barları, kiliseleri
olduğu kadar rakip Müslüman grupların camilerini de
hedef aldı. 2009 yılından beri 1000’den fazla insanın
ölümüne neden olan örgütün saldırılarını engellemek için
13
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Nijerya Hükümeti’nin girişimleri şimdiye kadar başarısızlıkla sonuçlandı. Son olarak Kamerun sınırında bulunan
Taraba eyaletinde düzenlenen, ancak sorumluluğunu kimsenin üstlenmediği bombalı saldırıda 11 kişi hayatını
kaybetti. Boko Haram’ın şimdiye dek gerçekleştirdiği saldırılarla benzerlik taşıyan son bombalama, sorunun
bölgeselleşme ihtimalini yeniden gündeme taşıdı.
BAŞA DÖN
Seyful İslam’la ilgili soru da devam ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM)
Libya temsilcisi Ahmed El Cehani, eski Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu
Seyfül İslam'ı 6 aydır Zintan'da ellerinde bulunduran milislere Ulusal Geçiş
Konseyi'nin verdiği taahhüdü yerine getirmediği için Trablus'taki cezaevine naklin iptal edildiğini söyledi. UCM ile
Libya arasında Seyfül İslam'ın nerede yargılanacağı konusundaki anlaşmazlığın sürdüğü belirtiliyor.
14
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
1988'de 270 kişinin öldüğü Lockerbie saldırısını düzenlemekten suçlu bulunan eski Libyalı ajan Abdülbasit el
Megrahi'nin 20 Mayıs’ta Trablus'taki evinde öldüğü açıklandı. 60 yaşındaki Megrahi, 2001'de Hollanda'daki bir özel
mahkeme tarafından suçlu bulunmuştu.
BAŞA DÖN
BAŞA DÖN
15
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
EKONOMİ
Yeni yol haritasına göre, özel sektör yatırımlarını arttırmak için ülkelerde
yatırım fırsatlarının geliştirilmesi, altyapı ve hizmet sektörlerindeki
eksikliklerin giderilmesi ve finansal sistemlerin daha dinamik hale getirilmesi
öncelikli önlemler olarak belirlendi.
BAŞA DÖN
İngiltere merkezli Tullow petrol şirketi Kuzey Kenya'da yapılan sondajlarda daha
önce düşünüldüğünden beş kat büyük bir petrol yatağının saptandığını açıkladı.
Boyutları henüz tam olarak saptanmasa da petrol yatağının Nairobi’nin 400 km
kuzeybatısında, Uganda ve Güney Sudan sınırı yakınında bulunduğu belirtildi.
Kuzeybatı Kenya’da keşfedilen petrolün yüksek nitelikli olduğu ve Afrika’da
çıkarılan diğer ham petrollere kıyasla varil başına daha fazla benzin ve dizel
üretilebileceğine dikkat çekiliyor.
BAŞA DÖN
16
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Petrol üretiminde sıkıntı yaşayan Mısır’ın 2012’in ilk çeyreğindeki ekonomik verilerinin de çok iyi olmadığı
belirtiliyor. Yine de Mübarek’in devrilmesinden beri ciddi çalkantılar yaşayan Mısır ekonomisinde bazı toparlanma
emareleri görüldüğü ifade ediliyor. Ekonomiyi canlandırmak için dış yardımlara ihtiyaç duyan Mısır’ın IMF’den
kredi almasına halk sıcak yaklaşmıyor. Bu sebeple alternatif kaynak arayışına giren hükümetin Suudi Arabistan’la
anlaşmaya vardığı açıklandı. Mısır ekonomisinin canlanması amacıyla yapılan 2 milyar Dolarlık yardım Mısır
Merkez Bankası’na transfer edildi. Yardımın 1 milyar Doları Merkez Bankası’nın 8 yıllık mevduat hesabına
yatırılırken, 500 milyon Doları ekonominin canlanması için çeşitli alanlarda kullanılabilecek.
BAŞA DÖN
2010 yılından beri yaşanan uzun kuraklık dönemi ülkedeki hasadın oldukça
yetersiz kalmasına ve hayvanların büyük kısmının telef olmasına neden olmuştu.
2011 yılında geciken yağış mevsimine yetersiz yağışlar da eklenince, tahıl
ürünlerinde % 40’a, diğer ürünlerde % 28’e varan düşüşler yaşandı. 2010 yılından
17
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
beri devam eden gıda krizleri, Dünya Bankası’nın, Çad’ın tarım ve hayvan üretimini destekleyecek acil yardım
planını uygulamaya geçirmesine neden oldu.
BAŞA DÖN
Nijerya ile Brezilya arasındaki ticaret hacmi son beş yılda 8,9 milyar Dolara
ulaştı. Nijerya lehine gerçekleşen bu artışta, en önemli payı ham petrol
teşkil ediyor. İki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla kurulan
Nijerya-Brezilya Ticaret Odası tarafından 28 Mayıs’ta yapılan açıklamada,
Brezilya’nın Nijerya’ya ihraç ettiği ürünler otomobil, kimyasal ve elektronik
ürünler olarak sıralanırken Nijerya’nın Brezilya’ya ihraç ettiği ürünlerin ise
ham petrol, palmiye yağı, tabaklanmış deri ve bazı değerli taşlar olduğu
belirtildi.
Rakamlar hakkında açıklama yapan Nijerya-Brezilya Ticaret Odası Başkanı Sorronnadi Ezebuiro, gelişmenin
oldukça memnuniyet verici olduğunu ve Nijerya’nın Brezilya’nın ekonomik deneyiminden yararlandığını ifade etti.
Ezebuiro, kendi kıtalarının önde gelen ekonomilerinden olan Nijerya ve Brezilya’nın işbirliğinin gelişmesinin her iki
ülkenin lehine olduğunu kaydetti. Nijerya’nın, Brezilya’nın Afrika’da ikinci, dünyada ise 11. ticaret ortağı olduğunu
hatırlatan Ezebuiro, Nijerya’nın da ABD ve Hindistan’dan sonra en çok petrol ihraç ettiği üçüncü ülkenin Brezilya
olduğunu ifade etti.
BAŞA DÖN
İNSAN HAKLARI
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, 5 günlük ziyaret kapsamında 20 Mayıs Pazar günü
Zimbabve’ye ulaştı. Pillay, 21 Mayıs’ta Zimbabve’de temaslarına başladı. Zimbabve Devlet Başkanı Robert
Mugabe'nin daveti üzerine başkent Harare'ye gelen İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Batı'nın ambargo uyguladığı
Sahra-altı ülkesi Zimbabve’de 5 gün boyunca insan hakları konularında incelemelerde bulundu.
Batı’ya ve Batılı örgütlere sert çıkışlarıyla bilinen Mugabe’nin bu inceleme için çağrıda bulunması uluslararası
kamuoyunun dikkatini Zimbabve’ye çekti. Öte yandan davet üzerine gerçekleştirilen bu ziyaret, ilk olması
18
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Pillay ülkeye gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde, yaptırımların en çok yoksulları ve dezavantajlı grupları etkilediğine
dikkat çekti. Batı devletlerinin Zimbabve ve Devlet Başkanı Robert Mugabe üzerindeki yaptırımları kaldırması
gerektiğini söyledi. Önümüzdeki yıl gerçekleşecek seçimlerde şiddet olaylarının yaşanmasını engelleyecek
reformlar yapılması konusunda hükümeti harekete geçmeye çağırdı.
Kendisi de Güney Afrikalı olan Pillay, ülkede yaptırımların devam etmesini destekleyen tek bir Zimbabveliyle
karşılaşmadığını söyledi. Yaptırımların en azından ülke dışı bankalar ve yatırımcılar açısından ciddi bir engel teşkil
ettiğine dikkat çekti. Yaptırım damgasının bir takım ithalat ve ihracat işlerine de sınır getirmiş olabileceği üzerinde
durdu. Pillay, "Bunlar ve öngörülmemiş başka bazı yan etkiler birlikte düşünüldüğünde zaman içerisinde ekonomi
üzerinde kaçınılmaz olarak yaygın olumsuz etkiler yaratır. Bu etkiler büyük olasılıkla ülkenin en yoksul ve
dezavantajlı grupları arasında hissedilecektir." dedi.
Avrupa Birliği bazı yaptırımları kaldırdığı halde, Mugabe ve yakın kadroları üzerindeki kısıtlamalar devam ediyor.
2012 yılı başında İnsan Hakları İzleme Örgütü, Zimbabve somut insan hakları ve kurumsal reformlar
gerçekleştirmeden yaptırımların kaldırılmaması gerektiğini söylemişti. Mugabe ise, ülkenin ekonomik sıkıntılarının
yaptırımlardan kaynaklandığını savunuyor. Devlet Başkanı ve yakınındaki 100'den fazla kişinin iktisadi varlıklarının
dondurulması ve Avrupa ülkelerine seyahat yasağı halen geçerliliğini koruyor. İngiltere uzunca bir süre alınan
önlemlerin yoksulları etkilemediğini iddia ettiyse de Pillay bu iddiayı sorguluyor. Pillay, en azından seçimlerin
gidişatı ve ilişkili reformlar belirginleşene kadar halkın gerekli ekonomik konulara odaklanabilmesi için
yaptırımların askıya alınmasını talep ediyor.
2009'da koalisyon hükümetiyle birleşen Mugabe ve ezeli rakibi Başbakan Morgan Tsvangirai ile görüşen Pillay,
geçmiş insan hakları ihlalleri konusunu gündeme getirerek, ağır suçların hiçbir zaman cezasız kalmaması
gerektiğini, barışın ve istikrarın devamlılığı için adaletin temel unsur olduğunu söyledi. 1980'lerde Matabeleland
19
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Pillay, liderleri bir Dürüstlük ve Uzlaşma Komitesi ya da bir süre önce meydana gelen büyük insan hakları
ihlallerinin incelenmesi için bir Araştırma Komisyonu kurulması konusunda teşvik ettiğini belirterek, 25 Mayıs’ta
ülkeden ayrıldı.
ZANU-PF iktidarı 2009'da BM insan hakları yetkilisi Manfred Nowak'ın ülkeye girişine izin vermemişti. 88 yaşındaki
Mugabe'nin Pillay'ı davetinin gelecek yıl planlanan seçimlerden önce ismini temize çıkarmak amaçlı olduğu
yorumları yapılıyor.
BAŞA DÖN
Charles Taylor
20
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Yargılaması beş yıl süren Charles Taylor, geçtiğimiz ay gerçekleştirilen duruşmada, 11 ayrı savaş suçunu işlemekten
suçlu bulunmuş ancak mahkeme cezanın açıklanmasını ileri bir tarihe ertelemişti. 1991-2002 yılları arasında Sierra
Leone’de yaşanan iç savaşta işlediği ispat edilen 11 ayrı savaş suçu arasında, sivil halkı dehşete düşürmek, cinayet,
cinsel nitelikli şiddet, fiziksel şiddet, çocukları asker olarak kullanmak, insanları köleleştirmek ve yağmalama gibi
eylemler bulunuyor. Taylor’ın hapis cezasını İngiltere’de çekmesi bekleniyor.
Kararın ardından avukatları aracılığıyla açıklama yapan Taylor, yargılama süresince dinlenen tüm tanıkların para
karşılığı yalan ifade verdikleri iddiasında bulundu. Taylor, karara mutlak surette itiraz edeceklerini de ifade etti.
BAŞA DÖN
Kuzey eyaletleri çoğunlukla Müslüman olan Nijerya’da 12 kuzey eyalet Şeriat’la yönetiliyor. Şeriat yönetiminin
oldukça sert olduğu eyaletlerden biri olan Kano’da toplu nikâhla evlendirilen kadınların kiminle evleneceklerine
Hizba adı verilen Şeriat yönetimi tarafından karar verildi. Bu kapsamda evlendirilen çiftlerin Hizba tarafından izin
verilmedikçe boşanma hakları da yok. Kadınlar için başlık parası ve “kayan daki” adı verilen, kadının evlilik
statüsünü belirleyen dekoratif pirinç tabaklar ve kâselerden oluşan çeyizleri yönetim tarafından karşılandı.
BAŞA DÖN
21
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
ÇEVRE SAĞLIK
SAHRA ALTI AFRİKA’DA BEBEK VE BEŞ YAŞ ALTI ÇOCUK ÖLÜM ORANLARI DÜŞTÜ
Sahra altı Afrika’da bebek ve beş yaş altı çocuk ölüm oranları gözle
görülür biçimde düştü. Dünya Bankası’nın yayınladığı rapora göre,
2005 yılından bu yana gözlemlenen yirmi Sahra altı Afrika ülkesinin
on sekizinde bebek ölüm oranlarında belirgin başarı kaydedildi.
Sadece Liberya ve Namibya’da artış görünürken, Gine, Malavi,
Zimbabve ve Mali’nin de içinde bulunduğu on iki ülkede Milenyum
Kalkınma Hedefi olan yılda % 4,4’lük oranın üzerinde bir başarı
kaydedildiği belirtildi. Bu başarının sağlanmasında en önemli
etkenlerin sıtmayla mücadele, sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması,
temiz su kullanımın artması, aşılama kampanyaları olduğu dile getirildi.
BAŞA DÖN
BAŞA DÖN
22
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Cezayir Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın HIV/AIDS araştırma merkezini açmak için UNAIDS (BM AIDS Müşterek
Programı) ile anlaştı. Ülkenin güneyinde bulunan Tamanrasset kentinde inşaatına başlanan ve 2013’te faaliyete
geçmesi planlanan merkezde hem Avrupa ve Amerika’dan hem de bölgeden gelen araştırmacıların ortak projeler
yürütmesi bekleniyor. Yapılan araştırmalar sonucu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde AIDS oranlarının görece
düşük olduğu, ancak Orta Asya ve Doğu Avrupa bölgesinden sonra en
hızlı yayılma oranına sahip bulunduğu görülmüş. Yayılma hızının
artmasında 48 farklı Afrika ülkesinden gelenlerin Avrupa’ya göç etmek
için Cezayir’den geçiyor olmalarının payının büyük olduğu düşünülüyor.
Bu sebeple bölgede HIV/AIDS’e karşı hem tedaviye yönelik hem de
yayılmayı önleyici araştırmalar yapmak çok önemli hale gelmiş durumda.
Merkezin bölgedeki bilinçlendirme çalışmaları için de önemli bir rol
oynaması hedefleniyor, çünkü pek çok Arap ülkesi gibi Cezayir’de de
hastalık kapan ya da taşıyanların pek çoğu hem test yaptırmayı hem de
tedaviyi reddediyor.
BAŞA DÖN
KÜLTÜR SANAT
BAŞA DÖN
23
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
BAŞA DÖN
Senegal’in ev sahipliğini
yaptığı 10. Çağdaş Afrika
Sanatı Bienali başladı. 11
Mayıs-10 Haziran arasında düzenlenecek olan bienalde Théodore Monod Müzesi kıtanın dört bir yanından gelen
birçok sanatsevere ev sahipliği yapacak. Bienale resmi olarak 21 Afrika ülkesinden 42 sanatçı katılıyor
BAŞA DÖN
MONACO FİLM FESTİVALİNDE GÜNEY AFRİKA YAPIMI FİLM ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ
Güney Afrika Cumhuriyeti yapımı “Man on Ground” adlı film, 8-15 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Monaco
Film Festivali’nde en iyi oyuncu kadrosu ödülüne layık görüldü. Monaco Film Festivali, her yıl çocuklar yararına
yardım toplamak amacıyla Filipinler’de düzenleniyor ve festival kapsamında pek çok uluslararası yapım izleyiciyle
buluşuyor.
Akin Omotoso’nın yazıp yönettiği “Man on Ground”, Güney Afrika’daki yabancı düşmanlığını konu alıyor.
Johannesburg’da yaşayan Nijeryalı bir mülteci olan Femi’nin hayatının anlatıldığı film, 2000’li yılların başında
Güney Afrika’da yakılarak öldürülen Mozambikli mülteci Earnesto Nhamuavhe’nin anısına adanmış. 2000-2008
yılları arasında Güney Afrika’da yabancılara yönelik saldırılar artmış ve 62 yasadışı mülteci bu saldırılar sonucunda
yaşamını yitirmişti.
24
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Man on Ground filminden bir sahne bir kampanya başlattıklarını ifade etti.
BAŞA DÖN
TÜRKİYE-AFRİKA
“Somali’nin Geleceğini Hazırlamak: 2015” temalı konferansta, Somali’deki geçiş sürecinin 20 Ağustos’a kadar
tamamlanabilmesi için atılabilecek adımlar ve geçiş dönemi sonrasına ilişkin stratejiler ele alındı. Konferansta,
İngiltere’de düzenlenen ilk konferansta alınan kararların hayata geçirilmesiyle ilgili değerlendirmelerde de
bulunuldu. Somali Cumhurbaşkanı Ş eyh Şerif Şeyh Ahmed, yaptığı konuşmada, “Ortak arzumuz Somali’nin tekrar
yapılandırılması ve uluslararası toplum içinde layık olduğu konuma gelebilmesi. Somali’nin içinde bulunduğu
bataklıktan kurtulma yolları tartışılıyor. Vaatlerin verildiği dönem bitmiş, pratik çalışmaların hayata geçmesi
25
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
gereken dönem başlamıştır. Somali Cumhuriyeti, halkından ve uluslararası toplumdan aldığı destekle çabaları
güçlendirmeyi arzulamaktadır. Somali’nin bağımsızlığına ve egemenliğine saygı duyulması gerekmektedir.”
ifadelerinde bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan, Somali’de yaşanan insanlık dramını gidermeye katkıda bulunmak
için Türkiye’nin Somali’deki Afrika Birliği Misyonu’na (AMISOM) 1 milyon Dolar sembolik katkıda bulunacağını
açıkladı.
Konferansın sonucunda yayımlanan 37 maddeli ortak bildiride, ''Somali bugün istikrar, güvenlik ve uzlaşmaya daha
önce hiç olmadığı kadar yakındır; bu fırsat kaçırılmamalıdır'' denildi. Korsanlık sorunundan kaynak çeşitliliğinin
sağlanmasına kadar pek çok konuda yol haritası belirleyen bildiride, 2-3 Temmuz tarihlerinde Roma'da
düzenlenecek ICG (International Crisis Group) toplantısında İstanbul'da kaydedilen ilerlemenin değerlendirilmesi
ve geçişin son bölümü için son bir ivme sağlanmasının beklendiği ifade edildi.
BAŞA DÖN
Afrika Birliği üyesi 54 ülkeden 280 medya mensubunun katıldığı forumda, Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki
ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin mevcut durumu ve geleceğe ilişkin perspektifler medya bağlamında ele
alındı. Forum kapsamında, “Türkiye ve Afrika: Fırsatlar ve Sorunlar”, “Türk Dış Politikasında ve Medyasında
Afrika”, “Günümüzde Afrika: Siyaset, Ekonomi ve Dış Politika”, “Kalkınma, Göç, Çevre ve Sağlık Konularında
Bilinçlendirmede Etkin Bir Faktör Olarak Medya”, “Arabulucu Olarak Medya: Çatışmalar ve Terörizme Karşı Savaşı
Kazanmak”, “Türkiye ve Afrika Ülkelerinde Sosyal Medya: Demokratik Kültürün Geliştirilmesinde Sosyal Medyanın
Etkisi”, “Sorunlar ve Fırsatlar Denkleminde Etkili Bir Aktör Olarak Sivil Toplum Kuruluşları”, “Türkiye ve Afrika:
26
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Medya, İletişim ve Teknoloji” ve “Türkiye ve Afrika Medya Kuruluşları Arasında İşbirliği İçin Çerçeve” başlıklı
paneller gerçekleştirildi.
Forumun son gününde kabul edilen sonuç bildirgesinde, Afro-Avrasya coğrafyası ülkelerinin medya temsilcileri,
bölge ülkeleri için ortak bir geleceğin kurulması ve halkların insani kalkınmasıyla ekonomik refahının
desteklenmesi yönünde medyanın sahip olduğu gücün artırılması taahhüdünde bulundular. Demokratik değerlerle
geleceği yönlendiren, kültürler arası hoşgörü ve kardeşlik ruhunu benimseyen barışçıl bir dünya idealinin
paylaşıldığının belirtildiği sonuç bildirgesinde şunlar kaydedildi:
''İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden Helsinki Nihai Senedine kadar çağdaş değerleri içeren tüm belgelerde
vurgulanan bir ilke olarak basın özgürlüğünün önemini vurguluyoruz.
Forumdaki katılımcı ülkelerin medya temsilcileri arasındaki dayanışmayı desteklemenin, bölgesel ve uluslararası
işbirliğini geliştireceğine ve demokratik kültürü güçlendireceğine inanıyoruz.
İletişim kanallarının sürekli açık tutulmasını teminen, bölgesel medya istişarelerinin kurumsallaştırılması ve
karşılıklı çıkarlarımızın desteklenmesi için ortak bir platform kurulması girişiminde bulunacağız.''
Ayrıca, foruma katılan medya temsilcileri arasında, BYEGM ve Afrika Medya Girişimi'nin himayelerinde, gazeteci
değişim programı oluşturulması kararı alındı.
BAŞA DÖN
Büyükelçiler İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükelçisi Marcell Mulumba Tshıdımba, Tunus Büyükelçisi
Kocaoğlu’nu ziyaret etti.
Mehrez Ben Rhouma, Moritanya Büyükelçisi Mohamed
Ahmed Ould Elemine, Somali Büyükelçisi Nur Sheikh Hamud Mursal, Nijerya Büyükelçisi Ahmed Abdulhamid, Fas
Misyon Şefi Yardımcısı Kemal El Mahdaoui, Libya Müşaviri Fathallah Aylamani, Türkiye BİE Başdelegesi Murat N.
Ersavcı, Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Serpil Alpman, Dış İşleri Bakanlığı Batı Afrika Genel Müdür
Yardımcısı Elçi Artemis Sümer, Malawi İzmir Fahri Konsolosu İbrahim Oktay Üstüngör’ün katıldığı etkinliğin
27
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
açılışında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün mesajı okundu. Gül mesajında, ülkemizde her yıl düzenli olarak
kutlanan Afrika Günü etkinliğine bu yıl İzmir’in ev sahipliği yapmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti. “25
Mayıs 1963 tarihinde kurulan ve bugün Afrika Günü’nü kutlamamıza vesile oluşturan, o zamanki adıyla Afrika
Birliği Örgütü, bugünkü adıyla Afrika Birliği’nin, uluslararası ilişkilerde giderek daha önemli bir konuma gelmesi bizi
sevindirmektedir” ifadesini kullanan Gül, “25 Mayıs Afrika Günü’nü idrak ederken, aslında “Afrika Yüzyılı”nı
kutladığımızı söylemek mümkündür. Siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarında karşılaştığı güçlüklerin yanısıra,
doğal afetlerle de mücadele etmek durumunda kalmasına rağmen, 1,1 milyarı aşan genç nüfusu, birkaç istisna
dışında iyi yönetişim konusunda attığı ileri adımlar ve artan doğrudan yabancı yatırımlarıyla ön plana çıkan Kıta’nın
21. yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuracağına eminim” dedi.
Kutlamalar kapsamında İzmir’de bulunan Afrikalı büyükelçiler, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz
Kocaoğlu’na da nezaket ziyareti gerçekleştirdiler. Ziyarette heyet adına bir konuşma yapan Etiyopya Büyükelçisi
Mulatu Teshome Wirtu ise, İzmir’de “Afrika Günü”nün kutlanmasının Türk insanların Afrika’ya ne kadar yakın
olduğunun, yakınlık duyduğunun bir göstergesi olduğunu belirterek, “EXPO 2020 konusunda zaten Afrikalı
bakanların olduğu İstanbul toplantısında da bu isteğimizi dile getirmiştik, bundan dolayı emin olun ki İzmir’i
destekleyeceğiz” diye konuştu. Ziyaret kapsamında Güney Afrika’nın Cape Town ve Malawi’nin Zomba kenti ile
İzmir’in kardeş şehir olması için resmi başvuru da yapıldı.
BAŞA DÖN
28
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
hava ulaşım anlaşmalarıyla yeni bir boyut kazanacak. 1 milyon civarında yolcu sayısının 1 milyarlık Afrika kıtasında
bir anlam ifade etmediğini hepimiz biliyoruz. Bu sayı kolaylıkla birkaç milyona çıkacaktır. Bunun yolu açılmıştır.”
şeklinde konuştu. Konferans sonunda Türkiye ile 15 Afrika ülkesi arasında sivil havacılık anlaşması imzalandı.
BAŞA DÖN
Türk Hava Yolları (THY), 6 aylık hazırlık çalışmasından sonra, 15 Mayıs Salı günü
Ruanda’nın başkenti Kigali’ye ilk seferini gerçekleştirdi. İstanbul-Kigali- Entebbe-
İstanbul olarak planlanan ve başlangıçta haftanın üç günü gerçekleştirilecek
seferlerin yakın zamanda dörde çıkarılması hedefleniyor.
İlk Kigali seferine katılan THY Genel Müdürü Temel Kotil, Ruanda seferlerinin
önemine dikkat çekti. THY’nin Ruandalıları dünyanın 123 noktasına ulaştıracağını
belirten Kotil, Ruanda’nın gelişen ekonomisinin işadamları için önemli bir fırsat
olduğunu şu sözleriyle dile getirdi: “Ruanda’da dünyanın en iyi çay ve kahvesini
ürettiklerini söyleyebilirim. Üstelik bu alanda çok ciddi ihracata sahipler. Ruanda
ciddi gelecek vadeden bir ülke. Ruanda’yı Türk işadamlarının kapısına getirdik.”
BAŞA DÖN
TÜSİAD International tarafından İstanbul’da “Afrika’da İş ve Yatırım Olanakları” semineri düzenledi. Açılış
konuşması TÜSİAD International Başkanı Osman Boyner tarafından yapılırken, Afrika'daki yatırım fırsatları, kamu
ihaleleri, başvurulabilecek uluslararası veya bölgesel finans mekanizmaları hakkında bilgi vermeyi amaçlayan
seminer, iki oturumdan oluştu.
Seminerin ilk oturumunda iş ve yatırım fırsatları ile Afrika'da iş yapmak için finans mekanizmaları ele alındı.
TÜSİAD International Başkan Yardımcısı Dr. Markus Slevogt başkanlığında gerçekleştirilen oturuma, Afrika
Kalkınma Bankası Altyapı Finansmanı ve Kamu-Özel Sektör Ortaklığı Bölümü Müdürü Neşide Taş Anvaripour, Doğu
ve Güney Afrika Ortak Pazarı-Bölgesel Yatırım Ajansı (COMESA RIA) Araştırma Analisti Mohamed Aref ve Flanders
Yatırım ve Ticaret Kuruluşu Uluslararası Kurumlar Proje Müdürü Johan Malin konuşmacı olarak katıldı.
29
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Aksoy, Türkiye ile Kenya arasındaki potansiyel imkânlara bakıldığında son 2 yıldaki ticaret artışının bunun
devamının geleceğine işaret ettiğini belirterek, "Kenya, göreceli olarak çevresindeki ülkelere göre alt yapısı
gelişmiş birkaç ülkeden biridir. Yatırımcıya imkânlar sağlayan bir ülkedir" dedi.
Göreve yeni atanan Büyükelçi, yatırımlar açısından ilişkilerin önemli olduğunu ve Kenya ile Türkiye arasında hiçbir
sorunun bulunmadığını belirterek, iki ülke arasında ilişkilerin son 10 yılda ciddi bir ivme kazandığını kaydetti. Aksoy,
hükümetin "Afrika açılımı" çerçevesinde ciddi adımlar attığını ifade ederek, "Yatırımların karşılıklı teşviki,
korunması ve çifte vergilendirmenin önlenmesi çalışmaları, ancak imza aşamasına getirilmiştir. Nairobi'deki son
büyükelçimiz, dış ticaret geçmişi ve Afrika tecrübesi bakımından önemli işler yapmış ve ticaret hacmini 2 katına
çıkarmıştır." diyerek konuşmasını sona erdirdi.
BAŞA DÖN
Libya'da, aralarında Türk firmaların da bulunduğu 338 kurum ve şahsın varlıklarına tedbir konuldu. ODAC
kısaltmasıyla bilinen ve Türkiye’deki TOKİ ile benzer bir faaliyet alanına sahip olan devlet kurumuyla ortak iş yapan
tüm firmalara uygulanan tedbir gereği, kişi ve kurumların tüm banka hesapları dondurularak hiçbir işlem
yapılamaz hale getirildi. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Emin
Sazak, "Şu anda karışık bir durum var. Devletleştirme söz konusu, ancak bu
tedbir koymanın yanlışlıkla yapıldığına dair bilgiler de geliyor. Durumu
takip ediyoruz." dedi. Libya ile Türkiye arasında yatırımın karşılıklı
korunması anlaşmasının olduğunu ifade eden Emin Sazak yaptığı
açıklamada, "Bu durumda anlaşmaya aykırı davranmış görünüyorlar. Türk
hükümeti de girişimlerde bulunacaktır. Ekonomi Bakanlığı ve TMB olarak
durumu inceliyoruz. Hemen fevri davranmamak gerekir” dedi.
BAŞA DÖN
30
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Ekonomi Bakanlığı'ndan edinilen bilgilere göre, rejim karşıtı muhalif hareketler nedeniyle bir süre istikrarsızlık
yaşayan Libya, Tunus ve Mısır'da yönetimlerin değişmesinin ardından, Türkiye ile bu ülkeler arasındaki ticari
ilişkiler yeniden hız kazandı.
Arap Baharı nedeniyle Türkiye'nin Libya, Tunus ve Mısır ile durgunluk sürecine giren ticari ilişkilerinin yeniden
canlandığının belirtilmesinin ardından, 2012'nin ilk çeyreğinde Türkiye'den Libya, Tunus ve Mısır'a gerçekleşen
ihracatın, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık iki kat artarak 899 milyon Dolardan 1.6 milyar Dolara ulaştığı da
verilen bilgiler arasında.
Ticaretin canlanmasında, Suriye'nin güvenli güzergâh olmaktan çıkması üzerine Türkiye’nin Mersin-Port Said-Duba
hattına yönlenmesinin etkili olduğu düşünülüyor.
BAŞA DÖN
BAŞA DÖN
31
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
gelişmekte olan ilişkilere önemli katkı sağlayacağına olan inancım tamdır." dedi. Türkiye’nin, Afrika kıtasının
gücünün ve sunduğu işbirliği olanaklarının bilincinde olduğunu ifade eden Eker, bu çerçevede, 2003 yılında "Afrika
Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi" oluşturulduğunu ve kıtaya yönelik çalışmaları
hızlandırdıkları söyledi. Bakan Al-Murafi ise, "Türk halkına teşekkür ediyorum. Özellikle TİKA Sudan da çok büyük
projeler geliştiriyor. Darfur krizinde TİKA belirgin bir rol oynadı." dedi.
BAŞA DÖN
AÇAUM ETKİNLİKLERİ
32
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Background
For anyone who comes from the African continent, the name “Uganda” does
not take too long to recognize and to comprehend. However, coming to Turkey
made me realize that what I have always taken for granted about Uganda is
not the case. I realized that most ordinary Turks have very scanty knowledge, if
any at all, about Uganda. Some of them even think it is a country in Latin
America while others can barely place it on the world map!
My friends from the Centre for African Studies agreed with my idea and asked me to be the first to write such an
article.
I hope, therefore, that this article on Uganda is the beginning of a series of information that will not only bring
Uganda closer but also the rest of Africa to the forefront in Turkey.
Introduction
Uganda, the Pearl of Africa, lies astride the Equator. It is an East African country situated between latitudes 4°N
and 2°S and longitudes 29° and 32°E on the world map. It has a total area of 236,040 square kilometers. Its
current population is projected at 34 million (2012 projection by Uganda Bureau of Statistics), having grown
steadily from 24.2 million in 2002.
Uganda is also a land-locked country bordered by Kenya on the eastern side, Tanzania and Rwanda on the south,
Democratic Republic of Congo on the west and Southern Sudan on the north.
33
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Uganda is a country that is well-endowed with natural resources which include very favorable climate with
regular rainfalls, fertile soils and mineral deposits. Large oil deposits have also been recently discovered in the
country and plans are underway to start oil production in 2013.
Due to its good climate and fertile soils, agriculture is the most important sector of the economy and it employs
80% of Uganda’s workforce. Agriculture also accounts for the bulk of export revenues into the country. Coffee,
tea, cotton, tobacco, cereals and pulses, fish, beef, milk and poultry are among the highest export earners.
Uganda has some of the most impressive people in Africa. They are widely known for their warm hospitality.
According to the UN World Happiness Report 2012, Uganda is the happiest nation in East Africa. This ranking is
not misplaced because most Ugandans, irrespective of their social problems, have a generally positive outlook of
life. They are resilient and hard working too.
Uganda is a multilingual country. There are many tribes, each of which speaks their own distinctive tribal dialects.
These many dialects can be classified into three broad language clusters namely: Bantu, Nilotic and Sudanic.
Uganda also has two official languages. The first official language is English, which is also the language of
instruction in all schools. Most Ugandans speak and comprehend English, especially those who have at least
attained basic primary education. The reason for English being widely spoken in the country is largely attributed
to Uganda’s colonial history (British) and to the fact that there are many diverse local languages. English therefore
became a common, neutral and unifying language.
The second official language is Swahili. Swahili is the language of East Africa which is also widely spoken in Kenya,
Tanzania, Rwanda and Burundi. In Uganda, Swahili is mainly spoken by the business community, the police and
the army. However, a majority of Ugandans, especially those engaged in business enterprises, comprehend
Swahili.
Religion
Uganda is a secular, God-fearing country. This is reflected in the national motto: “For God and my Country”. 84%
of the population are Christians, 12% Muslims and 4% include those who follow traditional beliefs (according to
2002 national census). These religious groupings have lived harmoniously, side by side over the years.
Education
The structure of the education system in Uganda consists of 7 years of primary education, 6 years of secondary
education and 3-5 years of post-secondary education (universities or technical colleges).
According to the 2011 Human Development Report, Uganda’s literacy rate stands at 73.3%. This is attributed to
the Universal Primary Education (UPE) policy which promotes free primary education and incorporates a specific
focus on the education of girls and disabled children as well. Improved economic well-being of many Ugandan
households over the last two decades has also made it possible for many families, particularly in rural areas, to
send their children to school.
34
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Recent History
Uganda is a former British colony. It attained its independence from colonial rule on 9 th October 1962, with Apollo
Milton Obote becoming its first Prime Minister. Soon after independence however, Uganda was to witness a
series of upheavals that saw the country plunge into untold political instability; the worst of which was
orchestrated under President Idi Amin Dada's despotic rule between 1971 and 1979.
The period between 1962 and 1986 has been considered by many as the most turbulent years that the country
has ever experienced. It is a period that has gone down in history as one characterized by gross social, economic
and political decline.
In January 1986 however, the National Resistance Movement (NRM) took over power under the leadership of
President Yoweri Kaguta Museveni. This was the beginning of a new era for Uganda. The NRM Government
immediately launched itself into programs aimed at bringing about social, economic and political recovery to the
country. The new NRM Government emphasized the need for an independent, self-sustaining economy as the key
to a prosperous nation. The Ten-Point-Program which set out economic and social goals was set in motion and
the NRM Government proposed a major Rehabilitation and Development Plan (1987-1991) to stabilize the
economy and promote economic growth.
A new constitution was promulgated in 1995. The Constitution provides for freedom of speech, religion, and
movement among other things. Press and civil society also enjoy relative freedom. The Constitution further
provides for setting up of public accountability institutions through which all Ugandans can participate in the
democratization process as well as hold their leaders accountable. These institutions have since been set up and
they include the Parliament, Inspectorate of General of Government (IGG), Public Procurement and Disposal of
Assets Authority (PPDA), Office of the Auditor General and others.
Over the years, Uganda has undergone a number of major reforms, and registered many achievements as well.
Most important among them is that the NRM restored peace and security across the country by setting up a
broad-based government and by building confidence among the Ugandan people. The most defining aspect of the
broad-based government was that between 1986 and 2005, all Ugandans belonged to no political party but were
all governed by democratic principles under what became known as the Movement System. Under this system,
political parties remained in abeyance, however, elections to most political offices were by universal suffrage.
Marginalised groups like the women, the disabled, the youth and workers were also given special representation
in all administrative units of Government. Note that general elections were held in 1996 under the Movement
System and Yoweri Museveni was returned as President of Uganda.
It can be argued that the Movement System enabled Ugandans to take stock of their difficult past, built a
reasonable degree of political understanding and maturity among the masses and prepared them for the
transition into multi-party democracy.
A national referendum was held in 2005 in which the people of Uganda finally resolved to return to multi-party
politics. This marked the end of the Movement System of government. Subsequently, in February 2006, multi-
party elections were held for both the office of president and for parliament. President Yoweri Museveni won the
35
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
presidential elections, having campaigned under the NRM party and his party took the highest number of seats in
parliament.
Up to now, President Yoweri Museveni has been returned to office by popular mandate expressed through
regular elections.
Notwithstanding the above achievements, it should be noted that with every positive development there are
always sticky issues of concern that emerge.
As a growing democracy that takes into account the uniqueness, diversity and history of the Ugandan people, the
government of Uganda has evolved the country through a democratic system and institutions that accommodate
these aspects. This unique situation has not only raised questions from the international community regarding the
nature and form of democracy in Uganda but also sets out Uganda as a country where alternative forms of
democracy are viable.
Improved economic recovery has also brought with it some economic setbacks such as disparities and issues of
corruption. While, tackling these issues constitute part of the government’s economic agenda and commitment,
many concerns have arisen in the recent past questioning the government’s commitment towards fighting
corruption.
As a country that is on the move, these issues and many others rank highly on NRM’s agenda for ensuring
accountability and political stability. They are cross-cutting issues over which the NRM Government continuously
remains engaged in all its policies.
It is also worth noting that the period of NRM leadership in Uganda has been stained by the war in Northern
Uganda, where for two decades a self-styled rebel leader, Joseph Kony of the Lord’s Resistance Army (LRA)
unleashed a devastating insurgency against the local population from 1987. The LRA caused such mayhem that
resulted in more than two million Ugandans living in internally displaced people’s camps mainly in the northern
districts of Gulu, Kitgum and Pader. And yet the LRA had no clear political agenda or ideology.
Meanwhile, the NRM government worked tirelessly to end this insurgency. It also worked very closely and
systematically with the international community to ensure that the perpetrators are intercepted and brought to
justice. In 2005 the International Criminal Court (ICC) indicted Joseph Kony and some top LRA leaders for war
crimes.
In 2008 the United States government declared the LRA a terrorist organization.
With its focused efforts, the NRM government eventually brought the LRA insurgency in northern Uganda to an
end. Today the people of northern Uganda are enjoying peace and are rebuilding their lives. Joseph Kony and his
LRA on the other hand have fled to the Central African Republic and concerted efforts to hunt him down are on-
going.
Uganda Today
36
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
Uganda enjoys a unique location at the heart of Sub-Saharan Africa. With a sustained economic growth averaging
7.8% per annum since 2000, the country offers exceptional business opportunities and a commanding base for
regional trade and investment. Due to political stability and proactive investment promotion policies and efforts,
which resulted in a conducive environment and a wide range of incentives, the country has been remarkably
successful in mobilizing both domestic and foreign direct investments (FDI). FDI inflows continue to grow steadily.
All sectors of the Ugandan economy have been liberalized for investment and marketing. The Private Sector is
also at the center of business development processes in the country. This has led to the formulation of a “private
sector driven” and people-led economy. Subsequently, Uganda is now ranked one of the freest economies in Sub-
Saharan Africa.
Uganda has one of the fastest-growing Information Communications Technology (ICT) markets in the East African
region, with mobile phone usage in particular expanding very rapidly. According to a recent report by Pyramid
Research, there will be close to 21 million mobile phone subscribers by 2015. This increase is expected to also
exponentially increase internet access and coverage in the country.
With a free and thriving economy, Uganda is poised to become a middle income nation soon. The recent
discovery of oil in the Albertine Graben in western Uganda further gives reason for this optimism. It is expected
that revenues and taxes earned from the oil sector/industry will become a large source of government funding in
the next few years.
Uganda has earned its place among nations and belongs to a number of international and regional organizations.
It is a member of the African Union (AU), East African Community (EAC), Common Market for Eastern and
Southern Africa (COMESA), Inter Governmental Authority on Development (IGAD), International Conference of
the Great Lakes Region (ICGLR), Organization of Islamic Countries (OIC), and World Trade Organization (WTO)
among others.
It deserves special mention that Uganda is a key player in promoting international peace and security. In January
2009 Uganda assumed membership of the UN Security Council, having been elected as a non-permanent member
for a two year term. During this tenure, Uganda was engaged in many peace efforts around the world. Uganda
held the Presidency of the Security Council in the month of July 2009.
It should also be noted that due to her commitment to promoting world peace, Uganda has participated in many
peace keeping operations and missions. Notable among them are the following:
i) African Union Mission in Somalia (AMISOM); where Ugandan military troops are playing a key role in supporting
the Transitional Federal Government of Somalia to find stability and lasting peace for the people of Somalia.
ii) Burundi; Uganda spearheaded the regional peace process that enabled Burundi to emerge from conflict and
engage in national recovery. Today, Burundi has joined the East African Community and is a country with hope for
its people.
37
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
iii) Uganda Police Force officers have also served in peace missions in Liberia, Timor L’Este and Sudan.
iv) Peace and security in the Great Lakes Region; Uganda continues to be a forerunner in championing for
prevention and peaceful resolution of conflicts within the Great Lakes Region (Uganda, Burundi, DRC, Kenya,
Rwanda, Sudan, Tanzania, Zambia, Central African Republic, Angola and Republic of Congo). To this end, Uganda
strives for peaceful co-existence with its neighbors. It also provides logistics support to UN peacekeeping missions
in DRC (MONUC), Sudan (UNMIS) and Darfur (UNAMID).
Uganda has been acclaimed and held as a model and success story in the global fight against HIV/AIDS. This is
attributed to the strong leadership, public awareness campaigns and open policy of discussing HIV/AIDS that the
Ugandan Government embarked upon in the last two decades.
Uganda is also well-known for formulating and preaching the “ABC” approach to HIV prevention. ABC stands for:
Abstinence, Be faithful, Condom (use)
This approach, coupled with a strong policy of openness regarding HIV/AIDS, is credited with having reduced
drastically the level of HIV infection and prevalence in the 1990’s.
It should be observed that the fight against HIV/AIDS is a continuous effort and Uganda continues to strive for an
HIV/AIDS–free nation.
Tourism
Uganda is a country that is uniquely and abundantly gifted by nature. It is situated astride the Equator ─ the main
factor why the country enjoys a wonderful climate all year round. Uganda is also endowed with fantastic natural
scenery and it is home to half of the world’s remaining mountain gorilla population. It has a variety of the most
spectacular bird species in the world. The Source of the great river Nile, the world’s longest river, is found in
Uganda. Water falls on the river Nile in Uganda offer world-class white water rafting for tourists who enjoy water
sports and adventure. Uganda also has many national parks with a wide variety of wildlife for viewing.
In 1907, former British Prime Minister, Winston Churchill, proclaimed Uganda as “the Pearl of Africa” after he was
captivated by the country’s natural beauty and splendid scenery. Indeed Churchill’s concise description of Uganda
was very true then and remains true even today. Uganda remains a country gifted with very rich ecological and
cultural resources. It is one of the most biodiversity-rich countries in the world with over 18,000 species of flora
and fauna.
In the last 15 months, Uganda received a number of important international accolades in the tourism sector.
These include the following:
38
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
i. i. Uganda was recently voted as the Number One Tourism destination for 2012 by Lonely Planet, the world’s
largest travel guide book and digital media publisher.
i. ii. Mount Rwenzori (also known as “Mountains of the Moon”), was voted among the top hiking places in
Africa and among the top 15 hiking spots in the world.
i. iii. Virunga Volcanoes in South-Western Uganda was voted “A must-see place for 2012, and among the 20
places one has to visit in their life time.
i. iv. Bwindi Impenetrable National Park has been voted Africa’s Number One Birding site by the African Bird
Club. Tourism experts have noted that there are special bird species in Uganda; for example the Shoebill
Stork and a small bird called Fox which can only be found in Uganda.
i. v. Murchison Falls National Park was also ranked in 9th position among the top birding sites on the
continent.
i. vi. The famous Tree Climbing Lions of Ishasha in Queen Elizabeth National Park was the photo of the month
in the National Geographic Magazine of November 2011.
By regional and international comparison, Uganda is exceptionally endowed with unique and rich ecological and
cultural resources; hence the historical brand as “The Pearl of Africa”.
Truly, any visitor to Uganda would find that Uganda is a hidden treasure. The traditional hospitality and warmth
of the Ugandan people, accentuated by their rich cuisine would make one’s experience particularly memorable.
Uganda and Turkey enjoy very warm and cordial bilateral relations. This relationship dates back to historical times
when the Ottoman Empire had contacts with the East African coast and its hinterlands. These hinterlands
included Uganda.
Today, both Uganda and Turkey maintain very strategic partnerships and cooperate in a number of bilateral and
international efforts. Both countries are member states of the Organization of Islamic Countries (OIC) within
which they continue to work towards social, political and economic development of the OIC region and individual
member states.
The two countries have Embassies in each other’s capitals and have exchanged mutual visits at very high levels,
including the visit to Uganda of Turkish Deputy Prime Minister, Bülent Arinç in 2010 and the visit of H.E President
Yoweri Museveni to Turkey in May 2010. High level business delegations from Turkey have also visited Uganda in
the recent past.
Both Uganda and Turkey are actively involved in finding lasting solutions to the instability in Somalia. Uganda has
contributed its troops to AMISOM towards this cause and Turkey has been very engaged in providing
humanitarian assistance in the war-torn Horn of Africa nation.
39
Afrika Gündemi
Mayıs 2012
It should be noted that as a result of the good relations between Uganda and Turkey, business people of both
countries have gained the confidence to do business with one another. Also, because Uganda is a leading
investment destination in Eastern Africa, it is expected that it will soon register substantial foreign investments
from Turkey. Already Turkish Light Academy Schools have made a big impact as investors in the education sector.
More and more Turkish businesses dealing in Turkish products such as textiles, furniture, rugs and carpets are
getting established in Uganda.
Turkish Airlines operates direct flights to Uganda three times a week. This is not only an enabling factor for trade
and business links but also for tourism. It is also expected that in the near future Uganda Airlines may begin its
operations with links to Turkey. All these are indicators of the mutually beneficial partnership that exist between
the two countries.
Conclusion
Uganda is a country of special attributes and unique natural endowment. It is a stable, progressive and dynamic
nation with great potential for the future. It is a country on the forward move.
Uganda, the Pearl of Africa, has an immense potential for tourism, investment and trade; with amazing
biodiversity, excellent education system, vibrant ICT industry, huge oil reserves and the most profitable agri-
business sector.
Uganda is open to ideas, business partnerships and cooperation with Turkey and the rest of the world, in diverse
fields for greater mutual benefit.
BAŞA DÖN
40